Sivillere karşı işlenen suçlara karışan askerleri artık askeri mahkemelerde değil sivil mahkemelerde yargılayacak yasa değişikliği Türkiye gündemini sarsmaya başladı.
|
|
Kontrgerillacılar şokta: Yasa değişikliği 12´den vurdu
Sivillere karşı işlenen suçlara karışan askerleri artık askeri mahkemelerde değil sivil mahkemelerde yargılayacak yasa değişikliği Türkiye gündemini sarsmaya başladı.
Altın Vuruş
Yasa değişikliği, hem askerlerin artık askeri değil sivil mahkemelerce yargılanmasının yolunu açan içeriği itibarıyla hem de sadece yasa değişikliğinin yürürlüğe girmesinden sonraki tarihlerde açılacak davaları değil Şemdinli Davası ve Dursun Çiçek´in andıç belgesi olayı gibi günümüzde neticelenmemiş ve halen sürmekte olan kritik dava ve soruşturmaları da etkileyecek olması itibarıyla Meclis´in en hassas yasa çalışmalarından birisi olarak değerlendiriliyor. ´Altın Vuruş´ olarak adlandırılan yasa değişikliği Kontrgerillacı çevreleri sarsmaya başladı. Yasa değişikliğinin gerçekleşmesinde zabıtlardan da açıkça anlaşıldığı gibi AK Parti´ye açıkça destek veren CHP´nin değişikliği anayasa mahkemesine götüreceğini açıklaması bir yerlerden uyarıldığı yorumlarına neden oldu. CHP´den sonra emekli onursal başsavcılar Vural Savaş ve Sabih Kanadoğlu da, yasa değişikliğini yerden yere vuran ve anayasaya aykırı olduğunu belirten açıklamalar yaptılar. 28 Şubat sürecinde askerler tarafından içlerinde Vural Savaş ve Sabih Kanadoğlu´nun da bulunduğu yargı mensuplarına brifing verilmiş ve yargı camiası bu brifingleri veren komutanları dakikalarca ayakta alkışlamıştı.
CHP Anayasa Mahkemesine Gidiyor
CHP askerlere sivil yargı yolunun açılmasına ilişkin düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi´ne götüreceklerini açıkladı. CHP Grup Başkan Vekili Kemal Anadol, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanabilmesine imkan sağlayan yasayı Cumhurbaşkanı´nın veto etmemesi halinde Anayasa Mahkemesi´ne gideceklerini açıkladı. Anadol, Bu, Dursun Çiçek önergesidir. Anayasaya, hukuk kurullarına aykırı, gece yarısı verilen bir korsan önerge geçerli değildir.´ iddiasında bulundu.
Meclise ağır hakaret eden Vural Savaş: Askerden ´Hayır´ Yok
Antalya´da bir söyleşiye katılan Vural Savaş, Ergenekon operasyonuna karşı ordudan ´hayır´ beklemek yerine kamuoyu oluşturarak demokratik yollardan mücadele etmek gerektiğini söyledi. Savaş, Ergenekon savcıları ile ilgili ağır ithamlarda da bulundu. Ergenekon operasyonunun laik cumhuriyeti bitirip, Türkiye´yi parçalamak için yapıldığı iddiasında bulunan Savaş, son yapılan yasal düzenleme ile beraat etseler bile subayların sivil savcılar tarafından cezaevine gönderileceğini savundu. Sivil anayasa tartışmalarını da değinen Savaş, Fransız İhtilali´nden beri en kötü, en antidemokratik uygulamalar ve yasalar seçilmiş meclislerce yapılmıştır dedi. Konuşmasında Ergenekon operasyonunu yürüten savcıları da eleştiren Yargıtay Onursal Başsavcısı sözlerini şöyle sürdürdü: Adalet Bakanı´nın himayesiyle meslekten atılmaktan kurtuldukları için de bu tip savcı hakimler iktidarın değişmesini istemezler. O güdümün dışına çıkamazlar ve oradan gelen telkinler doğrultusunda hareket etmek zorundadırlar. Mesele budur, onların cesaretinden falan kaynaklanmıyor. En son dün, Genelkurmay Başkanımızın konuşmasından 10-12 saat önce yapılan anayasa değişikliği de işte bu tip savcı hakimler önüne tüm subaylarımızı götürüp, beraat etseler de içeri tıkmalarını sağlayacak operasyon yapılıyor.
Vural Savaş gibi Sabih Kanadoğlu´da akşam Star TV´de Uğur Dündar´ın sunduğu haber programa katılarak yasa değişikliğini ağır şekilde eleştirdi. Değişikliğin anayasaya aykırı olduğunu savunan Kanadoğlu, laik cumhuriyetin tehdit altında olduğunu ileri sürdü.
İşte yeni bir gündem daha: Anayasa Mahkemesi´nin kararı ne yönde olur?
CHP´nin yasa değişikliğini iptal etmesi için götüreceğine kesin gözle bakılan Anayasa Mahkemesi´nin değişikliğe göstereceği tavır kritik önemde görülüyor. ´Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde asgari 367 oy´ davası ya da ´AK Parti´nin kapatılması´ davası gibi kritik bir dava haline gelen ´Askeri Yargı´ya tırpan´ yasa değişikliği davası Türkiye´deki değişimi ya da direnişi gösterecek. Şemdinli Davası´nda Kara Kuvvetleri Komutanı Büyükanıt´ı da iddianameye koyan Savcı Ferhat Sarıkaya gündemi sarsmıştı. Savcı Sarıkaya, HSYK eliyle davadan alındı ve kamu kurum ve kuruluşlarında çalışması yasaklanarak avukatlık dahi yapamaz hale getirildi. Ancak iddianamesi Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Dava sonucunda askerlerin de içinde bulunduğu sanıklar 39´ar yıl ağır hapis cezalarına çarptırıldı ve Türkiye´de alışılmadık bir durum ortaya çıktı. Bu kararla adeta Kontrgerilla´nın varlığı tescillenmiş oldu. Ancak Kontrgerillacı çevreler pes etmedi. Yapılan itirazlar üzerine bir üst mahkeme olan Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi´nde tekrar görülen davada durum değişmedi ve kararlar onandı. Devreye bu kez Yargıtay girdi ve sanıkların içinde halen görevde olan muvazzaf askerlerin de bulunması sebebiyle davanın askeri mahkemeye gönderilmesini istedi. Yargıtay´ın bu isteğini yetkisini kullanarak yerine getirmeyen ve kararlarında direnen Van Mahkemeleri´nin karşısına tekrar HSYK çıkarıldı. HSYK, 3. ve 4. mahkeme heyetlerinin istisnasız tüm üyelerini ülkenin dört bir yanına sürgün etti. Yerlerine atanan yeni üyeler de ilk duruşmada davayı askeri mahkemeye gönderdi. Askeri mahkemenin yaptığı ilk duruşmada sanıkların tahliye edilmesiyle Kontrgerilla´nın yargıdaki varlığı net bir şekilde ortaya çıkmış oldu. Şemdinli Davası askeri mahkemede halen görülmeye devam etmektedir. Diğer bir kritik dava Danıştay Davası. Saldırı olayının Ergenekon´la bağlantısını gösteren deliller Savcı Zekeriya Öz tarafından mahkemeye iletmesine rağmen dikkate alınmamış ve saldırı türban nedeniyle işlenmiştir denilerek sanıklar cezalandırılmış ve olası asıl failler gözden kaçırılmıştı. Ergenekon davasında sanıklar ceza alsa bile Kontrgerillacı çevreler bu kararların Yargıtay´dan döneceği umudunu taşıyorlar. Ancak yargıda da içten içe bir değişim var gibi görünüyor. Danıştay davasının Ergenekon davasına bağlanması buna bir örnek ve bu karar Ergenekon sanıklarını ve Kontrgerillacı çevreleri epey üzmüştü. Bu değişimin gerçekten var olup olmadığını göstermesi açısından Anayasa Mahkemesi´nin vereceği karar çok önemli ve hangi yönde olursa olsun büyük tartışmalara yol açacağı açıkça görülebiliyor.
Mehmet Ali Birand ( Milliyet, 1 Temmuz 2009): Bu yasa, sivilin askere başkaldırısıdır. Taşlar yerine oturuyor.
Türk siyasi yaşamının belki de en önemli yasalarından biri çıktı. Düzene karşı işlenen suçlarla, darbe, cunta, terör, çete ve benzeri suçların soruşturulması ve kovuşturulması konusunda askeri yargıyı devre dışı bırakan, özetle; bu gibi suçlara karışmış askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmalarının yolunu açan yasanın TBMM´den geçmesi son derece önemlidir. Türkiye ilk defa, darbe-cunta tipi girişimleri bundan böyle yargıya taşıyacağını ortaya koymuş oldu. Yakın tarihimizde, ilk defa böyle bir gelişme yaşıyoruz. İlk defa sivil iktidar, Askere başkaldırıyor ve karşı harekete geçiyor. Neresinden bakarsanız bakın, hangi açıdan incelerseniz inceleyin, Türkiye´de Sivil iktidarın Askerin yetkilerine karşı bir başkaldırısının yaşandığını izliyoruz. Yasa´nın TBMM´den geçiriliş şekli veya üzerinde yapılan tartışmaları bir yana bırakıp işin içine bakarsak, yasa´nın bu ülke´nin gelecekteki siyasi yaşamı açısından ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Yeni yasaya göre işlenen suç ne olursa olsun, sivil kişilerin artık askeri mahkemelerde yargılanmaları son bulacak.
Asıl önemli değişiklik ise Ceza Muhakemesi Kanunu´nun 250/3. maddesinde yapıldı. Buna göre asker kişilerin barış zamanında, 250. madde uyarınca kurulan ağır ceza mahkemelerinin yargı yetkisine giren bir suçu işlemeleri halinde, bu mahkemeler tarafından yargılanması öngörüldü. Asker kişilerin, askeri mahalde ve askeri kişilerle birlikte işledikleri her türlü darbe girişimi, hükümetin ve TBMM´nin görevlerini yapmaya engel olmaya kalkışmak da bu kapsama giriyor. İşin özü; cunta ya da darbe girişiminde soruşturma yetkisi sivil savcılarda olacak. Bu yasayı, sanki TSK darbe için fırsat kolluyormuşta, bu sayede korkup harekete geçmeyecek gibi okumamak gerekiyor. TSK´nın darbe filan düşünmediğini, istese dahi artık darbe döneminin kapandığının farkında olduğunu da biliyorum. Yine de bu yasa son derece önemli bir manevi baskı süreci başlatmış oldu. Şimdiye kadar hiçbir sivil iktidarın düşünmediği, hatta cesaret edemediği bir adım atıldı. Yasa´yı, Asker düşmanlığı gibi de görmemek gerekiyor. Doğal ve Uluslararası bir kural´ın Türkiye´de uygulamaya girdiğinin, Asker-Sivil iktidar ilişkilerinde, dengenin sivil iktidarlar lehine değişmeye başladığı bir sürece geçiliyor. Bu adım, tüm eski müdahalelerin kaynağını oluşturan, TSK İç Hizmet Yasasının da değiştirilmesine kadar gidecek yepyeni bir dönemin açılmasını gündeme getiriyor. İşte son yasa, bu açılardan hayati derecede önemli...
(29 Haziran 2009), son güncel.: (01 Temmuz 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Yasa değişikliğini işleyen ´Meclis egemenliğini kullanıyor: Askeri Yargıya tırpan´ konulu manşetlerimiz
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi konulu manşetlerimiz