Darbe Günlükleri´nin ilginç bir süreçle Ergenekon´dan çıkarılıp Ankara´ya gönderilmesi hukukçuların tepkisini çekti. ´Ergenekon´da görev almayan bir savcının yetkisizlik kararı, günlüklerle Ergenekon arasındaki güçlü irtibatı ortadan kaldırmaz´ diyen hukukçular, Danıştay cinayetinde olduğu gibi soruşturmanın yine İstanbul´da tamamlanması gerektiğine dikkat çekiyor.
Darbe Günlükleri´ni örtme girişimi tartışılıyor
Darbe Günlükleri´nin ilginç bir süreçle Ergenekon´dan çıkarılıp Ankara´ya gönderilmesi hukukçuların tepkisini çekti. ´Ergenekon´da görev almayan bir savcının yetkisizlik kararı, günlüklerle Ergenekon arasındaki güçlü irtibatı ortadan kaldırmaz´ diyen hukukçular, Danıştay cinayetinde olduğu gibi soruşturmanın yine İstanbul´da tamamlanması gerektiğine dikkat çekiyor.
´Darbe Günlükleri´ dosyasının Balyoz soruşturmasını yürüten Mehmet Ergül tarafından Ankara´ya gönderilmesi yeni bir tartışma başlattı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nın dosyayı Savcı Zekeriya Öz´den ilginç bir yöntemle alması ve sürecin Ergenekon´da görev almayan bir savcı eliyle yürütülmesi ´darbe soruşturmasına müdahale´ olarak değerlendirildi. Günlükler Öz´den istenirken, Balyoz dosyasıyla ilgisinin olup olmadığının inceleneceği gerekçe gösterilmişti. Savcı Ergül´e verilen dosya, geri gönderilmediği gibi ilginç bir yetkisizlik kararı çıktı. Ergül, günlüklerin Ergenekon´la bağlantılı olmadığını iddia etti. Soruşturmanın Ergenekon ana davasından ayrılamayacağının altını çizen hukukçular, sürecin İstanbul´da tamamlanması gerektiğine dikkat çekiyor. ´Hukukî ve fiilî irtibat´ nedeniyle Danıştay cinayeti dosyasının Ankara´dan İstanbul´a gönderildiğini hatırlatan hukukçular, Günlüklerle Ergenekon arasındaki güçlü irtibat iddianamelerde açıkça görülüyor. Davayla doğrudan ilgilenmeyen bir savcının kararı bu güçlü irtibatı ortadan kaldırmaz. diyor. Hukukçular Derneği Başkanı Cahit Özkan, darbe davasının örtülmek istendiğini vurguluyor. Adaleti Savunanlar Derneği Başkanı Ayhan Gültekin, davayı akim bırakma girişimlerinin sürdüğünü belirtirken, emekli Başsavcı Reşat Petek, Niye iki yıl beklendi? diye soruyor.
Alavere dalavere, dosya Ankara´ya
Darbe Günlüklerine ilişkin soruşturma ilginç bir seyir izledi. ikinci Ergenekon iddianamesinde, Özden Örnek´e ait günlüklerin ´darbe planlarıyla bağlantılı´ olduğu, ancak kuvvet komutanları hakkındaki soruşturmanın tefrik edildiği belirtiliyordu. Bu kapsamda savcılar üç eski kuvvet komutanını sorgulamak için adliyeye çağırdı. Bu sırada eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek imzalı 1 Ocak 2006 tarihli genelge gündeme getirildi. İstanbul Başsavcıvekili Turan Çolakkadı, bu genelgeye dayanarak 5 Aralık 2009´da ifade alma işlemlerine katıldı. Çolakkadı sorgudan bir ay sonra genelgeye göre kuvvet komutanları hakkındaki soruşturmayı başsavcı vekili olarak kendisinin yürüteceğini belirterek dosyayı Savcı Zekeriya Öz´den aldı ve Balyoz soruşturmasında görevlendirdiği Mehmet Ergül´e devretti. Ergül de birkaç ay elinde beklettiği dosyayı yetkisizlik kararıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderdi.Bu sürece bakıldığında dosyanın Ankara´ya hukuki bir şekilde gönderildiği söylenemez. Şöyle ki; en başta Çolakkadı, dosyayı genelge gereği ´kuvvet komutanlarının soruşturmasını başsavcı ya da görevlendireceği başsavcı vekili yürütür´ düzenlemesi nedeniyle istemişti. Başsavcıvekili, eğer genelgeye göre işlem yapmaktan bahsediyorsa soruşturmayı kendisinin yürütmesi gerekirdi. Ancak bunu yapmadı. Genelgeye göre el koyduğu dosyayı genelgeye aykırı bir şekilde savcı Öz´le aynı nitelikte olan Ergül´e gönderdi. Ergül de yine genelgeye göre görevli olmadığı bir soruşturmada dosyaya ilişkin ´Ergenekon soruşturmasıyla ilgisi olmadığı´ gerekçesiyle yetkisizlik kararı verdi.
Ergenekon dosyasını incelemeye gerek görmedi
Burada en çok dikkat çeken durum ise, savcı Ergül´ün Ergenekon soruşturmasında bir ifade bile almamış, dosyayla ilgili hiçbir işlem yapmamış olması. Mehmet Ergül, darbe günlükleri soruşturmasını aldı ancak inceleme sürecinde Ergenekon savcılarından ya da Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nden Ergenekon dosyasını isteyip herhangi bir incelemede bulunmadı. Eğer bu yetkisizlik kararını Ergenekon savcıları verse anlaşılabilir durum olurdu. Ancak dosyayla ilgisi olmayan bir savcının karar vermesi hukukçular tarafından da şaşırtıcı bulunuyor.Ergenekon sürecinde Savcı Öz´de bulunan internet andıcı, eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay´ın baş şüpheli olduğu ´yargıyı etkileme´ gibi soruşturmalara yine bu genelge gereği müdahaleler gündeme gelmişti. Bu da müdahalenin son ayağı olarak değerlendiriliyor. Ancak gözden kaçırılmaması gereken önemli bir nokta var. Günlük soruşturmasının tekrar İstanbul´a gönderilmesi mümkün. Çünkü Özden Örnek´in darbe günlüklerinde yer alan anlatımlar Ergenekon iddianamelerinde yer verilen iddialar ile aynı. Yani soruşturmayla halen süren davanın delilleri arasında hukuki ve fiili irtibat söz konusu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı Mehmet Ali Pekgüzel´in ikinci Ergenekon davasında Mustafa Balbay´ın çapraz sorgusunda sarf ettiği sözler de olayı çok net anlatıyor. Savcı Pekgüzel, darbe planları sorularına tepki gösteren Balbay´a Davanın özü bu. Darbe planları Sarıkız, Ayışığı, Eldiven gibi darbe planları. demişti. ( Zaman)
Ayrıntılar belli olmaya başladı
Darbe Günlükleri Dosyası´nın “yetkisizlik” iddiasıyla Ankara´ya gönderilmesinde tam bir “alicengiz oyunu” oynandığı öğrenildi... Akit´in edindiği bilgiye göre; dosya, Savcı Zekeriya Öz´ün elindeydi... Ama, bir “katakulli” ile alınıp Savcı Mehmet Ergül´e verildi... Ergül de, dosyayı Ankara´ya gönderdi. Balyoz operasyonları ile ilgili koordinatör savcı olarak görevlendirildikten sonra hiçbir askerin tutuklanmasını talep etmeyen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ergül´ün yetkisi olmamasına rağmen Darbe Günlükleri dosyasını Ankara´ya göndermesi şok etkisine neden oldu. Dosyanın soruşturmanın asıl sahibi Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz´den bir “katakulli” ile kaçırıldığı öğrenildi. Darbe günlükleri Nokta Dergisi´nin Nisan 2007´deki sayısında yayınlanmıştı. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek´e ait olan “Darbe Günlükleri” Ergenekon soruşturması savcıları tarafından soruşturma konusu yapıldı. Bu kapsamda 5 Aralık 2009´da emekli Oramiral Özden Örnek, emekli Orgeneral Aytaç Yalman, emekli Orgeneral İbrahim Fırtına Ergenekon savcıları tarafından sorgulandı. Genelge gereği Kuvvet Komutanlığı yapmış askerlerin sorgusuna başsavcı vekili de katılacağı için sorguda İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turhan Çolakkadı da hazır bulundu.
Yeni sinsi plan
İddialara göre; sorgu sonrası sanıklar hakkında iddianame hazırlayacağı belirtilen savcı Zekeriya Öz´e başsavcılık kanalıyla baskı başladı. Ergenekon Savcısı Öz´den; dosyayı yetkisizlik kararı vererek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına göndermesi istendi. Öz´ün “dosyayı gönder senin işin değil” telkinine kulak asmaması üzerine yeni bir plan yapıldı. Bunun üzerine Balyoz sanıkları ile ilgili tutuklama istememesi ile dikkat çeken Mehmet Ergül devreye girdi. Ağustos ayında savcı Öz ile görüşen Mehmet Ergül Balyoz soruşturmasına koordinatör olarak atandığını belirterek; darbe planları arasında fiili bağ olup olmadığını araştırmak için dosyayı incelemek istediğini belirtti ve dosyayı aldı. Mehmet Ergül´e ulaşan dosya bir daha geri gelmedi. Üst üste 4 defa dosyayı isteyen Ergenekon savcısına olumsuz cevap verildi. Savcı Ergül iki ay elinde tuttuğu dosyayı “yetkisizlik” kararı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderdi.
Başsavcı Engin: Zekeriya´ya ben baskı yapmadımSavcı Zekeriya Öz´e sözkonusu soruşturma kapsamında baskı yapılıp yapılmadığı konusunda görüştüğümüz İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Zekeriya Öz´e kendisinin baskı yapmadığını belirtti. Dosyanın Mehmet Ergül´e nasıl gittiğini bilmediğini ifade eden Engin “Ben Zekeriya´ya baskı yapmadım. Darbe günlükleri dosyasının nasıl gittiğini bilmiyorum. Zekeriya Öz ve Başsavcı Vekili Çolakkadı katılmıştı o soruşturmaya. Ama nasıl Mehmet Ergül´e gittiğini bilmiyorum. Yani bırakın Ankara´ya gitsin onlar da pekala yürütebilir bu soruşturmayı” dedi.
Eğer mesele darbe ise mevzuat teferruattır
İSTANBUL Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Çolakkadı, Ergenekon ve Balyoz gibi soruşturmalarda bakanlık kararnamesini hatırlatıp “Yetki bende, imzam olmalı” dedi. İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, bugüne kadar birçok soruşturmada savcıların işlemlerine müdahale etmek için dayanak yaptığı genelgeyi, bu kez kendisi deldi. Önceki gün “Darbe Günlükleri” dosyasına ilişkin verilen “yetkisizlik” kararının altında Başsavcı ya da Başsavcı Vekili´nin imzası bulunması gerekirken, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ergül´ün imzasının olması kafaları karıştırdı. Adalet Bakanlığı´nın 2006 yılında yayımladığı genelge uyarınca kuvvet komutanlarıyla ilgili soruşturmalarda Başsavcı yada vekilinin imzasının bulunması gerekiyordu. Çolakkadı´nın kendisinin incelemesi gereken dosyayı Savcı Ergül´e vermesi, ´Çolakkadı genelgeyi deldi´ şeklinde yorumlandı.
Çolakkadı sadece Örnek´in sorgusuna katıldı
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, eski Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ile eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, ´Ayışığı´, ´Sarıkız´, ´Yakamoz´ ve ´Eldiven´ darbe planlarıyla ilgili Ergenekon savcıları tarafından sorgulanmıştı. Genelge gereği Başsavcı vekili Turan Çolakkadı sadece Özden Örnek´in sorgusuna iştirak etmiş, Yalman ve Fırtına´nın sorgusuna ise katılmamıştı. İfadelerin ardından savcılar, bakanlık genelgesini dikkate alarak eski kuvvet komutanlarıyla ilgili dosyayı Çolakkadı´ya gönderdi. Çolakkadı, uzun süre kendisinde kalan dosyayı ağustos ayında Balyoz soruşturmasının koordinatör savcısı Mehmet Ergül´e iletti. Ardından incelemesini tamamlayan Ergül ise “Darbe Günlükleri” dosyasını “Ergenekon´la bağlantısı bulunmadığı” gerekçesi ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderdi.
Savcıların da yetkisi var
Çolakkadı kararın altında imzasının bulunmamasını “Soruşturmayı ben yapıp bitirebilirdim ancak iş yoğunluğu nedeniyle sonuçlandırmayı savcılara bıraktım” sözleriyle açıkladı. 50-100 klasörü kendisinin inceleme imkânının olmadığını vurgulayan Çolakkadı, “Bu konuda savcıların yetkisi var. Ben yazarsam 30 savcı ne yapacak. Genelgede ´üst düzey birileri varsa başsavcı ya da vekilinin en azından ifadede hazır bulunması uygun olur´ deniyor. Diğer savcıların yürütmesinde sorun görmedim” dedi. Çolakkadı, günlüklerin İkinci Ergenekon İddianamesi´nin temelini oluşturduğunun hatırlatılması üzerine ise “Ergenekon´la ilgisi yok. Suç ayrı, suç tarihleri ayrı. Karara baktım. Savcılar da “suç yeri Ankara” dediler. Usul yönünden sorun yok” dedi.
Kriz yaşanmıştı
“İnternet Andıcı” soruşturmasında Savcı Zekeriya Öz´ün, eski 1. Ordu Komutanı Hasan Iğsız´ın ifadesini almak istemesi üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ile arasında yetki karmaşası yaşanmıştı. Engin, Bakanlık genelgesini gerekçe göstererek komutanlarla ilgili dosyanın kendisine gönderilmesi ve hiçbir işlem yapılmamasını istemişti. Benzer bir kriz, Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay´ın gözaltına alınması ve Deniz Baykal hakkında fezleke hazırlığı sırada da yaşanmıştı.
Genelge ne diyor
1 Ocak 2006 tarihli eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından hazırlanan genelgede şu ifadeler yer alıyor: “Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, yüksek yargı organı başkanları ve başsavcıları, Genelkurmay Başkanı, bakanlar, milletvekilleri, kuvvet komutanları gibi devlete üst düzey görevlerde hizmet etmiş veya hizmette bulunan kişiler hakkındaki soruşturmaların kolluğa bırakılmaksızın bizzat başsavcı veya görevlendirecekleri başsavcı vekilleri tarafından yürütülmesi esastır.” ( Taraf)
İlginç iddia: Yetkisizlik kararı aslında 30 Aralık 2009´da alınmış ve bu haber medyaya da yansımıştı. Öyleyse niçin 27 Ekim 2010´a kadar 10 ay beklendi ve dosya şimdi Ankara´ya gönderildi? - Cevap: Dosyanın askeri savcılığa gitme ihtimali nedeniyle yetkisizlik kararı için 10 ay beklendi..
Yargı kulisleri bu haberi konuşuyor
Yargı kulislerinde darbe günlükleri ile ilgili karar için referandumun beklendiği iddia ediliyor. Darbe günlükleri ile Ergenekon arasında bağ bulunmadığı, Ergenekon iddianamesinde de yer almıştı. Yargı kulislerinde günlüklerle ilgili karar için askeri mahkeme ihtimalini ortadan kaldıran Anayasa değişikliğinin beklendiği ileri sürülüyor... İstanbul Özel Yetkili Başsavcı Vekilliği´nin Ergenekon örgütü ile bağlantısını tespit edemediği gerekçesiyle yetkisizlik kararıyla Ankara´ya gönderdiği Darbe Günlükleri dosyasının son Anayasa değişiklikleri nedeniyle askeri yargıya gönderilmeyeceği ortaya çıktı. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek´in kaleme aldığı iddia edilen günlüklerde geçen “Ayışığı” darbe planı ile eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur tarafından hazırlandığı iddia edilen “Yakamoz” darbe planına ilişkin bilgisayar sunumlarına ilişkin dosyanın Ankara özel yetkili Başsavcı Vekilliği tarafından görevsizlik kararıyla Genelkurmay Askeri Savcılığı´na gönderilebileceği belirtiliyordu. Ancak referandumda kabul edilen Anayasa değişikliği dosyanın Askeri Savcılığa gönderilmesini imkansız kıldı.
´Darbe Günlükleri´nin askeri mahkemeye gitme olasılığı referandumda kalktı
Değişiklikle askeri yargının görev alanını düzenleyen Anayasa´nın 145. maddesine “Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür” hükmü eklendi. Böylece Ergenekon, Kafes, Balyoz, Poyrazköy gibi asker kişilerin de sanık olduğu davaların askeri mahkemelere gönderilmesi olasılığı tamamen ortadan kaldırıldı. Yargı kulislerinde İstanbul Başsavcı Vekilliği´nin, dosyanın askeri savcılığa gönderilmesi ihtimalinin Anayasa değişikliği ile ortadan kalkmasından sonra yetkisizlik kararıyla dosyayı Ankara´ya gönderdiği konuşuluyor. Ergenekon savcıları, 16 ay önce, yani Haziran 2009´da hazırladıkları 2. Ergenekon iddianamesinde ´Darbe Günlükleri´ ile Ergenekon örgütü arasında bir bağlantının tespit edilmediğini belirtmişlerdi. Bu tespitin yapılmasından yaklaşık 6 ay sonra kuvvet komutanları İstanbul´da savcılara ifade vermişti. Aradan geçen sürede dosyanın Ankara´ya gönderileceğine ilişkin haberler çıkmasına rağmen dosya Anayasa değişikliğinden sonra Ankara´ya gönderildi. Bu değişikliğe göre Darbe Günlükleri dosyası ile ilgili soruşturmayı yürütecek olan Ankara Özel Yetkili Başsavcı Vekilliği ya sanıklar hakkında dava açacak ya da takipsizlik kararı verecek.
Danıştay saldırısı örneği
Darbe Günlükleri dosyasının Ergenekon´dan ayrı olarak yürütülecek olması Yargıtay´ın Danıştay saldırısına ilişkin kararını da yeniden gündeme getirdi. Yargıtay, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nin Danıştay saldırısının Ergenekon´la bağlantısının tespit edilemediği gerekçesiyle iki dosyanın birleştirilmesini reddeden kararını bozmuştu. Bu kararda saldırının faili Alparslan Arslan´ın Ergenekon´la bağlantılı olduğu iddiaları olduğu hatırlatılarak dosyanın Silivri´de birleştirilmesine karar verilmişti. Yargıtay´ın ilerde Darbe Günlükleri hakkında açılacak olası bir davada da benzer bir karar verebileceği belirtiliyor. ( Vatan)
Davanın akıbetinden endişeliyiz
Adaleti Savunanlar Derneği Başkanı Ayhan Gültekin, söz konusu gelişmelerin dava sürecini akim bırakma girişimlerinin sürdüğünün göstergesi olarak değerlendirildiğini anlatıyor. Hukukçular Derneği Başkanı Cahit Özkan ise Ergenekon ve Balyoz davası gibi dosyalara uzun zamandan beri müdahale girişimlerinin bilindiğini belirtiyor. İşte hukukçuların görüşleri:
Hukukçular Derneği Başkanı Cahit Özkan: Kamuoyunda öyle bir izlenim oluştu ki; yüksek yargı mensupları sanki çetecileri koruyor. Ankara´ya gönderilen soruşturma dosyasını da bu kapsamda değerlendiriyorum. Bütün darbe iddialarını Ankara´da birleştirip orada da üzerini örtmek mi istiyorlar? Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´in yargılanmasında bu planı gördük. Ergenekon davasında görev almamış bir savcının ve makul gerekçeler sunmadan dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na göndermesi, davaya dışarıdan bir müdahale demektir. Soruşturma dosyasının Ankara´ya gönderilme kararı hukuki değildir. Ne yazık ki Türkiye´deki darbe soruşturmalarında adalete dayanmayan kararlar veriliyor.
Emekli Başsavcı Reşat Petek: Bu soruşturma kaldığı yerden Ankara savcılığınca da devam eder. Ancak şimdiye kadar bilinen darbe teşebbüslerinin özellikle darbe girişimini planlayan bir örgüt tarafından yapıldığı ve bu örgütün de darbeye zemin hazırlayıcı eylemler yaptığı noktasında iddianamede iddialar bulunuyor. Bu açıdan da hukukçu olarak bakıldığında yetkisizlik kararı ´Neden bu saatten sonra Ankara´ya gönderildi?´ sorusu zihnimizde bir soru, cevabını bulamıyor.
Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Bilal Çalışır: ´Yetkisizlik´ suçun işlendiği yer bakımından tabii ki uygulanıyor. Ağırlıklı olarak suç nerede işlenmişse orası yetkili oluyor. Bunun da amacı delillerin toplanmasını kolaylaştırmak. Eğer bu dosyadaki yetkisizlik kararı bu gerekçe ile verilmiş ise hukuki bir karar diyebiliriz. Ancak burada da bir tereddüt var. Darbe Günlükleri 2 yıldır sürüyor. Suçun işlendiği yerin ağırlıklı olarak Ankara olduğu en başından beri bilinen bir şeydi. Soruşturma başladıktan 1-2 ay sonra verilmiş olsaydı bu daha berrak bir şekilde verilmiş olacaktı. Ama 2 yıl sonra bu kararın verilmesi, zihinlerde soru işaretlerine neden oluyor. Maalesef Türkiye´de soruşturma sürecini uzatıp zamanaşımından dolayı gerek beraate giden gerekse de soruşturmayı kamuoyuna unutturarak takipsizlik kararı verilen birçok dosya oldu Türkiye´de. Bu karardan sonra kamuoyunda bu dosyanın da böyle bir akıbete uğrayacağı yönünde kaygılar oluştu.
´yetkisizlik´ kararı yanlış
Hukukun Üstünlüğü Platformu Başkanı Satılmış Şahin: Zannediyorum ki dosyayı ayırdılar. Hukuki altyapısı şu: Darbe Günlükleri´nin yazıldığı yerin Ankara olduğu yönünde bir görüş var. O gerekçeyle soruşturmayı Ergenekon´dan ayırmak suretiyle verilmiş olabilir. Bence yanlış bir karar. Gönderilmemesi gerekirdi. Yetkisizlik kararı ile dosyanın akıbetinden şüphe eder hale geldik. Soruşturmanın üzeri kapatılmak mı isteniyor? Umarım adalet terazisi şaşmaz, hukuku zan altında bırakacak bir karar çıkmaz.
Belli makamların dokunulmazlığı var
Adalet ve Hukuk Derneği Başkanı Ayhan Gültekin: Dosyanın Ankara´ya gönderilmesinde usul açısından bir sıkıntı olmayabilir. Ancak daha önce yaşanan yüksek yargı mensuplarına ve komutanlara dönük kurtarıcı uygulamalar, Darbe Günlükleri soruşturmasının Ankara´ya gönderilmesine kuşkuyla bakmamıza neden oluyor. Çünkü yüksek yargı ve general mertebesindeki askerlere yönelik soruşturmalarda dosya akim bırakılıyor. Ergenekon davası ile iç içe ve aynı tarihlerde gerçekleşen Darbe Günlükleri soruşturmasının Ankara´ya gönderilmesini manidar buluyorum. Bizim Türk hukukuna güvenimiz tam. Hangi adliyede görülürse görülsün hakimlerimiz kanunlar çerçevesinde karar verecektir. Ancak bu şekilde soruşturmanın ilgisi farklı bir ile gönderilmesi akıllarda soru işareti bırakıyor. CNR soruşturmasında iki hakim dinlemeye takılmıştı. Biri dinlemenin yapıldığı tarihte emekli olduğu için tutuklandı, diğeri görevi başında olduğu için ifadesi bile alınmadı. Türkiye´de belli noktalarda görev yapan kişiler için dokunulmazlık var. Bu dosyada da dokunulmazlık olsun istemiyoruz. ( Zaman)
´Savcıların ve gazetecilerin ortak imalatı abartılı tepkiler´
Alper Görmüş (Taraf): Darbe Günlükleri´ne ilişkin soruşturma evrakı, savcı Mehmet Ergül tarafından Ergenekon davasından ayrıldı ve “yetkisizlik” gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderildi. Savcı Ergül´ün imzasını taşıyan “yetkisizlik” yazısında, eski kuvvet komutanları Özden Örnek, Aytaç Yalman ve İbrahim Fırtına´nın “Ergenekon terör örgütüyle ilgi ve irtibatlarının tesbit edilemediği” de belirtiliyordu. Bu gelişme, Ergenekon davasını önemseyenlerde hayal kırıklığı; davayı “fasa fiso” olarak görenlerde sevinç yarattı. Her iki tepkinin de abartılı olduğunu düşünüyorum. Bu abartılı tepkilerin, savcıların ve gazetecilerin ortak imalatı olduğu kanaatindeyim: a) Savcılar, İkinci Ergenekon iddianamesinde Darbe Günlükleri´yle Ergenekon davası arasında her yana çekilebilecek muğlâk bir ilişki kurmuştu. b) Bu muğlâklık nedeniyle, gazeteciler Darbe Günlükleri-Ergenekon ilişkisine aşırı anlamlar yüklediler. Savcıların muğlâk ifadeleri gazetecilerin “aşırı” yorumlarıyla birleşince, kamuoyunda, Örnek, Fırtına ve Yalman´ın (da) Ergenekon örgütünün liderleri olarak yargılanması gerektiği gibi bir kanaat oluştu. Oysa iddianamenin hiçbir yerinde bu kanaati haklı çıkartacak bir suçlama yoktu. İşte bu nedenlerle son “yetkisizlik” kararı beni ne hayal kırıklığına uğrattı, ne de şaşırttı.
“Yetkisizlik” kararına giden süreçte yaşanan bir dizi tuhaflık
Bu söylediklerimi, Darbe Günlükleri´nin İkinci Ergenekon iddianamesinde (Mart 2009) ne surette yer aldığını alıntılarla göstererek cuma günkü yazımda açacağım... Böylece göreceğiz ki, tek başına bu “yetkisizlik” kararına bakarak ne Ergenekon davasının içinin boşaltıldığı ve davanın artık temelsiz kaldığı öne sürülebilir, ne de üç kuvvet komutanının yargılanmaktan “kaçırıldığı” ve artık kolay kolay yargılanmayacakları öne sürülebilir. Fakat “yetkisizlik” kararına giden süreçte yaşanan bir dizi tuhaflık, “kaçırılma” iddialarıyla ilgili olarak daha temkinli olmamızı gerektiriyor. Bugün, dosyanın Ankara´ya gönderilme sürecinde basında dile getirilen birkaç eleştiriyi ve nasıl olup da gözlerden kaçtığına hayret ettiğim bir noktayı dikkatlerinize sunarak Darbe Günlükleri´nin “kaçırılması” iddialarını ele alacağım.
Başsavcıvekilinden farklı standart
Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz yıl 5 aralıkta, Ergenekon davası kapsamında üç kuvvet komutanının ifadeleri alınmıştı. İstanbul Başsavcıvekili Turan Çolakkadı, eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek´in 1 Ocak 2006 tarihli genelgesini gerekçe göstererek, ifade alma işlemlerine bizzat katıldı. Çolakkadı, ifadelerden bir süre sonra, aynı gerekçeye dayanarak Darbe Günlükleri soruşturmasını savcı Zekeriya Öz´den kendi uhdesine aldı. (Genelge, kuvvet komutanlarının da dâhil olduğu üst düzey devlet görevlileriyle ilgili soruşturmaların başsavcılar ya da başsavcıvekilleri tarafından yürütülmesine âmirdi.) Fakat Çolakkadı, dosyayı bir süre kendinde tuttuktan sonra, Zekeriya Öz´le aynı seviyede olan Mehmet Ergül´e verdi. O da geçtiğimiz günlerde “yetkisizlik” kararıyla soruşturma dosyasını Ankara´ya gönderdi. Cevap bekleyen birinci soru bu: Çolakkadı, madem kendisi incelemeyecekti, dosyayı neden Öz´den alıp Ergül´e vermişti? Yine Çolakkadı, benzer birkaç durumda evrakın altında savcının yanı sıra mutlaka kendi imzasının da bulunması gerektiğini şart koştuğu halde, bu defa sadece savcı Ergül´ün imzasının bulunmasına tepki göstermemişti. Cevap bekleyen ikinci soru da buydu.
Savcının, dikkatsizlikle açıklanamayacak büyük maddi hatası
Fakat bu süreçteki en vahim nokta Başsavcıvekili Çolakkadı´nın birçok soru işaretine yol açan tasarrufları değildi. Altında savcı Ergül´ün imzasının bulunduğu “yetkisizlik” yazısındaki akıl almaz hatanın yanında, bunların lafı bile edilmezdi. Savcıya göre Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven üç aşamalı bir darbe planının adlarıydı. Fakat... Gerisini “yetkisizlik” yazısından aktarıyorum: “(...) Ancak o tarihte Genelkurmay Başkanı olan Hilmi Özkök´ün Başsavcılığımızca 22.04.2009 tarihli tanık olarak alınan yeminli ifadesinden de anlaşılacağı üzere hazırlanan Ayışığı ve Yakamoz kod isimli planların slayt sunumlarından haberdar olması üzerine bu planların tüm olarak uygulanamadığı ve bunun üzerine Sarıkız kod adlı başka bir planın hazırlandığı...” Oysa biz gerek Darbe Günlükleri´nden gerekse de İkinci Ergenekon iddianamesindeki çok sayıdaki tekrardan biliyoruz ki, sıralama, savcı Ergül´ünkinin tam tersidir. Gerçek şudur: Dört komutanlı (Örnek, Yalman, Fırtına, Eruygur) Sarıkız darbe planının rafa kaldırılmasından sonra Şener Eruygur, Sarıkız´daki hazırlıklardan da faydalanarak Ayışığı adını verdiği (sonraki aşamaları Yakamoz ve Eldiven) yeni bir darbe planının hazırlığına girişmiştir. Aşağı yukarı aynı kelimelerle İkinci Ergenekon iddianamesinde defalarca tekrar edilen bu bilgi şöyledir: “Söz konusu darbe planları incelendiğinde, ´SARIKIZ´ kod adlı darbe planının, darbe öncesi ülkede darbe zemini oluşturmak için yapılması gereken faaliyetleri içerdiği, ´AYIŞIĞI´ ve ´YAKAMOZ´ kod isimli darbe planlarının ise darbenin bizzat aktif olarak nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiğini, ´ELDİVEN´ kod isimli darbe planının ise gerçekleştirilecek darbe sonrası yapılacak faaliyetleri kapsadığı anlaşılmıştır.” Şimdi, bu kadar bariz bir bilgi yanlışı nasıl açıklanabilir? Savcı, iddianameyi hiç mi okumadı? Hadi ondan vazgeçtik, iki yıldır gazetelerde bu yönde çıkan haberlerden hiç mi haberi olmadı? Şimdi bu tuhaflığa bakıp da, dosyayla hiçbir ilgisi bulunmayan bir savcının böyle bir karar almasını yadırgayan hukukçulara hak vermemek mümkün mü? (Taraf)
(29 Ekim 2010), son güncel.: (02 Kasım 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Darbe Günlükleri ve Komutanlarla ilgili manşetlerimiz
Deniz Kuv. Komutanı Özden Örnek´in darbe günlükleri (tam metin)
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi