TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu´nun hazırladığı raporda çarpıcı tespitler yer aldı. Sovyet işgaline karşı ´Ölüm Üçgeni´ denilen Adapazarı-Bolu-Sapanca bölgesinde gömülen silahların, başta Kürt işadamları olmak üzere faili meçhul cinayetlerde kullanıldığı belirtildi. Devlette kaydı olmayan bu silahlar kaybolduğunda kimsenin hesap soramadığı, Özel Harp Dairesi´nin bu silahları kullanmak için sayıları yüz binlerle ifade edilen sivili eğitip, toplum içinde uyuttuğu kaydedildi.
26.11.2012 12:19 TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu´nun hazırladığı raporun ´Genel Değerlendirme´ bölümünde çarpıcı tespitler yer aldı. Sovyet işgaline karşı ´Ölüm Üçgeni´ denilen Adapazarı-Bolu-Sapanca bölgesinde gömülen silahların, başta Kürt işadamları olmak üzere faili meçhul cinayetlerde kullanıldığı belirtildi.
Devlette kaydı olmayan bu silahlar kaybolduğunda kimsenin hesap soramadığı vurgulanan raporda, Özel Harp Dairesi´nin bu silahları kullanmak için sayıları yüz binlerle ifade edilen sivili eğitip, toplum içinde uyuttuğu kaydedildi. Rapordaki Emniyet İstihbarat Notu belgesinde, 28 Şubat´ta psikolojik harekAtı yürüten Genelkurmay ekibinin ´sivil ve sakallı´ oldukları bilgisinin yer alması dikkat çekti.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu´nun hazırladığı raporda Özel Harp Dairesi konusunda çarpıcı bilgilere yer verildi. Raporda yer alan bazı tespitler şöyle:
ÖZEL HARBİN GİZLİ ADRESİ
Türkiye´nin gizli ordusunun yani Özel Harp Dairesi´nin (ÖHD) adı gizlendi. Daire kAğıt üzerinde Seferberlik Tetkik Kurulu olarak gözüktü. Özellikle sivil unsurların oluşturulmasında daha rahat faaliyet yürütmek için bu isim tercih edildi. Ancak görevliler kendi aralarında dairenin gerçek adını kullandılar. Özel Harp Dairesi´nin merkezini konuşlandırmak üzere Ankara Kızılay´da bir ev kiralandı. Adakale Sokak 36 numaradaki tek katlı bu ev bahçe içindeydi.
DOĞRUDAN NATO MERKEZİNCE YÖNETİLDİ
Doğrudan NATO merkezinden yönetilen bu daire, Türkiye´de doğrudan Genelkurmay İkinci Başkanlığı´na bağlandı. Özel Harp Dairesi 1992´de Özel Kuvvetler Komutanlığı adını alarak tümen seviyesine yükseltildiğinde, sivillerin bağlı olduğu birim ayrı bir daireye dönüştürülmüştür. Batı´da bu gizli orduların sivil unsurları tamamen dağıtılıp, kendileri için oluşturulan silah depoları açığa çıkarılırken, Türkiye´de sivil unsurların sayısında artışa gidilmiştir. Seferberlik Tetkik Kurulu´nun komuta seviyesi bugün tümgeneral düzeyindedir. Çoğunlukla kilit bölgelerde ve noktalarda bulunan sivil unsurların sayıları hakkında kesin bir rakam bilinmemektedir. Bu konuda bugüne dek bir rakam bile telaffuz edilmiş değildir. Ancak sayıları yüz binlerle ifade edilmektedir.
GÖMÜLEN SİLAHLAR 1970´LERDEKİ OLAYLARDA KULLANILDI
Sovyetler Birliği işgaline karşı ülkenin belli yerlerinde gizli silah ve patlayıcı depoları oluşturuldu. Bunlar çoğunlukla tenha yerlerde yer altına gömüldü. Bu silah zulalarının yerini o bölge ile ilgili görevleri bulunan Özel Harp Dairesi´ndeki önemli askerler ve bir de o bölgede bulunan ve kamplarda eğitimden geçirilen sivil unsurlar biliyordu. Büyük bir gizlilikle yer altına gömülen bu silahların numara kayıtları devlette kesinlikle bulunmuyor, kaybolmaları halinde hiçbir yasal işlem de yapılamıyordu. 1970´li yıllarda ülke içinde gerçekleştirilen katliamlarda kullanılan silahlar, sivillerin kullanması için gömülenlerdi.
ÖLÜM ÜÇGENİNİN SIRRI
1993 yılından itibaren faili meçhul cinayetlerde Güneydoğu´nun yanı sıra dikkat çeken bir başka bölge daha oldu. Bolu-Düzce-Sapanca´nın kesiştiği sınırlar. Hedefte bu kez Kürt işadamları vardı. Ölüm Üçgeni adı verilen bu bölgenin çok önemli bir özelliği var. Özel Harp Dairesi´nin 1950´li yılların sonlarından itibaren, olası bir işgal durumunda Sovyetler Birliği ordusunu durdurmak amacıyla sivil unsurları örgütlediği bölgeydi burası. Kürt işadamlarının bu bölgede öldürülmesi 1993 yılı MGK´da alınan kararlardan sonra başladı. Ölüm listesinde 67 Kürt işadamının ismi vardı. Listenin başındaki Liceli işadamı Behçet Cantürk, 14 Ocak 1994´te kaçırılıp öldürüldü. Sapanca yakınlarında cesedi bulundu. Kürt işadamları neden bu bölgede öldürüldü, bu bölgenin özelliği neydi? Bu bölge, Özel Harp Dairesi´nin Sovyetler Birliği´nin Türkiye´yi işgal etme olasılığına karşın sivil halkı eğitimden geçirdiği yerdi. Adapazarı-Bolu-Sapanca üçgenindeki sivil unsurlar halkı da örgütleyerek Sovyetler Birliği ordusunu vuracaktı. Ayrıca işgal durumunda sivil unsurların kullanabilmeleri için bölgede bir de silah deposu vardı.
PSİKOLOJİK HAREKATI GENELKURMAY YÜRÜTTÜ
Genelkurmay Başkanlığı´ndaki Psikolojik HarekAt Şubesi, 28 Şubat döneminde Psikolojik Harekat Dairesi´ne dönüşmüş, personel sayısı artırılmıştır. Bu da yetmemiş, psikolojik harekAt sadece bu daire tarafından değil aynı zamanda Genelkurmay İstihbarat ve HarekAt başkanlıkları tarafından da yürütülmüştür. 1997 yılında Genelkurmay Başkanlığı Psikolojik HarekAt Dairesi´nin faaliyetleri ´emniyet istihbarat notu´nda şöyle özetlenmiştir; Genelkurmay HarekAt Başkanlığı´na bağlı Psikolojik HarekAt Dairesi 5 şubeden oluşuyor. Diyarbakır, Elazığ ve İstanbul´da toplam 150 kadar subay ve astsubaydan oluşan gruplar da var. Gruplarda görevli personel sivil ve sakallı olarak çalışıyor.
PSİKOLOJİK HAREKAT HERKESİ KULLANDI
Psikolojik Harekat, Kürt sorunundan laiklik tartışmalarına değin demokratik öneri ve fikirleri, meşru kurum ve yapıları hedef almakla kalmamış, bu çerçevede YÖK´ten başlamak üzere bütün devlet kurumları ve medya bu yönde yönlendirilmiş ve kullanılmıştır. Ana hedef tek tip toplum yaratmak, oradan güç alarak siyaset üretmek, siyasete müdahale etmek olmuştur. (İbrahim Asalıoğlu / Zaman)
ADAPAZARI-BOLU-SAPANCA ÜÇGENİ NİÇİN SEÇİLDİ
Bu üçgen, Özel Harp Dairesi´nin Sovyetler Birliği´nin Türkiye´yi işgal etme olasılığına karşın sivil halkı eğitimden geçirdiği yerdi. Plana göre Rus ordusunun engellenebileceği son nokta burası. Bölgede işgal durumunda sivillerin kullanabilmeleri için silah deposu vardı.
Özel Harp Dairesi´nin özellikle bu bölgeyi seçmesinin sırrını ise emekli bir albay verdi; Coğrafi yapısı direnişe uygun. Dağınık araziler ve geniş ormanlıklardan oluşuyor. Yapılaşma da dağınık. Evler birbirine çok uzak. Bu durum kontrolü güçleştirir. Bölgede Çerkez, Çeçen, Abaza, Türkmen, Lazlar gibi silah tutkunu ve operasyonlarda görev alabilecek insanlar çoğunlukta.
TANIDIK BİR İSİM
Bölgede işlenen cinayetler döneminde Bolu Emniyet Müdürlüğü´nde ise yıllarca tanıdık bir isim görev yaptı: Uğur Gür. 12 Mayıs 1977 katliamında alanda bulunan ve olayların başlamasında sorumluluğu bulunduğu iddia edilen polis şefi.
DERİN SIRLARI BİLEN KOMUTANLAR ÖLDÜRÜLDÜ
JİTEM´in kurucusu Korgeneral Hulusi Sayın emekli olduktan 2 yıl sonra 30 Ocak 1991´de öldürüldü. Emekli Tümgeneral Memduh Ünlütürk 7 Nisan 1991´de, emekli Orgeneral Adnan Ersöz 13 Ekim 1991, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmış emekli Oramiral Kemal Kayacan ise 29 Temmuz 1992´de suikaste kurban gitti Asayiş Kolordu Komutanlığı´nı Sayın´dan devralan Selen de JİTEM´i pasifize ederek yönetti. Bu nedenle JİTEM´ci subayların hedefinde olan Selen terörle mücadele yöntemini eleştirince görevinden alınmıştı. Öldürülmesi görevden alınmasından kısa bir süre önce oldu. Kayacan ise öldürülmeden önce Özel Harp Dairesi ile ilgili anılarını yazacaktı. (Evrin Güvendik / Sabah)
2010 YILI MECLİS RAPORU DA ÖZEL HARP´İ SUÇLAMIŞTI
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç´a suikast şüphesiyle 2009 yılı sonunda başlatılan ve Ankara´da Özel Harp Dairesi´ne (ÖHD) bağlı Seferberlik Bölge Başkanlığı´nda günlerce süren ´kozmik oda´ aramaları üzerine TBMM Araştırma Merkezi de şok bir ´kontrgerilla´ raporu hazırlamıştı. Meclis uzmanlarının bu araştırması, ´Seferberlik Tetkik Kurulu, Özel Harp Dairesi ve Özel Kuvvetler Komutanlığı´ başlığıyla milletvekillerine kaynak olarak sunulmuştu.
Raporda Türkiye´yi geçmiş yıllarda sarsan çok sayıda terör ve kışkırtma olaylarının Özel Harp Dairesi´nin işi olduğu iddia ediliyor: 6-7 Eylül. 23 Eylül 1969´da Taylan Özgür´ün öldürülmesi. 13 Nisan 1970´de tabip yedek subay Necdet Güçlü´nün öldürülmesi. 27 Kasım 1970´de Kültür Sarayı´nın yakılması. Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürüldüğü Kızıldere operasyonu. 1 Mayıs 1977 Taksim olayları. 29 Mayıs 1977 İzmir-Çiğli´de Bülent Ecevit´e suikast girişimi. 1977 yılında darbe girişimi. 24 Mart 1977´de Savcı Doğan Öz´ün öldürülmesi. 16 Mart 1978 katliamı. Mehmet Ali Ağca´nın askeri cezaevinden kaçırılması.
(26 Kasım 2012, 12:19)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz
Özel Harp Dairesi sayfamız
TBMM: Terör Özel Harp işi
İŞTE ÖZEL HARP DAİRESİ KONULU TBMM ARAŞTIRMA RAPORUNUN TAMAMI