İstanbul'da, Cumhuriyet Başsavcılığınca Fetullahçı Terör Örgütü'nün 'Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat' davasında kumpas kurduğu gerekçesiyle 68 sanık hakkında 15 yıl ile 1375 yıl arasında değişen sürelerde hapis cezası istemiyle dava açıldı. 68 şüpheli hakkında 1048 sayfayı bulan iddianamede yer alan şüphelilerden bazılarının FETÖ davalarından hüküm giyen isimler olduğu dikkat çekiyor. Baş şüpheliler arasında dönemin Terörle Şube Müdürü Yurt Atayün için 573 yıl,, İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer için 212 yıl hapis cezası talep edilen iddianamede, FETÖ'nün emniyet ve yargıya sızan mensupları usulsüz dinleme yaptı, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirdi ve kişileri fişledi. Sahte ihbar tutanakları düzenleyerek hukuka aykırı delillerle soruşturma ve davalar açıldı. Bu yöntemlerle FETÖ üyesi olmayan subaylar tasfiye edildi, onların yerine ise örgüt elemanları getirildi. Örgütün nihai hedefi Türk Silahları Kuvvetlerini ele geçirmekti. 22 Mart'ta tensip zaptını hazırlayan mahkeme davanın ilk duruşmasının haziran ayında Silivri'de yapılmasına karar verdi.
23.03.2022 11:41 İstanbul'da, Cumhuriyet Başsavcılığınca Fetullahçı Terör Örgütü'nün 'Poyrazköy'deki kazılarda ele geçirilen mühimmat' davasında kumpas kurduğu gerekçesiyle 68 sanık hakkında 15 yıl ile 1375 yıl arasında değişen sürelerde hapis cezası istemiyle hazırlanan 1048 sayfalık iddianame, gönderildiği İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. 22 Mart'ta tensip zaptını hazırlayan mahkeme davanın ilk duruşmasının haziran ayında Silivri'de yapılmasına karar verdi.
21 Şubat ve 22 Mart'taki gelişmelere dair edinilen bilgilere göre, eski davanın asker sanıklarının da aralarında bulunduğu 87 kişinin 'müşteki', Genelkurmay Başkanlığının ise 'suç duyurusunda bulunan' olarak yer aldığı iddianamede, FETÖ ile ilgili birçok davada örgüt üyeleri veya yöneticileri oldukları gerekçesiyle yargılanan ve bazı dosyalarda hüküm giyen eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan, Kazim Aksoy, Mutlu Ekizoğlu, Nazmi Ardıç, Ömer Köse, Tufan Ergüder ve Yurt Atayün'ün yanı sıra eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklandıktan sonra Silivri'ye götürüldüğü araçtaki görüntüsüyle gündeme gelen Gafur Ataç'ın da aralarında bulunduğu 68 kişi 'şüpheli' olarak yer aldı.
Foto: Poyrazköy soruşturması kapsamında 2009'da yapılan kazılarda cephane bulunması
Emniyet ve yargı teşkilatına sızdırılan FETÖ/PDY üyelerinin, 'usulsüz izleme ve dinleme yapmak', 'siyasi ve askeri casusluk', 'gizli toplantıyı dinleyerek casusluk', 'Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) insani yardım tırlarını aramak suretiyle casusluk yapmak', 'kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek ve yaymak', 'fişleme yapmak', 'örgüte arşiv oluşturmak', 'şantaj için görüntü ve ses kaydı yayınlamak', 'tehdit, baskı, yıldırma, zorlama, karalama', 'sahte, hukuka aykırı delillerle soruşturma ve davalar açmak' gibi birçok yasa dışı faaliyete imza attıkları kaydedildi.
'Algı ile perdelenen hakikatler ortaya çıkmıştır'
Örgüt üyelerince kurgulanan, sahte ihbar mektupları ve usulsüz dinlemelerle gerçeğe aykırı delillerle soruşturma ve davalar açıldığı belirtilen iddianamede, şunlar ifade edildi:
'Fetullahçı terör örgütlenmesi, 2006-2014 yıllarında emniyet birimleri ve yargıyı aynı anda kullanarak siyasiler, bürokratlar, kamu personeli, sivil topum kuruluşları ve Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik büyük operasyonlar gerçekleştirmiş, kamuoyunu etkileyen, ülkede gündem oluşturan, siyasi, sosyal ve ekonomik düzeni etkileyen soruşturma ve davalar yürütmüştür. Ancak 'asrın davası', 'asrın yolsuzluğu' gibi klişe etiketlerle sunulan ve algı ile perdelenen hakikatler ortaya çıkmış, sahte deliller üzerine kurulu bu davalar da beraat kararlarıyla sonuçlanmıştır.'
İddianamede, 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar geçen son sürece bakıldığında FETÖ/PDY'nin nihai hedefe ulaşmak için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile güç mücadelesine girdiği vurgulanarak, örgütün nihai hedefe ulaşmak amacıyla başlatılan eylemlerin ilk aşamasının Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İzmir Askeri Casusluk, Tahşiye, Selam Tevhid, MİT, MİT tırları ve 17-25 Aralık gibi kurgu ve kumpas soruşturmalarla geçildiği kaydedildi.
Müştekiler, kumpas kurulduğu yönünde şikayette bulundu
İddianamede, yürütülen bu soruşturmalar sonucunda kamuoyunda Ergenekon, Poyrazköy, Amirallere Suikast, Kafes Eylem Planı, ÇYDD/ÇEV, Oda TV, Balyoz, İstanbul Askeri Casusluk gibi isimlerle anılan kamu davalarının açıldığı hatırlatılan iddianamede, kamuoyunda 'Poyrazköy Davası' olarak bilinen davada yargılanan bir kısım sanıkların kendilerine kumpas kurulduğunu belirterek suç duyurusunda bulunmaları üzerine soruşturma başlatıldığı anlatıldı.
İddianamede, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'nin bir taraftan TSK'nın içine sızma çalışmalarını sürdürürken bir taraftan da önceden yerleştirilen kadrolarını general ve amiral yapmak, TSK'nın üst yönetimini ele geçirmek için soruşturma ve davalar açtırdığına işaret edildi.
İddianamede, 'Açılan soruşturma ve davalar ile bu örgütten olmayan albay, amiral ve general kadrosu tasfiye edilmiştir. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk davaları, askeri kanada örgütün yerleştirilmesi için yapılmış kumpas soruşturma ve davalardır. Birçok general ve amiral ve diğer rütbeli asker tasfiye edilerek, yargı eliyle bertaraf edilerek yerine örgütün yetiştirdiği ve etkili yerlere getirmek üzere hazırladığı kişiler atanmıştır. ' değerlendirmesine yer verildi.
'İhbarı yaptığı iddia edilen şahıs ya da şahıslar tespit edilemedi'
İddianamede, Poyrazköy soruşturmalarına dayanak teşkil eden isimsiz ihbarların FETÖ/PDY içinde 'Bilgi İşlem Mesulü (BİM)' olarak yer alan sivil şahıslar ya da doğrudan soruşturma işlemine katılan veya istihbari çalışmalarda görevli kolluk görevlilerince yapıldığı vurgulanarak, bu nedenle tüm araştırmalara rağmen söz konusu ihbarları yaptıkları öne sürülen şahıs ya da şahısların tespit edilemediği kaydedildi.
İddianamede, söz konusu soruşturmada ikamet aramalarına katılan, bilirkişi raporu ve tespit tutanakları düzenleyen personelin çoğunun ByLock programını kullanmış olmaları, bu kişilerin yine FETÖ/PDY'ye ilişkin farklı soruşturmalarda şüpheli olarak işlem görmeleri gibi hususlar dikkate alındığında, soruşturma ve kovuşturma makamında görev alan kişilerin FETÖ/PDY adına hareket ettikleri kanaatine ulaşıldığı belirtildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gönderilen isimsiz veya gerçek olmayan isimler kullanılarak yapılan sahte ve gerçeğe aykırı e-posta ihbarlarıyla soruşturmaların başlatıldığı bilgisine yer verilen iddianamede, söz konusu ihbarların örgüt mensuplarınca hedeflenen amaçlara uygun olarak ve uygun zamanda yapıldığı anlatıldı.
İddianamede, kimi zaman devam eden soruşturmaların kuvvetlendirilmesi amacıyla soruşturmalardaki eksiklikler göz önüne alınarak yapılan ihbarların herhangi bir araştırma gerçekleştirilmeden işleme konulduğu, bunlara istinaden arama ve el koyma kararları veya iletişimin dinlemesi ve kayda alınmasına ilişkin tedbirlere başvurulduğunun görüldüğü belirtildi.
İddianamede, soruşturma kapsamında telefonu dinlenen müştekilerin üçüncü bir şahısla yaptıkları suç unsuru niteliği taşımayan görüşmelere dair raporların tanzim edildiği anlatılarak, bu şekilde soruşturmanın genişletilerek hedeflenen kişilerin de dahil edildikleri kaydedildi.
Sanıkların hukuka aykırı başlatılan ve ardışık devam eden, Poyrazköy olarak bilinen soruşturmalarda etkin şekilde görev aldıkları belirtilen iddianamede, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çıkarılan KHK'ler kapsamında kamu görevinden ihraç edilen sanıkların silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısı içinde bulunarak üstlerinden aldıkları emir ve talimatlar doğrultusunda tahkikat işlemlerine ve öncesindeki hazırlık aşamalarına katıldıkları ifade edildi.
'İstihbarat Şube Müdürlüğü adli bir birim gibi görev yaptı'
İddianamede, aynı döneme denk gelen Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İstanbul askeri casusluk ve benzeri soruşturmalarda görev yapan İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü, İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Organize Şube Müdürlüğünde görevli pek çok emniyet müdürü, şube müdürü, emniyet amiri ve onlara bağlı alt kademedeki emniyet görevlileri hakkında 'FETÖ/PDY üyesi olmak', 'usulsüz dinleme yapma', 'kamu görevlisinin belgede sahteciliği' gibi suçlardan davalar açıldığı belirtildi.
Sanıklardan Ali Fuat Yılmazer'in olay zamanı İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yaptığı ve 'Ergenekon' isimli soruşturmalar kapsamında Poyrazköy ve ÇYDD/ÇEV olarak bilinen soruşturmalarda etkin şekilde çalıştığı kaydedilen iddianamede, Yılmazer?in soruşturmaların başlatılması ve bu amaçla gerekli operasyonel zeminin sağlanması için düzenlenen belgelerde imzasının bulunduğu anlatıldı.
İstihbarat Şube Müdürlüğünün adli bir birim gibi görev yaptığı, öte yandan soruşturma süreci sürerken de düzenlenen evrakla soruşturmanın seyrine etki ettiği bildirildi.
Yılmazer?in, televizyon programında algı oluşturacak ve soruşturmayı sahiplenecek şekilde beyanlarda bulunduğu ve FETÖ'nün hiyerarşik yapısı içinde yer alarak tahkikat işlemlerine ve öncesindeki hazırlık aşamalarına katıldığı vurgulanan iddianamede, rütbeli personel olarak görev yapan Yılmazer'in, maiyetindeki kolluk görevlilerini bu yönde sevk ve idare ettiğinin anlaşıldığı belirtildi.
Sanıklardan eski emniyet müdürleri Nazmi Ardıç, Yurt Atayün, Ömer Köse, Kazim Aksoy, Mutlu Ekizoğlu'nun hukuka aykırı başlatılan ve ardışık devam eden 'Ergenekon' isimli soruşturmalar kapsamında Poyrazköy, Kafes Eylem Planı ve Amirallere Suikast olarak bilinen soruşturmalarda etkin şekilde görevler aldıkları vurgulandı.
İstenen cezalar
İddianamede, 68 sanık hakkında 'zincirleme kamu görevlisi yetkisiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal, kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama, delil uydurarak iftira ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' gibi suçlardan ceza talebinde bulunuldu.
İddianamede, eski emniyet müdürü Ömer Köse'nin 11 kez 'zincirleme kamu görevlisi yetkisiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal' suçundan 22 yıldan 66 yıla, 37 kez 'kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama' suçundan 222 yıldan 777 yıla, 86 kez 'delil uydurarak iftira' suçundan 129 yıldan 516 yıla ve 'zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' suçundan da 6 yıldan 16 yıla kadar olmak üzere toplam 379 yıldan 1375 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Benzer suçlardan eski emniyet müdürleri Kazim Aksoy'un 280 yıl 6 aydan 1012 yıla, Yurt Atayün'ün 223 yıl 6 aydan 1189 yıla ve Oğuzhan Ceylan'ın da 314 yıl 6 aydan 1155 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, sanıklardan Abdulkadir Bayat'a 181 yıl 6 aydan 664 yıla, Ahmet Davulcu'ya 126 yıldan 433 yıla, Ahmet Uğurlu'ya 153 yıldan 580 yıla, Bekir Peker'e 195 yıldan 739 yıla ve İsa Akyüz'e de 195 yıldan 739 yıla kadar hapis cezası verilmesi talep edildi.
İddianamede sanıklar Ali Ayan, Hüseyin Işıldak, Mehmet Özdemir, Mustafa Tezcan Alaç ve Salih Yılmazoğlu'nun 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan, Ufuk Yıldırım'ın ise 'kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama' suçundan 6 yıldan 21 yıla, 2 kez 'delil uydurarak iftira' suçundan 3 yıldan 12 yıla ve 'zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' suçundan da 6 yıldan 16 yıla kadar olmak üzere toplam 15 yıldan 49 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
FETÖYE AÇILMIŞ EN KAPSAMLI DAVALARDAN BİRİ
Açılan davayla ilgili açıklama yapan Avukat Hüseyin Ersöz, ''Poyrazköy Komplosu' olarak anılacak bu dava, İstanbul 13. Ağır Ceza Mah'deki Baransu'nun bavulundan çıkan 'gizli belgeler' ve Balyoz Davası'ndaki TÜBİTAK Bilirkişilerinin yargılandığı İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi süreçlerinden sonra, en ayrıntılı davayı oluşturuyor' dedi.
Ersöz şunları ifade etti:
'Kamuoyunda bilinen adıyla 'Poyrazköy/Kafes/Amirallere Suikast/ÇYDD/ÇEV' davası', İstanbul Kapatılan 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmüştü. Özel Yetkili Mahkemenin kapatılması sonrasında, İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden davada Beraat Kararı verilmişti.
Bu davada, sözde Kafes Eylem Planı altındaki imzaların sahteliğinden tutun da ÇYDD bilgisayarlarına 'el konulduktan' sonra 'suçlama konusu' dökümanların' yüklemesine varacak kadar birçok sahtecilik tespiti bulunmaktaydı. Hatta 'Kafes Eylem Planı' henüz daha sözde 'polis bilirkişiler' tarafından tespit edilmemişken, Savcı Murat Yönder, sözde planı 57 ay tutuklu kalan sanıklardan birine soru olarak yöneltmişti.
İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılamada, hem Kafes Eylem Planı'ndaki imza sahteciliğine hem de el konulan dijital dokümanlara dair, Özel Yetkili Mahkeme'nin yapmadığı tüm bilirkişi incelemeleri yaptırıldı ve bu 'sahtecilikler' birer birer tespit edildi.
Birçok 'dijital sahteciliği' barındıran bu 'komplo davayı' manşete taşıyan ilk gazete yine 'Taraf'; 'manşetlik haberi' veren isim ise yine Mehmet Baransu'ydu. Sürece dair manipülasyon da yine bu gazete üzerinden yapıldı.
Gelelim taze haberin ayrıntılarına:
'Poyrazköy/Kafes/Amirallere Suikast/ÇYDD/ÇEV' davası adıyla bilinen bu komplo dava sonunda, İstanbul Anadolu 5.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 'komployu planlayanlar' hakkında suç duyurusunda bulunulmuştu. Bu soruşturma yaklaşık 9 yıl sürdü.
Dokuz yıl diyorum çünkü, Mahkemenin 2015 senesinde yaptığı suç duyurusu üzerine başlayan soruşturma, bizlerin 2014 senesinde yaptığı suç duyuruları ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda birleşti ve 'Kafes Komplosu' sürecinde görev alan 68 eski polise dava açıldı.
'Poyrazköy Komplosu' olarak anılacak bu dava, İstanbul 13. Ağır Ceza Mah'deki Baransu'nun bavulundan çıkan 'gizli belgeler' ve Balyoz Davası'ndaki TÜBİTAK Bilirkişilerinin yargılandığı İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi süreçlerinden sonra, en ayrıntılı davayı oluşturuyor. 'Poyrazköy/Kafes/Amirallere Suikast/ÇYDD/ÇEV' Komplo Davası'nda yargılanan 87 'denizci' ve 'STK temsilcinin' Müşteki olduğu, 68 sanıklı bu davasının iddianamesi 1048 sayfa. İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek davanın duruşma günü de bu hafta belli olacak.
İLK DURUŞMA HAZİRANDA
22 Mart'ta yaşanan son gelişmede ise tensip zaptını hazırlayan mahkeme heyeti, ilk duruşmanın 20-24 Haziran tarihleri arasında yapılmasına karar verdi.
Buna göre, İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından sunulan 1048 sayfalık iddianame üzerindeki incelemelerini tamamladı. İddianameyi kabul eden ve tensip zaptını hazırlayan mahkeme heyeti, ilk duruşmanın 20-24 Haziran tarihleri arasında yapılmasına karar verdi. Sanık sayısının çokluğu nedeniyle duruşmaların Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu karşısındaki salonda yapılmasını kararlaştıran heyet, ilk duruşma için taraflara tebligat gönderilmesine hükmetti.
KUMPASA YÖNELİK OPERASYON
Geçtiğimiz yıl mart ayında 16 ilde FETÖ?nün emniyet yapılanmasına yönelik operasyon düzenlenmişti. Kumpas olduğu ortaya çıkan ve tüm sanıkların berat ettiği ?Poyrazköy?, ??Amirallere Suikast??, ??Kafes Eylem Planı?? ve ??ÇYDD?? dosyalarını hazırlayan polislere yönelik gerçekleştirilen operasyon sonrası Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nden (ÇYDD) alınan bilgisayarların, o dönem sahte delil yüklemek için 23 gün operasyon bürosunda tutulduğu belirlenmişti.'
TEM ekiplerince yapılan çalışmalarda, o dönem düzenlenen operasyonların nasıl başlattığı ve kumpasın nasıl gerçekleştirildiği hakkında ayrıntılar da ortaya çıkmıştı.
?Kafes eylem planı?, ?Amirallere suikast?, ?Gölcük'te ele geçirilen belgeler? ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) yöneticileri hakkındaki iddialara ilişkin dosyaların birleştiği, 84 tutuksuz sanığın yargılandığı ?Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat? davası beraatle sonuçlanmıştı. Dosyada bulunan CD ve bazı belgelerin sahte olduğunun belirlenmesiyle çöken davayla ilgili sahte delil üreten polisler için de ayrıca suç duyurusunda bulunulacağı açıklanmıştı.
2010'DAKİ POYRAZKÖY DAVASI
Poyrazköy iddianamesi 27 Ocak 2010'da İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Davanın ilk duruşması 9 Nisan 2010'da Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde yapıldı. O dönem emniyet, yargı ve diğer kurumlarda Fetö mensuplarının çok etkin olduğu ortaya çıktı.
17 sanıklı Poyrazköy davası daha sonra şu davalarla birleşti:
-12. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan 19 sanıklı 'amirallere suikast' davası
-Yine aynı mahkemede açılan 33 sanıklı Kafes davası
-2011 Ağustos'ta da amirallere suikast iddialarına ilişkin Koramiral Deniz Cora ve Kurmay Albay Ümit Metin hakkında hazırlanan ek iddianame ile açılan dava
-2011 Mayıs ayında Poyrazköy davasına ilişin hazırlanan 10 sanıklı ek iddianame ile açılan dava
-Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Çağdaş Eğitim Vakfı'nın 8 yöneticisi hakkında hazırlanan iddianame ile 2010 Aralık ayında İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan dava
Agos gazetesi, sanıklarda gazete abonelerinin listesinin ele geçirildiğini gerekçesiyle müdahillik talebinde bulundu, talebi oy çokluğuyla kabul edildi. Adana, Konya, Aksaray, Ankara ve Kayseri barolarına bağlı avukatların müdahillik talepleri ise kabul edilmedi.
Poyrazköy davası, Deniz Kuvvetleri içerisindeki bir cuntanın planladığını öne sürülen bir dizi yasadışı eylemi konu almıştır. Kafes eylem planına ilişkin belgelere, Ergenekon yargılaması çerçevesinde yapılan aramalarda, Ergenekon sanığı Levent Bektaş'ın bilgisayarında ulaşıldığı öne sürüldü. Eylem planıyla, özellikle Türkiye'de yaşayan gayrimüslimlere yönelik şiddet eylemleri tasarlandığı ve bu suretle mevcut hükümetin özellikle dış politikada yalnızlaştırılmasının hedeflendiği iddia edilmiştir. Planın ayrıntılarında, gayrimüslimlere yönelik çeşitli suikast, kundaklama ve tehdit faaliyetleri, Koç müzesinde sivillere yönelik sansasyonel bir bombalama eylemi bulunduğu iddia edilmiş ve 10 Mayıs 2009'da Koç müzesinde bulunan TNT kalıplarıyla planlanan bombalama eylemi de bu çerçevede değerlendirilmiştir. Eylem planının Yarbay Ercan Kireçtepe tarafından hazırlandığı ve Koramiral Kadir Sağdıç yönetimindeki hücreler tarafından icra edileceği de ileri sürülmüştür. Poyrazköy'le birleştirilen ve 'amirallere suikast' olarak bilinen davanın sanıkları ise Ergenekon'un Karargâh Evleri yapılanmasında yer almak, uyuşturucu madde bulundurmak, kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek gibi suçlamalarla yargılanıyorlar.
Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2 Ekim 2015 tarihinde verilen 84 sanıklı dava kararında, sanıkların üzerilerine atılı suçu işlemedikleri gerekçesiyle beraatlerine karar verildi.
DAVADA DAHA ÖNCE YAŞANANLAR
27 Nisan 2012'de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yürüttüğü birinci ve ikinci Ergenekon davalarını birleştirildi. Bu iki ana davanın birleşmesiyle toplam 16 iddianame tek dosyada toplanmış oldu.
BİRİNCİ ERGENEKON DAVASI
Ergenekon kapsamındaki ilk iddianame Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından hazırlandı. 86 sanıklı dava 25 Temmuz 2008'de açıldı. İlk duruşması 20 Ekim 2008'de Silivri Cezaevinde duruşma salonunda yapıldı.
Yargılamalar sürerken aşağıdaki davaların fiili ve hukuki irtibat nedeniyle birinci Ergenekon davasıyla birleştirilmesine karar verildi.
Danıştay saldırısı hakkındaki açılan 9 sanıklı dava. Bu dava Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmüş ve saldırının Ergenekon ile bağlantısı olmadığına karar vermişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Aralık 2008'de Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını bozarak davanın Ergenekon davası ile birleştirilmesi gerektiğine karar verdi. Yargıtay kararında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne açılan Ergenekon davası ile bu dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun iddia edilmiş olması karşısında öncelikle davaların birleştirilmesinde zorunluluk bulunduğunu ifade etti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 8 Mayıs 2009 tarihinde Danıştay davası ile bu davanın birleştirilmesine karar verdi.
-Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'nin iki yöneticisi hakkında 'Ergenekon örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, terör örgütü üyelerine bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçlamasıyla açılan dava.
-Danıştay saldırısının faili Alparslan Arslan'a Glock marka silah satılmasına ilişkin Üsküdar 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde süren dava.
-Savcı Zekeriya Öz'ü tehdit ettiği gerekçesiyle yargılanan Özkan Kurt'un davası.
-Cumhuriyet gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde süren 7 sanıklı dava.
-Rum Ortodoks Patriği I. Bartholomeos'a yönelik suikasta hazırlandığı suçlamasıyla yargılanan İsmet Rençber'in davası.
-Şile'de bulunan mühimmata ilişkin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 4 sanıklı dava.
Davanın ikinci duruşmasında, adli tıp uzmanı Prof. Şebnem Korur Fincancı da bu davada yargılanan bazı sanıklar kendisine ait kişisel bilgileri kaydettiği ve özel telefon görüşmelerini dinlediği için yaptığı müdahillik talebi ile Cumhuriyet gazetesinin üç kez bombalı saldırı düzenlenmesi olayı ile gazetenin doğrudan zarar gördüğünü gerekçe göstererek yaptıkları müdahillik talebi mahkeme heyetince kabul edilirken; Hukukçular Derneği, Demokratik Toplum Partisi, İnsan Hakları Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği ve Diyarbakır Barosu'nun müdahillik talepleri ise reddedildi. Danıştay saldırısında yaralanan dönemin Danıştay 2. dairesinin başkanı Mustafa Birden, üyeleri Ayfer Özdemir ve Ayla Gönenç ile tetkik hakimi Ahmet Çobanoğlu 6 Ağustos 2011'de davaya müdahil oldu.
ANA DAVAYLA BİRLEŞTİRİLEN İKİNCİ ERGENEKON DAVASI
Ergenekon kapsamındaki 58 sanıklı 2. iddianame 25 Mart 2009 günü kabul edildi. Davanın ilk duruşması 20 Temmuz 2009'da Silivri'deki duruşma salonun da yapıldı. Daha sonra bu dava Ağustos 2009'da açılan 52 sanıklı 3. iddianame ile birleştirildi.
Aşağıdaki davalar fiili ve hukuki irtibat nedeniyle 2. Ergenekon davasıyla birleştirildi:
-Yusuf Erikel'in de aralarında bulunduğu 8 sanık için hazırlanan ek iddianame
-Sivas Ermeni cemaati lideri Minas Durmazgüler'e suikast planı iddiası için hazırlanan 2 sanıklı iddianame.
-Aynı suikast planı için 2011 Haziran ayında hazırlanan İbrahim Şahin ve Garip İrfan Torun'un suçlandığı ek iddianame.
-30 sanıklı İrticayla Mücadele Eylem Planı davası.
Davanın temelini oluşturan iddia 2003-2004 yıllarında hazırlandığı iddia edilen Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı planlardır. Sanıklar 2003-2004 yıllarında mevcut hükümeti silah zoru ile devirip anti-demokratik yollarla devlet idaresini ele geçirmeyi planlamak ve bu çerçevede Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planlarını hazırlamakla suçlanmıştır.
İddianamede Sarıkız kod adlı planın; Eruygur, Yalman, Örnek ve Fırtına tarafından yapıldığı savunulmuş ancak Eruygur dışındaki üç kuvvet komutanın 'Ergenekon örgütü ile irtibatı tespit edilemediği için Ergenekon sanıkları ile birlikte iştirak ettikleri eylemler ile ilgili evrakın tefrik edildiği' belirtilmişti. Haklarında Ergenekon üyeliği suçlaması bulunmayan Yalman, Örnek ve Fırtına'nın tefrik edilen dosyaları 'olay yerinin Ankara olduğu' gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 'Darbe Günlükleri'ne ilişkin yürütülen soruşturma ile Ergenekon soruşturması arasında fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle dosyayı tekrar İstanbul'a gönderdi.
Diğer bir suçlama Özel Harekât Dairesi eski başkanvekili İbrahim Şahin'in liderliğinde oluşturulduğu ve bir grup emniyet mensubu ve askerin içerisinde yer aldığı iddia edilen 'S-1' suikast yapılanmasıdır. Kendilerine karşı suikast yapılacağı ileri sürülen Ali Balkız ve Kazım Genç'in davaya müdahillik talebi kabul edildi. Gölbaşı ve Zir Vadisinde bulunan silah ve mühimmat da bu davadaki suçlamalar arasında yer aldı.
Sonradan bu davayla birleştirilen İrtica ile Mücadele Eylem Planı davası İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 29 Nisan 2010 günü kabul edilen iddianameyle açılmıştı. İlk duruşması 28 Haziran 2010'da Silivri'deki duruşma salonunda yapılan davadaki başlıca suçlama, Ergenekon zanlısı Levent Göktaş'ın yine aynı soruşturma kapsamında tutuklanan avukatı Serdar Öztürk'ün ofisinde ele geçirildiği belirtilen ve 12 Haziran 2009'da Taraf gazetesinde manşetten verilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' başlıklı belgedir. Genelkurmay'da çalışan albay Dursun Çiçek'in hazırladığı iddia edilen belge Adalet ve Kalkınma Partisi ile Gülen hareketine yönelik, kara propaganda, komplo ve yıpratma planları içermekteydi. 2003-2004 dönemindeki darbe planlarına katılmakla suçlanan firarî sanık Bedrettin Dalan ve Dalan'a hakkındaki soruşturmayı önceden haber vererek yurtdışına kaçmasını sağladığı iddia edilen MİT İstanbul Bölge Başkan Yardımcısı Özel Yılmaz da sanık olarak yer aldı. İki Aydınlık dergisi çalışanı da 2003-2004 dönemindeki darbe planlarına katılmakla suçlanan dönemin Jandarma İstihbarat Dairesi başkanı Levent Ersöz'ün arşivindeki hükümet üyelerine ait telefon dinleme kayıtlarını bulundurduğu gerekçesiyle yargılanmaktadır. AKP genel başkan yardımcısı ve eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in İrticayla Mücadele Eylem Planı belgesinde 'Milli Eğitim Bakanlığı'na ait okul öğrencilerine ait ibadet görüntü ve haberlerinin medyada yoğun biçimde yer alması sağlanarak, Milli Eğitim Bakanı kamuoyu nezdinde yıpratılacaktır.' ifadesinin bulunduğu için yaptığı müdahillik talebi kabul edildi. Temmuz 2011'de 22 sanıklı internet andıcı iddianamesi kabul edildi. İrticayla Mücadele Eylem Planı davasıyla birleştirilen davada sanıklar hükûmet aleyhinde kara propaganda ve psikolojik harekât amaçlı web siteleri kurmakla suçlanıyorlar. Aralık 2011'de de Adalet ve Kalkınma Partisinin yaptığı müdahillik talebi kabul edildi.
Bu iki dava birleştikten sonra Mehmet Perinçek'in de aralarında bulunduğu 14 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame sonucu açılan dava da ana dava ile birleşti.
274 sanıklı Ergenekon ana davasında aralarında Ümraniye bombalarıyla suçlanan emekli astsubay Oktay Yıldırım, emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, yazar Ergün Poyraz, Eskişehir'de bulunan mühimmat ile suçlanan emekli binbaşı Fikret Emek, emekli tuğgeneral Veli Küçük, Türk Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü Sevgi Erenerol, İşçi Partisi genel başkanı Doğu Perinçek, Büyük Hukukçular Birliği başkanı Kemal Kerinçsiz, Kuvayı Milliye Derneği başkanı Fikri Karadağ, Cumhuriyet ve Danıştay saldırısının failleri Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım, eski 1. Ordu Komutanı emekli orgeneral Hurşit Tolon, Jandarma İstihbarat Dairesi eski başkanı emekli tuğgeneral Levent Ersöz, Jandarma Teknik İstihbarat Dairesi eski başkanı emekli albay Hasan Atilla Uğur, Cumhuriyet gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Balbay, gazeteci ve televizyoncu Tuncay Özkan, Başkent Üniversitesi rektörü Mehmet Haberal, İnönü Üniversitesi eski rektörü Fatih Hilmioğlu, Zir Vadisi kazılarıyla suçlanan yarbay Mustafa Dönmez, Özel Harekât Dairesi eski başkanı İbrahim Şahin, Albay Dursun Çiçek, emekli orgeneral Hasan Iğsız ve eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ'un da bulunduğu 65 kişi tutuklu olarak yargılandı.
Davada toplam 60 gizli tanık bulunuyordu. Bunlardan 44'ü için dinleme kararı alındı ve 31'i dinlendi.
KARARIN BOZULMASI
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, sanıkların uzun tutukluluk süreleri nedeniyle Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuruda bulunması neticesinde AYM, sanıkların haklarının ihlal edildiğine karar verdi. Bu karardan sonra sanıklar, nöbetçi mahkemeler tarafından tahliye edildi.
6 Ekim 2015'ten itibaren davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 21 Nisan 2016'da;
-İlker Başbuğ'un Yüce Divan'da yargılanması gerektiği
-Danıştay saldırısı davası ile Ergenekon davası arasındaki hukuki ve fiili irtibatın somut delillerle gösterilememe
-Yerel mahkemenin adil yargılanma ilkelerine aykırı tutum sergilemesi
-Hukuka aykırı dinlemeler, gizli tanık beyanları, MİT mensuplarının izinsiz dinlenmesi, aramaların hukuka aykırı yapılması
-İddia edilen 'Ergenekon terör örgütünün' varlığına ilişkin somut delil ortaya konulamaması
-Emniyet'in Ergenekon'un varlığına ilişkin ilk kez dava sürecinde tespitte bulunması
gibi nedenlerle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararlarını bozdu.
Yargıtay?ın bozma kararı aldığı Ergenekon davası, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesince 21 Haziran 2017'de yeniden görülmeye başlandı. 30 Kasım 2018 tarihinde savcılığın hazırladığı dosyada sanıkların beraatı istendi.
Daire başkanı olarak Eyüp Yeşil; Ergenekon Davası ile Balyoz Davası'nın temyizine baktı.
SONUÇ
İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki onuncu duruşmada karar açıklandı. Mahkeme, 'Ergenekon örgütü' adı altında bir terör örgütü olmadığı için, 'terör örgütü kurmak, yönetmek, üyelik, yardım ve yataklık' suçlarından açılan tüm davalar yönünden 235 kişiden oluşan sanıkların tümünün beraatine karar verdi.
(23 Mart 2022, 11:41)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: