Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay´ın reform paketinin iptali için Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu´yla yaptığı görüşme, hukukçuların tepkisini çekti. Telefon kayıtlarına bakıldığında, Kantarcıoğlu´nun değişikliğe karşı olduğunun anlaşıldığı vurgulanıyor. Henüz dava açılmadan ihsas-ı reyde bulunan Kantarcıoğlu´nun davadan çekilmesi gerektiği belirtiliyor. Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya istifa çağrısı yaparken, Prof. Mustafa Kamalak, göreve devam etmenin yargıya zarar vereceğini söylüyor. Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Erdem Gençay da, ´Oktay´ın yargıyı etkilediği, Kantarcıoğlu´nun ihsas-ı reyde bulunduğu belli´ diyor. Kamuoyunda mahkemenin anayasa değişiklik paketi konusunda hukuk dışına çıkacağı tahmini yapılıyordu. Bu tartışmaların üzerine gelen ses kaydı bu izlenimi pekiştirdi. 27 Nisan muhtırasına açık bir dille karşı çıkan, tanımadığını ve direneceğini açıklayan hükümetin, anayasa mahkemesinin hukuksuz şekilde esasa girerek bazı maddelerini iptal etme muhtırası karşısında ne yapacağı merak ediliyor.
İhsas-ı rey uyarısı: Fulya Kantarcıoğlu davadan çekilmeli
Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay´ın reform paketinin iptali için Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu´yla yaptığı görüşme, hukukçuların tepkisini çekti. Telefon kayıtlarına bakıldığında, Kantarcıoğlu´nun değişikliğe karşı olduğunun anlaşıldığı vurgulanıyor. Henüz dava açılmadan ihsas-ı reyde bulunan Kantarcıoğlu´nun davadan çekilmesi gerektiği belirtiliyor. Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya istifa çağrısı yaparken, Prof. Mustafa Kamalak, göreve devam etmenin yargıya zarar vereceğini söylüyor. Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Erdem Gençay da, ´Oktay´ın yargıyı etkilediği, Kantarcıoğlu´nun ihsas-ı reyde bulunduğu belli´ diyor. Kamuoyunda mahkemenin anayasa değişiklik paketi konusunda hukuk dışına çıkacağı tahmini yapılıyordu. Bu tartışmaların üzerine gelen ses kaydı bu izlenimi pekiştirdi. 27 Nisan muhtırasına açık bir dille karşı çıkan, tanımadığını ve direneceğini açıklayan hükümetin, anayasa mahkemesinin hukuksuz şekilde esasa girerek bazı maddelerini iptal etme muhtırası karşısında ne yapacağı merak ediliyor.
Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay´ın reform paketinin iptali için Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu´yla yaptığı görüşme, hukukçuların tepkisini çekti. Telefon kayıtlarına bakıldığında, Kantarcıoğlu´nun değişikliğe karşı olduğunun anlaşıldığı vurgulanıyor. Henüz dava açılmadan ihsas-ı reyde bulunan Kantarcıoğlu´nun davadan çekilmesi gerektiği belirtiliyor. Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Erdem Gençay, Seyfi Oktay´ın yargıyı etkileme girişimlerinin avukatların hukuka duyduğu güveni zedelediğini belirtiyor. Avukatlar böyleyken vatandaşın düştüğü durumu siz düşünün. diyen Gençay, Fulya Kantarcıoğlu ile Oktay arasındaki diyalogları şöyle yorumluyor: Konuşmalar bizi endişeye sevk etti. Gerçek olmasın diliyoruz. Tüm telefon görüşmelerine baktığımızda anlıyoruz ki, bunlar davayı yönlendirme amaçlı. Basit bir bilgi alışverişi değil. Anayasa Mahkemesi gündemindeki davayla ilgili endişeliyiz.Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Avukat Sinan Kılıçkaya, telefon görüşmelerine göre Seyfi Oktay´ın yargıya açık bir müdahalede bulunduğunu vurguluyor. Anayasa Mahkemesi´nin önüne gelecek muhtemel bir konuda yargıyı etkilemeye çalıştığına dikkati çekerek şu eleştirileri sıralıyor: 7´ye 4 gibi sayı vermesi diğer üyelere de saygısızlık. Kantarcıoğlu açıkça ifade etmese bile ihsası reyde bulunmuş. Telefon görüşmelerinden Oktay gibi düşündüğü, anayasa değişikliğine karşı olduğu net şekilde anlaşılıyor. Dolayısıyla yasa henüz önüne gelmeden görüşü önceden bellidir. Yargılamaya hakim olarak katılmamalı. Demokratik toplumda böyle bir şey olmaz. Kimse Türkiye´yi az gelişmiş demokrasiyle mahkûm etmemeli. Kendisini istifaya davet ediyoruz. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Kamalak ise adaleti etkileyici, şüphe uyandırıcı bir durumda hem hukuk usulü hem ceza usulüne göre hakimin çekilmesi gerektiğini vurguluyor. Kamalak, şu görüşleri belirtiyor: Fulya Hanım´ın, her bakımdan çekilmesinde fayda var. Medyaya düştüğüne göre hakimin kendiliğinden çekilmesi gerekir. Birilerinin ihtarına lüzum yok. AK Parti de çekilmesini isteyebilir. Çünkü Kantarcıoğlu´nun görüşünü duymayan kalmadı. Çekilmediği takdirde yargıya zarar verir. Adalete güven zedelenirse bu güveni onarmak güç olur. ( Zaman)
Hükümet yargı muhtırasına direnecek mi?
Kamuoyunda mahkemenin anayasa değişiklik paketi konusunda hukuk dışına çıkacağı tahmini yapılıyordu. Bu tartışmaların üzerine gelen ses kaydı bu izlenimi pekiştirdi. 27 Nisan muhtırasına açık bir dille karşı çıkan, tanımadığını ve direneceğini açıklayan hükümetin, anayasa mahkemesinin hukuksuz şekilde esasa girerek bazı maddelerini iptal etme muhtırası karşısında ne yapacağı merak ediliyor. Bu konuda şu ana kadar hükümet net bir tavır ortaya koymuş değil. Konuyla ilgili açıklama yapanlardan biri de 27 Nisan askeri muhtırasına karşı hükümetin direneceğini açıklayan bildiriyi okuyan Cemil Çiçek oldu. Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can´ın Yüksek Mahkeme´nin anayasa değişikliğiyle ilgili verebileceği karara rağmen hükümetin referanduma gidebileceği görüşüne hükümet kanadından cevap geldi. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında yaptığı basın açıklamasında konuya ilişkin soruya muhatap oldu. Anayasa Mahkemesi´nin kararını sağlıklı bir şekilde vermesini isteyen Çiçek, Başkaları ne söyler bilmiyorum, onu yorumlamak gibi bir görevim de yok. Anayasa Mahkemesi, zaten işleyen bir süreç var, referandum süreci onu da dikkate alarak yakın bir gelecekte kararını verecektir, onun için bırakalım onlar sağlıklı bir karar versinler. diye konuştu. ( Zaman)
Cumhurbaşkanı Gül: Biraz tartışılsın bakalım
Osman Can´ın, raportörü olduğu Anayasa Mahkemesi hakkında ortaya attığı görüş geniş yankı buldu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Can´ın ´Yüksek Mahkeme´nin anayasa değişikliğiyle ilgili verebileceği karara rağmen hükümetin referanduma gidebileceği´ne ilişkin açıklamasının kamuoyunda tartışılmasını istedi. Demokrat Yargı Eşbaşkanı Osman Can´ın, anayasa değişikliği paketinin bazı maddelerinin iptal edilmesi durumunda Bakanlar Kurulu´nun, kararı yok sayabileceğine yönelik açıklaması, tartışılmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Anayasa Mahkemesi raportörü de olan Can´ın sözlerine ilişkin olarak, Biraz tartışılsın bakalım. dedi.
CHP olası direnişten çekiniyor
Ancak Osman Can´ın söz konusu açıklaması, reform paketini Anayasa Mahkemesi´ne götüren CHP´yi rahatsız etti. MYK toplantısı sonrasında gündeme ilişkin soruları cevaplandıran CHP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Suha Okay, Anayasa´da hiçbir kişi, kurum ve kuruluşun yargı kararlarının uygulanmasını erteleyemeyeceğine dair hükmün yer aldığını söyledi. Ardından şu ifadeleri kullandı: Bir hukuk devletindeysek herkes hukukun kurum ve kurallarını içine sindirmek zorunda. Sayın Can´ın mantığından hareket edersek, aslında Anayasa Mahkemesi´nin kararı uygulanmasın değil, daha pratik bir yol var ´Anayasa Mahkemesi´ni lağvedelim´ desin. Bunun için yasa çıkartmaya da gerek kalmasın. Böyle bir hukuksuzluğun savunusu olamaz. ( Zaman)
AK Parti´li Burhan Kuzu: Siz kasete bakın kasete, orada bırakın telkin etmeyi, doğrudan direktif, emir vermek var
Anayasa Mahkemesi Raportörü Can´ın Anayasa paketinin iptali halinde hükümete bu kararı uygulamaması tavsiyesini yorumlayan AK Partili Kuzu, ?Bu bir yorumdur, ifade özgürlüğü olarak görmek lazım, saygı duyulmalı? dedi. AK Partili TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can´ın, Anayasa değişiklik paketinin iptal edilmesi halinde hükümete bu kararı uygulamaması tavsiyesini ´ifade özgürlüğü olarak´ yorumladı. Kuzu, şunları söyledi: ?Osman Can bir kanaatini söylemiş, kendine göre bir yorumda bulunmuştur. Buna ifade özgürlüğü bağlamında bakmak lazım. Anayasa´nın hükmünü hatırlatıyor, ´Aman yanlış olmasın´ diyor. Bunun neresi talimat? Dosya da onda değil. Yargı bundan etkilenmez, el altından giden telefonlardan, başka türlü davranışlardan etkilenir. Şimdi bu konuşma nedeniyle bir kesime yüklen Allah yüklen. Ama öbür kesimin yapmış olduğu bırakın telkin etmeyi, doğrudan direktif, emir vermektir. Bunlar yasaktır anayasada. Bunlardan bir şey olmuyor da Can ya da biz görüş açıkladığımızda yargıyı etkilemek gibi değerlendiriliyor, nasıl bir yargıysa hemen etkileniyor. Eski bir Adalet Bakanı´nın bir partinin eski lideri ve bir Anayasa Mahkemesi üyesiyle yaptığı görüşmelere ilişkin kasetlere bakın, her tarafta konuşmaları var. Bunlar doğruysa vay yargının haline. Kaldı ki Anayasa Mahkemesi siyasi yönü ağır bir yargı tipidir, eleştirilmesi doğaldır. Çünkü orada görülen somut bir ceza ya da alacak verecek davası değil ki. Bu meseleleri ifade özgürlüğü olarak görmek lazım. Siz kasete bakın kasete.? ( Hürriyet)
Kantarcıoğlu ´tehlike´ uyarısı yaptı
Anayasa Mahkemesi Üyesi Fulya Kantarcıoğlu, ´Ergenekon´dan gözaltına alınan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay ile yaptığı iddia edilen telefon görüşmesiyle ilgili açıklama yaptı. Kantarcıoğlu, ´tehlike´ uyarısı yaptı. Anayasa Mahkemesi Üyesi Fulya Kantarcıoğlu, ´Ergenekon´ soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay ile yaptığı iddia edilen telefon görüşmesiyle ilgili, ´İçeriği, Anayasa´nın 149. maddesinin ve Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete´de yayımlanmış kararlarının tekrarından ibaret olan bir telefon konuşmasının, Anayasa güvencesi altındaki temel haklar yok sayılarak açıklanması ve ihsası rey altında karara bağlanmamış bir davayı etkileme çabalarının konusu yapılması dikkatlerden kaçmamalıdır´ dedi. Kantarcıoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Anayasa´nın 2. maddesi uyarınca, insan haklarına dayanan demokratik, laik, sosyal hukuk devletini benimseyen anayasal sistemde en temel insan haklarından biri olan haberleşmenin gizliliği ihlal edilerek, bazı yazılı ve görsel basın organlarında yer alan haber ve yorumların, açıklama yapmasını zorunlu kıldığını belirtti. Fulya Kantarcıoğlu, şunları kaydetti: ´Çok uzun bir süredir Anayasa Mahkemesinde görev yapan ancak meslek etiği ve sorumluluğu gereği sadece kullandığı oy ve karşı oylarla görüşünü açıklamayı ilke edinen bir yargıç olarak özel hayatıma ve haberleşme özgürlüğüme yapılan saldırının, özünde kullandığım yargı yetkisine yönelik olması nedeniyle doğruları kamuoyu ile paylaşma gereği duymam, hukuk devleti adına kaygı vericidir. İçeriği, Anayasa´nın 149. maddesinin ve Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete´de yayımlanmış kararlarının tekrarından ibaret olan bir telefon konuşmasının, Anayasa güvencesi altındaki temel haklar yok sayılarak açıklanması ve ihsası rey altında karara bağlanmamış bir davayı etkileme çabalarının konusu yapılması dikkatlerden kaçmamalıdır. Bugüne kadar, Anayasa´nın konuya ilişkin tüm kuralları göz ardı edilerek, yalnız Anayasa´nın değil, evrensel hukukun da koruduğu kişilik haklarımın ihlal edilmesi, anayasal demokrasimizin ne denli büyük tehlike altında olduğunun somut bir göstergesidir. Bütün bu olumsuzluklara karşın, Anayasa´ya, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne inancını koruyan bir yargıç olarak görevimi, Anayasa´ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerim doğrultusunda yerine getirmeye devam edeceğim. ( AA)
(15 Haziran 2010, 10:14)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
´Anayasa Mahkemesinin vereceği hukuksuz iptal kararı yok hükmündedir´ tartışmasıyla ilgili tüm manşetlerimiz
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi