Genelkurmay, dün Zaman´ın manşetten verdiği ´367 krizinin perde arkası´ başlıklı haberin belgesini ´bulamadıklarını´ açıkladı. Ancak, Genelkurmay´ın 2009´da İstanbul Başsavcılığı´na gönderdiği bir yazıyla 51 No´lu DVD´de kayıtlı söz konusu belgeyi resmen kabul ettiği ortaya çıktı.
Genelkurmay o belgeyi 2 yıl önce kabul etmişti
Genelkurmay, dün Zaman´ın manşetten verdiği ´367 krizinin perde arkası´ başlıklı haberin belgesini ´bulamadıklarını´ açıkladı. Ancak, Genelkurmay´ın 2009´da İstanbul Başsavcılığı´na gönderdiği bir yazıyla 51 No´lu DVD´de kayıtlı söz konusu belgeyi resmen kabul ettiği ortaya çıktı.
Zaman´ın ´367 krizinin perde arkası´ başlığıyla dün manşetten duyurduğu, 2007´deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine askerin müdahalesini belgeleyen haberi büyük yankı uyandırdı. Yazılı bir açıklama yapan Genelkurmay Başkanlığı, habere konu olan ´bilgi notu´na ilişkin herhangi bir belge veya kayda rastlanmadığını duyurdu. Ancak, Org. İlker Başbuğ´un Genelkurmay Başkanlığı döneminde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderilen resmi yazı, Genelkurmay´ın açıklamasıyla çelişiyor. Askeri Savcı Albay Yavuz Şentürk imzalı yazıda, belgenin varlığı kabul ediliyor. Başsavcılık, Ergenekon sanığı emekli Albay Levent Göktaş´ta ele geçen 51 No´lu DVD´deki bazı askeri yazışmaları ve belgeleri 14 Nisan 2009´da Genelkurmay´a sormuş. Bunlar arasında Zaman´ın manşetine konu olan Genelkurmay İstihbarat Şube Müdürü Albay Turgut Ak´ın hazırladığı, Org. İlker BAŞBUĞ´un gayrıresmi iletişim danışmanı olarak görev yapan Doç.Dr. Nuran Yıldız ve faaliyetleri konulu doküman da var. Sivil ve askeri savcılık arasında yapılan ve belgenin varlığını doğrulayan 8 sayfalık yazışma, 3. Ergenekon iddianamesinin delil klasörlerinde de yer alıyor. Söz konusu belgede, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ´un, CHP, DYP ve Anavatan liderine aracılarla ´Meclis´e girmeyin´ mesajları ilettiği ileri sürülüyor. Yaşananların yakın şahidi eski DYP Milletvekili Ümmet Kandoğan da bu baskıları 4 yıl önce Meclis kürsüsünden anlattığını söyledi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Ergenekon davası sanığı emekli Albay Levent Göktaş´ın ofisinde ele geçirilen 51 No´lu DVD´deki bazı askeri yazışma ve belgeleri 14 Nisan 2009 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı´na resmi bir yazıyla sordu. Sorulan belgeler arasında Zaman´ın dünkü manşetine konu olan Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Şube Müdürü Albay Turgut Ak´ın hazırladığı ´Bilgi Notu´ başlıklı ve Org. İlker Başbuğ´un gayrıresmi iletişim ve imaj danışmanı olarak görev yapan Doç.Dr. Nuran Yıldız ve faaliyetleri konulu doküman da yer alıyordu.
Genelkurmay Askeri Savcılığı, 6 Mayıs 2009´da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderdiği cevabi yazının ekinde belgelerin durumunu tek tek sıraladı. ´Doç.Dr. Nuran Yıldız ve faaliyetlerini içermektedir (2007)´ ifadeleri yer alan ´bilgi notu´ başlıklı belge de sekiz sayfalık yazışmanın 6. sayfasında yer aldı. Askeri savcılığın gönderdiği yazıda Şüpheli Levent Göktaş´tan elde edilen 51 numaralı DVD, ilgi (a) yazımız ile Genelkurmay Başkanlığına gönderilmiş, inceleme sonucunda düzenlenen ve ilgi (c) yazı ekinde Askeri Savcılığımıza gönderilen rapor, EK´te gönderilmiştir. Rica Ederim. Yavuz Şentürk, Hakim Albay Gnkur. Askeri Savcısı. yazıyor.
Askeri savcılığın gönderdiği bu yazı ve raporun ekleri Genelkurmay´ın Zaman´ın haberiyle ilgili dün yaptığı ´inceledik ancak bulamadık´ açıklamasını da çürütüyor. Zaman ´kaos planı´ davasına bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne geçtiğimiz hafta gönderilen Haziran 2007 tarihli bilgi notunu dün manşetinden yayınlamıştı. Mahkemeye gönderilen ve sanık avukatlarına da iletilen fezlekeye giren bilgi notuyla Genelkurmay´ın, 2007´deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahalesi belgelendi. Bilgi notu, 367 kriziyle başlayıp 27 Nisan e-muhtırasına kadar uzanan süreçte yaşanan karanlık olaylar hakkında perde arkası bilgiler sunması açısından önem taşıyordu. Dönemin Genelkurmay İstihbarat Şube Müdürü Albay Turgut Ak´ın hazırladığı bilgi notunda Org. İlker Başbuğ´un, Anavatan lideri Erkan Mumcu´ya şu mesajı gönderdiği ileri sürülüyordu: Anayasa Mahkemesi´yle konuştuk, AKP´yi kapatacaklar. Erdoğan, Gül ya da Arınç seçilirse TSK müdahale edecek. Size yeni oluşum sözü veriyoruz. Bilgi notunda Genelkurmay´dan aracılar vasıtasıyla CHP, DYP ve Anavatan´a Meclis´e girmemeleri yönünde talimat verildiği anlaşılıyordu. Zaman´a dün konuşan Erkan Mumcu, bilgi notuna girdiği şekliyle bir görüşme yapmadığını belirtmişti.
Mumcu´ya mesaj iddiası gerçek dışı
Genelkurmay´ın 11. cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahalesine dair belgede adı geçen Doç. Dr. Nuran Yıldız, konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Belgede yer alan hakkındaki iddiaların doğru olmadığını ileri süren Yıldız, şu ifadeleri kullandı: Söz konusu haberinizin kaynağı bilgiler tamamıyla gerçek dışıdır. Uzmanlık alanı ´siyaset ve iletişim´ olan birinin Sayın Erkan Mumcu´yu ya da başka siyasetçileri tanıması kadar doğal bir durum yoktur. Ancak haberinizde yer alan Sayın İlker Başbuğ´un mesajını Erkan Mumcu´ya ya da başka siyasetçilere ulaştırdığıma dair bilgi tamamıyla gerçek dışıdır. Üstelik Başbuğ´a danışmanlık yapmadığımı, benim danışmanlığını yaptığım ya da yapacağım herhangi bir kurumun bu şekilde iletişim hatalarını yapamayacağını kamuoyuna defalarca açıklamıştım. Kaldı ki hiç kimse tarafıma, ´Anayasa Mahkemesi´yle konuştuk, AKP´yi kapatacaklar. Erdoğan, Gül ya da Arınç seçilirse TSK müdahale edecek. Size yeni oluşum sözü veriyoruz´ gibi mantık dışı bir ifadeyi söyletemez. Böyle bir cümleyi kurmak bile benim siyasi ve akademik bilgi ve deneyimlerime hakaret sayılır. ( Zaman)
Hukukçulardan belgeyi bulamayan Genelkurmay´a tepki
Ergenekon sanığı emekli Albay Levent Göktaş´ın ofisinde ele geçirilen belgelerle Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 krizinin perde arkasının kamuoyuna yansımasının ardından Genelkurmay Başkanlığı´nın ´belgenin bulunamadığı´ yönünde açıklama yapması tepki çekti. Gaziantep Müdafa Demokrasi ve Hukuk Derneği Başkanı Yaşar Semiz, açıklamanın inandırıcılıktan uzak ve toplum nezdindeki tepkiyi dindirmeye yönelik olduğunu savundu. Şanlıurfa Baro Başkanı İrfan Güven ise Genelkurmay´ın kendisiyle çelişen açıklamasının şaşırtmadığını belirtti.2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerine askerin müdahalesini belgeleyen haberle ilgili belgenin bulunamadığını açıklayan Genelkurmay tepki gördü. 2 yıl önce varlığı kabul edilen belge ile ilgili bugün yapılan açıklama arasındaki tezata değinen hukukçular, durumu vahim olarak nitelendirdi. Konu ile ilgili değerlendirmede bulunan Gaziantep Müdafa Demokrasi ve Hukuk Derneği Başkanı Yaşar Semiz, resmi belgeyle ilgili yalanlamanın toplum nezdindeki tepkiyi dindirmeye yönelik ve inandırıcılıktan uzak olduğunu belirtti. Belgeyi tanzim edenlerin sicilinin kabarık olduğunu dile getiren Semiz, açıklamayı da bu kişilerin kendilerini savunma güdüsü olarak yorumladığını kaydetti. Ayrıca ortaya çıkan belgenin Türkiye üzerindeki karanlık odakların ve uzantılarının demokrasiye karşı ortaya koymuş olduğu tavrı açıkça ortaya koyduğunu anlatan Semiz, Ancak bu girişimlerin toplum nezdinde bir karşılığının olmadığı çok yakın zamandaki referandum süreciyle ortaya konulmuştur. Halk darbeden yana değil, demokrasiden yana olduğunu bundan böyle ne dış güçlere ne de postallılara iradesini ezdirmeyeceğini göstermiştir. Bu beyhude çabaları ibretle izliyor ve bu tür çaba içerisinde olanları da millet vicdanına havale ediyoruz. Bu kişi veya kişiler şunu iyi bilmelidirler ki egemenlik kendisini bu devletin sahibi sanan 3-5 çapulcunun değil, bizatihi milletin kendisinindir. şeklinde konuştu.
´KRAL ÇIPLAK´ DİYE BAĞIRAN ÇOCUĞUN SESİ GİBİ
Şanlıurfa Baro Başkanı İrfan Güven ise yayınlanan belge ve Genelkurmay´ın açıklamalarının şaşırtıcı gelmediğini dile getirerek, Aksi olsaydı şaşırtıcı olurdu. Doğrusu kamuoyunun ağırlıklı bir bölümünün bir belge ihtiyacı duyduğunu da sanmıyorum. Çünkü Türkiye´de siyaset kurumunun sivil olsun askeri olsun vesayet yoluyla nasıl dizayn edildiğini, şapkası olanların nasıl şapkalarını alıp gitmek zorunda bırakıldıklarını direnenlerin de nasıl darağaçlarına yürüdüklerini yakın tarih bize gösteriyor maalesef. 367 krizinin perde arkasını belgeye dayalı bilemedik o zamanlar ama oynanan tiyatral bir oyun gibiydi sanki. Perdeye yansıyanlardan yola çıkarak olağanüstü şeyler olduğunu zinde güçlerin devreye girdiğini sezinlememek için izleyicilerin akıl tutulmasına tutulmuş olması gerekirdi. Aslında bu gelişmeler her seferinde cesurca kral çıplak diye bağıran çocuğun sesi gibi. dedi.
Bu yüzden açıklamanın şaşırtıcı gelmediğinin altını çizen Güven, Kağıt parçası denilen şey kriminal incelemeden ıslak imzalı olarak çıktı. ´İyi çocuklar´ sonradan yargı karşısına çıktı. Kürt sorunundan kaynaklanan 17 bin faili meçhullerin önemli bir bölümü askeri güvenliğin üst seviyede olduğu olağanüstü hal uygulamalarında fark edilemedi! Kürt sorununa güvenlik sorunu, hukuksuz başörtüsü uygulamalarına irtica denildi. Bunlar üzerinden iktidar ve toplum dizayn edildi. İster askeri olsun ister sivil olsun kurumlar kamuoyunda infial yaratan konularda sağlıklı değerlendirme yapıp özeleştiri yaparak evet çürük elmalar var konuyu yargıya havale ettik deme cesaret ve kurumsal erdemini gösterseler o zaman ülke değişmiş demektir. diye konuştu. ( Cihan)
(04 Haziran 2011, 16:21)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: