19 yıl önce makamında kalp krizi geçirerek şüpheli şekilde hayatını kaybeden 8´inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın kabri, zehirlenme iddialarının araştırılması için otopsi yapılması amacıyla açılmaya hazırlanıyor. Kalp krizi geçiren Özal, hastaneye inanılmaz aksaklıklar sonucu geç ulaştırılmış, hastanede yapılması gereken otopsi ise yine inanılmaz şekilde ihmal edilmiş, alınan kan numuneleri de esrarengiz şekilde kaybedilmişti. Özal´ın ölümünü araştıran Devlet Denetleme Kurulu, 13 Haziran´da açıkladığı raporunda, Cumhurbaşkanı Özal´a hastanede otopsi yapılmamasını ´akıl tutulması´ olarak nitelendirmişti.
17.09.2012 10:05 Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu´nun, 19 yıl önce hayatını kaybeden 8´inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümünü şüpheli bulması üzerine harekete geçen Cumhuriyet Savcılığı, feth-i kebir (mezarın açılması) yapmaya hazırlanıyor. Savcılığın konuyla ilgili olarak yazışmalar yaptığı bildirildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´ün talimatı üzerine harekete geçen DDK, Özal´ın ölümüyle ilgili hazırladığı raporu, Haziran ayında kamuoyuna açıklamıştı. Raporun bir örneği Başbakanlığa ve Ankara Cumhuriyet Savcılığı´na gönderildi. Savcı Kemal Çetin de, Özal´ın ölümüyle ilgili yürüttüğe soruşturma çerçevesinde, Köşk´ten raporun tüm eklerini istedi.
-Gerekli yazışmalar başladı-
Yaklaşık iki aydır raporu inceleyen savcı, raporda yer alan Özal´ın mezarının açılarak otopsi yapılması ve saç tellerinden incelemeye tabi tutulması önerilerini değerlendirmeye aldı. Savcı Çetin, Özal´ın ölümüyle ilgili sağlıklı sonuçların alınması için mezarın açılmasını kararlaştırdığı ve bu konuda da gerekli olan izin işlemleri için start verdiği belirtildi. Mezarın açılmasının ardından hazırlanacak rapor ise, Özal´ın ölümüyle ilgili şüpheleri aydınlatacak. Savcılık uzun süre Özal´ın ailesinde olduğu söylenen saç örneklerini beklemiş ancak sonuç alamamıştı. Ailenin kendisi de mezarın açılması için başvuruda bulunmadı. ( Star)
-Akıl tutulması-
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, 13 Haziran 2012´de açıkladığı raporunda Cumhurbaşkanı Özal´ın ölümünü şüpheli buldu. Mezarının açılarak otopsi yapılmasını tavsiye etti. Satır araları okunduğunda ise, fenalaştıktan sonra hastaneye yetişemeden yolda hayatını kaybeden Özal´ın ölümüne dair somut delil olmadığı belirtiliyordu. Olayla ilgili tüm ayrıntıları inceleyen Kurul, örneğin ülkenin en üst makamındaki Cumhurbaşkanına bakması gereken doktorun sözleşme şartlarına göre hafta sonu izinli olmasının normal olduğunu ortaya çıkardı. Bunun gibi bir çok ayrıntıyı tek tek ele alan Kurul, 19 yıl önce gerçekleşen olayda, ya yeterli bilgiye ulaşamadığı ya da olağandışı bir durumla karşılaşmadığı nedeniyle somut delil olmadığı kanısına vardı. Ancak Kurul, Özal´ın vefatının bir çok tuhaf gecikmenin peşpeşe gelmesi sonucu gerçekleştiğine de dikkat çekiyor ve ölümün bu nedenle şüpheli olduğunu belirtiyordu. Bu tuhaf gelişmelerden birisi olarak otopsi yapılmamasını gösteren Kurul, bunu ´akıl tutulması´ olarak niteledi. Sonuç olarak Kurul, elde şu an için somut delil olmasa bile bunu elde etmeye yarayabilecek somut bir çözüm olarak mezarın açılarak otopsi yapılmasını tavsiye etti.
-Ailesi otopsiye karşı çıkmıştı-
Özal hastaneye ilk getirildiğinde zehirlenme şüphesinin dile getirildiği, bunun üzerine otopsi yapılması gerektiği hususunun çeşitli yetkililer tarafından hastanede gündeme getirildiği, ancak otopsiye o dönem eşi Semra Özal´ın ´cesedi kestirmeyiz´ diye karşı çıktığı ileri sürülüyor. Bu iddia Kurul raporunda da dile getiriliyor. Aile bu iddiaları daha önce yalanlamıştı. Biz istemesek bile devletin otopsiyi yapması gerekir demişlerdi. Ancak Kurul´un otopsi yapılması gerektiği görüşünü açıkladıktan sonra Oğul Ahmet Özal´ın otopsiye gerek olmadığını hala dile getiriyor olması da dikkat çekici. Bir vatandaş için dahi mutlak bir şüphe varsa otopsi yapılması gerekirken, halkı temsil eden en üst makamdaki bir şahıs için yapılmaması düşünülemez. Zamanında yapılmayan ve Kurul´un ´akıl tutulması´ olarak nitelendirdiği, ancak kasıtlı olarak ihmal edildiği yıllardır kamuoyunda dile getirilen otopsi işleminin bu kez yapılması bekleniyor. Ailenin saç tellerini savcılara teslim etmemesi de dikkat çekici. Hem Özal´ın öldürüldüğüne dair iddiaları ilk olarak dile getiriyor, soruşturma başlatılmasına yol açıyorlar, hem savcılara yardımcı olmuyorlar. Anlaşılması güç ve tuhaf bir durum.
Otopsi kararını verecek makam, soruşturmayı yürüten savcılık. Otopsiden bir şey çıkmayabilir. Uzmanlar, iddia olunduğu gibi arsenik ile zehirlenme yapılmışsa, bunun tespit edilebileceğini, ancak böcek ilacı söz konusu ise bunun tespit edilemeyeceğini belirtiyorlar. Yine de adli tıpta analiz imkanları çok genişledi. Sürpriz bir sonuç ortaya çıkabilir. Nitekim ölümü Özal´la aynı kapsamda araştırılan ve geçtiğimiz aylarda otopsisi yapılan Albay Kazım Çillioğlu´nun saç diplerinde arseniğe rastlandı. Ancak Özal´ın otopsisinden böyle somut bir sonuç çıkmasa bile bu, ölümün şüpheli olduğunu ortadan kaldırmayacaktır. Çünkü bu sonuç, şüpheli bulgulardan sadece bir tanesini devre dışı bırakmış olacaktır.
Özal´ın vefat anıyla ilgili şüpheleri sıralayacak olursak;
- Hastanede alınan kan örneklerinin her türlü olasılığı dikkate alan şekilde analiz edilmemesi. Örneklerin daha sonra da imha edilmesi.
- Ölümün şüpheli olduğunun hastanede bazı yetkililerce dile getirilmesine karşın otopsi yapılmaması.
- Hastaneye gidilirken dakikalar bile önemliyken yarı yolda güzergahın değiştirilerek başka bir hastaneye gidilmesi. Bu çok kritik değişiklik talimatı Kurmay Albay Aslan Güner´den geldi. (Güner, adı Ergenekon sürecindeki tartışmalarda sık sık gündeme gelmiş olan bir isim.)
Evet, Devlet Denetleme Kurulu raporunda somut bir delil gösterilmiyor. Ancak Kurul´un, sadece Özal´ın fenalaşmasından hayatını kaybettiği ana kadar olan son bir kaç saati incelediğine dikkat çekmek istiyoruz. Kesin olan bir durum varsa o da, Özal´a ölürken bir Cumhurbaşkanı muamelesi yapılmadı. Adeta ölmesi için her türlü gecikme uygulandı. Ölüm nedeninin ortaya çıkmaması için de eksik işlemler yapıldı. Tüm bu şüphelerin peşpeşe gelmesi aslında başlı başına somut bir bulgudur. Ancak bir mahkemenin hüküm vermesine yeterli delil teşkil etmeyeceği de açıktır.
Özal´ın ölümüne dair Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca bir soruşturma yürütülmekte. Gizli olduğu için soruşturma dosyasına ne tür delillerin girdiğini henüz bilemiyoruz. Ancak geçtiğimiz aylarda savcıların, Cumhurbaşkanı Özal ile bazı komutanların ölümleri arasında bazı bağlantıları yakaladığı iddia edildi. Savcıların bu nedenle dosyalardaki delilleri paylaşma kararı aldıkları ileri sürüldü.
Çoğu 1993 yılında olmak üzere inanılmaz şekilde peşpeşe şüpheli ölümler zinciri yaşandı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis, Jandarma Diyarbakır Bölge Komutanı Tuğg. Bahtiyar Aydın, Jandarma Tunceli Bölge Komutanı Albay Kazım Çillioğlu ile Jandarma Mardin Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden hayatlarını kaybettiler. Hepsinin aynı ekipte, Özal´a bağlı komutanlar ekibinde yer aldıkları ve ´terörü barış projesiyle çözme´ sürecini sabote etmek amacıyla derin devlet tarafından öldürüldükleri yıllardır ileri sürüldü. Hatta gazeteci Uğur Mumcu ve Binbaşı Cem Ersever gibi şahısların ölümleri ile Bingöl 33 er, Sivas ve Başbağlar katliamlarının da aynı derin güçler tarafından aynı karşı proje doğrultusunda tezgahlandığı iddia edildi. 2007´de başlayan Ergenekon soruşturma sürecinde ortaya çıkan çarpıcı delil ve bulgular üzerine tüm bu soruşturma dosyaları 2010 yılında çeşitli illerdeki savcılıklar tarafından açıldı. Çillioğlu ile Özden´e otopsi yapıldı. Çillioğlu olayında Jandarma içinde bir yapılanma tespit edildi. Halen izi sürülüyor. Kısacası, bu komutan ve sivillerin cinayete kurban gittiklerine dair somut deliller elde edildi. Yıllardır dile getirilen şüpheler güçlendi. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(17 Eylül 2012, 10:05)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Özal: Dertleri beni tasfiye etmek
TURGUT ÖZAL´IN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MANŞETLERİMİZ
DDK: Özal´ın mezarı açılmalı
DDK raporunun tam metni
Özal ailesinden garip tavır
DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini Cumhurbaşkanlığı sitesinden indirmek için tıklayın
DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini sitemizden indirmek için tıklayın
DDK Özal´ın ölümüne yoğunlaştı
Özal suikastinde çember daralıyor
Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı
Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı
Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü
Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu
Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz
Özel Harp Dairesi sayfamız
Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap