Çok gizli bir darbe yapılanmasının halen sürdüğünü kanıtlayan şok bir ses kaydı internette yayınlandı. Kayıttaki sesin, halen Kara Kuvvetleri EDOK Komutan vekili olan Korg. Tevfik Özkılıç´a ait olduğu ileri sürülüyor. ´Darbe için herşeyimizle hazırdık ama KKK´lığı ile Genelkurmay arasında yorum farklılıkları oldu´ diyen ses, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´e de inanılmaz küfürler ediyor. Yakın zamanda yapılan gizli bir toplantıya ait olduğu anlaşılan konuşmadaki ses, ´Bilgisayar kullanmayacaksınız. Hiçbir şekilde. Hiçbir zaman internete, karanete bağlanmayın. Bu gördüğünüz kişiler dışında hiçbir kişi ile haberleşme görüşme elemanı tanımayacaksınız ikinci bir emre kadar´ diyor.
31.05.2012 13:07 İnternette yeni bir ses kaydı yayınlandı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde halen bir darbe hazırlığının sürdüğünü düşündüren ses kaydının yakın zamanda gerçekleşen gizli bir toplantıda yapıldığı anlaşılıyor. Kayıttaki sesin, halen Kara Kuvvetleri Eğitim Doktrin (EDOK) Komutan vekilliği ve EDOK Muhabere Komutanlığı görevini yürüten Korgeneral Tevfik Özkılıç´a ait olduğu ileri sürülüyor. Özkılıç, 28 Şubat soruşturması kapsamında 8 Mayıs´ta gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Özkılıç hakimlik ifadesinde, ´1996-1998 yılları arasında Personel Dairesi General ve Amiral şube müdürüydüm. BÇG isimli grubu duydum, görev almadım. 38 yıllık meslek hayatım boyunca hiçbir illegal faaliyette bulunmadım. Halen EDOK´a vekalet etmekteyim. 40 bin kişinin komutanıyım´ demişti. Korgeneral Özkılıç, Balıkesir Garnizon ve Okullar Komutanlığı görevinin ardından Kara Kuvvetleri EDOK Muharebe ve Destek Eğitim Komutanlığına atanmıştı. Özkılıç, EDOK komutanı Org. Nusret Taşdeler´in internet andıcı davasında tutuklanması sonrası, EDOK Komutan vekili olmuştu. Özkılıç, Balyoz davası kapsamında da gözaltına alınmış, ancak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.
SES KAYDININ DÖKÜMÜ ŞU ŞEKİLDE:
Bu Çankaya´da şimdiki oturan zatı muhteremin, zatı muhterem diyorum haa. Ben dilim alışık olduğu için söylüyorum. Aslında 0....... Çocuğu bu herif de. Ülke elden çıktı tabii. Öyle düşünüyorum. Bu zamanda askerlerin denetiminden çıktı arkadaşlar. Birkere de, bu esasında da devlet çapında bir problem var onunla ilgili.
Sonuçta devletin içindeki tehdidi, oluşumu, tehlikeyi biz askerlerle sivillerin görmesi arasında ciddi bir fark var. Ama bu konuda da zaman zaman KKK´lığı ile Genelkurmay Başkanlığı arasında da yorum farklılıkları oldu. Ama izleyeceğiz arkadaşlar. Takip edeceğiz. Moralimiz bozulmayacak. Moralimizi bozarlarsa o zaman, bir ara bizim dengemizi bozdular. Neden? Üzülüyor insan. Üzülüyor. Korkuyor. Ulan diyor altımızı oymuşlar haberimiz yok haa. Binanın altını oymuşlar. Bina çökecek, düşeceğiz altına, mezarımız olacak gidecek. Endişeye kapılıyor insan.
Moralinizi bozmayın. Bir şekilde birebir çalışma yapacağız daha sonra. Bilgisayar kullanmayacaksınız. Hiçbir şekilde. Bu gördüğünüz kişiler dışında hiçbir kişi ile haberleşme görüşme elemanı tanımayacaksınız ikinci bir emre kadar. Biz hazırdık. Ruhen de hazırdık. Yani tehdidi değerlendirme konusunda yorum farklılıkları oldu.
Cesaret de önemli arkadaşlar. Büyük kararlar bunlar arkadaşlar. Büyük kararlar yani. Büyük adamlar, büyük kararları verirler. İsmet İnönü, Atatürk büyük adamlarmış yani. Büyük kararları vermişler. Hiç acımadan yapmışlar bunu.
Biz aslında son derece kararlıyız bu konuda. Vatanımızı milletimizi en iyi şekilde, koruyacağımıza, kollayacağımıza, sevdiğimize de inanıyoruz. Bir şeyler de yapılması gerektiğine inanıyoruz. Fakat sonuçta nerde nasıl yapılacağı konusunda tereddütlerimiz var. Olay bu. Bunu bir açıklığa kavuşturacağız yani. Tamam mı arkadaşlar.
Çalışırken örneğin çok dikkatli davranın. Sıfır bilgisayarlar alın çalışın. Hiç kullanılmamış. Hiçbir zaman internete, karanete bağlanmayın. Bu oda (plan odası) sürekli güvenliği kontrol edilir. Çünkü şundan emin olun. Direk telefon hattından, yani harici hat kullanılsa dahi dinleme yeteneğine sahipler. Bununla ilgili olan bilgisayarlar da, kozmikte duruyor. Şeyde duruyor. Kozmikte kapatıldı, paketlendi. Duruyor şimdi. Bunu istihbaratçılar biliyor sadece. Tekrar ediyorum. Dediğim gibi kurşun kalem ile çalışma yapabilirsiniz. O size verilen listelerle. Kurşun kalemle kendiniz not yazın. Hiçbir şekilde çoğaltılmayacak. Emredersiniz. Hiçbir şekilde. Hiçbir şekilde bilgisayar ortamına alınmayacak. Burdaki grup dışında hiçbir adam tarafından elden bir başkasına gönderilmeyecek gibi önlemler alacağız. Sızıntı olursa o zaman çok ciddi üzülürüm yani. Çok ciddi üzülürüm.
İşte bir hatalarını yakalasak zaten başarıdan faydalanma olarak kullanılabilecek gibi bizim de bir alt yapımızın olması lazım. Dağda tepede gezenler bilirler. Devletin ali menfaatleri için bazen legal olmayan yöntemler de uygulanır. Ben de şahsen uyguladım bunu. Mezara götüreceğiz yaptıklarımızı ama bundan da pişmanlık duymuyoruz tamam mı?
İyi günler arkadaşlar, siz emanetleri dağıtın. Ben, özel bana söyleyecek olan yoksa birde çıkacağım ben. İyi günler sağolun. Sağooool. (Habervaktim)
---------------------------------------------------------------
ERGENEKON HALA DİRİ
Ergenekon Terör Örgütü´nün şu ana kadar sadece bir kısmının ortaya çıkarılabildiği, bir çok hücresinin ise deşifre edilemediği savcılarca iddianamelerde belirtiliyordu. Son olarak İnternet andıcı iddianamesinde de bu tespit yer almıştı. Son örneğini Mustafa Bakıcı´nın yurtdışına kaçışının oluşturduğu savcıların bu tespitini doğrulayan bulguların ilklerinden birisi Aydınlık gazetesinin yayınlarında ortaya çıktı. Ergenekon davasında örgüt yöneticisi olmakla suçlanan tutuklu sanık Doğu Perinçek´in yayın organları olan Aydınlık gazetesi ile Ulusal Kanal´a yönelik operasyonlarda Başbakan Erdoğan´ın KKTC Cumhurbaşkanı Talat ile yaptığı resmi telefon görüşmesi ve diğer benzer bir çok gizli görüşme kayıtlarının ve çözümlerinin elde edilmesiyle oraya çıktı. Bu yayın organları yayınlarında yasadışı elde ettikleri ortaya çıkan bu gizli görüşmeleri yayınlayarak Ergenekon operasyonlarına karşı misillemeye giriştiler. Operasyonlarda, Ergenekon Terör Örgütü´nün bunca operasyon ve tutuklamalara rağmen hala aktif olduğunu gösteren bazı belgeler de elde edildi. Bazı cd´lerin ve hard diskteki verilerin şifreli olduğu görüldü. Operasyonda gözaltına alınan şüphelilerin örgütün talimatlarını aynen uyguladıkları iddia edildi. 2010 yılı sonunda Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şubenin zemin karoları altı gibi inanılmaz ve akla gelmez bir yerde, Balyoz ve Ergenekon davalarıyla ilgili çuvallarca şok belge ele geçirildi. Ergenekon´un idhar kadrolarının varlığını en çarpıcı şekilde gösterdi bu olay.
Gölcük Belgesi: AKP´lilerin telefonlarını dinleyip basına sızdıralım
Gölcük´te çıkan belgeler arasında, Başbakan Erdoğan dahil AK Partililerin telefonlarının dinlenmesi ve yandaş medyaya sızdırılmasını içeren belgelerin de bulunduğu ileri sürülmüştü. Gölcük´te ele geçen “Toplumsal durum analizi ve öneriler (Taslak)” başlıklı dökümanın, aralarında Başbakan Erdoğan´ın da aralarında bulunduğu AK Parti´lilere ait telefonların dinlenmesi talimatı olduğu öne sürülüyor. Belgenin Ergenekon üyelerinin yasadışı telefon dinlemeleri yaptığı ve bunları kendisine yakın yayın organlarında yayınlattığını içerdiği belirtiliyor. İşçi partisi, Aydınlık ve Ulusal Kanal´a yapılan polis baskınının, bu belgenin ortaya çıkarılmasından sonra gerçekleştirildiği, gözaltıların da, yayınlanan ses kayıtlarının Ergenekon´un eylemleri arasında değerlendirilmesi sonucu olduğu öne sürülüyor.
Ergenekon, Başbakanın resmi devlet görüşmelerini dinleyip Aydınlık´ta yayınlattı
20 Ekim 2009 tarihinde Doğu Perinçek´in İşçi Partisi´ne bağlı yayın organları olan Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal televizyonunda Ergenekon soruşturması kapsamında aramalar yapıldı. Bu yayın organlarının iki yöneticisi gözaltına alındı. Yapılan operasyonların nedeninin, Başbakan Erdoğan´ın KKTC Cumhurbaşkanı Talat ile yaptığı ve yasadışı şekilde gizlice kaydedilmiş telefon görüşmesini yayınlamaları olduğu ortaya çıktı. Soruşturma, Ergenekon kapsamındaki ıslak imzalı ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ soruşturması ile birleştirildi. İddianamenin kabulüyle de Aydınlık ve Ulusal Kanal yöneticileri ´Islak İmza´ davası sanıkları arasında yerlerini aldı. Islak imzalı kaos planı belgesinde medya organları eliyle yapılacak faaliyetlerde yer almaktaydı. Bu iki yayın organının adı, Ergenekon örgütünün talimatıyla yayın yaptığı iddia edilen internet sitesi Odatv´ye yönelik soruşturmada da geçiyor.
2004 yılında Başbakan Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında yapılan telefon görüşmesinin Ergenekon üyesi Albay Atilla Uğur tarafından yasadışı olarak gizlice kaydedilip Aydınlık´ta yayınlandığı iddia edildi. Dergide ele geçen çok sayıda CD´lerde, incelemeler sonucu BM temsilcisi Alvero De Soto´yla yapılmış resmi bir görüşmenin de bulunduğu çok sayıda gizlice kaydedilmiş ses kayıtları ele geçirildi. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz tarafından Dost Tarikatı davası ile ilgili hazırlanan raporda da Ergenekon sanıklarından Atilla Uğur´un Başbakan Erdoğan´ı 2004 yılında dinlettirdiği iddiaları yer aldı. Ergenekon tarafından 2004´te yapılan gizli dinlemenin örgüt üyeliğiyle yargılanan Perinçek´in Aydınlık dergisinde yayınlanması, örgütün halen faal olduğu, üzerindeki şaşkınlığı attığı, savunma konumundan saldırı konumuna geçtiği ve elde ettiği gizli bilgileri servis etmeye başladığı şeklinde yorumlandı.
Gölcük´te örgütün kozmik arşivinin ele geçirilmesi
Daha sonra ihbar üzerine Gölcük Donanma´da zemine ustaca gizlenmiş olarak, ardından Eskişehir´de bir astsubayın evinde çok önemli dijital veriler ve bir çoğu ıslak imza taşıyan 9 çuval belge ele geçirildi. Bu belgeler çok önemliydi. Önemleri sadece içeriklerinden değil aynı zamanda bulundukları yerden kaynaklanıyordu. Donanma istihbarat bölümü şubesi gibi en gizli bir birimde zemin karoları altına gizlenmiş çuvallarca belge örgütün kozmik zulası olarak nitelendirildi. Ele geçirilen belgeler örgütün halen var olduğunu bir kez daha ve en somut şekilde gösterdi. Ele geçen belgelerle ilgili çarpıcı ayrıntı belgelerin imha edilmeyerek saklanması. Bu da örgütün onları kullanmakta olduğu anlamına geliyor. Dikkat çekici diğer bir ayrıntı da, sürekli güncellemelerin yapılmış olması. Yani örgüt gelişmelere göre belgeleri güncelliyor.
Genelkurmay´da andıç çalışmaları
Ergenekon ve benzer soruşturmalarda sanıklar sürekli polis, suçladı, belgeleri onların yerleştirdiğini iddia etti. Hatta bu görüşü eski genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ bile ima ile dile getirdi. Islak imzalı belgenin fotokopisi için kağıt parçası, Poyrazköy´de ele geçen lav silahları için boru parçası küçümsemesi yaptı. Lav silahlarının TSK malı olduğu ortaya çıktı. Başbuğ´un astları tarafından yanıltıldığı o zaman iddia edilse de internet andıcında ifade veren generallere göre o da masum değildi. Onun da bu belgelerde onayı vardı. Bu açıdan bakıldığında onun kağıt-boru parçası küçümsemeleri yapması, polisi komploculukla suçlaması, Trabzon´da savaş gemisindeki konuşmasında esip gürleyerek gözdağı vermeye çalışması suçu örtbas etmeye çalıştığını düşündürüyor ve anlaşılır hale geliyor.
Kaos ve andıç belgeleri medyaya düşer düşmez, Genelkurmayda yoğun bir evrak ve dijital temizlik yapıldığı ortaya çıktı. Tonlarca kağıt evrak haftasonu mesai yapılarak apar topar öğütüldü, çok sayıda bilgisayar harddiskleri bilgiler kurtarılamayacak şekilde silindi. Temizlik sonrası kendini emin hissettiği anlaşılan Başbuğ, basın toplantısı düzenleyerek polisi suçladı, kaos planının düzmece olduğunu iddia etti. Çok geçmeden fotokopi belgenin aslı, daha sonra internet andıcı belge ve bilgileri Genelkurmay´dan sızdırılarak savcılara gönderildi. Bu şok gelişmeler sonrası Başbuğ´un sesi bir daha çıkmadı.
Bu bulgular, Ergenekon´un geçmişte var olmuş, faaliyete geçmeyen, düşünce ya da plan bazında kalmış bir girişim olduğuna dair savunmaları bir kez daha çürüttü. İnternet andıcının, ıslak imzalı kaos planında belirlenmiş medya faaliyetlerinden birisi olduğu iddianamelere konu oldu. Bu nedenle andıç davası ıslak imza davası ile birleşti. Ergenekon Terör Örgütüne yönelik soruşturma 2007 yılında başladı. Ancak ıslak imza ve andıç gibi planların tarihi 2009. Yani halen soruşturma sürerken örgütsel faaliyet devam etmekteydi.
Odatv soruşturması
Daha sonra Odatv soruşturması başladı. Ergenekon örgütünün medya sitesi olarak nitelenen odatv operasyonunda çok önemli belgeler ele geçirildi. ´Ulusal Medya 2010´ ismi verilen ve ´Gözlem´, ´Analiz´, ´Strateji´ ve ´Sonuç´ bölümlerinden oluşan belgede ilginç detaylar yer alıyordu: Soruşturmalara destek veren medya organlarına yandaş medya damgası vurulmalı. Bunlar yıpratılmalı, yıldırılmalı. Operasyonların siyasal olduğu, TSK ve yüksek yargıya karşı yürütüldüğü işlenmeli. Dava dosyasındaki küçük hatalar soruşturmanın geneliyle özdeşleştirilecek. Davaların tertip olduğu işlenecek.
Odatv yayınları incelendiğinde bu belgeye uygun yayın yaptığı görülüyordu. Özellikle Ergenekon hakimlerini karalama amaçlı iftar yemeği haberi büyük gürültü kopardı. CHP´nin etkin şekilde yer aldığı bu karalama kampanyasında, Ergenekon sanıkları iftar yemeğine katılan hakimler için peşpeşe reddi hakim talep ettiler, davanın siyasi olduğunu iddia ettiler. Gürültü biraz kesilip olay incelendiğinde görüldü ki, her yıl düzenlenen geleneksel bir iftar söz konusuydu. O iftara sadece Ergenekon davasında sanıkların hoşlanmadığı ve çekilmesini istediği bazı hakimler değil sevdikleri ve övdükleri başka hakimler de katılmıştı. Yine sevmedikleri bazı hakimler de katılmamıştı. Bu kadar normal bir yemeğin, habercilik kılıfı içinde nasıl Ergenekon davasını karalama faaliyete dönüştüğü odatv örneğinde çarpıcı şekilde görüldü. Önümüzdeki günlerde odatv iddianamesi ve delil klasörleri ortaya çıktığında, bu web sitesinin örgüt talimatları doğrultusunda başka neler yaptığı delilleriyle görülebilecek.
Hanefi Avcı olayı
Ardından eski Emniyet müdürü Hanefi Avcı olayı geldi. Anılarını yazdığı bir kitapla birden gündem olan Avcı, Ergenekon ve benzer davalarının, polis teşkilatı içinde yerleşmiş bir cemaatin işi, düzmece ve siyasi bir tasfiye operasyonu olduğunu iddia etti. Avcı´nın iddiaları gündemi sarstı. Kendisi kamuoyunun genelinde, Susurluk skandalıyla ilgili önemli bilgiler vermiş, derin devlet karşıtı birisi olarak tanınıyordu. Bu nedenle verdiği bilgiler ilk anda ´acaba gerçek olabilir mi´ diye algılandı. Ancak ayrıntılar geldikçe iddiaları ne kadar tutarsız ve uçuk olduğu netleşmeye başladı. Örneğin, O sadece polisin değil tüm hakim ve savcıların da bir cemaate mensup olduğunu iddia edebildi. Bu iddialarıyla ilgili kitabında kanıt göstermedi. Sadece, devlet araştırırsa kanıt bulur bu onun işi diyerek ortaya şüphe atmakla yetindi. Daha sonra İçişleri Bakanlığı´nın başlattığı incelemede de Avcı aynı şeyi söyledi ve kanıtı olmadığını, bunu devletin ortaya çıkarması gerektiğini savundu.
Sonra şok bir ayrıntı ortaya çıktı. Hanefi Avcı, Devrimci Karargah terör örgütüne yönelik operasyonda bir süredir teknik takibe takılmış, izleme altındaydı. Emniyet içinde kendisine yakın kaynaklardan bu durumu, operasyonun kendisine yöneldiğini öğrenen Avcı´nın, operasyonu sonuçlanmadan boğmak, cemaat işi olduğunu söyleyerek itibarsızlaştırmak için hamle yaptığı anlaşıldı. Operasyonla ilgili şok ayrıntılar ortaya çıktı. Bunlar Avcı´nın tevil edemeyeceği kadar netti. Örneğin örgüt üyeleriyle özel cep hattından yaptığı telefon görüşmelerinde örgüte yönelik operasyonu haber verdiği, bazı üyelerin yurt dışına kaçmasına neden olduğu, üyeleri polis takibinden nasıl kurtulabileceklerine dair yönlendirdiği görüldü.
Avcı´yla ilgili başka ayrıntılar da ortaya çıktı. Avcı´nın 90´lı yıllarda Dev-Sol´a yönelik bir operasyonu yönettiği, bu operasyonda örgütün bir kanadının çatışmada yargısı infaz edildiği, bu katliam ile örgüt yönetiminin derin devletin kontrolündeki diğer bir kanadın hakimiyetine verildiği iddiası ciddiyet kazandı. Burada dikkati çeken ayrıntı, Avcı´nın derin devletin bir elemanı olduğu iddiasının ortaya çıkmasıydı. İtirafçıları kullandığı gibi bu iddiayı destekleyen başka bulgular da ortaya çıktı. Ortaya çıkan bu yöndeki ayrıntılar, derin devleti ortaya çıkarmaya çalışan Ergenekon soruşturmasına karşı Avcı´nın niçin cephe aldığını da açıklıyor. Hanefi Avcı, Ergenekon örgütünün taşeronu denilen Devrimci Karargah örgütü davasında sanık oldu, yargılanıyor. Hanefi Avcı Odatv soruşturmasında da sanık oldu. Avcı, geçtiğimiz günlerde mahkemeye sunulan iddianame kabul edilirse Ergenekon´un medya sitesi denilen odatv davasında da sanık olarak yargılanmaya başlayacak. Hanefi Avcı olayında da, Ergenekon örgütünün aktif olduğu ve faaliyette bulunmaya devam ettiği görülebilir.
Savcılara göre Ergenekon hala aktif
Ergenekon iddianamesinde, savcılığın değerlendirme bölümünde, operasyon ve tutuklamalara rağmen örgütün hala aktif olduğu ve üst düzey yöneticilerinin ´dışarda´ olduğu belirtilmişti. Tuncay Özkan´ın cezaevindeyken dışarıdaki bir parti kongresinde ´genel başkan´ seçilmesinin de, örgütün dışarıdaki merkezinin eylem ve mesajlarından biri olarak gösterilmişti.
Ergenekon´un deşifre edilemeyen kadroları
Çok yakın zamanda yaşanan son örnekler olarak, Dink cinayetine dair şok edici yeni ayrıntıları ortaya çıkaran Bugün gazetesi yazarı Adem Yavuz Arslan´a mermi ve beyaz bereli paket gönderilmesi ve Erzincan Ergenekon davasındaki kritik tanığa yönelik silahlı saldırı, örgütün henüz ortaya çıkartılamayan idhar (yığınak) kadrolarına dair iddiaları güçlendiren diğer bulgular. Daha da sayılabilir. Güneydoğu´da görülmekte olan Temizöz davası ile İstanbul´da görülmekte olan Ergenekon davalarındaki tanıklara çok sayıda baskı ve tehditler uygulanmakta. Bazı kritik tanıklara ulaşılamıyor. Ergenekon ve bağlantılı davaların giderek artması da örgütün hala canlı olduğunu gösteriyor. Kısa zaman önce, Ergenekon tutuklusu tuğgeneral Levent Ersöz´e hastanede suikast girişimi ile Sivas Ermeni cemaat lideri Minas Durmazgüler´e suikast girişimi davaları açıldı. Poyrazköy´de yeni silahlar bulundu. Ergenekon´un idhar (henüz ortaya çıkartılamayan) kadrolarının faaliyette olduğu, Ergenekon savcılarının bu kadrolarla, silah ve finansman kaynaklarının izini sürdüğü iddianamelerde de belirtiliyor. Son olarak internet andıcı iddianamesinde de bu kadrolardan bahsedilmekte (Sh.61)
İddianameler giderek çoğalıyor
Ergenekon operasyonlarında ele geçen silahların, ele geçen belge ve bilgilerde belirtilen silahların çok azını teşkil ettiği ortaya çıkmıştı. Bu durumu doğrulayan gelişme Gölcük belgeleri üzerine Poyrazköy´de yapılan kazılarda yeni silahların bulunması oldu. İstanbul ve Erzincan´da Ergenekon´a yönelik soruşturmalar halen sürmekte. Soruşturması yeni tamamlanan bazı iddianameler yazılarak mahkemelere gönderildi, bazı iddianameler halen yazılmakta, bazılarının soruşturmaları ise sürmekte. Erzincan davasının şok müdahale ile yargıtaya alınması, suçsuz insanları silahlı göstermeye çalışmakla suçlanan sanıkların tahliye edilmesi ve bununla adeta isnat edilen suçlara devam etmelerine izin verilmesi, Ergenekon davalarına bakan çok sayıdaki hakime yargıtayda skandal şekilde tazminat cezaları verilmesi, dava sanıklarının sağlıklı olduğunu gösteren raporların hastanelerdeki örgüt üyesi olduğu şüphesi ortaya çıkan doktorlarca mahkemelerden saklanması gibi gelişmeleri, Ergenekon´un idhar kadrolarının varlığına dair iddiaları doğrulayan diğer bulgular olarak gösterebiliriz. Tüm bu bulgular, Ergenekon´un geçmişte var olmuş, faaliyete geçmeyen, düşünce ya da plan bazında kalmış bir girişim olduğuna dair savunmaları çökertiyor.
Şüphesiz örnekler daha da çoğaltılabilir. Haberal´ın tutuklanmasından sonra Ergenekon operasyonları durdu deniliyor. Peki Ergenekon ya da diğer bir deyişle kontrgerilla bitti mi, çöktü mü?.. Şu ana kadar sadece tetikçilere ya da orta düzey birimlere, onların da pek azına ulaşılabildiği söylenebilir. Danıştay saldırısında bir avukat. Malatya Zirve cinayetinde 2 genç. Dink cinayetinde 17 yaşında Ogün Samast. Ergenekon´da da 3-5 astsubay, Andıç davalarında suçu birbirlerinin üstüne atan bir kaç general, o kadar.. Ama iddialara göre NATO´ya girmemiz sonrası kurulan Özel Harp Dairesi´ne bağlı kuvvetlerin sivil hayatta kullandığı yaklaşık 10 bin kişi var. Bunlardan 5 bini siyah kuvvet denilen, silah kullanan, her türlü saldırı ve savunma eğitimini almış paramiliter gruplar. Çok tehlikeliler. Her türlü provokasyonu yapabilecek, Taksim, Maraş, Gazi Mahallesi olayları gibi olayları kolaylıkla organize edebilecek adamlar. Her biri bir Yeşil ve Çatlı. Onlara henüz ulaşılamadı. Fırsat kolladıkları uygun ortam bulur bulmaz faaliyete geçecekleri ileri sürülüyor. Ya askerler.. Yukarıdaki ses kaydının da gösterdiği gibi EDOK içinde hala darbe hazırlığı içinde olan, bilgisayarlara güvenmeyen, deşifre olmaktan korkan ve yazışmalarını kurşun kalemle yapan çok gizli birimler var. Peşpeşe düşen ses kayıtlarında, hapisteki darbecilerin umutlarını koruduğu, ´Biz herşeyi takip ediyoruz merak etmeyin´ diye birbirlerine cesaret verdiği görülüyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(31 Mayıs 2012, 13:07)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
SES KAYDINI DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN
SES KAYDINI DİNLEMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK
Ses kayıtları, parmak izi ve ıslak imza gibi doğrulanabilir mi?
Ergenekon soruşturma sürecindeki ses kayıtları
ERGENEKON´UN HENÜZ ORTAYA ÇIKARTILAMAYAN YEDEK (İDHAR) KADROLARI
Savcılar Ergenekon ´İdharı´nın peşinde
Gölcük´teki çuvallar devede kulak: Savcılar iz peşinde
Ergenekon davası gerekli mi?
Ergenekon henüz çökertilemedi
Su uyur cuntacı uyumaz: İşte ispatı
Ergenekon hala diri, Bakıcı kaçabildi
7. iddianame: Ergenekon hala faal
Ergenekon hala aktif: Planları çökünce yenisini yapıyorlar
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap