Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda eski Hsyk üyeleri Resul Yıldırım ve Kerim Tosun, eski Danıştay üyesi Hasan Demir, eski Yargıtay üyeleri Abdurrahman Kavun, İsmail Ergün, Yahya Memiş ve Salih Sönmez hakim karşısına çıkarıldı.
18.11.2018 12:41 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda eski Hsyk üyeleri Resul Yıldırım ve Kerim Tosun, eski Danıştay üyesi Hasan Demir, eski Yargıtay üyeleri Abdurrahman Kavun, İsmail Ergün, Yahya Memiş ve Salih Sönmez hakim karşısına çıkarıldı.
ESKİ HSYK ÜYESİ RESUL YILDIRIM
5 Kasım'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski HSYK üyesi Resul Yıldırım, hakim karşısına çıktı.
Yıldırım'ın avukatı ve yakınlarının da katıldığı duruşmada, sanık hakkındaki iddianamenin özeti okundu.
İddianamede, sanığın himmet toplanan ve talimatların verildiği sohbet toplantılarına katıldığı, HSYK'de üst düzey görevler üstlendiği, örgütün yargıyı ele geçirmesinde aktif rol aldığı, örgütün gizli haberleşme programı ByLock kullandığı, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, stratejisi, amaçları doğrultusunda sıkı bir disiplinle hareket ettiği, talimat verme konumunda, yönetici pozisyonunda olduğu kaydedildi.
Savunma için söz verilen Yıldırım, ilk olarak usul itirazlarını dile getirdi.
HSYK'de görev yaptığı 2010-2014 yılları arasında çok sayıda hakim ve savcıyla ilgili karar verdiğini belirten Yıldırım, bu nedenle arasında husumet olup olmadığını görmek için heyeti tanımak istediğini söyledi.
Yıldırım, isimleri öğrendikten sonra heyetteki üyeleri tanımadığını, bir husumetinin bulunmadığını ifade etti.
Cumhurbaşkanının tek başına aldığı kararlar, Yüksek Askeri Şura kararları ve HSYK kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olduğunu anlatan Yıldırım, hakkındaki iddianamenin HSYK üyesiyken verdiği kararlara dayandığını ileri sürdü.
Üzerine atılı suçun görev suçu kapsamında kaldığını savunan Yıldırım, görevsizlik kararı verilerek dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesini istedi.
Mahkeme heyeti ise iddianamedeki suçlamaların kişisel suç kapsamında kaldığına, bu nedenle görevsizlikle dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesi talebinin reddine karar verdi.
Savunmasına devam eden Yıldırım, tutuklandığı tarihte dosyasında hiçbir delil olmadığını, emniyet raporlarında da ByLock içeriğine rastlanmadığının bildirildiğini ileri sürdü.
2010 Anayasa değişikliğinin ardından yeni HSYK yapılanması için idari yargıda Birol Erdem'in görevlendirildiğini aktaran Yıldırım, Erdem'in ifadesine göre, HSYK'ye seçilmesine "cemaat" mensuplarının "dışa dönüktür" diyerek karşı çıktığını öne sürdü.
Hakkındaki "dışa dönük" ifadesinin tüm cemaatlere aynı mesafede olmasından kaynaklandığını savunan Yıldırım, "Cemaate karşı düşmanlığım yok, sempatim de var. Oğlum 15 Temmuz'a kadar okullarına gitti ama bütün irtibatım bu. Ben bütün cemaatleri seviyorum. Şiddete bulaşmayan bütün cemaatlerden Allah razı olsun." diye konuştu.
HSYK üyeliği seçimlerinde örgütün adaylarına blok oy kullanılmasını sağladığı yönündeki suçlamaları da reddeden Yıldırım, hakkındaki iddianameye yönelik eleştirilerde bulundu.
Ahmet Hamsici ve diğer bazı eski HSYK üyeleriyle sohbet toplantılarına katıldığı suçlamasına değinen Yıldırım, bu kişilerle bir araya geldiklerini, bu toplantılarda cevşen dağıtıldığını, mesleki konuların konuşulduğunu iddia etti.
HSYK'de örgüt mensubu hakim savcılar hakkında soruşturma izni verilmemesi yönünde oy kullanmasına değinen Yıldırım, "17-25 Aralık'tan sonra HSYK zikzak çizmeye başladı. Ben buna karşı çıktım. Bu tarihten önce Birol Erdem ile hep aynı yönde oy kullandım. Sonradan o tavrını değiştirdi ben değiştirmedim, hukuki karar verdim." şeklinde savunma yaptı.
Yargıtay ve Danıştaya 2011'deki üye seçimi için eski HSYK Genel Sekreteri Mehmet Kaya'nın evinde yapılan ilk toplantıya kendisinin katıldığı yönünde tanık beyanları bulunduğunu hatırlatan Yıldırım, buna karşın kendisinin bu ilk toplantıda bulunmadığını, aksini söyleyen tanıkların bunu bir başka toplantıyla karıştırdıklarını ileri sürdü.
Kıdemlerinin yetersiz olduğu gerekçesiyle Danıştay üyeliğine 37 bin sicilli idari yargı hakimlerinin seçilmesinin eleştirildiğini anımsatan Yıldırım, bu kişilerin seçilmesini savunanlar arasında olduğunu dile getirdi ve yasal anlamda sıkıntı olmadığını, bunun gerekliliğini halen savunduğunu kaydetti.
Yıldırım, savunmasını bugün tamamlayamayacağını ifade ederek, gelecek celseye kadar süre istedi ve tahliye talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, sanığın tahliye talebini reddederek tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Sanığa savunmasını tamamlaması için gelecek celseye kadar süre verilmesi, duruşmanın 22 Ocak 2019'a bırakılması kararlaştırıldı.
ESKİ HSYK ÜYESİ KERİM TOSUN
7 Kasım'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmada, eski HSYK Üyesi Kerim Tosun, yeniden hakim karşısına çıktı. Duruşmaya Tosun'un avukatı ve yakınları da katıldı.
Duruşmada, Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Burhan Karaloğlu, dosyaya gelen yazı cevapları ve belgeleri okudu.
Duruşmada daha sonra söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, esas hakkındaki mütalaayı açıkladı.
Tanık beyanları, ByLock kayıtları ile diğer bilgi ve belgelerden sanık Tosun'un FETÖ içerisinde yer aldığı, örgüt mensuplarının talimatıyla 2011'de Yargıtay, 2014'te HSYK üyeliğine seçildiği belirtildi.
Mütalaada, sanığın örgütün gizli haberleşme sistemi ByLock'u aktif kullandığı, diğer örgüt mensuplarıyla para transferinde bulunduğu, düzenli himmet adı altında örgüte para verdiği, örgüt liderinin talimatı sonrası eşi adına Bank Asya'da hesap açıldığı, örgüte ait televizyon kanallarının Digitürk adlı platformdan çıkarılması üzerine tepki olarak aboneliğini kapattırdığı anlatıldı.
HSYK içinde 2014'te gücünü ve etkisini kaybeden örgütün, örgüt mensubu hakim savcılar aleyhinde HSYK'da çıkan kararlara karşı muhalif kalınması talimatı verdiği hatırlatılan mütalaada, bu kapsamda HSYK 3. Dairesi üyesi Kerim Tosun'un, kamuoyunda Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, MİT tırları gibi soruşturma ve kovuşturmaları yürüten hakim savcılarla ilgili verilen soruşturma kararlarına katılmadığı, muhalefet şerhi yazdığı belirtildi.
Darbe girişiminin ardından yakalanan Tosun'un, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirterek ifade verdiği anımsatılan mütalaada, Tosun'un bu beyanlarına da yer verildi.
Sanıkla ilgili tanık beyanlarının da yer aldığı mütalaada, sanığın FETÖ'nün yargı yapılanmasında aktif rol aldığı, örgütün HSYK imamı Nazmi Dere'nin altında bir konumda bulunduğu, örgüt mensubu hakim savcılarla ilgili HSYK'daki soruşturmaların sonuçsuz kalmasını sağlamak için aktif faaliyet yürüttüğü kaydedildi.
Mütalaada, sanığın FETÖ'nün deşifre olmasını engellemek için diğer mensuplarla fikir ve eylem birliği içinde çalıştığı, örgütün Yargıtay ve HSYK hücre yapılanması içinde yer aldığı, böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "silahlı terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı belirtildi.
Etkin pişmanlık indirimi
Esas hakkındaki mütalaada, Kerim Tosun'un yakalandıktan sonra pişmanlık duyarak, örgütün HSYK, Yargıtay ve taşra yapılanması hakkında, örgütün dağılmasını, mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgiler verdiği, bu nedenle hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) etkin pişmanlık hükümlerini düzenleyen 221. maddesinin 4. ve 5. fıkralarının uygulanması gerektiği kaydedildi.
TCK'nın, 221. maddesinin 4. fıkrası, "örgüte üye olan kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır." hükmünü içeriyor. Aynı maddenin 5. fıkrası ise "Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir." düzenlemesini öngörüyor.
İstenen ceza
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın, eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyo-kültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğu anlaşıldığından, sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanamayacağı ifade edildi.
Mütalaada, sanığın FETÖ terör örgütü üyesi olma suçunu işlediği ve yakalandıktan sonra etkin pişmanlık gösterdiğinin anlaşıldığı belirtilerek, sanığın eylemine uyan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması, ayrıca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması istendi.
Sanığın örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eşdeğer olacak şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre, temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edildi.
Mütalaaya karşı söz verilen Kerim Tosun ve avukatı, esas hakkındaki savunma için süre talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, tutuksuz yargılanan sanık hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin devamına, sanığa esas hakkındaki savunması için gelecek celseye kadar süre verilmesine karar verdi.
Duruşma, 11 Şubat 2019'a bırakıldı.
ESKİ DANIŞTAY ÜYESİ HASAN DEMİR
7 Kasım'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul salonunda görülen duruşmada, Darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen eski Danıştay Üyesi Hasan Demir hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, tutuksuz sanık Demir ile avukatı ve yakınları katıldı.
Dosyaya gelen yazı cevapları ve belgeleri okuyan Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Burhan Karaloğlu sanığa, "2012'de bir başka yüksek yargıçla ankesörlü telefonla ardışık arama ile arandığı" ve "FETÖ mensubu Danıştay üyelerinin örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in İstanbul Altunizade'deki FEM dershanesinin üst katında kaldığı boş odaya yaptıkları ziyaret sırasında kendisinin de İstanbul'da baz verdiğinin" tespit edildiğini söyledi.
Bu iddialarla ilgili sanığa söz veren Karaloğlu, sanığa İstanbul gezisi sırasında telefonunu kapatıp kapatmadığını sordu.
Sanık Hasan Demir, belirtilen tarihte adli tatil olması nedeniyle eşi ve kızıyla İstanbul'da yaşayan kayınpederi ve kayınbiraderini ziyarete gittiklerini, baz kayıtlarına bakıldığında, İstanbul'da bulunduğu sürede, bu kişilerin evlerinde olduğunun görüleceğini söyledi.
FETÖ mensubu Danıştay üyelerinin İstanbul'a düzenledikleri programdan haberinin olmadığını ve böyle bir toplantıya kesinlikle katılmadığını ileri süren Demir, bu dönemin ramazan ayına denk gelmesi nedeniyle zaman zaman telefonunu dinlenmek için kapattığını iddia etti.
Sanık Avukatı Gökhan Günaydın ise sanığın ankesörlü telefonla yapılan aramayı, üzerinden 6 yıl geçmesi nedeniyle hatırlayamadığını söyledi.
- Duruşma savcısının esas hakkındaki mütalaası
Duruşmada söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, esas hakkındaki mütalaayı açıkladı.
Mütalaada, örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verildi.
Tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelerden sanık Demir'in FETÖ içerisinde yer aldığı, örgüt mensuplarının talimatıyla Danıştay üyeliğine seçildiği belirtildi.
Örgüt mensubu Danıştay üyelerinin, örgüt elebaşı Gülen'in ABD'ye gitmeden önce kaldığı Altunizade'deki FEM Dershanesi'nin en üst katını gezmek için İstanbul'da toplantı düzenlediği belirtilen mütalaada, Demir'in de belirtilen tarihler arasında İstanbul'da baz sinyali verdiği, telefonunu zaman zaman uçak moduna aldığı ifade edildi.
Mütalaada, sanık Demir'in diğer yargı mensuplarıyla Ankara'daki bir ankesörlü telefondan 2012'de ardışık arandığının tespit edildiği de belirtildi.
Danıştay üyesi seçildikten sonra da örgüt faaliyetlerine devam eden sanığın, görevli bulunduğu Dairede, örgütün ev ve yurtlarına ilişkin davalarda örgüt mensuplarıyla hareket ettiği tespiti de yer aldı.
Mütalaada, sanığın böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle, örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "silahlı terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı belirtildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyo-kültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanamayacağı kaydedildi.
Mütalaada, sanığın örgüt üyesi olma suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Sanığın Danıştayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eşdeğer olacak şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi istendi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatı, esas hakkındaki savunma için süre istedi.
Sanık Avukatı Gökhan Günaydın, İstanbul Altunizade gezisi ve ankesörlü telefonla arama iddialarına karşı yanıtlarını söylediklerini ancak bunun savcılık tarafından dikkate alınmayarak mütalaa içinde yer aldığını belirtti. Bu nedenle savcılığın bu duruşmadaki sanık beyanlarını dikkate alarak, mütalaada düzeltmeye gidip gitmeyeceğinin sorulmasını talep eden Günaydın, bu konuda yazılı beyanda bulunacaklarını bildirdi.
Mahkeme heyeti, tutuksuz yargılanan sanık hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin devamına, sanığa esas hakkındaki savunması için gelecek celseye kadar süre verilmesine karar verdi. Duruşma, 25 Aralık'a bırakıldı.
- FETÖ'nün FEM dershanesindeki 5. katı
Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki daha önceki duruşmalarda, itirafçı beyanlarıyla meslekten ihraç edilen bazı eski hakimlerin, Danıştaya üye seçildikten sonra, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in ABD'ye gitmeden önce kaldığı Altunizade'deki FEM Dershanesi'nin en üst katını müze gibi gezdikleri ortaya çıkmıştı.
İtirafçı eski Danıştay üyesi Vahit Bektaş, 2012'de İstanbul'a yapılan geziye 35'e yakın Danıştay üyesinin katıldığını belirterek, "İstanbul gezisi sırasında, Amerika'daki şahsın gitmeden önce Altunizade'deki dershanenin en üst katında kaldığı oda da gezdirildi. Kaldığı oda mevcut haliyle korunmuştu. Bize, 'Şu odayı kullandı, sohbetleri şurada yapıyordu.' diye anlatıldı" şeklinde beyanda bulunmuştu.
FETÖ'nün darbe girişiminin ardından hazırlanan iddianamelerde, İstanbul Altunizade'de bulunan FEM Dershanesi, özellikle de dershanenin beşinci katındaki toplantı salonunun örgütün yönetim merkezlerinden biri olarak kullanıldığı ortaya çıkmıştı. Gülen'in TSK içindeki örgüt mensubu rütbeli personel, kaymakamlar, emniyet mensupları ve yargı personeliyle burada toplantılar yaptığı belirlenmişti.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ ABDURRAHMAN KAVUN
12 Kasım'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, Balyoz, Askeri Casusluk, Hrant Dink ve Devrimci Karargah davalarına bakan mahkemelerin kararlarını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin eski üyesi Abdurrahman Kavun yeniden hakim karşısına çıktı.
İlk duruşmada tahliye edildikten sonra itiraz üzerine yeniden tutuklanan Kavun, duruşmaya Osmaniye'de tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Kavun'un avukatı salonda hazır bulundu.
Duruşmada, Mahkeme Başkanı Burhan Karaloğlu, gelen bilgi ve belgeleri okuduktan sonra sanığa ve avukatına söz verdi.
Örgütün talimatıyla Yargıtay üyesi seçildiği, ByLock yazışmalarında adının geçtiği belirtilen Kavun'un da diğer bazı yüksek yargıçlar gibi ankesörlü telefonla arandığı tespit edildi.
Ankesörlü telefonla aramayı kabul etmeyen Kavun, yapıya uzak olduğunu, bunun ByLock yazışmalarında adının geçtiği bölümlerden de anlaşılacağını savundu. Kavun, "Bu yapı, B ve C planlarıyla bir kısım kendilerinden olmayanları bu şekilde arayarak, soruşturmayı yanlış yönlendirmeye çalışıyor olabilir." diye konuştu.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin kendisi hakkında 11 ay önce tahliye kararı verdiğini hatırlatan Kavun, dosyaya sonradan aleyhinde bir delilin girmediğini, kaçma ve delilleri karartma şüphesinin bulunmadığını ileri sürdü.
Kavun'un avukatı Farah Diba Kartal da müvekkilinin tutuklu kaldığı süre de göz önünde bulundurularak, tahliyesine karar verilmesini istedi.
Verilen aranın ardından heyet, sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 4 Şubat 2019'a bırakıldı.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ İSMAİL ERGÜN
14 Kasım'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmada, tutuksuz sanık Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen eski Yargıtay Üyesi İsmail Ergün hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, Ergün'ün yakınları da katıldı.
Dosyaya gelen yazı cevapları ve belgelerin okunmasının ardından Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelerin anlatıldığı mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere yer verildi.
Sanığın örgüt mensuplarının talimatıyla Yargıtay üyeliğine seçildiği ifade edilen mütalaada, örgüt üyeliğinden soruşturma ve kovuşturma geçiren yargı mensupları ve sivil imamlarla bir araya geldiğinin ortak baz sinyalinden anlaşıldığı kaydedildi.
Ergün'ün 2014'te Bank Asya'da hesap açtığı da belirtilen mütalaada, diğer yargı mensuplarıyla Ankara'daki bir ankesörlü telefondan ardışık arandığına ilişkin kayıtlar da okundu.
Mütalaada, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle, örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "silahlı terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı bildirildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyo-kültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanamayacağı belirtildi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın örgüt üyesi olma suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Sanığın Yargıtayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eşdeğer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edildi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık Ergün, ankesörlü telefondan ardışık arandığına ilişkin tespiti kabul etmedi ve kayıtlardaki telefonun kendisine ait olmadığını savundu. Ergün, esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, tutuksuz sanık hakkındaki adli kontrolün devamını, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için sanığa gelecek celseye kadar süre verilmesini kararlaştırdı.
Ankesörlü telefondan aranan hattın kime ait olduğunun ilgili kurumdan sorulmasına, duruşmanın 11 Şubat 2019'a bırakılmasına karar verildi.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ YAHYA MEMİŞ
14 Kasım'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmada, Darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen eski Yargıtay Üyesi Memiş, hakim karşısına çıktı. Sanık Memiş, duruşmaya tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Dosyaya gelen yazı cevaplarının ve belgelerin okunmasının ardından Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı açıkladı.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere göre sanık Memiş'in FETÖ içerisinde yer aldığı belirtildi.
Sanığın, örgüt mensuplarının talimatıyla Yargıtay üyeliğine seçildiği ifade edilen mütalaada, cep telefonunun, hakkında FETÖ üyeliğinden soruşturma ve kovuşturma yürütülen yargı mensupları ve sivil imamlarla ortak baz sinyali verdiği, bilgisayarında örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in fotoğrafının ve örgütle ilgili bazı videoların bulunduğu anlatıldı.
Mütalaada, örgütün gizli haberleşme programı ByLock üzerinden yapılan yazışmalarda ismi geçen sanığın, örgütten gelen talimatları yerine getirdiği, 2014'te yapılan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeliği seçimlerinde örgüt mensubu adaylar için seçim çalışması yaptığı ifade edildi.
Memiş'in öğrencilik yıllarından itibaren örgüt üyesi olduğu ve mesleğe girişten sonra da örgüt faaliyetlerine devam ettiği kaydedilen mütalaada, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "silahlı terör örgütü üyesi olma" suçunu işlediği sonucuna varıldığı bildirildi.
Mütalaada, örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın, eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyo-kültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edildi. Bu kapsamda, sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanamayacağı belirtildi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın örgüt üyesi olma suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Sanığın, Yargıtayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eş değer olacak şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edildi.
Mütalaaya karşı eleştirilerde bulunan sanık Memiş, bilgisayarında bulunan terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'e ait fotoğrafı kendisinin yüklemediğini ileri sürdü. Memiş, esas hakkındaki savunma için süre istedi.
Mahkeme heyeti, tutukluluk halinin devamına hükmettiği sanığa, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için gelecek celseye kadar süre verilmesini kararlaştırdı.
Duruşma, 7 Şubat 2019'a bırakıldı.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ SALİH SÖNMEZ
15 Kasım'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmada, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Yargıtay ceza dairelerinin sorumluluğunu yaptığı, Yargıtay seçimlerinde örgütsel taktikleri belirleyip uyguladığı ve örgütte yönetici konumunda olduğu belirtilen eski Yargıtay Üyesi Salih Sönmez yeniden hakim karşısına çıktı. Sönmez, duruşmaya tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi aracılığıyla katıldı, avukatı ve yakınları ise salonda yer aldı. Duruşmada sanık hakkında ifade veren eski HSYK üyesi Mustafa Kemal Özçelik tanık olarak dinlendi.
Özçelik, Yargıtay üyeliğine seçildikten sonra tanıdığını belirttiği sanığın sohbet toplantısına katılma, himmet verme gibi örgütsel faaliyetlerine tanık olmadığını söyledi.
Sanığın örgütün yöneticisi konumunda olduğuna ilişkin somut bilgisinin bulunmadığını ifade eden Özçelik, HSYK üyeliğine seçildiği dönemde Sönmez'in de yedek üye olarak seçildiğini anlattı.
Özçelik, örgütün sözde HSYK imamı olduğu belirtilen Nazmi Dere'nin, Salih Sönmez'in örgüt tarafından HSYK üyeliğine aday gösterildiğini söylediğini aktardı. Salih Sönmez ve avukatı, tanığın ifadelerinin soyut beyanlara dayandığını ileri sürerek tahliye talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamı ve gelecek celse bazı tanıkların dinlenmesine karar verdi.
Duruşma, 6 Şubat 2019'a bırakıldı.
Hakkındaki iddianamede Sönmez'in örgüt elebaşının talimatıyla Yargıtay ve HSYK yedek üyeliğine seçildiği, basında "Yargıtay imamı" haberlerinin çıkması üzerine Yargıtay ceza dairelerinin genel sorumlusu Muharrem Karayol'un görevden alınarak yerine sanığın getirildiği belirtilmişti.
İddianamede, Sönmez'in örgütün ceza daireleri sorumlusu olarak asıl "Yargıtay imamı" olduğu ifade edilen İlyas Şahin'in altında görev yaptığı, üstlerinden aldığı talimatları kendisine bağlı birimlere ilettiği ayrıca Yargıtay seçimlerinde kimlere oy verileceği, hangi seçimlerin kilitleneceği gibi örgütsel taktikleri belirleyip uyguladığı, himmetlerin tasarrufu ve eğitim biriminde söz sahibi olduğu, bağımsız şekilde tasarrufta bulunma yetkisi taşıdığı, özel görevi haiz örgüt yöneticisi olduğu kaydedilmişti.
Paralel yapı-Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK üyelerine açılan davalar
Paralel yapı-08 Ekim (2017) 'Ankara 77 sanık Yüksek Yargı Yapılanması' soruşturması/fezlekesi (Yargıtay)
(18 Kasım 2018, 12:41)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: