17 Mayıs 2006: Sabah saat 09.45 sularında Danıştay´a gelen Alparslan Arslan, toplantı halindeki Danıştay 2. Dairesi üyelerine Glock marka silahla 11 el ateş etti. Saldırıda 2. Daire Başkanı Mustafa Birden, üyeler Mustafa Yücel Özbilgin, Ayla Günenç, Ayfer Özdemir ve tetkik hakim Ahmet Çobanoğlu yaralandı. Özbilgin kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Saldırı olayıyla Türkiye´nin gündemi birden değişti. Danıştay´ın verdiği kışkırtıcı başörtüsü yasağı kararı üzerinden çok geçmeden meydana gelen bu saldırı ve saldırganın Allahuekber diyerek saldırması saldırıyı dincilerin üzerine yıktı. Saldırganın tekbir getirdiğini Danıştay üyesi Tansel Çölaşan açıklamıştı. Sonradan diğer Danıştay üyelerinin açıklamalarıyla saldırganın böyle demediği anlaşıldı ancak bazı medya Allahuekber kelimesini çoktan manşete çekmişti bile. Ergenekon davasına bakan mahkemenin son aldığı Danıştay saldırısındaki çok sayıdaki ayrıntının araştırılması kararıyla da ortaya çıktığı gibi kimse olayın ardını aslında araştırmadı, ne savcı ve mahkeme ne de Ergenekoncu medya. Yapanlar belliydi ve bu yeterliydi. Yapılacak şey de belliydi: Vurun dinciye, yaşatmayın!..
İkinci Kubilay provokasyonuna alkış tutan kemalistler
17 Mayıs 2006: Sabah saat 09.45 sularında Danıştay´a gelen Alparslan Arslan, toplantı halindeki Danıştay 2. Dairesi üyelerine Glock marka silahla 11 el ateş etti. Saldırıda 2. Daire Başkanı Mustafa Birden, üyeler Mustafa Yücel Özbilgin, Ayla Günenç, Ayfer Özdemir ve tetkik hakim Ahmet Çobanoğlu yaralandı. Özbilgin kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Saldırı olayıyla Türkiye´nin gündemi birden değişti. Danıştay´ın verdiği kışkırtıcı başörtüsü yasağı kararı üzerinden çok geçmeden meydana gelen bu saldırı ve saldırganın Allahuekber diyerek saldırması saldırıyı dincilerin üzerine yıktı. Saldırganın tekbir getirdiğini Danıştay üyesi Tansel Çölaşan açıklamıştı. Sonradan diğer Danıştay üyelerinin açıklamalarıyla saldırganın böyle demediği anlaşıldı ancak bazı medya Allahuekber kelimesini çoktan manşete çekmişti bile. Ergenekon davasına bakan mahkemenin son aldığı Danıştay saldırısındaki çok sayıdaki ayrıntının araştırılması kararıyla da ortaya çıktığı gibi kimse olayın ardını aslında araştırmadı, ne savcı ve mahkeme ne de Ergenekoncu medya. Yapanlar belliydi ve bu yeterliydi. Yapılacak şey de belliydi: Vurun dinciye, yaşatmayın!..
Cumhurbaşkanlığının AK Parti´ye geçeceği sürecin başlaması.. Cumhuriyet gazetesine düzenlenen ve bazıları patlamayan üç bombalı saldırı.. Ardından Danıştay saldırısı.. Saldırı günü ve sonraki günde kemalistlerin olaya yaklaşımı Ergenekon Terör Örgütünce tezgahlandığı giderek açığa çıkan provokasyon saldırısında sadece olayı gerçekleştiren birinci derecedeki örgüt elemanlarının değil o saldırıyı büyüterek toplumu bir yöne kanalize etmeye çalışan ikinci derecedeki elemanların veya sempatizanların da rol aldığını gösteriyor. Aşağıda örneklerini de verdiğimiz bu saldırıya lojistik destek verenlerden acaba hangileri sempatizan, hangileri örgüt üyesi?.. Bu halen devam eden ve ciddi şekilde ilerleyen Ergenekon soruşturma sürecinde ortaya çıkarılabilecek mi?..
17 Mayıs 2006: Yaralıları ziyaret eden CHP lideri Deniz Baykal, Hükümetin bu konuda sorumluluğu olduğunu düşünüyor musunuz? sorusu üzerine Hiç kuşku duymuyorum. dedi. Partisinin grup toplantısında ise Siyasete kan bulaştı. ifadesini kullandı.
17 Mayıs 2006: CHP Grup Başkan Vekili Kemal Anadol, Cumhuriyet tarihinde bu kadar vahim bir olay olmamıştır. Bu, ikinci bir Kubilay olayıdır. dedi.
17 Mayıs 2006: Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, taziye ziyareti için gelen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer´i kapıda karşılayıp uğurlarken, Başbakan Erdoğan ve TBMM Başkanı Arınç´ı karşılamadı.
17 Mayıs 2006: Danıştay Başkan Vekili Tansel Çölaşan, Saldırgan, ´Allah´ın askeriyiz´ diyerek odadan içeri giriyor. Bunlar türban kararından ötürü. dedi.
17 Mayıs 2006: İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, olayın dini motifli, din inanışlı bir cinayet olduğunun saldırganın binadan çıkarken sloganlarıyla açık olarak ortaya çıktığını ileri sürdü.
17 Mayıs 2006: YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç´ten yazılı açıklama: Bu tehlikeli gidişi durdurma konusunda başta iktidar olmak üzere herkese düşen sorumlulukları hatırlatırız.
17 Mayıs 2006: Ankara Barosu Başkanı Vedat Ahsen Coşar şu açıklamayı yaptı: İktidarı, laik cumhuriyete sahip çıkmaya, rejim düşmanlarını cesaretlendirecek açıklamalar ile eylemlerden kaçınmaya ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz.´
17 Mayıs 2006: Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, başkan vekilleri Tansel Çölaşan ve Gönül Önbilgin, Danıştay Başsavcısı Zafer Kantarcıoğlu, Danıştay daire başkanları, üyeler, tetkik hakimleri ve savcıların bir araya geldiği toplantıda Başkan Çörtoğlu şöyle dedi: Yargısına sahip çıkmayan devlet bu olayda büyük yara almıştır.
17 Mayıs 2006: ODTÜ Senatosu, saldırıyı başörtüsü sorununa bağladı.
18 Mayıs 2006: Yargı mensupları Anıtkabir´i ziyaret etti. Yürüyüşe, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, Danıştay Başsavcısı Zafer Kantarcıoğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi´nin başkanları katıldı.
18 Mayıs 2006: Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkan ve başsavcıları, Danıştay 2. Daire üyelerine yapılan saldırıyı kınayan ortak bir açıklama yaptı: Cumhuriyet tarihimizde kara bir sayfa olarak anılacak olan bu saldırı dolayısıyla yargı dışında da laik, demokratik devlet düzenini koruma görevleriyle yükümlü olanlara bu görevlerini tekrar hatırlatıyoruz.
18 Mayıs 2006: Rektörler Komitesi yayınladığı bildiride şu ifadelere yer verdi: Cumhuriyetimizin laik niteliğini çarpıtarak yok etmeye yönelik tutum ve açıklamalar artık neredeyse olağan hale getirildiği gibi, bu fütursuzca eylem ve söylemler, TBMM´nin çatısı altına kadar taşınabilmiştir.
18 Mayıs 2006: Danıştay´a düzenlenen silahlı saldırıda hayatını kaybeden Danıştay 2. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin için Kocatepe Camii´nde cenaze töreni düzenlendi. Cumhurbaşkanı Sezer alkışlanırken siyasiler yuhalandı.
Köşe yazılarında provokatif yorumlar yer aldı
İlhan Selçuk (Cumhuriyet, 19 Mayıs): Danıştay´a saldırının kökeninde yatan ´azmettirici´ fikir RTE´den kaynaklanıyor...
Ali Sirmen (Cumhuriyet, 18 Mayıs): Danıştay´a yapılan saldırı, sivil İslamcı darbenin silahlı güçlerinin eseridir.
Mustafa Balbay (Cumhuriyet, 18 Mayıs): Bu karanlık süreçten kurtulmak için en sağlıklı yol; toplumun ve devletin tüm duyarlı kesimlerinin ayağa kalkması, AKP zihniyetini de içine alan hareketlere dur demesidir!
Oktay Ekşi (Hürriyet, 18 Mayıs): Bu kadarı bile suikastın şahsi bir nedenle değil, düpedüz ideolojik bir nedenle ve muhtemelen bir örgüt bağlantısı içinde tertiplendiğini düşünmeye yetmiyor mu?
Ertuğrul Özkök (Hürriyet, 18 Mayıs): Bu, Türkiye Cumhuriyeti´nin 11 Eylül´üdür... Bunun türbanla ne alakası var, demeyin. Dini semboller kaşındıkça, onu kullananların işi kolaylaşıyor.
Emin Çölaşan (Hürriyet, 18 Mayıs): Bakalım bundan sonra sıra kime, kimlere gelecek? Gözleri aydın! Ektiklerini biçiyorlar. Şimdi kına yaksınlar. ( Zaman)
(06 Eylül 2009, 13:30)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde meydana gelen provokasyonlar