Bahriye Üçok´a bombalı paketi teslim eden Gülay Calap, PKK´nın paravan örgütü Devrimci Halk Partisi (DHP) üyesi.. DHP´nin kurucusu Meral Kıdır ise Öcalan´ın ikinci eşi ve Eskişehirli bir albayın da kızı.. Ergenekon iddianamesinde sanık Veli Küçük´ün Meral Kıdır´la sık sık görüştüğü yer alıyor. Kıdır, 1982´deki PKK 2´nci kongresinde, bir MİT mensubunun kızı olan Öcalan´ın ilk eşi Kesire Öcalan ile birlikte yer alan 2 kadından biriydi. Yani Öcalan´ın iki karısı da derin güçlerle bağlantılı.. Tüm bu karmaşık ilişkiler, PKK´nın Ergenekon tarafından desteklendiği iddialarını güçlendiriyor. Ayrıca, 1990 yılı içerisinde işlenen ve sonuncusu Bahriye Üçok´un katledilmesi olan 4 laik aydına yönelik saldırıda Ergenekon olasılığını düşündürecek derin güçlerin rol aldığı da görülüyor. Laiklik suikastleri olarak adlandırılan bu profesyonel saldırılar sonucu laiklik hassasiyetleriyle tanınan 4 gazeteci ve aydın öldürülmüş, tıpkı Danıştay saldırısında olduğu gibi hep müslüman kesim cinayetlerle suçlanmış ve toplumda laik-antilaik gerilimi çıkarılmıştı.
24.12.2012 10:05 Türkiye gazetesinde Melik Duvaklı imzasıyla dün çok çarpıcı bir haber yayınlandı. Habere göre mütedeyyin kesime mal edilen Prof. Dr. Bahriye Üçok suikastında ilginç bağlantılar çıkmaya devam ediyor. Bombalı paketi Üçok´a teslim eden kargo görevlisi Gülay Calap, PKK´nın paravan örgütlerinden Devrimci Halk Partisi (DHP) üyesi çıkmıştı. DHP´nin kurucu lideri ise oldukça ilginç bir isim. Adı Meral Kıdır. Eskişehirli bir subay kızı olan Kıdır PKK´nın ilk kadrolarından. 1990´da Suriye´den Türkiye´ye gelerek Devrimci Halk Partisi´ni kuran Kıdır, Ergenekon dava dosyasında yer alan belgelere göre emekli Tuğgeneral Veli Küçük´le sık sık görüşüyordu.
ÖCALAN´IN İKİNCİ EŞİ
Eskişehirli bir albay kızı olan Meral Kıdır Kürt değil. 1978 yılında PKK´ya katılan Kıdır, 1982´de yapılan PKK 2. Kongresi´nde Kesire Öcalan ile birlikte yer alan iki kadından biri. Suriye´de kalırken Öcalan´a en yakın isimlerden biri olan Kıdır, Öcalan´ın Kesire´den sonraki ikinci eşi aynı zamanda. Kıdır, 1990 yılında Türkiye´ye dönerek sol hareketler içinde bulunan isimleri PKK´ya çekmek amacıyla Devrimci Halk Partisi´ni kurdu. 1994´te DHP´ye yönelik kapsamlı operasyonda ilginç bir bağlantı ortaya çıktı. Yakalananlar arasında bulunan DHP İzmir sorumlusunun 1990 yılında Bahriye Üçok´a bombalı paketi teslim eden Ekspres Kargo çalışanı Gülay Calap olduğu belirlendi. Meral Kıdır da bu operasyonda yakalanarak cezaevine konuldu. Ancak Kıdır cezaevindeyken de örgütsel faaliyetlere devam etti. Cezaevinde kadın PKK´lıların sorumlusu oldu.
Meral Kıdır aynı zamanda PKK ile diğer sol örgütler arasında da bağlantı sağlıyordu. TKPML, TKP(ML) DABK, TİKKO, DHKP-C ile irtibat halindeydi. O dönemde PKK bu örgütlerle ortak pek çok eyleme imza attı. Ergenekon iddianamesinde yer alan belgelere göre bir subay kızı olan Meral Kıdır´ın bazı askeri şahıslarla da bağlantısı bulunuyordu. Ergenekon sanıklarından Emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün Meral Kıdır ile sık sık görüştüğü iddiaları yer alıyor.
ÖCALAN´IN ÇOCUĞU KIDIR´DAN MI?
Öcalan´ın lise yıllarından arkadaşı Yakup İnce, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalarda, ?Duyduğumuza göre bu işi MİT takip etmiş. Peşine bir binbaşıyı takmışlar, O´nun kızı ile evlendirmişler. Ondan bir çocukları olmuş. Şu anda o delikanlı için 21 yaşında diyorlar. Ama boşanmış. Bugün eşi ve çocuğu ile alakası yok? ifadelerini kullanmıştı. Bu iddialar doğruysa ihtimallerden biri de Meral Kıdır. 1978 yılında PKK´ya katılan Kıdır, Öcalan´ın Kesire Yıldırım´dan sonraki ikinci eşi. Kesire Yıldırım´ın babası Ali Yıldırım MİT mensubuydu. Meral Kıdır da bir asker çocuğu. Eskişehirli olan Kıdır´ın babasının subay olduğu biliniyor.
BAHRİYE ÜÇOK SUİKASTI
Türkiye Gazetesi, Bahriye Üçok suikastındaki ilginç bağlantıları 12 Aralık 2012 tarihli manşetinde gündeme taşımıştı. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve SHP Parti Meclisi üyesi Prof. Dr. Bahriye Üçok olayı o dönemde mütedeyyin insanlara mal edildi. Oysa bombalı paketi Üçok´a teslim eden Gülay Calap daha sonra PKK terör örgütüne bağlı DHP´ye üye olmaktan ceza aldı. (1)
DERİN İHANET
Öcalan´ın ilk karısı Kesire Öcalan gibi ikinci karısı da derin güçlerle bağlantılı.. Tüm bu karmaşık ilişkiler, PKK´nın Ergenekon tarafından desteklendiği iddialarını güçlendiriyor. Düşürün şu heronları çok PKK´lı vuruluyor ses kaydı TSK içinde PKK´yı destekleyen derin güçleri en çarpıcı şekilde deşifre eden bir örnek olmuştu. (2)
1990 yılı içerisinde işlenen ve sonuncusu Bahriye Üçok´un katledilmesi olan 4 laik aydına yönelik saldırıda Ergenekon olasılığını düşündürecek derin güçlerin rol aldığı da görülüyor. Laiklik suikastleri olarak adlandırılan bu profesyonel saldırılar sonucu laiklik hassasiyetleriyle tanınan 4 gazeteci ve aydın öldürülmüş, tıpkı Danıştay saldırısında olduğu gibi hep müslüman kesim cinayetlerle suçlanmış ve toplumda laik-antilaik gerilimi çıkarılmıştı.
ERGENEKON SANIĞI HANEFİ AVCI´DAN VELİ KÜÇÜK İDDİASINA DİKKAT ÇEKEN YALANLAMA
Hatırlanacağı gibi Edirne eski emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Haliç´te Yaşayan Simonlar başlıklı kitabıyla Türkiye´yi sarsmıştı. Kitabının ana konusu; Ergenekon ve benzer davaların fasafiso olduğu, soruşturma ve davaların Fethullah Gülen cemaatinin polis istihbarattaki adamları vasıtasıyla ortaya attığı artniyetli bir komplo olduğu iddiası idi. Kısacası, Ergenekon davasının safsata olduğunu ortaya koymak için yazılmıştı. Avcı´nın nasıl dezenformasyon yaptığı, kendisi hakında Egenekon taşeronu Devrimci Karargah terör örgütü (DKÖ) kapsamında yürütülmekte olan ve şok delillerle de ortaya konulmuş örgüt bağlantısını örtbas etmek ve soruşturmaya karşı önalmak amacıyla kitabı yazdığı ise ilerleyen günlerde anlaşılmıştı. Bu konuyla ilgili çok sayıda ve geniş içerikli haberi web sitemizde de yayınlamıştık. (3)
Bizzat PKK ve DHKP-C aralarındaki ilişkiyi kabul ederken Avcı reddediyor
Ancak kitapta cemaat konusu dışında başka bilgiler de yer alıyordu. Yine hatırlanacağı gibi kitapla ilgili dile getirilen iddialardan biri de Avcı´nın kitabı tek başına yazmış olamayacağıydı. Çünkü bu kanıyı güçlendiren vahim çelişkiler ve zıt bilgiler içeriyordu kitap. Taraf yazarı Emre Uslu´nun dikkatini kitaptaki bazı çelişkiler dikkati çekmişti. Özellikle birisi, bu haberle de bağlantılı idi.
Uslu´ya göre, Bu çelişkiler öyle vahim hataları içeriyor ki, okuyucu ?kitaptaki bu bölümü Avcı yazmış olamaz? duygusuna kapılıyor. Örneğin kitabın 534. sayfasında Avcı, Veli Küçük´ü savunayım derken PKK ile DHKP-C arasında bir ittifakın kurulmadığını iddia ederek saçmalıyor.
Şu cümleler Avcı´dan: ?Ergenekon savcısının iddiasına göre, Tuncay Güney 2001´de gözaltındayken kendisiyle yapılan mülakatta konu ile ilgili olarak PKK ile DHKP-C´nin ittifak yaptığı dönemde Giresun´da görev yapan Veli Küçük´ün cezaevinde yatan Meral Kıdır´a ?Dursun´a söyle benim bölgemde PKK ile yaptığı ittifakı bozsunlar? şeklinde haber gönderdiğini söylemiştir.? ?...PKK ile DHKP-C ne zaman nerede ittifak yapmış? İkisi ayrı birer örgüt, devletin arşivinde birbirleriyle olan ilişkiler birbirlerine nasıl baktıklarına ilişkin yazılı ve sözlü yüzlerce doküman varken, üstelik bu konuda bizzat Dursun Karataş ve Öcalan´ın ağzından çıkan, militanlarına verdikleri talimatlarla ilgili bilgiler arşivde mevcutken bu iddia neye dayanıyor? Bu iddia olsa olsa ideolojik örgütleri bilmeyen cahil birinin sözleri olabilir. Böyle bir ittifak yok. Varsa ya her yerde uygulanır ya da her yerde bozulur. Giresun´da bozun başka yerde anlaşın olmaz.?
Kitabın bazı yerlerini Avcı yazmış olamaz
Oysa bizzat PKK ve DHKP-C´nin yayın organları bu ittifakın yapılışı ve neden bittiği üzerine sayfalarca analizlere yer vermektedir. Avcı´ya Tayfun İşçi´nin yazdığı ?PKK´nın ittifak politikaları ve çatı partisi üzerine? başlıklı yazılarını önereyim. Google´dan kolayca bulacağınız bu yazılarda Avcı´nın çok ama çok iddialı olduğu bir konuda nasıl yanıldığını gösteren onlarca delil var. Üstelik bu ittifaka ilişkin devlet arşivleri de belge ve değerlendirme doludur. Bunlarla karşılaştırdığımda şu soruyu sormadan edemiyorum: Ya bu bölümü Avcı yazmadı, ya da ne yazdığından haberi yok? (4)
DERİN DAYANIŞMA
Emniyet Müdürü Hanefi Avcı Susurluk sürecinde efsane olmuş bir isim. Bu nedenle onun yazdığı kitapta ileri sürdüğü şok iddialar gerçekten de Türkiye´yi sarstı. Ancak satırlar okundukça kitabındaki iddiaların kabul edilemez abartılar içerdiği görüldü. Delillendirilmeyen iddialarla çok sayıda yetkili karalandı. Delil göstermesi istendiğinde verdiği cevap şok ediciydi: Delilleri bulmak savcıların görevi! Avcı kendisine açılan çok sayıda tazminat davasını kaybetti. İlerleye günlerde Avcı hakkında polis soruşturması yürütüldüğü, soruşturmada Avcı´nın örgüt mensuplarına nasıl yardım ettiği ve yol gösterdiği şok delillerle ortaya çıktı. Bu konuda daha fazla bilgi bu yazının kapsamını aşar. Dediğimiz gibi Avcı konusuyla ilgili çok sayıda ve geniş içerikli haberler web sitemizde yayınlanmıştı. (5)
Hanefi Avcı´nın kitap yazarak Ergenekon soruşturma ve davasını düzmece ilan edip şok iddialarda bulunması, kitabında Ergenekon´un en önemli sanıklarından Veli Küçük´ü savunmaya çalışması, bunu yaparken de açığa düşmesini anlaşılır hale getiren ilk ayrıntı; onun sanıklarından birisi haline geldiği Ergenekon´a taşeron eylem yapmakla itham edilen Devrimci Karargah terör örgütü (DKÖ) davasında Terör örgütü mensuplarına bilerek ve isteyerek yardım etmekle suçlanması olabilir.
İkincisi, yine sanıklarından biri haline geldiği Ergenekon bağlantılı Odatv davasının iddianamesinde de iddia edildiği gibi Ergenekon örgütü üyesi olmakla, ´silahlı örgüt kurma, yönetme, üye olma, yardım etme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme, devlet güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme, açıklanması yasaklanmış gizli belgeleri temin etme, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel belgeleri kayıt altına alma ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs´le suçlanması olabilir.
Üçüncü ve önemli diğer bir ayrıntı da belki şu olabilir. İddialara göre Hanefi Avcı, terör örgütü Dev-Sol´un içerisindeki liderlik kavgasına müdahale etmiş, yönettiği polis operasyonunda kontrol edilemez Bedri Yağan grubunu yargısız infaz ile ortadan kaldırmış, örgütü Dursun Karataş yönetimine teslim ederek derin güçlerin kontrolündeki ´Derin-Sol´ örgütüne dönüşmesinde kritik bir rol almıştır. Dev-Sol örgütü hatırlanacağı gibi Sabancı suikasti ve emekli generallere yönelik suikastlerde rol alan bir örgüt. Son olarak ortaya çıkan çok ilginç bir ayrıntı da Doğu Perinçek´e yönelik soruşturma yürüten savcının infaz edilmesinde de rol aldığı ortaya çıktı. Diğer bir deyişle Derin-Sol´un ya da yeni adıyla DHKP-C´nin adı, son yıllarda hep Ergenekon kapsamında incelenmeye başlanan ve birileri tarafından taşeron edildiği örgüt mensuplarınca da açıklanan derin suikastlerde geçmektedir. Bu konuyla ilgili çok sayıda ayrıntılı haberi web sitemizde yayınlamıştık. (6)
işte Hanefi Avcı´nın, bu haberin konusu olan iddiayı, olayda adı geçen örgütlerin dahi kabul ettiği bağlantıları yalanlama çabası anlamlıdır.
ERGENEKON İDDİANAMELERİNDE MERAL KIDIR
Meral Kıdır ismi Ergenekon iddianamelerinde 5 yerde geçmektedir. İkisi diğer yerdeki bilgilerin tekrarı sayılan bu 5 sayfanın üçündeki satırlar aşağıda verilmiştir. Özellikle ilk yer olan 1. iddianamenin 289. sayfasında, bugünlerde Ergenekon tarafından önce suikastle, başarılamayınca da zehirlenerek öldürüldüğü iddia edilen 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın o dönem yapmaya çalıştığı terörü bitirme ve kardeşlik projesinin nasıl sabote edildiğinden de bahsedilmektedir.
Turgut ÖZAL´m PKK´nın dağdan inmesi ve kardeşlik ortamının oluşması amacıyla yapmış olduğu girişim çalışmalarının örgütte çok olumlu karşılandığını ve herkesin bir çözüme doğru gidileceği ümidini taşımaya başladığını ancak 1993 yılı Nisan ayında Turgut ÖZAL´ın öldüğünü ve akabinde Bingöl de 33 asker PKK tarafından vurularak öldürüldüğünü, bu eylemle birlikte yeşeren umutların tamamen kaybolduğunu, PKK´nın tek taraflı ateşkes sürecinde olduğu devletin çözüm arayışlarına girdiği bu dönemde PKK içerisinde bir grubun bu eylemi gerçekleştirmesi ve bu askerlerin korumasız ve silahsız olarak tehlikeli bir bölge üzerinden gönderilmesine kişisel olarak hiçbir zaman anlam veremediğini, bu eylemin örgüt içerisinde Doktor Süleyman (kod) Sait ÇÜRÜKKAYA´ nın kontrolündeki örgüt mensupları tarafından gerçekleştirdiğini, Doktor Süleyman (k) Sait ÇÜRÜKKAYA nın halen Almanya da olduğunu, Örgüt içerisinde Mahmut SAKAR ve İrfan DÜNDAR´ın, Abdullah ÖCALAN´ın avukatı olarak ve her söylediklerinin direk Abdullah ÖCALAN´ın talimatı olduğu bilindiğini, sürekli olarak örgütün kamplarına gelerek Abdullah ÖCALAN´dan almış oldukları talimatları başta üst düzey örgüt mensupları olmak üzere örgüt mensuplarına aktardıklarını, örgüt tarafından Süleymaniye de infaz edilen terör örgütünün üst düzey yöneticilerinden olan Kani YILMAZ ile Messenger üzerinden bir görüşme yaptığını ve Kani Yılmaz´ın kendisine ´Mayıs 2004 tarihinde Şehit Harun Kampında KONGRA-GEL in ikinci kongresinde Abdullah ÖCALAN´ın avukatları Mahmut SAKAR ve İrfan DÜNDAR´ında katıldığını, Mahmut ŞAKAR´ın bütün kameraları kapattığını, başkan adına konuşuyorum bu kongreden savaş kararı çıkacak şeklindeki sözleri üzerine kongrede savaş kararının alındığını´ söylediğini, Meral KIR´ ı Meral KIDIR olarak bildiğini, Meral KIDIR´in PKK örgütünün eski mensuplarından olduğunu, Meral KIDIR´ın, Muharrem KARABULUT ve yanında bulunan bazı örgüt üyeleri ile PKK´nın içinde Türkiye Devrim Partisini kurduklarını, sosyalist bir ideolojileri bulunduğunu, PKK´ya bağlı olduklarını ve amaçlarının gerilla savaşını Batı illerinde taşımak olduğunu, bu kişilerin genellikle Türk kökenli olduklarını ve sosyalist devrimini savunduklarını, bunların devrimi savunan sol örgütlerin ülkede devrim yapabilecek bir güce sahip olamayacaklarını savunduklarını ve PKK ile birlikte bu devrimin gerçekleşmesini daha mümkün gördüklerini, Ankara ve İstanbul illerinde örgütlendiklerini beyan etmiştir. ERGENEKON terör örgütüne yönelik yapılan operasyonda İŞÇİ PARTİSİ GENEL MERKEZİNDE elde edilen ´istanbul, 23 Mayıs 2000, Sayın Abdullah Öcalan´ ile başlayan ve ´iyi dileklerimi ve selamlarımı yollarım, Doğu Perinçek işçi Partisi Genel Başkanı, Not: Bu mektubun bir örneği, Genelkurmay Başkanlığı´nın bilgisine sunulmuştur.´ İle biten.. (7)
Tuncay GÜNEY kendisi ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde 2001 yılında yapılan mülakatta konu ile ilgili olarak özetle; PKK ile DHKP/C´ nin ittifak yaptığı dönemde Giresun´da görev yapan Veli KÜÇÜK´ ün cezaevinde yatan Meral KIDIR´a ?Meral, Dursun´ a söyle, benim bölgemde PKK ile yapmış olduğu ittifakı bozsunlar? haberi gönderdiğini, sonrasında Veli KÜÇÜK´ ün kendisine Meral´in Dursun KARATAŞ´ a gönderdiği mektupta ?Dursun, Veli Paşa´nın olduğu bölgede ben eylem yapmam. Siz bu hatayı Bedri YAĞAN ile beraber yapmıştınız, ben örgütümün helak olmasını istemiyorum? yazdığını anlattığını, (8)
Sanık Veli KÜÇÜK ile ilgili ifadeler: 2001 yılında Tuncay GÜNEY ile yapılan mülakatta; ?Veli KÜÇÜK´ün Karadeniz´de, Giresun´da görev yaptığı dönem içersinde... Dursun KARATAŞ´la ve Abdullah ÖCALAN´la da arasının iyi olduğunu, bunun başında da Meral KIR (MERAL KIDIR) isimli bir bayanın olduğunu ve cezaevinde yattığını, bu bayanın kitaplarının da bulunduğunu, Veli KÜÇÜK´ün bu bayana haber göndererek ?Meral, Dursun´a söyle, benim bölgemde PKK ile yapmış olduğu ittifakı bozsunlar? dediğini, Daha sonradan Veli KÜÇÜK´ün kendisine; Meral KIR´ın (MERAL KIDIR) Dursun KARATAŞ´a mektup göndererek, ?Dursun, Veli Paşa´nın olduğu bölgede ben eylem yapmam. Siz bu hatayı Bedri YAĞAN ile beraber yapmıştınız, ben örgütümün helak olmasını istemiyorum? dediğini anlattığını, Veli KÜÇÜK ile Meral KIR´ın (Meral KIDIR) sık sık görüştüğünü, (9)
BAHRİYE ÜÇOK SUİKASTİ
Doç. Dr. Bahriye Üçok, (d. 1919, ö. 1990) Türk tarihçi ve siyasetbilimci, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi, senatör, Ordu milletvekili ve SHP parti meclis üyesi idi. Laikliğe bağlı din kadını olarak tanınmıştır. Üçok, 6 Ekim 1990 günü Ankara´nın Çankaya ilçesindeki Köroğlu Caddesi´nde bulunan evine, Ekspres Kargo tarafından ulaştırılan ve gönderici olarak İlmi Araştırmalar Vakfı´nın göründüğü kitap paketini saat 16.30 sularında kapısının önünde açmaya çalışırken, paketin içine yerleştirilmiş olan bomba patladı. Ağır yaralı olarak Hacettepe Tıp Fakültesi Acil Servisi´ne kaldırılan Üçok, burada yaşamını yitirdi. Üçok, katıldığı toplantılarda sık sık laiklik, kadın hakları ve irtica tehlikesi üzerinde durmuş ve laikliğin savunucusu ilahiyatçı olarak tanınmıştır.
1990 yılı içinde başlarında atatürkçü laik kişiliği ile ön plana çıkan gazeteci, aydın ve yazarlara laiklik suikastleri olarak adlandırılan bir seri suikast düzenlendi. Prof. Dr. Muammer Aksoy, Doç. Dr. Bahriye Üçok, Gazeteci Çetin Emeç ve Gazeteci Turan Dursun peşpeşe öldürüldü. Cenaze törenlerinde İran ve müslüman kesim suçlandı. Aynı yılın sonunda İtalya´da patlak veren ´Gladio´ skandalı, tüm Nato ülkelerinde siyasi cinayetler işleyen ve bunları solcular ve islamcıların üzerine atarak o siyasi akımları askeri darbe ile boğmayı amaçlayan ´kontrgerilla´ adı verilen terör organizasyonlarının varlığını gösterdi. Bu skandalın patlaması ve Türkiye´ye yansıyan tartışmalar sonrası, peşpeşe gelmiş olan laiklik suikastleri uzun süre kesildi. Çok anlamlı bulunan bu durum laik kesim de dahil olmak üzere kamuoyunda cinayetlerin Kontrgerilla´nın işi olduğuna dair görüşe neden oldu.
Gerçekle yüzleşmemek için dincileri suçlamak işimize geldi
Laiklik suikastlerinden birine kurban giden Hürriyet Gazetesi Yazarı Çetin Emeç´in Eşi Bilge Emeç de, 20 yıl sonra cinayetle ilgili tarihi açıklamalarda bulunmuştu. Bunca zamandır gerçeklerle yüzleşmekten kaçtığını anlatan Emeç, ´Şimdiye kadar devleti suçlamadım. İran dedik, dinciler dedik. Kaç kere kayboldu ifadeler, kaç kere! Tetikçiyi yakaladılar güya. Zaten onun gerçek katil olduğuna da inanmıyorum.´ demişti. (10)
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(1) turkiyegazetesi.com.tr/haberdetay.aspx?NewsID=30055
(2) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=2004
(3) kontrgerilla.com/mansetara_act.asp?aranacak=hanefavci
(4) taraf.com.tr/emre-uslu/makale-son-bir-kez-daha-hanefi-avci-kitabi-2.htm
(5) kontrgerilla.com/mansetara_act.asp?aranacak=hanefavci
(6) kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=4553%204391%202468%202461%202526%202343
(7) kontrgerilla.com/idnames/erge1iddia/erge1sh-289.jpg
(8) kontrgerilla.com/idnames/erge2iddia/erge2sh-77.jpg
(9) kontrgerilla.com/idnames/erge2iddia/erge2sh-321.jpg
(10) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=3777
MERAL KIDIR: ÖCALAN´IN EŞİ DEĞİLİM
25.12.2012 13:28 Öcalan´ın eşi olduğu ve ondan bir çocuğu olduğu iddia edilen Meral Kıdır ilk kez konuştu. Abdullah Öcalan´ın ikinci eşi olduğu ve bir çocuk yaptığı öne sürülen Meral Kıdır, iddiaları yalanladı. ?Öcalan´ın ikinci eşi değilim. İddiaları ortaya atanlar hakkında mahkemeye gideceğim? diyen Kıdır, albay değil, göçmen bir astsubayın kızı olduğunu söyledi
Habertürk Gazetesi, Abdullah Öcalan´ın ikinci eşi olduğu ve bir çocuk yaptığı iddia edilen Meral Kıdır´a ulaştı. Öcalan´ın eşi olmadığını belirten Kıdır, iddiayı ortaya atanlar hakkında dava açacağını söyledi.
Edinilen bilgilere göre Mardin´de Eğitim Enstitüsü´nde okurken, 1979´da PKK´ya katılan Meral Kıdır, okulunu yarım bırakarak örgütün üstlendiği Suriye´ye gitti. Burada Abdullah Öcalan´la tanışan Meral Kıdır, 1992 yılına kadar örgütün Lübnan ve Suriye´deki kamplarında kaldı. İddiaya göre Kuzey Irak´taki PKK faaliyetlerine de katılan Kıdır, 1992 yılında Türkiye´ye gönderildi. Meral Kıdır, Yalova´da kaldığı eve yapılan baskınla yakalandı. Örgüt yöneticiliğinden suçlanan Kıdır, 22.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
BELİNDEN YARALANDI
Çanakkale Cezaevi´nde kalan Meral Kıdır, 19 Aralık 2000´de düzenlenen ?Hayata Dönüş? operasyonunda çıkan çatışmada açılan ateş sonucu belinden yaralandı. 11 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilen Meral Kıdır, omurgasına isabet eden mermi nedeniyle halen yürümekte güçlük çekiyor. Kıdır, hastalığı nedeniyle evinden çıkmıyor.
Habertürk´ün telefonla ulaştığı Kıdır, ?Hiç kimseyle konuşmak istemiyorum? dedi ve Öcalan´ın eşi olduğu iddialarını reddederek, iddiaları ortaya atanlar hakkında mahkemeye gideceğini söyledi. Kıdır´ın babasının göçmen kökenli bir astsubay olduğu, babasının görevi nedeniyle Eskişehir´de doğduğu belirtildi.
´SONRADAN ORTAYA ÇIKTI´
Meral Kıdır´ın Öcalan´ın eşi olduğu iddialarını reddeden bir yakını, ?Yakalandığı dönemde hazırlanan polis fezlekesinde bile böyle bir iddia yoktu. Zaten Suriye´de kaldığı dönemi bilen bir itirafçının ifadeleriyle mahkûm oldu. Polisin o dönem hazırladığı dosyada bile Öcalan´ın eşi ya da sevgilisi olduğuna dair bir iddia yoktu. Öcalan ile evlendiği iddiası Ergenekon davasıyla ortaya atıldı. Sadece Öcalan değil, örgütün başka yöneticileriyle evlendiğine dair iddialar da ortaya atıldı. Bunların hiçbiri doğru değil? diye konuştu.
EMEKLİ MAAŞI ASTSUBAY BABADAN
Meral Kıdır´la ilgili ilginç bir detay da ortaya çıktı. Kıdır cezaevinden çıktıktan sonra hayatını kaybeden babasının emekli maaşını almaya başladı. Maaş kesilince Kıdır avukatları aracılığıyla mahkemeye başvurup emekli maaşını istedi. 5 yıl süren dava sonunda birikmiş alacaklarını da alan Kıdır, halen babasının emekli maaşıyla geçiniyor. Meral Kıdır
Meral Kıdır´la ilgili iddialar
Abdullah Öcalan´ın ikinci eşi ve bir albayın kızı olduğu öne sürülen Meral Kıdır´la ilgili iddialar Ergenekon iddianamesinde yer alıyor. İddianamedeki bilgilere göre sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Öcalan´ın ikinci eşi Meral Kıdır´la sık sık görüşüyordu. PKK´da uzun yıllar kalan Selma Batmaz da, Kıdır ile Öcalan´ın bir MİT mensubunun kızı olan ilk eşi Kesire Öcalan arasında çekişme olduğunu iddia etti. (Habertürk)
´Öcalan´ın ikinci eşi olduğum iddiası yalan´
03.02.2013 14:33 Terör örgütü PKK´nın lideri Öcalan´ın ikinci eşi ve çocuğunun annesi olduğu iddia edilen Meral Kıdır savcılığa verdiği dilekçede yapılan yalan haberler yüzünden mağdur edildiğini belirtti. Terör örgütü PKK´nın lideri Abdullah Öcalan´ın ikinci eşi olarak gündeme gelen ve çeşitli gazetelerde hakkında pek çok haber çıkan Meral Kıdır 20 yıl sonra ilk kez SABAH tarafından görüntülendi. SABAH Özel İstihbarat Bölümü´nün uzun soluklu bir çalışması sonucunda bulunan Kıdır, karşısına çıkıp hakkındaki iddiaları soran muhabirimizin sorularına yanıt vermedi. Ailesiyle sakin bir hayat sürdüğünü, yapılan yalan haberlerin kendisini ve çevresini yıprattığını belirten Kıdır, Konuyla ilgili olarak söyleyeceğim her şeyi savcılığa verdiğim dilekçemde belirttim. Bunun dışında gazetecilerle konuşmak istemiyorum, çünkü onlara güvenmiyorum dedi. Kıdır, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na verdiği 6 sayfalık dilekçede de hakkında çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirterek bugüne kadar hiçbir gazeteci ile görüşmediğini vurguladı.
Hedef haline getirilmek isteniyorum diyen Kıdır, çıkan haberler yüzünden şiddet ve saldırıya açık hale geldiğini belirterek psikolojik şiddet altında olduğunu ve can güvenliğinin bulunmadığını savundu. Kendisini ve ailesinin rahat bırakılmasını isteyen Meral Kıdır, hakkındaki haberler için savcılıktan yayın yasağı da istedi. Savcılığa verdiği dilekçede halen ailesi ile birlikte sabit bir adreste ikamet ettiğini belirten Meral Kıdır, 3 Ocak 1994 tarihinde Devrimci Halk Partisi (DHP) örgüt yöneticisi olmaktan gözaltına alındığını ve yargılama sonrası 18 yıl 9 ay hapis cezası aldığını kaydetti. Verdiği bilgilere göre 10 yıl cezaevinde yatan Kıdır, 9 Kasım 2004 tarihinde tahliye oldu. Bu tarihten itibaren ailesi ile yaşadığını belirten Kıdır, ikametgâh adresinin sabit olduğunu vurguladı. Hakkında dayanaksız şekilde suç bağlantısı kurulmaya çalışıldığını belirten Meral Kıdır dilekçesinde şöyle dedi: Teröristbaşı Abdullah Öcalan´ın ikinci eşi olduğum iddiasının da suç bağlantısı için ortaya atılmış sos olarak lanse edildiğini düşünmekteyim. Bu haberler, veriliş şekli itibariyle tamamen kadına saldırı, kadın kimliğini hiçleştiren, kadını aşağılayan cinsiyetçi bir dil barındırmaktadır. Bu haberlerde ne amaçlanıyorsa bu amaca ulaşmak için yaşam hakkımın ortadan kalkması bile hiçe sayılıyor.
Bahriye Üçok suikastında bombalı paketi teslim ettiği iddia edilen Ekspres Kargo çalışanı Gülay Calap´ın daha sonra DHP davasından hüküm giymesinden ötürü suikastla bağlantılı olduğum imajı yaratılmak istendi. Oysa Gülay Calap´ın bu suikastla ilgili herhangi bir yargılaması olmadı. Buna rağmen Gülay Calap üzerinden bu suikastla bağdaştırılmaya çalışılmam açık hedef haline getirilmemden başka bir şey değildir.
´DELİ SAÇMASI´
Tuncay Güney´in asılsız iddiaları üzerine İstanbul Terörle Mücadele Şubesi tarafından bilgisine başvurmak üzere çağrıldığını belirten Meral Kıdır, dilekçesinde şu ifadelere yer verdi: Burada gerekli her şeyi söyledim. Güney´in iddiasına göre Bayrampaşa Cezaevi´nde yattığım dönemde Veli Küçük ile sık sık görüşüp, ondan gelen bir talimat üzerine Dursun Karataş´a mektup yazdığım, mektupta ´Dursun ben Veli Küçük´ün bölgesinde eylem yapmam. Siz bu hatayı Bedri Yağan´la birlikte yapmıştınız. Ben bu hatayı yaparak örgütümü helak etmem´ dediğim gerçek dışı, deli saçmasıdır. Hakkında çıkan haberlerle ilgili olarak hiçbir zaman konuşmadığını kaydeden Meral Kıdır, Eskişehir´e hiç gitmememe rağmen Eskişehirli oldum. 21 yaşında çocuğum olduğu da tamamen uydurmadır dedi. (İbrahim Ayral / Sabah)
(24 Aralık 2012), son güncel.: (03 Şubat 2013)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ergenekon 1. iddianame, Sayfa 289:
Ergenekon 2. iddianame, Sayfa 77:
Ergenekon 2. iddianame, Sayfa 321:
Ergenekon iddianamelerinde PKK´lı Meral Kıdır´la ilgili sayfalar
Bahriye Üçok bombası MİT´ten
Laiklik suikastleriyle ilgili 2001 tarihli sayfamız
Laiklik suikastleriyle ilgili manşet haberlerimiz
Hanefi Avcı´nın iddiaları konulu manşetlerimiz
Ergenekon ve Derin-Sol infazlar
DHKP-C ile ilgili manşetlerimiz
DHKP-C´nin Ergenekon bağlantısı
Ergenekon ve Derin-Sol infazlar
Çarkın: Karataş, istihbaratla geziyordu
Çarkın´dan Hanefi Avcı itirafları
Çarkın: Avcı Ergenekon´un merkezinde
Avcı´nın ´Derin Sol´ infazı kesinleşti: Kafalarına sıkılmış
Ergenekon ve Derin-Sol infazlar
Avcı, Derin-Sol´un önünü açtı
Ergenekon ve diğer terör örgütlerindeki bomba ve silahların kardeşliği
PKK´nın bitirilememesi gücünden değil ihanetten
Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz
Üsteğmen: PKK vuruluyor, düşürün Heronu
Flaş!!! İşte Heron ihanetinin kayıtları
Heron ihaneti manşetlerimiz
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap