1993´te öldürülen JİTEM´in karakutusu Binbaşı Cem Ersever´in son konuşmaları ortaya çıktı. Ses kaydındaki ifadeler suikastın ardındaki perdeyi de aralıyor. Ersever, ordudaki kirli ilişkileri açıklayacağını belirtirken ´Generallere uzanan silsile var´ diyor. Şu sözler ise öldürüleceğini anladığını ortaya koyuyor: ´Beni de tamamen illegal çizgiye getirdi bu adamlar. Susturmak istiyorlar ama susmayacağım.´ Bu ses kayıtları, Ersever´in, ´PKK ile işbirliği içindeki yetkilileri açıklamasını engellemek için öldürüldüğü´ şeklindeki haberlerimizi de teyit etti. Ersever´in ölümüyle Ergenekon bağlantısına dair ilginç bir haberimiz olmuştu. Aydınlık gazetesi ekibinden Soner Yalçın´a önemli itiraflarda bulunan ve ifade vermek üzere yola çıkan Ersever´in cesedi bir kaç gün sonra Ankara yakınlarında bulundu. Aynı şekilde en yakın iki arkadaşı da öldürülmüş olarak farklı yerlerde bulundu. Ersever´in itiraflarda bulunduğu Aydınlık gazetesi, halen Ergenekon davasının en önemli sanıklarından olan Doğu Perinçek´e ait. Ergenekon Terör Örgütü´nün yöneticisi suçlamasıyla yargılanan Perinçek´in PKK kampında Öcalan´la sarmaş dolaş görüntüleri ortaya çıkmış ve olay olmuştu. Ersever´in itiraflarda bulunduğu Soner Yalçın ise Ergenekon bağlantılı Odatv davasının sanığı. Diğer sanık Yalçın Küçük. Bu sanıkların ve Odatv´nin PKK´yı savunan yayınları ve faaliyetleri soruşturma sürecinde ortaya çıkmıştı. Ersever´in, PKK ile mücadeledeki ihaneti anlatmak için çok yanlış bir adrese gittiği açık. Farkında olmadan Ergenekon yöneticilerine itiraflarda bulunmasının sonunu hazırladığını söyleyebiliriz.
Ersever´den şok itiraflar, Ergenekon şüphesi
1993´te öldürülen JİTEM´in karakutusu Binbaşı Cem Ersever´in son konuşmaları ortaya çıktı. Ses kaydındaki ifadeler suikastın ardındaki perdeyi de aralıyor. Ersever, ordudaki kirli ilişkileri açıklayacağını belirtirken ´Generallere uzanan silsile var´ diyor. Şu sözler ise öldürüleceğini anladığını ortaya koyuyor: ´Beni de tamamen illegal çizgiye getirdi bu adamlar. Susturmak istiyorlar ama susmayacağım.´ Bu ses kayıtları, Ersever´in, ´PKK ile işbirliği içindeki yetkilileri açıklamasını engellemek için öldürüldüğü´ şeklindeki haberlerimizi de teyit etti. Ersever´in ölümüyle Ergenekon bağlantısına dair ilginç bir haberimiz olmuştu. Aydınlık gazetesi ekibinden Soner Yalçın´a önemli itiraflarda bulunan ve ifade vermek üzere yola çıkan Ersever´in cesedi bir kaç gün sonra Ankara yakınlarında bulundu. Aynı şekilde en yakın iki arkadaşı da öldürülmüş olarak farklı yerlerde bulundu. Ersever´in itiraflarda bulunduğu Aydınlık gazetesi, halen Ergenekon davasının en önemli sanıklarından olan Doğu Perinçek´e ait. Ergenekon Terör Örgütü´nün yöneticisi suçlamasıyla yargılanan Perinçek´in PKK kampında Öcalan´la sarmaş dolaş görüntüleri ortaya çıkmış ve olay olmuştu. Ersever´in itiraflarda bulunduğu Soner Yalçın ise Ergenekon bağlantılı Odatv davasının sanığı. Diğer sanık Yalçın Küçük. Bu sanıkların ve Odatv´nin PKK´yı savunan yayınları ve faaliyetleri soruşturma sürecinde ortaya çıkmıştı. Ersever´in, PKK ile mücadeledeki ihaneti anlatmak için çok yanlış bir adrese gittiği açık. Farkında olmadan Ergenekon yöneticilerine itiraflarda bulunmasının sonunu hazırladığını söyleyebiliriz.
BUGÜN GAZETESİ, JİTEM´in kurucularından Binbaşı Ahmet Cem Ersever´in ses kayıtlarına ulaştı. Doğu ve Güneydoğu´da 1990´lı yıllarda yaşanan faili meçhul cinayetlerin sorumluları arasında gösterilen ´JİTEM´in karakutusu´ Ersever, konuşmalarında PKK´ya karşı yürütülen mücadelede ´ihaneti´ ortaya koyan bilgiler veriyor. Ordudaki kirli ilişkileri açıklayacağını belirten Ersever, bazı şaibeli operasyonlara katıldığını söylüyor. Ersever, ?Beni de tamamen illegal çizgiye getirdi bu adamlar. Susturmak istiyorlar ama susmayacağım? şeklinde konuşuyor. Ersever, kirli ilişkileri açıklayacağını her telefon konuşmasında dile getirmesinin ardından faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Ersever´in sağ kolu olarak bilinen itirafçı Mustafa Deniz´in Ersever´le birlikte çekilmiş fotoğrafları da ilk kez günyüzüne çıktı.
İFADEYE GİDECEKTİ
Ersever, 1993 başında Aydınlık Dergisi´nde Ergenekon´un tutuklu sanığı Soner Yalçın´a konuşmuş ve Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ve bazı faili meçhuller ile ilgili açıklama yapmıştı. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis´in kuşkulu uçak kazasında ölümünden bir ay sonra da 17 Mart 1993´te 30 arkadaşı ile birlikte görevinden istifa etti. İstifa mektubunda ?Güneydoğu´da yetkili organlar içerisinde oluşturulan bir çete, hadiselerin gerçek boyutlarının Türk milleti tarafından görülmesini engellemektedir? diyordu. Ersever, gerçekleri ve PKK ile mücadelenin eksikliklerini kamuoyuna duyurmaya çalışacağını açıklıyordu.
GERÇEKLER TELESEKRETERDE
Bir süre sonra Jandarma Askeri Savcılığı, Ersever´in Aydınlık´a verdiği röportaj nedeniyle hakkında soruşturma başlattı. 26 Ekim 1993´teki duruşmaya gitmek için 24 Ekim´de Ankara´ya giden Ersever´den bir daha haber alınamadı. 1 Kasım´da Ankara´da önce sevgilisi Neval Boz´un ardından itirafçı Murat Demir´in ve 4 Kasım 1993´de Elmadağ´da Ersever´in cesedi bulundu.
Ersever, TSK´dan istifa ettikten sonra itirafçı Mustafa Deniz ve Ali Hoca ile birlikte Mezopotamya Basın- Yayın Şirketi´ni kurdu. Bu şirketin telesekreterine kaydedilen görüşmeler, Ersever´in susturulacağını anladığını ortaya koyuyor. O dönem görev yapan Albay Kurtuluş Ö. ile yaptığı görüşmede ´CIA tarafından öldürüleceğini´ belirten Ersever, Güneydoğu´da yaşanan aksaklıkları, askerin anlamsız bir şekilde yetersiz kalışını ve kirli ilişkileri güvendiği komutanlarla paylaşıyor.
Bu adamlar beni illegal çizgiye getirdi
Asker olduğu tahmin edilen Celal isimli kişiyle konuşan Ersever tutuklanması durumunda, bazı operasyon emirlerini Genelkurmay´dan aldığını açıklayacağını dile getiriyor.
ERSEVER: Öyle değil sen Turan Paşa´ya durumu söyle durumbu yani ben de tamamen illegal çizgiye getirdi bu adamlar susturmak istiyolar ve ben susmayacam.
Celal: Doğru haklısın tamam komutanım ben söylim, iletiyim bi görüşün bakim telefonla da. Yani bu işi bu tür fikir bazında böyle karşılıklı böyle şey yaparak halletmeye.
ERSEVER: Bu soruşturmayı ortadan kaldırmadan ben şeyi durdurmam yani kesinlikle soruşturmayı durduracaklar.
Celal: Biraz yumuşayın komutanım.
ERSEVER: Onlar yumuşayacak, bu kadar sene onlar benim ağzıma s... Bu kadar eyleme girdim, bu kadar işe girdim çıktım. Ondan sonra gelmiş benim karşıma benim hakkımda soruşturma açıyo bana. İki tane eylemi çıkarım derim bana genelkurmay başkanı emir verdi. Kim aksini ispat edecek bunun.
Celal: Komutanım o işler o safhaya gelmesin yani.
ERSEVER: Ama onlar getiriyorlar, ben gidip de yalvarmam.
YUKARIDAN EMİR VERİLMİŞ
Celal: Gitseniz acaba tutuklama durumları olabilir?
ERSEVER: Olacak, olacak çünkü benim anladığım bu yukarıdan emir verilmiş onlara. Sivil savcılık olsun gideyim tereddütsüz giderim.
Celal: Böyle bir niyetleri olsaydı sizi direkt hani alma arama durumları pozisyonuna girdiler girebilirlerdi.
ERSEVER: Arama vardı ki. İfademi almadan tutuklamamı tevkifi nasıl çıkartıyor?
Celal: Niye olmasın ki komutanım ya pat diye olur, yani siz de bu işlerin içindesiniz.
Politikayı siviller üretsin, askerler yapsın
Cem Ersever, terörle mücadeledeki yanlışlıklara dikkat çektiği konuşmalarında artık sivillerin etkin olması gerektiğini vurguluyor. Kimliği belirlenemeyen bir kişiyle yaptığı telefon görüşmesi şöyle:
X: Ne yapacaklar bunlara peki, atacaklar mı?
Ersever: Efendim ya ne yapalım mapalımla olmaz bunları izah ediyoruz, söylüyoruz. İşte taktik önderlik sorunu var diyoruz. Bu adamlar bu işi götüremiyor, yapamıyor bu adamlar bitirsinler bir sivil organizasyon yapılsın bu adamları denetlesin kardeşim. Politika üretsinler politikayı siviller üretsin uygulamasını askerler yapsın.
X: Neyse neyse abi
ERSEVER: İşte bütün bunları biliyosun, bunları hep konuştuk yani.
--------------------------------------------------------------------------------
Fotoğraf ( görmek için tıklayın): Cem Ersever, (kırmızı kareli gömlekli) ´sağ kolu´ olarak bilinen itirafçı Mustafa Deniz (gözlüklü) ve arkadaşlarıyla objektiflere poz veriyor.
--------------------------------------------------------------------------------
Bir sürü pislik açıklarım
Ersever´in Albay Kurtuluş Ö. ile yaptığı bir görüşmedeki ifadeler dikkat çekiyor. Ersever, üzerinde gelinmesi halinde ´Bir sürü pislik açıklarım´ şeklinde tehditte bulunuyor. İşte o sözler:
ERSEVER: Yalnız bakın dedim bir bunu tehdit olarak algılamayın.
K. Ö: Evet.
ERSEVER: Ben de dedim bir sürü pislik açıklarım.
K. Ö: Evet.
ERSEVER: Silsile dedim generallere şunlara bunlara dedim, hepsini dedim, sayar dökerim onları.
K. Ö: Evet.
ERSEVER: E ona göre düşünün, dedim yani kiminle bu işi yaptığınızı iyi bilin, dedim komutanım ve niyetim o illegalite çerçevesine de girse ben bu mücadeleyi yürütecem.
K. Ö: Kendine dikkat et anacım.
ERSEVER: Benim korkum CIA Komutanım. Amerika´ya vurdururlar başka kimse değil onlar beceremezler çünkü.
K. Ö: Evet, evet kendine dikkat et, ee sevdiğim bir arkadaşımsın.
ERSEVER: Sağ olun komutanım.
Bunların hesabını vermek zorundalar
Ersever´in hakkındaki soruşturma ile ilgili olarak Celal ve Kurtuluş Ö. isimli iki askerle yaptığı bir başka görüşme o dönemde gerçekleşen bazı terörist saldırıların kamuoyuna farklı şekilde yansıtıldığını gözler önüne seriyor. İşte o şok diyaloglar.
ERSEVER: Bir şey merak ediyorlarsa sorsunlar illa da kalkıp devletlikleri tutuyorsa bunların acaba s... bana mı kalkıyor kardeşim. Gitsin güneydoğuya, utanmıyorlar mı? Dünkü açıklamayı gören de tabur basıldı komando taburu, tabur komutanı benim devre arkadaşım.
Celal: Evet
ERSEVER: 600-700 kişilik grup bastı bu taburu. Altı tane şehit verildi.
Celal: Evet
ERSEVER: Utanmadan açıklamalarında arazide arama yapan birlik diyor. Bu şehitlerin anaları babaları, kardeşleri, bacıları, karıları var. Bunların hesabını vermek zorunda bu adamlar.
HALKA DOĞRUYU SÖYLEYİN
ERSEVER: Bakınız Görümlü´de akşam 6 tane şehit var.
K. Ö: Evet Allah rahmet eylesin.
ERSEVER: Olay nasıl oldu biliyo musunuz?
K. Ö: Hayır.
ERSEVER: Koca Komando Taburu basıldı 600 - 700 kişilik bir grup tarafından tabur komutanı benim devre arkadaşım. Hasan Basri Vural.
K. Ö: Evet.
ERSEVER: Şimdi nasıl açıklandı.
K. Ö: Karakol baskını.
ERSEVER: Yok karakol baskını da değil arazide gezen, arazi araması taraması yapan birliğin üzerine ateş açıldı böyle oldu. Şimdi ben devleti küçültmek istemiyorum, devlete hakaret etmek istemiyorum ama şu var vatandaşa artık doğruyu söyleyin.
Sivil savcılık olsa göğsümü gere gere giderim
Cem Ersever´in Ergenekon tutuklusu olan ve o dönemde Aydınlık Dergisi´nin muhabiri olan Soner Yalçın ile yaptığı telefon görüşmesi, çarpıcı kayıtlar arasında yer aldı. Yalçın´la birçok kez görüşen Ersever, yaptığı son görüşmelerinden birinde hakkında açılan askeri savcılık soruşturması ile ilgili olarak dert yanıyor. Soruşturmayı sivil savcılığın açması halinde ´Göğsümü gere gere giderim´ diyen Ersever´le Yalçın arasında şu diyaloglar yaşanıyor:
ERSEVER: Sanıyorum iki gün sonra illegal duruma geçiyorum. Tevkif müzekkeresi çıkar bu mücadele devam edecektir.
YALÇIN: Öyle mi? İfade verseniz.
ERSEVER: Gittiğim anda beni tutuklarlar, çünkü bu bir gözdağıdır.
YALÇIN: Şimdi illegal duruma geçmeden önce orda mahkemede de bunları savunmak ceza verirlerse de legal şekilde mücadeleye yasal platformlarda devam ettirmek daha iyi değil mi?
ERSEVER: Yasal yollardan mücadelesini vermek isteyen çok insan oldu. Çok kişi girdi çıktı. Ben cezaevine girip çıkmak suretiyle bir mücadele vermek istemiyorum. Eğer bu sivil savcılık olsaydı göğsümü gere gere kalkar gelir verirdim. Söylediklerim kesinlikle suç unsuru değildir. Suç unsuru olsaydı Devlet Güvenlik Mahkemesi Terörle Mücadele Kanunu´na istinaden hakkımda dava açardı.
Kayıtlar faili meçhul soruşturması dosyasında
Ersever´in son ses kayıtları Diyarbakır´da Özel Yetkili Savcılık tarafından yürütülen faili meçhul cinayetler soruşturmasına ´delil´ olarak dahil edildi.
YARIN: Ersever´in suikasttan önceki son haftası ( Bugün)
ERSEVER VE ARKADAŞLARININ ÖLDÜRÜLMESİNDE ´ÜÇGEN´ MESAJI |
PKK-DERİN DEVLET BAĞLANTISINI ANLATMAK İÇİN YANLIŞ YERE GİTTİ
1993 yılında öldürülen JİTEM kurucusu Binbaşı Cem Ersever, PKK ile derin devletin işbirliğini farketmiş ve buna dair bir kitap yazmaktaydı. Ortaya çıkan ses kayıtları, Ersever´in, ´PKK ile işbirliği içindeki yetkilileri açıklamasını engellemek için öldürüldüğü´ şeklindeki haberlerimizi de teyit etti. Ersever´in ölümüyle Ergenekon bağlantısına dair ilginç bir haberimiz olmuştu. Aydınlık gazetesi ekibinden Soner Yalçın´a önemli itiraflarda bulunan ve ifade vermek üzere yola çıkan Ersever´in cesedi bir kaç gün sonra Ankara yakınlarında bulundu. Aynı şekilde en yakın iki arkadaşı da öldürülmüş olarak farklı yerlerde bulundu. Ersever´in itiraflarda bulunduğu Aydınlık gazetesi, halen Ergenekon davasının en önemli sanıklarından olan Doğu Perinçek´e ait. Ergenekon Terör Örgütü´nün yöneticisi suçlamasıyla yargılanan Perinçek´in PKK kampında Öcalan´la sarmaş dolaş görüntüleri ortaya çıkmış ve olay olmuştu. Ersever´in itiraflarda bulunduğu Soner Yalçın ise Ergenekon bağlantılı Odatv davasının sanığı. Diğer sanık Yalçın Küçük. Bu sanıkların ve Odatv´nin PKK´yı savunan yayınları ve faaliyetleri soruşturma sürecinde ortaya çıkmıştı. Ersever´in, PKK ile mücadeledeki ihaneti anlatmak için çok yanlış bir adrese gittiği açık. Farkında olmadan Ergenekon yöneticilerine itiraflarda bulunmasının sonunu hazırladığını söyleyebiliriz.
HEP GÜNDEMDE KALMAYI BAŞARDI
Yaşarken de öldükten sonra da gündemden düşmeyen Cem Ersever´in hayatından satır başları:
Güneydoğu Anadolu´da Jandarma subayı olarak görev yaptığı dönemde kaçakçılarla olan ilişkileri yüzünden bir çok kez soruşturmaya uğradı ancak hiçbirinden ceza almadı.
Ersever´in adını tüm Türkiye´ye duyurduğu ilk olay Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis´in kuşkulu bir uçak kazasıyla şehit edilmesinden bir ay sonra binbaşı rütbesindeyken 17 Mart 1993 günü 30 arkadaşıyla istifa etmesi oldu.
İstifa mektubunda ?Güneydoğu´da yetkili organlar içerisinde oluşturulan bir çete, cereyan eden hadiselerin gerçek boyutlarının Türk Milleti tarafından görülmesini engellemektedir? diyordu.
Ahmet Aydın takma adıyla ?Üçgendeki Tezgah? ve ?APO-PKK-Kürtler? isimli kitaplar yazan Ersever´i, Türkiye´nin gündemine asıl sokan olay ise Aydınlık gazetesine verdiği röportajda Yeşil kod adıyla tanınan Mahmut Yıldırım ve bazı faili meçhuller ile ilgili bilgiler oldu.
Ersever´in JİTEM içindeki kavga nedeniyle Yeşil ve faili meçhullerle ilgili konuştuğu iddia edildi. Ersever, işadamı arkadaşı Alparslan Ertuğ´dan ?eğer kendisine birşey olursa Güneydoğu´dan tanıdığı Hanefi Avcı´ya haber vermesini? istiyordu.
Ersever, mahkemeye ifade vermek için 24 Ekim 1993´te Ankara´ya giden Ersever´in cesedi 4 Kasım 1993´de Elmadağ´da bulunmuştu.
KANLI VE KARA YIL: 1993.. PKK´NIN TASFİYESİ DURDURULDU
PKK-MİT ilişkisini araştıran Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu´nun öldürülmesiyle başlayan 1993 yılı Türkiye için kanlı ve kara bir yıl oldu. En kanlısının Bingöl´deki 33 er katliamının olduğu çok sayıda ve peşpeşe gelen olaylarda kendi alanında güçlü ve simge isimler aynı yıl, art arda hayatlarını kaybetti: Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Jandarma Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, JİTEM Grup Komutanı Binbaşı Cem Ersever ve gazeteci Uğur Mumcu. Kimi öldürüldü, kiminin ölümünün üzerindeki sis perdesi hala aralanamadı. Bu dört ismin ortak özelliği ise ya PKK´yla mücadelenin doğrudan içinde yer almaları ya da sorunun çözümü için ciddi mesai harcamalarıydı. Bu olaylar sonucunda günümüzde ´demokratik açılım´ projesiyle yapılmaya çalışılanın benzeri, PKK´nın tasfiyesinin sağlanarak Doğu ve Güneydoğu´nun terörden kurtulması ve barışın sağlanması projesi rafa kaldırıldı.
İŞTE 1993 YILINDAKİ OLAYLAR DİZESİ
24 Ocak 1993: Uğur Mumcu cinayeti
17 Şubat 1993: Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´in uçak kazasında ölümü
17 Nisan 1993: Cumhurbaşkanı Özal´ın kalp krizinden vefatı
24 Mayıs 1993: Bingöl´de 33 asker katliamı
22 Ekim 1993: Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikasti
04 Kasım 1993: JİTEM kurucusu Cem Ersever ve yakın arkadaşlarının öldürülmesi.(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
REİS KENDİNİ ÖLDÜRTMEK Mİ İSTİYORSUN?
09.10.2011 12:07 Ses kayıtlarının 2´nci bölümü yayınlandı. PKK ile mücadelede yaşanan aksaklıkları, ?Bir sürü pislik hepsini açıklarım? diye haykıran Ersever´i ölüme götüren kayıtlarda çok çarpıcı bilgiler yer alıyor. Ersever, TSK´dan istifa ettikten sonra itirafçı Mustafa Deniz ve Ali Hoca adlı ortağı ile kurduğu Mezopotamya Basın Yayın Şirketi´nin telesekreterine kaydedilen görüşmelerinde güvendiği komutanlara dert yanıyor. Bazı terörist saldırıların halka farklı şekilde yansıtıldığını açıklayan Ersever, ?Bu adamlar şehitlerin hesabını vermek zorunda? diyor. Son görüşmelerinde ise Ersever ismi bilinmeyen bir şahısla konuşuyor.Gazetecilerle irtibata geçtiğini söyleyen Ersever´e karşıdaki kişinin tavsiyesi ise dikkat çekiyor: ?Reis kendini öldürtmek mi istiyorsun??
Kuzey Irak´ta devletin verdiği çadır ve jiplerin PKK´lılar tarafından kullanıldığını ima eden Ersever, ismi belirlenemeyen şahıslarla yaptığı telefon görüşmesinde, PKK ile mücadelede yaşanan eksik ve yanlışlardan dert yanıyor. Terörist başı Abdullah Öcalan´ın talimatına rağmen silahlı kuvvetlerin tedbir almadığını öne süren Ersever, ?Paşaların yüzünden bizim çocuklarımız ölmeye devam mı edecek?? diye soruyor. İşte o çarpıcı diyaloglar:
ERSEVER: Güneydoğu´yla ilgili ne olacak? Benden daha iyi biliyorsun, gittin, gezdin, gördün. Herifler her zamanki yalanlarını söylüyor. Sana ´Ayın 20´sinde bunlar başlayacak´ diye demedim mi?
X: Başladılar zaten.
ERSEVER: He 20´si itibari ile başladılar. Devlet bilmiyor muydu ayın 20´sinde PKK´nın eyleme geçeceğini! Abdullah Öcalan telsizden direkt emir vermedi mi herkese! Tedbir alsalardı.
X: Direkt emir verdi dimi?
ERSEVER: Gayet tabii, direkt emir verdi.
X: Eee başlayın, ateşkesi bozun.
ERSEVER: Herkes biliyordu bunu ya. Bak takır takır devam ediyor. Şırnak´ı bastılar dün gece.
X: Evet adamlar geliyorlar Meşe Dağı´ndan vuruyorlar ya!
ERSEVER: He...
X: Oradakiler hiç etrafı görmüyor mu?
ERSEVER: Ondan sonra da biz hâlâ yok bilmem ne paşa, bilmem ne maşa, bilmem neyle uğraşıyoruz. Yani o paşaların, maşaların yüzünden bizim çocuklarımız ölmeye devam mı edecek?
-´Ok yaydan çıktı arkadaş´-
Cem Ersever, ismi belirlenemeyen bir diğer kişiyle yaptığı konuşmada, Aydınlık Dergisi´nde yayımlanan röportajının ardından gazetecilere açıklama yapmaya devam edeceğini söylüyor. Hattın diğer ucundaki kişi ise Ersever´i şu şekilde uyarıyor: ?OK YAYDAN ÇIKTI ARKADAŞ?
ERSEVER: Aradılar. ´Konuşurum arkadaş mesele değil´ dedim. Yani ben bir platform oluşturmaya çalışıyorum.
X: Reis sen kendini öldürtmek mi istiyorsun?
ERSEVER: Yok ya.
X: Aydınlık ne? Sen bu kadar akıllı adamsın.
ERSEVER: Ya sen merak etme. Sen bırak ok yaydan çıktı artık arkadaş. Hiçbir şey dinleyecek halim kalmadı. Yeter artık! Bu devlet daha Bingöl´de öldürülen erlerinin kimliğini bilmiyor tamam mı? Açıklama yapıyor ´Erin kimliğini tespit edemedik´ diyor. Ben böyle işin içine ederim...
X: Artık kimseye de sahip çıkmamış, adam gitmiş orada ne olmuşsa olmuş.
ERSEVER: Yani böyle şey olmaz. Kuzey Irak´ı sen kendin görmedin mi orada devletin verdiği çadırların, jiplerin nerede kullanıldığını ne yaptığını?..
X: Bu kadar aptallık olmaz.
ERSEVER: Hee. Bu kadar olmaz yani. Birilerinin bir şey yapması gerekiyor ve bu yapıldı.
X: İyi de bunu kamuoyuna ulaştıracak Aydınlık değildir.
ERSEVER: Aydınlık değil mutlaka şimdi bak bu konu ayrı Aydınlık´la yapılan görüşmemiz ayrı. Aydınlık´la yapılan görüşmede ben devleti tenkit eder mahiyette bir şey demiyorum ki. Tenkit ettiğim husus belli. ´Taktik önderlik sorunu var´ diyorum. Bundan kim alınırsa alınsın, yarın okuduğunda göreceksin zaten.
-Deniz´in kardeşine ölüm tehdidi-
JİTEM Komutanı Binbaşı Ersever´in ´sağ kolu´ olarak bilinen itiraf itirafçı Mustafa Deniz´in ağabeyi Mehmet Deniz ilk kez BUGÜN´e konuştu. Deniz,1993´te birlikte öldürüldüğü söylenen kardeşi ve Ersever´i ölüme götüren son bir haftayı anlattı. Ersever ile kendisinin de birkaç kez görüştüğünü söyleyen Mehmet Deniz, ikilinin ´hedef haline getirildiğini´ savundu. Çarpıcı iddialarda bulunan ağabey Deniz, gizemli telefonları, ´sonun kardeşin gibi olmasın´ tehditlerini ve JİTEM´cileri ölüme götüren bağlantıları açıkladı.
Ersever´e açılan askeri savcılık soruşturması öncesinde Ersever´in avukatı Emin Emir´in bir hafta önce kendisini aradığını söyleyen Deniz, o görüşmeyi şöyle anlattı:
?Bana ´Ersever ifadeye gelecekti, kendisine ulaşamıyoruz. Hayatından endişeliyim. Mustafa´nın yerini biliyor musunuz? Beni arasın´ dedi. Emir´e, kardeşimin Ankara´da olduğunu söyledim ve Mustafa´yı da arayarak bunu anlattım. Bana kızarak ´Niçin Ankara´da olduğumu söyledin, İzmir´de olduğumu söyleseydin ya´ dedi. Yaklaşık 2 saat sonra kardeşim yine aradı ve ´Abi, avukat ve Cem abiyle görüştüm´ dedi. Bu sözleri kendisiyle son görüşmem oldu. Yaklaşık 1 hafta sonra Emir yine aradı. Jandarmanın Polatlı´da bir ceset bulduğunu söyledi. Cesedin kardeşime ait olma ihtimalinden dolayı beni de Ankara´ya çağırdı.?
Telefonla aradığı Ersever ve kardeşinin ortağı Ali Hoca´nın ?Kardeşin dün akşam yanımızdan ayrıldı Manisa´ya gideceğini söyledi? demesi üzerine şoke olduğunu söyleyen Deniz ilginç iddialarını şöyle sürdürdü:
?Jandarma ´1 hafta önce bulduk´ dedi ama Ali Hoca ´Dün beraberdik´ dedi. Cesede otopsi yapılmaması da dikkatimi çekti. Cesedin başındayken Jandarma Komutanı bana ´Olayla ilgili gazeteciler ya da başkaları bir şey sorarsa kan davası diyeceksin´ dedi. Ayrıca dönemin İl Jandarma Alay Komutanı Albay N.G. ölümün ardından beni yanına çağırarak ´Güvenliğin için elinde Mustafa´ya dair bilgi, belge varsa bana getir. Yoksa senin için de üzülürüz kardeşin gibi olabilirsin´ dedi. Manisa´da evimize sivil polis kılığında kişiler geldi. Telefonla da ´Mustafa hakkında konuşma´ diye tehdit edildim.? Deniz, ölümlerin arkasındaki sır perdesinin kalkması için hayatta olan Ali Hoca ve Ersever´in komutanı Hikmet Köksal´ın konuşulması gerektiğini söyledi.
Ankara´ya gittiğinde kardeşinin kafasına 1 kurşun sıkılarak öldürüldüğünü gören Deniz, ?Mustafa´nın üstü çok temizdi ve tek kurşun izi vardı. Bundan şüphelendim? dedi. Kardeşini, İstihbarat Şube´den emniyete aldırdığını iddia ettiği Osman Ak´ı aradığını anlatan Deniz şunları söyledi: ?Ak, ´Mustafa´dan haberim yok´ dedi. Ben ´Mustafa´nın cesedinin başındayım´ deyince de telaşlanarak, ´Biz bir duyum almıştık. Ali´nin de (Ersever ve Deniz´in ortağı) başına bir şey gelmemesi için alıp Ankara dışına çıktım´ dedi. ´Nasıl olur senle Ankara´daki telefondan görüşüyoruz´ dediğimde ise telefonu yüzüme kapattı ve bir daha da aramadı.? ( Bugün)
(01 Ekim 2011, 11:48), son güncel.: (09 Ekim 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ersever itiraf için yanlış adrese mi gitti?
Cem Ersever´in cesedine ait son fotoğraflar
Bir JİTEM belgesi daha: Ersever bunun için mi öldürüldü?
Jandarma, Ersever´de JİTEM´i kabul etmiş
Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu
PKK´nın bitirilememesi gücünden değil ihanetten
Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz