Balyoz davasında 52. duruşma başladı. 224 sanıktan 155´inin katıldığı duruşma sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.
Balyoz davasında 52. duruşma
Balyoz davasında 52. duruşma başladı. 224 sanıktan 155´inin katıldığı duruşma sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.
Orgeneral Bilgin Balanlı, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın da aralarında bulunduğu 184´ü tutuklu 224 sanıklı Balyoz davasının 52. duruşması başladı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, Halil İbrahim Fırtına, Özden Örnek ve MHP´den milletvekili seçilen emekli Korgeneral Engin Alan ile Orgeneral Bilgin Balanlı´nın da aralarında bulunduğu tutuklu 150 sanık ile tutuksuz sanıklardan 5´i katıldı. Tutuklu yargılanan Çetin Doğan ve Koramiral Kadir Sağdıç´ın da aralarında 34 sanık ile hakkında yakalama kararı bulunan sanıklar Tümamiral Ahmet Sinan Ertuğrul ve emekli Orgeneral Ergin Saygun ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, Silivri Cezaevinde bulunan Çetin Doğan´ın da aralarında bulunduğu 4 sanığın sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya getirilemediğinin bildirildiğini kaydetti.
BÜLENT GÜNÇAL´IN SAVUNMASI
Duruşmada savunmasını yapan hakim Albay Bülent Günçal, 32 yıldır asker olduğunu, yasalara uygun birinci sınıf hakim olarak çalıştığını, sahte dijital veriler ve hayali senaryolarla suçlandıklarını ileri sürerek, bu durumun hak ihlali ve adil yargılama ilkesine de aykırı olduğunu söyledi. Dava dosyasında lehlerine olan durumlarının hiç araştırılmayıp görmezden gelindiğini ve dosyaya konulmadığını ifade eden Günçal, Gölcük´te bulunduğu iddia edilen ´sıkıyönetimde görevlendirilecekler´ listesinde adının yer aldığı iddiasına değindi.
Günçal, ´Sıkıyönetimde görevlendirme konusunda kimse benimle görüşmemiş, bilgi vermemiştir. Dijital listeye haberim olmadan ismim yazılmıştır. İftiraları şiddetle reddediyorum´ dedi.
Günçal, Orgeneral Bilgin Balanlı´nın 3 Mart 2003 tarihli sözlü emri üzerine ´Oraj Hava Harekat Planı´nın akamete uğraması durumunda yaşanacak hukuki süreç ve alınacak tedbirlerle ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı hukuki prosedür´ konulu belgeyi sanıklardan Hakan Özbek´e hazırlattığı, ardından da bunu Balanlı´ya sunduğu iddialarına ilişkin de şunları kaydetti:
´Bu belge, imzasız bir dijital veridir. Ne böyle bir emir veya talimat olmuştur. Bu hayali bir senaryodur. Balanlı´dan sözde emri ne zaman ve nerede, nasıl aldığım, bu emri Hakan Özbek´e nasıl aktardığımın, bu yazılanların hangi bilgisayarda oluşturulduğunun hiçbir delili bulunmamaktadır. Benim hukuki prosedür isimli belgeyi Balanlı´ya verdiğimin delilinin ne olduğunu merak ediyorum.´
Söz konusu belgede, planın başarısızlığa uğraması durumunda Hava Kuvvetleri Askeri Savcılığının görevlendirileceği iddiasının yer aldığını belirten Günçal, ancak askeri mahkemelerle ilgili yasaya göre general ve amirallerle ilgili, askeri mahkemelere tabi suçlarından dolayı yargılamaların Genelkurmay Başkanlığı nezdinde kurulan askeri mahkemede yapıldığını anlattı. Günçal, hakkındaki dosyanın birinci sınıf hakim olması nedeniyle ´görevsizlik´ kararı verilerek Yargıtay´a gönderilmesini istedi.Duruşma, sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor. (AA)
Hakim: Tutukluluk süresiyle ilgili değerlendirmeler bizi bağlamaz
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Balyoz davasının bugünkü duruşmasında söz alan tutuklu sanık Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok ile Mahkeme Başkanı Ömer Diken arasında ´yargı bağımsızlığı´ tartışması yaşandı. Tutukluluk sürelerini eleştiren sanık Üçok, TBMM Başkanlığı görevinde bulunmuş ve 40 yıllık hukukçu Bülent Arınç, tutukluluğun tedbir olduğunu ama ceza olarak kullanıldığını söyledi. ´Biz kanun yaparken böyle düşünmemiştik´ dedi. Cumhurbaşkanı ´bizdeki tutuklamalar uluslararası standartların altında´ dedi. Bir yargıç da ´bize sinek vızıltısı gelir´ dedi. Bunlar karşısında yargılamanın bağımsız olduğunu düşünüyor musunuz? Bu mahkemede kendinizi güvende hissediyor musunuz? diye sordu. Üçok´un bu sözleri üzerine Başkan Ömer Diken, Böyle bir soru soramazsınız. Değerlendirme yapıyorsunuz. Soru sorma hakkını kötüye kullanıyorsunuz. ´Sinek vızıltısı´ diyen yargıç kim? Bu heyette mi? Biz yasalara bağlıyız. Değerlendirmeler, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakan da olsa söyleyen kişiyi bağlar, bizi bağlamaz. Biz etki altında kalmadan bağımsız yargılama yapıyoruz. Aksi söylemler yargıya müdahaleye girer. diyerek tepkisini dile getirdi.
Tutuklu sanık emekli Albay Hakan Büyük ise, Eskişehir´deki evinde bulunan ve ikinci ve üçüncü Balyoz iddianamelerine dayanak oluşturan flaş belleğin kendisine ait olmadığını öne sürdü. Büyük, Türk Silahlı Kuvvetleri´nin dijital bir terör saldırısıyla karşı karşıya kaldığını iddia etti. Büyük, davada tutuklu yargılanmalarını da eleştirdi. ( Cihan)
HAKAN BÜYÜK´ÜN SAVUNMASI
Balyoz Davası´nın 52. duruşmasında hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya eksik teşebbüs suçundan 20 yıla kadar hapsi istenen Emekli albay Hakan Büyük savunmasını tamamladı. Hakan Büyük, savunmasında Türk Silahlı Kuvvetleri´ni kurumsal olarak yıpratmaya yönelik dijital bir terör saldırısı ile karşı karşıyayız dedi. Sanık Büyük, Yaşadıkları nedeni ile ´Sanki ilahi imtihandan, sabır tünelinden geçiyoruz´ demiş Hazreti Mevlana. Evet, bizler ´sabır´ ile imtihan ediliyoruz. Ancak sizlerin de adalet ve vicdan ile imtihan edildiğinizi hatırlatmak isterim şeklinde konuştu.
Hakan Büyük, 18 Şubat 2011 tarihinde bir arkadaşını ve oğlunu arayarak dönüş yolunda olduğu ve ertesi gün Eskişehir´de olacağını söylediğini anlattı. Sanık Büyük, bu telefon görüşmesinden birkaç saat sonra oğlu Eskişehir´deki evindeyken elektriklerin kesildiğini ancak başka dairelerde elektrik olduğunu fark ettiğine dikkat çekti. Eskişehir´e dönmesinden kısa süre sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü´ne 19 Şubat 2011 günü saat 16.31´de elektronik posta ile ihbar yapıldığını anlatan sanık Büyük, 21 Şubat günü de Eskişehir´deki evinde arama yapıldığını anlattı.
Eskişehir´deki 45 metrekarelik evinin 21 Şubat günü 20 polis tarafından arandığını ifade eden Büyük İkametimde yapılan aramanın ertesi günü, ikametimde bulunan ve bana ait olmayan flash belleğin içeriğinde ne olduğuna bakmak istediğimde iftira çetesi tarafından tuzağa düşürüldüğümü anladım ve oğlumu bilgilendirdim. O da bana birkaç gün önce elektrik kesilmesi olayını yaşadıklarını ancak bir anlam veremediğinden konudan bahsetmediğini ifade etmiştir dedi.
21 Şubat 2011 tarihinde Eskişehir´de ikametimde yapılan aramadan tam 68 gün sonra tutuklandığını hatırlatan sanık Büyük, emniyette flash bellekteki dokümanların şifresinin oğlunun adı ve doğum tarihi olarak NOYAN1990 olduğunu öğrendiğini anlattı. Büyük şöyle devam etti: Flash belleğin içerisindeki dijital dosyaların şifresinin NOYAN1990 yani oğlumun adı ile doğum tarihinin olması, bu flash belleğin bana ait olduğunu göstermez. Görev yaptığım hiçbir dönemde bulunduğum birimden ayrılırken arşiv yapmadım, hiçbir dijital doküman veya evrakın kopyasını yanımda götürmedim. Flash bellek bana ait olsaydı, şifresini bilir ve içeriğinde ne olduğuna vakıf olduğumdan, başımı derde sokmamak için imha etmiş olurdum. Flash bellek, kolay taşınabilir, risksiz, kolayca arama sırasında da konulabilir. Oğlumun adı ve doğum tarihi de bir devlet sırrı değildir. Muhtar, nüfus müdürlüğü veya çevreden kolayca öğrenilebilir
Sanık Hakan Büyük, mahkeme heyetine, Sayın başkanım ve sayın üyeler sizlerin evlerinize de bırakılabilecek bir flash belleğin şifresi çocuğunuzun adı ve doğum tarihi olabilir şeklinde seslendi.
Balyoz iddianamelerine dayanak oluşturan belgelerin iftira çetesi tarafından üretilmiş olduğunu savunan Büyük, bu belgelerdeki hatalara dikkat çekti. Kendisi dahil 184 sanığın tutuklu yargılamasını eleştiren sanık Büyük, savunmasını şu sözlerle tamamladı: Oynanmak istenen oyun açık ve net olarak ortadadır. Kişilerin hürriyetleri ile itibar ve istikballerinin mevzu bahis olduğu bu denli önemli bir davada Adalet yanıltılmaya çalışılmaktadır. Hazreti Mevlana´nın dediği gibi; ´Biz öyle mahluklarız ki, bazen melekler insan yaratılmadıklarına üzülürler, bazen de şeytanlar bizden olmadıklarına şükrederler ( DHA)
HAKAN BÜYÜK FİŞLEME YAPTIĞINI KABUL ETTİ
Balyoz davasının tutuklu sanığı emekli Albay Hakan Büyük, üye hakim Ali Efende Peksak´ın sorusu üzerine; milli güvenlik derslerine girdiğini, okullarda gözleme dayalı rapor tuttuğunu ve tuttuğu raporu da komutanlarına sunduğunu söyledi.İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Balyoz davasında tutuklu sanık Hakan Büyük´ün savunmasının ardından avukatı Hüseyin Ersöz ile Celal Ülgen de savunmalarında Büyük´ün suçsuz olduğunu ileri sürdü.
Bu arada, üye Hakim Ali Efendi Peksak, çapraz sorgu sırasında Hakan Büyük´e, Liselerde Milli Güvenlik derslerine girdiniz mi? diye sordu. Büyük´ün, derslere girdiğini söylemesi üzerine Peksak, Derslerde okulla ilgili notlar tuttunuz mu? diye başka bir soru yöneltti. Girdiği dersler sonrasında okulla ilgili notlar tuttuğunu kabul eden Büyük, Ancak bunlar özel çaba ile elde edilmiş notlar değildi. Gözleme dayalı raporlardı. Ayrıca bu İKK (İstihbarata Karşı Koyma ) yönergesi çerçevesinde yapılmış çalışmadır. dedi. Peksak, Peki bu raporları ne yaptınız?şeklinde bir soru daha sordu. Büyük, Emir komuta zinciri çerçevesince üstlerime ilettim. Bizde emir komuta harici iş yapılmaz. cevabını verdi. Sanık Büyük, 2004 seçimleri ile alakalı yaptığı bir çalışma olup olmadığını soran Peksak´a, Seçimde tutulan raporlar da gözleme dayalı raporlardır. Okullarda kapılara asılan sonuçlardan elde edilmiştir. Biz emir komuta zinciri olmadan bir şey yapmayız. diye cevap verdi. ( Cihan)
HAKAN BÜYÜK´ÜN AVUKATLARI HAZIRLATTIKLARI BİLİRKİŞİ RAPORUNU MAHKEMEYE SUNDU
Günçal´ın savunmasının ardından savunma yapan Hakan Büyük ise hakkındaki suçlamaları reddederek tahliyesini istedi. Sanık Büyük´ün avukatları Hakan Büyük´ün Eskişehir´de bulunan evinden çıktığı iddia edilen flash bellek ile ilgili hazırlattıkları bilirkişi raporunu mahkemeye sundu. Avukat Hüseyin Ersöz teknik raporda, dijital verilere elle müdahalede bulunulmuş olduğu sonucuna ulaşıldığını vurguladı.
Şubat ve Haziran 2011 tarihlerinde Hakan Büyük´ten ele geçtiği iddia olunan flash bellekle ilgili kolluk tarafından hazırlanmış 2 adet rapor bulunduğunu söyleyen Avukat Ersöz, şöyle konuştu: Ancak bu raporlarda yer alan yazar ve oluşturma tarihleri gibi bilgiler arasında çelişkiler mevcuttur. Bu çelişkiler, delil bütünlüğünü etkileyecek oranda büyüktür. Bu hususlar, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. Ufuk Çağlayan tarafından hazırlanmış bilirkişi raporu ile tesbit edilmiştir. Çağlayan, raporunda özellikle oluşturulma tarihi ile doküman içeriğinde yer alan bilgiler arasında yer alan önemli zaman farklılıkları olduğunu ifade ederek sözkonusu dijitallerin delil bütünlüğü ve sağlığını kaybettiği yönünde tesbitte bulunmuştur. Şubat ve Haziran aylarındaki raporlar arasında oluşturulma tarihi ve dosya yolları ile ilgili önemli farklılıklar mevcuttur. Bu farklılıklar bu bilgilere elle müdahele edilmiş olduğunu göstermektedir. Öyle ki bazı karakterler ve harfler, dosya içerisinde düzgün bir şekilde yer alırken Türkçe karakterler gibi bazı harflerin de başka bir karakter ile ifade edilmesi, bilgisayar tekniğine ve çalışma prensibine uygun değildir. Bu durum, elle müdahalenin göstergesidir dedi.
Mahkeme, duruşmayı yarına erteledi.
BİLİRKİŞİ RAPORU
Prof. Dr. Ufuk Çağlayan tarafından emekli Albay Hakan Büyük´ün Eskişehir´deki evinde 21 Şubat 2011 tarihinde ele geçirildiği flash bellek üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlan raporda şu değerlendirmeler yer alıyor: Dijital doküman, hard disk, flash ve benzeri yazılabilen bir ortamda depolanmışsa, meta data bilgilerinin dijital dokümanın neresinde yer aldığını ve formatını bilen uzman bir kişi, editör olarak adlandırabilecek özel bir yazılım kullanarak meta data bilgilerinden istediğini, istediği bir şekilde değiştirebilir. Üzerinde bilinçli olarak veri çıkarma, değiştirme gibi işlemler yapılmadığı sürece, bu bilgilerin kendiliklerinden anlamlı bir şekilde değişmeleri mümkün değildir. Ancak çevre şartları, medya materyalinde bozulmalar olması gibi sebeple bu bilgiler bozulabilir ve okunmaz hale gelebilir.
Raporda şu ifadelere yer verildi: Aynı dijital medya için farklı tarihlerde yapılan incelemeler neticesinde oluşturulan raporlardaki hash değeri, oluşturma tarihi, son kaydetme tarihi, yazar gibi bilgilerin herhangi birinde farklılıklar varsa, bu durum dijital medya içerisinde değişiklik olduğu anlamına geleceğinden, dijital medyanın delil bütünlüğü ve sağlığı artık kaybolmuştur. 12 Mayıs 2009 tarihine ait bir gazetenin taranmış görüntüsü olan dijital bir verinin oluşturma tarihi hiçbir şekilde önceki tarih 19 Nisan 2007 olamaz. İçeriğinde 12 Şubat 2008 tarihli yazı olan dijital verinin oluşturma tarihi hiçbir şekilde önceki tarih 19 Nisan 2007 olamaz. ( DHA)
(28 Kasım 2011, 12:31)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
1. BALYOZ İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP
Balyoz Planı manşetlerimiz
2. BALYOZ İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP
Eskişehir belgeleri (2. balyoz davası) manşetlerimiz
Balyoz´da yeni belgeler ele geçirildi
GÖLCÜK İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP
Donanma´da 10 çuval belge manşetlerimiz
Flaş!!! Donanma´da arama: 10 çuval belge
Balyoz, Ergenekon ve Odatv´den Arınç talebi
Balyoz´da hakimden Koşaner´e tepki