Tam
EskidenYeniye
 

Savcılık: Özal´da şüphe sürüyor

Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili Adli Tıp raporuna dair savcılıktan ilk bilgiler geldi. Savcılık raporun şüpheyi kaldırmadığını, yeni bir raporun istenebileceğini ve soruşturmanın da derinleşebileceğini açıkladı.

13.12.2012 11:22 Savcılık Turgut Özal´ın Adli Tıp Kurumu´ndan çıkan ölüm raporu için, ´Sonuç odur ki; şüpheler ortadan kalkmadı. Soruşturma derinleşebilir. Yeni bir rapor istenebilir.´ açıklamasında bulundu. Raporun Ankara C. Başsavcılığı´ndaki incelemesi tamamlandı.

Başsavcılık, raporla ilgili birazdan açıklama yapacak...

VE SAVCILIK ÖZAL RAPORUNU AÇIKLADI

13.12.2012 16:12 Ankara Cumhuriyet Başsavclığı, Özal´ın ölümü ile ilgili soruşturmaya devam edileceğini açıkladı. Başsavcılık, Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın naaşında yapılan incelemeye ilişkin Adli Tıp Kurumu raporunda mevcut bilgi ve bulgular ile kesin ölüm sebebinin tespit edilemediğinin oy birliğiyle mütala edildiğinin bildirildiği kaydedildi. Yapılan yazılı açıklamada soruşturmaya devam edileceği vurgulandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Adli Tıp Kurumu´nun Turgut Özal ile ilgili gönderdiği raporda, ´ölüm olayının meydana gelişi ile ilgili anlatımlar öncelikle ani kardiyak bir ölümü düşündürmekteyse de ölüm sonrası otopsi işlemi uygulanmamış ve iç organlarda, vücut sıvılarında gerekli makroskobik, mikroskobik, mikrobiyolojik, serolojik, toksikolojik incelemeler yapılmamış olduğundan mevcut bilgi ve bulgular ile kesim ölüm sebebinin tespit edilemediğinin oybirliğiyle mütalaa edildiğinin bildirildiğini´ duyurdu.

Başsavcılık açıklamasında, raporda, ´otopsi örneklerinde saptanan ağır metal (kadmiyum dahil) düzeylerinin Türkiye´de normal popülasyonda saptanan doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan postmortem (ölüm sonrası) doku düzeyleri ile uyum gösterdiği, bu nedenle ağır metal (kadmiyum dahil) maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığının´ yer aldığı da kaydedildi.

Turgut Özal´ın ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Adli Tıp Kurumu raporuyla ilgili yazılı açıklama yaptı.

Açıklamaya göre, Özal´ın travmatik bir tesir ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunamadığı belirtilen raporda, 17 Nisan 1993 öncesine ait tıbbi belgelerde akut veya kronik toksik madde maruziyetine bağlı klinik ve laboratuvar bulgusunun tanımlanamadığı ifade edildi.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi´nde yapılan muayene ve yeniden canlandırma işlemleri sonucunda düzenlenen tıbbi belgelerde, zehirlenme lehine değerlendirilebilecek patogonomik (zehirlenmeye spesifik) klinik ve laboratuvar bulgusunun tespit edilemediği kaydedilen raporda, radyoaktif madde maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunamadığı vurgulandı.

Anıt mezarda yapılan fethi kabir sırasında mezar ve çevresi ile otopsiden elde edilen örneklerin analiz ve bulgularının da yer aldığı raporda, otopsi örneklerinde saptanan DDE düzeylerinin, Türkiye´de normal popülasyonda 1976-1996 yıllarında saptanan adipoz (yağ) doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan postmortem (ölüm sonrası) doku düzeyleri ile uyum gösterdiği bildirildi.

Raporda, Özal´ın, DDE´nin (DDT´nin metoboliti olan) maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunamadığı ifade edildi.

-´Ağır metal maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delilleri yok´-

Açıklamada şunlar kaydedildi:

´Otopsi örneklerinde saptanan ağır metal (kadmiyum dahil) düzeylerinin Türkiye´de normal popülasyonda saptanan doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan postmortem (ölüm sonrası) doku düzeyleri ile uyum gösterdiği, bu nedenle ağır metal (kadmiyum dahil) maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı, tüm tıbbi belgeler ve incelemeler ışığında, Türkiye Cumhuriyet´nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın 05.02.1993 tarihinde The Methodist hastanesinde yapılan muayene ve tetkiklerin değerlendirilmesinde, kardiyolojik risk profilinin düşük olduğu, ancak ani kardiyak ölümün hiçbir zaman dışlanamayacağı, tıbbi antesedani ve ölüm olayının meydana gelişi ile ilgili anlatımlar öncelikle ani kardiyak bir ölümü düşündürmekte ise de ölüm sonrası otopsi işlemi uygulanmamış ve iç organlarda vücut sıvılarında gerekli makroskobik, mikroskobik, mikrobiyolojik, serolojik, toksikolojik incelemeler yapılmamış olduğundan mevcut bilgi ve bulgular ile kesim ölüm sebebinin tespit edilemediğinin oy birliğiyle mütalaa edildiği bildirildiği, yukarıda açıklandığı üzere, Adli Tıp Kurumu raporunda ölümün hemen sonrasında gerekli otopsi işleminin ve ölü üzerinden derhal alınması gerekli kan, idrar ve doku örnekleri gibi materyallerin alınarak incelemelerinin yapılmamış olması nedeniyle kesin ölüm sebebinin saptanamadığının bildirilmiş olması nedeniyle, Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından dosyada mevcut Adli Tıp kurumu raporu, diğer bulgu ve deliller ışığında soruşturmaya devam edilerek, muktezaya bağlanacağı, kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.´

´Basın Sözcüsü´ sıfatıyla gazetecilerin karşısına çıkan Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Nuri Yiğit, ´Bu rapora rağmen soruşturma devam eder mi?´ sorusuna, ´Bu konuyla ilgili soruşturmayı yürüten savcımız bu konuda kanun ve mevzuat ışığında takdir yetkisini kullanacaktır´ cevabını verdi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın açıklamasının tam metni

Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın 17. 04.1993 tarihinde ölümüyle ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında, 18.09.2012 tarihinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığına soruşturma sırasında elde edilen tıbbi doküman, belgeler ile diğer delillerin bir örneği 02/10/2012 tarihindeki defi kabir neticesi yapılacak olan otopsi işleminden elde edilen deliller dikkate alınarak, kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için yazılan müzekkerimize Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Birinci İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen ve cumhuriyet başsavcılığımıza gönderilen 5-12 2012 tarih 4416-C karar no´lu 382 sayfadan ibaret raporun sonuç bölümünde özetle:

?Türkiye Cumhuriyeti 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın;

1-Travmatik bir tesir ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı

2-17/04/1993 öncesine ait tıbbi belgelerde akut veya kronik toksik madde maruziyetine bağlı klinik ve laboratuvar bulgusunun tanımlanmadığı

3-Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde yapılan muayene ve yeniden canlandırma işlemleri sonucunda düzenlenen tıbbi belgelerinde zehirlenme lehine değerlendirilebilecek patognomonik (zehirlenmeye spesifik) klinik ve laboratuvar bulgusunun tespit edilemediği

4- Radyoaktif madde maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı

5-Anıt mezarda yapılan tetkik ve defi kabir işlemi sırasında mezar ve mezar çevresinden otopsiden elde edilen örneklerin yapılan analiz ve bulgularının incelenmesinde; otopsi örneklerinde saptanan DDE düzeylerinin normal popülasyonda, 1976-1996 yıllarında saptanan adipoz yağ doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan port mortem (ölüm sonrası) doku düzeyleri ile uyum gösterdiği DDE ?DDT´nin metobiliti olan? maruziyetiyle öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı

6-Otopsi örneklerinde saptanan ağır metal kadmiyum düzeylerinin Türkiye´de normal popülasyonda saptanan doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan port mortem doku düzeyleriyle uyum gösterdiği bu nedenle ağır metal kadmiyum dahil maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı

7-Tüm tıbbi belgeler ve incelemeler ışığında TC 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın 5/2/1993 tarihinde The Methodist Hastanesi´nde yapılan muayene ve tetkiklerin değerlendirilmesinde kardiyolojik risk profilinin düşük olduğu ancak ani kardiyak ölümün hiçbir zaman dışlanamayacağı, tıbbi antesedani ve ölüm olayının meydana gelişiyle ilgili anlatımlar öncelikle ani bir kardiyak ölümü düşündürmekteyse de ölüm sonrası otopsi işlemi uygulanmamış ve iç organlarına vücut sıvılarında gerekli makroskobik, mikroskobik, mikrobiyolojik, serolojik, toksikolojik, incelemeler yapılmamış olduğundan mevcut bilgi ve bulgularla kesin ölüm sebebinin tespit edilemediğinin oybirliği ile mütaala edildiğinin bildirildiği,

Yukarda açıklandığı üzere Adli Tıp Kurumu raporunda hemen sonrasında gerekli otopsi işleminin ve ölü üzerinden derhal alınması gereken kan, idrar ve doku örnekleri gibi metaryaller alınarak incelemeleri yapılmamış olması nedeniyle kesin ölüm sebebinin saptanamadığının bildirilmiş olması nedeniyle cumhuriyet başsavcılığımız tarafından dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu raporu diğer bulgu ve deliller ışığında soruşturmaya devam edilerek, muktezaya bağlanacağı kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.?

(13 Aralık 2012, 11:22)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Adli Tıp: Özal zehirlenmiş olabilir

Zehirlenme örtbas mı edilecek?

Adli Tıp iddiası: Özal zehirlenmiş

Tanık: Özal´ı Tushad zehirledi

Ergenekon 1993´e uzandı: Tushad

Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı

TURGUT ÖZAL´IN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MANŞETLERİMİZ

Özal: Dertleri beni tasfiye etmek

DDK: Özal´ın mezarı açılmalı

DDK raporunun tam metni

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini Cumhurbaşkanlığı sitesinden indirmek için tıklayın

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini sitemizden indirmek için tıklayın

DDK Özal´ın ölümüne yoğunlaştı

Özal suikastinde çember daralıyor

Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı

Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü

Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4996    yazdır/print




Adli Tıp: Özal zehirlenmiş olabilir

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın şüpheli ölümüyle ilgili Adli Tıp Kurumu´nun hazırladığı rapor tamamlandı. Raporda, Özal´ın vücudunda zehire rastlandığı ancak ölüm sebebinin zehirlenme olup olmadığı konusunda ortak kanaate varılamadığı belirtildi. Diğer taraftan incelemelerle ilgili basına bilgi sızdırdıkları gerekçesiyle 3 adli tıp uzmanı hakkında soruşturma başlatıldı. Adli Tıp heyetinin zehirlenmede ittifak edememesine oğul Ahmet Özal sert tepki gösterdi. Ancak heyetteki kişilerden bazılarının dahi Özal´ın zehirlendiği yönünde kanaat belirtmesinin çok önemli olduğu açık. Zaten adli tıp raporu, savcının dikkate alacağı bulgulardan sadece birisi. Özellikle 9 ay önce savcılığa verilmiş bir ifadede Özal´ın Ergenekon tarafından zehirlendiği iddiası ve bu eylemde kullanılan zehirlerin de vücutta aynen tespit edilmesi gibi, savcılığın dikkate alacağı çok önemli başka bulgular da mevcut.

12.12.2012 11:02 Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili Adli Tıp raporu tamamlandı. Alınan bilgilere göre, hazırlanan rapor, dün 1. İhtisas Kurulu´nda imzaya açıldı. Rapor, bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na ulaştırılacak. Özal´ın vücudunda zehire rastlandığı ancak ölümünün zehirden kaynaklanıp kaynaklanmadığına dair kesin bir ifade olmadığı öğrenildi. Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce, ´ölüm nedeninin zehirlenme olmadığı´ yönündeki iddiaları kabul etmedi. İnce, Özal´ın vücudunda zehire rastlanıldığını fakat ölüm nedeninin zehir olup olmadığı konusunda uzmanlar tarafından görüş birliğine varılamadığını belirtti. Özellikle kurumdaki bazı uzmanların ´zehir var ama bu, zehirlenme var demek için yeterli değil´ tezini savunmasının ortak bir kararın çıkmasına engel olduğu bildiriliyor.

Raporda, ?Özal´ın vücudunda zehir var. Ancak bu maddeler her vücutta bulunabilecek toksik maddeler? değerlendirmesi yapılıyor. Raporda, Özal´ın zehirlenerek öldüğü konusunda kesin kanaat oluşmadığı da belirtiliyor.

Ankara´da raporu gören bir yetkili, ?Adli Tıp Bilim Kurulu, ´Özal´ın vücudunda toksik maddelere rastlandı. Ancak bu zehirler her insanın vücudunda görülebilecek şekilde mevcut. Ölüme yol açabilen zehirlenme ve toksik maddeler olduğunu söylemek mümkün değil değerlendirmesi yaptı? dedi. Bazı üyelerin rapora imza atmakta tereddüt ettikleri ve raporun oyçokluğu ile verildiği öğrenildi

Adli Tıp Kurumu´nun hazırladığı 360 sayfalık rapor, soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin´e ulaştı. Konuyla ilgili kısa bir açıklama yapan Başsavcılık, raporla ilgili açıklamanın en geç yarın yapılacağını belirtti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise soruşturması sırasında sadece Adli Tıp raporu ile sınırlı kalmak zorunda değil. Başsavcılık başta kurumlardan ya da yurtdışından da gerekli görürse yeni rapor alabilecek. Ardından da şimdiye kadar hiçbir kişiyi şüpheli sıfatıyla dinlemeyen Başsavcılık soruşturmayı tamamlayacak. Eşi Semra Özal´da bulunduğu ancak savcılığa verilmediği iddia edilen Özal´ın muammaya dönen saç telleri de yeniden istenebilecek.

Turgut Özal´ın naaşı, soruşturma kapsamında 2 Ekim´de Topkapı´daki mezarından çıkarılmış ve 5 Ekim´de yeniden defnedilmişti. Adli Tıp Kurumu, Özal´ın cenazesinden, mezar toprağından, mezarın içindeki sudan ve mezarlığın değişik yerlerinden aldığı örnekler üzerinde inceleme yapmıştı. Detaylı incelemeler sonrası hem İstanbul hem de Ankara Adli Tıp kurumları cesette 4 çeşit zehir tespit etmişti. Bu arada merhum Özal´ın oğlu Ahmet Özal tartışmalı rapora twitter üzerinden isyan etti.

Ahmet Özal, Adlî Tıp raporuna isyan etti: ´Derin´ yapı devreye girdi, yazıklar olsun!

Kerkük´te olduğu öğrenilen Turgut Özal´ın büyük oğlu Ahmet Özal, Adlî Tıp Kurumu´nun raporunu ağır bir dille eleştirdi. Özal, twitter hesabında şu ifadeleri kullandı: ?Dediklerim hep doğru çıkıyor. (Zehir var ama zehirlenme olmayabilir) Ne kadar komik! Günlerden beri söylüyorum; bu konuyu sulandıracaklar. Çünkü ´derin´ yapılanma görevde ve hükümet de cesaret edemedi. Yazıklar olsun! Ne 1993´teki Uğur Mumcu cinayeti, ne diğerleri artık takip edilmeyecek. Balyoz, Ergenekon, Ayışığı gibi ´Kızılderili´ isimlerle bizi oyaladılar. Siyasetçiler, medya ve halk oyalandı. 75 yaşında 3 emekli paşayı hapise atarak, ´biz derin devleti çözdük´ dediler. Kaportanın boyası bile çizilmedi. Halk aptal değil, onlar aptalmış. Ergenekon ve diğer operasyonlar derin yapılanmanın önümüze attığı ekmek kırıntıları. Gerçekten ´derin´ yapı başarılı. Tebrikler onlara. Başka türlü anlamayacaklar. 19 senedir Allahın çürütmediği cesetten çıkan sonuçları çarpıtanlar bunun altında kalacaklar çok yakında.?

Bu arada, Özal´ın zehirlendiğine ilişkin yeterli, kesin ve inandırıcı kanıt elde edilmezse soruşturma ´takipsizlikle´ sonuçlanacak ve dosya kapatılacak. Soruşturma ise gelecek yıl Nisan ayına kadar bitirilmediği takdirde zamanaşımından düşecek.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´ün talimatıyla Devlet Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan raporda da ölümün şüpheli olduğu belirtilmişti. Raporda, ?Tıbbi Uzmanlar Heyeti raporunda, ´kalp dışı ve özellikle de doğal ölüm nedenleri dışındaki ihtimallerin´ de düşünülmesi gerektiği ve bazı bulguların ise ölüm nedeni olarak ´organofosfat zehirlenmesini´ de akla getirebileceği ifade edilmektedir.? denilmişti.

Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili Adli Tıp raporu savcılığa gönderildi

Adli Tıp Kurumu, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili hazırladığı raporu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderdi. Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu´nca hazırlanan rapor, soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na posta yoluyla iletildi.

Özal´ın naaşı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın, ölümüyle ilgili iddialar üzerine yürüttüğü soruşturma kapsamında 2 Ekim´de Topkapı´daki mezarından çıkarılmış ve 5 Ekim´de yeniden defnedilmişti. Adli Tıp Kurumu, Turgut Özal´ın cenazesinden, mezar toprağından, mezarın içindeki sudan ve mezarlığın değişik yerlerinden aldığı örnekler üzerinde inceleme yapmıştı. (Çağlar Avcı / Zaman, Oya Armutçu / Hürriyet)

KURTULMUŞ: RAPOR DİYOR Kİ ÖZAL ZEHİRLENMİŞTİR

12.12.2012 15:13 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, eski cumhurbaşkanlarından Turgut Özal´ın zehirlenmesiyle alakalı Adli Tıp raporu konusunda, şu haliyle bir tereddüt olmadığını söyledi. Özal´ın zehirlendiği belirten Kurtulmuş, Görev başında bulunan bir cumhurbaşkanın zehirlenmesi sorununu çözmeyen bir Türkiye hiçbir faili meçhulü çözemez. dedi.

Cihan TV Network´te yayınlanan Anadolu´da Sabah programının canlı yayın konuğu olan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Turgut Özal´ın zehirlenmesiyle ilgili Adli Tıp raporunu değerlendirdi. Cumhurbaşkanı kendisi bilerek zehir içmediğine göre, burada eski Türkiye´nin pis işlerinin en somuduyla karşı karşıyayız. diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti: Hep söylediğimiz bir şey var eski Türkiye. Eski Türkiye, karanlık, heyyüla, kapalı, pis, pasaklı bir sürü işi olan Türkiye. Beş tane askeri müdahalesi, on binlerce faili meçhulü olan Türkiye. Bu süreçte bir sürü toplumsal olaylar (Sivas, Maraş...) Bir çok cinayeti olan Türkiye. Bunlardan Hrand Dink cinayeti, Malatya eski Belediye Başkanı Hamido´nun öldürülmesi gibi somut olanlar var. Muammer Aksoy cinayeti gibi cinayetler var. Bunlarında çoğunun faili bulunmamış. Bir ülkenin cumhurbaşkanı, hem de görev başında zehirleniyor. Efendim zehir öldürür mü öldürmez mi? İşin teknik tarafına girmiyorum. Cumhurbaşkanı kendisi bilerek zehir içmediğine göre, burada eski Türkiye´nin pis işlerinin en somuduyla karşı karşıyayız. Türkiye bunu çözmek zorunda. Miktarını bilmiyorum, o zehri hangi hain eller verdi? Hangi hain odaklar bu işi planladı? Türkiye´nin üzerine düşen vazife budur. Türkiye bunu halletmediği sürece, görev başında bulunan bir cumhurbaşkanın zehirlenmesi sorununu çözmeyen bir Türkiye hiçbir faili meçhuli çözemez. Hiçbir toplumsal olayı aydınlatamaz. Ne Kürt ne Alevi meselesi hiçbir meseleyi aydınlatmaya muvafık olamaz. O karanlık odaklar öyle bir psikoloji oluştururlar ki bakın aklınızı başınıza alın bir takım işleri çözmeye kalkmayın. Bakın cumhurbaşkanı bile olsanız ortadan kaldırırız. Bu politik havayı ortadan kaldırmak zorundayız.

TEREDDÜT YOK ÖZAL ZEHİRLENMİŞTİR

Turgut Özal´ın zehirlenmesiyle ilgili raporun belki tekrar gözden geçirilebileceğini ifade eden Kurtulmuş, Şu haliyle bile tereddüt yoktur. Rahmetli Özal zehirlenmiştir. diye konuştu. Kurtulmuş, şunları söyledi: Allah rahmet eylesin 19 yıl önce vefat etmiş bir zat. Beyin kıvrımlarına kadar canlı. Hatta beyin içerisinde kan pıhtılarının var olduğu biliniyor. Saçları var, vücudunun önemli bir kısmı var. Mezarı açarlarken bulabilirsek bir iki kemik parçası diye açmışlar. Bulmuşlar ki cesedin önemli bir parçası duruyor. Belki Allah´ın bir lütfuydu. 19 yıl önce belki adli tıbbın imkanları bu kadar ileri değildi. Şimdi çok ileri. Adli Tıp raporunun üzerine düşen hiçbir tereddüte mahal bırakmaksızın sonuç neyse bunları bütün gerçekliğiyle, zehir varsa hangi organları etkiledi, ne oranda etkiledi ortaya çıkarmak. Bunların hepsini bugünün teknolojisiyle bulmak mümkün. Bunu ortaya koymak vazifesi var. Bundan sonraki süreç mahkemelerin. Soruşturmayı geçmişe dair bir mitoloji aydınlatalım. Özal öldü mü öldürüldü mü? Bunun için istemiyoruz bu soruşturmayı. Bu soruşturmayı adam gibi sonuçlandırmamızın esas nedeni, eski o pis pasaklı işlere bir daha kimsenin yapmaya cesaret edemeyeceği bir Türkiye´nin oluşmasıdır. Rapor belki tekrar gözden geçirilecek. Hiçbir şaibeye tereddüte mahal bırakmaksızın sonuçların ortaya çıkması lazım. Şu haliyle bile tereddüt yoktur. Rahmetli Özal zehirlenmiştir. (Cihan)

FLAŞ!!! RAPORU BASINA SIZDIRAN 3 ADLİ TIP´ÇIYA SORUŞTURMA BAŞLATILDI

12.12.2012 15:57 Adli Tıp Kurumu´nda merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili yapılan incelemelere dair bilgileri basına sızdırdıkları gerekçesiyle 3 uzman hakkında soruşturma başlatıldı.

Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından başlatılan soruşturmada Trafik İhtisas Dairesi´nde uzman sıfatıyla çalışan Jeofizik Mühendisi Murat Mert, Kimya İhtisas Dairesi´nde toksikolog uzman sıfatıyla çalışan Yeter Erol ile Kimya İhtisas Dairesi´nden adı öğrenilemeyen bir görevlinin Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili raporu basına sızdırdıkları ileri sürülüyor.

Jeofizik Mühendisi Murat Mert´in kurumda toprak incelemesiyle ilgili uzman olmaması nedeniyle Özal´ın naşının Topkapı´daki Anıt Mezar´dan çıkarılması sırasında Toprak incelemesi için görevlendirildiği öğrenildi. Yeter Erol´un ise Turgut Özal´ın naşına yapılan toksikolojik incelemede görev yaptığı belirtildi. (Habertürk)

ADLİ TIP BAŞKANI: ÇOK BASİT, VARDI YOKTU DENECEK BİR RAPOR DEĞİL

12.12.2012 17:21 Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili raporu tamamlayıp Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na verdiklerini belirterek, Raporu okumak gerekiyor. Rapor ekleriyle birlikte kapsamlı. Sonucu 12 sayfa. Açıklamayı Savcı yapacak dedi.

İnce, Teknik olarak bize ihtiyaç olursa gelip destek veririz. Raporu alın, çıkan haberlere bakın, çok şaşıracaksınız. Okuduğunuz zaman bazı şeyleri kafanızda canlandıracaksınız. Çok basit, vardı yoktu denecek bir rapor değil dedi.

İnce, AA muhabirine, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili raporu tamamlayıp Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na verdiklerini, isterlerse açıklamayı onların yapacağını söyledi.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ´ın raporun kuşkuları gidermediği yönündeki açıklamasının sorulması üzerine İnce, Neye dayanarak söyledi, bilmiyorum ama raporu okumak gerekiyor. Biz raporu yazan arkadaşımızla birlike gönderdik. Ekleriyle birlikte kalın bir rapor. Açıklamayı Savcı bey yapacak. Teknik olarak bize ihtiyaç olursa gelip destek veririz diye konuştu.

İnce, işin sahibinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı olduğunu, açıklamanın da kendileri tarafından yapılabileceğini kaydetti. Bu hastanın özeliyle ilgili. Soruşturma da hastanın özeli. Soruşturmanın sahibi de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı diyen İnce, zehir konusunda farklı açıklamalar yapılmasının hatırlatılması üzerine, O haberleri hepsini yayın. Sonra raporu alın. Çok şaşıracaksınız. Raporu okumak lazım. Sonuç 12 sayfa, toplam 380 sayfa. Rapor okunduğunda bazı şeyleri kafanızda canlandıracaksınız. Çok basit, vardı yoktu denecek bir rapor, sonuç değil diye konuştu.

Raporun içinde analizlerin ve sonuçların olduğuna dikkati çeken İnce, Sadece şu kadarını söyleyeyim, o analizleri yapabilecek laboratuvar sayısı çok fazla değil dünyada. Bunlar çok hassas analizler...Ben kurumumla, çalışanlarımla gurur duyuyorum. Çok güzel şeyler yapıldı dedi.

Raporla ilgili açıklama yapmadıklarını belirten İnce, Başlangıçta neredeysem aynı noktadayım. Güzel bir çalışma yapıldı. Rapor oybirliğiyle çıktı diye konuştu.

İnce, rapor açıklandığında şüpheler giderilmiş olacak mı? sorusuna, Ona Cumhuriyet Başsavcılığı karar verecek karşılığını verdi. Zehirlenme konusundaki haberlerle ilgili olarak İnce, Raporu okuduğunuz zaman çıkan haberleri de önünüze koyun. Rapor ile arasında benzeme olasılığı çok yüksek değil. Rapor çok farklı... değerlendirmesinde bulundu. (AA)

ÖLÜMÜNDEN 2,5 AY ÖNCE YAPILAN TEST: Özal´ın kalbi sapasağlamdı

13.12.2012 10:15 Adli Tıp Kurumu´nun 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili hazırladığı raporda yer alan ?Zehir var, zehirlenmede görüş birliği yok? tespiti tartışılırken ilginç bir detay ortaya çıktı.

Adli Tıp Kurumu´nun 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili hazırladığı raporda yer alan ?Zehir var, zehirlenmede görüş birliği yok? tespiti tartışılırken ilginç bir detay ortaya çıktı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na ulaştırılan 380 sayfalık raporun yedinci maddesinde Özal´ın 19 yıl önce kalp krizinden öldüğü iddialarını tamamen çürütecek çarpıcı bilgiler yer aldı. Ölümünden 2,5 ay önce ABD´nin Texas eyaleti Houston şehrindeki Methodist Hastanesi´nde detaylı bir sağlık kontrolünden geçen merhum Cumhurbaşkanı´nın kalbinin sağlam olduğu tespit edildi.

Dünyaca ünlü hastane, hasta mahremiyeti gerekçesiyle şahıslara hiçbir şekilde vermediği test sonuçlarını, resmi yazıyla talepte bulunan Devlet Denetleme Kurumu´na (DDK) gönderdi. Raporlarda, Özal´ın ölümünden çok kısa bir süre önce kalbinin sağlam olduğu; çekilen EKO, EFOR ve Talyum testlerinde minimum risk bulunduğu tespiti yer alıyor. Kamuoyuna ilk kez yansıyan gelişmeyi değerlendiren Göğüs Cerrahisi Uzmanı Sezai Çelik, ?Eğer kalp ölüm sebebi olarak yazıldıysa bu yeni bilgi kesinlikle çok önemli. Bütün iddiaları boşa çıkarır. Sağlamken kalpten öldü demek şüpheli ölüm tezini güçlendirir.? dedi. Özal´ın ölüm raporunda ölüm sebebi, kalbi besleyen atar damarların yavaş yavaş daralmasıyla meydana gelen durum olan koroner arter ve kalp durması olarak; gömme izin kağıdında ise kalp yetmezliği olarak yazıldı. Raporda imzası olan doktorlar DDK´ya ölüm sebeplerini; daha önce kalp hastalığı geçirmiş olması, spor yaparken rahatsızlandığının söylenmesi ve aşırı kilosunu göz önüne alarak yazdıklarını anlattı.

Adli Tıp´ın raporunda, ABD´nin Houston eyaletindeki Methodist Hasta-nesi´nden gelen test sonuçlarına dayalı olarak, Özal´ın ?2,5 ay önce kardiyolojik değerlendirmelerin (ABD) bulgularından ani kardiyak ölüm açısından düşük risk grubunda bulunduğu? vurgulandı. Bu, Özal´ın ani kalp krizi geçirme riskinin çok düşük olduğu anlamına geliyor. Raporda ayrıca ´fakat erken dönem de otopsi ve kimyasal analizler yapılamadığı için ani kardiyak ölümünün olup olmadığı net bilinemeyeceği´ de ifade edildi. Edinilen bilgiye göre, Özal´ın gittiği Houston´daki hastane bilgileri, Devlet Denetleme Kurulu (DDK) tarafından resmi yazı ile istendi. Özal´ın ölümünden hemen önce yapılan ve uluslararası anlamda dünyanın sayılı bilim adamlarının gözetimden geçtikten sonra hazırlanan ´kalp sağlığı iyidir´ raporu DDK´nın 600 sayfalık raporuna da girdi. 7 maddenin sıralandığı 12 sayfalık son kısımda iki bölüm dikkat çekti. Raporun ayrıntısında ise Özal´ın hayatını kaybettiği sabah spor yapmadığı kaydedildi. Ölümünden 2,5 ay önce Özal´ın yapılan efor testinin gayet iyi olduğu belirtildi. Ayrıca Özal´ın o zaman yapılan ve kalbin ultrasonografik tetkiki olan ekokardiyografisi yani ekosu da normal çıktı. Adli Tıp´ın Ankara Savcılığı´na gönderdiği raporun ilk maddesi ise zehirlenme hususuna ilişkin. Bu maddede, Özal´ın naaşında zehir bulunduğu ama bunun toksik dozda olmadığı ifade edildi. (Çağlar Avcı / Zaman)

FLAŞ AÇIKLAMA YAPAN AHMET ÖZAL YANILTILDI MI?

26.12.2012 18:11 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın oğlu Ahmet Özal, bugün bir basın toplantısı yaptı. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın oğlu Ahmet Özal, babasının ölümü ile ilgili Adli Tıp Kurumu raporunun güvenilir olmadığını belirterek, Adli Tıp Kurumu´nun teknik bulguları sadece ihtisas kurumunun elinde olmamalı. Yurtiçi yurtdışında teknik uzmalara da inceletilmeli. Bir teknik bilgi nasıl olur da oylanabilir dedi.

Babasının hastaneye getirildiğinde ölü olduğu iddialarını fotoğraflarla yalanlayan Özal, bir fotoğraf göstererek Bu fotoğrafta rahmetlinin ölü bir hali var mı. Ayağı yere basıyor ve dik duruyor. Ben bunun açıklamasını istiyorum ifadelerini kullandı. Ancak bu fotoğrafları inceleyen uzmanlar fotoğraftaki şahsın Özal olmadığını, aynı olaya ait başka fotoğraf karelerinden hareketle ortaya çıkardılar. O kişinin Özal´ın koruması olduğu ve Özal´ın sedyesini itmeye çalıştığı anlaşıldı. Ayrıca bahsi geçen fotoğrafları çeken eski Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Selahattin Yılmaz ise, bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada, Turgut Özal´ın hastaneye sedyeyle getirildiğini söyledi. Gazeteci olduğu için hastaneye sokulmadığını belirten Yılmaz, Sedyeyle getirildi, içeriye sedyeyle alındı diye konuştu. Bu da Ahmet Özal´ın, kendisine bilgi veren birileri tarafından yanıltılmaya mı çalışıldığı sorusunu akla getirdi? Birlerinin bu tür yanlış bilgileri ileri sürerek çok sayıdaki gerçek bilgi üzerinde şüphe uyandırmak isteyebileceğine dikkat çekiliyor ve bilgilerin çeşitli kaynaklardan doğrulatılmasının önemine vurgu yapılıyor.

Babasının ölümünün araştırılması için yıllardır mücadele verdiğini belirten Ahmet Özal., Ben 1993 yılından beri mücadele ediyorum. 1997 yılında sesimi duyurabildim ve söyledikleri basında yer aldı. Sadece babamla ilgili değil Türkiye´nin en karanlık yııl olarak gördüğüm 1993 yılı ile ilgili konuştum. O zamandan beri söylediğim tek bir şey vardı. Kamuoyu vicdanın rahatlatmak için bu konunun incelenmesi lazım. 1999´da milletvekili olduğum zaman meclise önerge verdim. Benim önergem rafa kalktı dedi.

Zaman zaman şov yapmakla suçlandığını söyleyen Özal, Gerçekten üzülüyorum. Ben babamın vefatından 6 yıl sonra Malatya´dan milletvekili seçildim. 10 sene boyunca başbakanlık köşkünü de, cumhurbaşkanlığı köşkünü de gördüm. Benim şov yapmaya ihtiaycım yok ifadelerini kullandı.

Ahmet Özal, Türkiye´deki önemli faili meçhul davalarının zamanaşımına uğramak üzere olduğuna dikkat çekerek, Türkiye´nin gerçek karanlık yılı 93 ile başlamıştır. Şu an Özal´ın dosyası rafa kaldırılıyor. 2013 yılında Uğur Mumcu, Eşref Bitlis´in suikastlerinin davaları zaman aşımına uğrayacak. Buradan meclise sesleniyorum. Faili meçhullerde kesinlikle ve kesinlikle zaman aşımı olmaması gerekir. Zaman aşımının kaldırılması gerekir diye konuştu.

Sağ-Sol ayrımı yapmadan Türkiye´deki tüm faili meçhuller ve idamlar için mücadele ettiğini söyleyen Özal, Toplumlar kalkınmalarını zıt fikirler tartışıldığı zaman ileri gider. Maalesef Türkiye´de bu kültüre bazı insanlar hala gelemediler. Ben Türkiye´nin kara tarihinden örnekler verdim. Rahmetli Adnan Menderes´in asılması ne kadar acı ise, aynı şekilde deniz gezmiş ve arkadaşlarının asılmasının da yanlış olduğunu söyledim. Bugün rahmetli Adnan Menderes için iade-i itibar, idam kararın yok sayılması konuşuluyor. Aynı şeyin Deniz Gezmiş için de yapılması gerekir. Cebinde çay parası olmayan 22 yaşındaki 3 çocuk, anayasayı zorla değiştirme suçundan idam edildiler şeklinde konuştu.

Devlet Denetleme Kurulu´nun Özal´ın ölümüne ilişkin raporundan bazı bölümler okuyan Ahmet Özal, Raporda merhum cumhurbaşkanının kan örneklerinin özelliğini kaybettiği ve atıldığı ifade edilmekte. 1993 yılında ölen bir insanın kan örneği var. Biz ailesi olarak talep ettiğimizde dipfiriz bozuluyor ve kan örnekler çöpe gidiyor. Ölüm nedeni ile ilgili tartışmalar var. Normal şartlarda doktorlar anlaşamaz ise savcı olay yerine gelir ve kimseye sormaksızın şüpheli bir durum varsa otopsi kararı verir şeklinde konuştu.

Konuşmasında Adli Tıp raporuna da değinen Ahmet Özal, Adli Tıp raporunda 4 zehir tespit edildi. Bu zehirlerden 2 tanesi savcıya verilen raporda maalesef yok. Adli tıp bilimsel bir kurumdur. Adli tıpın teknik bulguları sadece İhtisas kurumun elinde olmamalı. Yurtiçi ve yurtdışından teknik uzmanlara da verilmeli ve incelenebilmeli. Bir teknik bilgi nasıl olur da oylanabilir. Oylandığı zaman ne faktörler girer. Ancak bunların hepsi birgün açıklanacak merak etmeyin. Türkiye´de artık yeni bir idare var. Sadece hükümetten değil devletten bahsediyorum. Türkiye´de devlet anlayışı değişiyor

Türkiye´de derin bir yapının var olduğunu ve Ergenekon davası sürecini önemsediğini kaydeden Ahmet Özal, bu derin yapının ancak demokratikleşme ile yok olabileceğini savundu.

Babası Turgut Özal´ın vefat ettiği günü de anlatan konuşmasını şöyle sürdürdü:

Rahmetli vefat ettiği gün ambulans yoktu. Hasta taşıma aracı bulundu 1970 model 3. vitese geçmeyen, doktoru olmayan bir araba getirildi. Nereden çıktığını bilmiyorum birden geldi oraya. 70 model bir araba. İçerisinde ayağa kalkılmıyor. Bu arabayla cumhurbaşkanı hastaneye götürülmeye çalışıldı. GATA´ya başhekime haber verilmesine ve oradaki doktorlar ekipmanları ile kapıda beklerken nedense araba bir anda Hacettepe hastanesine döndürülüyor. Hacettepe´de kimsenin haberi yok çocuk bölümüne götürüyorlar. Çocuktan büyük acile götürüyorlar. Korumalar doktor diye bağırıyor. Bazı ifadelere göre orada yarım saat bekletiliyor. Hacattepe hastanesindeki doktor Ayşe hanım ifadesinde, ´Benim kanaatim hastaneye ölü olarak geldiği ve geri döndürülemediği yönündeydi. Nabzı ve tansiyonu alınamıyordu. El ve ayaklarda morarma başlamıştı. Hastaneye getirilmeden muhtemelen 20 dakika önce ölmüştür. diyor. Yani orada vardığından 20 dakika önce ölmüş. O zaman ben bir fotoğraf göstereceğim. Rahmetli hastaneye girerken. Eğer ölü bir hali varsa siz söyleyin. Ayağı basıyor başı dik duruyor. Bu hastane girişi ile ifadelerdeki hastane giriş benziyor mu birbirine. Ben bunun açıklamasını istiyorum

Ahmet Özal, Adli Tıp Kurumu raporunun halka açılması gerektiğini ifade ederek, ailesi olarak raporu almak için başvuruda bulunduklarını da sözlerine ekledi. (Zaman, Star, Sabah)

FOTOĞRAFTAKİ ÖZAL DEĞİL KORUMALARIYDI

27.12.2012 09:52 Ahmet Özal, ?Babam hastaneye ayakta götürüldü? diyerek gösterdiği fotoğrafla şaşırtıcı bir çıkış yaptı. Ancak şok fazla uzun sürmedi. Fotoğrafı çeken muhabir Selahattin Yılmaz, ?Resimde görülen Özal´ın korumaları? dedi. 8. CUMHURBAŞKANI merhum Turgut Özal´ın ´Öldü mü yoksa öldürüldü mü? tartışmaları sürerken oğul Ahmet Özal´dan farklı bir çıkış geldi. Özal´ın kalp krizi geçirdiği tarihe ait Anadolu Ajansı tarafından çekilen bir fotoğrafı delil olarak sunan Özal, babasının bilinenin aksine ambulansta hayatını kaybetmediğini hastaneye yürüyerek gittiğini iddia etti. Ancak o anları görüntüleyen ekipte yer alan ve Anadolu Ajansı arşivinde fotoğrafı çeken kişi olarak adı yer alan Selahattin Yılmaz, ?Özal ayakta değil. Çünkü hemen geldiler, arabadan sedyeye aldılar, fotoğrafta Özal´ın sadece ayakları görünüyor? dedi.

Fotoğrafta sadece ayakları var

Selahattin Yılmaz şunları söyledi: ?Özal´ın ´Budur´ dediği kişi Özal değil. Ben o fotoğrafı korumalar engellediği için 100 metre öteden çektim. Çünkü hemen geldiler, arabadan sedyeye aldılar, fotoğrafta Özal´ın sadece ayakları gözüküyor.? Yılmaz´ın açıklaması üzerine sorularımızı cevaplayan Ahmet Özal ise, fotoğraftaki kişinin babası olduğunda ısrar etti:

Korumalar kolunda. Üzerinde ceket var. Altında keten, iyi bakın. Ölmüş adam nasıl yürüyor? Adım atıyor. Ayağına bakarsanız, ayağına basıyor, kollarından yardım ediyorlar. Oradaki sağ ayak, rahmetlinin, sol ayak korumanın. Bu hastane girişiyle ifadelerdeki hastane girişi benziyor mu? 17 Nisan ekspres baskı Milliyet Gazetesi. 30 dakika önce ölmüş bir insan, yürüyerek, yardım edilerek, kollarından tutularak hastaneye girebilir mi? Babamın spor yaparken kalp krizi geçirdiği iddiası şehir efsanesi. İstanbul´a gitmeye hazırlandığı için sabah sporu yapmadı. Annemin peşinden kahvaltıya yürürken yere yığıldı. Fotoğrafında takım elbiseli. Bu adam spor yapmış da oradan hastaneye taşınmış gibi mi?

Saçları verseydim, mezar açılmazdı

Ahmet Özal, babasının ailede kalan saçları için ise, ?O saçlar verilmiş olsaydı, bugün mezar açılmazdı. Saçları gelecek hafta savcılığa teslim edeceğiz. İnsan saçı bir ayda uzar. Bu saçtan bir şey çıkmaz? diye konuştu.

HASAN IĞSIZ MUHAFIZ ALAY KOMUTANIYDI

Türkiye´deki derin yapının halen çözüldüğüne inanmadığını, ?Ergenekon? ve ?Balyoz? davalarıyla derin yapının ?kendi çocuklarını? harcadığını kaydeden Özal, ?Başka bir şey daha söyleyeyim. Muhafız Alayı´nda 2 bin asker, 2 tane tam donanımlı ambulans vardır. Muhafız Alayı Komutanı kim biliyor musunuz? Bugün Ergenekon davasından yatan Hasan Iğsız. Bunları bir araya getirmeye çalışın. Suikast sırasında ateş edilmeden önce Bedrettin Dalan yere yatmış.? dedi. Ahmet Özal, Turgut Özal´ın ölümünde sorumluluğu bulunduğunu belirttiği kişiler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını da söyledi. (Erdinç Akkoyunlu / Star)

(12 Aralık 2012), son güncel.: (27 Aralık 2012)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Zehirlenme örtbas mı edilecek?

Adli Tıp iddiası: Özal zehirlenmiş

Tanık: Özal´ı Tushad zehirledi

Ergenekon 1993´e uzandı: Tushad

Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı

TURGUT ÖZAL´IN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MANŞETLERİMİZ

Özal: Dertleri beni tasfiye etmek

DDK: Özal´ın mezarı açılmalı

DDK raporunun tam metni

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini Cumhurbaşkanlığı sitesinden indirmek için tıklayın

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini sitemizden indirmek için tıklayın

DDK Özal´ın ölümüne yoğunlaştı

Özal suikastinde çember daralıyor

Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı

Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü

Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4992    yazdır/print




Ahmet Özal: Raporu sulandıracaklar

Adli Tıp Kurumu´nun Özal´la ilgili ´Zehir var ama zehirlenme yok´ şeklinde rapor vereceği iddiaları üzerine Ahmet Özal´dan çarpıcı bir açıklama geldi. Raporun karartılması için iktidara baskı yapıldığını belirten Ahmet Özal, ´Zarar görürüz, sulandıralım dedikleri kulağıma geldi´ ifadesini kullandı.

10.12.2012 11:29 Turgut Özal´ın naaşından alınan numunelerle ilgili Adli Tıp Kurumu raporunda yer aldığı öne sürülen ´Zehir var, zehirlenme yok´ iddiaları sonrası oğlu Ahmet Özal çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özal, raporun karartılması için iktidara baskı yapıldığını ifade etti.

8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal´ın oğlu Ahmet Özal Bugün gazetesinin sorularını cevapladı. Adli Tıp Kurumu yetkililerinin rapor için çelişkili açıklamalar yaptığını belirten Özal, iktidara rapor için yoğun baskılar yapıldığını savundu.

´SULANDIRALIM DEDİKLERİNİ DUYDUM´

Adli Tıp raporunun önümüz hafta içinde açıklanmasını beklediklerini belirten Özal, rapor sonuçlarının karartılacağını ifade etti. Raporun nasıl çıkacağı konusunda bilgisi olmadığını bildiren Özal, şöyle konuştu: Devletin bazı kesimlerinin baskı yaptığını duydum. Zarar görürüz şeklinde ifadeler yapıldığını işittim. Sulandıralım dedikleri kulağıma geldi. Eğer böyle bir durum olur ve bunu karartmaya çalışırlarsa gerçek raporlar çıktığında zor durumda kalınır.

-´Türkiye bununla yüzleşmeli´-

Raporun sonuçları konusunda tuzak kurulabileceğini aktaran Özal, en yakınındaki isimlerin iktidarı zorladığını dile getirdi. Türkiye´nin bununla yüzleşmesi gerektiğini vurgulayan Özal şöyle devam etti: Şu an Uğur Mumcu suikasti tartışılıyor. Şunu çok net söylüyorum. Babamın suikast olayı incelenmezse Uğur Mumcu da çözülemez. Hiçbir faili meçhulle ilgili sonuç alınamaz. Bir düşünün 19 sene bu cesedi Allah korumuş. Bir şeylerin ortaya çıkması ve anlatılması için. Bunun açıklanmasını istiyor ki korumuş.

KURUMDA GRUPLAŞMALAR OLABİLİR

Adli Tıp Kurumu yetkililerinin çelişkili açıklamalarının olduğunu kaydeden Özal gruplaşmanın kurumda da olabileceğini ifade etti. Çıkacak sonucun merakla beklendiğini anlatan Özal, Kurumda da ikiye ayrılma var. Bunlardan biri rapor sonuçları bu devlete zarar verir diyenler, diğeri doğrusu neyse onun söylenmesi gerekir diyenler. Eğer bir yanlışlık yapılır da rapor karartılırsa vicdanlar bunu kabul etmez. Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve Adli Tıp Kurumu Başkanı ile görüşmedim. Telefonla da aramadım. Sadece kuruma ziyarete gittim benden DNA örneği aldılar. Ama Sayın Abdullah Gül´ün takip ettiğini biliyorum. Rapor çıktıktan sonra kendisiyle de görüşeceğim diye konuştu.

KAMU VİCDANI KABUL ETMEZ

Dönemin Sağlık Bakanı Halil Şıvgın: Raporun karartılması halinde kamu vicdanı bunu kabul etmez. Özal´ın ölümünde ihmaller olduğunu söyleyen ilk kişi benim. Bulduğum tespitleri tek tek sıraladım. İnsanlar inanmadı. Doktoru yok, ambulansa koyacaklar benim gönderdiğim iki tane tam donanımlı ambulans yok. Ambulans demeye bin şahit bir araca karga tulumba götürüyorlar. Kalp krizi geçiren kişi en yakın hastaneye götürülür. 5 dakika mesafeli hastaneye değil dolaştırıyorlar. Bu ihmaller olmasaydı Özal yaşatılabilirdi.

KARARTILMAMASI İÇİN HER ŞEYİ YAPARIZ

DDK harekete geçirildi ve bir rapor açıklandı. O rapor çok ciddi bir rapor. Mezar açıldı ve zehirlenmeye ilişkin bulgular ortaya çıktı. Kesin raporunda zehir var ama zehirlenme yok gibi imaj verilmeye çalışılıyor. Bu raporun savcılığa verilmesi lazım. Özal ile ilgili gerçekler karartılmamalı. Kamu vicdanı bunun sorar. Karartma olmaması için her şeyi yaparız.

SUÇLULAR ´DOSYAYI KAPATIN´ DİYOR

Hasan Celal Güzel: ´Adli Tıp normal rapor verdi´ şeklinde açıklamalarla mesele kapatılamaz. Mutlaka bu konunun daha detaylı incelenmesi lazım. Bulguların daha üst kurula yurtdışına götürülüp yaptırılması lazım. Zehirlenmemiştir diyenler kati şekilde emin oldukları için söylemiyorlar. Şu şu bulgu varsa diyorlar. Soruşturmayı süratle sürdürmek zehirlenmiş neticesi alınmışçasına ciddi bir süreç işletilmesi gerekiyor.

ŞÜPHELENMEYE BAŞLADIM

Faili olabilecek kişiler hakkında soruşturma yapmak gerekir. Aksi takdirde Türk milletinin mahşeri vicdanı buna razı olmaz, tatmin olmaz. Burada kesilemez. Adli Tıp hakkında ben şüphelenmeye başladım. Bunu saklamaları ardından çeşitli zehirlerden bahsetmeleri sonra da yok topraktan alınır şeklinde ifadeler. Acaba hem adli tıp çevrelerinden hem de bunlarla ilgili bazı çevrelerden bu soruşturmayı kapatmak, üstünü örtmek için bir baskı mı yapılıyor. Bu meselenin örtbas edilmesi kapatılması, zehirlenme yoktur demek ve bunu karatmak isteyenlerin kendi suçlarının ortaya çıkmaması amacıyla baskı olabilir.

SUİKASTİ KİMİN YAPTIĞINI BULUN

Vehbi Dinçerler: Zehir var bu söyleniyor. Öncelikle kalp krizinin ölümünü olmadığını ispat etmek lazım. Bir suikast yaşadık oradaki faillerden biri tutuklandı hüküm giydi. Zehirlenme meselesinde bir sürü şüphe var. Bu işe ışık tutulacaksa önce faili belli olan bu suikast olayını kimin yaptırdığını bulun. Bu zehirlenme bile olsa 87´deki hadise aydınlanmadan buraya gelemezsiniz. Eğer bu olay aydınlatılırsa zehirlenme olayında tıp ne derse desin başka şeyler ulaşılabilir. DDK inceleyebilir. AK Parti, meclis diğer partilerle birlikte bir araştırma komisyonu kurulabilir. Hukukun bu şüpheler üzerinde yoğunlaşarak geriye dönük o dosyaların açılması için çalışma yapması gerekiyor.

DERİN YAPILAR DEVREDE

Bülent Orakoğlu: Yalnızca sayın Özal değil Eşref Bitlis, Muhsin Yazıcıoğlu gibi olayların da çözülmemesi, azmettiricilerinin ortaya çıkartılmaması büyük sıkıntı. Türkiye´nin yüzde 80´i bu kişilerinin öldürüldüğünü düşünüyor. Türkiye´de ilke kez Kürt meselesinin çözmek için elini taşın altına koyan bir isim Özal. Ülkesini 21. yüzyıla taşıyacak, demokratikleşme ve kapalı bir rejim önündeki engelleri kaldıran çalışmaları ile hedef olmuş bir isim. Faili meçhul ve kaza süsü verilmiş bu tarz profesyonelce cinayetler ile bu işleri planlayan ciddi bir gücün var olduğunu da görüyoruz. Karşı psikolojik harekatı da ciddi anlamada görebiliyoruz.

KAFALARI BULANDIRIYORLAR

İnsanların kafaları bulandırılıyor. Ergenekon da yok dediler. Bu psikolojik harekat maalesef derin yapıların iş başında olduğunu gösterir. Özal suikastını kimler yaptıysa bu zehirlenmeyi de onlar yaptı.

19 yıl sonra mezarı açıldı

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 17 Nisan 1993´te 12 günlük Türkistan gezisinden sonra vefat etti. Limonatasına katılan arsenikle zehirlendiği iddiasını ortaya atan eşi Semra Özal, saç örneğini ABD´de tahlil yaptırdığını açıkladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, araştırma yapılması için 1 Ekim 2010´da Devlet Denetleme Kurulu´na (DDK) talimat verdi. 13 Haziran´da açıklanan raporda Özal´ın ölümündeki ihmaller ´Akıl tutulması´ olarak nitelendirildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 17 Eylül´de kabrin açılarak inceleme yapılmasına karar verdi. 2 Ekim´de kabri açıldı ve naaşı incelemeye alındı. (Lütfi Erdoğan / Bugün)

(10 Aralık 2012, 11:29)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Zehirlenme örtbas mı edilecek?

Adli Tıp iddiası: Özal zehirlenmiş

Tanık: Özal´ı Tushad zehirledi

Ergenekon 1993´e uzandı: Tushad

Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı

TURGUT ÖZAL´IN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MANŞETLERİMİZ

Özal: Dertleri beni tasfiye etmek

DDK: Özal´ın mezarı açılmalı

DDK raporunun tam metni

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini Cumhurbaşkanlığı sitesinden indirmek için tıklayın

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini sitemizden indirmek için tıklayın

DDK Özal´ın ölümüne yoğunlaştı

Özal suikastinde çember daralıyor

Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı

Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü

Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4989    yazdır/print




Zehirlenme örtbas mı edilecek?

Dün bir gazetede Adli Tıp kaynaklarına dayanarak verilen haberde, Özal´ın naaşında tespit edilen zehirlerin doğal yollarla geldiği ve normal olduğu, her cesette benzer bulgulara rastlanabileceği, dolayısıyla da Özal´ın zehirlenmediği iddia ediliyor. Özal´ın naaşında tespit edilen zehir türlerinin 9 ay önce Zirve davasında bir tanığın ifadesinde aynen geçtiği ortaya çıkmıştı. Bu şok ayrıntıya rağmen Özal´da ortaya çıkan zehirlere her cesette rastlanabileceği gibi tuhaf bir iddianın ortaya atılabilmesi, ´Türkiye Cumhuriyeti devletinin en üst makamında 1 no´lu konumda yer alan bir kişinin öldürülmesinin ardındaki güçlerle yüzleşilmekten çekiniliyor mu?´ sorusuna yol açıyor.

09.12.2012 20:26 Sabah´ın dünkü haberinde yer verdiği iddiaya göre, Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın naşından alınan örnekler üzerinde yapılan incelemelerde iddia edilenin aksine Özal´ın zehirlenmediği ortaya çıktı. Naaşta tespit edilen 4 maddenin Özal´ın zehirlenme sonucuna ölümüne yol açan maddeler olmadığı sonucuna varıldı. Yüksek dozda olduğu iddia edilen DDT maddesinin, yıllar içinde çeşitli sebze ve meyvelerden tarım ilaçları aracılığıyla alınarak, vücutta yağ tabakasında biriken bir madde olduğu, Özal´ın vücudunda da bu nedenle bulunduğu sonucuna varıldı. Kimyagerler de bu yönde kanaat bildirmiş. 1980 öncesi yaygın olarak kullanılan DDT´nin, o dönem yaşayan kilolu insanların vücutlarında tespit edilmesinin normal olduğu belirtildi. Polonyum adlı radyoaktif maddenin ise çevresel etkenler vesilesiyle vücuda girdiği kanaatine varıldı. Kefende bile zehirli madde tespit edilmesi radyoaktif maddelerin çevresel faktörler konusunda kanaat oluşmasında etkili oldu. İki radyoaktif madde için Küçükçekmece Nükleer Araştırma Merkezi´nden uzman desteği alındı.

AHMET ÖZAL: DERİN DEVLET ÖZAL RAPORUNU KARARTACAK

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın oğlu Ahmet Özal, babasının ´zehirlenmediği´ yönündeki iddialara tepki gösterdi. Ahmet Özal şöyle konuştu: Zirve davasında, bu zehirlenme iddiaları ortaya atılmadan dokuz ay önce bir adam çıkıyor, babamda Adli Tıp Kurumu´nun bulduğu zehirleri bir bir sayıyor. Buna rağmen o dönemde bu kişinin bilgisine başvurulmuyor. Ya da Ankara´da soruşturmayı yürüten savcıya bilgi verilmiyor. Ta ki tartışmalar ortaya atılana kadar... Öte yandan, bu kişinin iddialarına Devlet Denetleme Kurulu Raporu´nda da yer verilmiyor.

- Adli Tıp raporunun babanızın naaşından çıkan zehirlerin çevresel faktörlerden kaynaklandığı yönündeki tesbitini nasıl değerlendiriyorsunuz?

´Zehir var ama zehirlenme yok´ deniyor. Böyle rapor mu olur? Buna çocuk bile inanmaz. Olayı sulandırmaya çalışıyorlar. Babamın naaşından elde edilen zehirlerin dozajlarının değiştirilerek kamuoyuna sunulacağını düşünüyorum. Ayrıca savcılığın ve Adli Tıp Kurumu´nun zehirlenme dozajlarına ilişkin laboratuar sonuçlarını tam olarak açıklayıp açıklayamayacaklarını merak ediyorum. Hatta Başbakan´ın, ?Bu, Türkiye´ye zarar verir? denerek ikna edilmeye çalışılacağını, daha sonrasında da zehirlerin gerçek dozlarının kamuoyuna sızdırılacağını düşünüyorum. Böylece soruşturmayı en başından beri dikkatle izleyen Başbakan´a olan güveni zedelemeye çalışacaklar. Özetle devletin kendini koruma refleksleri çalışmaya başladı.

- Babanızın kabrinin açılmasında en önemli dayanak olan Devlet Denetleme Kurulu raporunun ?şüpheli ölüm? tesbitinde bulunduğu ifade ediliyor. Sizce rapordaki tüm hususlar araştırılmış mıdır?

Babamın ölümüyle ilgili hazırlanan Devlet Denetleme Kurulu raporunun sadece yüzde 30´u kamuoyuna yansıtıldı. Geri kalan yüzde 70´i konusunda kimsenin bir fikri yok. Geri kalan kısmı neden paylaşmıyorlar?

- Adli Tıp Kurumu´nun nihai kararı babanızın ölümüyle ilgili tartışmaları sona erdirir mi?

Ben Adli Tıp sonucu açıklandıktan bir süre sonra babamı zehirleyenlerin bizzat kendilerinin çıkıp olayı itiraf edeceklerini düşünüyorum. Eğer rapor sulandırılırsa, o zaman hem Adli Tıp Kurumu üyeleri hem de bunu kapatmak isteyen çevreler zor durumda kalacaklar. Bu yüzden bu tartışmanın süreceğini düşünüyorum.

ZEHİRLENME YOK, ÖYLEYSE MESELE YOK!

19 Haziran 2012 tarihli Özal: Dertleri beni tasfiye etmek başlıklı haberimizde, otopside beklenen bulgular çıkmasa bile cinayet şüphesi ortadan kalkmayacak. Şüpheli bulgulardan belki sadece bir tanesi devre dışı kalmış olacaktır demiştik.

Ölümün kalp krizine yol açan bir madde verilerek ya da zehirlenme ile meydana geldiği iddiaları söz konusuydu. Sabah´ın haberinde iddia edildiği gibi adli tıp heyetinin kanaati zehirlenme olmadığı yönünde ortaya çıkacak olsa bile bu kişisel kanaatten öte geçemeyecek ve hata içerme olasılığı da taşıyan heyet görüşü, merhumun öldürüldüğü iddiasını ortadan kaldırmış mı olacaktır? ´Olay çözüldü, lambaları söndürelim, gidip yatalım´ sonucu mu ortaya çıkmış olacaktır? Benzer bir durum Aselsan mühendisi Hüseyin Başbilen´in intihar gibi görünen şüpheli ölümünde de yaşandı. Adli Tıp heyetinin çoğunluğu intihar derken bazı üyeler cinayet dedi. Savcılık, adli tıp haricindeki uzmanlardan da görüş aldı. Olay yeri delillerini geniş kapsamlı şekilde analiz eden uzmanlar olayın intihar süsü verilmiş profesyonel bir cinayet olduğu kanaatine vardılar.

Özal´ın ölümünün zehirlenme yoluyla olmadığı adli tıp heyetinin kanaatiyle değil de yüzde yüz somut şekilde ortaya konulsa bile bu Özal´ın ölümüyle ilgili şüpheleri ortadan kaldıracak mıdır? O halde aşağıda sayılacak bulguları nereye koymalı acaba?

BUNLARI NEREYE KOYMALI ACABA?

- Özal´ın naaşında tespit edilen zehirlerin 9 ay önceki bir tanık ifadesinde aynen yer alması olayını nereye koymalı acaba?

Malatya Zirve katliamı soruşturmasında Deniz Uygar kod adlı Uzman Çavuş İlker Çınar, 5 Şubat 2012´de yani Özal´ın mezarının açılmasından aylar önce Cumhuriyet Savcısı İsmail Aksoy´a verdiği ifadede, Özal´ın Ergenekon örgütünün TSK içindeki Tushad isimli yapılanması tarafından zehirlendiğini iddia ediyor ve zehirlemede kullanılan maddeleri isim isim belirtiyor. Çınar´ın 10 ay önce verdiği ifade aynen şöyle:

?Türkiye Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi (TUSHAD) bir Ergenekon yapılanmasıdır. JİTEM de bu birime bağlıdır. Ben de TUSHAD´a bağlı çalışan Beyaz Kuvvetler´de görev yaptım. Eşref Bitlis ve Turgut Özal´a suikast yapıldığını burada öğrendim. Kalp krizine yol açacak ilaçlardan olan ve her Beyaz Kuvvet mensubunun da bildiği ve bulundurduğu Polonyum 210 ve Amerikyum 241 isimli radyoaktif ilaçlar Turgut Özal´a verilmişti. Bakın 240 bile demiyorum. 241 diyorum. Bu kadar eminim. Özal, bu ilaçlar nedeniyle kalp krizinin meydana gelmesi sonucu vefat etmiştir. Bu ilaçların kanda yapılan kontrollerinde tespitinin zor olduğunu biliyorum.?

19 yıl sonra mezarından çıkarılarak otopsi yapılan Turgut Özal´ın naaşında 4 ayrı zehir bulundu. Özal´ın karaciğerinde DDT (böcek ilacı), ince bağırsak ve testislerde normalde hiç olmaması gereken kadmiyum isimli ağır metal, soluk borusu ve akciğerlerde polonyum adlı radyoaktif maddeler belirlendi. İlker Çınar´ın, otopside çıkan 4 zehirli maddeden iki tanesini 9 ay önce söylemiş olması önemli değil mi?

- 1998 yılında Özal´ın eşiyle görüşmeye gelen Azeri uyruklu Şehriyar Purnovruz´un Özal´ın böcek ilacıyla zehirlendiğine dair iddiasını nereye koymalı acaba?

Devlet Denetleme Kurulu´nun (DDK), 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili hazırladığı raporunda yer verdiği iddiaya göre, 1998 yılında, Semra Özal´ın İstanbul Sarıyer´deki evine 34 TC 245 plakalı araçla bir kişi gitti. Kendisini Şehriyar Purnovruz olarak tanıtan gizemli Azeri, Semra Hanımla görüşmek istedi. Ancak Semra Özal, o sırada evde değildi. Bunun üzerine Purnovruz, Semra Özal´a iletilmesi için korumalarına not bıraktı. O notta, Turgut Özal´ı Glikonorinaid adlı ilaçla öldürdüler. Katili Azerbaycan´da. İsmi Hasan Alioğlu diye yazıyordu. Purnovruz, notta kendi adını ve İstanbul´da kaldığı oteli de belirtti, yazıyı Erciyes Otel, Beyazıt. Şehriyar Purnovruz, 5179185 bilgileriyle bitirdi. Semra Özal, Purnovruz´a ulaşmak için korumasını otele gönderdi. Ancak otelde kimse yoktu. Araştırmada Purnovruz´un, Türkiye´ye resmi yollarla girmediği belirlendi. Purnovruz´un geldiği 34 TC 245 plakalı araca ve sürücüsüne de ulaşılamadı. Semra Özal´a bırakılan not, Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili şüpheleri daha da arttırdı. Bu arada Semra Özal ile oğlu Ahmet Özal bugün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile bir araya gelecek. Konuyla ilgili yapılan araştırmada ilginç bilgilere ulaşıldı. Buna göre Purnovruz´un pasaportunun fotokopisi, Semra Özal´ın koruması Asım Enşenol´da bulundu. Enşenol ise söz konusu fotokopiyi İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi´ne teslim etti. Ancak DDK´nın yaptığı inceleme sırasında Enşenol, fotokopiyi kime verdiğini hatırlayamadı.

- Başbakan Süleyman Demirel ile Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk´un, Özal´ın yakında öleceğini bildikleri iddiasını nereye koymalı acaba?

Gazeteci Emin Çölaşan, 1 Mayıs 2002 tarihli köşe yazısında Özal´ın vefatı döneminde Meclis Başkanı olan akrabası Hüsamettin Cindoruk´a dayanarak şok bir iddia dile getirdi: Turgut Özal´ın ne zaman öleceğini (Başbakan) Süleyman Demirel, Hüsamettin Cindoruk, Cavit Çağlar gibi isimler biliyordu. Halamın oğlu, o sırada Meclis Başkanı olan Hüsamettin Cindoruk´la Özal´dan söz ediyoruz. Kulağıma eğiliyor ve şu sözleri söylüyor: ´Bu gidici. Yakında ölecek.´ İnanmıyorum, şaşırıyorum ve aynen ´Ne gidicisi abi, o hepimizi götürür´ diyorum. Cindoruk ısrar ediyor: ´Haberin kaynağı Baba´dır. Bu devlet bilgisi. Sadece sen bil ve ağzını sıkı tut. Önümüzdeki yaz aylarını çıkaramayacak. Baba sağlamcıdır. Bunu diyorsa bir bildiği vardır. Bu devlet sırrını kimseye açamıyorum. Aradan kısa bir süre geçiyor ve Özal 17 Nisan´da ölüyor.

PEKİ YA BUNLARI NEREYE KOYMALI ACABA?

Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve ona bağlı sivil ve komutanların peşpeşe gerçekleşen ölümlerinde, ABD Başkanı Kennedy suikastinde benzeri görülen geniş çaplı bir komploya dair çok sayıda başka bulgular da var.

Özal´ın vefat anıyla ilgili şüpheleri sıralayacak olursak;

- Hastanede alınan kan örneklerinin her türlü olasılığı dikkate alan şekilde analiz edilmemesi. Örneklerin daha sonra da imha edilmesi.

- Ölümün şüpheli olduğunun hastanede bazı yetkililerce dile getirilmesine karşın otopsi yapılmaması.

- Hastaneye gidilirken dakikalar bile önemliyken yarı yolda güzergahın değiştirilerek başka bir hastaneye gidilmesi. Bu çok kritik değişiklik talimatının Ergenekon sürecindeki tartışmalarda adı sık sık gündeme gelmiş olan Kurmay Albay Aslan Güner´den gelmiş olması.

Kesin olan gerçeklerden biri de, Özal´a ölürken bir Cumhurbaşkanı muamelesi yapılmadığıdır. Adeta ölmesi için her türlü gecikme uygulanmıştır. Ölüm anı ve ertesindeki eksik tıbbi işlemlerle ölüm nedeninin ortaya çıkması mümkün olmamıştır. Tüm bu şüphelerin peşpeşe gelmesi bile aslında başlı başına somut bir bulgudur.

Özal´ın ölümüne dair bir de özel yetkili savcılıkça soruşturma yürütülmekte. Gizli olduğu için soruşturma dosyasına ne tür delillerin girdiğini henüz bilemiyoruz. Ancak geçtiğimiz aylarda savcıların, Cumhurbaşkanı Özal ile bazı komutanların ölümleri arasında bazı bağlantıları yakaladığı iddia edildi. Savcıların bu nedenle dosyalardaki delilleri paylaşma kararı aldıkları ileri sürüldü.

Çoğu 1993 yılında olmak üzere inanılmaz şekilde peşpeşe şüpheli ölümler zinciri yaşandı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis, Jandarma Diyarbakır Bölge Komutanı Tuğg. Bahtiyar Aydın, Jandarma Tunceli Bölge Komutanı Albay Kazım Çillioğlu ile Jandarma Mardin Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden hayatlarını kaybettiler. Hepsinin aynı ekipte, Özal´a bağlı komutanlar ekibinde yer aldıkları ve ´terörü barış projesiyle çözme´ sürecini sabote etmek amacıyla derin devlet tarafından öldürüldükleri yıllardır ileri sürüldü. Hatta gazeteci Uğur Mumcu ve Binbaşı Cem Ersever gibi şahısların ölümleri ile Bingöl 33 er, Sivas ve Başbağlar katliamlarının da aynı derin güçler tarafından aynı karşı proje doğrultusunda tezgahlandığı iddia edildi. 2007´de başlayan Ergenekon soruşturma sürecinde ortaya çıkan çarpıcı delil ve bulgular üzerine tüm bu soruşturma dosyaları 2010 yılında çeşitli illerdeki savcılıklar tarafından açıldı. Çillioğlu ile Özden´e otopsi yapıldı. Çillioğlu olayında Jandarma içinde bir yapılanma tespit edildi. Halen izi sürülüyor. Kısacası, bu komutan ve sivillerin cinayete kurban gittiklerine dair somut deliller elde edildi. Yıllardır dile getirilen şüpheler güçlendi.

ÖZAL´A SUİKAST DÜZENLENMEDİ Mİ?

Tüm bunlara ilave olarak, Özal´a başbakanken düzenlenen suikast girişimini hatırlatalım. Bu girişimin derin güçlere, ´Özel Harp Dairesi´ne, diğer adıyla da ´Kontrgerilla´ya kadar dayandığı, ilerleme sağlanamadığı için de kapatıldığı ortaya çıktı. Yakınlarının ifadelerine göre, cumhurbaşkanlığına hazırlanan Özal sorun çıkmasını istemiyordu. O yüzden dosyanın kapatılmasını istedi. Buna karşı çıkan ve suikastin ardındaki güçlerle hesaplaşmak isteyen yakınlarını uyaran Özal şunları söylüyordu: Çocuklar çok gençsiniz. Hesaplaşmaya girersek ülke kaybeder, ülke karışır. Tehdit altındayım, önümüzdeki bir yılı atlatmamız lazım. Bizim bu olayı çözdüğümüzü bunu yaptıranlar biliyorlar. Tekrar girişimde bulunamazlar. Can güvenliğinizin teminatı benim. Dertleri beni tasfiye etmek. 292 vekil bunların gözlerini korkuttu. Anayasayı değiştireceğimizi düşünüyorlar. Bu işi unutun ve sakin olun. Bu bir yıl içinde bunlarla kavgaya girersek, kaybederiz.

Turgut Özal´a yapılan suikast girişiminin ardından eski Özel Harp Dairesi ve eski MGK Genel Sekreteri Org. Sabri Yirmibeşoğlu´nun adı çıktı. Bizzat yetkili kişilerin ağzından dile getirilen iddialara göre suikasti soruşturan Savcı Uğur Tönük, bu generalin gönderdiği üç MİT görevlisi tarafından tehdit edildi. Kızı kimliği belirsiz kişilerce kaçırıldı. Ve ardından dosya kapatıldı. Suikast sırasında MGK genel sekreterliği görevini yürüten Yirmibeşoğlu, halk arasındaki adıyla Kontrgerilla olan Özel Harp Dairesi´nin (ÖHD) eski komutanlarından biriydi. ´6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı´ açıklamasını yapan kişiydi. Özal suikastini soruşturan ve suikastçi Kartal Demirağ´ın Afyon Dazkırı bölgesindeki kontrgerilla örgütlenmesine dahil olduğunu tespit eden savcıyı, olayın üzerine daha fazla gidilmemesi için uyaran kişi de MGK sekreteri Yirmibeşoğlu´ydu. Yine Yirmibeşoğlu, 1978´de Başbakan Ecevit´in, ´Farz-ı muhal, buradaki MHP il başkanı, aynı zamanda Özel Harp Dairesi´nin sivil uzantısındaki gizli elemanlardan biri olamaz mı?´ kuşkusunu ´Evet, öyledir ama kendisi çok güvenilir, vatansever bir arkadaşımızdır.´ diyerek doğrulayan kişiydi. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, suikast olayının detayları kendisine ulaşınca MGK sekreteri Yirmibeşoğlu´nu re´sen emekliye sevketti. Suikastin ardında olmakla suçlanan diğer kişi ise yine Özel Harp´te komutanlık yapan Org. Kemal Yamak´tı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın genel sekreterliği görevini yürüten Yamak, Özal´ın 1993´te şüpheli ölümü üzerine o gün görevinden istifa etmişti.

Ortaya çıkan bu bulgular, Özal´ın etrafında o dönemde çok tehlikeli bir çemberin var olduğunu gösteriyor. Bu çemberin Ergenekon örgütüyle bağlantılarına dair somut bulgular da ortaya çıktı. Özal, Cumhurbaşkanlığı seçimi telaşından üzerine gitmediği bu güçlerin dosyayı kapattığında peşini bırakacaklarını ya da cumhurbaşkanlığı makamının gücüyle onları mağlup edebileceğini düşündü. Ancak ´dertleri beni tasfiye etmek´ dediği o güçlerin amaçlarından vazgeçmediği ve tasfiyeyi başardığı anlaşılıyor.

Mumcu cinayeti de Tushad bağlantılı

İçinde Özal´ın ölümünün de yer aldığı 1993 yılındaki cinayet ve şüpheli ölümler fırtınasında Tushad isimli TSK içinde yapılanmış Ergenekon hücresinin rol oynamış olabileceğini Malatya Zirve ek iddianamesinden hareketle basında ilk olarak biz dile getirmiştik. 24 Haziran 2012 tarihli haberimizin başlığı ´Ergenekon 1993´e uzandı´ şeklindeydi. Tushad´ın kuruluş yılı 1993´e de dikkat çekmek istiyoruz. Bu yıl içinde Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Turgut Özal, Bahtiyar Aydın ve Cem Ersever gibi isimler şüpheli şekilde öldüler ya da öldürüldüler. Bingöl, Sivas ve Başbağlar katliamları yaşandı. Bir ekip tasfiye edildi. Türk devletinin terör politikası değişti. satırlarının yer aldığı haberimizde, bu bağlantıya dikkat çekmiştik.

PKK-Ergenekon bağlantısını arayanlar öldü

6 ay önceki iddiamız, Zirve davası tanığının geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan ve yukarıda da aktardığımız ´Özal´ı Tushad zehirledi´ ifadesi ile güçlendi. 1993 içindeki cinayetler zincirinin birbiriyle bağlantılı olduğunu gösteren bulgular giderek artıyor. Bugünlerde ölümü tekrar tartışılan gazeteci Uğur Mumcu, ölümünden hemen önce PKK terörünün arkasında devlet içindeki bir yapılanmanın rol aldığına dair izleri araştırmaktaydı. Bu bağlantıları gösteren çok çarpıcı belgelere ulaştığı, örneğin kızı gibi Mumcu´nun yakınlarınca açıklandı. Tıpkı Mumcu gibi Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis de ölümlerinden hemen önce aynı bağlantıları yakalamışlardı.

1993´teki suikastler fırtınasını başlatan mektup

Ölümünden bir süre önce Cumhurbaşkanı Özal´a terör konusunda şok bir mektup yazan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, terörle mücadelede ihanet içerisindeki bazı devlet görevlilerinin mutlaka tasfiye edilmesi gerektiğini belirtti:

Sayın Cumhurbaşkanım, Zatı Aliniz bu olaya müdahil olmalı, aksi takdirde bölgede sonu alınamayacak ciddi risk ve tehditlerle karşı karşıya kalabiliriz. Bölge halkının kazanılması zaruridir. Halk yanlış yönetim ile terör örgütü arasında sıkışmış durumdadır. Bunu suiistimal eden unsurların bertaraf edilmesinin zorunluluğu ortadadır.

Bu mektubu okuyan Turgut Özal, terör raporları hazırlayan merhum Adnan Kahveci ile Eşref Paşa´dan ´ortak bir çalışma´ istedi. Bu olaydan 2 ay sonra, 5 Şubat 1993´te Kahveci trafik kazasında, 12 gün sonra Bitlis düşen uçakta, 2 ay sonra da Cumhurbaşkanı Özal makamında vefat etti. Aynı ekipte yer aldığı iddia edilen Albaylar Kazım Çillioğlu ve Rıdvan Özden de şüpheli şekilde hayatlarını kaybettiler.

Türkiye için kanlı ve kara yıl: 1993

1993, Türkiye için kanlı ve kara bir yıl oldu. O yıl boyunca, en kanlısının Bingöl´deki 33 er katliamının olduğu çok sayıda olay peşpeşe geldi. Kendi alanında güçlü ve simge isimler art arda hayatlarını kaybetti. Kimi öldürüldü, kiminin ölümünün üzerindeki sis perdesi hala aralanamadı. İddialara göre bir suikast fırtınası yaşandı. Çok büyük çaplı bir tasfiye harekatı yürütüldü. Kürt sorununu şiddetle değil demokratik yöntemlerle çözmeye kalkan yetkili ve etkili insanlar sistematik şekilde öldürüldü.

24 Ocak 1993: Uğur Mumcu cinayeti

05 Şubat 1993: Devlet Bakanı Adnan Kahveci´nin trafik kazasında ölümü

17 Şubat 1993: Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´in uçak kazasında ölümü

17 Nisan 1993: Cumhurbaşkanı Özal´ın kalp krizinden vefatı

24 Mayıs 1993: Bingöl´de 33 asker katliamı

02 Temmuz 1993: Sivas katliamında 37 kişinin ölmesi

05 Temmuz 1993: Başbağlar katliamında 33 kişinin ölmesi

22 Ekim 1993: Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikasti

04 Kasım 1993: JİTEM kurucusu Binbaşı Cem Ersever cinayeti

Bu isimlerin ortak özelliği, PKK ile mücadelenin doğrudan içinde yer almaları ya da sorunun çözümü için ciddi mesai harcamalarıydı. Bu olaylar sonucunda 2009´da AK Parti hükümetince başlatılan ´demokratik açılım´ projesiyle yapılmaya çalışılanın benzeri, yani PKK´nın tasfiyesinin sağlanarak Doğu ve Güneydoğu´nun terörden kurtulması ve barışın sağlanması projesi rafa kaldırıldı.

Ergenekon ve Balyoz sanıklarının isimleri tasfiye listesindeydi

Suikastlere kurban giden bazı jandarma komutanlarının Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis´e, onun da Cumhurbaşkanı Turgut Özal´a ulaştırdığı raporda şok bilgiler vardı. 1993 yılındaki suikast fırtınasına neden olduğu da ileri sürülen bu tasfiye listesinde, teröre yardım eden ve kışkırtan, terörden rant elde eden, yani silah ve uyuşturucu kaçakçılığı yoluyla teröristlerle menfaat işbirliğine giden, diğer bir deyişle terörün ´bitmemesine´ neden olan, ihanet içerisindeki bazı subayların isimleri bildiriliyordu. 16´sı subay toplam 34 devlet görevlisinin adının yer aldığı ileri sürülen listedeki kişilerin devlet kademelerinden uzaklaştırılmaları tavsiye ediliyordu. Bu tasfiye raporunun hemen ardından komutan cinayetleri adı verilen ve Uğur Mumcu´nun da içinde yer aldığı bir cinayet fırtınası başladı. Tasfiyesi istenen 16 subaydan bazılarının isimleri de ortaya çıktı. Tümgeneral Ahmet Yavuz, Tuğgeneral Levent Ersöz, Albay Levent Göktaş, Albay Fikri Karadağ, Korgeneral Selahattin Uğurlu, Tuğgeneral Nevzat Bekaroğlu ve Tuğgeneral İsmail Kuru. Bu kişilerden bazıları Ergenekon ve Balyoz davaların sanıkları arasında yer almakta.

Sonuç olarak Özal´ın yapmaya çalıştığı tasfiye operasyonu tersine döndü. Devletin en üst noktalarındaki yetkililere yönelik bir karşı tasfiye operasyonu başlatıldı. Başbakanken suikastle başarılamayan tasfiye, Özal cumhurbaşkanı iken yürütülen daha geniş çaplı bir operasyonla başarıldı. Özel Harpçilerin dile getirdikleri 6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı. Sorarım size? Bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi? cümlesi, Özal ve ekibinin ölümleri için de söylenmekte: Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi. Amacına da ulaştı.

Benzer bir tasfiye operasyonunun ABD Başkanı John F. Kennedy suikasti olayında da yaşandığını söyleyebiliriz. İddialara göre Amerikan Başkanı, Rusya ile soğuk savaşı tırmandırmayarak soğutma politikası uygulaması nedeniyle silah üreticileri ve onların devlet içindeki uzantılarınca planlı ve örtülü bir şekilde öldürüldü. Olay, çok büyük bir komplo idi. Bu komplonun içinde yer alan sözde tetikçi Lee Harvey Oswald ve suikastle ilgili olay yerindeki ayrıntılara tanık olan çok sayıda kişi, ya cinayetlerle ya da yüksekten düşme, trafik kazası ve diğer ölüm şekilleriyle hayatlarını kaybettiler. Tetikçi Oswald´ı öldüren kişi de bir başka kişi tarafından öldürüldü. Mahkeme önüne çıkabilecek birinci derecede resmi delil ve tanıklar titizlikle ortadan kaldırıldı. Peşpeşe gerçekleşen bir ölümler zinciri yaşandı. Meclis Suikasti Araştırma Komitesindeki dosyaların, Amerikan ulusal menfaatleri açısından 2029 yılına kadar kamuoyuna gizli tutulacağı açıklandı. Bunun diğer anlamı, devletin kamuoyuyla yüzleşmekten çekinmesiydi.

Acaba benzer bir durum Özal´ın ölümünde de söz konusu mu olacaktır? Sabah´ın dünkü haberiyle birkaç gün önce aynı gazetede çıkan bazı köşe yazılarında zehirlenme olmadığı tezinin işlenmesi dikkat çekiyor. Özal´da ortaya çıkan zehirlere her cesette rastlanabileceği şeklinde tuhaf bir iddianın ortaya atılabilmesi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin en üst makamında 1 no´lu konumda yer alan bir kişinin öldürülmesinin ardındaki güçlerle yüzleşilmekten çekiniliyor mu? sorusuna yol açıyor. Gerçekten de düşünüldüğünde bu makamdaki bir kişinin planlı bir şekilde öldürüldüğünün ortaya çıkmasının TC tarihinin en sarsıcı olayı olacağına hiç kuşku yok. Amerikan devletinin, Başkanı Kennedy olayında kamuoyuyla yüzleşmekten kaçınmasına benzer bir durum, Türkiye´de Cumhurbaşkanı Özal için de söz konusu olacak mıdır?

(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(09 Aralık 2012, 20:26)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Adli Tıp iddiası: Özal zehirlenmiş

Tanık: Özal´ı Tushad zehirledi

Ergenekon 1993´e uzandı: Tushad

Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı

TURGUT ÖZAL´IN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MANŞETLERİMİZ

Özal: Dertleri beni tasfiye etmek

DDK: Özal´ın mezarı açılmalı

DDK raporunun tam metni

Özal ailesinden garip tavır

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini Cumhurbaşkanlığı sitesinden indirmek için tıklayın

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini sitemizden indirmek için tıklayın

DDK Özal´ın ölümüne yoğunlaştı

Özal suikastinde çember daralıyor

Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı

Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü

Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4987    yazdır/print




Tanık: Özal´ı Tushad zehirledi

Zirve Yayınevi katliamı davasının gizli tanığı İlker Çınar´ın, Özal´ın mezarı açılmadan aylar önce savcıya verdiği ifadede Adli Tıp´ın bulduğu zehirleri tek tek sıraladığı ortaya çıktı. Tanık Çınar, ifadesinde ayrıca Özal´ın Ergenekon´un Tushad kolu tarafından zehirlendiğini de belirtmiş. Basında bu iddia ilk olarak web sitemizde tarafımızca dile getirildi. 24 Haziran 2012 tarihli haberimizin başlığı ´Ergenekon 1993´e uzandı´ şeklindeydi.

01.12.2012 10:59 Zirve Katliamı davasının hem sanığı hem de gizli tanığı olan Uzman Çavuş İlker Çınar´ın, 5 Şubat 2012 tarihinde savcıya verdiği ifadede Özal´ın naaşında çıkan zehirleri aylar öncesinden tek tek söylediği ortaya çıktı.

ADINI VERDİĞİ ZEHİRLER OTOPSİDE AYNEN ÇIKTI

Star ve Habertürk gazetesinde çıkan haberlere göre, Deniz Uygar kod adıyla 5 Şubat 2012´de savcılığa ifade veren Çınar´ın adını verdiği zehirler, 9 ay sonra yapılan otopside Özal´ın cenazesinde bulunması dikkat çekti.

Hurşit Tolon ile birlikte sanık olarak yargılanan, Uzman Çavuş İlker Çınar, 5 Şubat´ta yani Özal´ın mezarının açılmasından aylar önce Cumhuriyet Savcısı İsmail Aksoy´a verdiği ifadede, son Adli Tıp incelemesinde Özal´ın bedeninde bulunan zehirleri tek tek sıralıyor. Çınar´ın 10 ay önce verdiği ifade aynen şöyle:

240 DEĞİL 241, BU KADAR EMİNİM

?Türkiye Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi (TUSHAD) bir Ergenekon yapılanmasıdır. JİTEM de bu birime bağlıdır. Ben de TUSHAD´a bağlı çalışan Beyaz Kuvvetler´de görev yaptım. Eşref Bitlis ve Turgut Özal´a suikast yapıldığını burada öğrendim. Kalp krizine yol açacak ilaçlardan olan ve her Beyaz Kuvvet mensubunun da bildiği ve bulundurduğu Polonyum 210 ve Amerikyum 241 isimli radyoaktif ilaçlar Turgut Özal´a verilmişti. Bakın 240 bile demiyorum. 241 diyorum. Bu kadar eminim. Özal, bu ilaçlar nedeniyle kalp krizinin meydana gelmesi sonucu vefat etmiştir. Bu ilaçların kanda yapılan kontrollerinde tespitinin zor olduğunu biliyorum. Ayrıca her Beyaz Kuvvet görevlisinde zihin kontrolünü sağlayan LSD isimli haplar da bulunmaktadır.?

ÖZAL´IN OTOPSİSİNDE DE AYNI ZEHİRLER BULUNDU

19 yıl sonra mezarından çıkarılarak otopsi yapılan Turgut Özal´ın naaşının sağlam kalan 3´te birlik bölümünden elde edilen veriler üzerinde yapılan otopsiyle ilgili sızan ilk bilgilerde Özal´ın naaşında 4 ayrı zehir bulundu. Özal´ın karaciğerinde dışarıdan verildiği kesin olarak tespit edilen DDT (zehir), ince bağırsak ve testislerde normalde hiç olmaması gereken kadmiyum isimli ağır metal, soluk borusu ve akciğerlerde polonyum adlı radyoaktif maddeler belirlendi. İlker Çınar, otopside çıkan zehirlerden 32´sin 9 ay önce söylemesi dikkat çekici bulundu.

İfadeler Özal dosyasına girdi

Ergenekon sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz tarafından eğitildiğini anlatan İlker Çınar´ın Özal ile ilgili ifadeleri savcı İsmail Aksoy tarafından Özal soruşturmasına bakan Ankara Savcısı Kemal Çetin´e gönderildi. İlker Çınar´ın savcı İsmail Aksoy´a örgütün ´Siyah Kuvvetler´ mensupları tarafından işlenen cinayetleri de anlattığı belirtildi. Çınar, ?1990´lı yıllarda işlenen Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy gibi siyasi cinayetler ile Gaffar Okkan´ın öldürülmesi olayları Siyah Kuvvetlerin yaptığı bu tarz faaliyetler arasındadır? dedi.

ÖZAL´I TUSHAD ZEHİRLEDİ

Malatya Zirve Katliamı davasının hem sanığı hem de gizli tanığı olan İlker Çınar´ın, aylar önce savcılığa verdiği ifadesinde; Turgut Özal´ın zehirlendiğini, zehirlemekte hangi maddelerin kullanıldığını ve zehirleyenlerin de kimler olduğunu açıkladığı ortaya çıktı.

Malatya´daki Zirve Katliamı davasının Gizli tanığı İlker Çınar, Özal´ın mezarı açılmadan önce 5 Şubat 2012 günü savcılığa verdiği ifadede ?Özal TUSHAD´ın Beyaz kuvvetleri tarafından Polonyum 210 ve Amerikyum 241 isimli radyoaktif maddelerle zehirlendi? dedi.

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın mezarının açılarak otopsi yapılmasından 9 ay önce Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı´nda ifade veren Zirve Yayınevi davasının hem sanığı hem de gizli tanığı olan İlker Çınar, Özal´ın TUSHAD tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü açıklamış.

ŞUBAT 2012´DE SAVCILIĞA ANLATMIŞ

Zirve sanık ve tanığı eski uzman çavuş İlker Çınar´ın Zirve Yayınevi ve Ergenekon bağlantılı TUSHAD örgütlenmesini soruşturan Malatya Cumhuriyet Savcısı İsmail Aksoy´a da çarpıcı bilgiler verdiği ortaya çıktı.

İfadelerinde TUSHAD´ın (Türkiye Ulusal Stratejik Hareketler Dairesi) bir Ergenekon yapılanması olduğunu JİTEM´in de bu birime bağlı olduğunu anlatan Çınar, 5 Şubat 2012 tarihli sorgusunda merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili çarpıcı bilgiler verdi. TUSHAD´a bağlı çalışan Beyaz Kuvvetler´de görev yapmaya başladığını itiraf eden Çınar, Eşref Bitlis ve Turgut Özal´a suikast yapıldığını burada öğrendiğini anlattı.

Polonyum 210 ve Amerikyum 241

Çınar ifadesinde, ?Kalp krizine yol açacak ilaçlardan olan ve her Beyaz Kuvvet mensubunun da bildiği ve bulundurduğu Polonyum 210 ve Amerikyum 241 isimli radyoaktif ilaçlar Turgut Özal´a verilmişti? dedi. Çınar ifadesinin devamında, ?Bu ilaçlar nedeniyle kalp krizinin meydana gelmesi sonucu Turgut Özal vefat etmiştir. Bu ilaçların kanda tespiti zor diye biliyorum. Ayrıca her Beyaz Kuvvet elemanında zihin kontrolü sağlayan LSD isimli haplarda bulunmaktadır? dedi. (Star, Habertürk)

ÖZAL VE KOMUTAN CİNAYETLERİNİN TUSHAD BAĞLANTISINI İLK BİZ DİLE GETİRDİK

Özal ve ona bağlı komutanların şüpheli ölümlerinde 1993 yılında TSK içinde çok gizli kurulmuş olan Tushad aslı Ergenekon yapılanmasının rol oynadığı, basında ilk olarak web sitemizde tarafımızca dile getirildi. 24 Haziran 2012 tarihli haberimizin başlığı ´Ergenekon 1993´e uzandı´ şeklindeydi. Tushad´ın kuruluş yılı 1993´e de dikkat çekmek istiyoruz. Bu yıl içinde Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Turgut Özal, Bahtiyar Aydın ve Cem Ersever gibi isimler şüpheli şekilde öldüler ya da öldürüldüler. Bingöl, Sivas ve Başbağlar katliamları yaşandı. Bir ekip tasfiye edildi. Türk devletinin terör politikası değişti. satırlarının yer aldığı haberimizde, bu bağlantıya dikkat çekmiştik. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(01 Aralık 2012, 10:59)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Ergenekon 1993´e uzandı: Tushad

Tushad kimlikleri ek klasörlerde

Çınar´dan mahkemede şok iddialar

Zirve´yi başlatan papazdan şok itiraflar

Zirve davaları birleştirildi

İşte 761 sayfalık ek iddianamesi

Zirve ek iddianamesi kabul edildi

Malatya Zirve Katliamı ve Ergenekon bağlantısı manşetlerimiz

Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı

Adli Tıp iddiası: Özal zehirlenmiş

TURGUT ÖZAL´IN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MANŞETLERİMİZ

Özal: Dertleri beni tasfiye etmek

DDK: Özal´ın mezarı açılmalı

DDK raporunun tam metni

Özal ailesinden garip tavır

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini Cumhurbaşkanlığı sitesinden indirmek için tıklayın

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini sitemizden indirmek için tıklayın

DDK Özal´ın ölümüne yoğunlaştı

Özal suikastinde çember daralıyor

Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı

Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü

Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4973    yazdır/print




Ankara´ya göre de Özal zehirlendi

İstanbul Adli Tıp Kurumu´ndan sonra Ankara Adli Tıp da Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın naaşından alınan örneklerde zehir tesbit etti. Turgut Özal´ın zehirlenme sonucunda hayatını kaybettiğini saptayan kurum, savcılığa sözlü olarak bilgi verdi. Yazılı rapor, gelecek hafta teslim edilecek.

28.11.2012 12:01 Zehirlendiği yönündeki iddialar üzerine İstanbul Topkapı´daki anıtmezarı açılan ve incelenmek üzere naaşından örnekler alınan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölüm nedeni netleşmeye başladı. Numuneleri inceleyen Ankara Adli Tıp Kurumu, Turgut Özal´ın zehirlenme sonucunda hayatını kaybettiğini saptadı.

Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği´nin Turgut Özal´ın naaşından alınan numuneleri İstanbul Adli Tıp Kurumu´nun yanı sıra Ankara Adli Tıp´a da gönderdiği böylece ortaya çıktı. Söz konusu numuneler, Ankara Adli Tıp´ın Kimya İhtisas Bölümü´ndeki toksikoloji laboratuarında beş uzman tarafından incelendi. Uzmanlar, Özal´ın naaşından alınan numunelere sistematik toksikolojik analiz yaptı.

-Zehirler hasar vermiş-

Numune referanslarında, 1980´de Türkiye´de yasaklanan DDT (Dikloro difenol trikloroethan) zehirli maddesinin karaciğerde parçalanması sonucu oluştuğu bilinen DDE ve Polonyum (radyoaktif madde) adlı zehirlerin normalin çok üzerinde olduğu saptandı. Bu zehirlerin Özal´ın vücudunu hasara uğrattığı ve ölümüne neden olduğu vurgulandı. İnceleme sonucunda, bu maddelerin Özal´ın naaşından alınan numunelerde, bir insan bedeninde bulunabilecek değerlerin çok üzerinde tesbit edildiği belirtildi. Bu yüzden Özal´ın zehirlenerek öldürüldüğü görüşü ağırlık kazandı ve ölüm nedeni kayıtlara ?zehirlenme? olarak geçirildi. Ancak söz konusu zehirlerin vücuda topraktan geçip geçmediği ve vücutta ne kadar süre kaldığı Ankara Adli Tıp Kurumu´nca da araştırılıyor.

-Sonuç İstanbul´a gönderilecek-

Ankara Adli Tıp´ın inceleme sonuçları, bu hafta içinde İstanbul Adli Tıp Kurumu´na gönderilecek. İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi, Ankara´dan gelen bulgularla kendi ellerindekini karşılaştıracak ve 1. İhtisas üyeleri, Özal´ın ölüm nedenini kesinleştirmek için görüş bildirecek. Değerlendirme sonuçları, en geç sekiz gün içinde savcılığa iletilecek.

Öte yandan, İstanbul ve Ankara Adli Tıp kurumlarının Özal´ın zehirlenerek hayatını kaybettiği yönündeki sonucu savcılığa sözlü olarak ilettiği öğrenildi. Sonucun yazılı olarak iletilmesinden sonra ise Özal´la ilgili iddialar, ölümünden 19 yıl sonra sonuca ulaşmış olacak. (Taraf)

(28 Kasım 2012, 12:01)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Adli Tıp: Özal zehirlenmiş

TURGUT ÖZAL´IN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MANŞETLERİMİZ

Özal: Dertleri beni tasfiye etmek

DDK: Özal´ın mezarı açılmalı

DDK raporunun tam metni

Özal ailesinden garip tavır

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini Cumhurbaşkanlığı sitesinden indirmek için tıklayın

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini sitemizden indirmek için tıklayın

DDK Özal´ın ölümüne yoğunlaştı

Özal suikastinde çember daralıyor

Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı

Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı

Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü

Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4969    yazdır/print




Zehirler topraktan gelmemiş

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın naaşından alınan örnekler üzerindeki incelemede tespit edilen öldürücü zehirlerin, naaşın etrafındaki toprakta hiç bulunmadığı ortaya çıktı edildi. Bu sonuç, Özal´ın zehirlenerek öldüğünün kesinleşmesi anlamına gelirken, bazı çevrelerin ´zehirler topraktan yağ dokusuna karıştı, dışarıdan verilmedi´ iddialarını da çürütüyor.

26.11.2012 10:32 Adli Tıp Kurumu´nun, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın naaşı üzerinde yapılan incelemede, dışarıdan verildiği kesin olan 4 zehirli madde tespit etmesi geniş yankı uyandırdı. Bazı çevrelerin ´zehirler topraktan yağ dokusuna karıştı. Dışarıdan verilmedi.´ iddialarını ise Adli Tıp´ın hassas çalışmaları yalanlıyor. Özal´ın naaşında çıkan zehirlerin topraktan karışma ihtimaline karşı uzmanlar mezarın 40 cm yakınındaki toprak kütlelerini de çeşitli incelemelere tabi tuttu, zehir taramasından geçirdi. Dışarıdan verilen zehirlerin hiçbirinin topraktan olmadığı sonucu ortaya çıktı. Uzmanlar ayrıca zehir bulgularını naaşı çürümeyen Özal´ın organ ve dokularında tespit etti. 19 yıl sağlam kalan karaciğer, beyin, ince bağırsak gibi bölümlerinde zehirler tespit edildi. Ayrıca örneklerini inceleyen uzmanlar farklı ekiplerle birbirinden habersiz doğrulamalar yaptı. Sonuç yine aynı çıktı.

Özellikle toksik sınırın 10 kat fazlası bulunan böcek öldürücü DDT, karaciğer ve ince bağırsakta tespit edildi. Aradan geçen bunca zamana rağmen oranın fazla çıkmasıyla ilgili, ?Oran bunun kat ve kat daha fazlası olabilir. Zamanla zehirdeki değişiklikler bu oranı düşürmüş olabilir.? değerlendirmesi yapılıyor. Bu da şu anlama geliyor: ?Özal en fazla bir iki gün içinde ya da miktarın çokluğuna bakarsak yere yığıldığı sabahın saatler öncesinde zehirlendi. Diğer verilen zehirler ise zamanla vücudunu yıktı.? (Çağlar Avcı / Zaman)

ZEHİRLENME TEŞHİSİ ZAMANAŞIMINI UZATIR

27.11.2012 09:43 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın şüpheli ölümüne ilişkin soruşturmada, zamanaşımı 2013 yılının Nisan ayında dolacak. Ancak Adli Tıp Genel Kurulu tarafından yapılan otopsi raporunun ulaşmasından sonra süreç farklı işleyecek. Buna göre, otopsi raporundaki ´zehirlenme´ tespitiyle birlikte soruşturmanın seyri değişecek. Çünkü soruşturma dosyasında en az bir ismin şüpheli olarak geçmesi halinde zamanaşımı süresi 10 yıl uzayacak. Öte yandan Özal´ın ölümünün doktorlar tarafından şüpheli bulunduğu ancak olayın adli mercilere aktarılmadığı ortaya çıktı.

Otopsi sonuçları, 17 Nisan 1993 yılında hayatını kaybeden merhum Cumhurbaşkanı´nın zehirlendiğini ortaya koyuyor. Özal´ın ölümünün cinayet olmasının kesinleşmesi durumunda dava açılacak. Suç, eski Türk Ceza Kanunu (TCK) döneminde işlendiği için dava açma süresi 20 yılda doluyor. Ancak soruşturmada şüpheli bulunması ve bu şüphelinin ifadesinin alınması durumunda zamanaşımı süresi kesiliyor. Bu durumda süre 10 yıl daha uzuyor. 657 sayılı TCK´nın 102. maddesinde zamanaşımının ?ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis ve müebbet ağır hapis cezalarını gerektiren suçlarda yirmi sene? olduğu kaydediliyor. Zamanaşımının kesilerek uzayacağı süre ise söz konusu kanunun 104. maddesinde şöyle geçiyor: ?Kamu davasının zamanaşımı, mahkumiyet hükmü, yakalama, tevkif, çağırma veya hazır bulundurma müzekkereleri, adli makamlar huzurunda şüphelinin sorguya çekilmesi, şüpheli hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar veya cumhuriyet savcısı tarafından mahkemeye yazılan iddianame ile kesilir. Bu sebepler zamanaşımı süresini 102. maddede ayrı ayrı belirlenen sürelerin yarısının eklenmesiyle ulaşacağı süreden fazla uzatamaz.?

Son günlerinde yanında kimler vardı?

Otopsi raporunda tespit edildiği belirtilen zehirlerin kısa süre içinde etki gösteren zehirler olması şüpheleri Özal´ın son günlerinde yanında olan isimlere çevirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´ün talimatıyla hazırlanan 625 sayfalık Devlet Denetleme Kurulu (DDK) raporunda, Özal´ın son günlerinde yanında olan isimlere yer verildiği belirtildi.

Raporu Rektör Bozer düzenledi

Özal´ın ölümünün, Çankaya Köş-kü´nde rahatsızlanmasının ardından getirildiği Hacettepe Hastanesi doktorlarında da şüphelere yol açtığı belirtildi. Bu şüpheler konusunda ölümün tıbben kesinleşmesinin ardından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na bilgi verilmediği ortaya çıktı. Özal´a hastanede ilk müdahaleyi yapan ekibin başında olan dönemin Hacettepe Üniversitesi Rektörü Yüksel Bozer´in ´ölümün şüpheli olmadığı´ yönündeki kanaatini belirtmesinden sonra olayın adli mercilere aksettirilmediği kaydedildi. (İzzettin Çiçek / Zaman)

(26 Kasım 2012), son güncel.: (27 Kasım 2012)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Adli Tıp iddiası: Özal zehirlenmiş

TURGUT ÖZAL´IN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MANŞETLERİMİZ

Özal: Dertleri beni tasfiye etmek

DDK: Özal´ın mezarı açılmalı

DDK raporunun tam metni

Özal ailesinden garip tavır

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini Cumhurbaşkanlığı sitesinden indirmek için tıklayın

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini sitemizden indirmek için tıklayın

DDK Özal´ın ölümüne yoğunlaştı

Özal suikastinde çember daralıyor

Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı

Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı

Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü

Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4961    yazdır/print




Radyoaktif yordu, zehir öldürdü

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın naaşından alınan örnekler üzerindeki incelemede dışarıdan verildiği kesin olan dört zehirli madde tespit edildiği belirtiliyor: DDT (zehir), Kadmiyum (ağır metal), Amerikyum ve Polonyum (radyoaktif madde). Uzun vadede radyoaktif maddelerle vücudun yorulduğu, sonra böcek ilacı ile ani ölümün sağlandığı düşünülüyor.

24.11.2012 11:34 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın talimatıyla mezardan çıkarılarak otopsi yapılan 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal´ın Adli Tıp raporunda son aşamaya gelindi. Ortaya çıkan bulgular Özal´ın ölümü üzerindeki sır perdesini kaldıracak nitelikte. Yapılan incelemelerde Özal´ın naaşında dışarıdan verilmiş dört farklı toksik maddeye ulaşıldı.

Bunlar içinde, çok zehirli ve inatçı bir böcek öldürücü olan, 1980 yılında Türkiye´de yasaklanan DDT (dikloro difenol trikloroethan) zehir maddesinin vücuda alındıktan sonra karaciğerde parçalanması sonucu oluştuğu bilinen DDE ilk sırada yer aldı. Doğada ve insan vücudunda yok olmayan bu zehrin, Özal´ın naaşında, normal sınırdan 10 kat fazlası tespit edildi.

İkinci sırada ise seramik, pil ve akü sanayiinde kullanılan kanserojen ve toksik bir ağır metal olan Kadmiyum (Cd) bulunuyor. Adlî Tıp´ın yaptığı incelemelerde ilk iki madde naaşta yüksek miktarda çıktı.

Naaşta ayrıca dışarıdan verilen, öldürücü etkiye sahip ´Amerikyum´ ve ´Polonyum´ adlı iki ayrı radyoaktif madde de tespit edildi.

Rapor birkaç haftaya tamam

Adli Tıp´taki incelemede, Özal´ın vücudunun uzun vadede radyoaktif maddelerle hasara uğratıldığı ve sonra da böcek ilacı ile ani ölümünün gerçekleştiği üzerinde duruluyor. Bütün bu sonuçları değerlendirecek olan Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu birkaç hafta içinde raporu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderecek.

Uzmanların tespitlerine göre, DDT vücuda fazla miktarda alındığı zaman şok ve ani ölümlere neden oluyor. Böcek zehrinin Özal´a dışarıdan sıvı ya da katı gıda maddeleriyle birlikte verildiği ifade ediliyor. Zehir kendini kusma, ishal, ter, solunum sıkıntısı, göz bebeğinde büyüme veya küçülme, nabız artışı, kaslarda zayıflamalar, kasılmalar ve kramplar şeklinde gösteriyor. Özal ölümünden bir gün önce Bulgaristan Büyükelçiliği´nde içtiği limonata ya da Çankaya Köşkü´ne geldikten sonra tükettiği gıdalar üzerinde duruluyor.

Kadmiyum (Cd), vücuda alındıktan sonra kana karışıyor. Ağır metal olduğu için vücuttan atılamıyor. Kemiklerde kalsiyum yerine stoklanan kadmiyum (Cd), kemik dokularında yenilenme sürecini yavaşlatıyor ve vücuda zarar veriyor. Özal´ın vücudunda az miktarda bulunan ama dışarıdan verildiği kesin olan ´amerikyum´ ve ´polonyum´ ise vücutta ciddi yıkıma sebep oluyor. Kişinin günlük hayatını sekteye uğratıyor, yorgunluğa sebep oluyor. Özal´ın özellikle Orta Asya gezisi sırasında yorgun ve bitkin olması dikkat çekmişti.

İşte öldürücü o 4 zehir

DDT: Çok zehirli ve inatçı bir böcek öldürücü olan DDT, kolayca vücut dokusundaki yağlarda çözülür ve gıda zincirinde birikmeye başlar. DDT yıllarca, dünyada yaygın biçimde böcek ilacı olarak kullanıldı. Yüksek dozlarda insan vücuda giren DDT, sinir sistemini etkileyerek titreme, çırpınma ve felce yol açabiliyor. Ölümlere neden oluyor. 1970´li yıllarda ABD ve Avrupa´da yasaklandı.

Kadmiyum (Cd): Elektrik, seramik, pil ve akü sanayiinde kullanılan kadmiyum, kanserojen etkili toksik bir ağır metal olarak biliniyor. Gıdalar, içme suyu, hava, sigara ve çalışma ortamı havasıyla insan vücuduna girebiliyor. Yoğun miktarda alındığında ölüme neden oluyor.

Polonyum: Rus istihbarat servisinin eski çalışanlarından Aleksander Litvinenko´nun zehirlenmesi ile gündeme gelen radyoaktif polonyum maddesi, solunum, yiyecek ve içecek maddeleri ya da ciltte bulunan açık yaralardan vücuda girmesi durumunda tehlikeli süreci başlatıyor. Arap TV kanalı El-Cezire´nin iddiasına göre, Filistin´in 2004 yılında hayatını kaybeden lideri Yaser Arafat, polonyumla zehirlenerek öldürüldü.

Amerikyum: Radyoaktif bir madde olan amerikyum, oldukça zehirli bir madde olduğundan herhangi bir şekilde vücuda alındığında ölüme sebebiyet veriyor.

Gül ´araştırın´ dedi savcı mezarı açtı

17 Nisan 1993´te vefat eden 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ani ölümü senelerce tartışıldı. Cumhurbaşkanı Gül´ün talimatıyla ölümü araştıran Devlet Denetleme Kurulu, 13 Haziran 2012´de şüpheleri rapor etti, vefat günü yaşananları ´akıl tutulması´ olarak nitelendirdi. Ölüm nedeninin tam anlaşılabilmesi için mezarın açılarak otopsi yapılması gerektiği ifade edildi. Mezar 2 Ekim 2012 tarihinde açıldı, Adli Tıp tarafından örnekler alındı. (Çağlar Avcı / Zaman)

KORUMALARDAN GARSONLARA KADAR HERKES SORGULANMALI

25.11.2012 12:02 Adli Tıp´ın, Turgut Özal´ın naaşı üzerinde yapılan incelemede, dışarıdan verildiği kesin olan dört zehirli madde tespit etmesi büyük yankı uyandırdı. Özal´a yakın isimlerle siyasiler kafalarda soru işareti kalmaması için uyarıyor: ?Bu süreçte tedbirler alınmalı. Garsonundan korumasına kadar herkes sorgulanmalı.? Özal döneminin Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler, ?O gece Köşk´e, Özal´ın en yakınlarına bakmak lazım.? derken, Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, o dönem Özal´ın etrafında bulunan herkesin kapsamlı bir şekilde sorgulanması gerektiğine dikkat çekiyor. Özal´ın naaşında böcek zehri DDT, ağır metal kadmiyum, radyoaktif elementler amerikyum ile polonyum bulunduğunu Zaman dün manşetine taşımıştı.

Özal dönemi Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler:Eğer Adli Tıp´ın çalışmaları zehirlenme bulgusunu doğruluyorsa o gece Köşk´te bulunan herkes sorgulanmalı. Korumasından garsonuna, aile üyelerine kadar sorgulanmalı. Gerisi savcılara kalmıştır. Fakat bana göre bundan daha önemlisi Özal´a daha önce Kartal Demirağ tarafından gerçekleştirilen suikast girişimi. Bu olayın bütün detayları ortaya çıkarılmalı. Çünkü bu olayın aydınlatılması günümüzdeki bu olay kadar önemli. Bu noktada Devlet Denetleme Kurulu (DDK) da harekete geçmeli.

Kapsamlı bir soruşturma yapılmalı

Hasan Celal Güzel (Özal döneminin bakanı)Özal´ın öldürülmesine ilişkin şüphelenecek çok sebep vardı. 1988 Haziran´ındaki genel kongrede suikasta uğramıştı zaten. Yapılan tahkikatla Özal´ın ölüm nedeni ortaya çıkıyor. Bu çok üzücü bir durum. Cumhurbaşkanımızın şehit olduğunu gösteriyor. Dünyanın sayılı adamlarından, politikacılarından biri haince öldürülüyor ve bunun sorumluları acilen ortaya çıkarılmalı. Araştırmalar zamanında yapılsaydı failler bulunabilirdi

Eski Bakan Sait Yazıcıoğlu:Zehirleme işleminin bu denli kademeli yapılmış olmasını aklım almıyor. Bir cumhurbaşkanının yemesi içmesi özeldir. Korumaları vardır. Yemekleri kontrol edilir. Zehirlerin kademe kademe verilmesi ve bunun anlaşılmaması çok vahim bir durum. Özal´ın öldürülme zamanı da çok çarpıcı. Bugün Türkiye´nin en büyük problemleri arasında yer alan Kürt sorunuyla ilgili önemli çalışmalar yapılıyordu.

Eski başbakan yardımcısı ve Özal´ın en yakın arkadaşı Ekrem Pakdemirli: Bu bilgilerin bir kısmı balon bile olsa demek ki öldürüldüğü kesin. Bu alçaklığı kim yaptı bilmiyorum ama eğer ortaya çıkarsa bu adamı asmak lazım. İlahi adalet tecelli edebilir. Ben bilmiyordum, sonra söylediler. Özal´ın ölümünden sonra Köşk´ten ayrılanlar olmuş. Aşçı, yanılmıyorsam ölümden bir hafta-on gün sonra Kanada´ya, hizmet eden kız da İsveç´e yerleşmiş. Demek ki yakınından biri herhalde. Bunları getirmek öyle zor değil. Bavullayıp getirmek gerekir. Herhalde bunları da bizim savcılar akıl eder.

O YORGUNLUK BABAMA BİR ANDA GELDİ

Ahmet Özal (Turgut Özal´ın oğlu): Ben de o geziye katılmıştım. O yorgunluk babama bir anda geldi. Artık raporların yazıldığını zannediyorum. Adli Tıp bunları hukuken savcıya vermek zorundadır. Bundan sonrası savcının görevidir. Babamın zehirlediğini baştan beri tahmin ediyordum. 14 senedir bunun kavgasını veriyorum. 1988 yılındaki suikastın araştırılması lazım. Bu rapor açıklandıktan sonra savcıların suikastı incelemesi gerekiyor.

Soruşturma komisyonu kurulmalı

Eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın:Özal´ın ölümünün normal bir ölüm olmadığı belli. Raporun henüz kapalı olan kısımları var. Mezarın açılmasından sonra elde edilen bulgular gösteriyor ki Özal ciddi bir cinayete kurban gitmiş. Bunu yapanların hesap vermesi lazım. Rapor tamamlandıktan sonra savcıya gönderecekler. Savcı da bundan sonra gerekli işlemleri yapacak. TBMM, Özal´ın Devlet Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan ölümüyle ilgili raporu kaynak alarak soruşturma komisyonu kurması lazım. Bu komisyona raporlar da intikal eder.

Özal´ın etrafındakiler kapsamlı araştırılmalı

AK Parti Milletvekili (Susurluk Komisyonu Başkanı) Mehmet Elkatmış:Artık hiçbir sır gizli kalmıyor. Yıllar öncesinde yapılan bir cinayet bile bugün ortaya çıkarılıyor. Özal´ın öldürülmesi de bunlardan birisi. Bugün ortaya çıkan gerçekten yola çıkılarak o dönem Özal´ın etrafındaki herkes kapsamlı bir şekilde sorgulanmalı. Birçok önemli kişiyi en yakınındaki insanların zehirleyip öldürdüğünü biliyoruz. Özal´ın zaman içerisinde zehirlenerek öldürüldüğünü düşündüğümüzde yakınında bulunanlar çok dikkatli bir şekilde araştırılmalı.

Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Hamit Hancı:Bu maddeler eğer topraktan geçmediyse ve doğruysa uzun yıllar vücutta kalabilir ve tespit edilir. Özellikle DDT, kadmiyum ve amerikyum. Bu maddeler insanları öldürebilir. Burada biraz polonyum´da sıkıntılı olabilir. Onun yarılanma ömrü kısa. O konuda bir şey söyleyemeyeceğim.

Emekli Askeri Hakim Faik Tarımcıoğlu: Ben olsam manşeti ´Bütün taşlar yerine oturuyor´ diye atardım. Daha önce söylediğimiz her şey doğru çıkıyor. Bir kere otopsi yapılamadı. ´Ambulans yoktu´ gibi ihmal sayılabilecek saçmalıkları bir tarafa bırakalım. Ama otopsi yapılmaması ciddi manada bir karartma operasyonudur. Kan örneğini hemşirenin kırması falan bu tabii hiçbir şekilde kabul edilemeyecek gülünç bir iddia. Son olayların başlangıcı DDK´nın çok ciddi profesyonel bir çalışmasıdır. Talimatı Abdullah Gül vermişti, sağ olsun. Ben eski bir savcı hakim olarak bütün ihtimalleri ortaya yatırmak zorundayım. Ama bir karartma operasyonu olacağı konusunda şimdi benim bir şüphem var. Dikkatli olunmalı. (Çağlar Avcı , Göksel Genç / Zaman)

ÖN RAPOR: ÖLÜM NEDENİ KARACİĞER HARABİYETİ

29.11.2012 10:22 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal´ın naaşından 1´inci İhtisas Dairesi´nin elde ettiği bulgularla ilgili önemli bilgilere ulaşıldı. Naaşında 4 ayrı zehir bulunan otopside, Özal´a dışarıdan verildiği tespit edilen DDT (zehir), kadmiyum (ağır metal), amerikyum ve polonyum´un (radyoaktif madde) hangi organlara ve ne şekilde zarar verdiği belirlendi. Ön rapora göre, Özal´ın karaciğerlerinde normalin çok üstünde DDE adlı toksik maddeye rastlandı. DDE´nin, vücuda dışarından giren DDT isimli zehrin ciğerde parçalanmasıyla oluştuğu öğrenildi. Karaciğerdeki parçalanmanın otopsi raporuna ´ölüm nedeni´ olarak yansıyacağı belirtilirken, ince bağırsak ve testislerde kadmiyum, soluk borusu ve akciğerlerde polonyum maddeleri belirlendi. (Zafer Kütük / Star)

(24 Kasım 2012), son güncel.: (29 Kasım 2012)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Adli Tıp iddiası: Özal zehirlenmiş

TURGUT ÖZAL´IN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MANŞETLERİMİZ

Özal: Dertleri beni tasfiye etmek

DDK: Özal´ın mezarı açılmalı

DDK raporunun tam metni

Özal ailesinden garip tavır

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini Cumhurbaşkanlığı sitesinden indirmek için tıklayın

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini sitemizden indirmek için tıklayın

DDK Özal´ın ölümüne yoğunlaştı

Özal suikastinde çember daralıyor

Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı

Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı

Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü

Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4960    yazdır/print




Özal kesinlikle zehirlenmiş

Adli Tıp, Özal´ın otopsisiyle ilgili 4 ayrı ekip kurmuş. O ekiplerin çalışmalarından çıkan sonuca göre, Turgut Özal kesinlikle zehirlenmiş.

09.11.2012 11:11 Geçtiğimiz günlerde Bugün Gazetesi´nin Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ZEHİRLENDİĞİne dair manşeti gündeme bomba gibi düşmüştü. 19 yıl sonra mezarı açılan Özal´ın naaşından alınan örnekler üzerinde yapılan bilimsel çalışma sonrası ilk belirlemelere göre Özal´ın zehirlendiği ifade edilmişti. Bugün´ün haberi sonrası Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce de Raporu tamamlamadık ama çok önemli bulgular var diyerek Özal´ın zehirlenmiş olabileceğine vurgu yapmıştı.

Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı bugükü yazısının ilgili bölümünde Özal´ın naaşına yapılan otopsi sonucuyla ilgili devletin üst düzeyine ulaştırılan bilgileri paylaştı.

19 yıl gibi uzun bir süre geçmesine rağmen cesedin çok az bozulmuş olması ve dokuların büyük bir bölümünün sağlam kalması nedeniyle zehirlenmeye ilişkin taramalar tartışma götürmeyecek şekilde çok başarılı olmuş. Bulgulara çok rahat ulaşılmış ve kesin bulgular elde edilmiş.

Ve raporunun içeriği. Yapılan ilk incelemede çok kuvvetli bir zehirin varlığı tespit edilmiş. Bu bilgi hemen devletin üst kademeleriyle paylaşılmış. Şüpheye yer bırakmayacak şekilde inceleyin talimatı sonrası 4 ayrı ekip kurulmuş. Ve birbirinden bağımsız bu 4 ayrı ekibin çalışmalarından çıkan sonuç: TURGUT ÖZAL KESİNLİKLE ZEHİRLENMİŞ...

İşte Fatih Altaylı´nın Özal´ın zehirlenmesiyle ilgili yazısından ilgili bölüm;

BUGÜN Gazetesi, Adli Tıp´ta Turgut Özal´ın cesedi üzerinde yapılan incelemede zehir bulunduğunu yazıp Türkiye´nin gündemine oturttu. Ama hemen ardından konuyu önemsizleştirme girişimleri başladı. En yetkili ağızlar, Belli değil, kesin değil, öyle de olabilir böyle de gibi açıklamalar yapıp konuyu gündemden düşürmeye çalıştılar. Bir ölçüde bunu becerdiler de. Ancak mesele öyle kolayca gündemden düşürülecek kadar basit, sıradan veya önemsiz değil.

Gelin bugün bu meseleyi, yani Turgut Özal´ın 29 yıl gecikmeli otopsisini bir de benden dinleyin. Benden dinleyin derken, devletin en üst düzeyine ulaştırılan ve oradan da bana akseden bilgileri paylaşmak istiyorum.

Turgut Özal´ın mezardan çıkarılan cesedinin çok az bozulmuş olması ve dokuların büyük bölümünün tamamen sağlam kalması nedeniyle, yapılan zehirlenme taramaları çok başarılı olmuş. Bulgulara çok rahat ulaşılmış ve çok kesin bulgular elde edilmiş.

Adli Tıp Kurumu, cesette ve alınan parçalarda yapılan incelemelerde daha ilk etapta çok kuvvetli bir zehrin varlığını tespit etmiş. Zehirlenme çok kesin olarak ortaya çıkınca Adli Tıp Kurumu´nda ciddi bir panik ortaya çıkmış. İlk bulguları devletin en üst düzeyiyle paylaşmışlar. Gelen yanıt, En küçük detaya kadar inceleyin ve şüpheye yer bırakmayacak bir kesinlik ortaya koyun olmuş.

Bulgular çok kesin olmasına rağmen yine de en küçük detayı atlamamak için İstanbul Adli Tıp Kurumu´nda 4 ayrı ekip oluşturulmuş. Bu 4 farklı ekip, otopside elde edilen aynı parçalar üzerinde birbirinden bağımsız olarak çalışmaya başlamış. Bu ekiplerin çalışmalarının hepsi aynı sonucu vermiş: Kesinlikle zehirlenmiş.

Türkiye´nin 8. Cumhurbaşkanı´nın zehirlendiği konusunda hiç kuşku yok gibi. Şu anda araştırılan konu, bu zehirlenmenin bir seferde yüksek bir doz marifetiyle mi, yoksa zaman içinde küçük dozlarla mı meydana geldiği. Bunun belirlenmesi önem taşıyor; çünkü bir sonraki aşamada kimin tarafından ve ne zaman, ne şekilde zehirlendiği araştırılacak. Bunun sağlıklı bir şekilde araştırılabilmesi için zehirlenme sürecinin de net bir şekilde ortaya konulması gerekiyor. ( Fatih Altaylı / Habertürk)

(09 Kasım 2012, 11:11)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Adli Tıp iddiası: Özal zehirlenmiş

Özal´da zehir bulguları tespit edildi

TURGUT ÖZAL´IN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MANŞETLERİMİZ

Özal: Dertleri beni tasfiye etmek

DDK: Özal´ın mezarı açılmalı

DDK raporunun tam metni

Özal ailesinden garip tavır

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini Cumhurbaşkanlığı sitesinden indirmek için tıklayın

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini sitemizden indirmek için tıklayın

DDK Özal´ın ölümüne yoğunlaştı

Özal suikastinde çember daralıyor

Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı

Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı

Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü

Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4930    yazdır/print




Özal´da zehir bulguları tespit edildi

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın naaşından alınan örnekler üzerindeki inceleme sırasında fazla miktarda zehir bulgusu tespit edildi. Anıtmezardan alınan kabir toprağında ise herhangi bir zehir bulgusuna rastlanmadı. Bu sonuç, öldürücü maddenin dışarıdan verildiğini ispatlıyor.

04.11.2012 10:15 Adlî Tıp Kurumu uzmanları, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın naaşından alınan örnekler üzerinde çok hassas bir çalışma yürütüyor. Yapılan incelemelerde fazla miktarda zehir bulgusu tespit edildi. Anıtmezardan alınan kabir toprağında ise herhangi bir zehir bulgusuna rastlanmadı. Bu sonuç, öldürücü maddenin dışarıdan verildiğini ispatlıyor.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın talimatıyla mezarından çıkarılarak otopsi yapılan 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal´ın ölümüyle ilişkili adli süreçte önemli bulgulara ulaşıldı. Adlî Tıp uzmanları, Özal´dan alınan örnekler üzerindeki toksikolojik inceleme sırasında fazla miktarda zehir bulgusu tespit etti. Bunun üzerine uzmanlar zehrin mezar bölgesinden geçme ihtimaline ve bu konuda gelebilecek itirazlara karşı toprak analizlerine de başvurdu. Analizlerde Özal´ın anıtmezardan alınan kabir toprağında herhangi bir zehir bulgusuna rastlanmadı. Bu çapraz sonuç, öldürücü maddenin Özal´ın vücuduna dışarıdan verildiğini ispatlıyor. Miktarın fazla olması ise zamanla insan vücudunda hava kirliliği, sigara, besinlerdeki koruyucu, renk ve tat verici gibi maddelerden geçen kimyasallardan farklı olduğunu gösteriyor. Uzmanlar, tarım ilaçları ve ağır metaller gibi vücuda dışarıdan verilen maddeler üzerinde duruyor.

Vücudundaki zehir, dışarıdan verilmiş

Turgut Özal´ın cesedinde yüksek miktarda zehir tespit eden uzmanlar, bunun mezar bölgesinden geçme ihtimaline karşı toprak analizleri yaptı. Özal´ın mezarından alınan toprakta herhangi bir zehir bulgusuna rastlanılmadı. Bu çapraz sonuç zehrin Özal´ın vücuduna dışarıdan verildiğini ispatlıyor. Adli Tıp´taki incelemeler sırasında bulunan maddeler birkaç kez aynı süreçten geçirilerek kontrol ediliyor. Bütün ihtimaller dikkate alınıyor. Nihai raporu hazırlayacak olan 1. İhtisas Kurulu ise önümüzdeki haftadan itibaren yoğun bir çalışma temposuna girecek. Kurul kimya ve morg dairelerinde gelen bilgileri ve soruşturmadaki kanıtları inceleyerek bir karar verecek.

Diğer yandan Özal´ın sağlam çıkan naaşı konusunda çalışmalar da yapıldı. Uluslararası dergileri tarayan uzmanlar yıllar sonra mezar açılınca tazeliğini koruyan 18 vaka tespit etti. Özal´da kalp kası, karaciğer, böbrek gibi hassas iç organlar sağlam çıktı. Kemik iliği bulundu. Uzmanlar bu kadar örnek incelemelerde eksik bir sonucun çıkmasının imkan dışı olduğunu aktarıyor. Fakat Özal´ın otopsisinin 1993 yılında yapılması durumunda birçok zehrin o günkü teknolojik altyapı ile bulunmasının zor olduğuna işaret ediliyor.

Adlî Tıp´ta büyük hassasiyet

Özal´dan alınan örnekler üzerinde bulunan maddeler birkaç kez aynı süreçten geçirilerek kontrol ediliyor. Bütün ihtimaller dikkate alınıyor. Adli Tıp, rapor çıktıktan sonra ´şuna bakılmamış´ itirazlarına karşı tüm ihtimalleri ve zehir örneklerini düşünerek hareket ediyor. Tetkikler en ince ayrıntısıyla tekrar tekrar kontrol ediliyor. Nihai raporu hazırlayacak olan 1. İhtisas Kurulu önümüzdeki haftadan itibaren yoğun tempoya girecek. Kurul, kimya ve morg dairelerinden gelen bilgileri ve soruşturmadaki kanıtları inceleyerek bir karar verecek. ( Zaman)

ZEHİRLENME OLASILIĞINA KARŞI SAVCILIK TETİKTE

Özal´ın naaşında toksik madde tespiti sonrası savcılık, Adli Tıp Kurumu´nun inceleme sonucunu bekliyor. Kritik soru, maddenin ölümden önce mi verildiği, yoksa mezarda mı oluştuğu..

Adli Tıp Kurumu´nun 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın naaşında toksik bir madde tespit ettiği iddiaları üzerine İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, maddenin kaynağının bulunması için harekete geçti. Savcılık, maddenin Özal´ın ölümünden önce mi vücuduna verildiği, yoksa mezarda zamanla mı oluştuğu yönündeki araştırmaların sonucunu bekliyor. Zehirlenme olduğu ortaya çıkarsa toksikolojik maddenin etki süresi ve Özal´ın ölümünden önceki programı göz önüne alınarak şüpheliler bulunmaya çalışılacak. Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın zehirlendiği iddialarıyla ilgili olarak Adli Tıp Kurumu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na bilgi verdi.

ADLİ TIP´A UYARI

Adli Tıp Kurumu, Özal´ın naaşında zehirli madde bulunduğu yönünde kamuoyuna yansıyan haberlerden kısa süre önce soruşturmanın İstanbul ayağını yürüten ve Anıt Mezar´daki feth-i kabir işlemini bizzat yapan TMK 10. Madde ile yetkili Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş´a Özal´ın vücudunda toksik bir madde bulunduğu bilgisini verdi. Maddenin Özal´ın ölümünden önce mi verildiği, yoksa mezarda zamanla mı oluştuğu yönünde araştırmanın sürdüğü kaydedildi. Araştırmayı 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu yapıyor. Savcılık, kafa karıştırıcı haberler üzerine Adli Tıp Kurumu´na açıklama yapma yasağı getirirken, bilgi sızdıracak kişi ve kurumlar hakkında yasal işlem yapma kararı da aldı. Konunun hassasiyeti açısından Adli Tıp´tan savcılığa anlık bilgi akışının başlatıldığı da belirtildi. Çünkü savcılık, toksikolojik maddenin vücuda dışarıdan girmiş olma ihtimali üzerine zaman aşımı dolmadan şüpheli tespiti yapmaya çalışacak. Maddenin çeşidine ve etki etme süresine göre çalışma yapacak savcılık, Özal´ın son günlerindeki programı ile eğer zehirlenme varsa maddenin kim tarafından, hangi yöntemle verilmiş olabileceğini tespit etmeye çalışacak. Örneğin madde vücutta 3 gün içinde etki eden bir madde ise Özal´ın son 3 günü incelenecek. Soruşturma ile ilgili zaman aşımının 17 Nisan 2013´de doluyor. Savcılık Adli Tıp´tan gelecek sonuca göre soruşturma kapsamında şüpheli tespiti yapar ve ifadesini alırsa dosyanın zaman aşımı süresi 10 yıl uzayabilecek. ( Sabah)

(04 Kasım 2012, 10:15)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Adli Tıp iddiası: Özal zehirlenmiş

TURGUT ÖZAL´IN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MANŞETLERİMİZ

Özal: Dertleri beni tasfiye etmek

DDK: Özal´ın mezarı açılmalı

DDK raporunun tam metni

Özal ailesinden garip tavır

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini Cumhurbaşkanlığı sitesinden indirmek için tıklayın

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini sitemizden indirmek için tıklayın

DDK Özal´ın ölümüne yoğunlaştı

Özal suikastinde çember daralıyor

Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı

Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı

Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü

Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4921    yazdır/print




Adli Tıp iddiası: Özal zehirlenmiş

Ölümü şüpheli bulunarak mezarı açılan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´dan alınan örneklerde yapılan analizlerde yüksek miktarda etkili bir zehir olan ´striknin kreatin´ maddesi belirlendiği öne sürüldü. Ancak Adli Tıp Başkanı tarafından ilerleyen saatlerde yapılan açıklamada, bazı bulguların olduğu ve teyit yapılmaya çalışıldığı belirtildi. Açıklamada, Striknin Kreatin maddesinin bulunduğu iddiası ise yalanlandı. İnce´nin açıklamasındaki bu çelişkiler kafaları karıştırdı. İnce´nin açıklamasında dikkat çeken diğer ayrıntı da, raporu Aralık ayında savcılığa ileteceklerini belirtmesi oldu. Bu ayrıntı da zehirlenme gibi olayın cinayet olduğunu doğrulayan çok somut bir gelişmenin ardından saoruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının gözaltı operasyonlarına başlayabileceği, Adli Tıp Başkanı´nın ise bu sonucun resmi olarak savcılığa aksetmeden ve dolayısıyla da olası operasyonlara sekte vurmamak için bu açıklamayı yapmış olabileceği şeklinde değerlendiriliyor. Eğer haberde iddia edildiği gibi bir zehirlenme tespit edildi ise bu tespitin Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük olaylarından birini oluşturacağı, zincirleme gelişmelerin yaşanacağı değerlendiriliyor.

02.11.2012 10:21 Ölümü şüpheli bulunarak mezarı açılan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´dan alınan örneklerde yapılan analizlerde yüksek miktarda etkili bir zehir olan ´striknin kreatin´ maddesi belirlendiği öne sürüldü.

Bugün gazetesinin haberine göre, adli tıp uzmanları kemik ilikleri, iç organ parçaları ve bedenin diğer yerlerinden alınan örnekleri masaya yatırdı. İnceleme sonucunda Özal´ın vücudunda yüksek miktarda ´striknin kreatin´maddesi bulundu. Uzmanlar, tahnit işleminde kullanılmayan ´striknin kreatin´maddesinin etkili bir zehir olduğunu vurguladı. Toksikoloji ve Adli Tıp uzmanları bu maddenin vücut fonksiyonlarını bozarak solunum yollarını felç ettiğini ve kalp krizine yol açtığını kaydetti. Fare ve köpekleri öldürmek için kullanılan zehrin yasaklandığını belirtiliyor. Zehirli maddenin Özal´ın yiyecek ya da içeceğine karıştırılmış olabileceği tahmin ediliyor.

Şok gelişmeyi ortaya çıkaran süreç Devlet Denetleme Kurulu´nun raporunun ardından harekete geçen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın talimatıyla başlatılmış, ailenin Özal´a ait saç tellerini vermemesi üzerine savcılık örnekler almak için mezarın açılmasına karar vermişti. Mezar 2 Ekim´de açılmıştı.

ADLİ TIP BAŞKANI: STRİKNİN KREATİN BULUNMADI!

Adli Tıp Kurumu Başkanı Prof. Haluk İnce, geçtiğimiz ay mezarı açılan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın vücudunda zehir bulunduğuna dair iddialar üzerine açıklama yaptı. TRT Haber´in canlı yayınında konuşan İnce şunları söyledi:

Eylül´den itibaren Özal´la ilgili hazırlıklarımızı yaptık. 2 Ekim´de cenazeyi Adli Tıp´a getirdik. 2 Ekim´den beri çalışmalarımız devam ediyor. Bayramda da arkadaşlarımız çalıştı. 2 Ekim´de bu sonuçların 2 aydan önce açıklanmayacağını aktarmıştım. Biten rapor yok. Çıkan bir takım sonuçlar var. Bu sonuçları birkaç defa çalışarak teyit haline getiriyoruz. Şu anda bir yere gönderdiğimiz rapor yok. Söylediğimiz sürede de raporumuzu Başsavcılığa göndereceğiz. Bir takım bulgularımız var. Bu bulguları mutlaka rapor haline getirmemiz lazım. Birinci İhtisas Kurulu´nda yapılacak olan ölüm sebebinin tespiti sorusuna cevap vermek. Ben Adli Tıp´ta yürütülecek çalışmaların Aralık ayında Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderileceğine dair umudum var. Elimizde bulgular var ama bu bulguların sonuçlarıdır diyebileceğimiz bir şey yok.

Gazetede yer alan maddeyi biz bulmadık. Bu haber nasıl oluştu onu da bilmiyoruz. Taahhüt ettiğimiz sürede raporu hazırlayıp göndereceğiz. Çalışmanın başından itibaren disiplinli bir çalışma yürütüyoruz. Bu süreçler sizin olduğu kadar bizim de kafamızı karıştırıyor. Bu tip haberlere itibar edilmemesinin bizim için önemli olduğunu belirtmek istiyorum. Her işin en iyi uygulamaları var. Herkesin buna riayet etmesi gerekiyor.

Sabahtan beri 50 küsur telefon aldım. Bu haberin nasıl çıktığıyla ilgili bilgim yok. Bu haberin kaynağı biz değiliz. Herkesin yaptığı işe özen göstermesi gerekiyor. Gece 12´de analizlerden çıkan çocuklar var. Bu konuda özen istiyorum. Önümüzdeki hafta sonuna doğru İhtisas Kurulu´na sonuçları verebiliriz diye düşünüyorum. Bu önemli bir dosya. Arkadaşlarımız gereken hızı gösterecektir. Raporu biz hazırlamayacağız. Açıklamak isterse Savcılık açıklayacak. Biz sadece onların istediği şekilde bilgi desteği sağlıyoruz.

ADLİ TIP´IN YALANLAMASI SAVCILIK OPERASYONLARINA ENGEL OLMAMAK İÇİN Mİ?

Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce´nin, zehirlenme maddesi olarak ´striknin kreatin´ bulunduğu iddiasını yalanlaması, ancak Bulguları önce rapor haline getirmemiz gerekiyor. Bulguları teyit ediyoruz diyerek zehirlenme iddiasını doğrular şekilde örtülü konuşması kafaları karıştırdı. İnce´nin, açıklamasında raporu Aralık ayında savcılığa ileteceklerini, açıklamayı savcılığın yapacağını belirtmesi de dikkat çekti. Bu ayrıntı da zehirlenme gibi olayın cinayet olduğunu doğrulayan çok somut bir gelişmenin ardından saoruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının gözaltı operasyonlarına başlayabileceği, Adli Tıp Başkanı´nın ise bu sonucun resmi olarak savcılığa aksetmeden ve dolayısıyla da olası operasyonlara sekte vurmamak için bu açıklamayı yapmış olabileceği şeklinde değerlendiriliyor.

ADLİ TIP KAYNAKLI İDDİA DOĞRU ÇIKARSA TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ SARSILACAK

Eğer haberde iddia edildiği gibi bir zehirlenme tespit edildi ise bu tespitin Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük olaylarından birini oluşturacağı, zincirleme gelişmelerin yaşanacağı da değerlendiriliyor.

20 DAKİKADA ÖLDÜREN ZEHİR

Şok iddiayı dile getiren Bugün gazetesinin haberi ise şu şekilde:

Ölümünden 20 yıl sonra ´Feth-i Kabir´ yapılarak vücudundan örnekler alınan Özal´ın otopsi raporuna BUGÜN ulaştı. Vücudunda yüksek miktarda etkili bir zehir olan ´striknin kreatin´ maddesi belirlendi

SÜRECİ DDK RAPORU BAŞLATTI

Şok gelişmeyi ortaya çıkaran süreç Devlet Denetleme Kurulu´nun raporunun ardından harekete geçen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın talimatıyla başladı. Ailenin Özal´a ait saç tellerini vermemesi üzerine savcılık örnekler almak için mezarın açılmasına karar verdi. Mezar 2 Ekim´de açıldı.

VÜCUDUNDA BOZULMA YOKTU

Mezardan çıkarılan naaş herkesi şaşırttı. Vücudun büyük oranda bozulmadan kaldığı anlaşıldı. Uzmanlar kemik ilikleri, iç organ parçaları ve bedenin diğer yerlerinden alınan örnekleri masaya yatırdı. İnceleme sonucunda Özal´ın vücudunda yüksek miktarda ´striknin kreatin´maddesi bulundu.

O ZEHİR ŞİMDİ YASAK LİSTESİNDE

Adli tıp uzmanları tahnit işleminde kullanılmayan ´striknin kreatin´maddesinin etkili bir zehir olduğunu vurguladı. Fare ve köpekleri öldürmek için kullanılan zehrin yasaklandığını belirtti. Zehirli maddenin Özal´ın yiyecek ya da içeceğine karıştırılmış olabileceği tahmin ediliyor.

BİR DÖNEMİ AYDINLATACAK ŞOK GELİŞME: BEDENİNDEN ZEHİR ÇIKTI

Mezarı açılarak otopsi yapılan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın zehirlendiği öne sürüldü. Özal´ın bedeninde yüksek miktarda ´striknin kreatin´ maddesi belirlendi. Toksikoloji ve Adli Tıp uzmanları bu maddenin vücut fonksiyonlarını bozarak solunum yollarını felç ettiğini ve kalp krizine yol açtığını kaydetti

Ankara Cumhuriyet Savcılığı´nın yürüttüğü soruşturma kapsamında otopsi için mezarı açılan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın zehirlendiği öne sürüldü. Tamamlanmak üzere olan otopsi işlemlerinde ilk belirlemelere göre Özal´ın bedeninde yüksek miktarda ´striknin kreatin maddesinin belirlendiği iddia edildi. Toksikoloji ve Adli Tıp uzmanları ´striknin kreatin´ maddesinin etkili bir zehir olduğunu açıkladı. Zehirli maddenin kişiye temas etmesi halinde vücut fonksiyonlarını bozarak solunum yollarını felç ettiğini ve kişiyi boğduğunu belirtti. Ayrıca kalp krizine de yol açabileceğini vurguladı.

METABOLİZMAYI ALTÜST EDER

Adli Tıp´taki işlemlerinin tamamlanmasının ardından defnedilen Özal´ın kemik ilikleri, iç organ parçaları ve bedeninden alınan diğer örnekleri inceleyen Adli Tıp uzmanları şok bir maddeye ulaştı. İncelenen örneklerde yüksek miktarda ´striknin kreatin´ maddesi tespit edildi. Bu maddenin Özal´ın yiyecek ya da içeceğinin içerisine karıştırılmış olabileceği üzerinde duruluyor.

Özal´ın naaşına tahnit yapıldığında dikkat çekilirken uzmanlar striknin kreatinmaddesinin tahnit işlemlerinde kullanılmadığını da kaydediyor. Özal´ın bedeninde tespit edilen ´striknin kreatin´ maddesini BUGÜN´e değerlendiren toksikoloji ve Adli Tıp uzmanları çarpıcı bilgiler verdi.

Toksikoloji profesörü bir uzman ?Striknin bir zehir, kreatin ise bir proteindir. Kreatin striknin proteine bağlı hali olduğu için ikisini birlikte kullanıldığında striknin kreatin diye adlandırılıyor. Ciddi bir zehir olan striknin kişiye temas ettiğinde vücut fonksiyonlarını bozarak solunum yollarını felç ediyor ve kişi boğuluyor. Çünkü öyle bir etkili zehirdir ki metabolizmayı altüst ediyor. Ayrıca solunum yolları bozukluğu dışında kalp krizine de yol açabilir? dedi.

15-20 DAKİKADA ÖLÜME GÖTÜRÜR

Striknin kreatin maddesinin yemekle ve suyla verilmiş olabileceğini belirten toksikolog profesör, ?Verildiği gibi etkisini 15-20 dakika gibi kısa bir sürede göstermeye başlar. Kişi o anda ölür. Burada zehrin hedef dokuya ulaşması önemli. Eğer hedef dokuya ulaşmadıysa bir müddet sonra vücuttan atılır. Etki yapma gücü de verilen doza bağlı. Mesela Striknin LD50 dozu 100 hayvana verildiğinde yarısını öldürme gücüne sahip? diye konuştu. Eskiden fare zehrinde kullanılan maddenin sonradan yasaklandığını vurguladı.

YÜKSEK DOZ HER CANLIYI ÖLDÜRÜR

Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Hamit Hancı striknin maddesiyle ilgili şöyle konuştu: ?Bir zehir türüdür. Eskiden köpekleri zehirlemek için kullanılıyordu. Hayvan haklarına aykırı diye yasaklandı. Çok etkili bir zehir olduğu için insanı zehirlemek için de kullanılabilir. Yüksek doz verildiğinde her canlıyı öldürme gücüne sahip. Zehirdir ama tedavi amaçlı da kullanılabilir. Özellikle kalp ilaçlarında düşük dozda kullanıldığını biliyorum.? Saç tellerini vermeyince süreç başladı Şok gelişmenin yaşandığı süreç Devlet Denetleme Kurulu´nun hazırladığı raporla başlamıştı.

Raporun ardından harekete geçen Ankara Cumhuriyet Savcılığı aileden daha önce alındığı açıklanan saç tellerini istemiş ancak ailenden gelen olumsuz cevap üzerine mezarın açılmasına karar vermişti. Özal´ın mezarı 2 Ekim tarihinde Adli Tıp Uzmanları ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı´nın nezaretinde açılmıştı.

SAĞLIKLI SONUÇLARA ULAŞILACAK

Özal´ın bedeninin büyük bir bölümünün bozulmadan durduğunun ortaya çıkması adli tıp uzmanlarını bile şaşırtmıştı. Bu durum Adalet Bakanı Sadullah Ergin´in açıklamalarına da yansımıştı. Ergin, mezarın açıldığı gün yaptığı açıklamada ?20 yıllık bir naaştan daha fazlası ortada. Adli Tıp çalışanlarının bir takım endişeleri vardı. Ama şu anda o endişeler gitti. Bizi sağlıklı sonuçlara ulaştıracak bir tablo var? diye konuşmuştu.

?ZEHiRLENME BULUNABiLiR?

Özal´ın bağırsak ve böbrek gibi bazı organlarının da sağlam olduğu belirlenmişti. Özal´ın naaşının boğazından beline kadar fazla zarar görmediği ve doku halini koruduğu kaydedilmişti. Kafası ve belden aşağısı kemikleşen ve iskelet haline dönüşen Özal´ın gövdesinin zarar görmemesi uzmanları ve savcıları şaşırtmıştı. Gövdedeki iç organlardan bağırsak ve böbrek gibi bazı organların da sağlam olduğu belirtilirken, biraz siyahlaşan gövdedeki organların sağlam olması nedeniyle herhangi bir zehirlenme olması halinde bunun tespitinin yapılabileceği kaydedildi.

DDK, organofosfat zehirlenmesine dikkat çekmişti

TARIM İLACI ŞÜPHESİ

DDK raporunda Turgut Özal´ın ağzından çıkan köpükte bulunan organofosfatmaddesine dikkat çekilmişti. Raporda bu iddia şu ifadelerle yer almıştı: ?Tıbbi Uzmanlar Heyeti Raporu´nda merhumun ölüm nedeni olarak ´ani kalp ölümü olasılığının´ tamamen dışlanamamakla birlikte ´uzak bir ihtimal olarak´ görüldüğü, ´kalp dışı ve özellikle de doğal ölüm nedenleri dışındaki ihtimallerin´ de düşünülmesi gerektiği ve bazı bulguların ise ölüm nedeni olarak ´organofosfat zehirlenmesini´ akla getirebileceği ifade edilmektedir. ?

DDK´nın raporu: Vefat günü yaşananlar akıl tutulması

Devlet Denetleme Kurulu (DDK), Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´ün talimatıyla hazırladığı Turgut Özal raporunun bazı bölümlerini 13 Haziran´da açıkladı. Şüpheli ölümün incelendiği raporda vefat günü yaşananlar ´akıl tutulması´ olarak nitelendirildi. Özal´ın saç tellerinin incelenmesi gerektiği vurgulandı. DDK, uzun süren incelemelerin ardından Özal´ın ölümünün ´şüpheli´ olduğunu vurguladı. Görevi başında ve ani şekilde ölen bir cumhurbaşkanının ölümü her zaman ´şüpheli´ bir ölümdür tespiti yapılırken otopsi ve Köşk´te delil tespiti benzeri işlemlerin yapılmamış olmasının tuhaflığına dikkat çekildi.

Özel doktoru Cengiz Arslan tarafından alınan saç tellerinin, günümüz teknolojisiyle olayın aydınlanmasına katkı sağlayacağı vurgulandı. Belirsizlikler ve çelişkiler Raporda, rahatsızlanma anı ve şekliyle ilgili belirsizlikler ve çelişkiler, alınan kan örneklerine ilişkin tahlillerin akıbetinin belirsizliği nedeniyle Özal´ın ölüm nedeninin bugün itibarıyla da bilinmezliğini koruduğu aktarıldı. Özal´ın ölümünün üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen bu süre içerisinde ölümü ile ilgili olarak ortaya atılan çeşitli iddialar hakkında bugüne kadar herhangi bir idari araştırma ve inceleme ile kapsamlı bir adli soruşturma yapılmamış olması da yine ´akıl tutulması´ olarak değerlendirildi.

KÖŞK´TE AMBULANS YOKTU

Raporda, ölümöncesi ve sonrasındaki ihmallere dikkat çekilmişti. Merhumun geçmiş sağlık bilgileri ve yoğun program trafiği bilinmesine rağmen derhal müdahaleye uygun ve yeterli sağlık personeli, ekipmanı ve donanımlı bir ambulansın Köşk´te bulundurulmamasının, ´kabul ve izah edilebilir olmadığı´ belirtilmişti. Cumhurbaşkanı´nın acil bir rahatsızlık geçirmesi anında izlenecek yöntem ve süreçlerin tanımlanmadığının altı çizilmişti. Özal´ın hastaneye götürüldüğü ambulansla ilgili olarak da ´tıbbi donanımın bulunmadığı, sadece basit bir sedyenin olduğu, arka bölümde sadece bir kişinin oturabileceği sabit koltuğun bulunduğu´ belirtilmişti.

HASTANEDE YAŞIYOR MUYDU?

Özal´ın hastaneye ulaştırıldığında ´ölü mü, sağ mı´ olduğu yönündeki tereddütlerin zaman zaman dile getirildiğine dikkat çekilirkenSolunum aktivitesinin ve kalp ritminin bulunmadığı, göz bebeklerinin büyümüş olduğu, nabzının atmadığı ve tansiyonunun alınmadığı hususlarının tespit edildiği kaydedilmişti.

ÖNCE GATA´YA HABER VERİLDİ

Köşk´te yer alan Muhafız Alayı Komutanlığı bünyesinde bulunan sağlık ünitesi, personeli ve ambulansından merhum Cumhurbaşkanı´nın rahatsızlandığı sırada gerekli tıbbi müdahalenin ve hastaneye naklin daha hızlı bir şekilde yapılabileceğinin anlaşıldığı, ancak söz konusu birimden yararlanılması için herhangi bir planlama yapılmadığı, rahatsızlığın ciddiyetinin ve aciliyetinin yeterince kavranamadığı ve öncelikle GATA´ya haber verilmiş olmasından dolayı bu hizmetin temin edilemediği dile getirilmişti.

´Özel kayıt neden yok´ şüphesi

Raporda, başyaverlik tarafından tutulan ceride kayıtları şu sözlerle eleştiriliyordu: Cumhurbaşkanı´nın resmi ve özel günlük faaliyetlerinin kaydedildiği ceride defterinin defterinin beklenen amaca hizmet etmekten uzak olduğu, daha önce görev yapan cumhurbaşkanları döneminde tutulan ceride defterlerindeki kayıtlar ile karşılaştırıldığında, defterin sol tarafında yer alan özel meşguliyetlere ilişkin bölümüne, hiçbir bilginin dercedilmediği, ceride defterinde merhum Cumhurbaşkanı´nın vefat ettiği günün sabahı rahatsızlanması anına kadar geçen süreye ilişkin herhangi bir kaydın ve tespitin bulunmadığı görülmüştür.

TEK TANIK BAŞDANIŞMAN

Raporda Özal´ın sergi ziyaretinde içtiği limonatadan zehirlendiği iddialarına ilişkin, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Arif Yüksel´in şüpheleri dışında somut herhangi bir bilgiye ve tanığa ulaşılamadığı ifade edilmişti. Söz konusu iddiaların bu aşamada araştırılmasının ve ispatlanmasının imkânının bulunmadığı savunulmuştu.

Arif Yüksel otopsi istedi

Arif Yüksel´in ölüm günü yaşananları anlatırken kullandığı ifadeler ise rapora şöyle yansıdı: Ölüm günü saat 22.00 sularında cenazesi GATA´ya götürülmüştü.

Burada yıkanması sırasında kardeşi Korkut Özal, oğlu Ahmet Özal, GATA komutanı Ömer Şarlak ve Bedrettin Dalan vardı. Başka kişiler de olduğunu hatırlıyorum. Ben burada hâkim olduğumu, Adalet Bakanlığı müsteşarlığı yaptığımı belirterek, bu ölümün şüpheli olduğunu ve otopsi yapılması gerektiğini sesli olarak ifade ettim. Ama orada bulunanlar bu talebimi ´aile istemiyor´ diye olumsuz karşıladılar. Ben de ´Bu durum yarın tartışmalı olabilir, dikkat etmek lazım´ diye söyledim.

YOL KISA DİYE HACETTEPE´YE

Devlet Denetleme Kurulu (DDK) raporunda, Cumhurbaşkanı Özal´ın rahatsızlandıktan sonra GATA´ya götürülmek için hareket edildiği ve yolda trafik yoğunluğu gerekçesiyle Başyaver Kurmay Albay Aslan Güner´in talimatıyla Hacettepe Hastanesi´ne gidildiği belirtilmişti. Özal´ın hastaneye çocuk acil kapısından girilmesinden dolayı hastane içinde dolaşıldığı ve hastane personelinin hazırlık yapmadığına dikkat çekilmişti. Güner´in tuttuğu ´ceride defteri´nde Hacettepe´ye gitme gerekçesi olarak yolun kısalığı ve Cumhurbaşkanı´nın durumunun gösterildiğine işaret edilmişti.

İkinci tören

Özal´ın naaşındaki otopsi işlemlerinin tamamlanmasının ardından anıt mezarda ikinci bir tören düzenlenmişti. Törene devlet erkanı ve ailesi de katılmıştı. Ayrıca yeni mezar ailenin istediği üzerine eskisi gibi taştan değil topraktan yeniden düzenlenmişti. ( Bugün)

AHMET ÖZAL NE DEDİ?

Yapılan inceleme sonucunda Turgut Özal´ın vücudunda yüksek miktarda zehirli madde ´striknin kreatin´ bulundu iddiasıyla ilgili olarak; Ahmet Özal, Hiç şaşırmadım 18 yıldır biliyordum. Bunun gerisi gelecek, failler ortaya çıkacak. Benimle alay edildi ama haklılığım ortaya çıktı dedi.

DİNÇERLER: ASIL SÜREÇ ŞİMDİ BAŞLIYOR

Özal hükümetlerinde görev yapan eski bakan Vehbi Dinçerler ise konuya ilişkin şunları söyledi: ?Bu işte akıl tutulması var. 19 yıl beklenmemeliydi mezarının açılması için Biz bugüne kadar aklımız yok gibi davranmışız. DDK´nın raporu bu işe şüphe ışığı vurdu. 15-20 dakikada öldürür bu zehir diyorlar. Köşk´te mi öldü, dışarıda mı öldü, hastaneye gittiğinde ölmüş müydü? Zehir resepsiyon sırasında verildiyse ertesi gün öldü? Nasıl olacak? Bu şüphelerin aydınlatılması lazım. Asıl süreç şimdi başlıyor. 88 suikastı, iç ve dış güçlerin tezgahıdır. Çözümün kaynağı 88 suikastının aydınlanmasıdır.?

PROF. DR. HANCI: HİÇBİR PROFESYONEL BU ZEHİRİ KULLANMAZ

Bugün Gazetesi´nin, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ön otopsi raporunda, vücudunda yüksek miktarda etkili bir zehir olan ?striknin kreatin? maddesi belirlendiği iddiası büyük tartışma yarattı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı öğretim üyesi ve Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. Hamit Hancı, Hürriyet´e köpekleri zehirlemekte kullanılan ?striknin kreatin? maddesinin kimyasal değil bitkisel olduğunu ve 20 yıl sonra çıkmasının fennen mümkün olmadığını savundu. Hancı, şu değerlendirmeleri yaptı:

20 YIL SONRA ÇIKMAZ

?Striknin kreatin, bitkisel bir zehirdir. Hindistan´da yetişen karga büken bitkisinin tohumundan elde ediliyor. Daha çok köpeklerin zehirlenmesinde kullanılıyor. Yiyecek ve içeceğe karıştırılabiliyor. Ancak 20 yıl sonra çıkması fennen mümkün bir olay değildir. Kesin raporu beklemek gerekiyor. Ama 20 yıl sonra bu zehir vücutta çıkmaz. Naaşa topraktan geçmiş de olamaz. Yarı ömrü çok kısa olan bitkisel bir zehirdir. 20 yıl sonra toprakta da kalmaz. Hiçbir yerde kalmaz.

PROFESYONELLER BUNUNLA ZEHİRLEMEZ

Bu zehir karaciğer ve böbreği harap eder. Kaslarda kasılma, seyirme yapar, kusturur ve çok ızdırap vererek öldürür. 20 dakika içinde zehirlenme belirtileri görülür. Daha sonra da öldürür. Bu zehirlenme bulguları olsaydı, Sayın Özal´ın etrafındakiler ailesi de mutlaka fark ederdi. Profesyonel birisi bu zehiri kullanmaz, bununla zehirlemez. Çünkü belirtileri çok aşikadır. Etrafındakiler ve eşi mutlaka fark ederdi. Çünkü çok acı ve verirdi.

OLAĞANÜSTÜ DURUM YOK

Ceset bulunduğu ortama göre ya sabunlaşır ya da mumlayalaşır. Anlatımlardan ve gazetenin haberine göre sabunlaşma söz konusu. Sayın Özal´ın mezarından su çıktığı da medyaya yanmıştı. Bunu da dikkate alırsak, nemli ortamda sabunlaşma olmuş. Bu kimyasal birleşimde de vücudun yağlı kısımları bozulmadan kalıyor. Kokuşma olmuyor, Bu sabunlaşmaya giriyor. Bu olay çok sık görülen bütün tıp fakültesi öğrencilerinin bildiği bir olaydır. Hiçbir olağanüstülüğü de yoktur.? ( Hürriyet)

(02 Kasım 2012, 10:21)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

TURGUT ÖZAL´IN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MANŞETLERİMİZ

Özal: Dertleri beni tasfiye etmek

DDK: Özal´ın mezarı açılmalı

DDK raporunun tam metni

Özal ailesinden garip tavır

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini Cumhurbaşkanlığı sitesinden indirmek için tıklayın

DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini sitemizden indirmek için tıklayın

DDK Özal´ın ölümüne yoğunlaştı

Özal suikastinde çember daralıyor

Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı

Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı

Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü

Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4918    yazdır/print




ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
66.037.486