JİTEM davasında yaptığı tanıklıkla devletin yıllarca varlığını inkar ettiği yapılanmayı deşifre eden Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, ifadesinde Cem Ersever cinayeti ile ilgili de çarpıcı bilgiler verdi. Ersever´in kullandığı araç telefonunun öldürüldükten sonra ´Yeşil´ kod adlı Mahmut Yıldırım´a geçtiğini söyleyen Avcı, Ersever´in, birlikte hareket ettiği Mustafa Deniz´in, Ankara JİTEM´e yaptığı ´Evde patlayıcı saklıyor´ ihbarından sonra öldürüldüğünü, ancak Mustafa Deniz´in de Ersever ile birlikte öldürüldüğünü anlattı.
|
|
Hanefi Avcı´dan Cem Ersever cinayetiyle ilgili şok ifadeler
JİTEM davasında yaptığı tanıklıkla devletin yıllarca varlığını inkar ettiği yapılanmayı deşifre eden Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, ifadesinde Cem Ersever cinayeti ile ilgili de çarpıcı bilgiler verdi. Ersever´in kullandığı araç telefonunun öldürüldükten sonra ´Yeşil´ kod adlı Mahmut Yıldırım´a geçtiğini söyleyen Avcı, Ersever´in, birlikte hareket ettiği Mustafa Deniz´in, Ankara JİTEM´e yaptığı ´Evde patlayıcı saklıyor´ ihbarından sonra öldürüldüğünü, ancak Mustafa Deniz´in de Ersever ile birlikte öldürüldüğünü anlattı.
ERGENEKON´UN ARALADIĞI KAPI GİDEREK AÇILIYOR: BELGE VE BİLGİ SAHİBİ TANIKLARIN SAYISI ARTIYOR. BU KAPIYI ARTIK NE JİTEM NE ETÖ NE TSK´DAKİ CUNTACILAR NE DE BAŞKA BİR KONTRGERİLLA ÖRGÜTÜ KAPATAMAZ!
Şu an Edirne İl Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten ve 1984-1992 yıllarında Diyarbakır Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü yapan Hanefi Avcı, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nde devam eden Jandarma İstihbarat Terörle Mücadele (JİTEM) davasında talimatla verdiği ifadesinde Binbaşı Cem Ersever cinayetinin perde arkasına ışık tuttu. İfadesini 18 Haziran´da Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesi´nde veren Avcı, 5 Kasım 1993´te cesedi Ankara Elmadağ´da bulunan Ersever´in, JİTEM tarafından öldürüldüğünü söyledi.
´Kaybolursam Hanefi´ye gidin´
Avcı, ilk olarak Ersever´in kaybolduğu gün ile ilgili bildiklerini anlattı. Cem Ersever´in iş ortağı Alparslan Ertuğ´un bu olaydan kendisini haberdar ettiğini belirten Avcı, “Cem´e İstanbul´dan bir minibüs ve şoför vermiş. Cem´in Ankara´da bir evde gizlediği patlayıcıları alacaklarmış. Cem önce malzemeyi almaya gitmiş, ama şoförle randevulaştıkları yere gitmemiş, böyle durumlarda Hanefi´ye güvenebilirsin dediği için bana gelip bilgi verdi” dedi. “Yaptığım araştırmada öğrendiğim kadarıyla” diyerek ifadesini sürdüren Avcı şunları anlattı: “Mustafa Deniz, Cem´in çılgın bir yapısı olduğunu bildiği ve patlayıcıların da bulunduğu bir kısım malzemeleri Kemal Sadık Uzuner´in evine beraber koyduklarından, Cem bu malzemeleri kullanabilir endişesi ile Ankara´da JİTEM karargahına giderek bu vakayı, yani malzemelerin nereye konulduğunu anlatıyor. Bundan sonra tahminimce JİTEM, Ali Balkan Mete üzerinden Kemal Sadık (Ali Balkan Mete´nin şoförü ve JİTEM´e çalışan haber elemanı) ile irtibata geçerek önce malzemeleri alıp daha sonra Cem Ersever, Mustafa Deniz (itirafçı) ve Nevval (veya Neval)´i (Ersever´in sevgilisi) oradan alarak öldürüyor.”
Cem´in telefonu Yeşil´e geçti
Ersever´in gizlilik gereği kullandığı 522 kodlu araç telefonunun öldürüldükten sonra Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım´a geçtiğini tesbit ettiğini belirten Avcı, Yeşil´in o dönem JİTEM ajanı olduğunu, bu telefonu daha sonra onun kullandığını da söyledi.
DGM´ye bildirdim, çalışma yapılmadı
522 nolu araç telefonunu Kemal Sadık´ın da kullandığının tesbit edildiğini belirten Avcı, Ersever´in Yeşil ve Kemal Sadık tarafından öldürüldüğüne dair şu bilgileri verdi: “Cem öldürüldükten sonra bu telefon ile yapılan görüşmeler Kemal Sadık´ın yine hem ev hem araba telefonu, ayrıca bu telefonların olay öncesi görüşmeleri de birlikte detaylandırıldığında, söz konusu vakanın çok açık bir şekilde ortaya çıkacağı kanaatindeyim. Ancak ben Ankara DGM Savcılığı´na ve Jandarma´nın kurduğu tahkikat komisyonuna hem Cem´in hem de Kemal Sadık Uzuner´in telefon numaralarını vermiş olmama rağmen bu hususta sonuç alıcı bir çalışma yapılamadı. Halen de söz konusu vaka bir faili meçhul olarak tutulmaktadır.”
Emniyet´i basıp kilit ismi aldılar
Avcı, Ersever´in araç telefonunu Yeşil ile birlikte kullandığı ortaya çıkan JİTEM´ci Kemal Sadık Uzuner´in Emniyet´in elinden baskınla nasıl alındığını şöyle anlatıyor. “Ben de Ankara´da İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapan Abdurrahman Toygar´ı aradım. Bu şahıs daha sonra vefat etmiştir. Kemal Sadık Uzuner´in telefon numarasını vererek olayı anlatıp ilgilenmesini istedim. Kemal Sadık´ı telefonla çağırıyorlar ve Cem´i sorduklarında bu şahıs Cem´in yanında iki kişiyle birlikte Lada marka bir arabayla geldiğini; kendisinden malzemeleri alıp saat 11:00 gibi ayrıldığını söylüyor. O sırada bir kısım Jandarma İstihbarat görevlileri Ankara Emniyeti´ne gelerek ´Bizim istihbarat elemanımızı nasıl alırsınız, deşifre edersiniz´ diyerek baskın bir tutumda bulunuyorlar. Bunun üzerine Emniyet görevlileri Kemal Sadık´ı bırakmak zorunda kalıyor.”
O eve girdi ve bir daha çıkmadı
Hanefi Avcı, kendisini Ersever´in iş ortağı olarak tanıtan Alparslan Ertuğ´un, bir karşılaşmalarında kendisine cinayetle ilgili anlattıklarını ise ifadesinde şöyle özetlemiş: “Alparslan Ertuğ ile karşılaştığımda, bana Cem´in öldürülmesi olayını çözdüğünü ifade ederek olaydan sonra Cem´in bulunduğunda üzerinde ne olduğunu Ankara´ya gelip jandarmadan sorduğunu; üzerinde kadife bir pantolon bulunduğunu öğrendiğini; oysa ki Cem´in Ankara´ya duruşmaya girmek üzere gittiği için yanında duruşmada giymek üzere çantasında takım elbise götürdüğünü; kendisine bu takım elbiseyi Kemal Sadık´ın evinde giyeceğini; oradan avukatına, oradan da mahkemeye gideceğini söylediğini; oysa ki Kemal Sadık´ın evinden çıkmış olsaydı takım elbisesiyle çıkmış olacağını; mahkemenin de saat 13:30 da olduğunu; saat 11:00 civarında Sadık Uzuner´in yanına gelen Cem Ersever´in başka yerde elbise giyme pozisyonunun olmadığını; dolayısıyla Cem´in Kemal´in evine girip bir daha evden çıkmadığını; Mustafa ve kızın da aynı şekilde bu şahsın evinde ya da buradan kaçırılarak öldürüldüğünü bana söyledi.”
Nevval (veya Neval) Boz´a tuzak kurup öldürdüler
Hanefi Avcı, cesedi Polatlı çıkışında bulunan Mustafa Deniz ile cesedi Kızılcahamam´da bulunan Nevval (veya Neval) Boz´un nasıl ortadan kaybolduğuyla ilgili de bildiklerini şöyle anlattı: “Mustafa Deniz Emniyet´in bilgisi dahilinde Kemal Sadık´ı telefonla arayarak kendisine ´gel´ demesi üzerine evine gidiyor; bir daha bu şahıstan haber alınamıyor. Cem´in kaybolduğunu öğrenen İstanbul´daki Nevval (veya Neval) Boz da Kemal Sadık´ı arayarak görüşmek istiyor. O da Ankara´ya geliyor; bu şahsın evine geliyor. Bir daha Nevval (veya Neval)´den de haber alınamıyor. 3-5 gün geçtikten sonra Ankara´nın çıkışında üçü de öldürülmüş olarak bırakılıyor.” ( Taraf)
Ersever´in sağ kolu Mustafa Deniz yaşıyor mu?
06 Ocak 2010: Jandarma Genel Komutanlığı´nın ´gizli´ ibareli resmi belgesi yeni bir tartışma başlattı. Belgeye göre, Binbaşı Ahmet Cem Ersever ile birlikte 1993 yılında öldürülen JİTEM elemanlarından Mustafa Deniz yaşıyor. Jandarma Genel Komutanlığı´nın Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderdiği JİTEM elemanlarıyla ilgili belgede Mustafa Deniz´in, yakın zamana kadar Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı´nın Ankara birimi emrinde çalıştığı, 18 Mart 2009 tarihinde de istifa ettiği belirtiliyor. JİTEM´i inkar eden Jandarma Genel Komutanlığı, bu kez başka bir vahim olayla gündemde. Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen 11 sanıklı JİTEM davasının müdahil avukatı Tahir Elçi, JİTEM´in varlığı ve dava dosyasındaki sanıkların Jandarma´da çalışıp çalışmadığının öğrenilmesi için Jandarma Genel Komutanlığı´na yazı yazılmasını talep etti. Bunun üzerine mahkeme, JİTEM adlı bir birimin olup olmadığı, var ise hangi tarihte kurulduğu, faaliyetine devam edip etmediği, iddianamede belirtilen kişilerin kuruluşa üye olup olmadıkları şeklindeki soruları içeren bir yazıyı Jandarma´ya gönderdi. Bununla ilgili cevap yazısı hazırlayan Jandarma Genel Komutanlığı, JİTEM davası sanıklarının durumuyla ilgili belgeleri Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderdi. Hakim Albay Gazi Koçer imzasıyla gönderilen yazıda, sanıkların görev yerleri ve sürelerine ilişkin bilgiler verildi. ´Gizli´ ibareli belgede, sanıklardan Mustafa Deniz´in Jandarma İstihbarat Komutanlığı bünyesinde memur olarak çalıştığı bilgisi yer aldı. Deniz´in görev yerleri ve tarih kısmında (12.4.1992-18.3.2009) Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı Ankara emrinde memur olarak görevli 18.3.2009 tarihinde istifa etmiştir. ifadesi yer aldı. JİTEM´in kurucularından Ahmet Cem Ersever´in sağ kolu olan, PKK itirafçısı Mustafa Deniz´in 15 Kasım 1993 tarihinde öldüğü ileri sürülüyordu. Ağrı nüfusuna kayıtlı Mustafa Deniz, üniversitede okuduğu 1984 yılında PKK´ya katıldı. PKK içinde Ferhat kod adını alan Deniz, 1989 yılında PKK´dan kaçarak itirafçı oldu ve JİTEM bünyesinde faaliyetlere başladı. JİTEM Grup Komutanı Binbaşı Ahmet Cem Ersever´in sağ kolu olarak bilinen Deniz´in Güneydoğu´da işlenen onlarca cinayette tetikçilik yaptığı ileri sürüldü. JİTEM içinde yaşanan çatışmanın ardından Ersever ile birlikte Ankara´ya atanan Deniz´in, 1993 yılında Ersever ve sevgilisi Nevval (veya Neval) Boz ile birlikte öldürüldüğü açıklanmıştı. 15 Kasım 1993 tarihinde Ankara´nın Polatlı ilçesi yakınlarında bulunan bir cesedin Deniz´e ait olduğu belirtilmişti. Ersever´in de, Ankara´nın Elmadağ ilçesi çıkışındaki boş bir arazide elleri arkadan bağlanmak suretiyle kafasına iki kurşun sıkılarak öldürüldüğü dile getirilmişti. O tarihte Cem Ersever´in kullandığı mobil telefonu daha sonra ´Yeşil´ kod adıyla bilinen Mahmut Yıldırım´ın kullanmaya başladığı iddia edilmişti. Ersever ve iki arkadaşının ´Yeşil´ tarafından infaz edildiği vurgulandı. ( Cihan)
(20 Temmuz 2009), son güncel.: (06 Ocak 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: