´Derin devlet bitmedi. Derin devleti en çok sarsan şey kozmik odaya girilmesiydi´ diyen Doç. Dr. Emre Uslu; çok çarpıcı bilgiler içeren ´Dün Kürtler Bugün Cemaatler´ adlı kitabını yayınladı: ´İlk olarak orada savcının açıklamasına göre 20 adet dosya ayrıldı ve bunlarda suç unsuru olduğu ifade edildi. Bunlarla ilgili hukuki süreç henüz başlamadı. Belki başlar bilemiyoruz. Ya da sessizce kapatılacak. Kozmik odaya girilmesinden sonra derin devlet bütün planlarını revize etti. Hem planlar hem de planlarda kullanılan beyaz ve siyah kuvvetler yeniden yapılandırılmaya başladı. Yani derin devletin re-organize olması kararı çıktı. Hatırlar mısınız bilmem Ankara´da içi bomba dolu bir kamyon durduruldu. Neydi bu? Bu yeniden yapılanmanın bir sonucu. O bombalar Seferberlik Tetkik Kurulu´na bağlı bir kamyonda çıktı. Muhtemelen bu yeniden yapılanma içinde bir transferdi. Benzer biçimde, bu Seferberlik Tetkik Kurulu´nda görevlendirilmiş subaylar yeniden organize edildi. Özellikle asker çocuklarından seçilen yeni bir ekip kurulmaya başlandı. 2011 seçimleri, derin devlet için hayat memat meselesi. AK Parti´nin iktidardan düşürülmesi en azından bir koalisyon çıkartılması için her şey yapılacak. Son dönemde bunun işaretleri özellikle dış basında verilmeye başlandı.
Kozmik Oda soruşturması kapatılıyor, derin güç yenileniyor
´Derin devlet bitmedi. Derin devleti en çok sarsan şey kozmik odaya girilmesiydi´ diyen Doç. Dr. Emre Uslu; çok çarpıcı bilgiler içeren ´Dün Kürtler Bugün Cemaatler´ adlı kitabını yayınladı: ´İlk olarak orada savcının açıklamasına göre 20 adet dosya ayrıldı ve bunlarda suç unsuru olduğu ifade edildi. Bunlarla ilgili hukuki süreç henüz başlamadı. Belki başlar bilemiyoruz. Ya da sessizce kapatılacak. Kozmik odaya girilmesinden sonra derin devlet bütün planlarını revize etti. Hem planlar hem de planlarda kullanılan beyaz ve siyah kuvvetler yeniden yapılandırılmaya başladı. Yani derin devletin re-organize olması kararı çıktı. Hatırlar mısınız bilmem Ankara´da içi bomba dolu bir kamyon durduruldu. Neydi bu? Bu yeniden yapılanmanın bir sonucu. O bombalar Seferberlik Tetkik Kurulu´na bağlı bir kamyonda çıktı. Muhtemelen bu yeniden yapılanma içinde bir transferdi. Benzer biçimde, bu Seferberlik Tetkik Kurulu´nda görevlendirilmiş subaylar yeniden organize edildi. Özellikle asker çocuklarından seçilen yeni bir ekip kurulmaya başlandı.2011 seçimleri, derin devlet için hayat memat meselesi. AK Parti´nin iktidardan düşürülmesi en azından bir koalisyon çıkartılması için her şey yapılacak. Son dönemde bunun işaretleri özellikle dış basında verilmeye başlandı.
Türkiye çok hızlı değişiyor ve dönüşüyor. Bu değişimin ana taşıyıcısı siyaset olsa da başta akademisyenler, gazeteciler ve kritik noktalardaki bürokratlar önemli katkılar sunuyorlar. Bu inkar edilemez. Son yıllarda bir sınıf daha aktör olarak kamusal alana çıkıyor. Bunların ortak özellikleri belli bir dönem kamunun çeşitli kademelerinde görev almaları ve genç yaşta görevlerinden ayrılarak akademisyen, yazar ya da gazeteci kimlikleri ile kamusal alana çıkmalarıdır. Bu hafta Söyleşi-Yorum´da bu sınıftan bir aktör var: Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Uslu. Kendisi kısa bir süre önceye kadar Emniyet´te terörle mücadele alanında çalışan bir kamu görevlisi idi. Şimdi akademisyen ve yazar kimliği ile kamusal alanda. Geçtiğimiz günlerde ´Dün Kürtler Bugün Cemaatler´ adlı bir kitap çıkardı. Biz de kendisi ile derin devleti, derin devletin tehdit algısını, nasıl harekete geçtiğini konuştuk. Emre Uslu derin devletin harekete geçmesinde tek bir kriteri olduğunu söylüyor; pasif öteki´nin, ´aktif öteki´ haline gelmesi.
Kuvvet komutanlarının görevden alınmasının anlamı nedir? - Görevden alınmaları, Balyoz Davası ile ilgileri açısından göz önüne alındığında bir ilk. Ve önemli bir ilk. Ben bunu, önümüzdeki ay başlayacak dava öncesi, Ergenekon Davaları´nda yaşanan katakullileri önleyici bir tedbir olarak görüyorum.
Ergenekon Davası´nda hasta olarak tutukluluktan kurtulma gibi mi? - Evet, hastalanmaları, bir hakim tutukluluk kararı veriyorken, bir başkası serbest bırakıyordu. Bu davalara bakan hakimlere HSYK´dan gelen baskılar söz konusuydu. İşte bu görevden almalar bundan sonra davalarda hukuki sürecin sağlıklı işleyeceğini gösteriyor.
Ne bekliyorsunuz bu davayla ilgili olarak? - Burada bir şey olabilir, mahkeme süreci ile ilgili yeni tutuklamalar bekliyorum. Çünkü Balyoz iddianamesine baktığınızda şu anda bu davada sanık olanların serbest kalması bana normal gelmiyor. Herşey bir gecede oldu. Sihirli bir değnek dokunmuş gibi tutuklu olanlar bir anda serbest kaldı. Bu nasıl oldu bilmiyoruz gerçekten. Görevden almaları hukuksal olarak tartışmaya gerek yok. İlgili madde açık.
Ergenekon Davası sürüyor, diğer davalar da öyle. Ne olacak sonuç? -Ergenekon Davası ile ilgili konuşursak, kritik soru; Ergenekon örgütünün varlığının hukuken tespit edilip edilemeyeceğidir. Yani oradaki tutukluların durumundan öte, bu yapının mahkeme tarafından terör örgütü ya da silahlı örgüt olarak tespit edilip edilemeyeceği. Türkiye´nin geleceği ve derin devletin kaderi bu kararla belirlenecek.
Peki nedir Ergenekon? - Ergenekon, derin devletin 1999´dan sonra tehlike olarak tanımladığı, cemaatlere, özelikle Gülen cemaatine karşı mücadele için kurduğu bir yapının adıdır. Ergenekon, özellikle Gülen Cemaati´ni bürokrasiden silme operasyonuydu. Yani derin devletin bir operasyonunun adıydı. Bu operasyon 1999´da Gülen´in kasetlerinin ATV´de yayınlanmasıyla kamusal alana çıktı. Nitekim iddianamedeki dosyalara baktığınızda Ergenekon yeniden yapılanma belgelerinin 1999 tarihli olduğunu görürsünüz. Burada temel sorun şuydu: devlet 1990´larda PKK ile uğraşırken, tehlikeli gördüğü İslami yaşam tarzına sahip insanların bürokrasiye girdiğini fark etti ve 1999´da bunları temizlemek için yeniden yapılandı.
Derin devlet, ´Aktif Öteki´nden rahatsız
Devletin bu rahatsızlığı çok eski değil mi? - Hep vardı. Cumhuriyetin başından bu yana. Devletin dindarlarla birlikte, Kürtlere, azınlıklara, Alevilere karşı rahatsızlığı hep var oldu. Ve derin devlet bunlardan aktif öteki olan ile sürekli mücadele etti.
Ne demek ´aktif öteki´? - Bunun ´pasif öteki´ ile açıklayayım. Devler kültürel kimlik olarak bir çok kimlikten rahatsız. Dindarlardan, Kürtlerden, Alevilerden, azınlıklardan vs. İşte devletin potansiyel tehlike bulduğu bütün bu kimler kendi hallerinde iken devlet açısından ´pasif öteki´. Mesela Aleviler bugün sadece izleniyor, bu açıdan şimdilik ´pasif öteki´. Ama ne zamanki bu kesimler hak ve özgürlükleri için kendilerini siyaseten ifade etmeye başladılar ´aktif öteki´ oldular. Ve devlet cumhuriyet boyunca bütün aktif ötekilerle mücadele etti. 1999´dan itibaren mücadele ettiği ´aktif öteki´ cemaatler.
O zaman son kitabınızın adı da anlamlı: ´Dün Kürtler Bugün Cemaatler´... -Aynen. Kitabın üst başlığı da; ´Derin devletin tehdit haritası´. Yani derin devlet 1999´dan bu yana Ergenekon ile cemaatlerle uğraşıyor ama 1980´lerin orasından itibaren de diğer ´aktif öteki´ olan Kürtlerle mücadele ediyor.
Kürtlerle mücadeleye gelmeden önce Ergenekon´dan devam edelim. Nasıl başladı Ergenekon operasyonu? - Operasyon 1999´da televizyonlarda başladı. O dönemde MGK´ya cemaatlerle ilgili raporlar sunuldu diye manşetler atıldı. Sonra kasetler görüntüler vs oldu. Ama sonuç alınamadı. Ondan sonra düğmeye basıldı ve cemaatlere yönelik operasyon yapılmaya başlandı. Halen de devam ediyor. En son Dursun Çiçek´in hazırladığı evlere silah koyalım, bunları temizleyelim türü planlar ortaya çıktı.
Hedef cemaati silahlı örgüt olarak göstermek
Hedefi ne bu operasyonların? - Hedefteki cemaatleri terör örgütü gösterme. Nuh Mete Yüksel´in açtığı dava bunun bir örneği. Daha sonra bu süreç bürokrasi içinde işliyor, bilirkişi raporları vs. Devlet kurumlarından MİT´ten falan görüşler isteniyor. Gelen görüş şu oluyor: Gülen cemaati terör örgütü değildir, bunların silahla, şiddetle işi yoktur deniyor. Kısaca 1999´da başlayan süreç başarısızlıkla sonuçlanıyor. Bunda AK Parti´nin 2002´de tek başına iktidar olmasının rolü de var.
Nasıl? -AK Parti´nin beklenmeyen ve istenilmeyen şekilde iktidara gelmesi 1999´da başlayan operasyonların önünü kesti. Bu yüzden 2003-2004 yıllarında AK Parti´ye yönelik darbe planları yapıldı. Önce AK Parti´yi indirelim sonra cemaatin önünü keseriz dendi. Ama olmadı. Şu anda yargılanan Ergenekon ama esas yargılanan derin devletin bir operasyonu.
Sonuç ne olacak? - Sonuçta bu dava o kadar kritik bir dava ki davanın aktörleri her türlü yöntemle davayı rayından çıkarmaya çalışıyorlar. Sonucun ne olacağını derin devletin gücü ile ona karşı mücadele eden bürokrasi içindeki güçlerin dengesi belirleyecek. Ya bir pazarlıkla iş kapatılacak ya da Ergenekon yapısının bir örgüt olduğu tescillenecek ve bundan sonraki derin devlet operasyonları için güçlü bir demokrasi sinyal verilmiş olacak.
Peki derin devletin önceki tehdit algısına yani Kürtlere gelelim. Orada da bir başarısızlık söz konusu değil mi? - Burada şu var; derin devlet için başarı her zaman öncelikli değil. Bazen de operasyonun kendisi sonuçlarından dana önemli olabiliyor. Devletin cemaatlerle mücadelesi ile Kürtlerle mücadele biçimi çok farklıydı. Kürtler silahlı olduğu için onları terörize etmeleri kolay oldu. Karşılarında PKK vardı ve herkesi PKK adına infaz edebildiler. 17 bin faili meçhulden söz ediliyor: Fakat bu faili meçhule kurban gidenler kim diye bir soru sorulmadı. Kimler, neden özellikle hedef seçildi ve nasıl bir mantıkla öldürüldü?
Faili meçhullere PKK´lı maskesi
Siz bu soruyu kitapta soruyorsunuz. Sonuç? - Şu karşıma çıktı, öldürülenlerin yekunu İnsan Hakları Derneği (İHD) ile bağlantılı olanlar. Orada çalışanlar, İHD´ye başvuranlar, onların akrabaları. O zaman devletin içinde olduğum için biliyorum bunu. İHD ile mücadele edilmeli kararı alındı ve dernek PKK´nın yan unsuru olarak gösterilmesi konuşuldu. Derin devletin devreye girdiği nokta, devletin İHD ile hukuk sınırları içinde mücadele edememesinden sonra oldu. Ve faili meçhuller başladı. Bakıyoruz İHD aktif elemanları teker teker temizlenmiş. Kitapta bunlar var. Faili meçhullerde ikinci grup PKK´ya yakın siyasi aktörler yani o zamanki HEP. HEP´in bölgede çalışanları. Sonra PKK´ya yakın gazeteciler diye tanımlanan kişiler kurban seçilmiş. Özgür Gündem´in bombalanması vs. bu kapsamda yapılan eylemler. Derin devletin yaptığı kendi içinde oldukça tutarlı ve devletten bağımsız da değil.
Peki sayı nedir gerçekten 17 bin 500 mü? - Benim derlediğim 1683 siyasi faili meçhul var. Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre 1987-1999 arası faili meçhul sayısı 1683. Ve faili meçhullerin en yoğun olduğu dönem 1991-1994 arası. 1991´de 125, 1992´de 341, 1993´te 329 ve 1994´te 418. Sonra düşmeye başlıyor. Bakıyorsunuz 1993´te Kürt sorunun çözülmesinde önemli bir fırsat kaçmış ve bu dönemler aynı zamanda faili meçhullerin en yoğun olduğu yıllar. Bunlar tesadüf olabilir mi?
Neden o yıllar? - Çünkü o dönem Kürtler devlet açısından ´aktif öteki´ olmaya başladılar. 1984-1990 başına kadar devlet Kürtleri bir anlamda terörize ederek mücadele ediyordu. Ancak PKK, 1990´ın başından itibaren siyasallaşmaya ağırlık vermeye başlayınca derin devlet devreye girdi. Ve bu dönemde PKK militanlarını öldürmüyorlar ama infaz dediğimiz faili meçhullerin hedefinde Kürt siyasal talebi ve aktörler var. Bu kitapta o resmi sunuyorum.
Kürtlere yapılan operasyonun yürütücüsü kim? - JİTEM´ciler, Susurluk denen süreç. Bugün soruluyor, Ergenekon ile JİTEM ve Susurlukçuların bağlantısı yok mu diye? Yok, çünkü ikisi iki farklı operasyonun yürütücüleri. Ortaklıkları derin devlet tarafından yönetilmeleri. Bir de 17 bin 500 faili meçhul var deniyor ama benim derlediğim 1683 faili meçhul var.
Derin devlet yeniden yapılanıyor
Derin devlet hakkında çok şey ortaya çıktı. Derin devlet bitiyor mu? - Hayır bitmiyor. Derin devleti en çok sarsan şey kozmik odaya girilmesiydi.
Sahi ne oldu? Geçen yıl sizle yaptığımızda söyleşide ´kozmik odadan her şey çıkabilir´ demiştiniz. Ne çıktı? -Kozmik odaya girilmesi çok şeyi değiştirdi. İlk olarak orada savcının açıklamasına göre 20 adet dosya ayrıldı ve bunlarda suç unsuru olduğu ifade edildi.
Hukuki süreç başlamadı mı bunlarla ilgili? - Hayır henüz başlamadı. Belki başlar bilemiyoruz. Ya da sessizce kapatılacak.
Peki işin derin devlet yönü? - Burası önemli. Kozmik odaya girilmesinden sonra derin devlet bütün planlarını revize etti.
Nasıl? - Hem planlar hem de planlarda kullanılan beyaz ve siyah kuvvetler yeniden yapılandırılmaya başladı. Yani derin devletin re-organize olması kararı çıktı. Hatırlar mısınız bilmem Ankara´da içi bomba dolu bir kamyon durduruldu. Neydi bu?
Neydi? - Bu yeniden yapılanmanın bir sonucu. O bombalar Seferberlik Tetkik Kurulu´na bağlı bir kamyonda çıktı. Muhtemelen bu yeniden yapılanma içinde bir transferdi. Benzer biçimde, bu Seferberlik Tetkik Kurulu´nda görevlendirilmiş subaylar yeniden organize edildi. Özellikle asker çocuklarından seçilen yeni bir ekip kurulmaya başlandı. Sivil ekipler yenileniyor yani derin devlet kendisini yeniden organize ediyor.
Beyaz ve siyah kuvvetler nedir?
Nasıl oluyor bu? - Derin devlet hem askeri hem de sivil unsurları kullanıyor. Sivil unsurlar 2´ye ayrılıyor; siyah kuvvetler ve beyaz kuvvetler. Siyah kuvvetler vurucu timler. Mesela Yeşil. Yeşil, Seferberlik Tetkik Kurulu´nun siyah grubuna mensup bir eylemci idi. Ya da mafyatik örgütlenmelerde gördüğümüz ´ben devletim´ diye dolaşanlar. Bu grubun üyeleri. Bunları yöneten, bunlardan sorumlu olan ise bir subaydır. Sivillerin beyaz kuvvetleri ise daha çok lojistik destek sağlayan doktor, eczacı vb. mesleklerden olup gerektiğinde lojistik destek verenler.
Bu yapılanma daha çok savaş gibi olağanüstü durumlara yönelik değil mi? -Evet normal şartlarda öyle ama. Türkiye´de farklı işliyor ve devlet ´aktif öteki´ olarak tanımladığına (önce Kürtler, sonra cemaatlere) karşı bu planları devreye sokuyor.
Siyaset bunun fakında mı? - Farkında olsa da ne kadar müdahale edebilir bilemiyorum.
Kimdir derin devlet, nerededir? - Derin devlet, stratejik akıl ve operasyon gücünden oluşuyor. Stratejik akıl kısmı 2005 yılına kadar MGK idi. MGK´da Toplumla İlişkiler Başkanlığı vardı. MGK´da karar alırdı askerler. Altlarda hazırlanmış bir yapı vardı. Benim de kısmen vakıf olduğum toplantılarda hazırlanan raporlar üstlere sunulur ve karar alınırdı. 2005´te MGK Yasası değişince bu yapı da değişti. Toplumla İlişkiler Başkanlığı başka kurumlara kaydırıldı. Toplumla İlişkiler Başkanlığı birisi İçişleri Bakanlığı birisi de Genelkurmay içinde 2 tane kuruldu. Genelkurmay bünyesinde önce Psikolojik Harekat Taburları kuruldu daha sonra Dursun Çiçek´in çalıştığı Bilgi Destek Bölümü´ne dönüştürülen birimler oluşturuldu. Şu anda derin devlet burada. Derin devletin operasyonel gücü özellikle Seferberlik Tetkik Kurulu (Özel Harp Dairesi - ÖHD) çerçevesinde konumlanmış, sivil eylemcilerden oluşan, birbirinden bağımsız hücrelerden oluşan bir yapıdır.
Kritik kararlardan sonra derin devlet harekete geçiyor
Derin devlet dediğimiz akıl hangi durumlarda nasıl karar veriyor? -Size üç önemli tarihte, üç önemli olayla birlikte örnek vereyim. İlki 2006 yılı.
Ne oldu 2006´da? - Danıştay olayı Mayıs 2006´da oldu değil mi? Bu saldırı tam bir derin devlet işi. Bu saldırıdan birkaç ay önce iki önemli olay oluyor. İlki Hamas´ın seçilmiş lideri Halid Meşal´in Ankara ziyareti. İkincisi Mart ayında Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya´nın hazırladığı Şemdinli iddianamesi. Özellikle Halid Meşal´in ziyareti Türk Dış Politikası´nda önemli bir kırılmanın işareti idi. Ve bir anlamda İsrail´le köprülerin atılması demekti. O günlerin gazetelerine bakın irtica haberlerinde bir artış olduğunu fark edebilirsiniz. Derin devletin devreye girmesi bu olaylardan sonradır. Ama Danıştay ile başlayan süreci kesen, saldırıyı düzenleyen Alparslan Arslan´ın yakalanmasıdır. Yakalanması ile başka bir plan devreyi girdi ve o yılın sonunda Zeyno Baran Newsweek´te yazdığı yazıda 2007´de darbe olasılığı yüzde 50 dedi. 2007´de 27 Nisan e-muhtırası gerçekleşti.
İkincisi... - 2004-2006 yıllarında misyonerliğe yönelik faaliyetler. Misyonerler 2004´de hedef seçildi. Neden? Bu ülkede 2004´den önce misyonerlik yok muydu, vardı. Misyonerlerin derin devlet için hedef seçilmesi, 2004 yılında AB sürecinde değişen bir yasa ile oldu. Çünkü bu tarihe kadar misyonerlik suçtu. 2004´de suç olmaktan çıkınca derin devlet misyonerlere karşı harekete geçti. Ardından Rahip Santoro cinayeti ve Malatya Zirve Kitapevi baskını oldu. Dink cinayeti de bu kapsamda okunabilir.
Üçüncüsü... - Bu da Annan Planı tartışmalarının yaşandığı dönemdir. AK Parti, Kıbrıs politikasında bir değişime gidip, Annan Planı´na ´evet´ deme kararı alınınca, Türkiye´de derin devlet AK Parti´ye yönelik darbe planlarına hız vermiştir. Hatırlayın Rauf Denktaş´ın New York´taki görüşmelerde söylediklerine. Ne demişti, askerler birazdan açıklama yapacak: Kimdi bunlar bu darbe planlarını yapan kuvvet komutanlarıydı.
Yani devlet politikalarında siyasi iradenin inisiyatifi ile bir değişiklik olunca derin devlet hareket geçiyor? - Aynen. Burada kritik nokta devlet için pasif öteki´nin aktif ötekine dönüşmesi.
2011 SEÇİMLERİNE KADAR ÖNEMLİ ŞEYLER OLABİLİR
2011´de seçim var. Nedir beklentiniz? -2011 seçimleri, derin devlet için de AK Parti´yi istemeyenler için de hayat memat meselesi. Türkiye´deki iç dengeler açısından bazı yapılanmalar, gruplar, kişiler 2011´de ne olacağını bekliyor. AK Parti ile ilişki kuramamış, kendini AK Parti karşısına konumlandırmış kişiler 2011 seçimlerini bekliyor. Operasyonun içeriğini bilmiyorum ama bu süreçte siyasal, kültürel, dış politika açısından AK Parti´nin iktidardan düşürülmesi en azından bir koalisyon çıkartılması için her şey yapılacağını düşünüyorum. Ki son dönemde bunun işaretleri özellikle dış basında verilmeye başlandı. Wall Street Journal´da, Foreign Policy´de çıkan yazılar, en son eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman´ın AK Parti´ye yönelik açıklaması bu çerçevededir. Bence bu çevreler 2011´e kadar AK Parti´nin kaybetmesi için ellerinden geleni yapacaklar. Bu nedenle AK Parti ve Türkiye için 2011 seçimleri çok önemli. Derin devlet cemaatleri temizleyemedi hatta yenildi. Güç, eleman, prestij kaybetti bütün bunların toparlanması için 2011 seçimlerini fırsat olarak görebilir.
Osman Baydemir iyi korunmalı
Bakın bu süreçte en kritik aktör PKK´nın ne yapacağı. TAK´ın nasıl bir tutum benimseyeceği. En son Öcalan Mart ayına kadar devlete ve AK Parti´ye süre verdiğini açıkladı. Oysa PKK´nın seçim sonuna kadar ateşkes ilan ettiği açıklanmıştı. Bu örnek bile bu dönemde aktörlerin ne kadar oynak pozisyonlar benimsediğini gösteriyor. Örneğin Öcalan´ın Diyarbakırlı gençler onun ağzını yırtar tehdidinden sonra Osman Baydemir´in başına gelebilecek bir saldırı bu dengeyi nasıl değiştirir? Burada Baydemir´in artık açık bir hedef olduğunu, çok iyi korunması gerektiğini sanırım artık söylemeye gerek yok. Şundan eminim Öcalan´ın o ifadelerinden sonra bir yerlerde Baydemir´in üzerine hesap yapanlar vardır. Bu hesaplar derin devletin stratejik aklına hizmet ederse siyah kuvvet unsurlarının devreye girmemesi için bir neden göremiyorum.
CHP´de yaşananlar bu çerçevede olan gelişmeler mi? -Tam da öyle bir şey. Baykal CHP´si Bahçeli MHP´si bir noktada sıkıştı. İkisinin de söylemi ulusalcılaştı, ikisi de aynı kitleye hitap etmeye başladılar. Bu sıkışıklığı açmak gerekiyordu. Baykal´ın gitmesi bence bu sıkışıklığı açmak için bir müdahaledir. Kemal Kılıçdaroğlu tercihi derin devletin tercihi olmayabilir ama doğru bir tercih görülüyor. Çünkü bu hamle ile hem Alevilerin oyu tutuldu hem de türban gibi çıkışlarla AK Parti´ye alternatif havası yaratıldı. Son BDP-CHP ittifak arayışları çok masum bir girişim olmasa gerek.
Nasıl yani bu da plan mı? - Neden olmasın. AK Parti´yi iktidardan düşürecek her girişim derin devlet için makbul olduğuna göre. BDP ile koalisyonun CHP´ye % 6´lık artı oy getireceği hesaplanıyor. Ama burada hata şu, her şeyi matematikle hesapladıkları için ıskalıyorlar. Çünkü hayat matematiği yalanlıyor. ( Murat Aksoy / Yenişafak)
(29 Kasım 2010, 13:36)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz
Özel Harp Dairesi sayfamız
Başb.Yard. Bülent Arınç´a suikast iddiası ve Kozmik Oda aramaları manşetlerimiz