Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) ve AYİM üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Sonuçlanan abzı davalarda sanıklara hapis cezaları verildi. Eski Yargıtay üyeleri Mehmet Uslu'ya 13 yıl, Ahmet Kütük'e 11 yıl, İbrahim Kır'a 10 yıl, Esabil Saylak'a 8 yıl, Necati Meran'a 8 yıl, Yahya Memiş'e 7 yıl ve İsmail Ergün'e 7 yıl hapis cezaları verildi. Eski Hsyk üyesi Kerim Tosun'a ise önce 9 yıl hapis cezası verildi, etkin pişmanlık ve somut itirafları nedeniyle cezası 2 yıla indirildi. Bir çok davada ise sona yaklaşılırken savcılık esas hakkındaki mütalaalarını açıkladı. Bu kapsamda eski Danıştay üyeleri Okay Koçak, Ertuğrul Arslanoğlu, Yılmaz Tosun, İbrahim Günenç, Mehmet Sönmez, Refik Sarıoğlu ile eski AYM üyesi Alparslan Altan ve eski YSK üyesi Ali Kaya'ya 15'er yıla kadar hapis cezası istendi. Diğer devam eden bazı davalarda da eski Yargıtay üyesi İlyas Altan, eski Danıştay üyesi Bedrettin Işıldak, eski Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) üyeleri Salih Buçukoğlu ve Turgay Akgül hakim karşısına çıkarıldı. Bir başka duruşmada ise eski Yargıtay Üyesi Hüseyin Güngör Babacan'ın ses kaydı duruşmada dinlendi. FETÖ ile mücadele sürecinde örgüte ait TV kanallarının terörle ilişkileri gerekçesiyle yasaklanması sonrası Digitürk'ten çıkarılmasına tepki amacıyla aboneliğini iptal ettirdiği telefon konuşması Babacan'ı zor durumda bıraktı. Babacan, konuşmanın başka amaçla yapıldığını savundu. Babacan önceki duruşmalarda da mahkeme heyetini "Nasıl olsa sizi yargılayacağız biz" diyerek tehdit etmişti.
17.02.2019 11:26 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) ve AYİM üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ İBRAHİM KIR'A 10 YIL HAPİS
4 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, tutuklu sanık eski Yargıtay üyesi İbrahim Kır, avukatı ve yakınları katıldı.
Esas hakkındaki savunmasını yapması için söz verilen Kır, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Savunmasının ardından son sözleri sorulan Kır, beraatini istedi.
Aranın ardından toplanan Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyeti, sanık İbrahim Kır hakkındaki kararı açıkladı.
Oy birliğiyle alınan kararı, heyete başkanlık eden Yargıtay 9. Ceza Üyesi Abdurrahman Orkun Dağ okudu.
Karara göre, sanık İbrahim Kır'ın, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak" suçunun sabit olduğu gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince, alt sınırdan uzaklaşılarak 8 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza artırılarak 12 yıla çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali göz önünde bulundurularak TCK'nin 62. maddesi uyarınca ceza altıda bir oranında indirim yapılarak 10 yıla indirildi.
Heyet, sanığın tutuklu bulunduğu sürenin infazından düşülmesine ve sanık hakkında tutukluluk şartlarının devam ettiğine karar verdi.
Karara karşı temyiz yoluna başvurulabiliyor. Temyiz istemini Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
Suçlamalar
Esas hakkındaki mütalaada, örgüt mensuplarının talimatıyla Yargıtay üyeliğine seçildiği, Yargıtay üyesi seçildikten sonra da örgüt faaliyetlerine devam ettiği belirtilen sanık İbrahim Kır'ın, örgütsel stratejilerin belirlendiği toplantılara katıldığı ve gizli haberleşme uygulaması ByLock kullandığı, dava takibi konusunda faaliyet yürüttüğü, talimatlar doğrultusunda örgütün ilgilendiği dava ve soruşturmalarla ilgili görüş hazırladığı ifade edilmişti.
ESKİ DANIŞTAY ÜYESİ OKAY KOÇAK'A 15 YIL HAPİS TALEBİ
5 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen tutuklu sanık eski Danıştay üyesi Okay Koçak, avukatları ve yakınları katıldı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Müslüm Canpolat, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere göre sanık Koçak'ın Fetullahçı Terör Örgütü içerisinde yer aldığı belirtildi.
Terör örgütü mensuplarının, 2010'da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda (HSYK) çoğunluğu ele geçirmelerinin ardından yapılan toplantılarda, sanığın, Danıştay üyeliğine seçilmesine karar verilen isimler arasında yer aldığı vurgulanan mütalaada, Koçak'ın üyeliğinin Danıştay'daki görevi süresince de devam ettiğine işaret edildi.
Mütalaada, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yurt dışına çıkmadan önce kaldığı yerin de bulunduğu örgüte ait bir dershaneye yapılan geziye, diğer terör örgütü mensuplarıyla birlikte sanığın da katıldığı bildirildi.
Koçak'ın, örgüt tarafından kullanılan şifreli haberleşme ağı ByLock kullanıcısı olduğu ve ankesörlü telefondan iletişim sağladığı aktarılan mütalaada, sanığın örgütün sivil ve yargı mensuplarıyla birlikte hareket ettiği vurgulandı.
"Terör örgütü üyesi olmak suçunu işledi"
Sanığın Danıştay üyeliği süresince açılan davalarda örgüt lehine kararlar çıkması için çaba sarf ettiğine değinilen mütalaada, Koçak'ın, böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi olmak" suçunu işlediği sonucuna varıldığı kaydedildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması istendi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın, TCK'nin 314/2. ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1. maddeleri uyarınca "terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Sanığın son karar merci Danıştayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eş değer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi istendi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatları, esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre verilmesini ve tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 16 Nisan'a bırakıldı.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ ESABİL SAYLAK'A 8 YIL HAPİS
5 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, "Fetullahçı Terör Örgütü kumpas mağduru" olarak bilinen eski İstanbul İl Jandarma Alay Komutanı kurmay albay Hüseyin Kurtoğlu ile 5 subayın, "bir tutuklunun hürriyetini kısıtladıkları" iddiasıyla mahkum edilmesine ilişkin yerel mahkeme kararını onayan Yargıtay üyeleri arasında bulunan tutuklu sanık eski Yargıtay üyesi Esabil Saylak, avukatları ve yakınları katıldı.
Esas hakkındaki savunmasını yapması için söz verilen Saylak, örgüt yapılanması içinde yer almadığını ileri sürdü.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün toplantılarına katılmadığını, himmet vermediğini belirten Saylak, suçlamaları reddetti.
Sanık Saylak, "Kurtoğlu davası" olarak bilinen davada onamaya ilişkin oyu, kendi hukuki görüşü ve vicdani kanaati çerçevesinde verdiğini iddia etti.
Savunmasının ardından son sözleri sorulan Saylak, beraatini istedi.
- Karar
Aranın ardından toplanan heyet tarafından alınan karar, heyete başkanlık eden Yargıtay 9. Ceza Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından okundu.
Karara göre, sanık Saylak'a "FETÖ/PDY'ye üye olmak" suçundan Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince alt sınırdan uzaklaşılarak 7 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza yarı oranında artırılarak 10 yıl 6 aya çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali göz önünde bulundurularak TCK'nin 62. maddesi uyarınca altıda bir oranında indirim yapıldı ve cezası 8 yıl 9 aya indirildi.
Saylak'ın tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabiliyor. Temyiz istemini Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
ESKİ DANIŞTAY ÜYESİ ERTUĞRUL ARSLANOĞLU'NA 15 YIL HAPİS TALEBİ
6 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, kapatılan Fatih Üniversitesi Hastanesinin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile sözleşmesinin feshedilmesi ve MEDULA sisteminden çıkarılmasıyla ilgili yargılamada, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) talimatıyla diğer örgüt mensuplarıyla yürütmeyi durdurma kararı veren ve hakkında gözaltı kararı verildikten sonra sahte kimlikle yakalanan tutuklu sanık eski Danıştay üyesi Ertuğrul Arslanoğlu, avukatı ve yakınları katıldı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere göre sanığın FETÖ içinde bulunduğu belirtildi.
Arslanoğlu'nun, FETÖ'nün 2010'da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK) çoğunluğu elde etmesinin ardından Danıştay üyeliğine seçilmesine karar verildiği ifade edilen mütalaada, sanığın hakim adaylığı döneminde başlayan örgüt mensubiyetinin Danıştaya üye seçildikten sonra da devam ettiği vurgulandı.
Mütalaada, Arslanoğlu'nun, Danıştay 6. Dairesinde görev yaptığı sürede örgütün bu daire sorumlusu olarak bulunduğu, daha sonra Danıştay 15. Dairesinde görevlendirildiği anlatıldı.
FETÖ üyelerince iletişim amaçlı ankesörlü telefondan sanığın da arandığının ifade edildiği mütalaada, kapatılan Fatih Üniversitesi Hastanesinin SGK ile sözleşmesinin feshedilmesi ve MEDULA sisteminden çıkarılmasıyla ilgili davada, Arslanoğlu'nun diğer örgüt mensubu eski Danıştay üyeleriyle birlikte yürütmenin durdurulması yönünde karar verdiği bildirildi.
"Özel odayı ziyaret etti"
Açılan davalarda, örgüt lehine kararların çıkması için sanığın aktif faaliyet yürüttüğüne işaret edilen mütalaada, Arslanoğlu'nun diğer örgüt mensubu Danıştay üyeleriyle İstanbul'da FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yurt dışına çıkmadan önce kaldığı dershanedeki özel odayı ziyaret ettiği vurgulandı.
Arslanoğlu'nun, örgütün tepe yöneticileriyle de bağlantısına dikkati çekilen esas hakkındaki mütalaada, sanığın böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle FETÖ'nün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı kaydedildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikim, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle FETÖ'deki konumu itibarıyla bu oluşumun, terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, Arslanoğlu hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmasının istenmediği bildirildi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın "örgüt üyesi olma" suçundan, TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Sanığın son karar merci Danıştayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eş değer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi istendi.
Mütalaaya karşı söz verilen Arslanoğlu ve avukatı, esas hakkındaki savunmalarını hazırlamak için süre verilmesi talebini iletti.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 10 Nisan'a bırakıldı.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ YILMAZ TOSUN'A 15 YIL HAPİS TALEBİ
6 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul salonunda görülen duruşmada, eski Yargıtay üyesi Yılmaz Tosun hakim karşısına çıktı.
Duruşmada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca esas hakkındaki mütalaa verildi.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere göre sanığın örgüt içinde yer aldığı, FETÖ'nün talimatıyla 2011'de Yargıtay üyeliğine seçildiği, seçildikten sonra da örgüt faaliyetlerini sürdürdüğü belirtildi.
Ankesörlü telefonla da aranmış
Mütalaada, Yılmaz Tosun'un, ardışık ve periyodik olarak ankesörlü telefondan arandığına ilişkin kayıtlara da yer verildi. Aynı sabit telefonlardan, FETÖ üyeliğinden yargılanan bazı eski yüksek yargı üyelerinin de arandığının tespit edildiği bildirildi.
Bu şekilde sanığın örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle, örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı ifade edildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyo-kültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun bir terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğu vurgulanan mütalaada, bu nedenlerle Tosun hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmasının istenmediği belirtildi.
Esas hakkındaki mütalaada, Tosun'un örgüt üyesi olma suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Mütalaada, sanığın örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip kazandığı statüsüne eş değer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması, son karar mercisi Yargıtayda görevlendirilmesi ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edildi.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 10 Nisan'a bırakıldı.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ HÜSEYİN GÜNGÖR BABACAN'IN SES KAYDI DURUŞMADA DİNLENDİ
6 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesinde FETÖ üyeliği suçundan yargılanan eski Yargıtay üyesi Hüseyin Güngör Babacan'ın, Digitürk aboneliğiyle ilgili operatörle yaptığı konuşmaya ait ses kaydı dava dosyasına girdi.
Yargıtay 9. Ceza Dairesinde görülen duruşmada, Digitürk aboneliğini neden iptal ettirdiği sorulan Babacan, ailesinin başka bir adrese taşınması nedeniyle aboneliğini iptal ettiğini ileri sürmüştü. Ancak Digitürk'ten istenen ses kaydı, Babacan'ı ele verdi. Sanığın, izlemek istediği kanallar kapatıldığı için iptal başvurusu yaptığı, ses kaydıyla tespit edildi.
Sanık Hüseyin Güngör Babacan, duruşma sırasında asla böyle bir durumun olmadığını ileri sürerek, gerekirse ses kaydının dinletilmesini istemişti.
Ses kaydında Babacan'ın, Digitürk görevlisinin "İptal nedeninizi öğrenebilir miyim?" sorusuna "Rızam dışında kanalları kapatmanız." yanıtını verdiği duyuldu.
HEYETİ TEHDİT ETMİŞTİ
Babacan, duruşmada, tuttuğu futbol takımına kızınca zaman zaman "Kapatacağım." diyerek Digitürk'ü aradığını iddia etmiş, mahkeme başkanının temmuz ayında tuttuğu takımla ilgili ne tür bir sıkıntı yaşanmış olabileceğini sorması üzerine, "Yemin ediyorum bu konuşma o tarihte olmadı. Eğer o tarihte olduysa bütün suçlamaları kabul ediyorum." savunmasını yapmıştı.
Sanık Hüseyin Güngör Babacan, son duruşmada, tavırları nedeniyle salondan çıkarıldığı sırada mahkeme heyetini "Nasıl olsa sizi yargılayacağız." diye tehdit etmişti.
Yargıtay üyeliğine 24 Şubat 2011'de seçilen Babacan, MHP'li muhaliflerin 2016'da olağanüstü kongreyi toplamasına dair yerel mahkeme kararını onayan Yargıtay 18. Hukuk Dairesi üyesi olarak görev yapıyordu.
İddianamede sanığın, hakimlik mesleğine girmesinden itibaren örgüt toplantılarına katıldığı, FETÖ'nün etkin olduğu dönemde elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla Yargıtaya üye olarak seçildiği belirtildi.
Babacan'ın örgütün gizli haberleşme programı ByLock kullandığı tespitine yer verilen iddianamede, sanığın sorumlu olduğu gruba örgütün talimatlarını ilettiği, hiyerarşik yapı içinde yer aldığı kaydedildi.
Savunmasında, birilerinin kendisine referans olmasıyla değil, kendi gücüyle Yargıtaya üye seçildiğini ileri süren Babacan, evinde örgüt toplantıları yapıldığı ve himmet topladığı yönündeki beyanları reddetmişti.
ByLock'a farklı tarihlerde 41 kez giriş yaptığı, diğer kullanıcılar tarafından "H.Babacan", "18.Hank" olarak kaydedildiği tespit edilen sanık Babacan, ByLock'u kesinlikle kullanmadığını iddia etmiş, "Telefonu zaman zaman odamızda unutup evimize gidiyorduk. Müzakerede olduğumuz zamanlarda da odamızda ya da müdürün yanında şarjda duruyordu. O arada yüklenmiş olabilir." savunmasını yapmıştı.
KANALLAR 8 EKİM 2015'TE KAPATILMIŞTI
Digitürk platformunda yayında olan Samanyolu ve İpek Medya gruplarının televizyonları, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma gerekçesiyle 8 Ekim 2015'te yayından kaldırılmıştı.
Digitürk, konuyla ilgili müşterilerine şu bilgilendirmeyi yapmıştı:
"Değerli Müşterilerimiz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 'Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu' tarafından yapılan bir soruşturma ile ilgili olarak şirketimize resmi bir yazı tebliğ edilmiştir. Söz konusu yazının içeriği gereği yasal zorunluluktan dolayı Kanaltürk, Samanyolu TV, Mehtap TV, S Haber (Samanyolu Haber), Bugün TV, Yumurcak TV ve Irmak TV kanalları, platformumuzdan çıkarılmıştır. Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz."
Bu kanalların platformdan çıkarılmasının ardından örgüt mensuplarının tepki olarak Digitürk aboneliklerini iptal ettirdikleri basına yansımıştı.
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından açılan davalarda, FETÖ üyeliği suçlaması için Bank Asya'ya para yatırma ve ByLock kullanma delillerinin arasına, o dönemde Digitürk aboneliğini iptal ettirme de girdi.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ YAHYA MEMİŞ'E 7 YIL HAPİS
7 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, tutuklu sanık eski Yargıtay üyesi Yahya Memiş, avukatı ve yakınları katıldı.
Esas hakkındaki savunmasını yapması için söz verilen Memiş, kendisine yönelik suçlamaları reddetti. FETÖ üyesi olmadığını öne süren Memiş, hakkındaki tanık beyanlarını da kabul etmedi.
Son sözleri sorulan Memiş, beraat ve tahliyesini istedi.
Karar
Aranın ardından toplanan heyet tarafından alınan karar, heyete başkanlık eden Yargıtay 9. Ceza Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından okundu.
Karara göre, sanık Yahya Memiş'e, "FETÖ/PDY'ye üye olmak" suçundan Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince alt sınırdan uzaklaşarak 6 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza yarı oranında artırılarak 9 yıla çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali göz önünde bulundurularak TCK'nin 62. maddesi uyarınca cezasında altıda bir oranında indirim yapıldı ve 7 yıl 6 aya indirildi.
Memiş'in tutuklu bulunduğu sürenin infazından düşülmesine, hakkında denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanmasına karar verildi.
Tutuklu kaldığı süre göz önünde bulundurularak sanığın adli kontrol şartıyla tahliyesi kararlaştırıldı. Sanığa, yurt dışına çıkış yasağı ve ayda bir kolluk birimine imza verme şartı getirildi.
Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabiliyor. Temyiz istemini Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ AHMET KÜTÜK'E 11 YIL HAPİS
7 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, tutuklu sanık eski Yargıtay üyesi Ahmet Kütük ve avukatı katıldı.
Esas hakkındaki savunmasını yapması için söz verilen Kütük, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Aranın ardından toplanan Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin oy birliğiyle aldığı karar, heyete başkanlık eden Daire Üyesi Abdurrahman Orkun Dağ tarafından okundu.
Karara göre, sanık Ahmet Kütük'ün, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak" suçunun sabit olduğu, bu nedenle sanığa Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince, kastın yoğunluğu, örgüt içindeki konumu dikkate alınarak, alt sınırdan uzaklaşılarak 8 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza artırılarak 12 yıla çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali göz önünde bulundurularak, TCK'nin 62. maddesi uyarınca indirim uygulandı ve cezası 11 yıla indirildi.
Heyet, sanığın tutuklu bulunduğu sürenin infazından düşülmesine ve sanık hakkında tutukluluk şartlarının devam ettiğine karar verdi.
Karara karşı temyiz yoluna başvurulabiliyor. Temyiz istemini Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
Esas hakkındaki mütalaada, Ahmet Kütük'ün Yargıtayın hukuk daireleri sorumlusu eski üye Ali Akın'ın bir altında bulunan ve talimatları diğer üyelere ulaştırması için ilettiği "grup sorumlusu abi"lerden olduğu belirtiliyordu.
Örgütün haberleşme amaçlı dağıttığı tabletlerin güncellenmesi, takip edilecek dosyalarla ilgili koordinasyonun sağlanması gibi görevleri yürüttüğü de tespit edilen Ahmet Kütük'ün ayrıca dava takip biriminde çalıştığı, Yargıtay içinde örgütsel taktik belirlenmesinde önemli rol oynadığı belirlenmişti.
ByLock'u etkin kullanan sanığın yazışmalarına da yer verilen mütalaada, sanığın diğer yargı mensuplarıyla Ankara'daki bir ankesörlü telefondan ardışık arandığına ilişkin kayıtlar da yer almıştı.
ESKİ DANIŞTAY ÜYESİ İBRAHİM GÜNENÇ'E 15 YIL HAPİS TALEBİ
7 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul salonunda görülen duruşmaya eski Danıştay üyesi tutuklu sanık İbrahim Günenç bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Sanığın avukatı da salonda hazır bulundu.
Dosyaya gelen belgelerin okunmasının ardından Yargıtay Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan esas hakkındaki mütalaa, duruşma savcısı tarafından açıklandı.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelerin anlatıldığı mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere göre sanığın staj döneminden itibaren örgütün içinde yer aldığı, FETÖ'nün talimatıyla 2011'de Danıştay üyeliğine seçildiği, seçildikten sonra da örgüt faaliyetlerini sürdürdüğü kaydedildi.
Sanığın ankesörlü telefondan arandığına ilişkin kayıtlara da yer verilen mütalaada, aynı sabit telefonlardan FETÖ üyeliğinden yargılanan bazı eski yüksek yargı üyelerinin de arandığının tespit edildiği belirtildi.
Mütalaada ayrıca FETÖ mensubu Danıştay üyelerinin örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in İstanbul Altunizade'deki FEM dershanesinin üst katında kaldığı boş odaya yaptıkları ziyarete sanığın da katıldığı ifade edildi.
İstenen ceza
Sanığın örgütün hiyerarşik yapısına bu şekilde dahil olduğu, sıkı bir disiplinle örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı kaydedildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyo-kültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, bir terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, bu nedenlerle sanık hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmasının istenmediği belirtildi.
Esas hakkındaki mütalaada İbrahim Günenç'in, örgüt üyesi olma suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Mütalaada, sanığın örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip kazandığı statüye eş değer şekilde yüksek yargı içinde konumlandırılması, son karar mercisi Danıştay'da görevlendirilmesi ve örgütün mahrem yapısı içinde bulunduğu hususları dikkate alınarak suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edildi.
Suçlamaları reddetti
Esas hakkında mütalaaya karşı söz alan sanık İbrahim Günenç, eski Danıştay üyelerinin, örgüt elebaşı Gülen'in İstanbul FEM dershanesinin üst katında kaldığı boş odaya yaptıkları ziyarete kesinlikle katılmadığını ileri sürdü.
Ankesörlü telefon aramasını da kabul etmeyen sanık Günenç, ByLock kullanmadığını, Bank Asya'da hesabının olmadığını, hakkında somut suç delili bulunmadığını iddia ederek, tahliyesine karar verilmesini istedi. Sanık İbrahim Günenç ve avukatı, esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre talep etti.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 16 Nisan'a bırakıldı.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ İSMAİL ERGÜN'E 7 YIL HAPİS
11 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, tutuksuz sanık eski Yargıtay üyesi İsmail Ergün, avukatı ve yakınları katıldı.
Esas hakkındaki savunmasını yapması için söz verilen Ergün, kendisine yönelik suçlamaları reddetti. FETÖ üyesi olmadığını öne süren Ergün, hakkındaki iddiaları kabul etmedi.
Son sözleri sorulan Ergün, beraatini istedi.
Karar
Aranın ardından toplanan heyet tarafından alınan karar, heyete başkanlık eden Yargıtay 9. Ceza Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından okundu.
Karara göre, sanık İsmail Ergün'e, "FETÖ/PDY'ye üye olmak" suçundan Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince alt sınırdan uzaklaşarak 6 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza yarı oranında artırılarak 9 yıla çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali göz önünde bulundurularak TCK'nin 62. maddesi uyarınca altıda bir oranında indirim yapıldı ve ceza 7 yıl 6 aya indirildi.
Hakkında adli kontrol kararına hükmedilen tutuksuz sanık Ergün'e, yurt dışına çıkış yasağı getirildi.
Temyiz yoluna başvurulması halinde, istemi Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
ESKİ HSYK ÜYESİ KERİM TOSUN'UN 9 YIL HAPİS CEZASI ETKİN PİŞMANLIK NEDENİYLE 2 YIL'A İNDİRİLDİ
11 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, tutuksuz sanık eski HSYK üyesi Kerim Tosun ve avukatı katıldı.
Esas hakkındaki savunmasını yapması için söz verilen Tosun, kendisinin, yüksek yargı mensupları arasında FETÖ'ye ilişkin ilk ifade veren kişi olduğunu söyledi.
"Cemaat" olarak bildiği yapıda dini bilgileri öğrenmek için yer aldığını savunan Tosun, söz konusu yapının silahlı terör örgütü olduğunu bilmediğini ileri sürdü.
Devlet düşmanı olmadığını, FETÖ'yle ilgili ifade vermesinin devletin yanında bulunduğunu gösterdiğini belirten Tosun, "Kumpas davalarında yer almadım, haksızlık yaptığım dosya yoktur. Hataya düştüm, pişmanım." dedi.
Sanık Tosun, örgüte ilişkin bildiklerini söylediğini, söylemeye de devam edeceğini dile getirdi.
Karar
Aranın ardından toplanan heyet tarafından alınan karar, heyete başkanlık eden Yargıtay 9. Ceza Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından okundu.
Karara göre, sanık Kerim Tosun'a, "FETÖ/PDY'ye üye olmak" suçundan Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince alt sınırdan uzaklaşarak 6 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza yarı oranında artırılarak 9 yıla çıkarıldı.
Sanığın, etkin pişmanlık göstererek itirafta bulunması, örgütün yapısı, faaliyetleri hakkında faydalı bilgiler vermesi nedeniyle TCK'nin etkin pişmanlığa yönelik 221/4. maddesindeki hüküm gereğince ceza, 5/8 oranındaki indirimle 3 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına çevrildi.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali göz önünde bulundurularak TCK'nin 62. maddesi uyarınca altıda bir oranında indirim yapıldı ve ceza 2 yıl 9 ay 22 güne indirildi.
Tosun, hakkında denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanmasına karar verildi.
Temyize gidilmesi halinde, istemi Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
ESKİ DANIŞTAY ÜYESİ MEHMET SÖNMEZ'E 15 YIL HAPİS TALEBİ
12 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, tutuklu sanık Sönmez ve avukatı katıldı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Kara, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere göre sanık Sönmez'in, FETÖ içerisinde yer aldığı belirtildi.
Terör örgütü mensuplarının, 2010'da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK) çoğunluğu ele geçirmelerinin ardından yapılan toplantılarda, sanığın, Danıştay üyeliğine seçilmesine karar verilen isimler arasında yer aldığı vurgulanan mütalaada, Sönmez'in tetkik hakimliği döneminde başlayan örgüt üyeliğinin Danıştaydaki görevi süresince de devam ettiği bildirildi.
Mütalaada, Sönmez'in diğer örgüt mensubu Danıştay üyeleriyle İstanbul'da FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yurt dışına çıkmadan önce kaldığı dershanedeki özel odayı ziyaret ettiği vurgulandı.
Sanığın, örgütün sivil ve yargı kanadıyla bağlantısına dikkat çekilen mütalaada, Sönmez'in örgütün hücre yapılanmasında yer aldığı aktarıldı.
Esas hakkındaki mütalaada, Sönmez'in, böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle FETÖ'nün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi olmak" suçunu işlediği sonucuna varıldığı ifade edildi.
15 yıla kadar hapis istemi
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın, eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, Sönmez hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması talep edildi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın, TCK'nin 314/2. ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1. maddeleri uyarınca "terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Sanığın son karar merci Danıştayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eş değer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edildi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatı, esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 16 Nisan'a bırakıldı.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ MEHMET USLU'YA 13 YIL HAPİS
12 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) yargıya yerleştirdiği ilk 7 isim arasında sayılan tutuklu sanık eski Yargıtay üyesi Mehmet Uslu ve avukatı katıldı.
FETÖ'nün talimatıyla Yargıtay üyeliğine seçildiği, örgütün gizli haberleşme sistemi ByLock kullandığı, ByLock yazışmalarında adının örgüt üyesi olarak geçtiği ve FETÖ'nün yargıya yerleştirdiği ilk yedi isimden birisi olduğu belirtilen Mehmet Uslu, esas hakkındaki savunmasını yaptı.
Hakkındaki suçlamaları reddeden Uslu, beraatına karar verilmesini istedi.
Karar
Verilen aranın ardından toplanan Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin oy birliğiyle aldığı karar, heyete başkanlık eden Daire Üyesi Abdurrahman Orkun Dağ tarafından okundu.
Kararda, sanık Mehmet Uslu'nun, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak" suçunun sabit olduğu, bu nedenle sanığa Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince "kastın yoğunluğu, örgüt içindeki konumu" dikkate alınarak, alt sınırdan uzaklaşılarak 9 yıl hapis cezası verildiği belirtildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza artırılarak 13 yıl 6 aya çıkarıldı.
Sanığın duruşmalarda pişmanlığının gözlemlenmemesi nedeniyle TCK'nin 62. maddesindeki indirim uygulanmadı.
Heyet, sanığın tutuklu bulunduğu sürenin infazından düşülmesine ve sanık hakkında tutukluluk şartlarının devamına karar verdi.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ REFİK SARIOĞLU'NA 15 YIL HAPİS TALEBİ
12 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen tutuklu sanık eski Yargıtay üyesi Refik Sarıoğlu ve avukatı katıldı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere göre sanık Sarıoğlu'nun Fetullahçı Terör Örgütü içerisinde yer aldığına işaret edildi.
Mütalaada, sanığın hakimlik yaptığı dönemde başlayan örgüt üyeliğinin Yargıtay'daki görev süresince de devam ettiği aktarıldı.
FETÖ'nün, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK) 2010'da çoğunluğu ele geçirmesinin ardından Sarıoğlu'nun Yargıtay üyeliğine seçildiğinin bildirildiği mütalaada, sanığın örgüt toplantılarında da yer aldığı vurgulandı. Örgüte "himmet" adı altında para veren sanığın, ankesörlü telefonlardan arandığı ifade edildi.
Mütalaada, Sarıoğlu'nun, FETÖ'nün sivil ve yargı kanadıyla hareket ettiğine değinildi.
Esas hakkındaki mütalaada sanığın böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "silahlı terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı kaydedildi.
"Ceza alt sınırdan uzaklaşılarak verilsin"
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, sanık hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmasının istenmediği belirtildi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın "örgüt üyesi olma" suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Sanığın son karar merci Yargıtayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eşdeğer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususların dikkate alınarak suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi istendi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatı, esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre talep etti.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 13 Mart'a bırakıldı.
ESKİ AYM ÜYESİ ALPARSLAN ALTAN'A 15 YIL HAPİS TALEBİ
12 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili tutuklu sanık Alparslan Altan, avukatı ve yakınları katıldı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Kara, sanık hakkında hazırlanan esasa ilişkin mütalaayı okudu.
Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Altan'ın daha sonra yüksek mahkemede başkanvekilliği görevinde bulunduğunun hatırlatıldığı mütalaada, sanığın Anayasa Mahkemesi üyeliği sürecinde Fetullahçı Terör Örgütü ile bağlantısının devam ettiği belirtildi.
Mütalaada, Fetullahçı Terör Örgütü'nün toplantılarının Altan'ın evinde yapıldığı bildirildi.
Örgüt tarafından Altan'a özel cep telefonu ve bu telefonda kullanmak üzere hat verildiğinin aktarıldığı mütalaada, telefon ve hattın örgütün sivil imamı tarafından temin edilerek, FETÖ'nün Anayasa Mahkemesi sorumlusu aracılığıyla Altan'a iletildiği belirtildi.
Mütalaada, sanığın kullandığı cep telefonu hattının kontör yüklemelerinin de sivil imamca yapıldığı, bu hat üzerinden sadece internet veri akışı sağlandığı ifade edildi.
Eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın tutuklandıktan sonra yaptığı bireysel başvurunun Anayasa Mahkemesince oy çokluğuyla kabul edilemez bulunduğuna işaret edilen mütalaada, bu kararda Altan'ın diğer örgüt mensubu eski yüksek mahkeme üyesi Erdal Tercan'la birlikte karşı oy kullandığı kaydedildi.
"Selahattin" kod adını kullandı
Esas hakkındaki mütalaada, Altan ve Tercan'ın muhalefet şerhlerinin örgütün yüksek mahkemeden sorumlu sivil imamının ve sorumlusunun yaptığı ByLock görüşmelerinde de gündeme geldiği belirtildi.
Altan'ın örgütteki kod adının "Selahattin" olduğunun tespitine değinilen mütalaada, diğer Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarıyla sanık arasındaki para transferlerine de vurgu yapıldı.
Mütalaada, örgüt yöneticilerince Anayasa Mahkemesi'nde başvurular başta olmak üzere, çeşitli konularda Altan'a talimatlar verildiği kaydedildi.
Esas hakkındaki mütalaada, eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Altan'ın böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle FETÖ'nün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi olmak" suçunu işlediği sonucuna varıldığı ifade edildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın, eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, Altan hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması istendi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın, TCK'nin 314/2. ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1. maddeleri uyarınca "terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Sanığın Anayasa Mahkemesi'nde görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eş değer şekilde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi istendi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatı, esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 6 Mart'a bırakıldı.
ESKİ DANIŞTAY ÜYESİ BEDRETTİN IŞILDAK
12 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Danıştay üyesi Bedrettin Işıldak hakim karşısına çıktı.
Anayasada 2010'daki değişikliğin ardından yeni oluşturulan HSYK döneminde örgüt talimatıyla Danıştay üyesi seçildiği, FETÖ içinde yer aldığı, seçildikten sonra da örgüt faaliyetlerini sürdürdüğü belirtilen Işıldak, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Sanık Işıldak, FETÖ mensubu Danıştay üyelerinin örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in İstanbul Altunizade'deki FEM dershanesinin üst katında kaldığı boş odaya yaptıkları ziyarete katıldığı iddiasını da kabul etmedi.
Duruşma savcısı ise sanığa, "Bu toplantıya katılmadığınızı söylüyorsunuz ancak aynı günlerde cep telefonunuz 5 gün boyunca kapalı. Bunun nedeni nedir?" diye sordu.
Işıldak, telefonun çok eski olduğunu, sık sık bataryasının bittiğini, adli tatilde de genellikle telefonunu kapattığını savundu.
Sorular üzerine Danıştay üyesi seçildikten sonra üyelerin oyuyla Danıştay Başkanlar Kuruluna da seçildiğini anlatan Işıldak, hukuksuz hiçbir eylemi bulunmadığını iddia etti.
Aranın ardından toplanan mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Sanık hakkında ifade veren bazı tanıkların dinlenmesi için duruşmanın 17 Nisan'a bırakılması kararlaştırıldı.
ESKİ YSK ÜYESİ ALİ KAYA'YA 15 YIL HAPİS TALEBİ
13 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği suçundan yargılanan eski Yargıtay ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyesi tutuklu sanık Ali Kaya, avukatı ve yakınları katıldı.
Dosyaya gelen belgelerin okunmasının ardından Yargıtay Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan esas hakkındaki mütalaa, duruşma savcısı Mutahhar Keleşoğlu tarafından açıklandı.
Mütalaada, sanığın, Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı görevini yürütürken örgütün talimatıyla Yargıtay üyesi, yine FETÖ'nün Yargıtay içindeki organizasyonuyla YSK üyeliğine seçildiği belirtildi.
Sanığın adına kayıtlı cep telefonuyla örgütün şifreli haberleşme sistemi ByLock'u "Kayalar79" kullanıcı adıyla kullandığı, diğer FETÖ mensuplarıyla buradan yazıştığı, 2014-2015 yıllarında ByLock'a 2 bin 561 kez bağlandığı tespitleri yer aldı.
Kaya'nın ankesörlü telefondan arandığına ilişkin kayıtlara da yer verilen mütalaada, aynı sabit telefonlardan FETÖ üyeliğinden yargılanan bazı eski yüksek yargı üyelerinin de arandığının tespit edildiği belirtildi.
Sanığın Bank Asya'da 2013'ten sonra kızı adına açtığı hesaba para yatırdığı, çocuklarını örgütün eğitim birimi sorumluluğuna verdiği de anlatılan mütalaada, Kaya'nın bu şekilde örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle FETÖ'nün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacı doğrultusunda hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı bildirildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın, eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyo-kültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, bir terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğu vurgulanan mütalaada, bu nedenlerle Kaya hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmasının istenmediği ifade edildi.
Esas hakkındaki mütalaada sanık Ali Kaya'nın, örgüt üyesi olma suçundan TCK'nın 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Mütalaada, sanığın örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip kazandığı statüye eşdeğer şekilde yüksek yargı içinde konumlandırılması, FETÖ'nün mahrem yapısı içinde bulunduğu hususları dikkate alınarak suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edildi.
Söz verilen sanık Ali Kaya ve avukatı, esas hakkındaki savunma hazırlamak için süre istedi ve tahliye talebinde bulundu.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 18 Nisan'a bırakıldı.
ESKİ ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ (AYİM) ÜYESİ SALİH BUÇUKOĞLU
13 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay Genel Kurul salonunda görülen duruşmaya, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrası görevinden ihraç edilen ve hakkında örgüt üyeliğinden dava açılan eski Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) üyesi tutuksuz sanık Salih Buçukoğlu ve avukatı Erhan Tokatlı katıldı.
Duruşmada, sanık ve avukatına bir önceki celse yarım kalan savunmalarını tamamlamaları için söz verildi.
Darbecilerce hazırlanan sıkıyönetim mahkemeleri listesinde yer aldığı, AYİM'de kurmay subayların teamülde görev süresi 2 yıl iken 4 yıl görev yaptığı, örgütün stratejisi, amaçları, faaliyetleri doğrultusunda sıkı bir disiplinle hareket ettiği öne sürülen sanık Salih Buçukoğlu, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Darbecilerce hazırlanan sıkıyönetim mahkemeleri listesinde herhangi bir görevlendirmesinin olmadığını ve listede isminin bulunmadığını savunan Buçukoğlu, liste incelendiğinde bunun görülebileceğini söyledi.
AYİM'de teamüllere aykırı şekilde 2 yıldan fazla çalıştığı yönündeki suçlamayı kabul etmeyen sanık, AYİM'de, görev süresi 4 yılı bulan başka üyelerin de olduğunu örneklerle anlattı.
AYİM'de, Aralık 2013'te yapılan Uyuşmazlık Mahkemesi üyeliği seçiminde kurmaylıktan gelen üyelerin teamüllere aykırı şekilde toplu hareket ettiklerinin belirtildiğini aktaran Buçukoğlu, bu seçimde teamüllere uygun olarak en kıdemli üyeye oy verdiğini, blok oy verenlere katılmadığını iddia etti.
Sanık Buçukoğlu, AYİM 1. Dairesinde görev yaptığı sürede, ihraç edilen personelle ilgili ret oyu kullandığını, özellikle Jandarma Atama Daire Başkanlığında görevden alınanların açtıkları davalarda ret oyu verdiğini anlattı.
Farklı gerekçelerle FETÖ kumpasına maruz kalan personelin açtıkları davalarda ise bu kişiler lehine oy kullandığının görüleceğini savunan Buçukoğlu, FETÖ mağdurları Ahmet Zeki Üçok, Ata Türkeri gibi isimlerin davalarında lehe oy kullandığını belirtti.
Sanık Buçukoğlu, AYİM'de askeri hakim değil, kurmay subay üye olarak görev yaptığını, meslek hayatında kurslara, yurt dışına gönderilmediğini, aile fertlerinde FETÖ soruşturması geçiren kimsenin bulunmadığını, örgütün gizli haberleşme sistemi ByLock'u kullanmadığını ileri sürerek, beraat talebinde bulundu.
Sanık avukatı Erhan Tokatlı da AYİM 1. Daire'nin kararlarından örnekler verdi. Müvekkilinin görev yaptığı süreçteki 811 atama kararı davasından yüzde 97'sine ret oyu verdiğinin görüleceğine işaret ederek, kararları mahkemeye sunan Tokatlı, müvekkiline haftada iki kez kolluk birimine imza verme şeklinde uygulanan adli kontrol şartının kaldırılması veya hafifletilmesini istedi.
Aranın ardından yeniden toplanan mahkeme heyeti, sanığın haftada iki kez olan imza verme şartını ayda bire çıkardı, yurt dışına çıkış yasağının devam etmesine karar verildi.
Eski AYİM Başsavcısı Celal Işıklar, eski AYİM üyeleri Kenan Kenan, Hamdi Demiralay'ın da arasında bulunduğu tanıkların dinlenmesi kararlaştırıldı.
Duruşma, 7 Mayıs'a bırakıldı.
ESKİ ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ (AYİM) ÜYESİ TURGAY AKGÜL
13 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrası görevinden ihraç edilen ve hakkında örgüt üyeliğinden dava açılan eski Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) üyesi tutuksuz sanık Turgay Akgül ve avukatı katıldı.
Duruşmada savunma yapan Akgül, suçlamaları reddetti.
Örgütün şifreli haberleşme ağı "ByLock" kullanıcısı olmadığını, ankesörlü telefondan FETÖ'nün sivil imamlarıyla irtibatının bulunmadığını ileri süren Akgül, beraatını istedi.
Akgül'ün savunmasının ardından tanık sıfatıyla eski AYİM Başsavcısı Celal Işıklar dinlendi.
Sanığı AYİM'de görev yaptığı sürede tanıdığını belirten Işıklar, Turgay Akgül'ün örgüt lehine ve aleyhine herhangi bir ifadesine şahit olmadığını anlattı.
Tanık eski AYİM Üyesi Fikret Eres ise sanıkla aynı dairede görev yaptığını hatırlattı. Eres, mahkeme heyetinin sorusu üzerine, sanığın kendisine kararlara yönelik herhangi bir telkinde bulunmadığını kaydetti.
Tanık olarak dinlenen eski AYİM üyesi Kenan Kenan, sanık Akgül'ü AYİM'de görev yaptığı sürede tanıdığını bildirdi.
Kendisinin FETÖ ile mücadele ettiğini belirten Kenan, Uyuşmazlık Mahkemesi seçim sürecinde yaşananları anlattı.
Seçimlerde kurmay subaylıktan gelen üyelerin organize hareket ettiğini, bu kişilerin en kıdemsiz üyelerden Cemil Çelik'e oy verdiklerini bildiren Kenan, Çelik'in adaylık beyanında bulunmamasına ve kıdemsiz olmasına rağmen, kurmay subaylıktan gelenlerin oyunu almasının organize hareketi gösterdiğini vurguladı.
Bu nedenle Uyuşmazlık Mahkemesi seçiminde, kendisini cezalandırmak, FETÖ mensubu üyeyi seçmek için çalışıldığını kaydeden Kenan, "Kurmay subaylıktan gelenler, birlikte hareket ederek Cemil Çelik'e oy verdiler. Kurmay subaylıktan gelen bu üyelerin Harp Akademisine giriş tarihi 2003 ve sonrasıdır. Harp Akademisine 2003'ten sonra girenlerin çoğunluğu FETÖ mensubudur. Çünkü soruları çalıyorlardı." dedi.
Duruşmada, eski AYİM Üyesi Metin Ulukanlıgil de tanık olarak dinlendi.
Tanık beyanlarının ardından mahkeme heyeti, sanığın tutuksuz yargılanmasının devamını kararlaştırarak, duruşmayı erteledi.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ NECATİ MERAN'A 8 YIL HAPİS
14 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, "FETÖ kumpas mağduru" olarak bilinen eski İstanbul İl Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Hüseyin Kurtoğlu ile 5 subayın, "bir tutuklunun hürriyetini kısıtladıkları" iddiasıyla mahkum edilmesine ilişkin yerel mahkeme kararını onayan Yargıtay üyeleri arasında bulunan eski Yargıtay üyesi Necati Meran, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşmada, Meran'ın avukatı da hazır bulundu.
Esas hakkındaki savunmasını yapması için söz verilen Meran, suçlamaları reddetti.
Savunmasının ardından son sözleri sorulan tutuklu sanık Necati Meran, beraatini istedi.
Karar
Aranın ardından toplanan heyet tarafından alınan karar, heyete başkanlık eden Yargıtay 9. Ceza Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından okundu. Karara göre, sanık Meran'a, "FETÖ'ye üye olmak" suçundan Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince alt sınırdan uzaklaşılarak 7 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza yarı oranında artırılarak 10 yıl 6 aya çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali göz önünde bulundurularak, TCK'nin 62. maddesi uyarınca altıda bir oranında indirim yapıldı ve cezası 8 yıl 9 aya indirildi.
Mahkeme heyeti, Meran'ın tutukluluk halinin devamına da hükmetti.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ İLYAS ALTAN
14 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, tutuksuz sanık eski Yargıtay üyesi İlyas Altan hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık avukatı ve yakınları katıldı.
Duruşmada, sanık hakkında ifade veren tanıklar dinlendi.
Eski Yargıtay üyesi Mustafa Kemal Özçelik, sanığın örgüt mensubu olduğu yönünde duyumu bulunduğunu ancak somut bilgisinin olmadığını söyledi.
Eski Yargıtay üyesi Günal Akyol da sanık Altan ile 1990'lı yıllarda örgütün sohbet toplantılarına katıldığını, sonrasıyla ilgili bilgisinin bulunmadığını belirtti.
Altan'ın, Yargıtay üyesi seçildikten sonra da yapıyla hareket ettiğini düşündüğünü aktaran Akyol, ancak somut bilgi ve görgüsünün bulunmadığını kaydetti.
Sanık Altan ise tanık beyanlarının somut delil içermediğini öne sürerek reddetti.
Mahkeme heyeti, gelecek duruşmada bazı tanıkların dinlenmesine, tutuksuz sanık hakkındaki adli kontrol hükümlerinin devamına karar verdi. Duruşma ertelendi.
Diğer sanık Gürtekin'in davası
Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki duruşmada daha sonra eski Yargıtay üyesi tutuksuz sanık Eray Gürtekin yeniden hakim karşısına çıktı.
Duruşmaya, sanık Gürtekin ve yakınları ile avukatı katıldı.
Duruşmada, eski Yargıtay üyesi İlhami Dal tanık olarak dinlendi.
Dal, sanığı Yargıtaya gelmeden önce tanımadığını, o dönemki adıyla "örgüt mensubu" olduğu yönünde duyumları bulunduğunu, ancak somut bir bilgisinin olmadığını söyledi.
Mahkeme heyetinin soruları üzerine İlhami Dal, sanığın himmet verdiği, örgüt toplantılarına katıldığı, örgüt mensupları için oy istediği yönünde bir bilgisinin bulunmadığını ifade etti.
Duruşmada, daha sonra gelen bilgi ve belgeler okundu.
Sanığın, Atatürk Havalimanı'nda örgütün sivil imamlarından bir kişiyle baz çakışması bulunduğu tespit edildi.
Sanık Gürtekin, Yargıtayın Fransa'ya yaptığı resmi gezi kapsamında, şu an hala görevde bulunan bazı Yargıtay üyeleriyle bu ülkeye gittiğini, belirtilen tarihin de bu geziye denk geldiğini savundu.
Mahkeme heyeti, gelecek duruşmada bazı tanıkların dinlenmesine, tutuksuz sanık hakkındaki adli kontrol hükümlerinin devamına karar verdi. Duruşma ertelendi.
Paralel yapı-Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK üyelerine açılan davalar
Paralel yapı-08 Ekim (2017) 'Ankara 77 sanık Yüksek Yargı Yapılanması' soruşturması/fezlekesi (Yargıtay)
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(17 Şubat 2019, 11:26)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: