Ergenekon operasyonu kapsamında arama yapılan ´Odatv´ isimli internet sitesiyle ilgili Akşam gazetesi yazarı Nagehan Alçı bugünkü yazısında sitede nasıl tetikçilik yapıldığını anlatıyor. Alçı´nın ´karanlık oda´ başlığını verdiği yazıda ilginç ayrıntılara yer veriliyor... Yine Sabah gazetesinden Sevilay Yükselir de benzer suçlamaları işliyor. Yükselir, ayrıca sitenin kendisine karşı nasıl ahlaksız bir komplo yaptığını açıklıyor.
Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı
Ergenekon operasyonu kapsamında arama yapılan ´Odatv´ isimli internet sitesiyle ilgili Akşam gazetesi yazarı Nagehan Alçı bugünkü yazısında sitede nasıl tetikçilik yapıldığını anlatıyor. Alçı´nın ´karanlık oda´ başlığını verdiği yazıda ilginç ayrıntılara yer veriliyor... Yine Sabah gazetesinden Sevilay Yükselir de benzer suçlamaları işliyor. Yükselir, ayrıca sitenin kendisine karşı nasıl ahlaksız bir komplo yaptığını açıklıyor.
Nagehan Alçı (Akşam): Karanlık oda. Uzun zamandır insanları hedef gösteren, Ergenekon ve Balyoz davalarını sulandırmak için manipülasyon yapan, kamuoyunu tahrik etmeye çalışan, adeta tetikçilik yapan bir internet sitesi göğsünü gere gere yayın yapıyor, üstelik hatırı sayılır bir kısım medya tarafından da övgü üzerine övgü alıyordu. Dün bir de baktım, bu sitenin hazırlandığı işyerinde polis Ergenekon soruşturması kapsamında arama yapıyor, sitenin sahibi ve yöneticilerini gözaltına alıyor.
Bu gelişme üzerine hayretler içinde izlediğim bir süreç başladı. Yok efendim, muhalefet susturuluyormuş, bu gidişle hükümete ters kimseyi bırakmayacaklarmış, zaten sırada Soner Yalçın´ın olacağını Mustafa Balbay biliyormuş vs vs... Yahu tetikçiliğin, hedef göstermenin, manipülasyonun ismi ne zamandan beri muhalefet oldu? Şayet Soner Yalçın ve sitesi adam gibi muhalefet yapıyorsa o zaman o sitede neden aslında pek yakından tanıdığımız isimler hep takma adlarla yazıyorlar? Yoksa yalan haber ve iftiralar üzerine kurulu haberler ve yorumların arkasında kimse adı ve sanıyla durmayı göze alamıyor mu?
Bazı medya ve koskoca CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin´in, üstelik Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu´nun da desteğiyle, korumak adına ´muhalefet susturuluyor´ diye haykırdığı şu Oda TV´nin neler yazdığına bir bakalım isterseniz... Bugün o sitenin soruşturulmasını özgürlüklere ket vurmak olarak görenlerin muhalefetten ne anladıklarını bir görelim... Yerim dar olduğu için maalesef birkaç örnek verebiliyorum. Yoksa arkadaşlarda daha aşağıdaki gibi çok vukuat var...
1) Kasım 2010: ´Türkiye´nin gündemini sarsacağız´ iddiasıyla ortaya bir haber atıyor Oda TV. MİT Müsteşarı Hakan Fidan´ın kardeşinin Fethullah Gülen´in danışmanı olduğunu iddia ediyor. ´Teyit etmekte çok zorlandığımız bilgilere göre´ diye ilginç bir notla! Sonra ne oluyor, tahmin edin? Haber kısa süre içinde yalanlanıyor. Geriye hedef gösterme, dezenformasyon ve çamur at izi kalsın mantığıyla etiketlenen önemli bir müsteşar bırakarak...
2) Yine 2010. Taş atayım da ortalık bulansın haberlerine bir örnek daha: ´İşte Abdullah Gül´ün Anayasa Mahkemesi´ne atadığı yobaz üye´ başlığıyla verilen haberde Gül´ün, sakallı bir yobazı, üstelik hukukçu bile olmayan bir kişiyi Anayasa Mahkemesi´ne üye olarak atadığı ileri sürülüyor. Atanan isim Alparslan Altan... Ancak Altan´ın fotoğrafı olarak sakallı Alpaslan Kuytul´un fotoğrafı kullanılmış. Bilinmez bir sebeple karışmış herhalde fotoğraflar! Çarpıtmayı görüyor musunuz?
Oda TV´nin haber mantığı ile ilgili yalnızca iki küçük örnek bunlar. Bir de Soner Yalçın´ın diğer işleri var... Konsept danışmanı ve yapımcılığını yaptığı Sağır Oda ve Kurtlar Vadisi´nde nasıl bir Yahudi düşmanlığı nasıl bir Kürt düşmanlığı, nasıl bir Hıristiyan düşmanlığı yapıldığı ne korkunç hurafelerin kafalara yerleştirilmeye çalışıldığı ortada. Bu dizilerin her bölümünde işlenmiş nefret suçları var. Kitaplarına hiç girmiyorum bile...
Bakın benim yukarıdaki örneklerle anlatmak istediklerimi ´Atatürkçü´ kimliğiyle bilinen ünlü gazeteci ve televizyoncu Reha Muhtar ağustos ayında Vatan´daki köşesinde nasıl anlatmış: ´Türk basınında insanları ve söylediklerini itibarsızlaştırmak için yalanı, riyakarlığı, pespayeliği ve haysiyetsizce saldırıyı haber adı altında yapan Soner Yalçın diye bir kişi var. Sitesinde beğenmediği, çıkarlarına uymadığı, çatıştığı ve sindirmek istediği insanları yalan haberlerle çamur atarak susturuyor ve sesini çıkartamaz hale getiriyor.´
Bu tabloya bakarak hala Oda TV ve Yalçın´ın soruşturulmasını ´muhalefeti susturmak´ olarak değerlendirenlere ve Yalçın´ın suç olan eylemlerini övüp ona adeta biat eden arkadaşlarına sesleniyorum: Siz ya derin bir uyku ya da büyük bir gaflet içerisindesiniz! Unutmayın ki suç olan bir fiili övmek de aynı şekilde suçtur. ( Nagehan Alçı / Akşam)
Soner Yalçın için neden üzülmedim?
16 Şubat 2011 - Sevilay Yükselir (Sabah): Beni yakından tanıyanlar bilir. Kolay kolay nefret etmem kimseden. Kızsam da, kırılsam da yine de vazgeçmem arkadaşlıktan, dostluk kurmaktan falan... Bir insandan nefret etmem için, muhakkak haklı bir sebebimin olması lazım... Nefret ettiğim insanın ya tamir edemeyeceği kadar kalbimi kırmış olması ya da ailem ve namusumla ilgili telafi edemeyeceği ağır laflar etmiş olması gerekir. Bana sorsanız şimdi mesela, Peki kim onlar? Kim senin bu nefretini kazanan insanlar? diye size çok fazla isim sayamam. Çünkü gerçek anlamda kimden nefret ettiğimi bilmiyorum. Bunu anlamam için sanırım o nefret ettiğim kişiyle ilgili somut bir sınav vermiş olmam gerekiyor. Tıpkı Soner Yalçın´da olduğu gibi.
Önceki gün onun gözaltına alındığı haberini duyunca kesinlikle ondan nefret ettiğimi anladım. Nedense için için sevindim. Nedense aynı mesleği yapıyor olmamıza karşın onun gözaltına alınmasını bir meslektaş gibi yorumlayamadım. Mesela hayatımda bir kez bile görmediğim gazeteci Mustafa Balbay´ın gözaltına alınışında yaşadığım gibi o garip mesleki dayanışmanın getirdiği sorumluluktan kaynaklı burukluğu yaşamadım. Şaşırmayın bu yazdıklarıma. Çünkü yerden göğe kadar haklıyım! Çünkü şahsım tam bir Soner Yalçın zededir! Kahramanmışşş, Muhalif bir yürekmişşşş... Kalemmiş... Sakın ola inanmayasınız bu safsatalara! Çünkü hepsi palavra!
Ergenekon Soruşturması kapsamında gözaltında olan Soner Yalçın´ı bu noktaya getiren mesele muhalif gazeteciliği falan değildir! Onu bugün adaletin terazisine oturtan tek neden vardır. O da kötücül kalbi ve her daim tetikçi gibi kullandığı o pis kalemi! Mutluyum. Çünkü şimdi yıllarca kalemini neden bir silah gibi kullandığının, hizmet ettiği karanlık güç ve düşünceler için tehlike arz eden herkese neden bel altı vurduğunun hesabını verecek adalete! Bakın şaşırmayın sakın bu yazdıklarıma. Çünkü bu adam ve çetesinden gerçekten nefret ediyorum. Pisler! Pislikler! Onlarca kez bana karşı kullandılar o kirli kalemlerini. Saldırdılar defalarca. Hatırlarsanız önce medyada kurdukları kalem kardeşliğinin gücüyle, mahkemelerde sonradan kanıtlayamayacakları belli olan iftiralarla bendenizi pes ettirmeye çalıştılar. Pes etmedim. Alçakça saldırılarının hepsine tek tek cevap verip, attıkları bütün iftiraların yalan olduğunu belgeleriyle ortaya koyup hesabını görmek için mahkemelere çağırdım.
Baktılar ki olmuyor. Bu defa bir kadının canını yakacak en hassas yerlerden girdiler. Namusumla oynamaya kalktılar. Evli barklı 13 yaşında bir erkek çocuğu sahibi olmama aldırış etmeden alçakça iftira attılar şahsıma. Çok değil, daha üç beş ay evvel... 5. sınıf asparagasçı magazincilerin kullandığı yöntemleri kullanarak şerefimi haysiyetimi kirletmeye kalkıştılar. Siz de biliyorsunuz! Manşetlerine koyduğu koca koca fotoğraflarımla kâh Tanzanya´da zavallı bir bellboy´la, kâh Bodrum´da bir gazeteci ağabeyimle kırıştıran aşifte ve namussuz bir kadın gibi göstermeye çalıştılar beni. Günlerce devam ettirdiler bu yayınlarını Oda TV´lerinden. Tek bir maksatları vardı. O da, Sen çamuru at! İzi kalsa bile yeter! diyerek psikolojik olarak çöküntüye uğramamı sağlamaktı.
Baktılar ki çökmüyorum. Yine devam ediyorum bildiğim yolda. Bu defa sektörde meslektaşlarına yaptığı ihanet ve kalleşliklerle ün yapmış, ciğeri beş para etmeyen hain ve alçak eski bir tanıdığımın haysiyetsiz kişiliğini kullandılar bana karşı.
Eski bir dost! diye mektup yazdırdılar ona. İçi yalan, dolan ve palavra dolu o mektubu günlerce tuttular Oda´larının manşetinde. Cevap vermek isteseydim, karşılığında bir başka mektubu da ben yayınlasaydım bu köşede inanın o mektubu yazan sözüm ona eski dostumun insan içine çıkacak yüzü kalmazdı. Ama yapmadım. Çünkü hep onlar kadar alçalmamam gerektiğini düşündüm. Evet her saldırdıklarında yıkıldım. Ama her defasında, Allah´ım sana havale ediyorum. Sen bilirsin ne yapacağını diyerek yoluma devam ettim. İşte önceki gün gözaltına alındığında Soner Yalçın ve bir kısım tayfası... İster istemez ağzımdan sadece şu iki cümle döküldü: Sen büyüksün Tanrı´m! Seni seviyorum! ( Sevilay Yükselir / Sabah)
Sevilay açtı ağzını yumdu gözünü
18 Şubat 2011 - Sevilay Yükselir (Sabah): Abdi İpekçi´ye Selam Olsun. Beyaz TV´de her hafta farklı bir erkek konuğun moderatörlüğünde 4 Kadın 1 Erkek adlı bir programın son haftaki konuğu Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk´tü. Öztürk´le birlikte Oda TV´ye yapılan baskını konuştuk. Her zamanki gibi lafımı sakınmadan, eğmeden, bükmeden dedim ki; Ben Soner Yalçın ve Oda TV´nin çok masumane duygularla gazetecilik yaptıklarına inanmıyorum. Onlarınki muhalif gazetecilik falan değil, tetikçiliktir! Sonra bir Soner Yalçınzede olarak Oda TV aracılığı ile başıma getirdiklerini anlattım. Kendileri için tehlike arz eden kalemleri sindirmek ve susturmak için nasıl bel altı vuruşlarla habercilik yaptıklarını izah etmeye çalıştım.
Taraf Yazarı Hilal Kaplan hariç programdaki herkes, (Saygı Öztürk, Serpil Yılmaz ve Nuriye Atabey) Tamam bu yaptıkları kesinlikle ahlaksızlık ama bu başka bir şey! Bu ahlaksızlığı yapıyor diye gözaltına alınmamalıydı diyerek işin aslını görmezden ya da anlamazdan gelmeye çalıştı. Bu arada programa telefonla bağlanan ve Yalçın´ın asistanı olduğunu söyleyen bir arkadaş, Bu millet senin şahsi meselelerini dinlemek zorunda değil! Kes artık konuşmayı! diyerek susmam yönünde baskı kurmaya çalıştı. Ardından eski karısı ve avukatı Feza Yalçın canlı yayına bağlanıp, aynı minvalde bir konuşma yaptı. Şaşırmadım. Çünkü ´Oda´cıların derdi her zaman olduğu gibi manipülatif yöntemlerini kullanarak Soner Yalçın hakkında yapılan olumsuz yorumların önünü kesmekti.Bir kahramanlık öyküsü, destanı yazmaya çalışıyorlardı. Muhalif olduğu için susturulmaya çalışılıyor şeklindeki algının toplumun hemen hemen her kesimine sirayet etmesini istiyorlardı. Ama tabii yemedi. Çünkü bu halk hiç de onların sandığı gibi aptal filan değildi. Kimin neye hizmet ettiğini, hangi mantalite ile habercilik yaptığını anlayacak kadar öngörü sahibiydi.
Zira en son bağlanan merhum gazeteci Abdi İpekçi´nin kızı Nükhet İpekçi´nin, Sevilay Yükselir kişisel bir derdini anlatmıyor. Anlattıklarına başka bir gözle bakmak gerekir. Bu kişisellik değil, bu bir zihniyetin tartışmasıdır sözleriyle destek çıkması ´Oda´cıları çileden çıkardı. Babası da bir Soner Yalçınzede olan Nükhet İpekçi´ye minnetttar olduğumu söylemem gerekiyor. Babasının ona bıraktığı o soyadını onurlu ve haysiyetli bir kadın olarak bugünlere taşıması beni çok mutlu etti.
Bu arada günlerdir bana mesaj atıp, İktidara yaranmak ve yalakalık yapmak için Soner Yalçın´ın gözaltına alınmasına alkış tutuyorsun diyen bazı çok değerli okurlarıma ve bu meseleyi basın özgürlüğünün tehdidi biçiminde ele alıp, sözüm ona demokrat, Bu gözaltına bütün gazetecilerin karşı duruş sergilemesi gerekir diyen kalemlere seslenmek istiyorum: Madem bu kadar demokrattınız! Madem bu kadar insandınız. O halde Soner Yalçın ve çetesi Odalarında o ırkçı kafalarıyla haberler yaparken, bana ve benim gibi yüzlercesine hakaret edip, şerefimizle, namusumuzla ahlaksızca oynarken sizler neredeydiniz? O zaman niye çıkıp, Ayıp bu yaptığın Soner! Böyle habercilik olmaz! Böyle manipülasyon Türk basınına yakışmaz! demediniz? Nerde bırakmıştınız bugün gösterdiğiniz o sağduyulu ve insani taraflarınızı? He Ruşen Çakır! Mesela sen! Hele bir söyle! Sen neredeydin canım kardeşim o zamanlar? Uzayda mı yaşıyordun senin kankan o iğrenç kalemiyle milletin anasını ağlatırken? ( Sevilay Yükselir / Sabah)
(15 Şubat 2011), son güncel.: (18 Şubat 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: