Birinci Ergenekon davasının dün görülen 148. duruşmasında, birkaç gündür tartışılmakta olan ´yargıtay üyelerinin Ergenekon sanığı Başsavcı İlhan Cihaner´i kurtarma planları´nı işleyen ses kayıtları gündeme geldi. Sanıkların olayın bazı çevrelerin bir tertibi olduğu iddialarına Hakim Köksal Şengün´den ilginç bir doğrulama geldi. Tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Sekreteri Nusret Senem, ´Nerde laikliği, hukuku savunan biri varsa hakkında tertip yapılıyor´ ifadelerini kullandı. Hamdi Yaver Aktan´la ilgili olayın önemli olduğunu söyleyen Senem, ´Şimdi de Aktan hakkında yeni tertipler uygulanıyor´ dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Köksal Şengün araya girerek, ´Dün de benim hakkımda yayınlandı´ ifadesini kullandı. Senem de, ´Bakın şahsınızı hedef alan komplolarda nasıl da irkiliyorsunuz. İşte yargıladığınız bizler de aynı şekilde tertiplere muhatabız´ şeklinde karşılık verdi. Sanık ve hakimin medyayı komploculukla suçlamasında cesaret alan diğer sanık Muzaffer Tekin de söz alarak Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların teslim edildiği Ataşehir´deki evle ilgili medyada yer alan haberlere tepki gösterdi ve bu olayın da medyanın bir komplosu olduğunu iddia etti.
Hakimden sanıkların komplo iddialarına ilginç doğrulama
Birinci Ergenekon davasının dün görülen 148. duruşmasında, birkaç gündür tartışılmakta olan ´yargıtay üyelerinin Ergenekon sanığı Başsavcı İlhan Cihaner´i kurtarma planları´nı işleyen ses kayıtları gündeme geldi. Sanıkların olayın bazı çevrelerin bir tertibi olduğu iddialarına Hakim Köksal Şengün´den ilginç bir doğrulama geldi. Tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Sekreteri Nusret Senem, ´Nerde laikliği, hukuku savunan biri varsa hakkında tertip yapılıyor´ ifadelerini kullandı. Hamdi Yaver Aktan´la ilgili olayın önemli olduğunu söyleyen Senem, ´Şimdi de Aktan hakkında yeni tertipler uygulanıyor´ dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Köksal Şengün araya girerek, ´Dün de benim hakkımda yayınlandı´ ifadesini kullandı. Senem de, ´Bakın şahsınızı hedef alan komplolarda nasıl da irkiliyorsunuz. İşte yargıladığınız bizler de aynı şekilde tertiplere muhatabız´ şeklinde karşılık verdi. Sanık ve hakimin medyayı komploculukla suçlamasında cesaret alan diğer sanık Muzaffer Tekin de söz alarak Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların teslim edildiği Ataşehir´deki evle ilgili medyada yer alan haberlere tepki gösterdi ve bu olayın da medyanın bir komplosu olduğunu iddia etti.
Birinci Ergenekon davasının dün görülen 148. duruşmasında Ergenekon ana davasında tutuklu sanık Osman Yıldırım, davanın tutuksuz sanıklarından Semih Tufan Gülaltay´ı tanımadığı iddialarına tepki gösterdi. Yıldırım, Onun işlediği yüzlerce suçu size sıralayabilirim. ifadesini kullandı. İstanbul 13. Ağır ceza Mahkemesince Silivri´de görülen Birinci Ergenekon davasının 148. duruşmasına sanıkların ve avukatlarının talep ve beyanlarının alınmasıyla devam edildi. Duruşmada söz alan tutuklu sanık emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, Danıştay kayıtları gerçekten silinmişse büyük bir güç müdahale etmiştir. diye konuştu. Duruşmada ilk söz alan tutuklu sanık İsmail Yıldız, darbe suçlamasını kabul etmediğini belirterek, Bu çağda darbe yapmak fikri çok ilkel kalıyor. Birkaç dakikalık video bile yeter hükümetleri devirmek için. Bakın bir video bir genel başkanın istifasına yetti. AKP´yi bitirmek için de 10 saniyelik bir video yeter, darbe yapmaya gerek yoktur. şeklinde konuştu. İlerleyen zamanlarda söz alan tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Sekreteri Nusret Senem, Nerde laikliği, hukuku savunan biri varsa hakkında tertip yapılıyor ifadelerini kullandı. Hamdi Yaver Aktan´la ilgili olayın önemli olduğunu söyleyen Senem, Şimdi de Aktan hakkında yeni tertipler uygulanıyor dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Köksal Şengün araya girerek, Dün de benim hakkımda yayınlandı ifadesini kullandı. Senem de, Bakın şahsınızı hedef alan komplolarda nasıl da irkiliyorsunuz. İşte yargıladığınız bizler de aynı şekilde tertiplere muhatabız. şeklinde karşılık verdi. Hatırlanacağı gibi Yargıtay üyesi Hamdi Yaver Aktan´ın internete düşen ses kaydında Ergenekon tutuklusu Emin Gürses´i tahliye etmesi için Aktan´ın Hakim Köksal Şengün´e ricada bulunduğu iddia ediliyordu. Şengün bu iddiayı yalanlayarak ´bana kimse talimat veremez´ demiş ve şok edici şekilde isimlerini de vererek Zaman, Yeni Şafak ve diğer bazı medya organlarını, hep bu tür iddiaları dile getirmekle suçlamıştı. Hakim Şengün´ün medya organlarına karşı taraflı yaklaşımı bu çevrelerde şok etkisi yaptı. Kastedilen haberlerdeki iddiaların sanki kendileri tarafından düzenlenerek medyada yayınlanıyormuş gibi komploculukla suçlanmalarına tepki gösteren bu çevreler, kendilerinin bu iddiaları okuyuculara yansıttıklarını, asıl sorgulanması gerekenin bu iddiaları görmezlikten gelen diğer medya organları olması gerekirken kendilerinin olmasının haklı görülemeyeceğini, medyada her zaman çeşitli iddialar yer aldığını, medyanın görevinin haberi saklamak değil yayınlamak olduğunu, Ergenekon duruşmalarında hakim ve savcılar hakkında sanık ve çevrelerince birçok kez çeşitli iddialar dile getirildiğini de hatırlatıyorlar.
Diğer Sanık Tekin de Hakim Şengün´den güç aldı: Vurun Medyaya!
Muzaffer Tekin Ataşehir´i yine inkar etti: Bu olay medyanın komplosu
Ataşehir´deki toplantıyı kabul etmeyen tutuklu sanık Muzaffer Tekin, Böyle bir toplantı olmadı. Asıl Ergenekon bu işleri bizim üzerimize yıkmaya çalışan medya ve beyin yıkayıcılardır. ifadesini kullandı. Konuşmasında Danıştay saldırısına da değinen Tekin, Gerçekten o kameralar silinmişse büyük bir güç müdahale etmiştir. Bunun sebebi de saldırganın kimliğinin belirlenmemesi içindir diye değerlendiriyorum. şeklinde konuştu. Saldırının türban nedeniyle işlendiğini iddia eden Tekin, Hükümeti de bu saldırıdan sorumlu tuttu. Danıştay saldırısıyla kendileri arasında ilişki kurulması eleştiren Tekin, Alparslan Arslan´ın saldırıdan hemen önce ve saldırıdan hemen sonra görüştüğü insanlar incelenmiyor mu? diyerek kendilerinin azmettirici olduğu iddiasına tepki gösterdi.
Osman Yıldırım´dan Gülaltay´a ağır suçlama
Davanın öğleden sonraki bölümünde tutuklu sanık Osman Yıldırım, Tuncay Özkan hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, Özkanın da karşılık olarak kendisi hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığı´na hakaret, iftira ve kamu görevini yapanı etkileme suçlarından suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Yıldırım, önceki hafta Beşiktaşta bulunan İstanbul Adliyesine gitme nedeninin bu konuyla alakalı olduğunu açıkladı. Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesi´nden bir ceza daha aldığını dile getiren Yıldırım, ´2007 yılında Ankara´da duruşmalara gelip giderken, Alparslan Arslan ile farklı nezaretlere koyuluyorduk. Arslan, nezarethaneden duruşmaya giderken bilinçli bir şekilde buradaki gibi askerlere sataşıyordu. Komutan da herkes hakkında fezleke hazırlamış. Bu jandarmaya yönelik sin kaflı sözlerden dolayı 4 yıl 4 ay ceza aldım. Temyize göndereceğim.´ diye konuştu. Ergenekon ana davasının başka suçtan tutuklu olan sanığı Semih Tufan Gülaltay hakkında da çeşitli iddialarda bulunan Yıldırım, Gülaltay´ı tanıdığını söyledi. Yıldırım, el yazısıyla yazılmış sayfalarca dilekçesini duruşma sırasında okudu. Yıldırım bu dilekçesinin ardından bir de Danıştay saldırısına ilişkin, çok sayfadan oluştuğu gözlenen diğer dilekçesini okumaya başladı. Ancak Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, kendisine ayrılan süreyi fazlasıyla aştığını belirterek bu dilekçenin tamamını okumasına izin vermedi. Köksal Şengün, Zaten bu dilekçeyi bize vereceksin. Okumana müsaade edemiyorum. Sen dilekçeyi bize ver. dedi. Bunun üzerine Yıldırım da sözlerini tamamlamak zorunda kaldı. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de, cezaevindeyken Gülaltay´ın kendisine yazdığı mektuplardan söz ettiğini belirten Yıldırım´a, ´Mektuplar var dedin. 5 ay oldu. Nerede o mektuplar?´ diye sordu. Yıldırım da, Gülaltay´ın kendisine yazdığını iddia ettiği mektupların hem evinde hem de cezaevi yönetiminde olması gerektiğini belirtti. Başkan´ın, Ne zaman getireceksin bize o mektubu? şeklindeki sorusu üzerine Yıldırım, Bu mektubu çocuklarıma soracağım diyorum hep. Ancak ne zaman telefon açmaya gitsem unutuyorum. Getireceğim. dedi. Yıldırım, daha sonra da Siz benim Semih Tufan Gülaltayı tanımadığımı söylüyorsunuz ama ben size onun işlediği yüzlerce suçu sıralayabilirim. ifadesini kullandı. ( Cihan)
O apartmandaki herkesin ismi bildirilsin talebi
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılarda kullanılan el bombalarının verildiği iddia edilen Ataşehir´deki evin bulunduğu binada yaşayan tüm kişilerin isimlerinin mahkemeye bildirilmesini istedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Savcı Pekgüzel, sanık ve avukatların taleplerine ilişkin görüşlerini açıkladı. Tutuklu sanık İsmail Sağır´ın talebi doğrultusunda, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tanık olarak dinlenen Aysel Sağlam´ın tanık olarak dinlenilmek üzere duruşmaya çağrılmasını talep eden Pekgüzel, Sağlam´ın Danıştay saldırısı tarihinden bir gün önce Alparslan Arslan´ın yanında gördüğü ve eşkalini verdiği 2 kişinin robot resimlerinin çizilip çizilmediğinin de sorulmasını talep etti. Pekgüzel, Kemal Kerinçsiz´in, iddianameye konu olan telefon dinlemelerinin hukuka aykırı delil kapsamında kabul edilmesi yönündeki talebinin de iletişimin kanuni gereğine uygun olarak dinlenilmesi ve ilgili yönetmelik hükümleri gereğince reddine karar verilmesini istedi. Osman Yıldırım´ın talepleri doğrultusunda, 2006´nın Temmuz ve Ağustos aylarında tutuklu bulunduğu Sincan 2 Nolu F Tipi Cezaevinde avukatlar Ahmet Doğan ve Teoman Ekşioğlu tarafından ziyaret edilip edilmediği konusunun cezaevi idaresinden sorulmasını öngören Pekgüzel, Sincan Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılarak, bu cezaevinin 2006 Temmuz ve Ağustos aylarına ait iç ve dış güvenlik kamerası kayıtlarının mahkemeye gönderilmesini talep etti. Pekgüzel, Yıldırım´ın sözlü beyanında belirttiği Semih Tufan Gülaltay hakkındaki iddialarının araştırılarak, gereğinin yapılması için bugüne ait duruşma tutanağının bir örneğinin Beşiktaş´taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesini istedi. Avukat Vural Ergül´ün, Danıştay binasındaki kamera kayıtlarının silindiğine ilişkin rapor hazırlayan bilirkişi ile kolluk görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulması talebinin, bunların duruşma sırasında işlenen suç olmadığı gerekçesiyle reddedilmesini talep eden Pekgüzel, tutuklu sanık Mehmet Zekeriya Öztürk´ün talebi doğrultusunda da İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılarak, Cumhuriyet gazetesi binası saldırılarında kullanılan el bombalarının verildiği iddia edilen Recep Özkan´a ait Ataşehir´deki evin bulunduğu binada oturan tüm kişilerin isimlerinin mahkemeye bildirilmesini istedi.
Oyak Güvenlik çalışanı tanık olarak dinlenilmek isteniyor
Danıştay saldırısı: Çevredeki tüm binaların kamera kayıtları talep edildi
Tutuklu sanık Fikret Emek´in talebi doğrultusunda da Danıştay binası çevresinde bulunan ve kamera kaydı yapan tüm iş yerlerinin tespit edilerek, varsa olay tarihine ait görüntü kayıtlarının istenip inceleme yaptırılmasını talep eden Pekgüzel, Oyak Güvenlik´te çalışan Ethem Katmer´in sanık savunmalarının tamamlanmasından sonra tanık olarak dinlenilmek üzere duruşmaya çağrılmasını öngördü.
Tutukluluğa devam, Hakim Şengün yine muhalif
Pekgüzel´in taleplere ilişkin görüşlerini açıklamasının ardından mahkeme heyeti, duruşmaya kısa bir ara verdi. Sanık ve avukatların taleplerinin celse arasında karara bağlanmasına hükmeden mahkeme heyeti, başka suçtan tutuklu sanık Ahmet Cinali ile tutuksuz sanık Fuat Turgut´un savunmalarının alınması için duruşmada hazır edilmelerini kararlaştırdı. Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 7 Haziran 2010 Pazartesi günü saat 09.00´a erteledi. Bu arada, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün´ün, Nusret Senem, Hikmet Çiçek ve Kemal Kerinçsiz´in de aralarında bulunduğu tutuklu 12 sanığın tahliye edilmesi yönünde oy kullandığı görüldü. ( Cnnturk)
Mahkeme Başkanı Şengün, muhalefet ettiği kararı okumuyor
Duruşmada tahliye taleplerinin reddine karar veren iki üye hakimin tersine, oy çokluğuyla alınan kararda birçok sanığın tahliye edilmesi gerektiği yönünde karşı oy kullanan mahkeme başkanı Köksal Şengün, karara muhalefet ettiği günden bu yana mahkemenin aldığı kararları okumuyor. Bugünkü duruşmada da alınan ara kararları diğer üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu okudu.
Savcılar Danıştay soruşturmasını giderek derinleştiriyor
Birinci Ergenekon davasında Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, keşif günü Alparslan Arslan´ın yanındaki iki kişinin kim olduğunun bulunmasını istedi. İşte duruşma savcılarından Pekgüzel´in taleplerinden bazıları:
Aysel Sağlam tekrar tanık olarak çağrılsın. Sağlam´ın anlatımıyla robot resim çizilip çizilmediği bildirilsin.
Bombaların teslim edildiği Ataşehir´deki evin bulunduğu binada oturanların listesi gönderilsin.
Osman Yıldırım´ı Sincan Cezaevi´nde ziyaret edip yönlendirenlerin isim listesi ve güvenlik kamerası görüntüleri istensin.
Semih Tufan Gülaltay´ın Danıştay saldırısıyla ilgili bağlantılar araştırılsın.
Danıştay saldırısıyla ilgili haber yapan bazı gazetecilerin ve bu haberlerde adı geçen şahıslar tanık olarak dinlensin.
Danıştay çevresindeki tüm binaların güvenlik kamera görüntüleri istensin. ( Star)
(22 Mayıs 2010, 15:32), son güncel.: (23 Mayıs 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ataşehir´deki ev tanıklarla doğrulandı
Ataşehir toplantısı cep sinyalleriyle doğrulandı
Cumhuriyet Küçük´ten, bomba Tekin´den
Danıştay saldırısının Ergenekon davasıyla birleştirilmesi manşetlerimiz
Danıştay soruşturması sil baştan