TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, dünkü Cumhuriyet´e manşet olan çarpıcı söyleşisinde Ergenekon davasıyla aydınların sindirilmek istendiğini savunarak, ´Uğur yaşasaydı, sıranın ona da geleceğini düşünmemek elde değil´ diyor. Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993´te alçakça bir suikasta kurban gitti. Arabasına konulan bombayla katledildi. Uğur Mumcu, yaşasaydı bugün masasının üzerinde ´Hrant Dink dosyası´ olurdu. Dink´i öldüren çetenin polisteki, jandarmadaki izlerini sürerdi. Rahmetli Mumcu´nun eşi Ergenekon´a inanmıyor olabilir. Güldal Hanım, ´Öyle bir tablo sergileniyor ki, bu davada kimin ne için alındığını bilemiyoruz. Afaki olaylar´ diyor. ´İktidara eleştirel gözle bakan, eleştirel yazılar yazan, sözler söyleyen aydınların gözaltına alındığını görüyoruz. Uğur yaşasaydı, sıranın ona da gelebileceğini düşünmemek elde değil´ düşüncesine sürüklenmesinin siyasal gerekçeleri de bulunabilir. Uğur Mumcu yaşasaydı darbecilerle, cuntacılarla, JİTEM´cilerce aynı davada adının anılmasını ister miydi? Sanmıyorum.
´Vurulduk ey halkım´ diyen Uğur´a bir darbe de eşinden
TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, dünkü Cumhuriyet´e manşet olan çarpıcı söyleşisinde Ergenekon davasıyla aydınların sindirilmek istendiğini savunarak, ´Uğur yaşasaydı, sıranın ona da geleceğini düşünmemek elde değil´ diyor. Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993´te alçakça bir suikasta kurban gitti. Arabasına konulan bombayla katledildi. Uğur Mumcu, yaşasaydı bugün masasının üzerinde ´Hrant Dink dosyası´ olurdu. Dink´i öldüren çetenin polisteki, jandarmadaki izlerini sürerdi. Rahmetli Mumcu´nun eşi Ergenekon´a inanmıyor olabilir. Güldal Hanım, ´Öyle bir tablo sergileniyor ki, bu davada kimin ne için alındığını bilemiyoruz. Afaki olaylar´ diyor. ´İktidara eleştirel gözle bakan, eleştirel yazılar yazan, sözler söyleyen aydınların gözaltına alındığını görüyoruz. Uğur yaşasaydı, sıranın ona da gelebileceğini düşünmemek elde değil´ düşüncesine sürüklenmesinin siyasal gerekçeleri de bulunabilir. Uğur Mumcu yaşasaydı darbecilerle, cuntacılarla, JİTEM´cilerce aynı davada adının anılmasını ister miydi? Sanmıyorum.
Mumcu yaşasaydı ´Sende mi Güldal?´ demez miydi?..
2 Temmuz´da Madımak´ta yakılan aydınları anma toplantısı için Sivas´a gittiğimde yazmıştım. 1993 yılı Türkiye´nin ´karanlıklar tarihinde´ özel bir tarih. Olayların kronolojisini Fikri Sağlar anımsattı: Eşref Bitlis´in uçağının düşürülmesinden JİTEM´ci Cem Ersever´in öldürülmesine dek toplumu şoke edici pek çok suikast o dönemde gerçekleştirildi. 1990´ların başında siyasal İslamdan ve Kürt sorunundan kaynaklanan gerilim tırmanıyordu. PKK, Güneydoğu´daki çatışmayı şehirlere yaymaya başlamıştı. Refah Partisi ise yerel yönetimlerde gücünü göstermeye başlamış, iktidara oynuyordu. ´İran ve Cezayir sendromu´ devleti kuşatmıştı.
Önce Atatürkçü aydınlar hedef alındı. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Uğur Mumcu. Güneydoğu´da ´faili meçhuller´ başladı. 1993 yazında, Çorum ve Kahramanmaraş olaylarını geride bırakacak vahşet Sivas´ta yaşandı. Rahmetli Uğur Mumcu´nun eşi CHP Milletvekili Güldal Mumcu´nun, bugün Ergenekon´a yönelik, ´Korkutarak yön veriyorlar´ söylemi o sırada da geçerliydi. Hem de ne korkutma?! 12 Mart´ta, 12 Eylül´de muhtıracıların, darbecilerin korkusuzca üzerine giden, ajan-provokatörlerin ipliğini pazara çıkaran, aynı silahla sağcının da, solcunun da vurulduğunu anlatan, ´derin devlet´in üzerine giden, İpekçi´nin katili Ağca´yı, Papa suikastını kovalayan, Abdullah Çatlı´nın kimliğini Susurluk´tan yıllar önce açıklayan Uğur Mumcu ortadan kaldırıldı. 1996-97´ye gelindiğinde PKK´ya karşı sürdürülen ´düşük yoğunluklu savaş´ kazanılmış, Öcalan 1999´da Suriye´yi terk etmek zorunda bırakılarak ABD tarafından Kenya´da paketlenmiş ve İmralı´ya konulmuştu. Ancak geride 17 bin ´faili meçhul´ dosyası kalmıştı. Musa Anter´in öldürülmesi en fazla Uğur Mumcu´nun yüreğini yakmıştı.
Uğurlar olsun arkadan vuranlar olmasın
Uğur Mumcu, yaşasaydı bugün masasının üzerinde ´Hrant Dink dosyası´ olurdu. Dink´i öldüren çetenin polisteki, jandarmadaki izlerini sürerdi. Rahmetli Mumcu´nun eşi Ergenekon´a inanmıyor olabilir. Güldal Hanım, ´Öyle bir tablo sergileniyor ki, bu davada kimin ne için alındığını bilemiyoruz. Afaki olaylar´ diyor. ´İktidara eleştirel gözle bakan, eleştirel yazılar yazan, sözler söyleyen aydınların gözaltına alındığını görüyoruz. Uğur yaşasaydı, sıranın ona da gelebileceğini düşünmemek elde değil´ düşüncesine sürüklenmesinin siyasal gerekçeleri de bulunabilir. Uğur Mumcu yaşasaydı darbecilerle, cuntacılarla, JİTEM´cilerce aynı davada adının anılmasını ister miydi? Sanmıyorum.
(07 Temmuz 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: