Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 474 sanıklı davanın görülmesine devam edildi.
02.12.2018 08:44 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 474 sanıklı davanın görülmesine devam edildi.
19.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Olay tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğünde görevli olan müşteki polis memuru Sadullah Karataş, 15 Temmuz akşamı savaş uçaklarından atılan bomba sonucu vücuduna isabet eden şarapnel parçaları nedeniyle yaralandığını beyan etti.
Sanıkların suçsuz oldukları yönündeki savunmalarını kabul etmediğini dile getiren Karataş, 15 Temmuz'da FETÖ'cü teröristlerin bayrağa saygısızlık yaptığını ve vatana ihanete kalkıştığını bildirdi.
Halen tedavisinin sürdüğünü anlatan Karataş, şunları kaydetti:
"Benim 6 yaşında kızım var, üç senedir uyumuyor. Eve 5 dakika geç gitsem, 'babam nerede kaldı, yine 15 Temmuz mu olacak?' diye soruyormuş. Ben darbe girişiminde yaralandım, üç yıldır tedavilerimden ötürü uyuyamıyorum. Olay gecesi Ankara Emniyet Müdürlüğünde görevliydim. Emniyet önüne tanklarla gelen rütbeli darbecilerden şikayetçiyim.
Vatana ihanet eden, polis üniformamızdaki bayrağa saygısızlık eden, tanktan ateş edenlerden ve emniyete bomba atan pilotlardan şikayetçiyim. Benim vücudumdaki demir parçalarının hesabını kim verecek?"
Sanıklardan şikayetçi olan ve suçluların cezalandırılmasını isteyen Karataş, davaya katılma talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
20.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, davaya müştekilerin beyanlarının alınmasıyla devam edilmesinin planlandığını, ancak bugün dinlenilmesi için tebligat yapılan 8 müştekinin de duruşmaya gelmediğini belirtti.
Bunun üzerine, mahkeme heyetince duruşmanın ertelenmesine karar verildi.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
21.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, sanıklara 15 Temmuz'da yaşananlarla alakalı bazı görüntüler izlettirildi.
Daha sonra sanıklar, görüntülerle ilgili beyanda bulundu.
Duruşmaya, verilen öğle arasından sonra devam edilecek.
22.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta, AK Parti Milletvekilleri Hacı Bayram Türkoğlu, Emrullah İşler ve İsmail Bilen ile darbe girişiminin yaşandığı 2016'da milletvekili olan Necdet Ünüvar müşteki olarak beyanda bulundu.
Usta, 15 Temmuz akşamı evde bulunduğu sırada uçakların alçak uçuş yaptığını, televizyonda, İstanbul'da tankların köprüyü kapattığını gördüğünü söyledi.
Bunun üzerine milletvekillerinin bulunduğu WhatsApp gruplarında neler olduğunu görüştüklerini, bu sırada dönemin Başbakanı Binali Yıldırım'ın açıklaması üzerine darbe girişiminden haberdar olduklarını belirten Usta, "Evdeki iki çocuğumla vedalaşıp abdest aldım ve Meclise gitmeye karar verdim." diye konuştu.
Önce AK Parti Genel Merkezi'ne uğradığını ifade eden Usta, bu sırada uçakların alçak uçuşa devam ettiğini anlattı.
"Meclisi açmaya karar verdik"
Usta, buradaki milletvekilleriyle Meclisi açmaya karar verdiklerini dile getirerek, kapıdaki polislerin güvenlik gerekçesiyle almak istemediğini ancak buna rağmen girdiklerini kaydetti.
Genel kurul salonunun kapılarının kapalı olduğunu ve dönemin Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın gelmesiyle salonun açıldığını ifade eden Usta, şöyle konuştu:
"O gece sadece AK Parti'den milletvekilleri değil. CHP'den de MHP'den de milletvekilleri Genel Kurul salonuna geldiler. Hep birlikte salonda oturarak milletin iradesini sonuna kadar koruyacağımızı ve bu hainlerin yapmaya çalıştıkları şeyi asla başaramayacaklarını, canımız pahasına Meclisi koruyacağımızı sesli ifade ettik. Her partiden milletvekilleri konuşma yapmaya başladı. İsmail Kahraman Meclis Başkanı olarak kürsüye oturdu. Açılış kuralları neyse bunların hepsini yerine getirerek Meclisi açtık."
Usta, gecenin ilerleyen saatlerinde ilk bombanın atıldığını ve büyük bir sarsıntı yaşandığını dile getirerek, ardından atılan ikinci bombanın genel kurul salonunun çok yakınına düştüğünü söyledi.
Usta, şöyle konuştu:
"Bunların derdi korkutmak değil. Bile bile, kastederek Meclis Genel Kurul salonunu bombalamak, yıkmak. İçerideki milletvekilleriyle, meclis başkanıyla birlikte herkesi öldürmekti ama isabet ettirememişlerdi. Bir bombanın dehşetini hayatımda ilk defa orada yaşadım. Genel kurul salonunda tekbir getirerek bu hainler için 'bir gün hesap vereceksiniz' diye bağırdığımı çok iyi hatırlıyorum. O gece herkes tek bir şeyin derdindeydi. Bu Meclisi ve bu milleti koruyacağız derdindeydi. Elhamdülillah da koruduk. Peş peşe bombalar atıldı. Sarsıntıları dehşetle yaşadık. Dakikalar aslında saatler gibi geçiyordu. Hayatımda ilk defa zamanın nasıl farklı işlediğini ve dakikaların ne kadar uzun sürebildiğini hissettiğim andı."
Doktor olduğu için bombalamanın ardından yaralanan bir polis memuruna da yardım ettiğini belirten Usta, şunları kaydetti:
"Kendi canımla ilgili bir şey hissetmedim ama eğer buradan çıkamaz, burası yıkılır ve kalırsak bu ülke ne hale gelir, bu vatan parçalanır, bölünür diye endişesini hissettim. Ama bir taraftan da biz güçlü bir milletiz, biz bu hainlere, bu darbecilere bu işi bırakmayacağız diyerek de büyük bir güçle dimdik ayakta durduk. Elhamdülillah bugün buradayız ve ayaktayız. O gece hayatını kaybeden şehitlerimizin, yaralanan gazilerimizin hepsinin bugün burada bulunmamızda büyük bir emeği ve payı vardır. Hepsine şükran ve minnetlerimizi sunuyorum. Hepsinin mekanı cennet olsun."
"Başaramadılar"
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde AK Parti Adana Milletvekili olan Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Üyesi Necdet Ünüvar da evinin balkonunda oturduğu sırada 21.30-22.00 gibi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi civarında birkaç helikopterin dolaştığını gördüğünü, bir süre sonra da bir jetin alçak uçuş yaptığını belirtti.
Bir şey olup olmadığını anlamak için televizyona baktığını ve köprünün kapatıldığına dair haberleri gördüğünü kaydeden Ünüvar, milletvekili arkadaşlarıyla da görüştüğünü dile getirdi.
Ünüvar, dönemin başbakanlık özel kalem müdürünü aradığını, onun da "Hocam galiba bir kalkışma var" dediğini aktardı.
Başbakan Yıldırım'ın darbe teşebbüsü olduğuna dair açıklamaları üzerine abdest alıp namaz kıldığını ve ardından dışarı çıktığını vurgulayan Ünüvar, parti genel merkezine doğru giderken milletvekillerinin kullandığı bir WhatsApp grubundan Meclise gittiklerini öğrenince o tarafa döndüğünü dile getirdi.
Ünüvar, Meclise girdiğinde genel kurul salonunun açıldığını ve içeride AK Partililerin yanı sıra CHP ve MHP'li milletvekillerinin de bulunduğunu kaydetti.
Konuşmalar sırasında önce boş bir alana, ardından da salonun yakınına bomba atıldığını anımsatan Ünüvar, güvenlik görevlilerinin salondan çıkmalarına yönelik uyarılarına rağmen kalmaya devam ettiklerini vurguladı.
Ünüvar, 15 Temmuz darbe girişimine karşı milletvekillerinin duruşunun değerli olduğuna dikkati çekerek, "Başaramadılar." dedi.
"Kaybettiler"
AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler de telefonla görüştüğü dönemin Başbakanı Binali Yıldırım'ın kalkışma olduğunu söylediğini ve "Merak etmeyin bastıracağız." dediğini anlattı.
O sırada dışarıda bulunduğunu ve çocuklarını eve bıraktıktan sonra Çankaya Köşkü'ne geçtiğini bildiren İşler, bazı bakanların ve milletvekillerinin de burada olduğunu söyledi.
İşler, Meclisin açılmasını savunduğunu ve dönemin Başbakanı Yıldırım ile tekrar görüştüğünü ve ardından TBMM'ye gittiklerini hatırlattı.
Meclise gittiğinde genel kurul salonunun anahtar bulunduktan sonra açılan kapılarından girmenin ilk kendisine nasip olduğunu anlatan İşler, daha sonra Meclisin çalışmaya başladığını ve ardından Twitter'den "Kaybettiler" diye mesaj attığını ifade etti.
Meclise atılan bomlardan dolayı yaralananları gördüğünü belirten İşler, "O geceyi milletvekilleri olarak Meclisi açarak, darbeye karşı milletin iradesine sahip çıkarak bütün partilerin milletvekilleri ile şanlı bir direniş sergiledik. Esas itibarıyla milletimiz sokaklarda direnişi yaptı. Milli iradenin nasıl korunacağını, demokrasiye nasıl sahip çıkılacağını bütün dünyaya göstermiş olduk." şeklinde konuştu.
AK Parti Manisa Milletvekili İsmail Bilen de "O gece, geçmişte olduğu gibi düdük çalınca şapkayı alıp gidenlerin olmadığını göstermek adına nöbet tutmaya başladık." dedi.
Yaşananların emperyalist güçlerin ülkeyi işgal etme planı olduğuna vurgu yapan Bilen, sabaha kadar Mecliste kaldıklarını kaydetti.
AK Parti Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu'nun da müşteki olarak dinlendiği duruşmada, vekiller, başta FETÖ elebaşı Fetullah Gülen olmak üzere darbecilerden şikayetçi olduklarını söyledi.
Duruşma savcısının, 15 Temmuz'dan önce darbe planı yapıldığına dair içeriden ya da dışarıdan somut bir bilgi olup olmadığını sorduğu İşler, o dönem bir darbe girişimi yaşanacağına dair bilgisi olmadığını dile getirdi.
Milletvekilleri, davaya katılma talebinde de bulundu.
Daha sonra duruşmaya öğle arası verildi.
Aksakallı'nın Darbecilerden kurtulması.. Girişiminin Seyrini Değiştiren O Anlar Bilirkişi Raporunda
FETÖ/PDY'nin, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin en kritik anlarından biri, dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın, kendisini kaçırmak isteyen darbeci askerlerin elinden kurtulması. Daha sonra Şehit Astsubay Ömer Halisdemir'e darbeci general Semih Terzi'nin öldürülme emrini vererek, darbe girişiminin seyrini değiştiren Aksakllı'nın, kurtulma anlarının ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı bilirkişi raporu, mahkeme dosyasına girdi.
Zekai Aksaklı'yı kaçırmak isteyen ekibin başındaki kişi olan eski Kurmay Albay Fatih Yarımbaş ve diğer sanıkların yargılandığı Akıncı Üssü Davası'nın görülmesine Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nce devam ediyor. Dava dosyasına, sanıkların tek tek güvenlik kameralarından elde edilen dijital verileri ile ev ve üst aramalarında ele geçirilen materyal incelemelerini içeren bilirkişi raporu girdi. Raporda, Zekai Aksakallı'nın, Gazi Orduevi'ndeki düğününden çıktıktan sonra takip edilmesi ve darbeciler tarafından önünün kesilmesi, Aksakallı ve eşinin darbecilerin elinden kurtularak uzaklaşması, güvenlik kamera görüntülerinden elde edilen fotoğraflarla detaylı bir şekilde anlatıldı.
AKSAKALLI O ANLARI İFADESİNDE ANLATMIŞTI
Aksakallı, yaşadığı on anları savcılık ifadesinde şöyle anlatmıştı:
"Bir arkadaşımın kızının düğünü olması nedeniyle karargahtan ayrılıp evime gittim. Saat 20.00'da Beştepe'de bulunan Gazi Orduevi'ndeki düğüne gitmek üzere eşim ve araç şoförü Aykut Yurtseven ile sivil makam aracımla evden çıktık. Saat 20.15 sularında salona ulaştık. Düğün bitimi saat 21.30 sularında düğün salonundan çıkarken kapının önünde Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi'yi gördüm. Elinde telefon ile bir yeri aramaya çalışıyordu. Bana, 'Genelkurmaya ulaşamıyorum, herhalde siber saldırı var? Nedir?' dedi. Sivil araca binerek orduevinden ayrıldık. Orduevinden anayola çıkışa yaklaşık 30-40 metre kala yamaç olan yolda siyah renkli Mercedes Vito marka bir minibüs hızla yanımızdan geçerek ani frenle önümüzde durdu. Bulunduğum araç da ani fren yaparak, Vito'nun arkasında tampon tampona sarsıntılı bir şekilde durdu. Aynı zamanda arabanın soluna gri renkli bir binek araç yaklaştı. Vito'dan inen sivil giyimli iki kişi, oturduğum sağ arka kapıya yaklaşarak, camdan 'bizimle geleceksiniz' dedi. Bu iki kişinin birinin elinde silah vardı ve silahı yere doğru tutuyordu. Kapıyı açıp araçtan inmeye çalışan şoförüme 'araçtan inme, kapıları kilitle' talimatı verdim. Camdan onlarla konuşurken kolumu çekiştirdiler. Bunun üzerine eşim yanımdan önüme atlayınca sol kolundan yaralandı. Bunun üzerine 'şerefsizler durun geliyorum' diyerek sağ arka kapıyı açarak inecek gibi yaptım. Sağ ayağımla öndekine tekme atınca, ikisi birden sendeledi. Geri viteste bekleyen şoförüm hızlı hareket edince kıskaçtan kurtulduk. İleride kavşakta bekleyen üçüncü bir araç olduğunu fark ettim. O da yolu yarım kapatmıştı, o araçtan da sıyrılarak ana yoldan Çukurambar istikametine doğru ilerledik. Elinde silah olan kişi Kurmay Albay Fatih Yarımbaş olduğunu daha sonra anladık. Olaydan sonra aracın tamponunda bir adet kurşun deliği olduğunu tespit ettik."
'ARAÇ BİR GÜN ÖNCE KİRALANMIŞ, ANCAK KİRALAYAN BELLİ DEĞİL'
Raporda, Aksakallı'nın da ifadesinde söylediği, Mercedes Vito aracın 34 LV 2544 plakalı olduğu, 2-11 Temmuz 2016 tarihinde İstanbul'da bir araç kiralama firmasından N.K. adlı kişi tarafından kiralandığı, olay tarihinde kime kiralandığı konusunda bilgi bulunmadığı anlatıldı. Aracın Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) kiralanıp kiralanmadığı yönündeki bilginin ise mahkemece TSK'dan istenilebileceği belirtildi. Aksakallı'yı takip eden ikinci aracın ise beyaz renkli Volvo marka bir araç olduğu ve aracın değişik kamera açılarından alınan görüntülerle plakasının 06 DU 0294 plakalı, sade bir vatandaşa ait olduğu ancak yapılan araştırmada bu şahsın oğlunun KHK ile görevinden ihraç edilen Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde sanık olan Murat Balcı olduğunun belirlendiği anlatıldı. Olayda kullanılan 3'üncü aracın da Toyota marka olduğu belirtildi.
OLAY TSK'NIN TEAMÜLLERİNE AYKIRI BİR ŞEKİLDE CEREYAN ETTİ
Bilirkişi, raporda yer verdiği görüşünde, Aksakallı'ya yönelik eylemin farklı kamera açılarından analiz ettiklerini anlatarak, "Koyu renkli minibüs sollama yasağının olduğu yerde, bir aracı tehlikeli bir şekilde sollayarak, ileri bir noktada Zekai Aksakallı'nın bulunduğu aracı tehlikeye düşürecek bir şekilde önüne geçmek suretiyle kapama yaparak bloke ettiği tespit edilmiştir. Başından sonuna kadar izlenilen akar görüntülerde planlı bir eylemin gerçekleştiği izlenmiştir. Olayın, TKS'nın hiyerarşik emir komuta zincirindeki teamüllere aykırı bir şekilde astların üstlerine fiziki müdahalesi şeklinde cereyan ettiği izlenmiştir. Bu olay akışı içerisinde, eylemde yer alan astların hiç esas duruşta/hazırolda ya da emir bekleme veya üstüne arz pozisyonunda beklemediği izlenmiştir" ifadelerini kullandı.
Sanık Fatih Yarımbaş ise mahkemede verdiği ifadesinde komutanı kaçırmak için gitmediklerini belirterek, "Bizim için esas olan komutanın güvenliğini sağlamaktı" demişti.
26.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada tanık sıfatıyla ifade veren Rasim Güçlü, olay günü Akıncı Üssü'ndeki uçuş kulesinde nöbetçi astsubay olarak görevli olduğunu söyledi.
Nöbetine başladıktan kısa süre sonra Kayseri'den kalkan fakat uçuş kayıt sisteminde kayıtlı olmayan uçağın iniş izni istediğini belirten Güçlü, Kayseri’yi aradığını, telefonu açan üstçavuşun uçağa iniş izni vermelerini, bunun da oradaki harekat komutanlarının emri olduğunu söylediğini anlattı.
Daha sonra kuleyi Tuğgeneral İlhan Kırtıl'ın aradığını ve "Benim emrim dışında herhangi bir uçak kalkmayacak." dediğini kaydeden Güçlü, harekat komutanı Ahmet Özçetin'e bu durumu ilettiğini ancak Özçetin'in "Kırtıl tutuklandı, işinize bakın." dediğini belirtti.
Kulede terörle mücadele harekatı kapsamında bir harekat olduğunun konuşulduğunu ifade eden Güçlü, kuledeki üsteğmenlerden birinin, "Yurtta sulh, cihanda sulh diyen uçakları indireceksiniz." dediğini söyledi.
Güçlü, darbe girişimi gecesi ilk uçağın saat 22.01'de kalkış yaptığını, o saatlerde kulede televizyonun açık olmadığını, bir müddet sonra açıklamalardan darbeden haberdar olduğunu beyan etti.
Sözde "yurt sulh konseyi" üyesi eski orgeneral Akın Öztürk'ün damadı eski yarbay Hakan Karakuş'un kuleye gelip oradakilere ve uçan pilotlara emirler verdiğini belirten Güçlü, şunları kaydetti:
"Biz kule ekibi olarak 'Bu ortamda çalışmak istemiyoruz.' dedik. Yarbay Nihat Altıntop, 'Uçaklar kesinlikle inecek.' dedi fakat bir yarbay, 'Ne olursa olsun bu uçaklar kalkacak.' diye konuştu. Bu sırada Hakan Karakuş kuleye gelerek, 'Arkadaşlar, bu haberlere inanmayın, derhal televizyonu kapatın ve işinize bakın.' dedi. Hakan Karakuş, sabah saatlerinde son uçağa 'Sarayı da bombalayın, elinize sağlık.' diyordu.
Biz dost muyuz, düşman mıyız bilemedik, kuleye silahlı askerler geldi, Kara Havacılık’tan helikopterler geliyor, helikopterden 'Esir var, tutsak var.' anonsuyla iniş yapıyorlardı. Bir süre sonra Nihat Yarbay'ı esir aldılar, götürdüler. Bizim o saatten sonra telefonlarımızı topladılar, o saatten sonra herhangi bir şey yapamadık. Eskişehir'den aradıklarında telefonu Hakan Karakuş açıyordu ve kendi ismini vermiyordu. Daha sonra telefonu kapattı hatta fişini çekti."
Pistin bombalanmasının ardından kuledeki silahlı askerlerin gittiğini, daha sonra kuleden kaçtığını söyleyen Güçlü, özel aracıyla evine döndüğünü kaydetti.
27.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde tanık olarak dinlenen K.K, 15 Temmuz'da Jandarma Genel Komutanı'nın emir subayı yardımcısı olarak görev yaptığını söyledi.
Olay günü mesaisinin bitiminde evine gittiğini belirten K.K, "Komutanımız Gazi Orduevi'nde düğüne katılacaktı erken çıktı. Ben de emir subayına söyleyip ailemin yanına gittim." dedi.
Bir süre sonra uçak ve helikopter sesleri duyunca harekat merkezini aradığını dile getiren K.K, merkezi aradığında kendisine "Silahlı Kuvvetler yönetime el koydu, dışarı çıkma yasağı var." denildiğini, bunun üzerine Jandarma Genel Komutanı'nın koruma ekibine ulaşmaya çalıştığını bildirdi.
K.K, koruma ekibinden bir astsubaya ulaştığını, düğün çıkışı komutanın silah zoruyla Akıncı'ya götürüldüğünü öğrendiğini, daha sonra Akıncı Üssü'ne gittiğini ancak içeri giremediğini beyan etti.
Duruşmada tanık olarak dinlenen A.K, olay tarihinde Güvenlik Tabur Komutanı olarak görev yaptığını, olay günü de izinli olarak İstanbul’da bulunduğunu söyledi.
Darbe girişimini İstanbul’da öğrendiğini belirten A.K, sabaha kadar girişimin karşısında olan personelle irtibatta olduğunu ifade etti.
15 Temmuz darbe girişiminden bir gün önce eski Akıncı Üs komutanı tuğgeneral Hakan Evrim‘in olağan dışı emirler verdiğini dile getiren A.K, şöyle dedi:
“14 Temmuz’da mesaideyken Hakan Evrim beni aradı. Hava Harp Okulu öğrencilerinin geleceğini, Yuva 4 misafirhanesini yatak takımlarını değiştirtip, hazır bırakmamı emretti. ‘Misafirhane yeterli olmazsa başka yerlerimiz var mı? Ne kadar boşluğumuz var?’ diye sordu. Ben de boş ve dolu yatak sayılarını belirleyerek Evrim’e bildirdim. Sonradan öğrendim ki darbe teşebbüsü sırasında derdest edilip üsse getirilen komutanlar Yuva 4 misafirhanesinde rehin tutulmuş.”
Tanıklar C.Ç, S.D, S.K. ve M.Y’nin dinlenilmesinin ardından duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
28.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Tanık Teğmen Vural D, darbe girişiminin yaşandığı dönemde, Hava Kuvvetleri Komutanlığında güvenlik takım komutanı olarak görev yaptığını belirtti.
Vural D, saat 21.10 gibi güvenlik bölümünden arandığını ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından silah sesleri geldiğinin söylendiğini, bunun üzerine, güvenlik personeli olduğu için birliğe katıldığını kaydetti.
Nöbetçi amirliğe indiğini, burada da Genelkurmay'da çatışma olduğunun belirtildiğini ifade eden Vural D, daha sonra kuledeki askerleri çekip onların yerine uzman çavuşları yerleştirmeye başladıklarını anlattı.
Vural D, ardından da kuleleri kontrole binbaşı Tunahan Özarslan ile gittiklerini, bu sırada F16'ların uçtuğunu gördüklerini bildirdi.
Uçakların çatışma dolayısıyla gözdağı vermek amacıyla uçtuğunu düşündüklerini ifade eden Vural D, karargah bahçesindeyken Harekat Merkezi'nin olduğu taraftan silah sesleri geldiğine yönelik bilgi üzerine, oraya gittiğini söyledi.
Vural D, Harekat Merkezi önünde Tümgeneral Cevat Yazgılı'nın bulunduğunu ve onun emrine girdiğini anlattı.
Aslan G. ve Mustafa K'nin de tanık olarak dinlenmesinin ardından duruşmaya öğle arası verildi.
29.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Levent D, darbe girişimi sırasında İstanbul'da kursa gittiğini, öncesinde de Akıncı Üssü'nde görev yaptığını anlattı.
Levent D, bir ara birlikte çalıştığı davanın sanıklarından Hüseyin Yılmaz ile 15 Temmuz akşamı telefonla görüştüğünü ve onun Hava Kuvvetleri Komutanlığından binbaşı rütbesinde birinin arayıp uçuş için Akıncı Üssü 143. Filo'ya çağrıldığını söylediğini aktardı.
Bunun üzerine dönemin 143. Filo Komutanı yarbay Mustafa Azimetli'yi aradığını ancak telefona cevap verilmediğini anlatan Levent D, ardından da harekat komutanı eski kurmay albay Ahmet Özçetin'e telefon ettiğini söyledi.
Levent D, Özçetin ile konuştuğunu, ona da Hüseyin Yılmaz'ın 1,5 yıldır uçmadığını, uçuşlu bir görevde işe yaramayacağını söylediğini aktardığını bildirdi.
"Üste yoğunluğunuz varmış galiba. Hüseyin'i Hava Kuvvetlerinden arayıp üsse yönlendirmişler." dedikten sonra gelmesine gerek olup olmadığını sorduğunu belirten Levent D, Özçetin'in de onun gelmesi gerektiğini söylediğini, hatta "Siz de gelin" ifadesini kullandığını kaydetti.
Levent D, İstanbul'da olduğunu belirttikten sonra telefonu kapattığını ve Hüseyin Yılmaz'a ihtiyaç bulunduğu için gitmesi gerektiğini söylediğini anlattı.
Sorular üzerine Levent D, Hüseyin Yılmaz'ın, henüz Akıncı Üssü lojmanlarında kaldığını düşündüğü için aradığını sandığını söyledi.
Kara Havacılık Komutanlığı davası sanıklardan İlkay Ateş'i de tanık olarak dinleyen mahkeme başkanı, Ateş'in, daha önce Hakan Çiçek'in örgüt abisi olduğunu kardeşi Gökhan Çiçek'ten duyduğuna yönelik ifadesini okudu.
Ateş, böyle bir beyanda bulunmadığını savunarak ifadesini kabul etmedi.
Hakan Çiçek'in kardeşi Gökhan Çiçek ile yaklaşık bir yıl aynı evde kaldığını, bunun da ev kirasını paylaşmak için olduğunu ileri süren Ateş, Hakan Çiçek'i ise hiç tanımadığını iddia etti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde 7,5 yıl ceza verildiği için Kayseri'de hükümlü olan, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Akıncı Üssü 142. Filo Komutanı görevinde bulunan eski binbaşı Nail Bülbül, SEGBİS vasıtasıyla tanık olarak dinlendi.
Bülbül, 15 Temmuz'da yıllık izinde olduğunu ve kayınpederinin Bodrum'daki yazlığında ailesiyle tatil yaptığını söyledi.
Akşam saatlerinde 11. Hava Üs Komutanlığında devre arkadaşı da olan Hasan Kaptanoğlu'nun eşini arayıp Ankara'da F-16'ların alçak uçuş yaptığını söylediğini bildiren Bülbül, daha sonra da durumun ne olduğunu eşinin vasıtasıyla kendisine sorduğunu söyledi.
Eşinin sorması üzerine "Muhtemelen harekat uçuşu vardır." dediğini belirten Bülbül, ardından televizyonu açtığını ve İstanbul'daki köprünün kapatıldığını gördüğünü dile getirdi.
Bülbül, filoya kendi yerine vekaleten bakan harekat subayı Ömer Dolay'ı arayıp 142. Filo'dan uçan olup olmadığını sorduğunu, onun da "Komutanım bizim filoyu kapattık. Ben dışarıdayım." dediğini söyledi.
Dolay'ın eşi ve çocuğunu almak için Sincan YHT Garı'nda olduğunu, bu yüzden Akıncı'daki lojmanlara dönüşte üsse de bakıp haber vermesini istediğini anlatan Bülbül, tren seferinin iptal olduğunu ancak lojmana dönen Dolay'ın arayıp üsten birden fazla uçağın kalktığını söylediğini kaydetti.
Bülbül, olayları sınır ötesi harekat olarak değerlendirdiğini ancak Dolay'ın üsse girmek istediğinde nizamiyeden alınmamasına şaşırdığını ifade etti.
İstanbul'daki köprünün kapatılmasını da terör eylemi olarak değerlendirdiğini ve bunun için önlem alındığını düşündüğünü savunan Bülbül, "Eğer bir harekat varsa, benim filomu ilgilendirmiyorsa ben bilmeyebilirim ancak üsse giriş çıkışların sınırlandırılması beni endişelendirdi." diye konuştu.
Bülbül, televizyonda da Genelkurmay Başkanlığının basıldığı ve başkanın rehin alındığı yönünde haberler olduğunu, bunun üzerine başkanın iletişim danışmanı olan eşinin karargahı aradığını ancak telefonlarına cevap verilmediğini belirtti.
"Eve git" diye emretmiş
Kayınpederinin bunun bir darbe girişimi olabileceğini söylemesi üzerine bunu ilk kez düşündüğünü dile getiren Bülbül, Ömer Dolay ile görüşüp "Sana emrediyorum, bu bir emirdir. Hemen o bölgeden uzaklaşıyorsun, evine gidiyorsun, bütün filoya bu emri yay. Mümkünse ikişerli, üçerli gruplar halinde oturun. Kim ararsa arasın mesaiye gitmeyeceksiniz." dediğini kaydetti.
Başbakan Binali Yıldırım ve ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarıyla durumun netleştiğini vurgulayan Bülbül, TSK'daki emir komuta bütünlüğünün bozulduğunu düşündüğünü söyledi.
Bülbül, bunlar yaşanırken o dönem Akıncı'da uçaksavar tabur komutanı olan ve destek grup komutanlığına vekalet eden Yarbay İbrahim Galin'in, filosundaki Muhammet Cihan Aydın'ın telefonundan aradığını ve durumunu sorduğunu, ona "Filom kesinlikle bu işin içinde olmayacak." dediğini bildirdi.
Cihan Aydın ve kendisini arayan Ömer Lütfü'ye de evlerine gitmelerini emrettiğini anlatan Bülbül, 01.00 civarında Hava Kuvvetleri Komutanlığında görevli Tuğgeneral Ersen Eser'i aradığını, onun da İzmir'deki kampta olduğunu öğrendiğini ifade etti.
Bülbül, neler olduğunu onun da bilmediğini belirterek, sabah tekrar görüştüğünde Eskişehir'deki Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'ni (BHHM) aradığını, onların darbecilerden yana olmadığını ilettiğini kaydetti.
Aradığı BHHM'de telefonu açan İsmail Ünel Albay'a kendisini tanıtıp emirlerini sorduğunu dile getiren Bülbül, onun da Korgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan'dan aldığı 'Acele etmeden yavaş yavaş birliğinin başına dönmesine yönelik emri' ilettiğini söyledi.
Ankara'ya döndükten sonra buradaki çalışmalara katıldığını, bilirkişi olarak da görevlendirildiğini belirten Bülbül, ilerleyen aylarda gözaltına alındığını anlattı.
Duruşmaya yarına kadar ara verildi.
30.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Eskişehir Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'nde (BHHM) yarbay rütbesiyle görev yapan H.A. tanık olarak dinlendi.
Mesaiden 19.00'da ayrıldığını ve 22.00 gibi çağrılması üzerine BHHM'ye döndüğünü, gece boyunca havada kontrolsüz uçakların bulunduğunu anlatan H.A, yaşanan karmaşada kimin darbe girişimine karıştığı, kimin karışmadığını anlamakta zorluk çektiklerini belirtti.
H.A, kulelerle irtibata geçerek kontrolsüz uçaklara inmelerini söylediklerini ancak olumlu cevap alamadıklarını kaydetti.
Birliklere uçak kaldırmamalarını, kalkanların vurulacağını da ilettiklerini vurgulayan H.A, Akıncı Üssü pistinin de sabaha doğru vurulmasının kararlaştırıldığını anlattı.
O dönem yarbay rütbesinde bulunan tanık öğretmen pilot Ş.Y. de darbe girişiminin yaşandığı dönemde Akıncı Üssü'nde görevli olduğunu ancak hastane işleri dolayısıyla 15 Temmuz haftasında orada bulunmadığını bildirdi.
Ş.Y, o akşam öğretmen pilotların bulunduğu WhatsApp grubundan gelişmeleri öğrendiğini, 23.06'da aradığı Akıncı Kule'deki bir üsteğmenle yaptığı görüşmesinde uçakların oradan kalktığını teyit ettiğini aktardı.
Üs komutanı ve harekat komutanının emirleri doğrultusunda uçakların kalktığını da öğrendiğini ifade eden Ş.Y, gece boyunca sanıklardan Ömer Dolay ve başka kişilerle de görüştüğünü kaydetti.
Tanık Ş.Y, üssün durumuyla ilgili bazı bilgileri Dolay'dan aldığını, 17-18 uçak hazırlatılması, nizamiyelerin özel kuvvetler personelince, filo çevrelerinin de kursiyer pilotlarca tutulmasına yönelik gelişmelerden haberdar olduğunu vurguladı.
Ş.Y, darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması sonrası savcılık tarafından bilirkişiye yardımcı olmak maksadıyla görevlendirildiğini belirtti.
Duruşmaya 3 Aralık pazartesi devam edilmek üzere ara verildi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 474 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü' davası
(02 Aralık 2018, 08:44)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: