Ayhan Çarkın´ın itirafları üzerine başlatılan soruşturmada ifade veren Ergenekon sanığı Sedat Peker, 1990´lı yıllarda, Kürt işadamlarının ölüm emrinin MGK tarafından verildiğini duyduğunu söyledi.
03.11.2011 14:24 Ayhan Çarkın´ın itirafları üzerine başlatılan soruşturmada ifade veren Ergenekon sanığı Sedat Peker, 1990´lı yıllarda, Kürt işadamlarının ölüm emrinin MGK tarafından verildiğini duyduğunu söyledi. Devrimci Karargah örgütü ve Ergenekon davasının tutuklu sanığı eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı´yla ilgili de savcıya çarpıcı ifadeler veren Sedat Peker, Avcı´nın Diyarbakır´daki itirafçıları kendisine emanet ettiğini belirtti: ´Bu kişiler bana emanet edilmişti. Bana teslim edilen bu itirafçıların çoğu benim de yargılandığım dosyalardan yargılandı. Bu sanıklar tarafından bana söylenen, Dev-Sol´da Bedri Yağan grubuna yapılan operasyonlarda temizlik diye nitelendirilen eylemlerde bu itirafçıların görevlendirildiğini, kalan sağları en son bunların öldürdüğünü kendilerinden dinlemiştim.´
´Organize suç örgütü lideri olmak´ suçundan hüküm giyen birinci ´Ergenekon´ davasının tutuksuz sanığı Sedat Peker, Ankara Cumhuriyet Savcılığı´nca yürütülen faili meçhul cinayetler soruşturmasında Savcı Hakan Yüksel´e 4,5 saat ifade verdi. Peker, ifadesinde, 1990´lı yıllarda, Kürt işadamlarının ölüm emrinin MGK tarafından verildiğini duyduğunu söyledi. Peker´in, Zaten o dönem herkes bu cinayetlerin kimler tarafından işlendiğini de çok açık biliyordu. dediği öğrenildi. Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım´la arasını Korkut Eken´in bozduğunu dile getiren Peker, Yeşil isimli şahsın Doğu´da bir zamanlar JİTEM tarafından kullanıldıktan sonra MİT´le birlikte çalışmaya başladığı, MİT´te Mehmet Eymür´ün kadrosunda olduğu, onun da şehirlerde birçok eylemler gerçekleştirdiğini duyuyorduk. ifadelerini kullandı.
İtirafçıları emanet etti, onlarla solcuları infaz etti
Devrimci Karargah örgütü ve Ergenekon davasının tutuklu sanığı eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı´yla ilgili de savcıya çarpıcı ifadeler veren Sedat Peker, Avcı´nın Diyarbakır´daki itirafçıları kendisine emanet ettiğini belirtti. Peker şöyle devam etti: Aynı dönemde Hanefi Avcı, Diyarbakır´daki itirafçılardan Süleyman Öğer, Hüseyin Tilki, Hidayet Bozyiğit, İbrahim Babat gibi kişileri İstanbul´a getirmiş, bu kişiler istihbarat şubede Pala lakaplı başkomiser tarafından bana emanet edilmişti. Bana teslim edilen bu itirafçıların çoğu benim de yargılandığım dosyalardan yargılandı. Bu sanıklar tarafından bana söylenen, Dev-Sol´da Bedri Yağan grubuna yapılan operasyonlarda temizlik diye nitelendirilen eylemlerde bu itirafçıların görevlendirildiğini, kalan sağları en son bunların öldürdüğünü kendilerinden dinlemiştim. Mesela bu itirafçılar Hanefi Avcı tarafından bana emanet edildikten sonra Mehmet Kurt isimli işadamından çok büyük paralar aldılar.
Korkut Eken para karşılığı infaz listesinden isim siliyordu
Peker, Korkut Eken´in kendisine işadamı Ahmet Hamoğlu´nun PKK´ya yardım ettiğini söylediğini, kendisinin de buna, Abi bu adam Çorumlu. Bildiğim kadarıyla Kürt değil, niye PKK´ya yardım etsin? tepkisi verdiğini aktardı. Soruşturma savcısı Hakan Yüksel, Peker´e Kürt işadamlarına yönelik infaz listesi bulunduğu iddiasını da sordu. Peker, Tahminime göre o dönemde PKK´ya yardım eden işadamlarına ve mafya üyelerine yönelik bir liste olduğu ve listedeki herkesin öldürüldüğü konuşuluyordu. O dönem kesinlikle devlet yoktu. Devlet adına yapılan işlerin devletle bağdaşan hiçbir tarafı yoktu. Ahmet Hamoğlu da listeden ismini çıkarmak ve ölüm riskini ortadan kaldırmak için paralar verdi. şeklinde konuştu.
Ergenekon iddianamesinde yer alan ve Eken´in iş adamlarından para aldığını belirten telefon konuşmasına da açıklık getiren Peker şunları anlattı: ?Atilla Yıldırım´a bu konuyu anlattım. Bunun üzerine gülerek, ´Olay bildiğin gibi değil. Ben Korkut abiyi işadamı Ahmet Hamoğlu ile tanıştırdım. Hamoğlu´nun yanına çantasız geldik. Giderken Korkut abinin elinde bir James Bond çanta vardı´ dedi. Bunun üzerine çok şaşırmıştım. Eken´in, Hamoğlu´ndan bir çanta dolusu para aldığını biliyorum. O dönemde PKK´ya yardım eden iş adamlarına yönelik hazırlanan listedeki bazı şahısların öldürüldüğünü herkes konuşuyordu. Bence Hamoğlu da para verdi. O dönemde kesinlikle devlet yoktu.?
9 sayfayı bulan ifadesinde Peker, Eken ile 1995´te tanıştığını anlatarak, ?Tanıştığım zaman Kürt iş adamlarına yönelik faili meçhul zaten gerçekleşmişti? dedi. Susurluk kazasında sonra tutuklanarak cezaevine konulan Eken´i ziyaret ettiğini söyleyen Peker şöyle devam etti: ?Eken, Ayaş Cezaevi´nde yatıyordu. O zaman Kaçakçılık Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı olan Mehmet Emin Aslan´ı benim yanımda cezaevinden arayarak samimi konuşmalar yaptı.?
Eken Yeşil´in kaburgasını kırdırdı
Korkut Eken´in, Yeşil ile arasını bozmaya çalıştığını söyleyen Sedat Peker şöyle dedi: ?Ama aramız bozulmadı. Konuyu Korkut Eken´e anlattım. Kısa bir süre sonra İstanbul Asayiş Müdürlüğü´ne çay içmeye çağrıldım. Yan kesicilikten gözaltına aldılar Çok feci işkence gördüm. Çıplak soyup fotoğraflarımı çektiler. Ben bu olaydan sonra Yeşil´i, Sedat Demir´in Ankara Asayiş Müdürü olduğu zamanda gözaltına alıp işkence yaparak kaburgasını kırdığını öğrendim. Bunu isteyen kişinin de Korkut Eken olduğunu çok sonradan duydum.?
Halis Toprak da vardı
İnsanlarda o zamanlar korku içinde olduğunu çünkü polisler eşliğinde alınıp sorgusuz sualsiz öldürüldüklerini ifade eden Peker, Yakup Kürşat Yılmaz´ın kendisine Halis Toprak´ı öldürülmesi için devlette görevli bazı kişilerin teklifte bulunduğunu ama bunu kabul etmediğini anlattığını da aktardı. Peker, ?Bu ret olayından sonra açık cezaevinde kapalı cezaevine çıktığını söylemişti. Kendi isteklerini yapmayan kişiler bu şekilde sıkıntıya sokuyorlardı. Ama cezaevinde ama poliste işkence yaptırarak istediklerini alıyorlardı. Kürşat Yılmaz´ın Diyarbakır cezaevine sevki sırasında Mehmet Ağar Adalet Bakanıydı? diye konuştu.
SUSURLUK´UN 15 YILI
1990: 1990´lı yılların başı Türkiye için çok karanlık günlerdi. İşkencede ölümler, yargısız infazlar yaşanıyordu. Henüz derin devlet kimsenin gözünde somutlanmamıştı. Ama karanlık olaylar yaşanıyordu.
1992: İstanbul´da Kadıköy Çiftehavuzlar´daki hücre evine yapılan baskında Dev-Sol üyesi üç kişi öldürüldü.
1994: 13 Ağustos 1994´te PERPA´ya DHKP-C´ye yönelik bir operasyon yapıldı, beş kişi öldürüldü. Yargısız infaz iddialarıyla dava açıldı, polisler beraat etti.
1995: 2 Mart: MİT mensubu Tarık Ümit kaçırıldı ve bir daha haber alınamadı. 12 Mart: Önce Gazi Mahallesi´nde kahve tarandı. bir kişi öldü. Ardından çıkan olaylarda 17 kişi yaşamını yitirdi.
1996: 28 Temmuz: Ömer Lütfü Topal öldürüldü. 3 Kasım: Susurluk´ta meydana gelen kazada Abdullah Çatlı, sevgilisi Gonca Us, polis müdürü Hüseyin Kocadağ öldü, milletvekili Sedat Bucak ağır yaralandı. Böylece siyasetçi, mafya, polis üçgeni ortaya çıktı. Radikal Abdullah Çatlı, Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin ve Özel tim polisi Ayhan Akça´nın birlikte halay çektiği fotoğrafları yayımladı. Medya karanlığın üzerine gitti.
2011: Eski Özel Tim Polisi Ayhan Çarkın, Radikal´e o dönemki faili meçhul cinayetlerle ilgili itiraflarda bulundu. Bu itiraflar üzerine Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı harekete geçti. Ayhan Çarkın gözaltına alınarak ifadesine başvuruldu. Bu ifadeler, Susurluk sürecinde ikinci perdeyi araladı. Faili meçhul cinayetler soruşturmasını derinleştirdi. Çarkın´dan sonra İbrahim Şahin sorgulandı ve tutuklandı. Ardından Ali Fevzi Bir sorgulandı. Dün de Sedat Peker, faili meçhul cinayetlerle ilgili savcıya ifade verdi.
Peker Ergenekon savcısına da ifade vermişti
Ergenekon davası tutuklu sanığı ve suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Sedat Peker, Ergenekon soruşturması ve Devrimci Karargah davasında tutuklu olan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ile ilgili 18 Ağustos 2011 tarihinde ´tanık´ sıfatıyla ifade vermişti. Ergenekon soruşturması savcısı Cihan Kansız´a ifade veren Peker´e, Aksiyon dergisine verdiği röportajdaki Avcı´ya dair iddiaları ile Taraf gazetesindeki benzer iddiaları sorulmuştu.
PEKER´DEN AVCI´YA AĞIR SUÇLAMALAR |
Çete suçundan Silivri Cezaevi´nde yatan Sedat Peker, haftalık haber dergisi Aksiyon´a konuşmuştu. Devrimci Karargah terör örgütü davasında yargılanan eski istihbaratçı Hanefi Avcı´nın bir dönem JİTEM adına çalışan itirafçıları nasıl kullandığını ve kendisini nasıl yönlendirdiğini ayrıntılarıyla anlattığı röpörtaj savcıların da dikkatini çekmişti. Aksiyon Dergisi´nde yer alan röportajın bazı bölümleri şöyle:
Avcı´nın ´Pala Şeref´ lakaplı başkomiseri ile irtibat halindeydik. Benim yanıma gelen itirafçıların isimleri Süleyman ve kardeşi Cemal Öğer, Ali Ozansoy´un kardeşi, Hüseyin Tilki, Hidayet Bozyiğit ve başka birkaç kişiydi. Devlete faydaları olduğu için bu arkadaşlarla ilgilendim. Adanalı işadamı Hayrettin Alp bana gelerek itirafçıların benim yakınım olduğunu duyduğunu söyledi. Ahbabı olan Kanal 6´nın eski sahibi Mehmet Kurt´tan bir arsa için avanta istiyorlarmış. ´Bu arkadaşları tanıyorum; ancak onlar Hanefi Avcı´nın ekibi´ dedim. Mehmet Kurt da araya tanıdıklar koyarak Avcı´nın yanına gitmiş. Avcı, ´Benim ekibim değiller, ancak devlete faydaları oldu.´ demiş. Kontrolsüz ve tehlikeli olduklarını söylemeyi de unutmamış. Yani bu olayı bir şikayet olarak kabul edip resmiyete koyacağına, adama bir de para ödesin diye telkinlerde bulunmuş. Mehmet Kurt´tan büyük para alındı. Ben ifade verdikten sonra Avcı bunlardan da yargılanacak, çünkü yağma suçuna iştirak etme durumu var. Mesela Tatlıcı ailesinin bir alacağı için içecek fabrikası olan bir adamı rahmetli Hidayet Bozyiğit ve bir iki itirafçı bel üstünden vurarak ağır yaralamıştı. Bu olayı da faili meçhul olarak Hanefi Avcı kapattı. Ancak vereceğim ifadeden sonra herhalde bu dosyalar tekrar açılacaktır.
PEKER: İFADELERİMLE, AVCI ERGENEKON ÜYELİĞİNDEN DEĞİL YÖNETİCİLİĞİNDEN YARGILANACAK
Taraf gazetesine 25 Eylül 2010´da açıklamalar yapan, Aksiyon dergisine de 11 Nisan 2011´de röpörtaj veren Peker, Avcı´nın bir dönem itirafçıları nasıl kullandığını ve kendisini nasıl yönlendirdiğini anlatıyordu. Bütün bildiklerini Ergenekon savcılarına anlatacağını belirten Peker, röportajda, Hanefi Avcı ve itirafçı ekibiyle ilgili mahkemede açıklamalarda bulunacağım. Zaten savcılığın bunun üzerine otomatik olarak harekete geçeceğini düşünüyorum. O zaman kendisi (Avcı) zannederim Ergenekon üyeliğinden değil yöneticiliğinden yargılanacaktır. diyor.
Peker aynı açıklamasında, Benim yanıma gelen itirafçıların isimleri Süleyman Öğer, kardeşi rahmetli Cemal Öğer, Ali Ozansoy´un kardeşi, Hüseyin Tilki, Hidayet Bozyiğit ve başka birkaç kişiydi. Gazetelerde devamlı yayımlanan bir resim var, oradakilerin hemen hepsi Hanefi Avcı´nın selamıyla emanet olarak gelmişti. Devlete faydaları olduğu için bu arkadaşlarla ilgilendim. ifadelerini kullanıyor.
Peker, röportajda şu iddiaları da dile getiriyor: Orhan Taşanlar İstanbul´a gelince Asayiş Şubesi tarafından gözaltına alındım. Yanımda bu itirafçı arkadaşlar da vardı. O zamanki şube müdürü Sedat Demir, ´İtirafçılarla İstanbul´u parselliyormuşsun!´ dediğinde, kendisine ´Bu kişiler istihbarat şubenin, Hanefi Avcı´nın adamları´ demiştim. Beni odadan dışarı çıkarttı. Sonra Avcı´yı aramış, itirafçıları yarım saat içinde bıraktılar. Beni de herhalde Avcı´nın ismini verdiğim için bir ton eziyet edip ertesi gün bıraktılar. Bu itirafçılar kendi başlarına iş yapmaya başlayınca yani kontrolden çıkınca Avcı da rahatsız olmaya başladı. Ancak işledikleri suçları kendisi kapatıyordu.
Avcı´nın gönderdiği itirafçılardan birinin de İbrahim Babat olduğunu ifade eden Peker, Avcı Organize Suçlar Daire Başkanlığı´ndan alınınca 2 ay sonra Süleyman Öğer ve kardeşlerine organize şube operasyon yaptı. Bu sırada Öğer kalp krizi geçirerek vefat etti. Avcı bu kişileri operasyonlarda kullandı. Bunu bana bizzat kendileri içkili bir sofrada anlattı.
DEV-SOL´CU BEDRİ YAĞAN GRUBUNUN İNFAZI
Dev-Sol içinde tasfiye edilen Bedri Yağan´ın ve diğerlerinin tüm bitişik atış raporları çatışmada ölmediklerini, infaz edildiklerini gösteriyor. Öldürenler polis değil, bu itirafçılardı. Benim yanıma yolladığı itirafçıları o operasyonlarda kullanıyordu. En son temizliği yani imha işini onlar yapıyordu. Bunu bana itirafçı ekibinin sözcüsü konumunda olan Süleyman Öğer anlattı. Bu konuşmaya avukat Muhittin Beyaz ve Giresunspor´un eski başkanı Olgun Peker Aydın da şahittir. diyor. Hanefi Avcı ve itirafçı ekibiyle ilgili mahkemede açıklamalarda bulunacağım. Zaten savcılığın bunun üzerine otomatik olarak harekete geçeceğini düşünüyorum. O zaman kendisi (Avcı) zannederim Ergenekon üyeliğinden değil, yöneticiliğinden yargılanacaktır. Peker, Avcı´nın cezaevine girmesinden sonra ortaya çıkan belgeler ve ses kayıtlarının kendisini doğruladığını, tüm bunları ve başka birçok şeyi mahkemede anlatacağını ifade ediyor. Sedat Peker, son dönemde yaşanan tutuklamaları da olumlu bulduğunu anlatıyor. Şöyle konuşuyor: Elinde silah olan biri en fazla 5-10 kişiyi öldürebilir. Ancak elinde kalemini silah olarak kullanan kişi kitleleri birbirine düşman edip birçok kişinin ölümünden sorumlu olabilir.
JİTEM elemanı itirafçı Aygan, Peker´in iddialarını doğrulamıştı
PKK itirafçısı ve JİTEM elemanı Abdulkadir Aygan, Eskişehir eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı´nın itirafçılara sahip çıktığı yönündeki iddiaları doğrulamıştı. Cihan Haber Ajansı´na konuşan Aygan, Sedat Peker´in, ´İtirafçıları bana Hanefi Avcı gönderdi´ açıklamasını Buna ben de bizzat şahit oldum. diyerek tasdik etti. Aygan, Sedat Peker´in, Hanefi Avcı´nın Diyarbakır´dan gelen eski itirafçı JİTEM elemanlarını, ´Pala Şeref´ lakaplı istihbarat polisi aracılığıyla İstanbul´da kendisine emanet ettiği, söz konusu itirafçıların; Tilki Selim, İbrahim Babat, Hidayet Bozyiğit, Süleyman Öğer ve kardeşi Cemal Öğer oldukları iddialarını doğruladı. Abdülkadir Aygan, JİTEM´de kendisiyle birlikte görev yapan Ali Ozansoy adlı şahsın Hanefi Avcı tarafından İstanbul İstihbarat Daire Başkanlığı´na danışman olarak alındığını öne sürdü. Hanefi Avcı´nın ekibinde çalışan Murat Demir ve Murat Aydın isimli iki şahsın bir zamanlar Perinçek´in bir dergisine ellerinde silahlarla poz verip, ´DTP Diyarbakır il başkanı Vedat Aydın´ı bizler öldürdük´ dediklerini kaydeden Aygan, Burada, gerçek suçluları örtbas etmek için böyle bir çıkış yaptırılmıştı bunlara. Bu iki elaman daha sonradan eski Özel Harekatçı İbrahim Şahin´in yanında görüldüler. diye konuştu.
AVCI: PEKER´İ DUYMAK İSTEMİYORUM
Yazdığı kitapla olay yaratan eski Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Peker´in iddialarını duymak istemediğini söylemişti.
AYHAN ÇARKIN´DAN ÇARPICI AVCI İTİRAFLARI |
İtirafçı müessesesi de Avcı´nın döneminde başladı sanırım...
Diyarbakır Cezaevi´nin hemen yanındaydı şubelerimiz. Cezaevi, yanında siyasi şube, istihbarat vardı. Hanefi Avcı istihbarattaydı. İstihbarat dediğin işkence yapıyordu. Siyasi şubedeydi. Cezaevi duvarıyla yan yanaydı şubesi. Onun yanında da bizim şube vardı. Cezaevi koridorundan adamlar içeri alınıyor, işkence yapılıyordu. Necdet Menzir o dönem orada müdürdü. Cezaevinden gelen çığlıkları şimdi duyuyorum ben. Kahkaha atıyorlardı. İtirafçıları kullanan, onlara operasyon yaptıran da bunlar. Kendi işlerini temizlettiler itirafçılara... Hizbullah diyorlar. Ne Hizbullah´ı, hepsini bunlar yaptı. Dönemimizde Hizbullah falan yoktu. Ne olduysa 1990´dan sonra oldu. Ben de 1990´da İstanbul´a geldim. Operasyon timindeydik. 13 kişiydik. Bütün örgütlerin operasyonuna biz giderdik. Bize adresleri gösteriyorlardı. Operasyon yapıyorduk.
İlk yaptığınız operasyonu hatırlıyor musunuz?
Unutmadım ki. İlk olay TİKKO operasyonuydu. Kemal Yazar. Yaralı ele geçirdik. Ben vurdum. Dursun Karataş Cezaevi´nden firar ettirildi, ondan sonra başladı her şey.
Bahçelievler çatışmasında da siz vardınız sanırım...
Evet. O çatışma 3,5 saat sürdü. Hatta iki tane kadın vardı. Onları aldık. Ben orada üç tane de polis vurdum. Çünkü orada iki çocuk vardı. İçerdekilerle konuştuk. Bir şey yapmayacağız çocuğu ve kadını bırakın diye. Bana inandılar. Çocukları bıraktılar. O arada bizimkiler ateş etmeye kalktılar. Kollarından vurdum.
Dev-Sol´un başına geçeceği söylenen Sinan Kukul ve Sabahat Karataş´ın infazı da derin devletin örgüte yön verme operasyonu muydu?
Sinan Kukul başına geçecekti, ondan öldürüldü. Bunu kime soracaklar. Fikret Işıkkaralar. Bu işleri en iyi bilen o. Dev-Sol masasının başındaydı.
Peki Bedri Yağan operasyonu. Çatışma demişlerdi ama ´Mösyö´ kitabımda adli tıp raporlarını yayımladım. Kafalarına sıkılarak öldürüldükleri ortaya çıktı.
Bedri Yağan operasyonunda ben başka yerdeydim. Olay yerine gittiğimde bitmişti herşey. Hatta iki tane çocuk vardı. Sağ kurtulmuşlardı çatışmadan. İçeri dahi girmedim. İki çocuğu dışarıda alan kişi benim. O olay infazdı.
Dursun Karataş nasıl kurtuldu?
Karataş o operasyonlardan anlaşarak kurtuldu. Sonra ona polisleri taratma işlerini yaptırdılar. O dönemin bütün polis istihbarat ve MİT yetkililerinin alınması sorgulanması lazım.
DEVLET KENDİ POLİSLERİNİ ÖLDÜRTTÜ. TERÖRÜ DE KENDİSİ ÜRETİYOR KAHRAMANINI DA
Devlet mi polisleri tarattı?
Kağıthane´de beş polis öldürüldü. Çırpıcı deresinde, Şehremini´de, her yerde polis öldürüldü. Polislerin ölümünden sonra bize operasyon yaptırdılar. Dursun Karataş cezaevinden firar ettirildikten sonra her şey başladı. Böyle vatan sevgisi olmaz olsun. Terörü de kendi üretiyor, kahramanını da. Kaç tane polis öldü. Şimdi bunların hepsi ortaya çıkmalı. Ekip otolarını tarattırdılar. Hepsini bunlar yaptı.
Siz olayların neresindeydiniz?
Bizim katıldığımız operasyonlar ortada. Vurduklarımızı söylüyoruz. Hanefi Avcı sinyal kaydırma yapıyordu. Sinyal kaydırma dediğin nedir biliyor musun? Biz şimdi ikimiz burada bir ağaç keseceğiz. Ağaç kesmeye gidiyoruz. Ama oraya gittiğinde bir bakıyorsun ağaç kesilmiş. Sen artık ortasındasın. Bu Topal (Ömür Lütfi Topal) meselesinde falan biliyorsunuz. Bütün telefon dökümleri önümüze geldi. Orası bizim çalıştığımız alandı. Abdullah Çatlı´nın arkadaşı olduğum için bizi de kattılar.
Olayların bazıları sizin üzerinize bilerek mi yıkıldı yani?
Bir tane olay olsa kendimizi savunuruz. Bir operasyona gidiyorsun. Silahlı çatışma çıkmış. Belki üç kişi çatışmış. Ama işi bitiriyorsun, bir bakıyorsun kağıt imzalatılıyor. On bir kişinin ismi yazılmış. İmzanı atıyorsun. Sonra diyorlar ?aferin oğlum devam et? sonra bir bakıyorsun birinden 10, birinden 20, derken 80 mermi çıkmış. Sonra gel Ayhan Çarkın ifadeye.
Müdürler imzalamıyorlar mıydı, olay tutanak raporlarını?
Bizim müdürlerden imzalayan da var imzalamayan da. Kim hesap verecek? İbrahim Şahin mi verecek? Adamda bilmem ne hastalığı çıkmış yırtmaya çalışıyor. Mehmet Ağar´ı, Hanefi Avcı´yı dışarıda bırakan devlet, devlet değildir. Tetiği kim düşürdü, kim çekti? Ayhan Çarkın. Suçlu o. Emir verenler nerede? Mehmet Ağar, Susurluk döneminde beni ve Oğuz Yorulmaz´ı Ankara´ya çağırdı. ?Aman dikkatli olun? falan. Ben, Oğuz´a ?Ne diyor bu? dedim. ?Aman paralar ile ev almayın. Paranızı dikkatli harcayın.? O ara Oğuz ile göz göze geldim. ?Paraları yurt dışına transfer edin? falan. Kullanıldığımızı o gün anladım. Paramız yoktu çünkü. Bak bu siyasi şubede patlayan bomba vardı. Ben oradan kurtuldum. Tüp şeklinde bomba vardı.
İtirafçı müessesi de Avcı´nın döneminde başladı sanırım...
İtirafçıları kullanan, onlara operasyon yaptıran da bunlar. Kendi işlerini temizlettiler itirafçılara... Hizbullah diyorlar. Ne Hizbullah´ı, hepsini bunlar yaptı. Dönemimizde Hizbullah falan yoktu. Ne olduysa 1990´dan sonra oldu. Ben de 1990´da İstanbul´a geldim. Operasyon timindeydik. 13 kişiydik. Bütün örgütlerin operasyonuna biz giderdik. Bize adresleri gösteriyorlardı. Operasyon yapıyorduk.
İlk yaptığınız operasyonu hatırlıyor musunuz?
Unutmadım ki. İlk olay TİKKO operasyonuydu. Kemal Yazar. Yaralı ele geçirdik. Ben vurdum. Dursun Karataş Cezaevi´nden firar ettirildi, ondan sonra başladı her şey.
Bahçelievler çatışmasında da siz vardınız sanırım...
Evet. O çatışma 3,5 saat sürdü. Hatta iki tane kadın vardı. Onları aldık. Ben orada üç tane de polis vurdum. Çünkü orada iki çocuk vardı. İçerdekilerle konuştuk. Bir şey yapmayacağız çocuğu ve kadını bırakın diye. Bana inandılar. Çocukları bıraktılar. O arada bizimkiler ateş etmeye kalktılar. Kollarından vurdum.
Dev-Sol´un başına geçeceği söylenen Sinan Kukul ve Sabahat Karataş´ın infazı da derin devletin örgüte yön verme operasyonu muydu?
Sinan Kukul başına geçecekti, ondan öldürüldü. Bunu kime soracaklar. Fikret Işıkkaralar. Bu işleri en iyi bilen o. Dev-Sol masasının başındaydı.
Peki Bedri Yağan operasyonu. Çatışma demişlerdi ama ´Mösyö´ kitabımda adli tıp raporlarını yayımladım. Kafalarına sıkılarak öldürüldükleri ortaya çıktı.
Bedri Yağan operasyonunda ben başka yerdeydim. Olay yerine gittiğimde bitmişti herşey. Hatta iki tane çocuk vardı. Sağ kurtulmuşlardı çatışmadan. İçeri dahi girmedim. İki çocuğu dışarıda alan kişi benim. O olay infazdı.
Dursun Karataş nasıl kurtuldu?
Karataş o operasyonlardan anlaşarak kurtuldu. Sonra ona polisleri taratma işlerini yaptırdılar. O dönemin bütün polis istihbarat ve MİT yetkililerinin alınması sorgulanması lazım.
Devlet mi polisleri tarattı?
Kağıthane´de beş polis öldürüldü. Çırpıcı deresinde, Şehremini´de, her yerde polis öldürüldü. Polislerin ölümünden sonra bize operasyon yaptırdılar. Dursun Karataş cezaevinden firar ettirildikten sonra her şey başladı. Böyle vatan sevgisi olmaz olsun. Terörü de kendi üretiyor, kahramanını da. Kaç tane polis öldü. Şimdi bunların hepsi ortaya çıkmalı. Ekip otolarını tarattırdılar. Hepsini bunlar yaptı.
Siz olayların neresindeydiniz?
Bizim katıldığımız operasyonlar ortada. Vurduklarımızı söylüyoruz. Hanefi Avcı sinyal kaydırma yapıyordu. Sinyal kaydırma dediğin nedir biliyor musun? Biz şimdi ikimiz burada bir ağaç keseceğiz. Ağaç kesmeye gidiyoruz. Ama oraya gittiğinde bir bakıyorsun ağaç kesilmiş. Sen artık ortasındasın. Bu Topal (Ömür Lütfi Topal) meselesinde falan biliyorsunuz. Bütün telefon dökümleri önümüze geldi. Orası bizim çalıştığımız alandı. Abdullah Çatlı´nın arkadaşı olduğum için bizi de kattılar.
Olayların bazıları sizin üzerinize bilerek mi yıkıldı yani?
Bir tane olay olsa kendimizi savunuruz. Bir operasyona gidiyorsun. Silahlı çatışma çıkmış. Belki üç kişi çatışmış. Ama işi bitiriyorsun, bir bakıyorsun kağıt imzalatılıyor. On bir kişinin ismi yazılmış. İmzanı atıyorsun. Sonra diyorlar ?aferin oğlum devam et? sonra bir bakıyorsun birinden 10, birinden 20, derken 80 mermi çıkmış. Sonra gel Ayhan Çarkın ifadeye.
Müdürler imzalamıyorlar mıydı, olay tutanak raporlarını?
Bizim müdürlerden imzalayan da var imzalamayan da. Kim hesap verecek? İbrahim Şahin mi verecek? Adamda bilmem ne hastalığı çıkmış yırtmaya çalışıyor. Mehmet Ağar´ı, Hanefi Avcı´yı dışarıda bırakan devlet, devlet değildir. Tetiği kim düşürdü, kim çekti? Ayhan Çarkın. Suçlu o. Emir verenler nerede? Mehmet Ağar, Susurluk döneminde beni ve Oğuz Yorulmaz´ı Ankara´ya çağırdı. ?Aman dikkatli olun? falan. Ben, Oğuz´a ?Ne diyor bu? dedim. ?Aman paralar ile ev almayın. Paranızı dikkatli harcayın.? O ara Oğuz ile göz göze geldim. ?Paraları yurt dışına transfer edin? falan. Kullanıldığımızı o gün anladım. Paramız yoktu çünkü. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
AHMET HAMOĞLU, ´EKEN PARA ALDI´ İDDİASINI DOĞRULADI
04 Kasım 2011 - Sedat Peker´in Ankara´da devam eden faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında verdiği ifadede ?Korkut Eken, Ahmet Hamoğlu´ndan para aldı? iddiası doğrulandı. İşadamı Ahmet Hamoğlu, ?Eken gelip zor durumda olduğunu söyledi. 15-20 bin dolar para verdim? dedi. Gündemdeki bir işadamı olduğu için Mehmet Ağar, Hüseyin Kocadağ, Korkut Eken, Sedat Peker gibi isimleri tanıdığını da anlatan Hamoğlu, Eken ve para ödeme konusunda şu açıklamayı yaptı: ?Eken´i bana Atilla Yıldırım tanıştırdı. Korkut Bey´le bir değil birden fazla görüşmem var. Hal hatır sormalarla geçen konuşmalardı. Ama bunlardan birisinde Atilla Yıldırım´la bana geldi. Aynen şu ifadelerle konuştu: ´Devlet bize görev veriyor. Verdikleri görevleri yerine getiriyoruz. Mahkemelere düşünce sahip çıkmıyorlar. Mahkemelere para ödemekten çoluk çocuk evde aç kalıyor. Nafakamı bulamıyorum´ diye yakındı. ´Bana bir miktar yardım edebilir misin? Çok zordayım´ dedi. Rakamı tam hatırlamamakla birlikte 15-20 bin dolar civarında bir para verdim. Bu parayı tanıdığım zor durumdaki bir insana destek olmak için verdim.? Kendisinin Çorumlu olduğunu, PKK ile uzak yakın bir ilişkisinin söz konusu olmadığını da kaydeden Ahmet Hamoğlu, böyle bir ölüm listesinden hiç haberi olmadığını ifade etti.
Herkesi tanıyorum
Hamoğlu, ?Ömer Lütfü Topal´ın başına gelenler sizi korkuttu mu?? sorumuza ise şu yanıtı verdi: ?Dedikodulara kulak asmam. Topal´ın kendine göre başka bir dünyası vardı. Benim kimseyle alış verişim, husumetim, tahsilat işim yoktu. Ama o günlerde casino işletmecilerinin bertaraf edilerek bu yerlerle ilgili yeni bir ekol yaratılmak istenildiği konuşuluyordu. Ama hiç korku içine girmedim. Bu ekolün kimliği konusunda bilgim yok.? Hamoğlu bu ekolün kimlerden oluştuğuna dair sorumuza ise ?Niye kapatıldığına bakmak lazım önce? yanıtını verdi.
Hamoğlu, Susurluk çetesine benzeyen herhangi bir oluşumun o dönem kulağına gelmediğini de belirterek, ?Herkesi tanıyorum ama tek tek tanıyorum? dedi.
Casinocular listesi vardı
Ahmet Hamoğlu, Kürt işadamlarıyla ilgili listeye dair bilgisi bulunmadığını söylerken, başka bir listenin varlığını duyduğunu açıkladı. Hamoğlu, ?O dönemin devamında gazinoların kapatılma konuları gündemdeydi. Gazinoların ele geçirilmek istendiği kulağıma geldi. Ömer Lütfü Topal vuruldu. Bu konuda iş yapanlar, Ömer Lütfü Topal, Sudi Özkan, Ahmet Hamoğlu, Net Holding kim varsa bunlar da listede laflarını duydum. Ama neyin listesi kimin listesi bilmiyorum. Benim kimseyle alıp veremediğim bir şey olmadığı için dedikodu deyip geçtim? dedi.
Sedat Peker ne demişti?
Ergenekon iddianamesinde yer alan ve Eken´in işadamlarından para aldığını belirten telefon konuşması hakkında Peker ifadesinde şunları söylemişti: ?Atilla Yıldırım´a bu konuyu anlattım. Bunun üzerine gülerek, ´Olay bildiğin gibi değil. Ben Korkut abiyi işadamı Ahmet Hamoğlu ile tanıştırdım. Hamoğlu´nun yanına çantasız geldik. Giderken Korkut abinin elinde bir James Bond çanta vardı´ dedi. Bunun üzerine çok şaşırmıştım. O dönemde PKK´ya yardım eden iş adamlarına yönelik hazırlanan listedeki şahısların öldürüldüğünü herkes konuşuyordu.?
(03 Kasım 2011), son güncel.: (04 Kasım 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Peker´e Hanefi Avcı sorgusu
Peker: İtirafçıları Avcı gönderdi
Peker´den Avcı´ya ağır suçlamalar
Ayhan Çarkın´ın Susurluk cinayetlerine dair şok itirafları manşetlerimiz
Çarkın´ın itirafları dosyaları açtırdı
Avcı´nın ´Derin Sol´ infazı kesinleşti: Kafalarına sıkılmış
Ergenekon ve Derin-Sol infazlar
Avcı, Derin-Sol´un önünü açtı
Çarkın: Karataş, istihbaratla geziyordu
Çarkın: Avcı Ergenekon´un merkezinde
DKÖ iddianamesine kabul: Avcı sanık
Hanefi Avcı´nın iddiaları manşetlerimiz
Avcı´nın amacı soruşturmayı engellemek
Ergenekon´un karşı hamlesi Avcı´dan
İşte Hanefi Avcı´nın Ergenekon planı
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara