Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, Adalet Bakanı ve Müsteşarının toplantıya katılmamasının hukuki sonuçları olabileceğini söyleyerek üstü kapalı tehdit etti. Benzer bir durumda daha önce konuşan kurul üyesi Ali Suat Ertosun da tehdit etmiş ve ´HSYK´da müsteşar 5-6 toplantıya katılmadığı zaman ne yaparsınız?´ şeklindeki bir soruya, ´Müsteşar veya vekili makul sürede toplantılara katılmazsa, daraldığımız yerde 6 kişi toplanıp karar almayı düşünüyoruz´ demişti. Korsanlık anlamına gelen bu durumun yönetmeliğe aykırı olduğu, müsteşar olmadan toplantının yapılamayacağının hatırlatılması üzerine, yargı ve hukukun tıkanması için çalışıldığını kendilerinin ise bunu aşmaya çalıştıklarını belirtmiş, kendisini haklı göstermeye çalışmıştı. Özbek ve Ertosun´un açıklamaları, korsanlığın kuruldaki kontrgerillacı üyelere ne kadar sirayet ettiğini gösteriyor. Ancak tıpkı YAŞ krizinde olduğu gibi burada da yasalar hükümetten yana. Ne kadar direnseler de sonunda yasal olarak yapabilecekleri bir şey görünmüyor. Bunu geçen günlerde ses kaydı ortaya çıkan Ertosun da itiraf ediyordu: ´Yani bilmiyorum bu saatten sonra ne yapılır ne yapılmaz. Tabi mücadele etcez yani.´ Tek yapabilecekleri şey, olayı siyasi tartışma konusu yaparak içlerindekini dökmeleri, tıpkı Sincan hakimi Osman Kaçmaz gibi. Kaçmaz, dün yaptığı açıklamalarda şok ifadeler kullanmış, halen bir mahkemede görevli hakim olduğunu unutarak Başbakan Erdoğan´a ağır eleştiriler getirmişti.
Boydan büyük laf: Toplantıya katılmazsa hukuki sonucu olur!
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, Adalet Bakanı ve Müsteşarının toplantıya katılmamasının hukuki sonuçları olabileceğini söyleyerek üstü kapalı tehdit etti. Benzer bir durumda daha önce konuşan kurul üyesi Ali Suat Ertosun da tehdit etmiş ve ´HSYK´da müsteşar 5-6 toplantıya katılmadığı zaman ne yaparsınız?´ şeklindeki bir soruya, ´Müsteşar veya vekili makul sürede toplantılara katılmazsa, daraldığımız yerde 6 kişi toplanıp karar almayı düşünüyoruz´ demişti. Korsanlık anlamına gelen bu durumun yönetmeliğe aykırı olduğu, müsteşar olmadan toplantının yapılamayacağının hatırlatılması üzerine, yargı ve hukukun tıkanması için çalışıldığını kendilerinin ise bunu aşmaya çalıştıklarını belirtmiş, kendisini haklı göstermeye çalışmıştı. Özbek ve Ertosun´un açıklamaları, korsanlığın kuruldaki kontrgerillacı üyelere ne kadar sirayet ettiğini gösteriyor. Ancak tıpkı YAŞ krizinde olduğu gibi burada da yasalar hükümetten yana. Ne kadar direnseler de sonunda yasal olarak yapabilecekleri bir şey görünmüyor. Bunu geçen günlerde ses kaydı ortaya çıkan Ertosun da itiraf ediyordu: ´Yani bilmiyorum bu saatten sonra ne yapılır ne yapılmaz. Tabi mücadele etcez yani.´ Tek yapabilecekleri şey, olayı siyasi tartışma konusu yaparak içlerindekini dökmeleri, tıpkı Sincan hakimi Osman Kaçmaz gibi. Kaçmaz, dün yaptığı açıklamalarda şok ifadeler kullanmış, halen bir mahkemede görevli hakim olduğunu unutarak Başbakan Erdoğan´a ağır eleştiriler getirmişti.
Özbek, HSYK´ya gelişinde gazetecilerin yaz kararnamesi krizine ilişkin sorularını cevapladı. Gönül isterdi ki tartışma aracılığıyla değil, kurulda konuşmak isterdik diyen Özbek, basında yer alan bazı hakim ve savcıların görevden alınmasının söz konusu olmadığını yineledi. Özbek, Böyle bir şey yok. Bir kurul kararı yok. Bu arkadaşlarımızın durumlarının değerlendirilmesi, tartışılması, gerekirse bir karar verilmesi durumu. Kurulun gündeminde bunların tartışılması olağan işlerdir. Çünkü kararnamenin disiplin taslağı diye bir bölümü var. Orada tartışılabilir. Disiplin uygulaması yapılmış kişilerin durumu orada değerlendirilir. Ayrıca, soruşturma geçirmiş olanların durumu da yine soruşturmanın durumuna göre kararnamede değerlendirilir. Bu alanda verilmiş önergenin daha değerlendirilmeden, daha tartışılmadan belirttiğimiz gibi toplantıyı terk ve bu şekilde tartışmaya katılmayacağı bildirildi dedi. Bir gazetecinin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin´in yaşanan krize ilişkin ´yargı yolu açık´ sözlerinin hatırlatması üzerine Özbek, Bakan Ergin´in daha öncede bu sözleri söylediğini kaydetti. Özbek, Kendisi de bir hukukçudur. Bizde hukukçuyuz. Yargı yolunun nerede açılıp açılmayacağını bizde biliyoruz. Daha önce taslağı erteledim, yapılmayacak dediği zaman biz dedik ki, ´böyle bir hakkınız yok´ Bize verdiği cevap, size söylemiş olduğu benzer bir cevaptı. Daha önce de demişti. Kendisini uyardık. Güz kararnamesi sırasında, kararnamenin bir bölümünü konuşarak, kalan kısmının bu dönemde gündeme getirilmesi kararı almıştık diye konuştu. Bir gazetecinin ´Kararnameyi bugün görüşmeye devam edecek misiniz? Bakan ve müsteşarını bekleyecek misiniz?´ yönündeki sorusuna Özbek, Ben onun için geldim. Biraz da evde hazırlık yaptım. Burada çalışmayı bekleyeceğim yanıtını verdi.
´Bunun hukuki sonuçları olabilir´
Özbek, bir gazetecinin ´Bakan ve müsteşarının gelmemesi durumunda suç duyurusu olabilir mi? sorusuna, Bunun hukuki sonuçları olabilir. Bu hukuki sonuçlar bizim tercihimiz midir? Değildir. Çünkü buraya gelmiş bir kararnamenin sonuca bağlanması lazım. Onun nasıl yapılacağı elbette ki bir takım hukuki kurallarla belirlidir dedi. Bakan Ergin´in savcı ve hakim talep edilen özel yetkili mahkemelerin iş yükünün fazla olmadığına ilişkin açıklamasının hatırlatılması üzerine Özbek, İş var iş var. Bakın ben söylemedim. Hükümetin saygın üyelerinden bir takım açıklamalar geldi. Dediler ki, ´5 ay sonraya gün verilir mi?´ Ama maalesef uygulamada, şu anda bir yıl sonraya verilen mahkemeler de var. Onları da çözmeye çalışıyoruz. Ama tutuklu olaylarda 5 ay sonraya mahkeme veriliyorsa, siz iş yükü az diyemezsiniz. Kaldı ki, oradaki iş yükünün ayrımını değerlendirecek olan da meslekte oldukça kıdemli sayılan, mahkemedeki hakim arkadaşlarımızdır. Onların böyle bir talepte bulunmaları halinde kurulun bunu göz ardı etmemesi, kendi içinde tartışması önemli hususlardır diye konuştu.
Diyarbakır savcı ve hakimlerinin tayin sebebi Habur olayı
Özbek, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığından talep olmamasına rağmen burada bulunan özel yetkili hakim ve savcıların değiştirilmesinin neden gündeme geldiğine yönelik bir soru üzerine şunları söyledi: Son olaylara hep beraber yaşadık. Bir Habur olayı yaşadık. Habur olayında yargının kullanıldığından bahsedildi. Ne oldu, ne bitti, neler yapıldı bunun tartışılacağı yer kuruldur, sonuca bağlanacağı yer kuruldur. İstanbul olayından (Ergenekon) sanki deniz kenarında dalga gibi değişik uygulamaları gördük. Kamuoyunda hoş karşılanmayan bir takım sonuçları gördük. Bunların değerlendirilmesi gerekirdi. Erzurum´da yine birlikte yaşadık. Bunlar, bu kurulda çalışılmayacaksa, değerlendirilmeyecekse nerede konuşulacak. Basının bir bölümünde geçmişte kurulla, yargıyla sorun yaşamış bir takım eski hukukçu arkadaşlarımız, geçmişteki sıfatlarını kullanarak, sanki hukuka karşı, yargıya karşı tetikçi gibi kullanılmaktadır. Eğer biz bunları değerlendirmeyeceksek, onlara fırsat vermiş olacağız.
´Kararname kurulun malıdır, bakan küsüp gitmesin´
Bir gazetecinin, ´Kararnamede yetkinin kime ait?´ yönündeki sorusu üzerine Özbek, kararname taslağının Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün hazırladığını anımsatarak, Taslak kurulun gündemine alındığında artık kurulun malıdır. Bu gündemin maddesidir. Gündeminden çıkarılması ancak kurulun vereceği kararla olur. Basit bir tabirle, topunu getirip de, kendisine pas verilmeyen, küsüp giden, topu koltuğunun altına alıp, ben eve gidiyorum, ben oynamıyorum diyen çocuğun işine benzer dedi. ( Yenişafak)
Ertosun da tehdit etmişti
Geçen seneki korsan kararnamenin hazırlayıcısı olan Ertosun, 24 Nisan 2010´da Anayasa Mahkemesi´nin 48. kuruluş yıldönümü resepsiyonunda çok tartışılacak bir çıkış yapmış, yetki aşımını yani korsanlığı ne kadar normal gördüğünü belli etmişti. Resepsiyonda bir gazetecinin, ´HSYK´da müsteşar 5-6 toplantıya katılmadığı zaman ne yaparsınız?´ şeklindeki sorusuna Ertosun, ´Müsteşar veya vekili makul sürede toplantılara katılmazsa, daraldığımız yerde 6 kişi toplanıp karar almayı düşünüyoruz´ demişti. Bu durumun yönetmeliğe aykırı olduğu, müsteşar olmadan toplantının yapılamayacağının hatırlatılması üzerine, yargı ve hukukun tıkanması için çalışıldığını kendilerinin ise bunu aşmaya çalıştıklarını belirtmiş, kendisini haklı göstermeye çalışmıştı.
Adalet Bakanı: Mahkemeler yeniden dizayn edilmek isteniyor
20 Ağustos 2010: Adalet Bakanı Sadullah Ergin, HSYK´nın ´korsan kararname´ ile kritik davalara bakan mahkemeleri yeniden dizayn etmek istediğini söyledi. Dün akşam Kanal 24 Televizyonu´nda katıldığı bir programda gazetecilerin sorularını cevaplayan Ergin, şu ifadeleri kullandı: Bu tür tasarruflar somut, görülmekte olan davaları ekilemeye dönüktür. Bir kısmına görevden el çektiriyorsunuz. Özel yetkili mahkemeleri dağıtıp yeniden dizayn ediyorsunuz. Belli aşamalara ulaşmış dosyaları yeni hakim ve savcılar nasıl yeniden inceleyecek? Yapılmak istenen şey mahkemeleri yeniden dizayn etme arzusudur. Bu, yargı bağımsızlığı ilkesi ihlalidir. Bunu kabul edemeyiz. ( Zaman)
Adalet Bakanı: Son anda çantadan talep çıkartıyorlar
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Adli Yargı 2010 Yaz Kararnamesi ile ilgili Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda yaşananları anlattı. Ergin, TRT Haber Kanalında yayımlanan ´Medya Müfettişi´ isimli programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. ´Yaz Kararnamesi´nin geri çekilmesine yönelik bir soru üzerine Bakan Ergin, kararname çalışmalarındaki sürece ilişkin bilgi verdi, son taslağın tamamen HSYK´nın belirlediği ilkeler çerçevesinde hazırlandığını söyledi. Bakan Ergin, şöyle konuştu: ´Ancak sorun nerede dediğiniz zaman... Kararname çalışmaları yapılıyor, görüşmeler bitiyor. En son gün imza atılıp kararname bağlanıp yayımlanacağı esnada, son anda kurul üyelerinin cebinden, çantasından çıkarttığı talepler geliyor. Şimdi (Bu son derece doğal. Kurul üyelerinin her zaman böyle talepte bulunma hakkı var) deniyor. Evet kurul üyeleri, kararname taslağına ilave taleplerde bulunabilirler ama bunun mutat olan yolu, hazırlık esnasında bunların bildirilmesidir. Bence bunun sebebi şu. Gündeme getirilen talepler, mutat talepler, normal talepler değil. Kendi aldıkları ilke kararlarına aykırı talepler.´ 2009 yaz kararnamesinde de benzer olayların yaşandığına dikkati çeken Ergin, burada görüşmelerin bitmesinin ardından imzaya 10 dakika kala liste çıkartıldığını ve ´Biz şu hakimlerin, şu savcıların görevlerinden alınıp, başka yerlere verilmesini yerlerine de şunların getirilmesini istiyoruz´ şeklinde taleplerin geldiğini anlattı. ´Bizim bunları incelememiz lazım´ diyen Ergin, şöyle konuştu: ´Bu yöntem, doğru bir yöntem değil. Devam etmekte olan davaların, soruşturmaların etkilenmesine dönük olduğunu düşünüyoruz. Çünkü eğer ihtiyaç için veriliyor ise orada şu an çalışan hakim ve savcıları niye alıyorsunuz? Madem (ihtiyaç var), diyorsunuz ama yaklaşık 12-13 tanesini geri çekiyorsunuz hakim ve savcıların yerine 20 küsur tane yeni hakim, savcı veriyorsunuz. Burada 250 yetkili mahkemeleriyle savcılıklarının mevcut yapısını dağıtarak yeni bir kompozisyon oluşturmak, yeni bir dizayn yapmak ihtiyacı ortaya çıkmış gözüküyor. Burada alınmış olan ilke kararlarına aykırı olarak bir yer değişikliği talebi var ve bu talepler özel yetkili mahkemelerin kompozisyonunu, yapısını komplo değiştirmeye yönelik talepler. Biz bunları doğru bulmadığımızı ifade ettik.´
´Ergenekon´ soruşturması
´Ergenekon´ davasıyla ilgili bazı isimlerin tutukluluk süresinin uzamasına ilişkin hükümet üyelerinin mesajlarının anımsatılması üzerine Bakan Ergin, şunları kaydetti: ´Binlerce sayfalık iddianame var, ekler var. Tüm bunları bilmeden yapılan iki tane somut olayı örnek göstererek, (bunlar artık çok oldu, bunların artık salıverilmesi ya da tutuklanması lazım) gibi değerlendirmeler, o yargılamayı yapan mahkemelere bir etkidir, bir telkindir, bir tavsiyedir. Anayasa´nın ilgili hükmü de açıktır. Adalet Bakanı olarak görülmekte olan davaya şu ya da bu şekilde tesir edecek beyanda bulunmam son derece yanlış olur. Ceza Usul Yasası´ndaki hükümlere göre yapılan bir yargılama süreci var. Şayet burada sorun algılaması var ise bunu mahkemelere telkinde bulunarak değil, uzmanlar ile uygulayıcıların mutabık kalınması halinde yasa düzenlemesiyle bunun izale edilmesi gerekir.´ ( AA)
Atamalar 12 eylül sonrasına kaldı
HSYK´daki atama krizi, Yaz Kararnamesi´nin referandum sonrasına kalmasına neden oldu. Bakanlık, atama listesini askıya alıp, referandumdan sonra kurul gündemine sunacak. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu´nda (HSYK) yaşanan atama krizinin ardından, kararname 12 eylülde yapılacak referandum sonrasına kaldı. Güz kararnamesine kadar toplantı yapılmayabilir. Önceki gün kurul gündemine getirilen 84 kişilik listeyle, İstanbul, Erzurum ve Diyarbakır´daki kritik soruşturmaları yürüten mahkeme üyeleri ve savcılar değiştirilmeye çalışıldı. Adalet Bakanı´nın, kurula sunduğu kararname taslağını geri çekip, toplantıyı terk etmesiyle kriz daha da derinleşti. Toplantının ardından her iki taraftan da açıklama üzerine açıklama yapıldı. Bakan Ergin ?savcı ve hâkimler değiştirilmeye çalışıldı. Devam eden davalara müdahale amaçlandı? dedi. Özbek´ten bu açıklamaya anında cevap geldi: ?Biz kimsenin görevden alınmasını istemedik, değerlendirilmesini istedik.? Özbek her ne kadar ?görevden almak değil, değerlendirilmesini istedik? dese de bu iki kavram arasında aslında sonuç olarak bir fark yok. Eğer toplantıda önerilen yeni isimlerin değerlendirilmesine başlanırsa, bir üyenin önerisiyle anında görevden alma oylaması yapılabiliyor. İsimler değerlendirmeye alındığı için de bakan ve müsteşar toplantıyı terk edemiyor. HSYK üyeleri de böylece istediklerini elde edip, oylamayla kritik davalara bakan hâkim ve savcıları görevden alabiliyor. Değerlendirmeyle başlayan toplantı, görevden almayla sonuçlanabiliyor. Önceki gün yaşanan krizin altında yatan neden de bu.
Üç hafta incelenecek
Peki, bundan sonraki süreçte ne olacak. Dün Bakanlığa yakın kaynaklarla yaptığım görüşmede taslağın 12 eylül sonrasına kalacağını öğrendim. Krize neden olan toplantı öncesi, bakanlığın hazırladığı atama taslağını incelemek üzere HSYK üyeleri üç haftalık bir süre istemiş. Bu sürede listeler gözden geçirilmiş. Krize neden olan toplantıda 84 kişilik yeni bir liste önerildiği için de bu kez Bakanlık üç haftalık bir süreye ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Bakanlıktan bir yetkili, neden zamana ihtiyaçları olduğu konusunda şu açıklamayı yaptı: ?Toplantı yapılırken, 84 kişilik yeni bir öneri getirildi. Bizim bilgimiz olmadan bu öneri yapıldı. Bu kişiler kimdir, dosyaları nasıldır, hemen toplantıda karar veremeyiz. Biz de önerilen listeyi inceleyeceğiz.?
Liste askıya alınabilir
Adalet Bakanı Sadullah Ergin henüz listelerin incelenmesi için Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü´ne talimat vermedi. Hafta ortasına kadar da vermeyecek gibi görünüyor. Bakan dün İstanbul´da MGK´ya katıldı. Bugün de çeşitli temaslarda bulunmak üzere İstanbul´da olacak. Ergin´in hafta ortasına kadar da Hatay´da olacağı konuşuluyor. Ankara´ya döner dönmez yeni taslağın incelenmesi talimatı verecek. Bu da yeni taslağın 12 eylül sonrasına kalması demek. Dün, bakana yakın bir kaynak, HSYK üyelerinin açıklamalarıyla amaçlarını belli ettiğini, listelerin güz dönemine kadar askıya alınacağını söyledi. Referandumda ?Evet? çıkması durumunda kararlar, kurulun yeni yapısıyla birlikte tekrar ele alınacak. HSYK Başkanvekili Kadir Özbek´in ?Bakanın kararnameyi geri çekme yetkisi yok, bu hukuki sonuçlar doğurur? açıklamasına da Bakan Ergin ve bakanlık çevresi itibar etmiyor. Bakanlık bu konunun tartışılmayacak kadar net olduğu görüşünde. Danıştay´ın bir savcının atamasıyla ilgili verdiği ?İdari işlem? kararı, emsal niteliği taşıyor. Hukuken İdari işlem yapan kurum, geri çekme yetkisine de sahip. Ergin´in, ?yargıya götürülebilir ? demesinin altında yatan sebep de bu. ( Taraf)
Yeni Ferhat Sarıkaya´lar olmasın
21 Ağustos 2010: Adalet Bakanı Sadullah Ergin bir açıklama da Tv-net´e yaptı. Bakan Ergin, HSYK´da yaşanan krizin ardında, Ergenekon davalarına bakan hakim ve savcıları Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya´nın uğradığı akibete uğratma çabasının yattığını söyledi. Adalet Bakanı Ergin, Adli Yargı 2010 Yaz Kararnamesi´yle ilgili olarak, Son dakikada kurul üyeleri çantalarından talepler çıkarıyorlar diyerek serzenişte bulundu. Bizim bunları incelememiz lazım diyen Ergin, ´Bu yöntem, doğru bir yöntem değil. Devam etmekte olan davaların, soruşturmaların etkinlenmesine dönük olduğunu düşünüyoruz. Çünkü eğer ihtiyaç için veriliyor ise orada şu an çalışan hakim ve savcıları niye alıyorsunuz? diye sordu. Adalet Bakanı Ergin, Hakim ve Savcılar yüksek kurulu´nda yaşanan krizin ardında, Ergenekon davalarına bakan hakim ve savcıları Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya´nın uğradığı akibete uğratma çabasının yattığını belirtti. Ergin, Yeni Ferhat Sarıkaya´ların olmaması için mücadele ettiğini söyledi.
Savcı Sarıkaya´ya jet hızıyla ihraç
Kamuoyunda,İyi çocuklar diye bilinen Şemdinli davasıyla ilgili iddianameyi hazırlayan Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, HSYK tarafından jet hızıyla meslekten ihraç edilmiş ve avukatlık yapma hakkı dahi elinden alınmıştı. Şemdinli davası Savcısı Sarıkaya´nın bir sembol olduğunu belirten Bakan Ergin,o mahkemede görev yapan hakim ve savcıların başına ne geldi iyi bakın diye konuştu. Ergin aynı işlemin İstanbul ve Erzurum´da Ergenekon davasına bakan hakim ve savcılara yapılmak istendiğini, kararname krizinin altında yatan nedenin bu olduğunu söyledi. Ergin, HSYK´nın yüksek yargı kökenli üyeleri tarafından hazırlanan Korsan Liste ile Ergenekon davasını etkilemek istenildiğini dile getirdi. Niye İstanbul´da Erzurum´da bu mahkemelere bakan hakim ve savcıları hedef aldılar diye soran Bakan Ergin Bir iç baskı oluşturmak istiyorlar dedi. Yeni Ferhat Sarıkaya´lar olmasın diye mücadele ettiğini söyleyen Ergin, Geçmişte Şemdinli davasına bakan mahkemenin başına gelenlere bakın. Orada sadece bir kişi sembol haline geldi ama o mahkemede görev yapan hakim ve savcıların başına ne geldi iyi bakın şeklinde konuştu.
Baskının nedeni ortada
´Yaz Kararnamesi´ son taslağının tamamen HSYK´nın belirlediği ilkeler çerçevesinde hazırlandığını ifade eden Ergin, Bu talepleri devam etmekte olan davaların, soruşturmaların etkinlenmesine dönük olduğunu düşünüyoruz dedi. HSYK Başkanvekili Kadir Özbek´in İhtiyaç var sözlerini de eleştiren Ergen, Eğer ihtiyaç için veriliyor ise orada şu an çalışan hakim ve savcıları niye alıyorsunuz? Madem (ihtiyaç var), diyorsunuz ama yaklaşık 12-13 tanesini geri çekiyorsunuz hakim ve savcıların yerine 20 küsur tane yeni hakim, savcı veriyorsunuz. Burada 250. madde ile yetkili mahkemeleriyle savcılıklarının mevcut yapısını dağıtarak yeni bir kompozisyon oluşturmak, yeni bir dizayn yapmak ihtiyacı ortaya çıkmış gözüküyor dedi. Ergin, 2010 Yılı Yaz Kararnamesi´ni Yüksek Kurul´dan çekme gerekçesini Tv-Net´e açıkladı.
Davaları etkileme çabası
İlke kararlarına aykırı olarak yer değişikliği talepleriyle özel yetkili mahkemelerin kompozisyonunun, yapısının tamamen değiştirilmek istendiğini anlatan Bakan Ergin, Kararname çalışmaları yapılıyor, görüşmeler bitiyor. En son gün imza atılıp kararname bağlanıp yayımlanacağı esnada, son anda kurul üyelerinin cebinden, çantasından çıkarttığı talepler geliyor. Şimdi (Bu son derece doğal. Kurul üyelerinin her zaman böyle talepte bulunma hakkı var) deniyor. Evet kurul üyeleri, kararname taslağına ilave taleplerde bulunabilirler ama bunun mutat olan yolu, hazırlık esnasında bunların bildirilmesidir. Bence bunun sebebi şu. Gündeme getirilen talepler, mutat talepler, normal talepler değil. Kendi aldıkları ilke kararlarına aykırı talepler dedi.
İyi çocuklar mahkemesi
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt´ın İyi çocuklar dediği askerler hakkında soruşturmayı yürüten hakim ve savcılarına başına gelenleri hatırlattı. HSYK, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nin Şemdinli davası sanık astsubayları cezalandıran ve Yargıtay´ın dosyayı askeri mahkemeye gönderin kararına uymayan mahkeme üyelerini görevlerinden almış, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya´yı ise Avukatlık bile yapamayacak şekilde meslekten men etmişti. Bakan Ergin bu olayı anlatarak, Ben yeni Ferhat Sarıkaya´lar olmasın diye mücadele ediyorum dedi. Şemdinli davasına bakan hakim ve savcıların yaşadıklarının başka kimsenin yaşamaması için mücadele ettiğini ifade eden Bakan Ergin, Ergenekon´a bakan mahkemelerin etki altına alınmasına müsaade etmeyeceğini belirtti. Sadullah Ergin, Geçmişte Şemdinli davasına bakan mahkemenin başına gelenlere bakın. Orada sadece bir kişi sembol haline geldi ama o mahkemede görev yapan hakim ve savcıların başına ne geldi iyi bakın şeklinde konuştu.
Gecikmenin sebebi HSYK
Kararnamenin gecikmesinin sebebinin, HSYK´nın, Kararnameyi doğrudan ilgilendiren bazı çalışmaları 02 Temmuz´da tamamlamasının yattığı ortaya çıktı. 2010 Yaz Kararnamesi Taslağı, atama kararnamesi için olmazsa olmaz işlemlerden birisi olan yargının etkinliğinin ve verimliliğinin artırılması kapsamında yapılan mahkeme, hakim ve Cumhuriyet savcısı sayılarının yeniden gözden geçirilmesine ilişkin çalışmanın HSYK tarafınan 23 Haziran´da sonuçlandırılması ve Yargıtay´ın ilave tetkik hakimi ataması yapılmasına ilişkin talebi ile ilgili olarak yasal prosedürün Kurulca 02 Temmuz´da tamamlanması nedenleriyle Adalet Bakanlığı´nın 1325 kişilik Adli Yargı Kararname Taslağı 6 Temmuz, 135 idari yargı hakimini kapsayan İdari Yargı Kararname Taslağı 27 Temmuz, 138 unvanlı Adli Yargı hakim ve Cumhuriyet savcısına ilişkin kararname taslağı ise 30 Temmuz tarihinde HSYK´ya sunuldu. ( Yenişafak)
(19 Ağustos 2010), son güncel.: (21 Ağustos 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Korsanlar: Mücadele etcez yani
Kararname korsanları son saldırıya hazırlanıyor
Korsan: 6 kişi ile karar alırız
HSYK üzerinden Ergenekon davasını engelleme çabaları
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi