Tam
EskidenYeniye
 

İşte adım adım Danıştay saldırısı

Cumhuriyet bombalarının parasını alamayan Yıldırım, eylemden son gün vazgeçti. ´Yakalanmayacaksın´ garantisine güvenen Arslan, Danıştay´a tek başına saldırdı. Demokrasiyi ipten ise tüp geçitteki bir polis memuru tesadüfen aldı. Star gazetesinden Cevheri Güven, ortaya çıkan delil ve bulguları nefis bir şekilde bir araya getirmiş ve Danıştay saldırısının adım adım nasıl gerçekleştiğini anlatmış.

Önceki haber title=Sonraki haber

İşte adım adım Danıştay saldırısı: Bir polis hesaplarını bozdu

Cumhuriyet bombalarının parasını alamayan Yıldırım, eylemden son gün vazgeçti. ´Yakalanmayacaksın´ garantisine güvenen Arslan, Danıştay´a tek başına saldırdı. Demokrasiyi ipten ise tüp geçitteki bir polis memuru tesadüfen aldı. Star gazetesinden Cevheri Güven, ortaya çıkan delil ve bulguları nefis bir şekilde bir araya getirmiş ve Danıştay saldırısının adım adım nasıl gerçekleştiğini anlatmış.

Danıştay saldırısının üzerinden 4 yıl geçti. Saldırının artık büyük bir organizasyonla yapıldığı ve darbe zeminini oluşturacak altın vuruş olduğu bütün yönleriyle açığa çıktı. TÜBİTAK´ın Danıştay kameralarına düzenlenen operasyonu ortaya çıkartan raporu, tetikçinin arkasındaki organizasyonla ilgili güçlü verileri ilk kez bu kadar anlaşılır kıldı. Bugüne kadar bilinmeyen ayrıntılara da ulaşarak, darbeye zemin hazırlamak için yapılmış en planlı, en kapsamlı operasyonun; yani Ergenekon´un Altın Vuruşu´nun perde arkasını aydınlatmak istedik. Alparslan Arslan, Tekin Irşi, Osman Yıldırım, İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu´ndan oluşan ekip, tüm yurtta laik kesimi tehdit altında göstermek amacıyla 5, 10 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde 3 kez İstanbul Şişli´de bulunan Cumhuriyet Gazetesi´ne bomba attılar. Bu bombaların ilk ikisi patlamazken saldırılarda zarar gören de olmadı. Saldırganlara bombalar ise Alparslan Arslan´ın kaldığı Ataşehir´deki villada, Muzaffer Tekin tarafından Arslan ve Osman Yıldırım´a verildi. Tekin´in bu esnada ?Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat olun kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince size beşyüz bin dolar para vereceğiz. Sizin, attıracağınız kişilere vereceğiniz paraya karışmayız? dediği ifadelere ve iddianamelere yansıdı.

İsmail ve Erhan bekledi o keşif yaptı

Cumhuriyet gazetesine atılan üçüncü bombanın ardından 15 Mayıs 2006´da Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu ve Tekin Irşi İstanbul´da tekrar biraraya geldi. Arslan ekibe, özel bir iş nedeniyle Tekin Irşi dışında Ankara´ya gitmeyi teklif etti ve Arslan´a ait otomobille yola çıktılar. Akşam saatlerinde vardıkları Ankara´da geceyi Ulus´ta bir otelde geçirdiler. Bu yolculuk esnasında Arslan´ın sessizliği, hiçbir şey yememesi ve tavırları diğerlerinin dikkatini çekmişti ama yol arkadaşlarının ´neyin var´ sorularına bir yanıt vermedi. 16 Mayıs 2006 saat 10.00-11:00 sularında Arslan, İsmail Sağır ve Erhan Tımuroğlu ile birlikte Danıştay´a gitti. Aracı binaya yakın bir noktaya park eden Arslan, İsmail ve Erhan´ı arabada bırakarak Danıştay 2. Daire´nin yerini keşfe çıktı. Avukat kimliği bütün kapıları açan Arslan, 2. Daire´nin Ek Bina´daki yerini ve kaçış yollarını kontrol etti. Ekip, aynı gün saat 16.00 sularında Osman Yıldırım´la buluştu. Kritik görüşmede para meselesi yüzünden tartışma çıktı. Yıldırım, İstanbul´a dönmek istedi ancak İsmail ve Erhan uzun uğraşlarla Osman´ı ikna etti, otele döndüler.

Fizibilite ekibi de Arslan da kayıtlardan silindi

Tüm bunlar olurken Danıştay´da ilginç güvenlik zafiyetleri ortaya çıkıyordu. Önce 8 sonra da 11 Mayıs´ta güvenlik kameraları arızalandı. OYAK´tan gelen görevliler 11 Mayıs´ta güvenlik kameralarının görüntülerini kaydeden harddiski değiştirdiler. Yani saldırı öncesi kayıtlar, ilk kez 11 Mayıs´ta yok edildi. Eylemin asıl fizibilitesini yapan ekip kimlerse bulunmaları artık mümkün değildi. Planlanmayan bir gelişme yaşandı. 16 Mayıs sabahı Danıştay güvenlikçileri kameraların kayıt yapmadığını fark ettiler. OYAK´tan gelen yetkililer bu sefer harddiskleri yanlarında götürerek, güvenlik kamera sistemini tamamen devre dışı bıraktılar. Böylece Alparslan Arslan´ın o günkü keşif çalışmalarının görüntüleri görüntülenemedi ya da görüntülendiyse de harddiskler arızalanıp teknik servis tarafından önce sökülüp sonra da geri getirilemeyecek şekilde silinince kayıtlar yok oldu. Ve güvenlik kameraları da saldırı oluncaya kadar bir daha çalışmadı. Yine büyük bir tesadüf eseri (!) Danıştay´ın yanındaki Sıhhiye Orduevi´nin yine OYAK Güvenlik´e ait kameraları da kayıt arızası vermişti. Böylece cinayet ekibini teşhis etme imkanı da böylece eşzamanlı bir tesadüf (!) eseri ortadan kalktı. Bu hamleler saldırının arkasındaki organizasyonun elinin uzunluğunu gözler önüne serdi.

Fark edilince harddiskleri söktürdü

Danıştay eylemi taşeron eylemci Osman Yıldırım ve ekibinin gerçekleştirmesi üzerine kurulmuştu. Alparslan Arslan ´B Planı´ydı. Yıldırım´ın eylemden para ve risk sebepleriyle son anda vazgeçmesi üzerine Arslan eylemi yapmak zorunda kaldı. Bu riski göze aldı ama tedbiri de elden bırakmadı. Danıştay eyleminden sonra bir temizlik görevlisi verdiği ifadede, Alparslan Arslan´ın keşif yaptığı sırada bina içerisindeki kapılardan birini zorladığını, ?ne aradığını? sorduğunda ise ?Avukat olduğunu bir dava takip ettiğini? söylediğini ve hemen aşağıya doğru yöneldiğini, şüphelenerek durumu güvenliğe bildirdiğini anlattı. Temizlikçi uyarmıştı ama Alparslan elini kolunu sallayarak çıkıp gitmişti. Bu fark edilme kritikti. Hemen önlem alındı harddiskler sökülüp götürüldü. Bozuk denen harddiskteki görüntüler geri getirilemez şekilde silindi. Bununla da kalınmadı, herhangi bir terslik olmasın diye yeni bir harddisk de takılmayarak Danıştay emin ellere (!) emanet edildi. Sonraki sabah Türkiye kaosa uyandı.

Arslan neden tek başınaydı

Alparslan Arslan eylemden bir gün önce kendisini yarı yolda bırakan Osman Yıldırım´la 16 Mayıs akşamı bir petrol istasyonunda buluştu. Para ve eylemin riski yüzünden tartıştılar. İpler o akşam koptu. Tek başına da olsa bu işi bitirmeliydi. Üstlerinden oldukça emindi, her şey ayarlanmıştı. Kesinlikle yakalanmayacaktı. Talimat ve verilen söz bu şekildeydi. Kameralar kayıtta değildi. Kaçış yolu açık ve oldukça kolaydı. Bırakılan izlerden operasyon ?dinci saldırı? ekseninde ilerleyecek, Alparslan da bu arada uygun zamanda bir kahraman olarak dönmek üzere yurtdışına çıkmış, ya da polisin bulma ve arama imkanı olmayan bir deliğe girmiş olacaktı.

Polis Arslan´ı nasıl yakaladı

Katil Alparslan Arslan, 17 Mayıs sabah saatlerinde hain eylemini gerçekleştirdi. Danıştay´ın ana kapısından giren eylemci, diğer bloğun arka kapısından kaçmayı planlıyordu. Kapısından Avukat kimliğini göstererek girdi. 2. Daire Başkanlığı´nın bulunduğu kata çıktı ve Başkanlığın kapısını açmaya çalıştı ancak kilitli olduğunu görünce, karşıdan gelen çaycıyı takip edip 2. Daire´nin toplantı odasına girdi. İçerde 6-7 kişinin oturduğunu gördü. Danıştay 2. Dairesi başkan ve üyelerini teşhis etmeye çalıştı, evrak çantasındaki tabancayı çıkarak ilk önce Başkan Mustafa Birden´e bir el ateş etti. Daha sonra seçtiği hedeflerin göğüs ve kafa bölgelerini nişan alarak seri biçimde kurşun yağdırdı. Arkasından gelmesinler diye sekreter odasının tavanına da bir el daha ateş etti ve 2. Daire´yi terketti.

´2. Dairede olay var, burası karıştı´

Bulunduğu bloğun merdivenlerinden hızla aşağıya indi. İki bloğu birbirine bağlayan tüp geçide yöneldi. Arka kapı açık olarak kendisini bekliyordu. Bu sırada müracaattın telefonu çaldı. Panik haldeki ses ?2. Dairede olay var, burası karıştı? diyebildi. Müracaat görevlisi, polis memurlarına seslenerek ?2. Dairede olay var? dedi. Polislerden Şenol Altan, hızla tüp geçide yöneldi, diğeri yerinde kaldı. İkisi de cinayetten habersizdi ve dava görüşmelerinde her zaman yaşanan tartışmalardan biri diye düşündüler.

Önce gülümsedi sonra silah çekti

Alparslan Arslan tesadüf eseri kendisinin yanından geçen polise gülümsedi ve yoluna devam etti. Ancak polis Arslan birkaç adım geçtikten sonra tedirgin ve telaşlı hareketleri, terli halinden şüphelenerek kim olduğunu sordu. Arslan, avukat olduğunu söyleyerek yoluna devam ederken, şüphesi artan polis, Arslan´dan kimliğini istedi. Telaşlanan Arslan kimliğini çıkarır gibi yaparak çantasından silahını çıkardı. Polis ani bir refleksle tabancaya sarıldı. Namlu yön değiştirdi, silah ateş aldı.

Alparslan Arslan hikaye anlatmaya başladı

Amansız bir boğuşma başladı. Polis daha iriydi. Silah sesini duyan diğer polis de tüp geçide koştu. Alparslan etkisiz hale gelmiş, kelepçelenmişti ama polisler hala kimi, neden yakaladıklarını, neden ateş ettiğini bilmiyordu. Arslan´ı güvenlik odasına götürdüler. Neden ateş ettiğini sordular. Arslan, polislerin olaydan haberleri olmadığını anladı. Arslan polise ateş neden ateş ettiğini anlatırken, ?Avukat olduğunu söylemesine rağmen kimlik sormasına kızdığını? söylüyordu. Polislerle arasında laf dalaşı başladı.

Polisin katili yakaladığını anladığı an!

Yukarısı kan gölüydü. Polis kısa süre sonra binayı ablukaya aldı. TEM polisleri, olay yerindeki ilk incelemenin ardından güvenlik odasına inip Alparslan Arslan´ı teşhis ettiklerinde, Arslan´ı yakalayan iki polis, yakaladıkları şahsın silahlı saldırgan olduğunu ancak farkedebildi. Katilin silahında hala 4 mermi ve çantasında dolu 2 şarjör vardı. Bir polis memuru tesadüf eseri demokrasiyi ipten almıştı. Polis Şenol Altan, şüphelenmeseydi ve Arslan kaçıp gitseydi? Arkasında bıraktığı iyi kurgulanmış izler Türkiye´yi nereye götürecekti?

Plan nasıl kurgulandı? Arslan polis tarafından yakalanmasaydı provokasyon nasıl gelişebilirdi?

5 Mayıs 2006: Alparslan Arslan, Tekin Irşi, Erhan Timuroğlu ve Osman Yıldırım´la beraber Cumhuriyet gazetesine el bombası attı.

10 Mayıs: Alparslan Arslan, Tekin Irşi, İsmail Sağır Cumhuriyet Gazetesi´ne tekrar el bombası attı.

11 Mayıs: Alparslan Arslan, İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu Cumhuriyet Gazetesine 3. kez el bombası attı.

11 Mayıs: Danıştay´daki güvenlik kameralarının görüntülerini kaydeden OYAK Güvenlik´e ait harddiskler arızalandığı gerekçesiyle değiştirildi.

16 Mayıs: Alparslan Arslan Danıştay´a gelip keşif yaptı.

16 Mayıs: Danıştay´daki harddiskler yeniden arızalandı ve harddisk sökülüp götürüldü ve kameralar devre dışı kaldı.

17 Mayıs: Alparslan Arslan Danıştay 2. Dairesi´ni bastı. Üye hakim Mustafa Yücel Özbilgin şehit oldu, 4 hakim yaralandı. Arslan´ın saldırı esnasında tekbir getirdiği iddia edildi, ancak diğer üyeler bu iddiayı yalanladı.

17 Mayıs: Arslan kapıdan çıkarken koruma polisi Şenol Aytan´ı da şehit etti ve kaçtı.

17 Mayıs: Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan ?Arslan´ın saldırı esnasında tekbir getirdiğini ve saldırıyı Danıştay 2. Dairenin başörtüsü kararı nedeniyle gerçekleştirdiğini söylediğini? açıkladı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer benzer biçimde saldırıyı rejime yönelik olarak niteledi. CHP Lideri Deniz Baykal başta olmak üzere muhalefet partileri iktidar partisini saldırıya zemin hazırlamakla suçladılar.

17 Mayıs: CNNTÜRK, STAR TV, KANAL D ve NTV yayın gruplarında, saldırının türban kararı nedeniyle gerçekleştirildiği ve bu durumun son dönemdeki irticai faaliyetlerin bir sonucu olduğunu anlatan yayınlar yapıldı. AK Parti hükümetini basiretsizlikle ve saldırılara çanak tutmakla suçladılar.

18 Mayıs: Hürriyet: İkinci MENEMEN olayı... Ertuğrul Özkök: Cumhuriyet´in 11 Eylül´ü

18 Mayıs: CAN Dündar´ın yazısı: ?Danıştay Başkanı´nın uyarılarına dudak büken Başbakan ERDOĞAN sorumluların en başındadır.?

18 Mayıs: Güvenlik kamerası olmadığı için Arslan, eşgal bilgilerinden tespit edildi. Telefon numarasına ulaşıldı. Arslan´ın İran´a kaçtığı iddia edildi.



18 Mayıs: Mustafa Yücel Özbilgin´in cenazesinde AK Partili bakanlar saldırıya uğradı.

19 Mayıs: Cumhurbaşkanı Sezer yaptığı açıklamada saldırının laik düzene karşı işlenmiş olduğunu iddia etti.

20 Mayıs: Arslan´ın irtibatlarından yola çıkılarak Osman Yıldırım, Süleyman Esen, Salih Kunter, Kemalettin Gülen, İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu, Tekin Irşi yakalandı.

21 Mayıs: Arkadaki izler olayın bir irticai saldırı olduğunu kanıtladı.

22 Mayıs ve sonrası: Tüm kentlerde rektörlerin, bürokratların, hâkimlerin, sanat, siyaset ve spor camiasının önde gelen isimlerinin de katıldığı geniş katılımlı irticayı protesto mitingleri düzenlendi.

25 Mayıs: Bir gösteride bir meczup göstericilerin üzerine tekbir getirerek ateş açtı. Saldırıda hayatını kaybedenler oldu. Vatandaşlar laik-antilaik olarak kutuplaştı. Gösteriler tüm yurda yayıldı.

17 Haziran: Gösterilerin ve sokak kargaşalarının önüne geçilemeyince belli bölgelerde sıkıyönetim ilan edildi. Tehlikeli tırmanış ve provokasyonlar engellenemeyince Silahlı Kuvvetler yönetime el koydu. Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Bülent Arınç müebbet hapse mahkûm oldu.

25 Haziran: Alparslan Arslan´ın İran´a kaçmadığı anlaşıldı. Bulunduğu Avrupa ülkesinden yurda döndü. Dönüşünden sadece dar bir kesimin haberi oldu. Tıpkı Abdullah Çatlı gibi yeni bir kimlikle Derin Yapı´nın muteber adamı olarak refah içinde hayatını sürdürdü.

29 Şubat 2010: Milli Güvenlik Konseyi, ?kişi başı milli gelirin 3.000 Dolar´ın altına düşmesi ve ekonomik krizin tüm yurdu etkisi altına alması üzerine ve de demokrat - muhafazakar kesimin yeterince sindiğine? karar getirerek yönetimi kontrollü bir şeklide sivillere bırakma kararı aldı. AK Parti´nin 7 yılda yaptığı düzenlemeler iptal edildi. Avrupa Birliği üyeliğinden vazgeçilirken, ülke Avrasyacı bir yapıyla Rusya´ya yaklaştı.



Yukarıdaki olay 2006 Türkiyesi´nde yaşandı. Açık fontlu yazılar gerçekleşti. Koyu (bold) yazılar bir planın parçalarıydı. Eğer Arslan kana buladığı Danıştay binasından kaçabilseydi, koyu yazılı kısımlar planın birer parçası olarak gerçekleşecekti. ( Cevheri Güven, Star)

Yarın: Profesyonelce delil oluşturdu

04 Mayıs 2010: Önce; Küçük, Tekin ve Görüm´le iletişimini kesti. Sonra özellikle iz bırakarak dindar bilinen insanlarla irtibatına hız verdi. Yönlendiricileri de bir yandan ´irticai´ delil ve izler hazırladı.Sistemi sarsacak saldırı uzunca bir süre tüm ayrıntılarıyla planlanmıştı. Nerede ve nasıl olacağı belli değildi ancak niteliği netti. AK Parti hükümetinden kurtulmak için büyük bir laik, anti-laik kavgası çıkmalıydı. Bu amaçla Alparslan Arslan son dönemde özellikle adres bırakacak şekilde dindar bilinen kişilerle irtibatlarına hız vermiş, emir aldığı bazı kişilerle de irtibatına bilinçli olarak son vermişti. Veli Küçük ile görüşen, Muzaffer Tekin´in şirketinin avukatı olan, VKGB´ci İmam lakaplı Hüseyin Görüm ile birlikte çek senet tahsilatı yapan ve Sedat Peker´in hukuk bürosunda çalışan Alparslan Arslan, geride herkesi eylem ile darbe arasındaki kısa süre içinde oyalayarak yanıltacak adresler bırakmalıydı.

Beklenen fırsat

9 Şubat 2006´da da Danıştay 2. Dairesi, bir öğretmenin okul yolunda bile başörtüsü takamayacağına dair karar alınca, Arslan ve ekibinin beklediği gün doğmuş oldu. Kullanacakları provokasyon malzemesi buydu. Alparslan Arslan saldırıdan sonra kaçacağına emin olduğu gibi, polisin kendi telefonu ve arkadaşları üzerinden bir çalışma yürüteceğinden de emindi. Bu yüzden arkada adres bırakmalıydı. Saldırıda Arslan´la birlikte olacak ekibin, Arslan´ın üstleri olan Muzaffer Tekin gibi tiplerle irtibatı yoktu. Dolayısıyla adres Osman Yıldırım ve ekibi ile Alparslan´ın görüştüğü diğer kişiler olacaktı.

Kendisi firari izleri sabit

Geriye dönük telefon trafiği önemli bir noktaydı. Uzun süre önce Kasım 2005´te düğmeye basıldı. Alparslan Arslan, Muzaffer Tekin´le irtibatını keserek alternatif yollarla görüşmeye başladı. Adres bırakacağı kişilerle irtibatını ise resmi olarak görülecek biçimde kurmaya başladı. Peki kimdi bu Arslan´ın özellikle irtibatlı olmaya çalıştığı kişiler: Arslan´ın Marmara Hukuk´tan arkadaşı Süleyman Esen, Avukatlık sebebiyle ilişkilerini geliştirdiği Kemalettin Gülen, Ve son süreçte yanına sıkça gitmeye özen gösterdiği 80 yaşında zor yürüyen kendi halinde yaşlı bir emekli vaiz olan Salih Kunter.Plana göre Arslan firari olacaktı ama arkadan bıraktığı izler bu isimleri gösterecekti. Saldırının amacının başörtüsü olarak gösterileceği de düşünülürse, yukarıdaki isimlerin olağan şüpheli ilan edilmesi hiç de zor olmayacaktı. Hemen devreye sokulacak kritik açıklamalar ve medya desteğiyle olay bir irticai suikast olacak ve bu durum üzerinden hükümet istifaya zorlanacak ya da darbeye zemin hazırlanacaktı.

İşte hazırlanan izler: Başörtüsü yasağını protesto için saldırı yaptığını söyleyip saldırı esnasında tekbir getirmesi. Danıştay binası önündeki arabasında bulunan ?İşte O Üyeler? başlıklı Vakit gazetesi kupürü. Saldırıdan bir gün sonra televizyonlarda yayınlatılacak Arslan´ın Diyarbakır´da Hizbullah´ın mitinginden alınan ve Arslan´a benzeyen ama Arslan olmayan kişinin videosu. Yine saldırıdan bir gün sonra gazetelere servis edilecek ?Alparslan Arslan´ın İran´da Hizbullah´tan eğitim aldığı? bilgisi.Yaşlı bir vaiz olan Salih Kunter ve çevresindeki birkaç ülkücü muhafazakar gençle olan teması. Fethullah Gülen´in yeğeni Kemalettin Gülen, muhafazakar ve ülkücü biri olarak bilinen Süleyman Esen ve Salih Kunter´le kurulmuş kasıtlı telefon irtibatları. Salih Kunter´in evine zulalanmış, ancak bir aramayla bulunabilecek ´Arslan´ ismini taşıyan alışveriş fişleri. Cumhuriyet saldırılarının ardından olaydan haberi olmayan ülkücü ve muhafazakar Esen´i kasıtlı telefonla araması. Danıştay saldırısı sabahı yine arkadaşları muhafazakar ülkücü Süleyman Esen ve Hilmi Öztürk´e telefon açması.

İfadeler kurulan tezgahı gösteriyor

Plan beklenildiği şekilde sonuçlanmayıp Alparslan Arslan yakalanınca, yine de ekip ?dinci saldırı? teorisi üzerine hareket etti. Mahkemede verilen ifadeler, iddianamenin bu yönde hazırlanması için her türlü itirafı içeriyordu. Arslan, kendisi kaçtıktan sonra polisi ?irticacı çete?ye götürecek daha önce iz bırakıp kurguladıkları uydurma deliller silsilesini ifadelerinde tek tek sıralıyordu. Muzaffer Tekin´in iki dava birleştikten sonra Ergenekon Mahkemesi´nde verdiği ifadeler de karanlık çetenin tüm bağlantılarının yavaş yavaş deşifre olmasına rağmen hale ?şeriatçı saldırı? tezini savunmaya devam ettiğini gösteriyordu.

Arslan senaryoyu oynuyor

İşte Arslan´ın mahkemede ?tezgah? doğrultusundaki bazı ifadeleri: ?Kemalettin Gülen, Fethullah Gülen´in yeğenidir. Türban kararını Gülen´le paylaştım. Gülen ise üzerine düşen her türlü yardımı yapacağını söyledi? ifadesi. Mahkeme Başkanının ?Nasıl bir yardım? sorusuna Arslan´ın ?Getirin kendisine sorun? cevabı vermesi. ?Genelkurmay şeriatın önüne geçmeye çalışmasın. Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ve imanlı kişilerden şeriatı ilan etmelerini istiyorum. Yoksa kan dökülür. Eylemi şeyhimin emirleri doğrultusunda yaptım? ifadesi. Salih Kunter´in derslerine Süleyman Esen ile katıldığını, el bombalarını Esen´in asker olan abisinden 2 milyara aldığını iddia etmesi. ?Davanın VKGB´ye yönelik ´Girdap´ operasyonuyla, vatanseverler, ulusalcılar ve derin devletle herhangi bir alakası yoktur? sözleri. ?Yakalanmasaydım, Aydın Doğan ve Koç Grubu´na, Şener Eruygur´a, bankalara saldıracaktım. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer´i öldürecektim? demesi. ?FethullahGülen´e saygı ve sevgilerimi bildiriyorum. Onu kırdım ve üzdüysem özür dilerim. Bu olayın Ayhan Parlak, Veli Küçük ve Muzaffer Tekin ile uzaktan yakından alakası yoktur? göndermeleri. ?Yaptığım Müslümanlara yapılan zulme meşru müdafaadır? iddiası.

Tekin ona destek veriyor

Muzaffer Tekin´in mahkemede verdiği ifadesi de saldırıyı Alparslan Arslan´la birlikte planladıklarının ispatı niteliğinde. İşte o savunma: ?Alparslan´ın ifadeleri tüm gerçekleri ortaya koyuyor, savcılar bu ifadeleri dikkate almayarak konuyu saptırıyor. Alparslan´ın yaptığı eylemler Salih Kunter´in yönlendirmeleri ile olmuştur, çünkü aralarında şeyh mürit ilişkisi vardır. Danıştay saldırısından önce hemen her gün Kunter´in evinde bulunmuşlardır. Bu da planın Kunter´in dergâhında müritlerince yapıldığını açıkça ortaya çıkarmaktadır. Savcıların bütün gayesi Danıştay cinayeti ile tarikat bağlantısını keserek vatansever insanlar ile ilişkisi olduğunu göstermektir. Alparslan´ın Fethullah Gülen´e yaptığı sevgi ve saygı gösterileri kimlerle bağlantı olduğunu ortaya koyuyor. Alparslan´ın, Süleyman Esen´le birlikte tarikat ilişkileri, Salih Kunter´le yapılan ayin ve sohbet toplantıları, görmezlikten gelinmektedir.

´Gönüllü avukatlar´ ve ´para´ devreye girdi

Alparslan Arslan ve Muzaffer Tekin´in ifadelerine rağmen kamuoyu yığınla delil karşısında saldırının ?din eksenli? olduğuna ikna olmuyordu. Bu sırada ?tanıdık? avukatlar gönüllü olmaya başladı. Resmi kayıtlar için para trafiği de devreye girdi. İslami Hareket davası sanığı İrfan Çağrıcı´nın, El-Kaide mensuplarının ve Fadime Şahin´le yakalanan Aczmendi Şeyhi Müslüm Gündüz´ün de avukatlığını yapan Abdurrahman Sarıoğlu, ilahi bir mesaj almış gibi, avukatlıktan uzaklaştırılmasına ve herhangi bir resmi sıfatı bulunmamasına rağmen Arslan´la ilişkiye geçti. Arslan da Sarıoğlu´nu hızla babası ile irtibata geçirdi. İlişkinin gözle görünür hale gelmesi için Abdurrahman Sarıoğlu, cezaevindeki Arslan´ın hesabına para yatırdı ve bazı yönlendirmelerde bulundu. Basında Arslan´ın koğuşunun yandığı haberleri ile ilgili olarak Sarıoğlu´nun ?Fethullah Gülen ve bazı AKP yöneticilerinin Alparslan´ı öldürmek gibi bir niyetleri varsa bunu deşifre ettiğini? söylemesi, Gülen´e saygılarınaıileten Arslan´ın ifadeleriyle örtüşmediği gibi yangını kendine deli süsü vermek için çıkartan Arslan´ı da aklamaya yetmedi. Sarıoğlu´nun ?Alparslan´a çok ağır ceza çıkarsa o zaman Müslümanlar ve Kürtler canlı bomba olurlar? sözleri ayrıca incelemeye değer.

Kunter anlatıyor

Alparslan Arslan´ın ?Şeyhim? dediği ve ?Saldırı emrini o verdi? iddiasında bulunduğu Salih Kunter, Ankara 11. Ağır Ceza´da, verdiği ifadeler de cinayeti dindarların üzerine yıkma senaryosunun ustalıkla işlendiğini gösteriyordu. Kunter´in anlattıklarını güvenilir bulan mahkeme, hakkında ?beraat? kararı verdi.

Şeyhine tuzak ziyaretleri

Kunter ifadesinde şunları anlattı: ?Danıştay eyleminden birkaç gün önce Alparslan yanıma geldi, yere oturdu ve bana ´Ankara´ya gideceğim´ dedi. Ben de kendisine ne yapacağını sordum, cevap vermedi. Ertesi gün yine aynı saatlerde geldi. Bana ´Benim ismim ne´ dedi. Ben de ´Ne demek istiyorsun, bilmiyor musun ismini´ dedim, yine cevap vermedi. Ben de arkadaşlarına ´Bunun aklında bir şey var buna sahip çıkın´ dedim. Ondan sonra gitmiş Danıştay olayını yapmış.?

Babası İdris Arslan´ı Kunter´e yönlendirdi

Cezaevine ziyaret için gelen babası ve ailesini ısrarla Salih Kunter ve tanıdık avukatlara yönlendiren Alparslan, diğer sanıkların hesabına küçük miktarlarda da olsa para yatırması için babasını sıkıştırdı ve tavırları ile ailesini buna mecbur bıraktı. Arslan bununla da yetinmeyecek, yurtdışında eylemin kimler tarafından yapıldığının daha iyi anlaşılabilmesi için, babasını El Kaide militanı Lui Sakka´nın avukatı İlhami Sayan´a yönlendirdi. Köşeye sıkışan katil, bir evlada yakışmayacak şekilde babası İdris Arslan´ı Ergenekon´un kucağına itiyor ve ikinci evreye giriliyordu. ( Cevheri Güven, Star)

Babada değişim cezaevi görüşmesiyle başladı

05 Mayıs 2010: İlk günler ´saldırı türban için olamaz´ diyen Baba Arslan, oğlunun baskıları ve örgütle teması sonrasında ´saldırı türban için yapıldı´ diyordu.Alparslan Arslan´ın arkasında bırakacağı izler önceden iyi kurgulanmıştı. Takip bu izlerden ilerleyecek ve ortaya şeriatçı bir saldırı çıkacaktı. Yakalanınca bu izlerin çoğu çöktü, yeni izler oluşturmak gerekiyordu. Katil savcılık ve mahkemedeki ifadeleriyle bunu sağlamaya çalışıyor ancak kamuoyu bir türlü ikna edilemiyordu. Son hamle, oğlunu kurtarma duyguları içinde çırpınan Baba İdris Arslan işin içine çekildi. Elazığ´da yaşayan İdris Arslan, Danıştay saldırısının hemen ardından Ankara´ya geldi.

İlk tepki ´Nasıl kıydın oğlum´ oldu

Saldırının gerçekleştiği 17 Mayıs 2006 günü Doğan Haber Ajansı muhabirine konuşan İdris Arslan ilk açıklamalarında; ?şaşkınlık içinde olduğunu, oğlunun devletine, milletine bağlı, aşırıya kaçmayan biri olduğunu? söylüyordu. İdris Arslan, Alparslan´ın ABD´nin Irak´ta yaptıklarına karşı olduğu ve bunlardan etkilenmiş olabileceğini de anlattı. Aklına gelen tek ihtimal buydu. 19 Mayıs 2006 günü oğlu ile görüşen Aslan´ın ?Bunu nasıl yaptın, nasıl kıydın bu insanlara? dediği ortaya çıkıyordu.

Emniyetteki ilk resmi ifadesi

İdris Arslan, 20 Mayıs 2006 günü Ankara Emniyet Müdürlüğü´ne saldırı ile ilgili ifade vermek istediğini beyan etti. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde verdiği ifadesinde; Alparslan Arslan´ın yakın arkadaşı Avukat Teoman Ekşioğlu´nun olaydan sonra kendisini arayıp, ?Alparslan´ın 4-5 aydır Ulusal Haber ve VKGB ile irtibatlı olduğu, Adana, Mersin ve İstanbul´da bu derneğin toplantılarına beraber katıldıkları, Veli Küçük ve Muzaffer Tekin´le bu dernek vasıtası ile tanıştıklarını söylediğini? anlattı. Oğlunun bu eylemi başörtüsü için yaptığına inanmadığını, çünkü kendi kızlarının da başlarının açık olduğunu anlattı.

Alparslan babasını örgüte itiyor

Olanları anlamaya çalışan ve oğlunu kurtarmak için çırpınan İdris Aslan´ın emniyetteki ilk ifadesinin ardından cezaevi görüşmeleri başladı. Eş zamanlı olarak da Baba Arslan´ın ifadelerde bariz değişiklikler ortaya çıktı. Köşk seçimleri öncesi en geç Nisan 2007´de darbe olacağına kesin inancı olan Alparslan Aslan, sorgu sırasında kurtarılacağına kesin inancını ifade ediyordu. Aslan, cezaevi görüşmelerinde babasını da inandırdı. Darbe gelecekti, Alparslan kurtulacaktı, tek yapması gereken tezi güçlendirmek için söylenen irtibatları kurmaktı. Alparslan bu dönemde, saldırının adresi olarak Salih Kurter´i göstermek amacıyla babasını kullanmaya çalıştı.

Üretilen en hassas ´irtica´ delili

Aylar boyu arkasında profesyonelce iz bırakan Alparslan Arslan, Muzaffer Tekin´le telefon irtibatını kestikten 4 gün sonraya ait babası İdris Arslan´ın ismi olan alışveriş fişini Salih Kunter´in evine sakladı. Hain saldırının ´dindar´ kesime yıkılması için profesyonel ellerce oldukça hassas deliller aylar öncesinden hazırlandı. Bunlardan biri Carrefour´dan alınmış bir alışveriş fişiydi. Bu ayrıntı Arslan´ın ´şeyhim´ dediği Salih Kunter´in evinde yapılan aramada ortaya çıktı. Aramada İdris Arslan adına düzenlenmiş bir alışveriş fişi (Carrefour´dan alınmış) bulundu. Fişin üzerindeki tarih ilginç olarak 2 Aralık 2005´i gösteriyordu. Bu Arslan´ın Ergenekon tutuklusu Muzaffer Tekin ile telefon irtibatını kasıtlı olarak kestiği dönemden kısa bir süre sonrasıydı.

Küçük ama ustaca üretilmiş bir delil

Yine Salih Kunter ile tanışması da bu dönem gerçekleşti. Yani planın uygulamaya başlandığı dönem olan 2005 Kasım´ının ortası. Arslan, yeni tanıştığı Hoca´nın evine, üzerinde babasının adı bulunan bir fiş bıraktı. Fiş kimsenin göremeyeceği gözden uzak bir yerde kaldı. Ta ki polislerin evi didik didik ettiği aramaya kadar zulalanan fişin, Salih Hoca ve Alparslan´ın ilişkisine delil olması amaçlanıyordu. Küçük ama ustaca üretilmiş bir delildi.

Eski arkadaşları ile tüm irtibatını kopardı

Alparslan´ın, Muzaffer Tekin ile son telefon görüşmelerinde, yanında İbrahim Cingi (MHP İstanbul İl Yönetim Üyesi, Hüseyin Görüm´ün tanışığı) bunuyordu. Tekin´in ofisine Cingi ile birlikte gidiyorlardı. Alparslan Arslan, Muzaffer Tekin ile telefon irtibatını kesip Salih Kurter´in evine fişi koyduğu güne kadar hemen her gün İbrahim Cingi ile birlikte iken Cingi ile de fişin üzerindeki tarihten 4 gün sonra telefon ilişkisini kesti.

Ergenekon sanığının Arslan albümü var

Alparslan Arslan´ın bırakacağı izler için geçmişinden fotoğraflar da alınmış ve medyaya servis edilmek üzere hazırlanmıştı. Ergenekon İddianamesi´nde ?örgütün medya departmanında görevli? olarak geçen Emcet Olcaytu, Arslan´ın fotoğraflarını depo etmişti. Fotoğraflarda Arslan´ın türban hassasiyetinin vurgulanabilmesi için özel seçilmiş kareler vardı. Bunlardan biri de Arslan´ın annesiyle çektirdiği kareydi. Bu fotoğraflar birer iz olarak medyaya servis edilecekti.

Çelişkiden propaganda evresine geçiş

Ardından İdris Arslan 21 Şubat 2008´de, Ergenekon sanıklarına verdiği destekle dikkatleri üzerine çeken İBDA-C´nin yayın organı Baran dergisine ´İslamcı Basın Samimi Değil´ başlıklı bir röportaj verdi. Baran Dergisi, Ergenekon sanıklarına verdiği destekle ve çeşitli Ergenekon sanıkları ile yaptığı röportajlarla gündeme gelen ilginç bir dergi. Röportajda Arslan ?Saldırıdan sonra ilk anda hangi sebeple yapıldığını bilmediği için bazı açıklamalarda bulunduğunu, ancak Cumhuriyet Gazetesine ?başörtülü domuz karikatüründen? ötürü bomba atıldığını anlayınca kendisinde mücadele azmi oluştuğu ve milletin değerleri ile ilgili açıklamayı yaptığını, oğlunun kötü bir yolda olmadığını, karşılaştığı pek çok insanın kendisini tebrik ettiğini, muhafazakar medyanın olayı çarpıttığını? anlatıyordu. Baba Arslan´ın bu sözleri artık çelişkiden propagandaya geçtiği dönemin başlangıcı aynı zamanda. Oğlunu kurtarmak adına babalık duygusuyla hareket eden İdris Aslan, tam olarak plan doğrultusunda hareket gediyordu.

İlk çıkışı adliyede yaptı

Alparslan cezaevindeki görüşmesinde babasına ?Mutlaka Salih Kunter hoca ile görüşeceksin? isteğini iletti. Oğlunun bu şekilde kurtulacağına inanan baba İdris Arslan da çaresiz oğlunun isteklerini yerine getirdi. İdris Arslan, oğlunun isteğiyle daha önce hiç teması olmayan tutuklu sanıklar İsmail Sağır, Tekin Irşi ve Erhan Timuroğlu´na değişik tarihlerde ve özellikle Danıştay Davası´nın duruşma tarihlerinden önce para yatırıyor ve bunu resmi kayıtlara da sokuyordu. Baba Arslan yine oğlunun baskı ve yönlendirmesiyle ´irticai´ davaların tanınan avukatları Abdurrahman Sarıoğlu ve İlhami Sayan´la biraraya geldi. bunları da göstere göstere yaptı.

Arslan´ın söylemleri değişmeye başlıyor

11 Ağustos 2006´da Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşma öncesi İdris Arslan gazetecilere ilginç bir açıklama yapıyor ve saldırının din adına yapıldığı yönünde sürdürülen haberler için gerekli malzemeyi de veriyordu; ?Milletin hizmetinde olun, milletin değerlerine saygılı olun. Saygılı olmayana, milletin değerlerine hakaret edene bu millet gereken dersi verir.? Oğlunu kurtarma derdine düşen bir babanın isteyerek ya da istemeyerek Danıştay Baskını´nın arkasından bırakılmak istenen adrese katkı sözleri olarak bunlar da kayıtlara geçti.

´Babasıyla gerekli görüşme yapıldı´

Süreçte Baba Arslan´ı etkileyen sadece oğlunun yönlendirmeleri değildi elbette. Çaresiz kalan Baba´ya örgüt de abluka kurmuştu. Durum savcılık tarafından delillendirildi. Ergenekon sanığı Hasan Ataman Yıldırım´dan ele geçirilen bir CD´de erg. xls? isimli EXCEL dosyasında; soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüphelilerle halen duruşması devam eden sanıkların isimlerinin listelendiği ve bu şahıslarla ilgili mahkeme sürecinde takip edilecek eylem planlarına yer verildiği de görüldü. İlgili belgenin özel not sütununda; Alparslan Arslan´la ilgili ´Babasıyla gerekli görüşmeler yapıldı.´ notu bulunmaktaydı.

İdris Arslan da gerçeği görüyor

Günler ilerledikçe Danıştay Baskını´nın ardındaki organizasyon çözülmeye ve kamuoyu tarafından öğrenilmeye başlıyordu. Süreç içinde aydınlananlardan biri de Arslan´ın babasıydı. Baba İdris Arslan bir süre sonra yönlendirmeyle gittiği bu yolun sonunun olmadığını ve oğlunu bu söylemlerle kurtarmayacağını fark etti ve inandığı doğruları 24 Ağustos 2009´da söylemeye başladı. Baba, oğlunun karanlık ekip tarafından nasıl bir kumpasa getirildiğinin farkına varmaya başlıyordu. Birinci Ergenekon davası ile Danıştay Saldırısı davasının birleştirilmesinin ardından, davanın 24 Ağustos 2009 tarihli duruşmasına baba İdris Arslan ve anne Hatice ve kızları Hilal de katıldı. Duruşmanın öğleden sonraki kısmına katılmayan İdris Arslan, gazetecilere ?Alparslan´ın baskı altında olabileceğini, kendisine ilaç veriliyor olabileceğini, zihin yönlendirmesi yapılmış olabileceğini? söylüyordu. İdris Arslan, davanın soruşturulmayan bazı yönleri bulunduğunu ileri sürdüğünü, bunun için Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini Adalet Bakanlığına şikâyet ettiğini, heyetin de bunun üzerine soruşturma geçirdiğini söylüyordu. Baba Arslan´ın 2006 Mayıs´tan bu yana verdiği beyanatlarda belirgin zikzaklar olmasına rağmen ilk günlerde söyledikleri ile son söyledikleri arasındaki paralellik dikkatlerden kaçmıyordu. ( Cevheri Güven, Star)

Kız arkadaşı: Dinci değildi namaz da kılmazdı, soğukkanlıydı

06 Mayıs 2010: Danıştay katili Arslan´ın İP üyesi eski sevgilisi Melek Öztaş, ´Alparslan soğukkanlı ama saldırgan biriydi. Dinci değildi. Namaz kılmazdı´ dedi.Alparslan Arslan´ın en son Cumhuriyet gazetesinde ?türbanlı domuz? karikatürü yayınlandığı gün sabaha karşı 04.36´da telefonla görüştüğü kız arkadaşı Melek Öztaş, star´a konuştu. İşçi Partisi üyesi Öztaş ?Alparslan dinci değildi, namaz kılmazdı? dedi.Arslan´ın eski kız arkadaşı Melek Öztaş, ilişkisini doğrularken, Alparslan´la Yeditepe Hukuk Bürosu´nda sekreterlik yaptığı dönemde tanıştıklarını söyledi. Birkaç ay bu büroda çalıştıktan sonra ayrıldığını söyleyen Melek Öztaş ile Arslan´ın arkadaşlıkları sonraki zamanlarda da devam etmiş.Gece yarılarına kadar süren telefon görüşmelerini ?Kendisiyle arkadaşlık ilişkim vardı? şeklinde açıklayan Melek Öztaş, ?bu ilişkinin duygusal bir ilişki olup olmadığı? yönündeki sorumuza ?Bu konuda konuşmasam? demekle yetindi. 19 Nisan gecesi 04.36´da yaptıkları son görüşmenin ?ayrılık? görüşmesi olup olmadığı sorusuna ise Öztaş ?üzerinden uzun yıllar geçtiğini? söyleyerek cevap vermedi. Bunların özel konular olduğunun altını çizen Öztaş, telefonda konuşmak istemediğini ifade etti.

Danıştay´a saldıracağını bilmiyordum

Alparslan Arslan´ı tarif ederken, ?Dinci değildi, namaz da kılmazdı? diyen Melek Öztaş, Danıştay´a saldırı düzenleyeceğiyle ilgili herhangi bir bilgisinin olmadığını böyle bir hisse de kapılmadığını söyledi. Öztaş ?Kendisi oldukça soğukkanlı birisiydi? dedi.

Saldırgan bir yapısı vardı

Alparslan´la tanıştıkları Yeditepe Hukuk Bürosu´na gelip gidenlerin ?normal insanlar olmadığını? söyleyen Öztaş, Arslan´ın saldırgan bir yapısı olduğunu anlattı.Arslan ve Melek Öztaş´ın tanıştıkları Yeditepe Hukuk Bürosu ilginç bir kesişme noktası. Alparslan Arslan ve Hüseyin Görüm´ün, bu büro üzerinden çek-senet tahsilatı yaptıkları iddianamelere girmişti.

En son sevgilisi Melek´le vedalaştı

Alparslan Arslan, eski çevresiyle telefon irtibatını bıçak gibi kestiği dönemde, Ergenekon sanıklarından bazılarıyla iletişim kurmaya başlamıştı. O dönemde uzun telefon görüşmeleri yaptığı bir isim daha var. O da ?kız arkadaşı? Melek Öztaş. Arslan´ın Öztaş´la son telefon görüşmesi 19 Nisan 2006 gece yarısı gerçekleşti. Arslan´ın kız arkadaşıyla telefon konuşması sabahın ilk ışıklarına kadar sürdü. Sabah olduğunda Arslan´ın hareket noktasını oluşturacak olan ?türbanlı domuz? karikatürü ise Cumhuriyet´te yayımlandı.

Geçmişiyle son bağını da kopardı

Bu karikatür, Alparslan Arslan´ın yaptığı ve ?irtica? maskesi giydirmeye çalıştığı saldırıların ve savunmasının temelini teşkil etti. Karikatür 19 Nisan 2006 günü Cumhuriyet´te yayımlanırken Arslan, aynı günün sabahında 04.36´da sevdiğiyle vedalaşıyordu. O sabah, Arslan´ın yeni hayatına başladığı gündü. Geçmişiyle son bağını mecburen kopartmıştı.

Kız arkadaşı İP üyesi, Dalan´dan da burs aldı

Arslan 0535 47..... numaralı telefonu bir daha aramayacak, Melek´le de konuşmayacaktı. Plana bağlı kalmak önemliydi. ?Elveda? dediği Melek Öztaş, İşçi Partisi üyesiydi. Ergenekon Silahlı Terör Örgütü iddiasıyla sürdürülen operasyonun göbeğine oturan İşçi Partisi´nin Kadıköy İlçe Teşkilatı´na kayıtlıydı. İP´in oldukça aktif bir üyesi olan Melek Öztaş, aynı zamanda Ergenekon´un en kritik sanıklarından biri olan Bedrettin Dalan´dan da burs alarak okumuştu. Dalan Ergenekon sanıklarının ve örgütün bağlantı kurduğu isimlerin çocuklarına burs sağlamakla suçlanıyordu.

Sıkı bir Aydınlık Dergisi takipçisi

Sözde dinci örgütün taşeronu Alparslan Arslan´ın evinde ancak ayrıntılı bir arama sonucu bulunan özenle saklanmış ve satır satır okunmuş tam 6 adet Aydınlık Dergisi bulunmuştu. Arslan evinde özenle sakladığı Aydınlık dergilerinin bazı satırlarının altını çizerek okumuştu.

Senkronize hareketler bunlar

Arslan´ın firarı üzerine kurulan planda, ´irticai´ bağlantılarını gösterecek kanıtlar da medyaya servis edilmek üzere hazırlanmıştı. Arslan yakalansa da hazır deliller bazı gazete ve TV´lere servis edilip yayınlatıldı. Alparslan Arslan´ın, Ergenekon ekibiyle direkt telefon irtibatını kestiği ve dindar insanlarla iz bırakacak temaslar kurmaya başladığı günler, yani operasyonun başladığı günlerde Türkiye, sertlik dozu yüksek bir kampanyayla tanışıyordu. Kampanya´nın adresi Cumhuriyet gazetesiydi. Gazete 2 Nisan 2006´da aniden dev bir kampanya başlattı. Alfabe tersten ve yeşil renkle yazılıyor, karanlık zemin üzerine ?Tehlikenin farkında mısınız?? sloganı işleniyordu. Cumhuriyet´in kampanyası, medyada dalga dalga yayılıyor, farklı versiyonlarıyla sürekli bir tehlikenin gelmekte olduğu işleniyordu.

Polisten önce Cumhuriyet bildi!

Cumhuriyet´e atılan bombalarla, ?Haklı çıktık? propagandası devreye giriyor, Danıştay saldırısıyla da bu zirveye çıkartılıyordu. Cumhuriyet, daha saldırının yapıldığı günün ertesinde ortaya hiçbir bilgi çıkmamışken ?Cumhuriyet´e atılan bombalarla Danıştay saldırısını gerçekleştirenin aynı el? bilgisini manşete taşıyordu. İlhan Selçuk daha açık yazıyor, ?Dün Cumhuriyet gazetesine bombaları atan el ile bugün Danıştay´ı kurşunlayan tabancanın kabzasını tutan el birdir? diyordu.

Medya ayağı emre amade

Saldırı öncesinde medyaya servis edilecek bilgiler ve haberler de planlanmıştı. Alparslan Arslan´ın başörtülü annesiyle fotoğrafından, İran bağlantılı olduğuna yönelik sahte istihbarat raporlarına kadar her ayrıntı düşünülmüştü. Arslan, yakalanmasına rağmen bu paketlerden bazıları medyaya servis edildi.

İlk çakma Alparslan haberleri

NTV televizyonu saldırıdan bir gün sonra 18 Mayıs günü Alparslan Arslan´a ait olduğunu iddia ettiği bazı görüntüler yayınladı. Görüntülerde Arslan´ın ?dinci sicilinin? kabarık olduğu iddia ediliyordu. Arslan´ın Marmara Üniversitesi´nde oruç tutmayan öğrencilere saldırdığı, Diyarbakır´da laiklik karşıtı gösteride bulunduğu ve Kadıköy Göztepe´ye cami yapılması eylemine katıldığı iddia ediliyor ve bu anlara ait görüntüler yayına konuluyordu. Ancak görüntülerdeki kişinin Arslan olmadığı çıplak gözle bile çok rahat anlaşılabiliyordu. Haberde, Vakit´in azmettirici olduğu imajını oturtmak için bir hikaye de uydurulmuştu. Göztepe Parkı´na cami yapılması tartışmaları sırasında bir grup vatandaşın Vakit gazetesi muhabirine tepki gösterdiği ve Alparslan Arslan´ın da Vakit muhabirini savunan grup içerisinde olduğu kesin bir dille anlatılıyordu. Oysa o fotoğraftaki kişi ne Arslan´a benziyordu ne de Arslan orada bulunmuştu. Ama Hürriyet´in profesyonel gözleri ?Saldırıyı dinciler yaptı? propagandası doğrultusunda o fotoğrafa bakmamıştı bile. ?Katil eylemde? başlığının altında NTV´nin haberi tekrarlanıyordu. Haberin içinde ?Burası da Diyarbakır? başlığıyla ikinci bir fotoğrafa yer veriliyor, Arslan´ın saldırıdan yaklaşık bir ay önce Diyarbakır´da Hizbullah´a yakınlığıyla bilinen Mustazafder´in Kutlu Doğum Haftası gösterisine katıldığı belirtiliyordu. Ancak yine fotoğraftaki kişi Arslan´a benzemiyordu.

Can Dündar´a anında istihbarat geldi

Katil yakalansa da yeni plan yapılıncaya kadar eski planın ilk aşamaları yayından fırlamış ok gibi kendiliğinden uygulamaya girdi. Baskının azmettiricisinin iktidar partisi olduğu ve asıl hedefin laik Cumhuriyet olduğu açıklamaları peş peşe geliyordu. Saldırı sonrası planlamasında Alparslan Arslan´ın İran bağlantılı olduğu ve İran´a kaçtığı bilgisinin yayılması temel noktalardan biriydi. Bilgi engellenemez hızla saldırının yapıldığı gün medyaya servis edildi. Milliyet gazetesinde Can Dündar, Arslan- İran bağlantısını kuruveriyordu. Dündar, askeri bir kaynaktan aldığını belirttiği istihbarat bilgisini ağdalı cümlelerle şöyle anlatıyordu: ?1995-97 döneminde Bingöl emniyeti, Hizbullah tarafından İran´ın Kum kentine eğitime yollanmış bir kişiyi saptıyor. Adı: Alparslan Arslan...? Bilginin gerçekle uzak yakın ilgisi yoktu. Ama Can Dündar, eylemden saatler sonra bu bilgiye ulaşmayı başarmış (!) ve ertesi gün köşesine taşımıştı. Gerçek olmayan biçimde Arslan-İran bağlantısını kuran Dündar, lafı asıl getirmek istediği yere getiriyor ve AK Parti hükümetini devirmek için yapılan operasyonun temel cümlesini köşesine yerleştiriyordu. Milliyet ise o cümleyi birinci sayfasına anons olarak taşımıştı: ?Danıştay Başkanı´nın uyarı konuşmasına dudak büken Erdoğan, sorumluların en başındadır.? Arslan´ın derin bağlantılarının ortaya çıktığı 3. gün bile Dündar çizgisinden taviz vermiyor ve eylemin tıpkı Danıştay´ı basarak hükümeti devirmek isteyenlerin planında olduğu gibi ?Hükümet için sonun başlangıcı? olduğunu söylüyor ve yazısına bu başlığı atıyordu. Dündar devam eden günlerde darbe imasıyla yazılarını sürdürüyordu. ( Cevheri Güven, Star)

Danıştay komplosu kapatmaya ´delil´ oldu

07 Mayıs 2010: Darbeye hazırlık için planlanan Danıştay saldırısı belki birçok yönden istenen amaca ulaşmamıştı ancak kapatma iddianamesinde en önemli irtica delili oldu.Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan´ın Ergenekon´la bağlantıları bir bir ortaya çıkıyor. Ancak Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki yargılama süreci farklı biçimde ilerliyordu. Mahkeme, saldırının Ergenekon ayağını araştırma gereği duymuyordu. Bu süreçte saldırı Türkiye´nin en kritik davalarından birine; AK Parti´ye yönelik açılan kapatma davasına delil oluyordu. AK Parti´yi devirmeye yönelik Ergenekon eylemi, eksik soruşturma nedeniyle AK Parti aleyhine delil niteliği kazanıyordu. Kapatma Davası dosyasında Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Başbakan Tayyip Erdoğan ve AK Parti´nin ileri gelenlerinin Danıştay´ın türban kararı nedeniyle yaptıkları eleştirel açıklamaları sıralıyor. Sonra sözü Vakit gazetesinde yayımlanan ve Arslan´ın aracına bıraktığı haberine getiriyordu. Ergenekon´un tetikçisi olduğu ortaya çıkan Arslan için yargılama bitmeden başsavcı kararını vermişti; ?köktendinci?...İddianamede o bölüm şöyleydi: ?Başbakan ve milletvekillerinin beyanlarının ertesinde bir gazetede Danıştay kararını veren daire üyelerinin resimlerinin yayımlanmasından kısa bir süre sonra da 17 Mayıs 2006 günü Alparslan Arslan adındaki bir köktendinci Danıştay´ın 2. Dairesine müzakere sırasında silahlı saldırıda bulunmuş....? Arslan´ın duruşma boyunca sarf ettiği iz bırakma sözlerini sıralayan başsavcı şunları yazıyordu: ?Sanıkların son duruşmadaki bu sözleri bile eylemi hangi saiklerle yaptıklarını, laikliği savunanları ve laik Cumhuriyeti bekleyen tehlikeleri göstermeye yeterlidir.?Yargıtay Başsavcısı´nın yeterli gördüğü delili Yargıtay yeterli görmedi ve Danıştay davasını Ergenekon´la birleştirdi. Saldırının Ergenekon boyutu tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarken, bir iktidar partisi uydurulmuş delillerle ?odak olma? cezasına çarptırılıyordu. Ergenekon´un başarısız eyleminin tek başarılı yönü buydu...

Harddisk istendi ama!

Danıştay güvenlik kameralarının arızalı ya da arızasız harddisklerinin incelenmesi hayati öneme sahipti. Harddisklerin silindiği şeklindeki TÜBİTAK bilirkişi raporundan sonra OYAK Güvenlik, 25 Eylül 2009 tarihine kadar yani yaklaşık 3.5 yıl kendilerinden kamera kayıtlarını kimsenin istemediğini iddia etti. Ancak kamera kayıtlarının alınması için Ankara Emniyet Müdürlüğü Terör Şubesi´nin saldırının olduğu gün harekete geçtiği ortaya çıktı.Polis aynı gün resmi yazıyla Danıştay Başkanlığı´ndan kamera kayıtlarını istedi. Ancak Danıştay, Emniyet´in yazısına 5 gün sonra cevap verdi. Gözaltı süresinin bitişi nedeniyle Emniyet, 3. gün bütün delilleri, şüphelileri ve dosyayı savcılık makamına devretti. Emniyet´in OYAK Güvenlik´ten kamera kayıtlarını resmen isteme yetkisi bu 3 günü kapsıyordu. Danıştay´dan bu sürenin sonunda gelen ?Harddiskler bozulması nedeniyle OYAK Güvenlik tarafından söküldü. Şuan OYAT´ta? cevabı verince emniyet hiçbir işlem yapamadı.Savcılık ve Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi ise bu kayıtları OYAK´tan istemedi. Ankara´daki jet yargılama sonucunda Yargıtay, davayı bozup Ergenekon´la birleştirince, dosyadaki bu büyük eksiklik, Ergenekon Savcıları´nca fark edildi ve skandal ortaya çıktı.

Deli numarasına Sincan´da başladı

Avukat olan Alparslan Arslan´ın, yakalandıktan sonra yolun sonunun müebbet hapis olduğunu kestirmesi zor olmadı. Kurtuluşunun tek çaresinin oynayacağı iki rol olduğuna karar verdi. Ya irticacı numarasını sürdürüp darbe yaptıracak ya da ?deli? raporuyla yırtacaktı.Cezaevine girdiği ilk günlerinde çok zorluk çeken Arslan, bir dönem çırılçıplak yaşamaya çalıştı. İki defa odasını yakan Arslan, zaman zaman odasına dışkısını yaptı, saçlarını uzattı, elbiselerinin yıkanmasına izin vermedi ve pislik içinde yaşamaya başladı. Acayip sesler çıkartıp yan yan yürüyerek deli gibi davranan ve çıplak ayakla gezen Arslan hasta olmak için çaba gösterdi.Bir ara devamlı penisini tutarak ve betonda yatarak böbrek sistemini bozmaya çalışan Arslan, tüm numaralarına rağmen hastaneye sevk alamayınca metabolizmasını tamamen bozacak yöntemlere yöneldi. Sürekli bal, helva, çikolata, pekmez tüketerek hızla kilo aldı. Sürekli takip gerektiren kronik bir hasta olmaya çalışıyordu.Gardiyanlara ?Müslüman mısın? Kılıcın var mı? Cihat Allah için, türban için, din için, cihat için harekete geçelim? diyerek hedef göstermeye devam eden Arslan sonunda kendini Bakırköy´lük yaptı. Ancak Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ?Sağlıklı ve ´simülasyon´ yapıyor? yani ?Deli rolü oynuyor? raporu verdi.Başarısız oldukça, Silivri duruşmalarında, Arslan´a nefret dolu bakışların dozu artıyordu. Yıllardır profesyonel operasyonlar yapan ama hiç açığa çıkmayan Ergenekon, bir avukatın başarısızlığıyla hukuk önünde büyük hesaplaşmayla karşı karşıyaydı artık... ( Cevheri Güven, Star)

(03 Mayıs 2010, 11:39), son güncel.: (07 Mayıs 2010)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Danıştay saldırısının Ergenekon davasıyla birleştirilmesi manşetlerimiz

Danıştay soruşturması sil baştan

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=1779    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
66.059.176