İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu, 279 kişinin yargılandığı davada tanıkların dinlenmesine devam edildi. Davada; dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanı Tümgeneral Cevat Yazgılı ve eski Donanma Komutanı emekli Oramiral Veysel Kösele tanık olarak dinlenildi.
26.11.2017 14:24 İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu, 279 kişinin yargılandığı davada tanıkların dinlenmesine devam edildi.
20.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince, Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının darbe girişimine ilişkin soruşturmada hakkında dava açılan, bu dosyanın tutuklu sanıklarından eski Sahil Güvenlik Hava Komutanı Pilot Albay Bülent Özbaşaran savunma yaptı.
Özbaşaran, darbe girişimi başladığı zaman Ankara'da bulunmadığını, askeri malzeme almak için 15 Temmuz'da akşama doğru gittiği Ankara'dan askeri uçakla İstanbul'a gelmesinin ardından saat 21.50'de İzmir Adnan Menderes Havalimanı'na indiklerini anlattı.
İzmir'e gelene kadar her şeyin normal olduğunu, meslekten ihraç edilen Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem'in emir ve talimatlarıyla hareket ettiğini iddia eden Özbaşaran, kendisine İzmir'den Ankara'ya uçmadan önce VIP uçuş olacağını, ancak buna ilişkin net bilginin verilmediğini öne sürdü.
Genelkurmay Başkanlığının uçuş yasağı emrine rağmen, Üstem'in uçuş iznini aldıktan sonra geldiği İzmir'de darbe girişiminden televizyondan gördüğü haberlerden bilgi sahibi olduğunu savunan Özbaşaran, darbe teşebbüsüne ilişkin hiç kimseden emir ya da talimat almadığını, herhangi bir plan içerisinde hareket etmediğini ileri sürdü.
Özbaşaran, iddia makamının, 'Üstem, daha önce verdiği ifadede, sana uçuşlarla ilgili emir vermediğini söylüyor. Oysa sen Ankara, İstanbul ve İzmir'e gerçekleştirdiğin uçuş emirlerini Üstem'den aldığını söylüyorsun. Sence, Üstem'in darbe girişiminden önceden haberi var mıydı?' sorusuna, 'Benim açımdan da Üstem şüpheli biridir.' cevabını verdi.
Tutuksuz sanık E.Ö, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturması kapsamında hakkında dava açıldığını, dosyasının bu dosyayla birleştiğini belirterek, ek süre talebinde bulunmadan savunma yapacağını söyledi.
Halen Sahil Güvenlik Komutanlığında uçuş teknisyeni olarak görev yaptığını, darbe teşebbüsünden önceden haberi olmadığını, tutuklu sanık Özbaşaran'la gerçekleştirdiği uçuşların ardından geldiği İzmir Adnan Menderes Havalimanı'nda bu girişimden haberdar olduğunu iddia eden E.Ö, 15 Temmuz'da hiç kimseye hukuksuz bir emir vermediğini anlattı.
15 Temmuz'da rutin bir görevde bulunduğunu söyleyen E.Ö, kendisi ve ailesinin FETÖ'yle herhangi bir bağlantısının olmadığını savunarak beraatini istedi.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmada, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın darbe girişimine ilişkin soruşturmada hakkında dava açılan tutuksuz yargılanan sanıklardan eski üsteğmen H.F.K, savunma yaptı.
Halen Sahil Güvenlik Komutanlığında uçuş emniyet subayı olarak görevine devam ettiğini belirten H.F.K. 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gün askeri uçakla İstanbul Atatürk Havalimanına giderek askeri malzemeleri alıp İzmir'e getirme planı yaptıklarını ancak daha sonra bu planın değiştiğini, önce Ankara, sonra İstanbul ve Kocaeli, son olarak da İzmir'e geldiklerini ifade etti.
Tutuklu sanık eski Sahil Güvenlik Komutanlığı Hava Komutanı Pilot Albay Bülent Özbaşaran'ın direktifiyle İstanbul'dan Kocaeli'ndeki Cengiz Topel Havalimanı'na uçtuklarını anlatan H.F.K. buradan da saat 03.30'da Sabiha Gökçen Havalimanına gidileceğini emrini yine Özbaşaran'ın verdiğini aktardı.
Sabiha Gökçen Havalimanına gitmek için uçuş hazırlığı yaptıkları sırada, Genelkurmay Başkanlığından alınan izinle derhal Cengiz Topel Havalimanından kalkış talimatı almalarının ardından saat 21.20'de İzmir Adnan Menderes Havalimanına doğru hareket ettiklerini ileri süren H.F.K, buraya gelene kadar darbe girişiminden hiçbir şekilde haberdar olmadığını iddia etti.
H.F.K, darbe teşebbüsü olduğunu öğrendiği saat 23.05'ten sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinde darbeye kalkışan gruba hiçbir şekilde destek vermediğini savunarak FETÖ ile bağlantısının olmadığını savundu.
FETÖ'nün kumpas kurması nedeniyle aylarca cezaevinde tutuklu kalan bazı mesai arkadaşlarına destek verdiği ve onları cezaevinde ziyaret ettiği için 2015 yılında örgüt tarafından fişlendiğini öne süren H.F.K, beraat talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti duruşmaya yarın devam edilmesini kararlaştırdı.
21.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Davada dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal, tanık olarak dinlenildi.
TANIK ABİDİN ÜNAL
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince, Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, bazı tutuklu sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada, tutuklu sanık eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Korgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan'ın talebi doğrultusunda tanık olarak ifade veren emekli Orgeneral Ünal, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gün Muharip Hava Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının düğünü için İstanbul Deniz Kulübü'ndeki yapılan düğüne davetli olarak gittiğini, saat 19.30 sıralarına kadar herhangi bir olumsuzluk ya da olağanüstü bir durum hissetmediğini belirtti.
Eşinin kendisini saat 21.30'da arayarak, Genelkurmay Başkanlığında görevli Hava Korgeneral Fikret Erbilgin'in gözaltına alındığını söylemesi üzerine tutuklu sanık Demirarslan'ın izinli olması nedeniyle Ankara'da vekil olarak bıraktığı emekli Tümgeneral Cevat Yazgılı'yı aradığını ifade eden Ünal, Yazgılı ile telefonla Ankara'da ne olduğunu konuşurken jet uçaklarının sesini duyduğunu, 'ne olduğunu' sorduğu Yazgılı'nın 'Ben de bilmiyorum ancak şu anda Ankara'nın üzerinde jetler geziyor.' dediğini anlattı.
Jetlerin alçak uçuş yaptığını öğrenmesinin ardından 'bunun bir darbe girişimi olduğunu' anladığını dile getiren Ünal, 'Bunun üzerine düğündeki komutanları topladım. Dedim ki 'Herkes kendi üssünü arasın, hiçbir şey şekilde uçuş olmadığını ve olmaması gerektiğini teyit edin.' diye emir verdim. 'Herhangi bir üsten uçuş olursa o üs komutanı Divanı Harpliktir, bunu bilin.' diye bir talimatım oldu. Komutanlar da üslerini arayarak bu emrimi iletip, bir faaliyet olmadığını teyit etti.' dedi.
'Eskişehir'e git emri'
Yazgılı'yı tekrar arayarak harekat merkezine gitmesini ve duruma el koymasını emrettiğini aktaran Ünal, saat 23.00 sıralarında bir emrinin olup olmadığını öğrenmek için kendisini cep telefonundan arayan Demirarslan'la diyaloğunu şu şekilde anlattı:
'Demirarslan tatilde bulunduğu 'Özdere Askeri Kampı'ndan ayrılarak Çiğli'ye, oradan da uygun bir uçak bulması halinde Ankara'ya gideceğini' söyleyince, ben de ona 'Ankara'ya kesinlikle gitme. Orası çok karışık. Eskişehir'e git' dedim. Ayrıca, Demirarslan'a 'Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda da birtakım olaylar olduğunu duydum, istersen kendi aracınla Eskişehir'e git. Darbe girişiminin başarısız olması için emirlerimi yerine getir.' diye söyledim. Özellikle vurgulamak istiyorum, Demirarslan'a, Çiğli'ye gitmemesi yönünde bir emir vermedim. Tavsiye mahiyetinde bilgi verdim.'
Darbe girişimine destek verenler tarafından derdest edilmesinin ardından 16 Temmuz'da serbest bırakıldıktan sonra Akıncı Üssü'nden uçakların kalkmaması, pistin kullanılamaz hale getirilmesi için pistin bombalandığını ve top atışına tabi tutulduğunu öğrendiğinde mutlu olduğunu vurgulayan Ünal, 'Saat 15.37'de aradığım Demirarslan'a 'Pistin bombalama emrini kim düşündüyse ona teşekkür ederim. Demirarslan da, Eskişehir'deki komutanların ortak bir kararıyla pisti bombaladıklarını söyledi. Derdest edildiğim gece boyunca, Akıncı Üssü'nün kapatılması ya da etkisiz hale getirilmesi için dua etmiştim.' beyanında bulundu.
Ünal, mahkeme başkanının, 'Demirarslan'ın Kaklıç Hava Meydan Komutanlığı'nda saat 03.50'ye kadar beklemesi, saat 05.20'de Eskişehir'e gitmesi hakkındaki değerlendirmeniz nedir?' şeklindeki soruya, 'Bunu izah edemiyorum. Daha önce Demirarslan'ın bu durumuyla ilgili bir tespitimiz olmadı. Demirarslan'ın o saate kadar neden Kaklıç'ta beklediğine ilişkin bir izahat gerektiğini düşünüyorum.' diye cevap verdi.
Demirarslan'ın 'Eskişehir Hareket Merkezi'nde sizin verdiğiniz emirler yerine getirildi mi?' sorusuna Ünal, 'Gece yarısından sonra gerek Başbakan Binali Yıldırım'ın verdiği gerekse benim verdiğim emirler zaten Eskişehir'e iletilmişti. Demirarslan, saat 05.20'den sonra geldiği Eskişehir'de emir komutayı devralmıştır. Akıncı Üssü'ndeki pistin bombalanması, helikopterlerin havalanmasını önlemek için top atışının olması ve havadaki uçakların yere inmesi yönündeki emirleri Demirarslan'ın komuta ettiği doğrudur.' şeklinde yanıt verdi.
Bunun üzerine yeniden söz alan Demirarslan, 'Eskişehir Harekat Merkezi'nden verilen emirler, darbe girişiminin başarısız olmasında önemli rol oynamıştır. Eğer biz burada gerekli önlemleri almasaydık, daha çok şehit ve gazimiz olurdu.' beyanında bulundu.
TANIK CEVAT YAZGILI
Davada dönemin Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanı Tümgeneral Cevat Yazgılı tanık olarak dinlenildi.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, bazı tutuklu sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada, tutuklu sanık eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Hasan Hüseyin Demirarslan'ın talebi doğrultusunda tanık olarak ifade veren emekli Tümgeneral Yazgılı, darbe girişiminin yaşandığı gün izinli olması nedeniyle Demirarslan'ın kendisine vekalet ettiği ve karargahta bulunduğunu belirtti.
Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın kendisini arayarak 'Darbe girişimi olduğu söyleniyor, bir bilgin var mı?' diye sorması üzerine bilgisinin olmadığını ancak uçakların alçak uçuş yaptığını bildirdiğini aktaran Demirarslan, Ünal'ın kendisine Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezi'ne giderek duruma el koyması emrini verdiğini anlattı.
Yanına askerleri alarak girmeye çalıştıkları Harekat Merkezi'nin kapısına ateş ettiklerini, bu sırada silahlarının tutukluk yaptığına dikkati çeken Yazgılı, darbeci askerler arasında yer alan bir astsubayın da kendilerine ateş açtığını söyledi.
Takviye ekiple yeniden harekat merkezine girmek istedikleri sırada tartışma yaşandığını ve darbeye destek veren askerlerce gözaltına alındıklarını, ellerinin kelepçelendiğini beyan eden Yazgılı, şunları kaydetti:
'Harekat Merkezi'ne girmeye çalışırken büyük bir tartışma yaşandı. Eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreteri Pilot Albay Veysel Kavak, 'Kim ateş ediyorsa kelepçeleyin, tutuklayın.' dedi. Kavak, böyle deyince ortalık daha da karıştı. Bu arada bazı askerler bana kelepçe vurdu. Ünal'ın Kavak'ı aramasının ardından elimdeki kelepçeyi çıkarttılar. Daha sonra Ünal'ın emriyle, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezi'nin elektrik, telefon ve bilgisayar sistemlerini keserek oranın kontrolünü ele geçirdik.'
Cep telefonundan kendisini arayan Demirarslan'a o ana kadar olanlara ilişkin özetle bilgi verdiğini bildiren Yazgılı, İzmir'de bulunan Demirarslan'ın Ankara'ya geçeceğini, bir gelişme olursa kendisine haber vermesini istediğini dile getirdi. Yazgılı, Ünal'ın talimatıyla saat 05.20'de Eskişehir'e giden Demirarslan ile yaptığı telefon görüşmelerinde darbe girişiminin başarısız olması yönünde neler yapabileceklerini konuştuklarını belirtti.
Yazgılı, 15 Temmuz ve ertesi gün Demirarslan ile birçok kez sabit hattan telefon görüşmesi yaptığını ancak neler konuşulduğuna ilişkin bazı şeyleri hatırlamadığını, bunun teknik inceleme sonucunda ortaya çıkabilecek bir durum olduğunu ifade etti. Yazgılı, Demirarslan'ın darbe teşebbüsünü destekler nitelikte bir duyum, eylem ya da emrine şahitlik etmediğini vurguladı.
'Böyle bir görüşme hatırlamıyorum'
İfadesinin ardından mahkeme heyeti, Demirarslan ve avukatı ile bazı sanıklar Yazgılı'ya sorular yöneltti.
Yazgılı, Demirarslan'ın 'Saat 20.16'da beni aradığınızda, 'Uçuş yasağıyla ilgili detayları Genelkurmay Başkanlığından öğren, buna ilişkin emrin birliklere dağıtıldığından emin olun.' tarzında emirlerim olmuştu. Bu telefon görüşmesini hatırlıyor musunuz?' sorusunu, 'O gece korkunç ve yoğun olaylar yaşadım. Böyle bir görüşme yaptığımı hatırlamıyorum.' şeklinde yanıtladı.
Demirarslan, 'Emir astsubayım aracılığıyla Yazgılı ile telefonla görüşmüştüm. Yazgılı'ya 'Vekilim olarak tüm yetkileri kullanabilirsin. Her türlü emri verebilirsin.' diye emirler verdim. Acaba, tanık bu görüşmeyi hatırlıyor mu?' diye sorunca, Yazgılı, 'Bunu da hatırlamıyorum. Ancak o sırada yanındaki bazı subay ya da astsubayların ifadesiyle bu durum ortaya çıkabilir.' dedi.
Bunun üzerine söz alan Demirarslan, böyle bir olayın yaşandığına emir astsubayı ve harekat merkezinde görevli bir astsubayın şahitlik ettiğini bildiğini savundu.
Duruşmaya, yarın devam edilecek.
22.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Davada eski Donanma Komutanı emekli Oramiral Veysel Kösele tanık olarak dinlenildi.
VEYSEL KÖSELE
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, bazı tutuklu sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada, tutuklu sanık eski Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur'un talebi doğrultusunda tanık olarak ifade veren eski Donanma Komutanı Veysel Kösele, darbe girişimi akşamı Fenerbahçe Orduevinde olduğunu darbe hareketliliğinin başlaması ile güvenli olmadığı gerekçesiyle orduevinden ayrılarak güvenli yer olarak gördüğü gemiye geçtiğini söyledi.
- 'Emir verildikten sonra dönülmüyorsa şüpheyle bakarım'
Gemiye intikali sırasında telefon trafiğiyle olayları kontrol etmeye çalıştığını ifade eden Kösele, kendisine ulaşan gemilerin seyre kalktığı bilgisi üzerine gemilerin limana güvenli dönmeleri yönünde emir verdiğini kaydetti.
Gemilerin seyre çıkacağı durumlar üzerine bilgiler veren Kösele, şunları kaydetti:
'Gemilerin hareketi ile ilgili olarak, gemilerin liman içerisinde yangın olması, acil durumdur. Güvenliği sağlamak için görevli komutan gemisini kaldırabilir. Bir sabotaj tehdidi varsa, bir doğal felaket PETKİM'in infilak etmesi gibi durumlarla karşılaşıldığında gemiler kaldırılır. Darbe girişimi akşamı saat 21.08'de Türkiye'nin hiçbir yerinde hiçbir hareketlilik yokken bir bilgi yokken gemilerin kaldırılmasından sorumlu makamdan habersiz hareket ettirilmesini maksatlı bir hareket olarak değerlendiriyorum. Verilecek herhangi bir göreve hazırlık gibi değerlendiriyorum. Şahsi kanaatim, gemilerin kaldırılmasını gerektiren bir istihbarat alındığı taktirde bu ihbarın birinci amirle paylaşılması gerekir. 21.08'de ben gemilere yönelik bir tehdit algılayamıyorum. Emir verildikten sonra dönülmüyorsa şüpheyle bakarım. Cep telefonlarının toplatılması, uydu sistemlerinin kapatılması gemi personelinin dış dünyayla irtibatını kesmek, personeli karantinaya almaktır. Bu, bence yanlış. Emrin 22.30'da birlik komutanlarına iletildiğine eminim.'
- 'Gemilerin seyre kalkması diğer bölgelerle irtibatlı ve maksatlı'
Savcının '7 tane geminin seyre çıkması olayı daha önce cereyan etmiş miydi?' sorusuna Kösele, 'Benzer olaylar oldu. Yetki talep ettiler. Akaryakıt gemisinde yangın çıkmıştı. Ancak gemileri seyre kaldırmadık. Bomba yüklü yatın limana gireceği ihbarı aldık. Gerekli tedbirleri aldık. Gemilerin seyre kalkmasına müsaade etmedik. Gemilerin 21.08'de seyre kalkmasının diğer bölgelerle irtibatlı ve maksatlı olduğu kanaatindeyim.' şeklinde yanıt verdi.
Başkan, Kösele'ye 'Tutuklu sanık Yaşar Çamur darbe girişimi akşamı tutuklu sanıklar Ömer Faruk Harmancık ve İrfan Arabacı ile görüşmüş. Çamur, 'gemilerin açıkta olması daha güvenli o nedenle gemileri seyre çıkardım.' şeklinde savunma yaptı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusunu yöneltti.
Kösele,'Tehlikelere en az maruz olan üs Foça Deniz Üssü bence. Aksaz Deniz Üssüyle beraber düşünülecek güvenli bir üstür. Belirtilen saatlerde kalınabilecek en uygun üslerdir. Bu şartlar altında seyre çıkma konusunda emir vermek maksatlı olabilir.' yanıtını verdi.
- Karakol kurmak
Başkan, 'Seyre çıkan gemilere İzmir Körfezinde belirli koordinatlarda tek motorda ve düşük hızda seyir etmeleri söylenmiş. Deniz Kuvvetleri Komutanlığından gelen gemi izleri ile ilgili raporda buna 'karakol kurma' deniliyor. Sanıklar 'karakol kurma değil' dediler. Karakol kurmak nedir?' sorusunu yöneltti.
Kösele, 'Karakol kurmak mutlak amaca istinaden yapılır. Bölgenin hakimiyetini sağlamak, bölgeden geliş geçişleri takip etmek için olabilir. Karakol yapmanın hedefi vardır. İzmir Körfezi önünde sudan ya da havadan tehlike olması lazım. Seyre çıkmış olan gemilerin maksatsız olarak dağınık şekilde seyretmesini birlik komutanı kabul edemez. Nizam halinde intikal edersiniz. Buradaki faaliyetin karakol olduğunu değerlendirmiyorum.' yanıtını verdi.
- 'Meslek hayatımda daha önce hiç karşılaşmadım'
Savcının 'Seyre kalktıktan sonra telefonların toplatılması, uydunun kesilmesi gibi emirler önceden verilir miydi?' sorusuna Kösele, 'Gemi komutanlarının komodor tarafından 'sadece benden emir alacaksınız' demesi personeli dış dünyadan koparmak amacıyla verilmiştir. Meslek hayatımda daha önce hiç karşılaşmadım.' şeklinde cevapladı.
Tutuklu sanık Yaşar Çamur, 'Hiçbir gemi yayını kapatmadı. Sabaha kadar açıktı. Veysel Kösele bunu bilmiyor. Gemilerin emniyetini sağlamak için kalktım. Kimin neci olduğunu bilmiyordum. O gece emir komuta kalmamış. Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuş. Genelkurmaydan çatışma sesleri geliyor. Harp ve sulhta emir komuta olur. Ne harp ne sulh durumu var. Darbe kalkışması var. Harp ve sulhteki usuller burada uygulanmaz.' şeklinde beyanda bulundu.
Mahkeme heyeti diğer tanıkların dinlenilmesi için duruşmayı erteledi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'İzmir 279 sanık Darbe Yapılanması' davası
(26 Kasım 2017, 14:24)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: