HSYK Paralel Yapı tutuklu şüpheliler hakkında tahliye kararı veren iki hakimi açığa aldı. 4'e3 2 oyçokluğuyla alınan kararla İstanbul 29. ve 32. Asliye Ceza Mahkemesi hakimleri Metin Özçelik ve Mustafa Başer görevden alınmış oldu. HSYK, benzer şekilde dosyayı incelemeden paralel yapı bağlantılı tutuklulara tahliye kararı veren Urfa Ağır ceza mahkemesi hakimi Habil Kahraman'ı da açığa aldı. Karar toplantısı öncesinde açıklama yapan isimlerden biri HSYK 1. Daire Başkanı Halil Koç idi. Paralel Yapı şüphelisi 75 tutuklu için 'korsan tahliye' kararını değerlendiren Koç, 'Organize ve hukuksuz bir yapı söz konusu. Bu son olay Paralel Yapı ile mücadelenin haklılığının da kanıtı oldu.' dedi. Koç, 'Yaşanan kurgulanmış, organize, hukuki kaos yaratmaya dönük bir eylemdir. HSYK olarak hiçbir şekilde izin vermeyeceğiz' dedi. HSYK 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz ise 3 hakimin açığa alınması olayının ardından bir açıklama yaptı. Yılmaz; 'Dün pazardı, bir grup arkadaşımız dışarıdaydı. Yoksa biz dün olağanüstü toplanacaktık. Geç kalışımız için kamuoyundan özür diliyoruz' dedi. Herkesin yaşananların farkında olduğunu belirten Yılmaz, şöyle devam etti: 'Türk yargısı hiç yaşamadığı olayları yaşıyor. Bugüne kadar böyle bir kaos olmadı. Hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yok.'
27.04.2015 20:53 HSYK Paralel Yapı tutuklu şüpheliler hakkında tahliye kararı veren iki hakim hakkında "açığa alma" kararı verdi. 29. ve 32. Asliye Ceza Mahkemesi hakimleri Metin Özçelik ve Mustafa Başer ile Urfa Ağır ceza mahkemesi hakimi Habil Kahraman açığa alındı.
14 Aralık Cemaat Operasyonu'nda tutuklanan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve 75 polis hakkında verilen tahliye kararı ortalığı karıştırdı. Hafta sonu verilen sürpriz karar HSYK'yı hareket geçirdi.
HSYK OLAĞANÜSTÜ TOPLANDI
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu "Paralel Yapı" soruşturmaları kapsamında tutuklu şüpheliler hakkında tahliye kararı veren iki hakimle ilgili iddiaları görüşmek üzere saat 14.00'te olağanüstü toplandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca, "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme" suçundan yürütülen soruşturma kapsamında, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından şüphelilerin tahliyesine karar verilmişti.
MUSTAFA BAŞER VE METİN ÖZÇELİK AÇIĞA ALINDI
HSYK bugünkü olağanüstü toplantısında Hidayet Karaca ile birlikte 75 sanık hakkında tahliye kararı veren hakimler Metin Özçelik ve Mustafa Başer'in açığa alınmasına karar verdi.
3. HAKİM DE DOSYAYI İNCELEMEDEN PARALEL SANIKALRI TAHLİYE ETTİ
HSYK ayrıca Şanlıurfa Ağır ceza hakimi Habil Kahraman için de açığa alma kararı aldı. Habil Kahraman'ın da Paralel Yapı soruşturmasından gözaltına alınan 3 polis için tahliye kararı verdiği anlaşıldı. Daire, usulsüz dinlemelere ilişkin Şanlıurfa merkezli 11 ilde gerçekleştirilen operasyonda tutuklanan 3 polisin tahliyesine karar veren nöbetçi Hakim Habil Kahraman'ı tedbiren açığa aldı.
HAKİM METİN ÖZÇELİK VE MUSTAFA BAŞER NE YAPTI?
İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Metin Özçelik yetkisi olmamasına rağmen 'reddi hakim' talebini karara bağlayıp sanıkların tahliyesini işleme koyması için 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Mustafa Başer'e göndermişti. Mustafa Başer de tüm sanıklar için tahliye kararı vermişti. Bunun üzerine alınan karar 'yok hükmünde sayılmış ve iki hakim için inceleme başlatılmıştı.
İŞTE AÇIĞA ALAN O HAKİMLER:
HSYK 1. DAİRE BAŞKANI: BUNLAR HUKUKSUZ BİR YAPI
Karar toplantısı öncesinde açıklama yapan isimlerden biri HSYK 1. Daire Başkanı Halil Koç idi. Paralel Yapı şüphelisi 75 tutuklu için 'korsan tahliye' kararını değerlendiren Koç, 'Organize ve hukuksuz bir yapı söz konusu. Bu son olay Paralel Yapı ile mücadelenin haklılığının da kanıtı oldu.' dedi.
HSYK 1. Daire Başkanı Halil Koç, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 75 tutuklu hakkında verilen korsan tahliye kararı hakkında SABAH'a çarpıcı açıklamalarda bulundu. "Organize ve hukuksuz hareket eden bir grupla karşı karşıyayız" diyen Koç, "Her şey önceden planlanmış, hukuk yerle bir edilerek yapılmış bir girişim. Bu son olay bile Paralel Yapı'ya ilişkin soruşturmaların ne kadar haklı olduğunu ispatlar nitelikte" şeklinde konuştu.
'TESADÜF OLAMAZ'
Halil Koç şunları söyledi: "Bir muhabere nöbetçisi hâkimine aynı gün, çok sayıda şüphelinin dilekçesinin gelmesi anormal bir durum. Tesadüfle açıklanamaz. Dilekçeleri kabul eden hâkimler dosyaları bile okumadan karar verebiliyor. İki hâkim, UYAP'ta da yetkileri olmadığı için buradan da dosyaları görmemişlerdir. Sadece şüpheli tutuklu avukatlarının verdiği dilekçeler üzerinden karar vermeyi tercih etmişlerdir." Skandal karar üzerine HSYK müfettişlerinin hiç zaman kaybetmeden harekete geçtiklerini söyleyen Halil Koç, 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi Metin Özçelik ve 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi Mustafa Başer'in kapsamlı bir şekilde araştırılacağı bilgisini verdi.
'BİR YAPTIRIMI OLACAK'
Halil Koç, hukuk kurumunda kargaşa yaratmayı amaçlayan kararla ilgili şunları söyledi: "Bunun bir yaptırımı olacak. İki hâkimin verdiği karar, baştan aşağı hukuksuzdur. Bir iş mahkemesi hâkimi bu dosyada ne kadar tahliye kararı vermeye yetkiliyse, bu iki arkadaş da o kadar yetkili. Kanunda, soruşturma evresindeki bütün işlemlerin Sulh Ceza Hâkimlikleri tarafından yapılacağı düzenlemesi mevcuttur. Asliye Ceza Hâkimi'nin soruşturma aşamasına müdahale etme yetkisi yoktur. Söz konusu kararları veren iki hâkimin yapmaları gereken, tahliye dilekçeleri ellerine ulaştığında derhal bunları Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği'ne yollamak olmalıydı. Başsavcılıktan ve soruşturma savcılarından dosyaları istemelerine rağmen alamamışlar. Böylece önlerinde inceleyecekleri bir dosya olmamasına rağmen şüpheli avukatlarının verdikleri dilekçelerle yetinerek şablon şeklinde gerekçelerle bir karar vermişler. Arkadaşlar 51 dilekçeyi de nasıl olduysa müthiş bir hızla inceleyip 75 şüpheli hakkında jet hızıyla bir karar yazmışlar. Bu hızı da kamuoyunun takdirine bırakıyoruz." (Sabah)
HSYK 2. DAİRE BAŞKANI: GEÇ KARAR ALDIĞIMIZ İÇİN ÖZÜR DİLİYORUZ
HSYK 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz ise 3 hakimin açığa alınması olayının ardından bir açıklama yaptı. Yılmaz; 'Dün pazardı, bir grup arkadaşımız dışarıdaydı. Yoksa biz dün olağanüstü toplanacaktık. Geç kalışımız için kamuoyundan özür diliyoruz' dedi.
HSYK: Bugüne kadar böyle bir kaos olmadı
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz, "Kimsenin suç işleme özgürlüğü yok. Hakimler, anayasada tarif edildiği üzere, anayasa ve hukuka uygun vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler" dedi.
HSYK 2. Dairesi, Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Habil Kahraman, İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Metin Özçelik ile İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Mustafa Başer'in görevde bulunmalarının, 2802 sayılı Kanun'un 77. maddesi uyarınca, "yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceği" gerekçesiyle tedbiren görevden uzaklaştırılmalarına karar verdi.
Kararı gazetecilere açıklayan HSYK 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz, üç hakim hakkında müfettiş ön raporlarını incelediklerini, hakimler hakkındaki tedbir istemini görüştüklerini söyledi.
Yılmaz, hakimlerin görevde kalmalarının "yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceği" kanaatiyle görevden uzaklaştırılmalarına karar verdiklerini bildirdi.
Yılmaz, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 77. maddesinde, "hakkında soruşturma yapılan hakim ve savcının göreve devamının, yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceğine kanaat getirilirse, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılmasına karar verilebileceği"nin hüküm altına alındığını hatırlattı.
BUGÜNE KADAR BÖYLE BİR KAOS OLMADI
Herkesin yaşananların farkında olduğunu belirten Yılmaz, şöyle devam etti: "Türk yargısı hiç yaşamadığı olayları yaşıyor. Bugüne kadar böyle bir kaos olmadı. Hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yok. Hakimler, anayasada tarif edildiği üzere, anayasa ve hukuka uygun, vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Kanundan kaynaklanmayan yetkiyi kullanan, kanunun emredici hükmüne aykırı karar veren bir hakimin varlığı, kamu düzeni, hukuk güvenliği ve saygınlığı için felaket olacaktır. Hele hele bir yargı görevlisinin, ülkede hukuk kaosu yaratmaya, insanların yargıya güvenini ve inancını sarsmaya hakkı olamaz."
Sulh ceza hakimliklerinin görevlerinin 5325 sayılı kanunda tarif edildiğini ve yasa hükümlerinin açık olduğunu belirten Yılmaz, "Soruşturma aşamasında asliye ceza hakiminin yetkisi yok, sulh ceza hakimlikleri görevli. Her nasılsa Özçelik ve Başer, ikisi de bir zamanlar özel yetkili mahkemelerde çalışmış hakimler" dedi.
Mehmet Yılmaz, yasanın emredici hükmüne rağmen, hakimlerin yetkisi bulunmayan bir sahaya girdiklerini, evrakı incelemeden, hangi şüpheli hangi suçla suçlanıyor, delil durumu nedir bunlara bakmadan toptan tahliye kararı verdiklerini söyledi.
ISRARIN SEBEBİ NEDİR
Yılmaz, "Olay bu kadar basit. Nedir bu ısrarın arkasında gizlenen sebep? Açıkça yasa yetki vermediği halde, 'sen yetkisizsin' dediği halde, bu talepleri sulh ceza mahkemesinin değerlendireceği açık olmasına rağmen, hala ısrarla 'ben yetkiliyim, ben vereceğim' demelerindeki ısrarın sebebi nedir? Kamuoyunun takdirine bırakıyorum" diye konuştu.
"KAMUOYUNDAN ÖZÜR DİLİYORUZ"
Kimsenin suç işleme özgürlüğü olmadığını, hele hele bir hakimin hukuk kaosu yaratacak, insanların yargıya güvenini, inancını sarsacak birtakım eylem ve işlemlerin içinde olmasının kabul edilemeyeceğini vurgulayan Yılmaz, şunları söyledi: "Bugün olağanüstü toplanmamızın sebebi de bu. Dün pazardı, bir grup arkadaşımız dışarıdaydı. Yoksa biz dün olağanüstü toplanacaktık. Toplantı için ancak bugün toplantı yeter sayısına ulaştık. Kamuoyundan da bu yüzden özür diliyoruz. Kamuoyunu bu kadar meşgul eden bir konuda çok daha çabuk davranamamamızın sebebi araya hafta sonunun girmesi."
KARAR OY ÇOKLUĞUYLA
2. Daire Başkanı Yılmaz, karara üyeler Mahmut Şen ve Mustafa Kemal Özçelik'in muhalif kaldığını açıkladı.
Muhalif üyelerden Özçelik'in, "Eğer biraz süre olsaydı, inceleyecek zaman olsaydı veya yer değiştirme cezası uygulansaydı 'evet' diyebilirdim" dediğini aktaran Yılmaz, kararın 4 üyenin kabul oyuyla çıktığını kaydetti.
Yılmaz, müfettiş raporunda, "hükümeti devirmeye teşebbüsle" suçlanan polislerle ilgili suçlamaların sıralandığını ve hakimlerin şüphelilerle fikir ve eylem birliği içinde hareket ettikleri gerekçesiyle açığa alınmalarının istendiğini ifade etti.
Dairenin, "bu karmaşa bu şekilde devam edemez" dediğini ve kaos ortamını neticelendirmek için hakimlerle ilgili görevden uzaklaştırma yetkisini kullandığını anlatan Yılmaz, HSYK 3. Dairesinin de yarın görevden uzaklaştırılan hakimlerle ilgili toplanarak, bu kişiler hakkında soruşturma açılıp açılmayacağına karar vereceğini bildirdi.
Bu arada, görevden uzaklaştırma kararının, hakimlerin görev yerlerine UYAP üzerinden gönderildiği öğrenildi.
------------------------------------------------------------------------------
KRİZ NASIL GELDİ?
İstanbul 32. Asliye Ceza Hâkimi, 'paralel yapı' soruşturmasında tutuklanan ve aralarında Samanyolu TV yöneticisi Hidayet Karaca ile Ömer Köse, Yurt Atayün ve Ali Fuat Yılmazer'in de bulunduğu polislerin tahliyesine 'soruşturma dosyalarını görmeden' karar verdi. Ancak nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği "Tahliye talebini değerlendirme yetkisi bende" diyerek polislerin tahliye edilmemesi yönündeki kararını Silivri Cezaevi’nden sorumlu savcılığa gönderdi.
17- 25 aralık soruşturmalarının ardından, emniyetten tasfiye edilen polisler daha sonra ‘devletteki paralel yapı’ soruşturmaları kapsamında tutuklanmıştı. Tutuklu polisler ve avukatları geçtiğimiz hafta ilginç bir hamle yaptı.
Sulh Ceza Hâkimlikleri kurulurken çıkarılan kanuna göre, ‘soruşturma kapsamındaki tutukluluk hallerine ve itirazlarına ilişkin başvuruları Sulh Ceza Hâkimleri’ değerlendiriyor.
Ancak polislerin avukatları geçtiğimiz hafta Pazartesi günü nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği yerine İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Bu mahkemenin hâkimi daha önce özel yetkili mahkeme olan ve Askeri Casusluk davasına bakan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkanlığını yapan Metin Özçelik.
Talebi değerlendiren Metin Özçelik, polislerin tarafsızlığını yitirdiği için ‘reddi hâkim talebinde bulunduğu 10. Sulh Ceza Hâkimi'nin de reddi yönünde karar vermişti. Hâkim Özçelik tahliye taleplerinin gelmesi üzerine soruşturma savcılarından şüphelilerle ilgili dosyayı istedi. Ancak soruşturma savcılığı, yetkinin Sulh Ceza Hâkimliği’nde olduğunu belirterek, dosyaları göndermedi.
Tahliye taleplerini değerlendirmesi için ise dosyayı İstanbul 32. Asliye Ceza Hâkimliği’ne gönderdi. Bu mahkemenin hâkimi ise, Hrant Dink davasına bakan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin üye hâkimi olan Mustafa Başer.
Hâkim Başer Cumartesi gecesi kararını verdi. Ancak soruşturma dosyalarını savcılığın ‘yetkili olmadığı’ için göndermediği hâkim Başer, soruşturma dosyalarını incelemeden kararını açıkladı.
Hâkim Başer, Samanyolu TV yöneticisi Hidayet Karaca ile Yurt Atayün, Ali Fuat Yılmazer ve Ömer Köse gibi isimlerin de aralarında bulunduğu 70’e yakın polisin tahliyesine karar verdi.
Mahkemenin bu kararı ile yargıda yeni bir tartışma başladı. Çünkü Sulh Ceza Hâkimliği devreye girdi. Nöbetçi İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği bir karar verdi. Yetkinin kendisinde olduğunu belirten İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği ‘İstanbul 29. ve 32. Asliye Ceza Mahkemelerinin kararlarının geçersiz olduğuna, soruşturma aşamasındaki tutuklama ve itirazları değerlendirme yetkisinin Sulh Ceza Hâkimliği’nde olduğuna’ hükmetti.
Sulh Ceza Hâkimliği bu kararını polislerin tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden sorumlu Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na da göndererek, polislerin tahliye edilmesinin önüne geçti.
İŞTE ADIM ADIM KAMİKAZE DALIŞI
Paralel yapının '25 Nisan yargıya darbe girişimi' bir kara mizah örneği olarak şimdiden tarihe geçti. 20 Nisan 2015 günü, paralel yapı soruşturmaları kapsamında tutuklanan 75 şüphelinin avukatları 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi, eski özel yetkili hakim Metin Özçelik'in nöbet gününde sulh ceza hakimlerine yönelik 'reddi hakim ve tahliye' talebinde bulundu.
75 şüpheli hakkındaki tahliye ve İstanbul'da görevli 10 ayrı sulh ceza hakimini pasifize etmek için uygulamaya sokulmak istenen reddi hakim kararındaki hukuksuzluklar, aynı gece İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimi Necmettin Kafalı'nın kararıyla bozuldu. İşte adım adım paralel yapının yargıya darbe girişimi:
1- BAKANLIK YAZISI DİKKATE ALINMADI
Paralel yapı, sulh ceza mahkemelerini bypass ederek asliye cezalar üzerinden darbe yapma girişimini Şubat'ta denemiş, ancak savcılardan dosyaları alamadığı için bu girişim akamete uğramıştı. İstanbul Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı konuyla ilgili Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Dairesi'ne görüş sormuş bakanlıktan gelen 6 Şubat 2015 tarihli ve 2015-276/9339 sayılı yazıyla Sulh Ceza Hakimlerinin kararlarının sadece yine Sulh Ceza Hakimleri tarafından değerlendirilebileceği belirtilmişti.
2- 'UYGUN' ASLİYE BEKLENDİ
Adalet Bakanlığı'nın bu yazısına rağmen örgüt yeniden harekete geçti ve 20 Nisan günü eski özel yetkili mahkeme başkanı Metin Özçelik'in nöbet gününde toplu halde reddi hakim ve tahliye taleplerini içeren dilekçeler sundu. Özçelik, aynı gün 'muhabere' yani talepleri ilgili mahkemelere yönlendirmekle görevli nöbetçi hakimdi. Bu görev nedeniyle Özçelik'in bu dilekçeleri inceleyip karara bağlama yetkisi yoktu. Ancak o dilekçeleri kendi mahkemesinin 'değişik iş'ine kaydetti.
3- DOSYAYI GÖRMEDEN KARAR VERDİ
Yetkisini aşarak dilekçeleri işleme koyan Özçelik, yine ilgili savcılıklardan paralel yapı soruşturması dosyalarını hukuksuz şekilde talep etti. Savcılık dosyaları göndermedi ve çalınma riskine karşı adliyede önlem aldı. Savcılığın dosyayı göndermemesi üzerine sadece avukat dilekçeleri ve basında çıkan bazı haberlere dayanarak reddi hakim taleplerini kabul eden Özçelik, 10 farklı sulh ceza hakimini birden safdışı bırakmaya çalıştı. Tahliye taleplerini incelemek üzere de dilekçeleri 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Mustafa Başer'e gönderdi. Bu sırada HSYK iki hakim hakkında da inceleme başlattı. HSYK müfettişleri Çağlayan Adliyesi'ne gitti.
4- ADLİYEDE KÖŞE KAPMACA
32. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Başer de yetkisi olmadan tahliye taleplerini incelemeye başladı. Akşam geç saatlere kadar dilekçeleri okuyan Başer odasının kapısını kilitleyerek katiplere tahliye kararlarını yazdırmaya başladı. Adliye kaynakları, Hakim Başer'in bu esnada zabıt katibinden cep telefonunu aldığını, kararı UYAP'a yüklemeden bilgisayar yazıcısından çıkardığını belirtiyor. Başer kararı yazıp bitirdikten sonra avukatları arayarak, “Tahliye taleplerini kabul ettim, gelip kararı alabilirsiniz" dedi.
5- SULH CEZA HAKİMİ DEVREDE
Bu aşamada devreye asıl yetkili olan 10. Sulh Ceza Hakimi Necmettin Kafalı girdi. Hem reddi hakim hem de tahliye kararlarının geçersiz olduğu yönünde karar alan Kafalı, yargı darbesini bozan kararında hakimin reddi müessesenin ancak yargılama yapmakla görevli mahkemelere ilişkin yasal bir düzenleme olduğunu belirtti. Kararında “6545 Sayılı Kanunla kurulan Sulh Ceza Hakimliklerinin görevinin yargılama yapmak değil, soruşturma aşamasındaki hakim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bu kararlara karşı yapılan itirazları incelemek olduğu görülmektedir" diyen Kafalı, “Sulh Ceza Hakiminin reddine ilişkin kararların Asliye Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilmesinin yasal olarak mümkün olmadığı, bu yönde verilecek kararın da yasal mevzuatımıza göre hukuken geçeriz, hiç bir hukuki sonuç doğurmayan ve yok hükmünde sayılması gerektiği sonuç ve kanısına varılmıştır" ifadelerini kullandı. Karar, Silivri Cezaevi'nden sorumlu Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi.
6- 'YOK HÜKMÜNDE' AMA MÜZEKKERE YAZDI
Görevli mahkemenin, 'reddi hakim kararının yok hükmünde olduğu' kararı vermesine rağmen tahliye ettirmek istediği şüpheliler hakkında tahliye müzekkeresi yazan Başer, paralel yapıyla birlikte ülkede bir kaos ve yargı boşluğu oluştuğu algısı oluşturmak istedi. Devreye, örgüte yakın TV ve gazeteler girdi ve tahliye kararlarının uygulanmadığı yönünde kara propaganda yapmaya başladı.
7- İNFAZ SAVCISI SON NOKTAYI KOYDU
Dün öğle saatlerine kadar tahliye müzekkerelerini ve gerek Sulh Ceza Hakimliği gerekse de Asliye Ceza Mahkemesi kararlarını inceleyen görevli infaz savcısı, Asliye Ceza'nın tahliye kararının hukuksuz olduğu gerekçesiyle tahliye yapılamayacağı yönünde karar aldı. Müzekkerelerin iadesiyle paralel yapının bu girişimi de başarısızlıkla sonuçlandı.
ARINÇ'TAN TAHLİYECİ HAKİMLERE AĞIR SÖZLER: YUKARIDAN TALİMAT ALIYOR GİBİLER
27 Nisan 2015 21:53 Başbakan yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası soruları cevapladı.
İşte Arınç’ın açıklamasından satır başları:
TAHLİYE KRİZİ
Yetki gaspı yani Sulh Ceza hakimlerinin yetkisinde bulunan bir kararı Asliye Ceza hâklimi vermişse bu, yok hükmünde bir karardır. Hukukta belki de ilk defa böyle bir durum yaşandı. İçinizden birinin hakim kılığına girerek karar vermesi gibi hukukta bir yetki çalınmasından bahsedilebilir.
GÖZÜ KARALIĞIN BU KADARINA PES DENİR
Gözü karalığın bu kadarına pes denir. Ama bunları yargıç kılıklı insanların yapması örnek bir olay olarak anlatılabilir. Türk yargısı süratle kendisini yenilemelidir. Pensilvanya’dan talimat geldi mi o konuda fazla bilgi sahibi değilim. İki hakimin böyle bir kumpası kurabilmesi yukarıdan aşağıya bir iradeyi gösteriyor.
(İstanbul’da 29. Ve 30. Asliye Ceza Mahkemeleri’nin verdiği kararlar) Bakanlar Kurulu’nda ayrıntılı olarak görüşülmedi. Toplantı devam ederken HSYK 2. Dairesi’nin 3 hakimi görevden aldığı bilgisi iletildi. HSYK’da 2. Daire’nin yetki gaspında bulunan kişilerle ilgili yeterli bilgi, belge varsa böyle bir kararı alması doğaldır. Bir defa yetki gaspı, yani Sulh Ceza Hakimleri’nin yetki alanındaki bir konuyu tamamen yetkisiz sayılan Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi vermişse hukukta bu yok hükmünde bir karar demektir. Nereden bakarsanız bakınız, bu belki yargı tarihinde ilk defa görülmektedir. İçinizden birinin hakim kılığına girmesiyle benzer bir şekilde, yani Ahmet’in vermesi gereken kararı hiç yetkisi olmayan Mehmet’in vermesi gibi hukukta yetki çalınmasından bahsedilebilir. Nasıl olsa Sulh Ceza Hakimleri’ni toptan reddediyorlar, önceden ayarlanmış, bilinmiş, ilişki kurulmuş bir başkan, ‘Haklısınız, ben onların hepsi hakkındaki ret talebinizi kabul ediyorum ve sizin tahliyenize karar veriyorum’ demiş. Akla zarar bir iş. Gözü karalığın bu kadarında da pes denir. Ama bunu yargıç kılıklı insanların yapması, yargıya güvenin gittikçe dip yaptığı Türkiye’mizde örnektir. Çok üzgünüm böyle bir olayın yargı içinde yaşanması utanç vericidir. Türk yargısı kendisini yenilemeli, bu yıpratılmaya karşı direnmelidir. Pensilvanya’dan talimatı mı? Bilemiyorum ama, bilinen iki hakimin böyle bir kumpası kurması yukarıdan aşağıya irade birliği içerisinde cereyan edebileceğini gösteriyor.
Şok!!! İkinci kamikaze girişimi
Mahkeme:Kamikaze tahliye geçersiz
Paralel tahliye için kamikaze hakim
Paralel yapı-25 Nisan (2015) '25 Nisan kamikaze/yargısal darbe girişimi' manşetlerimiz
(27 Nisan 2015, 20:53), son güncel.: (27 Nisan 2015, 21:53)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: