Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin İslahiye ilçesindeki 106. Topçu Alay Komutanlığında görevli 35 eski asker hakkında beşer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle açılan davaya bugün de devam edildi.
11.03.2017 14:15 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin İslahiye ilçesindeki 106. Topçu Alay Komutanlığında görevli 35 eski asker hakkında beşer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle açılan davaya devam edildi.
07.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Gaziantep'te Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin çoğu meslekten ihraç edilen 35 asker hakkında beşer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle açılan ve dün başlayan davanın görülmesine devam edildi.
Gaziantep 7. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden duruşmada tutuklu sanıklardan eski subaylar Bülent Avcı, Hakan Aydemir, Yüksel Acı ve Özgür Öztürk, savunma yaptı.
Söz alan sanık Avcı, kanunsuz bir eylemde bulunmadığını, alaya yeni görevlendirildiğini, darbe girişimi gecesi alayda yapılan toplantının çok hızlı geliştiğini, ilk önce neler olduğunu anlayamadığını, kafasının karıştığını öne sürüp suçsuz olduğunu iddia etti.
Hakan Aydemir de mesajın gelmesinin ardından alay komutanının kararıyla Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme Timi (KOKTOD) düzenine geçildiğini ancak kanunsuz bir eylem gerçekleştirmediğini savundu.
Mahkeme Başkanı Ercan Kumhak'ın KOKTOD düzeninin ne kadar sürede gerçekleşeceği sorusuna sanık Aydemir'in "1-1,5 saat içerisinde hazır olur" cevabı üzerine Kumhak, "Madem bu kadar kısa sürede hazırlanıyor, neden bu kadar acele ettiniz?" diye sordu. Sanık Aydemir, "Buna alay komutanı daha iyi cevap verecektir ama ortada bir kaos ortamı vardı, o nedenle alay komutanının taktik kararıdır." diye yanıtladı.
Mahkeme üyesinin, Kilis'teki özel kuvvetler karargahını aradığı şeklinde rapor bulunduğunu sorması üzerine sanık Aydemir, Kilis'te kendi personeli olan görevli olan askerler bulunduğunu, onlarla zaman zaman görüştüğünü niçin aradığını hatırlamadığını söyledi.
"Burası ders verme yeri değil"
Mahkeme başkanı Kumhak'ın "Askeri okullarda kanunsuz emir verildiğinde ne yapılması gerektiğini öğrettiler mi?" sorusuna, sanık Aydemir, "Suç emri verildiğinde uygulanmaz, bir üst amire bilgi verilir" şeklinde yanıt verdi. Avukatın, askeri okullarda eğitim verdiğini, konu hakkında açıklama yapmak istemesi üzerine Başkan Kumhak, avukatı uyararak, "Burası ders verme yeri değil, biz sorduğumuz sorularda sanığın cevabını merak ettiğimiz için sorarız, zaten biliyoruz cevabını." dedi.
Tutuklu sanık Özgür Öztürk de "Harekat Yıldırım" emri alındıktan sonra eski alay komutanı Turgut Çelebi'nin toplantı düzenlediğini, tüm personelin mesaiye çağrıldığını, KOKTOD düzeni alındığını, kanunsuz bir eyleme katılmadıklarını, saat 05.00 sıralarında gelen mesajla Çelebi ile Adana'ya hareket ettiklerini anlattı.
Alay komutanlığı girişinin sivil ve belediye araçlarınca kapatılması nedeniyle sivil araçla yola çıktıklarını aktaran Öztürk, o an bölge komutanı olan Korgeneral Osman Erbaş'ın makamına gittiklerini, önce Çelebi'nin Erbaş'la yalnız görüştüğünü, sonra kendisini de odaya aldıklarını, Erbaş'ın Çelebi'ye ifade vermek için adliyeye gitmesini söylediğini, ardından kendisinin de tanık olarak adliyeye gitmesini istediğini ifade etti.
Savunmaları alınan tüm sanıklar, suçsuz olduklarını, kanunsuz hiçbir eylemde bulunmadığını öne sürerek tahliyelerini talep etti.
08.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
8 Mart'ta Gaziantep 7. Ağır Ceza Mahkemesinde önceki gün başlayan ve öğle arasının ardından devam eden duruşmada, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanan dönemin Gaziantep İl Jandarma Komutanı eski Albay Şeref Çakmak tanık olarak dinlendi.
15 Temmuz günü görev gereği Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya ile dışarıda olduklarını, daha sonra bakanı uğurlamak için Gaziantep Havalimanına geçtiklerini, bu sırada kendisine birliklere Genelkurmay Başkanlığından yasadışı evrak geldiğinin bildirildiğini belirten Çakmak, şöyle devam etti:
'Hatay'a vekalet eden komutanla konuştum. Bana, olayın paralelcilerin kalkışması olduğunu söylemesi üzerine valimize durumu izah ettim. O da bana alaya gidip durumu kontrol etmemi ardından yanına gitmemi istedi. Alaya gelmeden telefonla yardımcılarıma birlikleri aramalarını ve gerekli tedbirleri almalarını söyledim. Alaya gittiğimde de gerekli tedbirleri aldırdım, sonra polisevine giderek, valimizin başkanlığındaki heyete katıldım. İl emniyet müdürü, bana Özgür Yarbayın İslahiye İlçe Emniyet Müdürlüğünü arayarak, 'personelin hazır olmasını ve garnizon komutanının emrini beklemelerini' söylediğini, jandarmada bu isimde yarbay olup olmadığını sordu. Ben de İslahiye'deki 106. Topçu Alay Komutanlığında olabileceğini söyleyerek, daha önce görüştüğümüz alay komutanı Turgut Çelebi'yi aradım.'
Görüşmede, dönemin alay komutanı tutuklu sanık Çelebi'ye paralelcilerin kalkışma yapacağını söylediğini kendisinin de 'bir şey yapmıyoruz' şekilde cevap verdiğini aktaran Çakmak, şunları ifade etti:
'Özgür isimli yarbayın ilçe emniyetini aradığını ileterek, kendisini bu konuda uyardım. Çünkü kendisinin dışında da gelişmiş olabilirdi. Emrin sahte olduğunu, uygulamaması gerektiğini ilettim. O da bana, 'ben senden emir almıyorum, sıkıyönetim komutanından emir alıyorum' dedi. Bunun üzerine sıkıyönetim komutanı kim deyince, Murat Soysal olduğunu söyledi. Osman paşayla da görüştüğümüzü kendisinin bu kalkışmaya katılmayacağını ifade ettiğini söyleyince, sert bir şekilde 'Osman ağa görevden alındı' dedi ve telefonu kapattı. Durumu valimize ileterek tedbir almasını söyledim.'
Gaziantep 7. Ağır Ceza Mahkemesinde önceki gün başlayan davaya tanık olarak katılan Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanı Korgeneral Osman Erbaş, Ankara'dan Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemiyle (SEGBİS) bağlandığı duruşmada darbe girişiminde yaşanılanlara ilişkin bilgi verdi.
Erbaş, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi döneminde 6. Mekanize Piyade Tümen Komutanı olduğunu, öğle saatlerinde Kilis'te bulunduğunu, 15 Temmuz günü saat 14.00'te 106. Topçu Alay Komutanı olan tutuklu sanık Turgut Çelebi'yi arayarak, kendisini de alıp Hatay'daki törene geçeceğini söylediğini belirtti.
Çelebi'nin garda yeni sistem fırtına obüslerinin mühimmatı olduğunu, onların taşınmasında başında bulunmasının iyi olacağını söylemesi üzerine Hatay'daki törene yalnız katıldığını kaydeden Erbaş, şöyle devam etti:
"Saat 22.15'te WhatsApp programına oğlumdan mesaj geldi. Kalkışmayla ilgili şeylerdi. Ben de ona bunların şaka ya da düzmece olduğunu söyledim. Daha sonra o zamanki Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'yla görüşmemde bana komutanların kaybolduğunu söyledi. Bunda bir terslik olduğunu belirttim ve birbirimizi ikaz ettik. O sırada bir şeyler olduğunu sezdim. Ordu komutanı Adem Huduti'yi aradım. Bana bağlı birlik komutanlarını aradım ve ikaz ettim. 'Mühimmatlara ve silahlara sahip çıkın, kesinlikle kışlaya kimseyi çağırmayın ve kimse de çıkmayacak' şeklinde talimat verdim, mühimmat depolarını emniyete almalarını söyledim. Bu sırada bölgedeki valilerle de görüştüm. Saat 23.00 sıralarında harekat merkezinden arayan nöbetçi amir, görevimden alındığımı içeren uzun bir yazı geldiğini iletti. Ben de kesinlikle yayınlanmamasını söyledim ancak mesajın bütün birliklere iletildiğini söylediler."
Jandarma dahil herkesi arayarak herhangi bir girişimde bulunmamaları hususunda uyardığını aktaran Erbaş, "106. Topçu Alay Komutanı Turgut Çelebi'yi de aradım. Kendisi Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme Timi (KOKTOD) düzeni aldırdığını söyleyince 'ne KOKTOD'u, ne düzeni' diyerek kızdım ve böyle bir düzen alınmasına gerek olmadığını söyledim." dedi.
Mahkeme başkanı Ercan Kumhak'ın "söz uçar yazı kalır" sözünü hatırlatarak, "Telefonla aramak yerine, birliklerinize neden gelen yazının doğru olmadığını belirten yazılı bir emir göndermediniz?" sorusu üzerine Erbaş, olayı öğrendiğinde Hatay'da olduğunu, ailesini emniyetli bir yere bıraktıktan sonra karargaha gittiğini, o sırada yolda olduğunu, çok uzun yol kat ettiğini, canını hiçe sayarak karargaha ulaşmaya çalıştığını, bu sırada da sürekli telefonla bağlı birlikleri uyardığını, hatta personele baskı oluşturmak için yüksek sesle konuştuğunu ve sesinin kısıldığını söyledi.
Saat 03.30 sıralarında sözde sıkıyönetim komutanı Murat Soysal'a bağlılığını bildirdiğini duyduğu Çelebi'ye yanına birisini alıp hemen karargaha gelmesini söylediğini aktaran Erbaş, "Geldiklerinde Özgür yarbay yanındaydı. Onu dışarı çıkarttım ve Çelebi'ye neler olduğunu sordum. Olayları anlattıktan sonra hain Terzi'nin geberdiğini söylediğim sırada ellerini başının arasına alarak 'Eyvah' dedi. Daha sonra Özgür yarbayı aldım ve olanları sondan başa doğru anlatmasını istedim. Bu sırada Özgür yarbay, hemen aradıkları makamları saydı. Çelebi'ye neden arattırdığını sorduğumda cevap vermeyince, arkadaşlarıma Çelebi'nin silahını almasını söyledim. Adana Başsavcısına ne yapmam gerektiğini sorduktan sonra Çelebi, adliyeye götürüldü. Daha sonra İslahiye Belediye Başkanı Kemal Vural'ın kendilerini arayanın Özgür yarbay olduğunu söylemesi üzerine onu da tekrar çağırtarak, ifade vermesi için adliyeye gitmesini söyledim." diye konuştu.
Mahkeme başkanının, Erbaş'ın olaydan bir hafta sonra hazırladığı bilgi notunda neden KOKTOD'la ilgili bilginin yer almadığını sorması üzerine de Erbaş, hazırlanan bilgi notlarında her ayrıntının yazılmasının mümkün olmadığını, ayrıca notun Adana ve Hatay başsavcılıklarınca istendiğini, o nedenle bu hususta detaya yer vermediğini ifade etti.
Erbaş, bu süreçte hiç günahı olmayan arkadaşlarının da olduğunu, adaletin yerini bulmasını önemsediği için tanıklık yapmaya geldiğini, suçsuz insanların tutuklanmasında en büyük zararı silahlı kuvvetlerin ve milletin yaşadığını, Türkiye Cumhuriyetinin her köşesinde vatanına bağlı görev yapmaktan onur duyan kültürden geldiğini belirtti.
Kendisinin ağalık gibi bir üslubunun bulunmadığını vurgulayan Erbaş, "Hain girişime karşı durduğumu herkes bilir. Kendi can güvenliğimizi düşünmeden sadece bir tek tabancayla yollara düştük. Bu millet var oldukça, silahı kuvvetler var olacaktır." dedi.
Duruşmada ayrıca diğer tanıklar İslahiye Belediye Başkanı Kemal Vural ile İslahiye İlçe Emniyet Müdürü Bedrettin Sadıç dinlendi. Vural ve Sadıç da o gece yaşanılanları anlattı.
7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, söz alan tutuklu sanık eski yarbay İnanç Asım Anıl, 15 Temmuz günü her şeyin normal seyrettiğini, akşam alayda düzenlenen veda kokteyline katıldığını, akşam nöbetçi astsubayın mesaj geldiği yönünde haber vermesi üzerine karargaha gittiğini belirterek, mesajda "Harekat Yıldırım" yazdığını, dönemin alay komutanı olan Turgut Çelebi'yi aradığını, kendisine yolda olduğunu söylediğini, geldikten sonra da mesajın çıktısını alıp masasına bıraktığını, bu sırada Çelebi'nin mesai emri verdiğini ve kendisinden kısım amirlerini toplantıya çağırmasını istediğini söyledi.
Çelebi'nin daha sonra karargahta toplantı yaptığını, toplantıya 12-13 subayın katıldığını ifade eden Anıl, Çelebi'nin kağıda bakarak "Yurtta Sulh Konseyi"nin yönetime el koyduğunu, konseye Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın başkanlık ettiğini, saat 03.00'te sıkıyönetim, saat 05.00'te de sokağa çıkma yasağı ilan edileceğini, kendilerine de KOKTOD düzeni alınması emrini verdiğini, bazı subaylara da jandarma ve emniyet birliklerini aramasını istediğini aktardı.
Anıl, Akar'ın kaçırıldığı yönündeki haberler olduğunu söylediğini ancak Çelebi'nin bu tür haberlere itibar edilmemesi gerektiğini, bu tür söylentilerin olabileceğini söylediğini kaydetti.
Söz konusu emrin tümene iletilip iletilmediğini Çelebi'ye sorduğunu belirten Anıl, Çelebi'nin elini masaya vurarak, artık tümen komutanından emir almayacaklarını, Gaziantep ve Kilis'ten sorumlu sıkıyönetim komutanı olan Murat Soysal'dan emir alacaklarını söylediğini iletti.
Tutuklu sanık dönemin alay komutanı Turgut Çelebi, suçlamaları kabul etmediğini ifade ederek, 11 aydır 106. Topçu Alay Komutanlığında görevli olduğunu, bu süre zarfında kurum temsilcileriyle iyi diyaloglarının olduğunu, kışlanın Amanos Dağları nedeniyle terör bölgesi olduğunu, zaman zaman gelen tehditler nedeniyle emniyet tedbirlerinin alındığını, bu nedenle her zaman teyakkuz halinde olduğunu, bundan dolayı görev süresince alayda herhangi bir sorun yaşanmadığını anlattı.
15 Temmuz'da saat 16.00'da Mersin'den yola çıkan yeni sistem top mermilerinin kışlaya taşınması için sabah 08.00'de içtima planladıklarını, ardından saat 21.00'de alayda düzenlenen veda kokteyline katıldığını kaydeden Çelebi, "Saat 22.45 sıralarında o zamanki tümen komutanı Osman Erbaş aradı. İlçede bir şey olup olmadığını sordu. İstanbul'daki köprü kapatılmasını DEAŞ saldırısı olabileceğini değerlendirdiğim için bu soruyu da öyle değerlendirdim ve farklı bir durum olmadığını söyledim. Kendisinin İskenderun'dan Adana'ya geçtiğini, benim de karargahta olmamı söyledi. Gelen son dakika haberleri üzerine gazinonun kapatılması ve personelin evlerine gitmesi emrini verdim. Ben de üzerimi değişmek için eve gittim. Bu sırada nöbetçi subay Anıl aradı, "Harekat Yıldırım" mesajı aldığını söyledi." dedi.
Çelebi, karargaha gidip emre baktığında hayatında ilk defa böyle bir emir aldığını ve sinirlendiğini söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Ercan Kumhak, "Kime sinirlendiniz?" diye sordu. Çelebi, Genelkurmaya sinirlendiğini, TSK adına uluslararası birçok görevde bulunduğunu böyle bir zamanda bunun nasıl olabileceğini düşünerek sinirlendiğini söyledi. Başkan Kumhak, nerelerde görev yaptığını sorması üzerine Çelebi, ABD'de, Almanya'da, NATO'da görevde bulunduğunu yabancı dilleri olması sebebiyle de yurt dışındaki birçok toplantıda TSK'yı temsil ettiğini belirtti.
Başkan Kumhak'ın "sinirlenmek mi gerekir yoksa 'böyle saçma bir şey mi olur' demek mi gerekir?" sorusuna da Çelebi, "Saçma gibi değerlendiremezsiniz, onu basite almak gibi bir duygu ortaya çıkmadı" dedi.
Mesajda görevlendirmeler olduğunu, orgenerallerden kurmay albaylara kadar görev verildiğini ve mesajda kendi ismini aradığını, toplantı esnasında 26 sayfalık mesajı okurken ellerinin titrediğini aktaran Çelebi, mesajda yazılı hususları toplantıda okuduğunu söyledi.
Daha sonra emri kenara koyduğunu, bu kapsamda emir vermediğini savunan Çelebi, Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme Timi (KOKTOD) emrini verdiğini, önceliğinin kışla emniyeti ve personelin kontrolü olduğunu öne sürdü.
Çelebi, soru üzerine valilerin görevden alındığının mesajda yazdığını ancak kendisinin toplantı esnasında okuyup okumadığını hatırlamadığını söyledi.
Mesajın Genelkurmay'dan geldiğini, "Yurtta Sulh Konseyi"nden bahsedildiği, başkanının da Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar olduğunu, bu emri gören kişinin televizyonlarda Akar'ın kaçırıldığına yönelik çıkan haberlere inanmayacağını, inanmaması gerektiğini savunan Çelebi, kendi içinde anormal olduğunu ancak o an için doğrunun bu olduğunu düşündüğünü ifade etti.
Askerlerinin kendi emir komuta zincirini dinlemediği için "Ergenekon" ve "Balyoz" gibi olayların yaşandığını öne süren Çelebi, o gün bu nedenle buna dikkat ettiğini söyledi.
Darbe niyeti olan birisinin o gün coşacağını, krokileri açıp, plan yapması gerektiğini ancak kendisinin bu faaliyetlerde bulunmadığını belirten Çelebi, "Havuç salatası yapmak istiyorsunuz ama havuç yok, siz havuçla suçlanıyorsunuz." şeklinde konuştu.
Çelebi, Adem Huduti'ye "Adem baba", Osman Erbaş'a da "Osman Ağa" gibi hitaplarda bulunmuş olabileceğine değinerek, şunları söyledi:
"Murat Soysal'a da ayrı bir hukukumuz vardır. Kendisini çok severim, tanıdığım en kibar insandır. Mesajda sıkıyönetim komutanımız olmasına rağmen mesajın geldiği saatte aramadım, saat 24.00 sularında aradım. Öncesinde bağlı olduğumuz tümen komutanı olan Osman Erbaş'ı aramıştım. Soysal'a da emri görüp görmediğini sordum, emrin çok sıkıntılı olduğunu söyledim, sınırda olduğunu, görmediğini söyledi ve kapattık."
Mahkeme başkanı Kumhak'ın "Mesajda belirtilen "Yurtta Sulh Konseyi" şeklinde bir kurum yok, komedi dans üçlüsü yazsaydı yine dikkate alacak mıydınız? sorusu üzerine Çelebi, mesajı Genelkurmay gizli haberleşme sisteminden geldiği için ciddiye aldığını ifade etti.
Sanık ve tanıkların dinlenmesinin tamamlanmasıyla, Cumhuriyet Savcısı Berekat Aksoy, mütalaasında tutuklu sanıklardan Adem Kutluca'nın adli kontrol tedbirleri uygulanarak tahliyesine, diğer tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına, KOKTOD hakkında Genelkurmay Başkanlığından mevzuata ilişkin bilgi istenmesine, karar verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, avukat savunmalarının ardından, adli kontrol uygulanan 19 sanık hakkında adli kontrol tedbirlerinin devamına, tutuklu 15 sanığın mevcut delil durumu ve suçun önemini dikkate alarak, tutukluluk halinin devamına, KOKTOD hakkında bilgi için Genelkurmay Başkanlığına yazı yazılmasına, İslahiye İlçe Emniyet Müdürlüğünden kışlayı gören MOBESE kayıtlarının istenmesine, sanıkların mal varlığına konulan tedbirlerin kaldırılmasına, 15-16 Temmuz tarihlerinde HTS kayıtlarının ayrıntı dökümlerinin bilirkişi tarafınca raporlandırılmasına karar verdi.
Üye hakim, tutukluluk halinin devamına ilişkin iki sanık hakkındaki karara şerh koyarak, adli kontrolle serbest bırakılması gerektiğini belirtti.
Paralel yapı-21 Şubat (2017) 'Gaziantep Darbe Yapılanması 35 sanık' davası
(11 Mart 2017, 14:15)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: