Ergenekon davasına 189. duruşmayla devam ediliyor. Duruşmada sanıkların talepleri alınıyor.
28.05.2012 12:59 Ergenekon davasına 189. duruşmayla devam ediliyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen 64´ü tutuklu 260 sanıklı davanın Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nin içinde bulunan büyük salonda yapılan duruşmasına, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, CHP Milletvekilli gazeteci Mustafa Balbay ile İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek´in de aralarında bulunduğu 51 tutuklu sanık katıldı. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Zonguldak Milletvekili ve Başkent Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Sedat Peker´in de aralarında bulunduğu 8 sanık ile men cezası verilen tutuklu sanıklar Hikmet Çiçek, Osman Yıldırım, Mehmet Zekeriya Öztürk, Serdar Öztürk ile Durmuş Ali Özoğlu duruşmaya gelmedi. Bu davadan tutuksuz yargılanan ´Odatv´ davası kapsamında tutuklu olan Yalçın Küçük de, 16 celse men edildiği için duruşmaya katılmadı.
-Balbay davaların birleştirilmesini eleştirdi-
Taleplerin alındığı duruşmada söz alan tutuklu sanık CHP İzmir Milletvekili gazeteci Mustafa Balbay, Bugün 28 Mayıs 2012. Siyasi tarihin önemli kilometre taşlarından olan 27 Mayıs 1960´ın yıldönümü. 27 Mayıs öncesinde haksız yere tutuklanıp cezaevlerine konulan 150 gazetecinin, Meclis Tahkikat Komisyonları´nda haksız yere sorgulananların, 27 Mayıs sonrası haksız yargılanan herkesin acılarını paylaşıyorum diyerek sözlerine başladı. Mustafa Balbay, Tarihi dilim dilim bölüp pay çıkarmaya çalışmak yerine herkesi tarihi bütün olarak ele alıp ders çıkarmaya davet ediyorum. Tarihten vazife çıkarmak yerine herkesi birleşmeye, olağanüstü dönemlerin hukuksuzluk olduğunu anlamaya davet ediyorum. 1960´taki üç idam 1970´deki üç idamı getirdi. İkisinin çarpımı 12 Eylül´ü doğurdu. Bu çarpım tablosunun öncesini ve sonrasını, içinden geçtiğimiz dönem de dahil olmak üzere birlikte gerçekleri sizinle paylaşmak istiyorum. Bugünlerde 1960 sonrası dönemin yargılamalarına ilişkin yayınlar medyada geniş yer tutuyor. Medyada yarın da Ergenekon yargılamalarının nasıl yapıldığı tartışılacak diye konuştu.
Ergenekon Davaları´nın birleştirilmesini eleştiren Mustafa Balbay, şunları söyledi: Geldiğimiz aşamada bir arpa boyu geri gittğimizi görüyoruz. İkinci iddianameden yargılanırken Birinci davadan ve diğer davalardan da yargılananlar geldi. Siz sık sık ´Davanın geldiği aşamada´ diyorsunuz. Sayın Başkan mahkemenin gelmiş olduğu aşama nedir? biz bilmiyoruz. Buradaki herkes önce insandır. Burada birbirinden farklı o kadar insan var ki. İşkence ile bir araya getirilmeyecek insanlar, bu iddianamelerle bir araya getirildi. Duruşma aralarında şöyle konuşmalara tanık oldum. Biri soruyor ´Sen hangi davadansın´, diğeri cevap veriyor ´Seninle en çok görüşme kaydı bulunanım...´ Amacınız pirincin taşını ayıklamaksa... Pirinç çuvalının içine arpa, buğday, mercimek, nohut ne varsa koydunuz. Şimdi bunları ayıklamak için çaba harcıyorsunuz. Bir örnek verecek olursak eğer, İstanbul´dan yola çıkıyorsunuz tabela ´Ankara 100 kilometre yazıyor´, gidiyorsunuz ´Ankara 200 kilometre´ yazıyor. Biz böyle bir ortamda gerçeği arıyoruz.
Davalarda gizli ve açık bir çok tanığın dinlendiğini belirten Mustafa Balbay, Hukukçu, avukat arkadaşlarıma danıştım. Dünyanın hiçbir çağdaş ülkesinden ´gizli´ tanık uygulaması yok. Amerika´da önce tanık ifadesini veriyor, sonra yüz değiştirme, yeni kimlik gibi uygulamalar yapılıyor. Gizli tanık uygulaması ´açık oy gizli sayım´a benziyor. Burada tanıklar sanıkları suçlayıp gidiyor. Tanıklar, ´Şunu da söyleyecektim aklıma şimdi geldi´ diyor ve eklemeler yapıyor. Nereden geldiğini bilmediğimiz kurşun yağmuru altındayız. Siz de ´Sakin olun isabet edip etmediğine sonra bakacağız´ diyorsunuz şeklinde konuştu.
Geçen hafta duruşmada dinlenen eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu´nu isim vermeden eleştiren Balbay, Açık tanık geliyor, faili meçhul cinayetleri anlatıyor, buraya bağlıyor. ´Deliliniz var mı´ deniliyor. ´Yok bunlar benim analizlerim´ diyor. Biz bir de buraya gelen tanıkların analizlerini çürütmek için çaba sarf ediyoruz dedi. Eline sadece askerlik yaptığı 1982 yılında silah aldığını vurgulayan Balbay Ben Cumhuriyet Gazetesi yazarıyım ve Cumhuriyet Gazetesi´ni bombalayanlarla birlikte yargılanıyorumdedi. Tutuklu milletvekillerinin tahliyesine ilişkin tartışmalar sırasında Ak Parti´nin bir anket yaptırdığını anlatan Balbay, Siz buna hukuk devleti diyebilir misiniz? Bu tablo Türk filmlerindeki kötü adamların elleri kolları bağlı birine su gösterip sonra dökmesine benziyor. Filmlerde dahi o zalimler kazanmamıştır. Özgürlüklerin pazarlık konusu yapıldığı bir dönemdeyiz dedi.
Balbay sözlerini şöyle tamamladı: Milletvekili olarak iç barışın ve adaletin sağlanması ilgili görevimi yapmak istiyorum. Aydın bir Mustafa Balbay olarak ben özgürüm. Cezaevinde bulunduğum sürede 500´e yakın köşe yazısı yazdım. 2 binin üzerinde kamuoyu açıklaması yaptım. 5 Kitap çıkardım. Ben cezaevinde de üretmeye devam ediyorum.
-Otuzbiroğlu: İnternet andıcı suç unsuru içermiyor-
Duruşmada söz alan eski Mehmet Otuzbiroğlu, dava konusu andıcı Genelkurmay Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanı olarak 19 Şubat 2009´da koordine amaçlı parafladığını ve bunun da tamamen görevi kapsamında olduğunu söyledi. Andıç belgesinin suç unsuru içermediğini iddia eden Otuzbiroğlu, andıcı parafladığı için terör örgütünün ara yöneticisi olmakla suçlandığını söyledi. Andıcın uygulama emri olmadığını ifade eden Otuzbiroğlu, icra edilmesi planlanmış ancak uygulamaya geçilmeyen bir faaliyetten dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılandığını anlattı. Otuzbiroğlu, Ergenekon ve Balyoz davalarına bakan mahkemelere inancının olmadığını söyledi. Bu davada 17 ayrı iddianame yer alıyor. 17 ayrı iddianameyi Ergenekon kuyusuna attınız. Kuyu doluyor, şişiyor ancak davalara doymuyor diyen Otuzbiroğlu, İnternet Andıcı Davası´nın, Ergenekon Davası´ndan ayrılmasını istedi ve Adil yargılama talep ediyorum diyerek sözlerini tamamladı.
-Çubuklu, Özkök ve Büyükanıt´ı işaret etti-
Duruşmada söz alan tutuklu sanık Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, Türk Silahlı Kuvvetleri´ne bir saldırı olduğunu, bunu etkisiz kılmak ve karşı faaliyette bulunmak için İnternet Bilgi Değerlendirme Merkezi kurulduğunu söyledi. Bu merkezin 1998 yılında faaliyete geçtiğini belirten Çubuklu, Bu faaliyetler hassas konular olduğu için Genelkurmay Başkanlığı adının saklı kalması gerektiği değerlendiriliyor. Nitekim hayali isimler üzerinden internet sitesi kurulması da bu olsa gerek. Bunun illegal olmadığı dosyada mevcut. dedi.
2009 tarihli andıç emri ile illegal olduğu iddia edilen sitelere hukuk koruması sağlandığı iddiasına da değinen Çubuklu, bu iddianın ise elle tutulur bir yanı olmadığını savundu. Çubuklu, bu sitelerde yayınlanan bazı haberlerin AK Parti aleyhine açılan kapatma davasına delil olarak sunulduğu iddialarına da değindi. Çubuklu, 17 Ocak 2012 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Sicil Bürosu´ndan gelen yazıya göre kullanılan tek haberin 2007 tarihli ´Apronda Namaz Şov´ isimli haber olduğunu açıkladı. Bu haberin, sitede yayınlanmasından 1 ay önce, 27 Eylül 2007 tarihli Cumhuriyet Gazetesi´nde çıktığını belirten Çubuklu, ´irtica.org´ sitesine de 23 Ekim 2007 tarihinde kaynak gösterilerek konulduğunu söyledi.
Bu habere bakıldığında olayın doğru olduğu ve ilgililer hakkında soruşturma başlatıldığını belirten Çubuklu, gereğinin yapıldığının anlaşıldığını dile getirdi. Çubuklu, Daha da önemlisi bu haberin tarihi, AK Parti kapatma davasının açıldığı tarihe ve Anayasa Mahkemesi´nce verilen kararın tarihine bakıldığında bunların hepsi benim andıcı parafladığım tarihten çok öncesine aittir. dedi.
´Apronda namaz şov´ haberinin, Yaşar Büyükanıt´ın Genelkurmay Başkanlığı döneminde internet sitesine konulduğuna işaret eden Çubuklu, O tarihteki görevliler hakkında hiçbir işlem yapılmadan, bu olaydan haberi olmayan kişiler hakkında dava açılması ceza hukukunun şahsiliği prensibi ile bağdaşmamaktadır. Bu kapsamda, 2007-2008 yıllarında işletilen 2 sitede AK Parti aleyhine çeşitli basın kuruluşlarında yer alan haberlerin bulunması etik olarak kabul edilebilir bir durum değildir. Ama bu durumun benim sorumluluğumla bağdaşır hiçbir yanı bulunmamaktadır. şeklinde konuştu.
Dava konusu internet sitelerinin 1998 yılında kurulduğunu belirten Çubuklu, Sadece bizi yakaladınız. irtica.org 1 Nisan 2006 tarihinde kuruldu. Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök; biliyorsunuz. dedi. ( Cihan, DHA)
Duruşmada söz alan tutuklu sanık İnönü Üniversitesi´nin eski rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, tutuklu sanık emekli Orgeneral Hasan Iğsız´ı Malatya´da 2. Ordu Komutanı iken tanıdığını ifade ederek, Iğsız´dan 5 yaşında bir kız çocuğuna nakledilecek karaciğerin acil getirilebilmesi için yardım istediğini belirtti. Küçük kıza yapılan karaciğer nakline ilişkin gazete kupürlerini mahkeme heyetine gösteren Hilmioğlu, ´Gece 1, 2, 3 kaç olursa olsun ararım. Telefona kurmay başkanı çıkmıştır. Sizin de uçak kaldırma yetkiniz olsa sizi de ararım. 5 yaşındaki çocuğun hayatını kurtarmak benim için yaşamın ta kendisi´ dedi.
Tutuklu yargılanan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de merhum Başbakan Bülent Ecevit´in eski koruma müdürü ve eski milletvekili Recai Birgün ile Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu´nun tanık olarak dinlenilmesine değinerek, ´Gladyo, NATO´nun yeraltı örgütüdür. NATO´nun gizli hükümetidir. Recai Birgün ve Bülent Orakoğlu´nun tanık ifadeleri de bunları doğrulamıştır´ şeklinde konuştu. ´Ergenekon´ ve ´Balyoz Planı´ davalarının, gladyonun siyasi harekatı olduğunu ileri süren Perinçek, Türkiye´de gladyonun en faal olduğu dönemin yaşandığını savundu.
Sanıkların taleplerinin alındığı duruşma yarına ertelendi.
-Çömez´e kırmızı bülten talebi 4 gün önce gitmiş-
Diğer yandan Ergenekon davası sanıklarından Turhan Çömez´in neden kırmızı bültenle aranmadığı da ortaya çıktı. Adalet Bakanlığı açıklamasına göre, davaya bakan mahkeme 2009´da gerek görmediği kırmızı bülten için 4 gün önce talep gönderdi. Adalet Bakanlığı´nın Turhan Çömez´in kırmızı bültenle aranması için harekete geçmediği yönündeki haberler üzerine Bakanlık, yazılı açıklama yaptı. Açıklamaya göre, Adalet Bakanlığı 2009 yılında, Çömez için kırmızı bültene gerek var mı diye sordu ancak 13. Ağır Ceza Mahkemesi, gerek yok yanıtını verdi. İki yıl sonra Emniyet, Çömez´in Londra´da yaşadığını Adalet Bakanlığı´na bildirince mahkemeye bir kez daha soruldu. İstanbul 13´üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 4 yıldır yurtdışında olan Turhan Çömez için hazırladığı kırmızı bülten talebini 24 Mayıs 2012´de Adalet Bakanlığı´na ulaştırdı. Bakanlık açıklamasında evrakın aynı gün emniyete gönderildiği vurgulandı.
(28 Mayıs 2012, 12:59)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: