Adli Tıp Kurumu, eski DSP lideri merhum Bülent Ecevit´in kaburga kemiği tedavisinin tam, parkinson tedavisinin ise eksik yapıldığını açıkladı. Oy çokluğuyla kabul edilen rapora göre, parkinson için yetersiz ilaç verildiği ve bu nedenle Ecevit´in iyileşemediği belirtiliyor. Haberal´ın avukatları bu rapora itiraz etti ve Adli Tıp başkanının oy çokluğuna etki ettiğini iddia etti. Bu rapor Ecevit´in Haberal´ın hastanesinde bilinçli olarak iyileştirilmediği, bunun başbakanlıktan düşürülmesi için düzenlenen bir komplonun parçası olduğu ve son hedefin de başbakanlığa Ergenekon örgütünün istediği kişinin seçilmesi olduğu şeklindeki iddiayı güçlendiriyor. Ergenekon davasında mahkeme bu iddianın da üzerine gidiyor.
ŞOK rapor: Ecevit´e eksik tedavi yapıldı
Adli Tıp Kurumu, eski DSP lideri merhum Bülent Ecevit´in kaburga kemiği tedavisinin tam, parkinson tedavisinin ise eksik yapıldığını açıkladı. Oy çokluğuyla kabul edilen rapora göre, parkinson için yetersiz ilaç verildiği ve bu nedenle Ecevit´in iyileşemediği belirtiliyor. Haberal´ın avukatları bu rapora itiraz etti ve Adli Tıp başkanının oy çokluğuna etki ettiğini iddia etti. Bu rapor Ecevit´in Haberal´ın hastanesinde bilinçli olarak iyileştirilmediği, bunun başbakanlıktan düşürülmesi için düzenlenen bir komplonun parçası olduğu ve son hedefin de başbakanlığa Ergenekon örgütünün istediği kişinin seçilmesi olduğu şeklindeki iddiayı güçlendiriyor. Ergenekon davasında mahkeme bu iddianın da üzerine gidiyor.
Adli Tıp Kurumunun, eski Başbakan Bülent Ecevit´in rahatsızlığı sırasında 11 gün kaldığı Başkent Üniversitesi Hastanesince verilen rapor ve belgelere ilişkin hazırladığı rapor, ikinci ´Ergenekon´ davasına bakan mahkemeye ulaştı. Raporun sonuç bölümünde, ´Ecevit´in Başkent Üniversitesi Hastanesinde 17 Mayıs-27 Mayıs 2002 tarihleri arasındaki yatışında; sol 9. kaburga kırığı, tromboflebit, pulmoner troinboemboli yönünden değerlendirildiği, uygulanan tedavilerin tıbben uygun olduğu, myastania gravisede uygun tedavi verildiği, fakat Parkinson hastalığı açısından hastane ve evdeki tıbbi kayıtlar ve takiplerde tutulan notlarda eksikliklerin dikkati çektiği´ kaydedildi.
Parkinson hastalığının düzeyi, komplikasyon (unutkanlık, hipotansiyon, uyku problemleri) gelişip gelişmediği, ilaç kullanımıyla ilgili sorunların olup olmadığının not edilmediği, bunlardan dolayı hastanın son muayene bulgularının düzenli olarak değerlendirilmediği ve detaylı olarak bildirilmediğinden hastanın kliniğine göre dopaminerjik tedavi ve tedavinin dozlarının yeterli olup olmadığı hakkında kesin bir yorum yapılamadığı aktarıldı.
Raporda şöyle denildi: ´Evdeki takipte düşmelerin ön planda olduğu, iki taraflı Parkinson hastalığı olan olgunun orta veya ileri evre parkinson hastalarında görülebilen bir durum olduğu, bunu destekler biçimde GATA tarafından yapılan takipte ilaç dozunun yükseltilmiş olması ve klinik bulguların daha iyi olduğunun not düşülmesi düşünüldüğünde dopaminerjik tedavinin yetersiz kaldığının kabulü gerektiği oy çokluğuyla mütalaa olunur.´
HABERAL´IN AVUKATLARI, ADLİ TIP KURUMUNUN RAPORUNA İTİRAZ ETTİ
İkinci ´Ergenekon´ davasının tutuklu sanıklarından eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal´ın avukatları, Adli Tıp Kurumunun, eski Başbakan Bülent Ecevit´in rahatsızlığı sırasında Başkent Üniversitesi Hastanesince verilen rapor ve belgelere ilişkin hazırladığı rapora itiraz ettiler.
İkinci ´Ergenekon´ davasının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine verilen dilekçede, eski başbakanlardan Bülent Ecevit ile ilgili olarak İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunca hazırlanan raporda, ´eşit oy´ olmasına rağmen, Adli Tıp Kurumu Kanununun 23/b maddesi uyarınca, konuyla ilgili herhangi bir ihtisası bulunmayan adli tıp uzmanı kurul başkanının oyuna öncelik tanınarak, ´oy çokluğu´ denildiği belirtildi.
Dilekçede, ´Dosya kapsamındaki somut verilere göre söz konusu tedaviyi yürüten sağlık ekibinde yer almadığı sübuta eren Prof. Dr. Mehmet Haberal´ın hukuki ve fiili durumunda olumlu ya da olumsuz herhangi bir etkisi bulunmamakla birlikte, raporun tamamıyla bilimsellikten ve tarafsızlıktan uzak yeni bir adli tıp skandalı olduğunun tüm açıklığıyla kamuoyunun gözleri önüne serildiği´ ileri sürüldü.
Adli Tıp 1. İhtisas Kurulunca ´oy çokluğu´ ile düzenlenen 19 Ocak 2011 tarihli raporda, konunun uzmanları olan Beyin ve Sinir Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Nurperi Gazioğlu, Göğüs Kalp Damar Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Tüzün, İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Süheyla Güven Apaydın, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Nihat Yavuz ve Adli Tıp Uzmanı Uzman Dr. Tansev Boran tarafından düzenlenen ´muhalefet şerhinde´ yer alan, ´Eski başbakanlardan Bülent Ecevit´in, Başkent Üniversitesi Hastanesinde yapılan teşhis, tetkik ve tedavilerin tamamıyla tıp kurallarına uygun olduğuna´ ilişkin tıbbi açıdan yerinde ve geçerli bilimsel değerlendirmelere itibar edilmesi gerektiği de dilekçede yer aldı.
Dilekçede, ´Adli Tıp Kurumu Kanununun 16. maddesindeki emredici düzenlemeye aykırı olarak, görevsiz ve yetkisiz bir biçimde, siyasi baskı altında hareket ederek, gerçeğe aykırı rapor tanzim eden Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu Başkanı Adli Tıp Uzmanı Uzman Doktor A. Sadi Çağdır ve kurul üyeleri Adli Tıp Uzmanı Uzman Doktor Hüseyin Sarı, Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Öz, Çocuk Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Murat Elevli ve Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Abdulkadir Koçer hakkında suç duyurusunda bulunulması´ istendi.
Adli Tıp Kurumunun, eski Başbakan Bülent Ecevit´in rahatsızlığı sırasında Başkent Üniversitesi Hastanesince verilen rapor ve belgelere ilişkin hazırladığı rapor, ikinci ´Ergenekon´ davasına bakan mahkemeye ulaşmıştı. ( Zaman)
OLAYIN GEÇMİŞİ
Bülent Ecevit´in tedavi süreciyle ilgili iddialar Ergenekon davasında gündeme gelmişti. Ecevit, 2002 yılında başbakan olduğu dönemde Ergenekon davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal´ın rektörü olduğu Başkent Hastanesi´nde tedavi görmüştü. Ecevit´in sağlık durumunun tedavi sürecinde sürekli kötüye gitmesi bir dizi spekülasyonu da beraberinde getirmişti. Mahkeme, Başkent Üniversitesi´nden Ecevit´in tedavisiyle ilgili tüm evrak, rapor, varsa film, grafik ve tüm belgelerin istenmesini kararlaştırmıştı.
İddiaya göre, 2001´de bazı generaller Ecevit´i görevinden uzaklaştırmak istemişti. Koltuğunu devretmeyen Ecevit, 4 Mayıs 2002´de aniden rahatsızlandı. Prof. Haberal´ın kurduğu Başkent Üniversitesi Hastanesi´ne kaldırılan Ecevit´e bağırsak iltihabı teşhisi konuldu. Bir gün sonra hastaneden çıkan Ecevit, evinde dinlenmeye çekildi. Ancak iki gün sonra evde sırtını çarparak kaburgasını kırınca 17 Mayıs 2002´de yeniden bu hastaneye gitti. İddiaya göre 11 günde daha da kötüleşti. Ve 27 Mayıs 2002´de eşi Rahşan Ecevit´in telkinleriyle ani bir kararla evine döndü. Bu tarihten sonra Başkent Hastanesi´nden evine gelen doktorları kabul etmedi. Ecevit´in tedavisini bir başka doktor üstlendi ve başbakan kısa sürede iyileşti. Ecevit, 11 Temmuz 2002´deki randevuya gitmeyerek Başkent Hastanesi ve Haberal ile bağlarını kopardı.
Dönemin DSP Grup Başkanvekili Emrehan Halıcı, bu randevuya gitmemesiyle ilgili, Gitseydi, kendisine ´çürük´ veya ´iş göremez´ raporu verilecek ve bu rapora dayanılarak başbakanlıktan düşürülecekti iddiasını ortaya atmıştı. O dönem Ecevit´in koruması olan ve Ergenekon savcılarına tanık olarak ifade veren İzmir milletvekili Recai Birgün de Haberal´ın Ecevit´e hastaneden çıkmaması yönünde telkinlerde bulunduğunu, tedaviyi kestikten sonra bir süre daha hastanede tetkik yapılmasını istediğini, tetkik için gitmeye hazırlanılırken parti yetkililerinden Gitmeyin, Ecevit´e iş göremez raporu verilecek denildiğini ve bu yüzden ilişkinin kesildiğini söylemişti.
İLK İDDİA BİRGÜN´DEN
19 Şubat 2011 - Adli Tıp tarafından başlatılan araştırma süreci Ecevit´in koruma müdürlüğünü yapan eski milletvekili Recai Birgün´ün 29 Nisan 2009´da Ergenekon savcılarına verdiği ve iddianameye giren ifadeye dayanıyor. Birgün ifadesinde 3´üncü iddianamenin tutuklu sanıklardan Prof. Dr. Mehmet Haberal´a ağır suçlamalar yöneltmiş, Ecevit´in Başkent Üniversitesi´nin hastanesinde gördüğü tedavinin ardından, endoskopi yapıldığı için konuşamayacak halde olmasına rağmen Başhekim Haberal tarafından basın açıklaması yapmaya zorlandığını öne sürmüştü. Mahkeme heyeti bu iddiayı aydınlatmak için başkent Hastanesi´ndeki belgeleri istedi.
HASTANEDE KÖTÜLEŞTİ
Başbakan´ın hastalığının en ileri olduğu dönemlerde eşi Rahşan Ecevit, tüm Türkiye´nin şaşkın bakışları altında Başkent Üniversitesi Hastanesi´nden Bülent Ecevit´i çıkartarak eve götürmüştü. Ecevit seçimler öncesinde Başkent Üniversitesi Hastanesi´nde kalmıştı. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, sağlığı ile ilgili üretilen spekülasyonlar üzerine, Başkent Üniversitesi Hastanesi´ne yatmaya razı olmuştu. Ancak hastanede kaldığı süre boyunca bir türlü iyileşemiyor, hatta durumu daha da kötüye gidiyordu.
İŞ GÖREMEZ RAPORU EKİBİNDEYDİ
İddiaya göre iktidarı bırakması için Ecevit´e kumpas kurulmuştu. Ve bu kumpasın içinde hastanenin Başhekimi Mehmet Haberal da vardı. Amaç ise Ecevit´e ´iş göremez´ raporu vererek yeni oluşum ve yeni isimlerin önünü açmaktı. Ecevit´in o dönemde koruma müdürlüğünü yapan Milletvekili Recai Birgün, 29 Nisan 2009´da Cumhuriyet Başsavcılığı´na verdiği ifadede O dönemle ilgili önemli bilgiler veriyordu. Birgün, şunları anlatmıştı: Tedaviyi kestikten bir süre sonra hastanede tetkik yapılması gerektiği söylendi. Gitmeye hazırlanırken parti yetkililerinden bize ´sakın gitmeyin, Bülent Ecevit´e iş göremez raporu verilecek´ şeklinde bilgiler gelince gitmekten vazgeçtik. Tedavisine evde devam edilen Ecevit´in sağlığının bu gelişmenin ardından düzeldiği gözlenmişti. Dönemin aktörlerinden ve hastanenin Başhekimi Mehmet Haberal´ın adının Ergenekon soruşturmasına karışmasının ardından savcılar harekete geçmişti.
Haklılığımız ortaya çıktı
Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit´in vefatına kadar koruma müdürlüğünü yapan şimdi TBMM´de İzmir milletvekili olan Recai Birgün, Adli Tıp Kurumu´nun raporu üzerine Bu rapor bizim o dönemde Başkent Üniversitesi Hastanesi ile yaşadığımız sıkıntılarda haklılığımızı ortaya koymaktadır dedi. Birgün, hastanenin kaburga kırığı konusunda uzun süreli bir tedavi uyguladığını belirterek, Başkent Üniversitesi Hastanesi üç ay boyunca rahmetli Ecevit´e tedavi uyguladı ve bu tedavinin dört beş ay daha süreceğini ifade ettiler. Hastanede yatması gerektiğini söylediler. Kaburga kırığıyla ilgili tedavi bitmeden hastane ile ilişkimizi kestik. Hastane hazırladığı raporlarda ´Karşı taraf tedaviyi yarım kesti ve tedavi tam olarak yapılamadı´ ifadelerini kullandı. Ancak Adli Tıp raporu kaburga tedavisinin başarılı olduğunu belirtiyor. Bu da bizim haklılığımızı ortaya koyuyor. Biz üç aylık tedavinin yeterli olduğunu iddia etmiştik ve hastane ile ilişkimizi kesmiştik. Rahmetli Ecevit´in dört beş ay fazla yatmasını önlemiştik. Hazırlanan raporda da haklılığımız ortaya çıktı diye konuştu. ( Yenişafak)
RAPOR İDDİAYI GÜÇLENDİRDİ, AVUKATLARIN İTİRAZI İŞE YARAMAZ
Adli Tıp Kurumu, eski DSP lideri merhum Bülent Ecevit´in kaburga kemiği tedavisinin tam, parkinson tedavisinin ise eksik yapıldığını açıkladı. Oy çokluğuyla kabul edilen rapora göre, parkinson için yetersiz ilaç verildiği ve bu nedenle Ecevit´in iyileşemediği belirtiliyor. Haberal´ın avukatları bu rapora itiraz etti ve Adli Tıp başkanının oy çokluğuna etki ettiğini iddia etti. Bu rapor Ecevit´in Haberal´ın hastanesinde bilinçli olarak iyileştirilmediği, başbakanlıktan düşürülmesi için düzenlenen bir komplonun parçası olduğu ve son hedefin de başbakanlığa Ergenekon örgütünün istediği kişinin seçilmesi olduğu şeklindeki iddiayı güçlendiriyor. Ergenekon davasında mahkeme bu iddianın da üzerine gidiyor. Adli Tıp raporu oy birliğiyle değil de oy çokluğuyla verilmiş bile olsa tedavinin eksik yapıldığına dair heyetteki bir çok doktorun kanaati oluştuğundan bu durum mahkeme heyetince de dikkate alınacaktır. Çünkü mahkeme heyetinde iddianın doğruluğuna dair oluşacak kanaat sadece adli tıp raporuna değil başka bulgulara da dayanacak. Rapor bunlardan sadece bir tanesi. Tedavinin eksik yapıldığına dair bir çok bulgular var. En önemlisi Ecevit´in yakınlarına gelen ve apar topar hastaneden çıkarılmasına neden olan ihbar. İkincisi ve en az o kadar önemli olan diğeri ise hastaneden çıkarılan ve tedavisine evinde devam edilen Ecevit´in kısa sürede iyileşmesi. Başka bulgular olup olmadığını bilemiyoruz, ancak bunlar dahi Ecevit´e komplo iddiasının doğruluğunu göstermeye yeterli. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(18 Şubat 2011), son güncel.: (19 Şubat 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
ECEVİT´İN ´İŞ GÖREMEZ´ RAPORU İLE BAŞBAKANLIKTAN DÜŞÜRÜLME GİRİŞİMİ MANŞETLERİMİZ
İşte Haberal´ın Ecevit sansürü
Erdoğan için ´çalışamazlık raporu´ planı ortaya çıktı
Mahkemenin Ecevit şüphesi: Doktorlar rapor tutmamış
Haberal, Başbakan ambulansını beğenmedi
Ecevit´in tedavi sürecini Adli Tıp inceleyecek
Ecevit´in koruma müdürü sorgulanacak
Ecevit´i azl, Ergenekon işi mi?
Hastaneden çıkınca iyileşen ikinci hasta Haberal
Haberal Ecevit gibi hastaneden çıksın, iyileşir
HABERAL VE ONUN YARGI İLE SAĞLIKTA KOLLANMASI MANŞETLERİMİZ
Sağlıkta kontrgerilla örgütlenmesi
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara
3´ncü Ergenekon iddianamesinde Mehmet Haberal
Tüm Ergenekon iddianamelerinde Mehmet Haberal