Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
31.03.2018 13:59 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
26.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsündeki salonda görülen duruşmada, Jandarma Genel Komutanlığı Personel Daire Başkanı Pilot Tuğgeneral İsmail Balıbek tanık sıfatıyla dinlendi.
Olay tarihinde Jandarma Havacılık Komutanı olduğunu belirten Balıbek, evinde bulunduğu sırada İstanbul'daki boğaz köprülerin askerler tarafından kapatıldığına ilişkin haberleri izlediğini, daha sonra jetlerin alçak uçuşlarını gördüğünü ifade etti.
Olağan dışı bu gelişmeler nedeniyle Jandarma Genel Komutanlığı karargahını aradığını, kendisiyle görüşen kişinin seferberlik ilan edildiğini söylediğini aktaran Balıbek, bunun üzerine Kara Havacılık Komutanlığıyla aynı kampüsteki Jandarma Havacılık Komutanlığına gitmeye karar verdiğini ifade etti.
Kendisini alması için karargahtan araç istediğini ancak bu talebinin yerine getirilmediğini kaydeden Balıbek, 'İmkanlarımla karargaha geldiğimde bana araç göndermeyen üsteğmenin bütün araçları karargahın önüne çektiğini gördüm. Neden böyle yaptığını sorduğumda, seferberlik olduğunu ancak bu emri kimin verdiğini bilmediğini söyledi. Bunun üzerine kendisine kızınca mesaj emirleri geldiğini ifade etti. Mehmet Partigöç imzalı sözde emir mesajları okudum. Bunun paralel devlet yapılanmasının bir girişimi olduğunu anladım.' ifadelerini kullandı.
- 'JÖH timleriyle karargaha girdik'
Emri olmadan helikopterlerin havalanmayacağına dair talimat verdiğini, karargahın güvenliğini sağlamak için gerekli işlemleri yaptığını anlatan Balıbek, bu sırada Jandarma Genel Komutanı ile kurmay başkanını aradığını ancak ulaşamadığını belirtti.
Bir zaman sonra görüştüğü Tümgeneral Arif Çetin'in de kendisine Beştepe'deki Jandarma Genel Komutanlığı karargahına girmeye çalıştığını söylediğini bildiren Balıbek, 'Arif Çetin karargahın FETÖ'cülerde olduğunu, almaya çalıştıklarını aktardı. Bunun için Jandarma Özel Harekat (JÖH) timi istedi ve oraya bir kuvvet sevk edildi.' dedi.
Kendi birliğinde darbeye karşı önlem aldıktan sonra bitişiğindeki darbecilerin kontrolündeki Kara Havacılık Komutanlığı karargahına müdahale etmek için hazırlık yaptıklarını anlatan Balıbek, yaklaşık 40 kişilik JÖH timiyle buraya girdiklerini ifade etti.
Silahlı teğmenleri derdest ettikleri sırada darbecilerin kullandığı helikopterin kendilerine ateş ettiklerini belirten Balıbek, yaralıların olması nedeniyle geri çekildiklerini söyleyerek şöyle devam etti:
'Kuleye ilerlediğimizde helikopter havalandı ve bize ateş etti. Bunun üzerine mevzi alarak kendimizi korduk. Helikopteri kullanan pilotun Sadullah albay olduğunu söylediler. Bize karşı zırh delici top mermisi kullanılmıştı. Bir başka helikopterin de havalanmak üzere hazırlandığı bilgisini alınca yaralıların artacağı endişesiyle geriye çekildik. Daha sonra ikinci kez buraya operasyon için girdik. Ünsal Coşkun ve bazı rütbelilerin Akıncı'ya gittiklerini öğrendik.'
Balıbek, beyanlarının ardından sanık ve avukatlarının sorularını cevapladı.
Kara Havacılık Komutanlığındaki darbe eylemlerini yöneten isimlerden sanık eski Albay Oğuz Yalçın'ın 'Beyanınızda o gece güvendiğiniz pilotları karargaha çağırdığınızı söylediniz. Neden siz onları çağırdınız?' sorusuna Balıbek, 'Bakın sizinle bizim aramızdaki fark şu: Siz helikopterleri kaldırıp milleti taradınız, biz ise helikopterleri kaldırmayıp darbeye karşı geldik.' cevabını verdi.
Darbe sanığını 'kahraman' ilan etti
Sanık eski Taarruz Helikopter Tabur Komutanı yarbay Özcan Karacan da Balıbek'in açıklamaları üzerine, olay gecesi can kaybını önlemek için helikopter havalandırdıklarını kabul etti.
Karacan, 'Olası bir can kaybı olmasın diye bir helikopter havalandırdık. Kim olduğunu hatırlamıyorum ama o helikopter pilotu bir kahraman, bırakılması gerekiyor.' ifadesini kullandı.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da evinde bulunduğu sırada İstanbul'daki boğaz köprülerin askerler tarafından kapatıldığına ilişkin haberleri gördüğünü belirten Bektaş, olağan dışı bu gelişme nedeniyle karargah nöbetçi amirini aradığını, ulaşamayınca olay tarihinde karargah komutanı olan Tuğgeneral İsmail Balıbek ile görüştüğünü ifade etti.
Balıbek'in FETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğunu, güvendiği mesai arkadaşlarıyla karargaha gelmesi için emir verdiğini aktaran Bektaş, bunun üzerine Jandarma Havacılık Komutanlığına gittiğini kaydetti.
Karargahın güvenliğini sağlamak için Balıbek'ten emir aldığını söyleyen Bektaş, bu kapsamda Jandarma Özel Harekat (JÖH) timini birliğe konuşlandırdığını anlattı.
Kendi birliğinde darbeye karşı önlem aldıktan sonra darbecilerin kontrolündeki Kara Havacılık Komutanlığı karargahına operasyon yaptıklarını belirten Bektaş, şöyle devam etti:
'Yaklaşık 40 kişilik JÖH timiyle Kara Havacılık Komutanlığına girdik. Olası bir saldırısı karşısında time ateş etmeleri için emir verdim. Karargahın sınırlarına girdikten kısa bir süre sonra helikopterden bize ateş edildi, tim karşılık verdi. İkinci bir helikopter kalkış için hazırlık yapmaya başladı. Yaralılarımız olduğu için geri çekildik. Bir zaman sonra yeniden karargaha operasyon yaptık ve darbecilerden arındırdık.'
'Yarbay rutinin dışına çıktı'
Tanık Metin Tüzel de televizyondan kalkışma haberlerini izledikten sonra iki astsubayı yanına alarak sabaha kadar evinin bulunduğu sitede beklediğini söyledi. Bu sürede birçok telefon görüşmesi yaptığını, komutanlarına ulaşmaya çalıştığını aktardı.
Tanık Mustafa Turaç ise bakım teknisyeni olarak görev yaptığını, olay gecesi evinde bulunduğu sırada aynı birimde görev yapan bir arkadaşının kendisini arayarak sanık eski Yarbay Murat Bolat'ın karargaha gelmesi için emir verdiğini söylediğini bildirdi.
Bunun üzerine karargaha gittiğini, Bolat'ın kendisine helikopterlere silah ve mühimmat yüklenmesi talimatını verdiğini belirten Turaç, 'Bolat'a, bu emri ilgili sorumlularına verilmesinin daha doğru olacağını söyledim o da bana hak verdi. Daha sonra gazinoya geçtim ve burada televizyon izledim.' diye konuştu.
Üsteğmen Hüseyin Çalışkan da olay tarihinde Kara Havacılık Komutalığında kursiyer olarak görev yaptığını söyledi.
Buradaki misafirhanede kaldığını, akşam saatlerinde yazışma grubunda darbe girişimine ilişkin haberlerin paylaşıldığını ifade eden Çalışkan, daha sonra karşılaştığı sanık eski Teğmen Alican Koç'un kendisine Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olduğunu söylediğini aktardı.
Tanık Erdoğan Üstek, sanık eski tabur komutanı yarbay Muzaffer Kartopu'nun olay tarihide rutinin dışında kendisinden hava araçlarının yakıt durumunu sorduğunu, ilerleyen saatlerde ise Ferhat isimli yüzbaşının da telsizlerin durumu hakkında bilgi istediğini ifade etti.
Bu durum karşısında şaşırdığını dile getiren Üstek, akşam saatlerinde darbe girişiminden haberdar olduğunu sözlerine ekledi.
Tanık Üsteğmen Erkan Zeybek de olaydan bir gün önce sanık eski Tabur Komutanı Özcan Karaca'nın seyrüsefer eğitimi için tek uçakla Malatya'ya gideceklerini emrettiğini kaydetti.
Zeybek, 'Kendisine eğitime tek uçakla gidilemeyeceğini hatırlattım. Bunun üzerine Karacan, 'Ben ayarladım.' cevabını verdi. Bu durumu Nuri yüzbaşıya aktardım. Onun da haberi yokmuş. Uçağı hazırlamak için hangara giderken Karacan bana bir poşet verdi, poşetin içinde telefon kutusu gördüm. Malatya'ya gittik. Karacan, oradaki alay komutanıyla görüştükten sonra Ankara'ya döndük.' beyanında bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
27.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, teknisyen Astsubay Gökhan Barut tanık olarak dinlendi.
Olay tarihinde evinde bulunduğu sırada darbe girişimine ilişkin haberleri izlediğini söyleyen Barut, bu sırada tabur komutanı binbaşı Nuri Tuncer'in mesaiye gelmesi için emir verdiğini ifade etti.
Birliğe giriş yapmak üzere olduğu sırada astsubay Ercan Ural'ın evinden çağrılanların geri gitmeleri için mesaj attığını ifade eden Barut, daha sonra astsubay Taner Bektaş'ın da kendisini arayarak, 'Karargahtayız. Olaylar bildiğimiz gibi değil, gelmeyin.' dediğini aktardı.
Barut, tabur komutanı Tuncer'in ilerleyen saatlerde birliğe gelmeleri için ikinci kez emir verdiğini, bu durumu paylaştığı Ural'ın ise gelmemeleri konusunda kendisini uyardığını bildirdi.
Bunun üzerine evine gittiğini belirten Barut, sabah saatlerine kadar gelişmeleri televizyondan takip ettiğini sözlerine ekledi.
Tanık Bünyamin Üstündağ da mesai arkadaşı Sebahattin Şahin'in kendisini arayarak iki helikopterin göreve gittiğini söylediğini, bunun üzerine neler olduğunu öğrenmek için karargaha gittiğini kaydetti.
Karargah nizamiyesinden alınmadığı için evine döndüğünü anlatan Şahin, bir zaman sonra Ömer Kızılok'un kendisini arayarak mesaiye gelmesini emrettiğini ancak bunu kabul etmediğini ifade etti.
Tanık olarak dinlenen Kara Havacılık Komutanlığı Mühimmat İkmal Astsubayı Murat Fatih İlikci ise sanık eski tabur komutanı yarbay Özcan Karacan'ın olay tarihinden birkaç gün önce mühimmat durumuna ilişkin kendisinden bilgi istediğini ifade etti.
Karacan'ın bunların arasında 'beton delici mühimmat' olup olmadığını özellikle sorduğunu aktaran İlikci, 'Ben de olmadığını, mühimmat ana deposundan olup olmayacağını sorabileceğimi söyledim. Daha sonra sanık eski Yarbay Halil Gül'e de böyle bir mühimmatın elimizde olmadığını açıkladım. Karacan, mühimmatları odasına koymamızı istedi.' dedi.
Helikopterlerde kullanılmak üzere 5 bin biksi mermisi istendiğini anlatan İlikci, atış emriyle söz konusu mühimmatı verebileceğini ifade ettiğini bildirdi.
Halil Gül'ün kendisine işlerin yoğunluğundan emrin geciktiğini söylediğini aktaran İlikci, şöyle devam etti:
'Gül, Etimesgut Zırhlı Birlik Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki Kara Havacılık Komutanlığı mühimmat deposundan 5 bin biksi mermisini almamı istedi. 'Emir yazılıyor, sen mühimmatları ayarla' dedi. Sonra mühimmatların kendi arabasına sığıp sığmayacağını sordu. Daha sonra onun özel aracıyla Zırhlı Birliklere giderek buradaki komutanlığın cephaneliğinden mühimmatı alarak birliğe geldik. Senet karşılığında mühimmatları teslim ettim. İlerleyen saatlerde Zırhlı Birliklerdeki mühimmat sorumlusu astsubay Hüseyin Yağmur arayıp bir kısım personelin gelip depoların kapısını kırıp mühimmat aldığını söylemiş. Bunun üzerine ben de birliğe gittim.'
Tanıklar Erdoğan Tosun ve Abdülkadir Yardımcı da olay tarihinde yaşadıklarını anlattı.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
28.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17'nci Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, 15 Temmuz tarihinde Kara Havacılık Okul Komutanlığında öğretim başkanı olarak görev yapan Albay Oğuz Baykal, tanık olarak beyanlarda bulundu.
Olay günü mesainin ardından evine gittiğini ifade eden Baykal, televizyonlardan boğaz köprülerinin kapatılması ve uçakların alçak uçuş yaptığı haberlerini görmesinin ardından amiri konumundaki sanıklardan eski tuğgeneral Ünsal Coşkun'u aradığını anlattı. Telefonu Coşkun'un emir astsubayının açtığını aktaran Oğuz Baykal, Ünsal Coşkun'la görüşmek istediğinde ise telefonun yüzüne kapandığını bildirdi.
Bunun ardından evinden gelişmeleri takip ettiğini beyan eden Baykal, sabah saatlerinde eski tümgeneral Hamza Koçyiğit'in kendisini arayarak, 'Sana Genelkurmay Başkanı'nın emrini iletiyorum. Çok sayıda Skorsky uçurmamız lazım. Derhal Eğitim ve Doktrin Komutanlığına (EDOK) gel.' dediğini, bunun kanunsuz bir emir olduğunu düşünerek söylenenleri yapmadığını dile getirdi.
Sabah saatlerinde devre arkadaşları ile görüşerek kışla emniyetini sağlamak için Kara Havacılık Komutanlığına gitmeye karar kıldıklarını anlatan Oğuz Baykal, darbecilere karşı operasyon yapan komandolardan birinin yanına gelerek, sanıklar Murat Bolat ve Ersel Ersoy'u ifade işlemi için götüreceklerini söylediğini, kendisinin de gereğinin yapılması talimatını verdiğini bildirdi.
Tanık Baykal, kışlaya girdikten sonra binaları ve odaları tek tek gezerek güvenliği sağladıklarını ifade etti.
FETÖ sanığı albay 'korgeneralliğim garanti' demiş
Oğuz Baykal, darbe girişiminden kısa süre önce sanıklara ilişkin yaşadıklarını da anlattı.
Baykal, eski tuğgeneral Coşkun'un kendisine darbe girişiminden önce kursiyer astsubaylara atış yaptırma teklifinde bulunduğunu ancak bunun eğitim yönergesine aykırı olduğu için kabul etmediğini bildirdi.
Albay Baykal, 'Bu atış için kışlaya mühimmat getirilmiş ve o gece çeşitli yerlerde kullanılmış.' diye konuştu.
Darbe girişiminden kısa süre önce sanıklar Mustafa Çin ve Mustafa Durmuş'u konuşurlarken gördüğünü de anlatan Baykal, sanıklara neler yaptıklarını sorduğunu, Durmuş'un başka bir birliğe atandığından arkadaşları ile hasret giderdiklerini söylediğini belirtti.
Oğuz Baykal, konuşmanın devamında geçenleri ise şu sözlerle anlattı:
'Mustafa Durmuş, bu konuşmalar sırasında kendisinin korgeneralliğinin garanti olduğunu söyledi. Yatırım yapmaktan, doların 4 lira olacağından bahsediliyordu. Ben nereden bildiğini sorduğumda Durmuş, 'Komutanım belli olmaz, bir sabah bakarsınız dolar 4 lira olmuş' dedi.'
29.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen davada sanıklar ve taraf avukatları hazır bulundu.
Tanık olarak beyanlarda bulunan Caner Sırrı Yavuz, olay öncesinde albay rütbesiyle Kara Havacılık Komutanlığında görev yaptığını, 15 Temmuz akşamı savaş uçaklarının uçmaya başlamasından sonra darbe girişiminden haberdar olduğunu beyan etti.
Devre arkadaşları ile görüşerek neler yapabileceklerini konuştuklarını, ilerleyen saatlerde de kışlanın emniyetini sağlamak için Güvercinlik'teki Kara Havacılık Komutanlığına gittiklerini anlatan tanık Yavuz, kışla emniyetini alarak odalarda arama yaptıkları esnada bir cüzdanın içinde 'bir dolar' bulduklarını bildirdi.
Tanık Muslihittin Gençoğlu da olay tarihinde Kara Hacacılık Komutanlığında harekat merkezi kısım amiri olarak görev yaptığını, 15 Temmuz akşamı kendisini arayan bir yakınının savaş uçaklarının alçak uçuş yaptığını bildirmesi üzerine televizyondan gelişmeleri takip ettiğini kaydetti.
Kara Havacılık Komutanlığına darbe girişiminden kısa süre önce atandığı için personelin çoğunu tanımadığını belirten Gençoğlu, 15 Temmuz akşamına yönelik bazı nöbetlerde değişikliklerin yapıldığını darbe girişiminden sonra öğrendiğini söyledi.
Tanık Gençoğlu, 16 Temmuz sabahı kendisini arayan eski tümgeneral Hamza Koçyiğit'in göreve çağırdığını ancak kendisinden şüphelendiği için bunu kabul etmediğini, bir süre sonra da güvendiği askeri personel ile Kara Havacılık Komutanlığına giderek kışla güvenliğinin sağlanmasında rol aldıklarını kaydetti.
'Emirlere uymayanları cezalandırırım'
Olay akşamı eski yarbay Murat Bolat'ın göreve çağırdığının söylenmesi üzerine Kara Havacılık Komutanlığına gittiğini anlatan tanık Hamdi Yenidoğan, taarruz helikopter hangarına gittiğinde 3 tane helikopter pilotu gördüğünü, neler olduğunu öğrenmek için televizyon izlemeye başladıklarını dile getirdi.
Darbe girişimini böylece öğrendiğini aktaran tanık Yenidoğan, bunun üzerine yanındaki teknisyenlerle olaylara karışmama ve kanun dışı emirlere uymama kararı aldıklarını ifade etti.
Bir süre sonra sanık Bolat'ın bulundukları yere gelerek helikopterlere mühimmat yüklemeleri emrini verdiğini anlatan Yenidoğan, neler olduğunu sorduklarında Bolat'ın, '(Eski Kara Havacılık Okul Komutanı) Ünsal Coşkun, Kara Havacılık Komutanı oldu. Onun emirlerini uyguluyoruz. Sıkıyönetim ilan edildi, emirlere uymayanları cezalandırırım.' dediğini beyan etti.
Bolat'ın emirlerine uymadıklarını dile getiren tanık Yenidoğan, kanunsuz bir olaya karışmadan kışladan ayrıldığını söyledi.
'Helikopterleri bozun'
Tanık astsubay Sinan Aygar da 14 Temmuz 2016'da izne ayrıldığını ve Ordu'ya gittiğini, 15 Temmuz akşamı askeri hareketliliğin başlamasından sonra da WhatsApp üzerinden kışla dışındaki personelin göreve çağırılması nedeniyle bazı mesai arkadaşları ile görüştüğünü dile getirdi.
Tanık Aygar, arkadaşlarının kendisine terör saldırısı olduğu için göreve çağırıldıklarını ilettiğini, kendisinin de yaşananların FETÖ'nün darbe girişimi olduğunu söylediğini belirterek, 'Can güvenliğinizi alarak helikopterleri bozun.' telkininde bulunduğunu kaydetti.
Aygar, sanık eski yarbaylar Özcan Karacan ile Murat Bolat'ın FETÖ ile iltisaklı olduğunu düşündüğünü dile getirdi.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
30.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tanık beyanları alındı.
Tanık Doğan Canbaz, darbe girişiminin yaşandığı akşam evinde boğaz köprülerinin askerlerce kapatıldığı haberlerini izlediğini söyledi. Bu gelişmeden kısa süre sonra karargaha gelmesi için üstleri tarafından arandığını belirten Canbaz, önce karargah nizamiyesinden içeri alınmadığını, sanık eski yarbay Murat Bolat'ın ismini vermesi üzerine içeri girebildiğini ifade etti.
Hangar bölgesinde karşılaştıkları Bolat'ın kendilerine sıkıyönetimin ilan edildiğini söylediğini aktaran Canbaz, 'Hepimizin asker olduğunu, emirlere uymamız gerektiğini söyledi. Ardından kaç helikopterin faal olduğunu sordu. 9 helikopterin faal olduğu cevabı verilince helikopterlere mühimmat yüklenmesi emrini verdi.' dedi.
Canbaz, darbe girişimini öğrendikten sonra helikopterlerle ilgilenmeme kararı aldıklarını kaydetti.
- 'Normal akışa aykırı bir durum'
Tanık Ercanay Ceran, darbe girişiminden 2 gün önce eğitim kapsamında yapılacak gece uçuşu için birliğinde bulunduğu söyledi.
Eğitim uçuş programında olmayan bir skorsky helikopterin de uçuşuna katılacağını sonradan öğrendiğini belirten Ceran, 'Normalde bizimle uçmayan pilotları kamelyada otururken gördüm. Bu kişilerin telsiz konuşmalarına şahit oldum, bunlar Gölbaşı ve Temelli üzerinde uçuş yapıyordu.' diye konuştu.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından bu durumu anlattığı savcının kendisine 'Bu sana neden garip geldi?' diye sorduğunu ifade eden Ceran, şöyle devam etti:
'Birliğimizden olmayan pilotların eğitimlerini genelde yapmadığımızı söyledim. Olağan dışı, normal akışa aykırı olduğunu düşündüğüm için bu olayı aktardım. İsmini verdiğim kişilerin daha önce eğitim uçuşu yaptığını görmedim. Bu bana garip geldi. Telsiz konuşmalarında, 'Gölbaşı çalışmalarını bitirdik, Temelli'ye dönüyoruz' dediklerine şahidim.'
- Başkandan pilotlara tepki
Daha sonra söz alan sanıklardan bazılarının, tanıkları doğru beyan vermemekle suçlaması üzerine araya giren Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, 'İki saattir mertlikten, dürüstlükten bahsediyorsunuz. Madem öyle o gece bombalanan TÜRKSAT'ın üzerinden uçan ve ateş açan pilotların kim olduğunu söyleyin. Hadi bakalım bekliyorum, söyleyin kimdi o pilotlar?' diyerek sanıklara tepki gösterdi.
Başkan Dik'in sözleri üzerine sanıklar sessiz kalmakla yetindi.
'Ya Adam Gibi Öleceğiz ya da Ülkenin İşgal Edilmesini İzleyeceğiz'
Davada, gazi imam Uğur Köseoğlu, müşteki olarak 15 Temmuz'da yaşadıklarını anlattı.
Din görevlisi olduğunu belirten Köseoğlu, darbe girişimini öğrenince Kızılay'da darbecileri protesto eden vatandaşlara katıldığını söyledi.
Polis Özel Harekat Dairesinin vurulmasına ilişkin haberlerin gelmesi üzerine, kalabalıktaki bir gencin, 'Bugün Genelkurmay Başkanlığına gidip ölmezsek yarın iş işten geçmiş olur. Genelkurmay'a gidip ya adam gibi öleceğiz ya da onların bu ülkeyi işgal etmesini izleyeceğiz.' dediğini aktaran Köseoğlu, 'O genci alnından öpmek lazım. Muazzam bir cesaret örneği sergiledi. Onun çıkışı üzerine Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'na gitmeye başladık.' diye konuştu.
Genelkurmay Başkanlığı Karargahı kavşağına geldiklerinde, helikopterlerin havalandığını gördüklerini anlatan Köseoğlu, bunlardan birinin üzerlerinden oldukça alçak bir şekilde uçtuğunu, bu sırada hava aracının önündeki silahın namlusunu bile gördüğünü ifade etti.
Helikopterlerden kendilerine ateş edilmesi ihtimaline karşı endişe duyduklarını ancak arkadaşının, 'Gözleri bu denli bürünmüş olamaz, ateş edemezler' dediğini aktaran Köseoğlu, bu sırada helikopterin sivillerin bulunduğu alanı yoğun bir şekilde taramaya başladığını anlattı.
Helikopterin olay yerinden uzaklaşmasının üzerine dağılan kalabalığın yeniden Genelkurmay Karargahı'na yöneldiğini belirten Köseoğlu, şöyle devam etti:
'Bu durum karşısında helikopter yeniden bize ateş etti. Mermiler o kadar yoğun geliyordu ki yerden kıvılcımlar saçılıyordu. Bir zaman sonra bacağımdan sıcak kanlar akıyordu. İki bacağımdan da şarapnel parçaları çıkarıldı. Sanıklardan şikayetçiyim, sonuna kadar davaya katılmak istiyorum.'
ARA KARAR
Tanık beyanlarının ardından ara karar için Cumhuriyet Savcısı'ndan mütalaası soruldu.
Savcı, firari sanıkların yakalama kararlarının infazının beklenmesine, dava kapsamındaki mağdur, müşteki ve tanıkların gelecek celse dinlenmesine ve tutuklu sanıkların üzerlerine atılı suçun vasıf ve maiyetinin göz önünde bulundurularak, tutukluluk hallerinin devamı yönünde karar verilmesini istedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme, tutuklu sanıkların 'atılı suçun vasıf ve mahiyeti', 'haklarında kuvvetli suç şüphesinin bulunması' gerekçesiyle tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Ayrıca sanıklara ait HTS ve dijital materyallerin inceleme sonuçlarının ilgili kurumdan istenmesine ve beyanı alınmayan müştekilerin gelecek celse hazır edilmesine hükmedildi.
Davanın görülmesine 16-27 Nisan'da devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-12 Mayıs (2017) 'Ankara 155 sanık Darbe/Kara Havacılık Komutanlığı' davası
(31 Mart 2018, 13:59)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: