Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlerle ilgili 475 kişinin yargılandığı davanın görülmesine, savcının esasa ilişkin mütalaasına karşı sanık savunmalarıyla devam edildi.
13.10.2019 11:18 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlerle ilgili 475 kişinin yargılandığı davanın görülmesine, savcının esasa ilişkin mütalaasına karşı sanık savunmalarıyla devam edildi.
23.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, 20 Eylül'deki celsede sağlık sorunlarını gerekçe göstererek savunmasını tamamlamayan eski Konya Jandarma Bölge Komutanı tuğgeneral Timurcan Ermiş, kaldığı yerden beyanlarına devam etti.
Ermiş, dönemin Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Galip Mendi'yi derdest ettiğini reddederek, Mendi'ye karşı herhangi bir tehditte bulunmadığını cebir ve şiddete başvurmadığını savundu.
Mendi'yi alıkoymadığını öne süren Ermiş, Mendi'nin kendi isteğiyle Akıncı Üssü'ne gittiğini ve bu durumu bazı tanıkların da teyit ettiğini iddia etti.
Ermiş, 8 Kasım-12 Aralık 2014 tarihleri arasında örgütün şifreli haberleşme programı ByLock kullandığına yönelik tespiti de reddetti.
"ByLock" tespitinin yasa dışı olduğunu ileri süren Ermiş, adli soruşturmalarda bu programın delil olamayacağını savundu.
Askerlik hayatı boyunca "operasyonel hat" kullanmadığını belirten Ermiş, dava dosyasına giren delillerin hukuka uygun olarak toplanmadığını, yasada belirtilen usullere uygun işleme konulmadığını iddia etti.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
24.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, dönemin Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Galip Mendi'yi alıkoyan ekipte yer alan, eski astsubay Ertuğrul Özdemir esasa ilişkin savunma yaptı.
Olay tarihinde Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığında görevli olduğunu belirten Özdemir, akşam saatlerinde mesai arkadaşı Tuncer Nergis'in kendisini aradığını ve çağırdığı yere gittiğinde, eski Konya Jandarma Bölge Komutanı tuğgeneral Timurcan Ermiş, astsubaylar Oktay Esen ve Halil Kumcu'yu gördüğünü ifade etti.
Ermiş'in, önemli bir görev verildiğini belirterek bu süreçte kendisine yardımcı olmasını istediğini ifade eden Özdemir, daha sonra Gazi Orduevi'ne gittiklerini anlattı.
Ermiş'in, orduevinden ayrılmak üzere olan Mendi'nin yanına gittiğini anlatan Özdemir, ikilinin kısa süren görüşmesinden sonra Mendi'nin makam aracına bindiklerini söyledi.
Makam aracını takip ederek 3 araçla Akıncı Üssü'ne gittiklerini, burada Mendi'nin bir binaya girdiğini belirten Özdemir, kendilerinin de sabah saatlerine kadar binanın dışında beklediklerini ileri sürdü.
Özdemir, Mendi'yi terör tehdidinden kurtarıp güvenli bir bölgeye götürdüklerini düşündüğünü ve darbe girişiminden haberi olmadığını iddia etti.
Sabaha karşı darbe girişimini öğrendikten sonra nizamiyeden çıkmaya çalıştığını ancak üsten çıkmasına izin verilmediğini öne süren Özdemir, bir fırsatını bulup üssü terk ettikten sonra polislere sığındığını söyledi.
"ByLock" kullanıcısı olduğuna ilişkin tespiti de kabul etmeyen Özdemir, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
25.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, dönemin Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Galip Mendi'yi alıkoyan ekipte yer alan ve darbe girişiminden sonra Yunanistan'a kaçarken yakalanan sanık eski astsubay Halil Kumcu savunma yaptı.
Olay tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı Denetleme Başkan Yardımcısı Tümgeneral İbrahim Aydın'ın emir astsubayı olduğunu anlatan Kumcu, 15 Temmuz'da eski astsubay Tuncer Nergis'in kendisini aradığını ve acil bir görev olduğunu söylediğini aktardı.
Bunun üzerine Nergis'in evinin bulunduğu yere gittiğini söyleyen Kumcu, orada eski Konya Jandarma Bölge Komutanı Timurcan Ermiş ve birkaç astsubayı gördüğünü belirtti.
Ermiş'in, Orgeneral Mendi ile hassas bir konuyu görüşeceğini söylediğini aktaran Kumcu, bir süre sonra Mendi'nin bulunduğu Gazi Orduevi'ne gittiklerini söyledi.
Orduevi'ne gittikten sonra Ermiş'in, Mendi ile dışarı çıktığını, bir araca bindiğini ifade eden Kumcu, onların aracını takip ederek, Akıncı Üssü'ne gittiklerini ve orada sabaha kadar beklediğini iddia etti.
Görev bilinciyle hareket ettiğini ileri süren Kumcu, emekli Orgeneral Galip Mendi'ye karşı herhangi bir tehditte bulunmadığını, cebir ve şiddete başvurmadığını savundu.
"ByLock" kullanıcısı olduğuna ilişkin tespiti de kabul etmeyen Kumcu, adli soruşturmalarda bu programın delil olamayacağını öne sürdü.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Kumcu'nun da aralarında bulunduğu 6 FETÖ şüphelisi, 3 Haziran 2017'de Yunanistan'a kaçmaya çalışırken hudut birliklerince yakalanmıştı.
26.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi'yi alıkoyan ekibin içinde yer alan emir subayı sanık eski yarbay Murat Yılmaz, esasa ilişkin savunma yaptı.
Yılmaz, 15 Temmuz'da mesaisini bitirdikten sonra alışverişten eve dönerken eski Konya Jandarma Bölge Komutanı tuğgeneral Timurcan Ermiş'in kendisini arayarak Mendi'ye ulaşması gerektiğini söylediğini aktardı.
Ermiş'in önemli bir konu için komutanla yüz yüze görüşmesi gerektiğini söylediğini anlatan Yılmaz, "Komutanın Gazi Orduevi'nde düğüne katıldığını söyledim. Ermiş'te 'Konu önemli senin de olman lazım.' dedi. Saat 22.00 gibi Gazi Orduevinde buluştuk." diye konuştu.
Orduevinde, Mendi'nin yanına gittiğini ve Ermiş'in görüşme talebini ilettiğini belirten Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Komutanlar görüştü sonra birlikte makam aracına yöneldiler. Orduevine gittiğim sivil aracımın anahtarını orada arkadaşa verdim. Timurcan Ermiş toplantının Akıncı'da olduğunu söyledi. Oraya intikal ettik. 141'inci Filo nizamiyesinden sonra devam etmemize izin verilmedi. Sonra konuşup içeri girdik. Komutanı havacı bir subay karşıladı. Benim kapıda bekleyeceğimi söyledi. Toplantının uzun sürebileceğinden korumalara gidebilecekleri söyledik. Yorgunluk ve uykusuzluğum artması üzerine ben makam aracına biraz istirahat için geçtim. Sabah patlama sesleri ile uyandım."
Yılmaz, sabah saatlerinde üsten ayrıldığını daha sonra polise teslim olduğunu söyledi.
Olayların ortasında kaldığını gelinen aşamada suçsuzluğunun ortaya çıktığını savunan Yılmaz, "Esasa ilişkin mütalaada Mendi'yi hürriyetinden yoksun bıraktığım iddia edilmiştir ancak ben kimseye zor kullanmadım beraatımı istiyorum." diye konuştu.
Eski astsubay Oktay Esen'in savunmasının ardından duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
27.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Darbe girişimi sırasında Orgeneral Galip Mendi'yi derdest ederek Akıncı Üssü'ne götüren ekipte yer alan sanık eski astsubay Oktay Esen, dünkü celsede başladığı savunmasına devam etti.
Esen, 15 Temmuz akşamı eski astsubay Tuncay Nergis'in kendisini arayarak dönemin Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Galip Mendi'yi koruma görevinin eski Konya Jandarma Bölge Komutanı tuğgeneral Timurcan Ermiş'e verildiğini söylediğini aktardı.
Mendi'ye Akıncı Üssü'nde katılacağı bir toplantıya gitmesi için eşlik edileceğine yönelik emir aldığını ileri süren Esen, emir komuta zinciri içerisinde hareket ettiğini savundu.
Ermiş ile Mendi'nin bulunduğu Gazi Orduevi'ne geçtiklerini belirten Esen, Ermiş ile Mendi'nin kısa süreli bir görüşmenin ardından makam aracına bindiklerini, daha sonra Akıncı Üssü'ne gittiklerini ifade etti.
Akıncı Üssü'nde sabaha kadar araçta uyuduğunu ileri süren Esen, daha sonra polise teslim olduğunu anlattı.
Mütalaada, FETÖ'nün kriptolu haberleşme programı ByLock kullandığı ve örgüt üyesi olduğuna dair tespiti de kabul etmeyen Esen, beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya 30 Eylül Pazartesi devam edilecek.
30.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, darbe girişiminden önce Güvercinlik MEBS Grup Komutanlığında Plan Koordinasyon Astsubayı olarak görevli olan Cumali Pusat savunma yaptı.
Pusat, 15 Temmuz günü astsubay Oktay Esen'in kendisini arayarak Anıttepe'de buluşmak istediğini, sonrasında da Gazi Orduevi'ne çağırdığını belirtti. Bir şeyler yiyip içeceklerini düşündüğünü anlatan Pusat, sivil ve silahsız olarak saat 22.00 civarı orduevine gittiği sırada Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi'nin de korumalarıyla çıkış yapıyor olduğunu gördüğünü söyledi.
Aracını park edip arkadaşını aradığını, onun da Jandarma Genel Komutanı'nın konvoyunda bulunduğunu ve güvenliğiyle ilgili önemli bir husus olduğunu ifade ettikten sonra kendisini de çağırdığını iddia eden Pusat, telefon güvenli olmadığı için ne olduğunu soramadığını ancak önemli olduğu belirtilen durum üzerine konvoyun arkasından gittiğini anlattı.
Arkadaşını tekrar tekrar aradığını ve Akıncı Üssü'ne gittiklerini öğrenince daha önce gitmediği üsse yol sorarak ulaştığını öne süren Pusat, üsse ulaştığında ana nizamiyeden içeri alınmadığını bildirdi.
Pusat, bunun üzerine arkadaşını aradığını, onun da nöbetçilerle görüştüğünü ancak yine de içeri giremediğini ifade ederek, beklemek üzere lojman bölgesindeki otoparka yönlendirildiğini dile getirdi.
Beklediği sırada saat 00.00 civarı internetten kalkışmaya yönelik haberler gördüğünü ve eşiyle telefonla konuştuğunu anlatan Pusat, bu kez çıkmak istediğini, nöbetçilerin giriş-çıkışların yasak olduğunu belirterek izin vermediğini öne sürdü.
Pusat, sabaha kadar 6-7 kez çıkmayı denediğini ancak izin verilmediğini savunarak, ulaşmaya çalıştığı amirlerinin de telefonlarının kapalı olduğunu iddia etti.
Lojmanlar bölgesinde beklediğini, sabah olunca yine çıkmak için tartıştığı askerlerden bir rütbelinin, oradan değil de Yenikent Nizamiye'den çıkış yapabileceğini söylemesi üzerine saat 09.00'da üsse alındığını öne süren Pusat, o tarafa giderken 141'inci Filo bölgesinde arkadaşı Oktay Esen'i gördüğünü aktardı.
Pusat, onunla durumu konuştuğunu ve su istediğini, o su almak için ayrıldığında Jandarma Genel Komutanı'nın korumalarından Halil Gözalıcı'yı gördüğünü, onun talebi üzerine komutana kahvaltı verdiklerini anlattı.
Gözalıcı'nın daha sonra komutanı çıkaracaklarını söylemesi üzerine yardım ettiğini, kendi özel aracının olduğu lojman bölgesine kadar şoförlük yaptığını belirten Pusat, komutandan izin alıp kendi aracına geçtiğini, makam otosunu da kullandığını belirtti.
Polis kontrol noktasından da geçip bölgeden ayrıldığını dile getiren Pusat, sonraki süreçte gözaltına alınıp tutuklandığını söyledi.
Atılı suçlamaları kabul etmeyen Pusat, FETÖ mensubu olmadığını iddia etti.
Başka bir isme kayıtlı telefon hattı kullandığı iddia edilen ancak bu suçlamayı da reddeden Pusat, bu hatta görüşmeler olurken sinyal alınan yerlerin kendisinden uzak mesafelerde bulunduğunu savundu.
Pusat, masum olduğunu savunarak beraatini istedi.
Tanker uçak pilotu da savunmasına başladı
Pusat'ın ardından İncirlik'ten "Asena-02" çağrı adıyla kalkan tanker uçağın pilotu ve 10'uncu Tanker Üs Komutanlığı Filo Komutanı sanık eski binbaşı Orçun Kuş savunmasına başladı.
Kuş, durumunu tutuksuz yargılanan ve haklarında beraat istenen Kayseri'den kalkan uçuş ekipleriyle karşılaştırdı.
Havada kendilerine yerdeki durumla alakalı bilgilendirme yapılmadığını iddia eden Kuş, "O gece havada nasıl ihmal edildiysek darbeden sonra düzgün bir rapor hazırlanmayarak da ihmal edildik." diye konuştu.
Darbe teşebbüsüne bilerek ve isteyerek katılmadıklarını, bu konuda haklarında bir delil de bulunmadığını savunan Kuş, havadayken sadece kendisine verilen emirleri yerine getirdiğini öne sürdü.
"Bilerek ve isteyerek suç işlemedim. Haberimin olmadığı olayların içinde buldum kendimi." diyen Kuş, eşitlik talep ettiğini, Kayseri ekibi için uygulan durumun kendisine ve ekibine de uygulanmasını istediğini söyledi.
FETÖ üyesi olmadığını da savunan Kuş, tahliyesini ve beraatini istedi.
Duruşmaya, Kuş'un savunmasıyla devam edilmek üzere yarına kadar ara verildi.
01.10.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, İncirlik'ten "Asena-02" çağrı adıyla kalkan tanker uçağın pilotu ve 10'uncu Tanker Üs Komutanlığı Filo Komutanı sanık eski binbaşı Orçun Kuş, dün başladığı savunmasını bitirdi.
15 Temmuz'da terörle mücadele harekatı kapsamında göreve gittiğini ve bu düşünceyle görev yaptığını savunan Kuş, "Havada benimle kesinlikle temas edilmedi. Yerde yaşananlar bana kesinlikle iletilmedi. Havada darbe teşebbüsünü anlayabileceğim bir şey yaşanmadı." diye konuştu.
Bilirkişi raporunun taraflı, art niyetli, suçlayıcı, bilgi gizleyen ve yargılayıcı olduğunu öne süren Kuş, rapordaki aleyhte hususları kabul etmediğini söyledi.
Kuş, hakkındaki iddiaları reddederek tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya, yarın devam edilmek üzere ara verildi.
02.10.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Adana İncirlik 10. Tanker Üs Komutanlığı'nda görevli sanık eski astsubay Bülent Toygar savunma yaptı.
Darbe girişiminin yaşandığı gece yakıt operatörü olarak "Asena-03" çağrı adlı tanker uçakta bulunan Toygar, savunmasının başında, kanlı planın içine bilerek ve isteyerek girmediğini söyledi.
Toygar, 2015'te meslekteki 23'üncü yılında amirlerine sözlü ve resmi olarak TSK'den ayrılmak istediğini bildirdiğini belirterek, o dönem bir beklentisi kalmadığını savundu.
Uçuş eğitimi aldığını ve başka bir iş yapacağını, bu yüzden de dilekçesini 15 Temmuz'da teslim ettiğini, 18 Temmuz'da da izne ayrılacağını anlatan Toygar, ancak nöbette olduğu son gününde terörle mücadele harekatı olarak bildiği darbe girişiminin içinde kaldığını iddia etti.
Toygar, "O gün üzerimde isimliğim olan uçuş tulumuyla her zamanki komutanlarımdan aldığım bir emirle terörle mücadele harekatı görevine gittim." diye konuştu.
Uçak kalkışının yasak olduğunu bilmediğini, havada geri dönüş yapmalarına yönelik bir ikaz duymadığını, uçuş esnasında telsizlerin kapalı tutulduğundan da haberdar olmadığını savunan Toygar, o güne kadar omuz omuza görev yaptığı komutanlarının ne niyette olduklarını teşhis edebilecek yetki ve konumda bulunmadığını öne sürdü.
Suçlamaları kabul etmeyen ve kullanıldığını iddia eden Toygar, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
İncirlik'ten kalkan "Asena-02" çağrı adlı tanker uçağın yakıt ikmal operatörü sanık eski astsubay Ferdi Evcimik de savunmasında suçlamaları kabul etmedi.
Örgüt üyesi olduğuna yönelik tanık beyanlarını reddeden Evcimik, 15 Temmuz'da amirlerinin emri doğrultusunda, terörle mücadele harekatı kapsamında hareket ettiğini ileri sürdü.
Filo komutanı binbaşı Orçun Kuş'un 20.00 civarı aradığını ve gelmesini emrettiğini, bunun üzerine filoya gittiğini belirten Evcimik, uçak başı yapacaklarının söylenmesi üzerine filo aracıyla uçakların bulunduğu sahaya geçtiklerini anlattı.
"Ben verilen emirler doğrultusunda hareket ettim." diyen Evcimik, o gün bulunduğu tankere dört F16 yaklaştığını ve bunlardan üçünün yakıt aldığını belirtti.
Evcimik, terörle mücadele harekatı olduğu bilinciyle hareket ettiğini ileri sürerek, darbe teşebbüsünü öğrendikten sonra bir emre uymadığını ve sonrasında evine gittiğini iddia etti.
Suçsuz olduğunu öne süren Evcimik, tahliyesini ve beraatini istedi.
"Asena-01" çağrı adlı tanker uçağın yakıt ikmal operatörü eski astsubay Hasan Kargın da suçlamaları kabul etmediği savunmasında, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
03.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, Adana İncirlik 10. Tanker Üs Komutanlığı'nda görevli sanık eski pilot teğmen Eyüp Bahadır Pekince savunma yaptı.
15 Temmuz'da evinde istirahat halindeyken, filo komutanı Orçun Kuş binbaşının arayıp çağırması üzerine üsse gittiğini anlatan Pekince, hafta sonu terörle mücadele harekatı yapılacağının da önceden söylendiğini fakat akşam bir uçuş beklemediğini bildirdi.
Filo komutanı aradığı için kıyafetlerini giyip üsse geçtiğini belirten Pekince, terörle mücadele harekatı yapılacağı için hafta sonu Ankara'da bir yakınının düğününe gitmeyi de ertelediğini aktardı.
Pekince, "Asena-02" çağrı adıyla kalkış yapıldığını ve o gece iki uçağa yakıt ikmali gerçekleştirildiğini bildiğini, yedek yardımcı pilot olduğu için uçuşta hiçbir sorumluluğu ve yetkisi bulunmadığını öne sürdü.
Uçuş yapılmadan önce kulenin de gereken izinleri verdiğini ve her şeyin normal seyrinde olduğunu savunan Pekince, kalkış yaptıkları 21.43 itibarıyla darbe girişimine yönelik herhangi bir mevzudan haberdar olmadığını iddia etti.
Pekince, indikten sonra filodaki televizyondan köprülerin kapatıldığını ve kalkışmaya dair haberleri görünce şok geçirdiğini ileri sürerek, olayları idrak etmeye çalıştığını savundu.
Daha sonra ifade vermek üzere Adana Emniyet Müdürlüğüne geçtiklerini, burada gözaltına alındıktan sonraki süreçte de tutuklandığını bildiren Pekince, "Benim hain 15 Temmuz darbesiyle hiçbir ilgim yoktur." diyerek, suçlamaları kabul etmedi.
Pekince, tahliyesini ve beraatini istedi.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
04.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşma, darbe girişimi gecesi Ankara'da uçan jetlere yakıt ikmali yapan Adana İncirlik 10. Tanker Üs Komutanlığına bağlı tanker uçakların personelinin savunmasıyla devam etti.
Sanık eski pilot üsteğmen Yavuz Çam, savunmasında, bilirkişi raporunda yanlışlıklar olduğunu iddia etti.
Raporda olduğu gibi uçuşların darbe kapsamında yapılmadığını savunan Çam, kontrolsüz bir kalkış yapmadıklarını ve darbeye destek vermediğini öne sürdü.
Çam, "Asena-02" çağrı adıyla saat 21.43'te kalkış yaptıklarını ifade ederek, terörle mücadele harekatı kapsamında emirlere uyduğunu, bu doğrultuda önce Kayseri üzerinde beklediklerini anlattı. Bir süre sonra üsse dönüp inecekken üs komutanı tuğgeneral Bekir Ercan Van tarafından Ankara üzerine yönlendirildiklerini belirten Çam, "Bize verilen emir talimat gereği Ankara üzerine gidip yakıt ikmali yapmışızdır. Biz darbeyi bilerek kalkış yapsaydık direkt Ankara üzerine gider, yakıt desteği sağlardık." diye konuştu.
Sanık Çam, kalkış yaptıkları sırada darbe girişimine yönelik bir haber olmadığını, üsde de bir olay bulunmadığını iddia ederek, "Benim de darbe teşebbüsünden haberim yoktu. Hiçbir şeyden habersiz göreve gittim ancak inişten sonra darbe girişimini öğrenebildim." dedi.
Darbeden bilgisi olmadan darbe girişimine yardım etmesinin de mümkün olamayacağını ileri süren Çam, terörle mücadele harekatı kapsamında uçuşa gittiğini, şüphelenecek bir şey olmadığından bu doğrultuda hareket ettiğini savundu.
Çam, bugüne kadar verdiği tüm ifadelerini samimiyetle verdiğini, aralarında da bir çelişki bulunmadığını öne sürdü.
Terör örgütü üyesi olmadığını da iddia eden Çam, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Duruşmada savunma yapan sanık eski pilot binbaşı Devrim Ağırağaç ve sanık eski pilot yüzbaşı Murat Altay da suçlamaları reddetti.
Duruşmaya 7 Ekim pazartesi devam edilmek üzere ara verildi.
07.10.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Eskişehir Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'nde (BHHM) görev yapan, Muharip Hava Kuvveti Harekat Merkezi Komutanı sanık eski tuğgeneral Recep Ünal savunma yaptı.
Ünal, Eskişehir'deki generaller, Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının İstanbul'daki düğününe gidince BHHM'de 7 saat tek başına, darbe karşıtı bir yönetim gerçekleştirdiğini iddia etti.
"15 Temmuz gecesi Eskişehir BHHM'de İstanbul'daki düğünde derdest edilen komutanların da sorumluluğunu üstlenerek çok önemli bir görevi yürüttüm." diyen Ünal, 19.05'te uçuş yasağı bilgisinin alınmasıyla havadaki bütün uçakların çağrılması için emir verdiğini öne sürdü.
Korgeneral Ziya Kadıoğlu'na uçuş yasağı bilgisini iletip Eskişehir'e çağırdığını, o dönem Hava Kuvvetleri Komutanı olan Orgeneral Abidin Ünal'ı uçuş yasağı ile ilgili bilgilendirdiğini anlatan Ünal, 20.02'de de Genelkurmay'dan gelen uçuş talimatına göre tedbirlerini aldırdığını öne sürdü.
Ünal, o gece Muharip Hava Kuvvet Komutanı Mehmet Şanver'den aldığı havadaki uçakları dönmeleri yönünde ikaz etmesi ve meydanların kapatılarak kalkışların engellenmesine yönelik emirleri de uyguladığını savundu.
Darbe karşıtı bir faaliyet olarak Erzurum'daki alarm reaksiyon uçaklarına kalkış emri verdiğini ancak bu emri Şanver'in talimatıyla iptal ettiğini ileri süren Ünal, ayrıca Diyarbakır'daki Özel Kuvvetler Komutanlığı personeline iki uçak verilmesini de engellediğini iddia etti.
Ünal, havadaki uçaklara angajman kurallarının uygulanması anlamına gelen "H188" emrinin başbakandan istenmesine yönelik talimatın alınmasında, Hava Kuvvetleri Komutanı'nın emirlerinin yayınlanmasında, Akıncı Üssü pistlerinin bombalanmasında kendi emir talimatlarının da etkili olduğunu öne sürdü.
Delili olmayan bir faaliyeti bulunmadığını savunan Ünal, 15 Temmuz'da darbeyi önlemeye yönelik çalıştığını iddia etti.
"En uygun harekat tarzı benimki"
Erzurum'dan, alarm reaksiyon yani "scramble" uçaklarının kalkmasına yönelik verdiği talimatın darbe faaliyeti çerçevesinde değerlendirildiğini belirten Ünal, inisiyatif alarak böyle bir karar verdiğini savundu.
Ünal, "O geceki durumda en uygun harekat tarzı benim aldığım kalkış kararıdır. Olaylara gerekli müdahaleyi yapmayan komutanlar benim kararımı kötü göstermektir. Efkan Ala'nın uçağına karşı kalkış emri olduğuna yönelik yalana sarılmaktadırlar. O an yapılacak en iyi harekat tarzı havada bir müdahale gücü bulundurmaktır." diye konuştu.
Duruşmaya, yarın Ünal'ın savunmasıyla devam edilmek üzere ara verildi.
08.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Eskişehir Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'nde (BHHM) görev yapan Muharip Hava Kuvveti Harekat Merkezi Komutanı sanık eski tuğgeneral Recep Ünal, dün başladığı savunmasını tamamladı.
Ünal, sözde atama listesinde isminin olmasıyla ilgili yapılan suçlamayı reddetti. Suçlama konusu listenin imzasız, TSK hiyerarşisine uygun olmayan bir şekilde yayımlandığını bildiren Recep Ünal, listede kendisi için de "göreve devam" ibaresi bulunduğunu söyledi.
Ünal, "Bu görevi kimse bana öncesinde veya darbe girişimi esnasında tebliğ etmemiştir. Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'ne gönderilmediği için de bunu ancak gece 03.00 civarında öğrendim." dedi.
Listenin hukuki bir dayanağının olmadığını savunan sanık Ünal, ismi olduğu için yapılan suçlamayı kabul etmediğini bildirdi.
Recep Ünal, operasyonel hat kullandığına yönelik iddiaları da kabul etmediğini belirterek, lehine olan delillerin karartıldığını savundu.
Suçlu olmadığını iddia eden Ünal, tahliyesini ve beraatını talep etti.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
09.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Eskişehir'deki Muharip Hava Kuvveti Komutanlığı Kurmay Başkanı olan sanık eski tümgeneral Suat Murat Semiz savunma yaptı.
Görev yerinin Eskişehir olduğunu, ancak darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının düğününe katılmak üzere eşi, kızı, damadı ve torunuyla İstanbul'a özel aracıyla gittiğini anlatan Semiz, darbe girişiminin başladığı saatlerde de düğünde bulunduğunu ifade etti.
"Ben bu kalkışmanın hiçbir şekilde içinde olmadım. Karşısında oldum." diyen Semiz, bilinen tüm terör örgütlerine karşı fikren ve fiziken mücadele ettiğini, devletine, milletine, bayrağına, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak görev yaptığını söyledi.
Semiz, "Hiçbir şekilde ilişiğimin olmadığı bir darbe girişimi nedeniyle 15 Temmuz gecesi neler yaptığım dikkate alınmaksızın hesap veriyor olmam haksız ve hukuksuzdur." ifadesini kullandı.
Sadece sözde atama listesinde isminin bulunması gerekçe gösterilerek tutuklandığını iddia eden Semiz, iddianame çıktığında hakkında zan, varsayım ve muhtemel yanlış yönlendirme sonucu isnat edilmiş gerçek olmayan suçlamalar gördüğünü beyan etti.
Semiz, 15 Temmuz'da Moda'daki düğün salonunda darbe girişimi öğrenildikten sonra dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal tarafından kendisiyle birlikte Korgeneral Nihat Kökmen, Korgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu ve tuğgeneral Dursun Pak ile Eskişehir'de karşı harekat için görevlendirildiğini söyledi.
İçinde generaller bulunan özel aracıyla Eskişehir'deki Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'ne (BHHM) geldiklerini belirten Semiz, yolda da darbe girişimine karşı emirler verdiklerini anlattı.
Semiz, BHHM'ye geldiklerinde de karşı harekatı sürdürmek için buradaki tuğgeneral Recep Ünal'dan komutanın devralındığını belirtti.
Sıkıyönetim mesajlarını öğrendiğinde de vekaleten yerine bakan personeline bu emirlerin dikkate alınmamasını, alanlar hakkında da kanuni işlem başlatacağını söylediğini öne süren Semiz, adının sözde atama listesinde 00.36'da arayan Korgeneral Yılmaz Özkaya'dan "Eskişehir sıkıyönetim komutanı" olarak geçtiğini öğrendiğinde de bunu bilmediğini söylediğini savundu.
Semiz, sözde atama olmasına rağmen darbe karşıtı duruşunu değiştirmediğini iddia etti.
Beraberindeki generallerle hareket ettiğinin, tanık generallerin ifadeleri ve cumhuriyet savcısının mütalaasında da doğrulandığını savunan Semiz, suçlamaları kabul etmedi.
Darbe girişimi öncesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaldığı otelin keşfinin yapıldığına yönelik emri verdiği iddiasının da doğru olmadığını söyleyen Semiz, aleyhindeki tanık ve sanık beyanlarını da kabul etmediğini bildirdi.
Örgüt üyesi olmadığını da savunan Semiz, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
10.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Eskişehir'deki Muharip Hava Kuvveti Komutanlığı Harekat Başkanı olan sanık eski albay Abdurrahman Arslan savunma yaptı.
Arslan, hakkındaki iddiaların tamamının tutarsız, asılsız, gerçek dışı, hayal ürünü ve kanıtsız olduğunu öne sürerek, hakkındaki tanık ve sanık ifadelerinin dikkate alınmadığını, mahkeme kararlarının incelenmediğini ve suç uydurulduğunu savundu.
Örgüt üyeliğine yönelik suçlamanın da temelsiz olduğunu ileri süren Arslan, hakkındaki iddiaların doğru olmadığını belirtti.
Arslan, 15 Temmuz öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaldığı otel civarında fotoğraflama ve keşif faaliyetleri yürütüldüğü, bundan kendisinin de sorumlu tutulduğunu ifade etti. Arslan, 12-25 Temmuz arasında yıllık izne ayrıldığını ve öncesinde hizmet planlamasını düzenlediğini ancak kendisinden sonra tümgeneral Suat Murat Semiz tarafından hizmet planlamasına ekleme yapılmış olduğunu ileri sürdü.
Bu eklemeyi kendisinin yapmadığını, ayrıca yapılan uçuşa dair ilgili yer yargı makamlarınca keşif uçuşu olmadığına yönelik kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini savunan Arslan, Muğla'da görülen suikast davasında da isminin geçmediğini söyledi.
Arslan, 15 Temmuz'da Dalaman'da bulunmasının sebebinin de tatil nedeniyle olduğunu ileri sürerek, askeri misafirhanede yarı uykulu vaziyette televizyondan gelişmeleri takip ederken saat 03.30 gibi Dalaman Meydanı'na 2 helikopterin indiğini duyduğunu, helikopterlerin motoru uzun süre çalışmaya devam edince kuleyi aradığını dile getirdi.
Kısa süre sonra da Dalaman Meydan Komutanlığının Savaş Harekat Merkezi'nden (SHM) anons yapıldığını ve karartma tedbirlerinin uygulanacağını duyduğunu belirten Arslan, SHM'yi aradığını ve buraya davet edildiğini anlattı.
Arslan, ancak iddia edildiği üzere ne için geldiklerini bilmediği helikopterlere yakıt verilmesi işleminden bilgisi olmadığını, hatta helikopterlere kendisi SHM'ye gitmeden yakıt verilmiş olduğunu iddia etti.
SHM'ye girmeye yetkisinin de olduğunu savunan Arslan, orada kaldığı süre boyunca hiçbir hukuksuz hareketi bulunmadığını ileri sürdü.
Arslan, Akıncı Üssü'nde darbe faaliyetlerini koordine eden Ahmet Özçetin ve yarbay Hakan Karakuş ile telefon görüşmesi yapmakla da suçlandığını belirterek, 15 Temmuz'da misafirhaneye döndüğü sırada kardeşinin arayıp Ankara üzerinde jetlerin uçtuğunu söylemesi üzerine bilgi alabilmek için çeşitli aramalar yaptığını ifade etti.
Olay yeri Ankara olduğu için Akıncı Üssü'nde Ahmet Özçetin'i aradığını, o cevap vermeyince başka aramalar yaptığını ve Hakan Karakuş ile de görüştüğünü anlatan Arslan, Karakuş'un havada uçağı bulunmadığını söylediğini belirtti.
Arslan, sonrasında Ahmet Özçetin'le de görüştüğünü ancak onun da "bilgi veremem" diyerek kapattığını öne sürdü.
Suçlamaları reddeden Arslan, darbe girişiminin hiçbir aşamasında yer almadığını iddia etti.
Arslan'ın savunmasının ardından duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
11.10.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, sanıklar ve avukatları taleplerini iletti.
Daha sonra ara karara yönelik mütalaasını açıklayan savcı, esas hakkındaki mütalaasını tekrar ettiğini belirtti.
İddia makamı, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep etti.
Savcı, firari sanıklar Fetullah Gülen, Adil Öksüz, Ahmet Sürmen, Fatih Arık, Halit Çetin ve Serkan Aydın hakkındaki yakalama kararlarının da devamını ve infazının beklenmesini istedi.
Ara karar
Mahkeme heyeti, verilen müzakere arasından sonra ara kararını açıkladı.
Buna göre, yakalamalı sanıkların bu hallerinin devamına ve infazının beklenmesine karar veren mahkeme, bazı sanık ve avukatlarının mahkeme heyetinin reddine yönelik taleplerini ise kabul etmedi.
Bazı sanık ve sanık vekillerinin esasa yönelik beyanda bulunmak için süre taleplerini reddeden mahkeme, incelemesi tamamlanan sanıklara ait dijital materyaller ile suç teşkil etmeyen eşyaların iadesi hususunda emanet memurluğuna müzekkere yazılmasına karar verdi.
Mahkeme, Eskişehir'deki Muharip Hava Kuvveti Komutanlığı Kurmay Başkanı sanık eski tümgeneral Suat Murat Semiz, Konya 3. Ana Jet Üs Komutanı sanık eski tümgeneral Haluk Şahar, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Hava Lojistik Komutanlığı Uçak Sistemleri Yönetim Daire Başkanı sanık eski tuğgeneral Murat Yalçınel, Muharip Hava Kuvveti Komutanlığı Harekat Başkanı sanık eski albay Abdurrahman Arslan ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın emir subaylığına vekaleten bakan sanık eski yüzbaşı Temel Karagöz'ün, suç vasfının değişme durumu ve tutuklu kaldıkları süreyi nazara alarak, yurt dışı çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla tahliyelerine, diğer sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Duruşmaya 21 Ekim-15 Kasım tarihlerinde devam edilmek üzere ara verildi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 475 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü' davası
(13 Ekim 2019, 11:18)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: