Başbakan Erdoğan´ın komutanların tutukluluğunu eleştirmesi kamuoyunda şaşkınlıkla karşılandı. ´Elinde delilin varsa ver kararı bitsin bu iş, uzatmanın alemi ne´ gibi hiçbir şekilde tevil edilemeyecek bir ifade kullanan Erdoğan´da aslında bir süredir benzer tavırlar gözleniyor. Başbakanın ofisine kadar girilip dinleme cihazları yerleştirilmesi olayının da gösterdiği gibi bir güç Başbakanın sürekli ensesinde. İddialara göre Başbakan´a şantaj yapılıyor. Yine iddialara göre eski başbakanlar Ecevit ile Özal´ı korkutan güç Erdoğan´ı da korkutuyor.
29.01.2013 17:23 Başbakan Erdoğan geçtiğimiz günlerde Kanal 24´te, askerlerin yargılanmasını kastederek bu hususun terörle mücadeleyi zaafa uğrattığını söyledi. (1) Elinde delilin varsa ver kararı bitsin bu iş, uzatmanın alemi ne gibi hiçbir şekilde tevil edilemeyecek bir ifade kullanan Erdoğan yargıya açıkça baskı yaptı. Kamuoyu gibi Balyoz ve Ergenekon sanıklarının çevrelerinde de şaşkınlığa yol açtı.
Balyoz soruşturmasını hatırlarsak, 2010´da çok sayıda muvazzaf subayı içeren toplu gözaltı operasyonları İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´in devreye girmesi ile yarım kalmıştı. Kamuoyunda tepkiye neden olan bu şok müdahale için Engin´in gerekçesi ilginçti: Türkiye bunu kaldıramaz, terörle mücadele zafiyete uğrar. Engin, devletin al-i menfaatleri için gözaltıları durdurduğunu bu sözlerle açıkladı. (2) Ancak bu müdahale kamuoyunda büyük tepkiye neden oldu. Bir başsavcının bu gerekçeyle gözaltıları durdurma yetkisine sahip olmadığı hukukçular tarafından dile getirildi. Açıkça skandal yaşanmıştı. Ancak Başbakan´ın şu an yaptığı ile Başsavcı Engin´in yaptığı arasında bir fark yok. O yanlışsa diğeri de yanlış. O doğruysa diğeri de doğru.
Başbakan 28 Şubat soruşturması savcılarına da baskı yapmış, işi uzatmanın alemi yok diyerek şunları kaydetmişti: 28 Şubatla ilgili bir süreç işliyor, ancak böyle ´1. dalga, 2. dalga, 3. dalga, 4. dalga´ falan bunlar toplumun huzurunu doğrusu kaçırıyor. Bundan bizler de ciddi anlamda rahatsızız. Atılması gereken adımlar atılır, biter geçer. Ama bu dalgalar arka arkaya geldikçe bu dalgalarda kusura bakmasınlar da ülke boğulur. Bu kadar bu iş uzatılmamalı. (3) Peşpeşe gelmekte olan operasyon dalgalarının bu açıklamanın ardından kesildiği görüldü.
Yine Başbakan Erdoğan, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un terör örgütü yöneticiliği ile suçlanmasını hazmedemediğini ikide bir dile getirmekte. Son olarak bir kaç gün önce Kanal 24 TV´deki açıklamalarında bahsetti. (4) Önceki gün yayınlanan bir haberimizde Ergenekon sanığı İbrahim Şahin´in Genelkurmay´da 1258 saat kaldığının ortaya çıktığını aktarmıştık. (5) Haberde, Şahin´in bizzat Başbuğ´dan çeşitli emirler aldığına dair çok sayıda telefon görüşmesinin mahkemede dinletildiği de belirtiliyordu. Erdoğan´ın yargıya açıkça baskı yapması, Mahkeme onu nasıl terör örgütü yöneticiliği ile suçlar, Delilin varsa hemen hüküm ver yoksa uzatmanın alemi yok gibi tuhaf cümleler sarfetmesi ve Başbuğ´un avukatlığına soyunması kamuoyunda yine şaşkınlıkla karşılanmakta.
Hükümetin şok edici bir girişimle ses kayıtlarının haberleştirilmesini 02 Temmuz 2012´de Meclis´ten geçirdiği bir yasa ile yasakladığını da bu bağlamda hatırlatalım. Sapla samanın birbirine karıştırıldığı bu girişim ile habercilik kısıtlanmış, hükümet adeta ayağına kurşun sıkmıştı. Oysa bir çok darbe hazırlığı ve yasadışı girişimler internete sızan bu ses kayıtlarıyla ortaya çıkarılmış, çok sayıda soruşturma açılmıştı. Geçtiğimiz haftalarda da Ergenekon davasına bakan mahkemenin talebi üzerine, internete sızan bu kayıtlardan emekli ya da muvazzaf çeşitli general ve subaylara ait olanların çözümleri mahkemeye gönderildi. 17 kişiye ait olan bu kayıtların bir davada dikkate alınması dahi ses kayıtlarının haberleştirilmesinin yasaklanmasının ne kadar yanlış bir girişim olduğunu göstermeye yeterli olsa gerek. (6)
İşte sıraladığımız bu şaşırtıcı tavırlar, Başbakan´ın ne yapmaya çalıştığı sorusunu sorduruyor. PKK terörünü ortadan kaldırmak için bir taraftan örgütle görüşmeler yapılırken diğer taraftan halen sürdüğünü çok sayıdaki bulgu ile ortaya koyduğumuz darbe tehlikesine karşı o kesimi yumuşatmaya mı çalışıyor? Daha yakın zamana kadar orduda komuta zaafı yok, gidenlerin yeri doldurulur denilirken şimdi en üst düzeyde Başbakan´ın ağzından bu zaafın dile getirilmesi şaşırtıcı değil midir? Elinde delil varsa bir an önce kararını ver, uzatmanın alemi yok cümlesi nasıl bir cümledir? Bu açıklamalar, yargıya açık bir baskı değil midir?
Darbe tehlikesinin halen sürdüğünü çok sayıdaki somut bulgularla göstermiştik (7). Özellikle Genelkurmay Karargahında yakın aylarda yapıldığı anlaşılan çok gizli bir toplantıya ait ses kaydı şok edici içerikteydi. Bir darbe hazırlığının halen sürdüğünü kanıtlıyordu. (8) Üzerine niye hala gidilmiyor, anlaşılır gibi değil.
Aslında Başbakan Erdoğan da bir kaç hafta önce derin devletin tamamen bitirilemediğini, bitmesinin de mümkün olmadığını açıkladı. Çalışma ofisinde çok sayıda dinleme cihazları bulundu. Hatırlanacağı gibi Başbakan´ın resmi görüşmeleri Ergenekon örgütünce medyaya sızdırılmıştı. Bu olay ve bulunan böceklerden hareketle, Başbakan´ın bir çok özel görüşmesinin de örgütün elinde olduğu düşünülebilir. Başbakan´ın koruma ekiplerinin son dönemde çok sık değişmesi de dikkat çekici.
Başbakan´ın yargıya açık baskısı ve şaşırtıcı açıklamaları kimilerine göre bir seçim yatırımı. Kimilerine göre ise başkanlık sistemine geçişte kamuoyu desteğini alma yatırımı. Bu kapsamda, yapılacak yasal değişikliklerle darbe hükümlülerinin affedilebileceği ya da hüküm infaz şartlarının hafifleteceği bugünlerde dile getiriliyor. (9)
Ancak bir ihtimal daha var. O da şantaj.. 05 Haziran 2012 tarihli Başbakan´a şantaj mı yapılıyor? (10), 03 Temmuz 2012 tarihli Ses kaydı haberlerine hapis (11) ve 26 Aralık 2012 tarihli Başbakanı dinleyen derin güç kim? (12) başlıklı haberlerimizde de dile getirdiğimiz gibi, çok sayıdaki somut bulgu Başbakan´a şantaj yapıldığını düşündürüyor. Bunu sadece bir ihtimal olarak dile getiriyoruz. Ancak dayandığımız çok sayıdaki somut bulguyu da gösteriyoruz.
Eski başbakanlar Bülent Ecevit ile Turgut Özal´ı korkutan gücün Başbakan Erdoğan´ı da korkuttuğu söylenebilir. Başbakan Ecevit Özel Harp Dairesi´ni 70´li yıllarda tesadüfen öğrenmiş ve kendi ifadesiyle dehşete kapılmıştı. Ecevit bazı ön hazırlıklardan sonra Daire´nin ´sivil uzantısı´nı ortadan kaldırmak ve bu Daire´yi dış etkilerden arındırmak, asli görevi ile sınırlamak üzere gereken adımları atmaya karar verdi. Ancak süreci tamamlayamadan muhalefete düştü. Sonra da konunun üzerini örtmeyi tercih etti. Neden örttüğünü de şöyle gerekçelendiriyordu: Bana, özsunuşta (brifingde) verilen bilgiler çok gizli olduğu için yeraltına kök salmış, adı sanı bilinmeyen kimselerden oluşan bir Örgüt´e karşı, muhalefette iken önlem alabilmemiz olanaksız olduğu için, hatta yapacağım açıklamalar üzerine, Kuruluş´un ´Sivil uzantısı´nda yer alanlardan bazılarının, korunma içgüdüsüyle, Ülkede çok tehlikeli tertiplere yönelebileceklerinden kaygı duyduğum için, o acı Devlet Sırrı´nı bir zehir gibi içimde saklamak zorunda kaldım. (13)
Başbakan Ecevit´e yönelik çok ilginç bir suikast girişimi ile Demirel´in haber verdiği bir başka suikast ihbarı olayları da yaşandı. 1977´de İzmir Çiğli havaalanında bir polis memuru tarafından düzenlenen saldırıda Ecevit´e ateş edildi. Saldırıda Ecevit´in yanında bulunan arkadaşı Mehmet İsvan bacağından yaralandı. Ecevit´in tüm çabasına karşı olay karanlıkta kaldı. Olayda kullanılan tengas adlı tabanca minik bir plastik füze atıyordu. Ecevit´in ifadesiyle olaylar şöyle yaşandı:
Arkadaşımız Mehmet İsvan´ı yaralayan silah, anlaşıldı ki balistikte çalışan uzmanların da görmediği, varlığından haberdar olmadığı son derece tehlikeli bir füze. Bacağının, dizkapağının içinde parçalanmış arkadaşımızın vücudunu zehirliyor. O füzenin parçalarını çıkarttı doktorlar. Bazı emniyet görevlileri ısrarla o parçaları doktorlardan almak istediler. Ama doktorlar vermemişler. Anlaşıldı ki güya bizi korumakla görevli bir polis, otobüsün yanı başında, onun silahından çıktı. Bizlerin ısrarlı takibi ve balistikte çalışan arkadaşların objektif çalışmaları sonunda ortaya çıktı. Evvela Türk polisinin elinde ve Türkiye´de böyle bir silah bulunmadığı iddia edildi. Sonra bu silahtan bulunduğu fakat bunun gizli olduğu, çok tehlikeli olduğu ortaya çıktı. Fakat yıllardır üstünde durduğumuz, izini sürmeye çalıştığımız halde ´kim o silahı vermiştir, nasıl vermiştir, bu kadar gizli bir silah, nasıl bir koruma görevlisine verilebilir´, bütün bunlar ortaya çıkmadı ve bir noktadan sonra izler kayboldu. O polis de kurtuldu göz göre göre, olaydaki rolüne rağmen. Bu olay bende Özel Harp Dairesi çağrışımı yaptı.
Haziran 1977 seçimlerinden birkaç gün önce Süleyman Demirel´in kendisine, CHP´nin Taksim´de düzenleyeceği bir miting sırasında Sheraton Oteli´nin çatısından ateş açılacağına ilişkin bir mektup gönderdiğini anımsatan Bülent Ecevit, 1978 yılında iktidara gelince bu konuyu araştırdığını söyledi. Ecevit sözlerini şöyle sürdürdü: Ben 1978´de hükümeti kurduğumda, merak ettim, dosyalardan arattım, neye dayanarak Sayın Demirel bana bu uyarıyı yaptı diye. İmzasız, antetsiz, üzerinde hiçbir örgütün işareti bulunmayan bir kağıt getirildi. Orada bu bilgi veriliyor. Ne Emniyet Müdürlüğü, ne MİT, hiçbir şey. Ve görünüşe göre sorulmamış da kim verdi bu bilgiyi diye. Ve bizim öğrenmemiz de mümkün olmadı. Ve bu da bende gene Özel Harp Dairesi çağrışımı yaptı. (14)
Diğer bir Başbakan Turgut Özal, kendisine 1987 yılında parti kongresinde düzenlenen suikast girişiminden yaralı olarak kurtuldu. Özal´a suikast girişiminde bulunan kişi Afyon Dazkırı´da Ülkü Ocakları 2. başkanlığı yapmış olan Kartal Demirağ idi. Suikast olayını soruşturan savcı Uğur Tönük, Afyon Dazkırı´da bir kontrgerilla kampının varlığını keşfetti. Orada eğitim aldığı ortaya çıkan Demirağ sağcı militandı. Savcı Uğur Tönük bu ve bazı ek bilgilere ulaşınca iki general tarafından çağrıldı ve ´Devam etmeyin başınız ağrır´ diyerek uyarıldı. Bu generallerden birisi Özal Harp Dairesi´nin komutanlarından Sabri Yirmibeşoğlu idi. Yine o günlerde Savcı Tönük´in kızı kaçırıldı. Savcı soruşturmadan çekildi. Özal da soruşturmanın daha ileriye götürülmemesi için talimat verdi. Olay kapandı. Yakınlarının ifadelerine göre, cumhurbaşkanlığına hazırlanan Özal sorun çıkmasını istemiyordu. O yüzden dosyanın kapatılmasını istedi. Buna karşı çıkan ve suikastin ardındaki güçlerle hesaplaşmak isteyen yakınlarını uyaran Özal şunları söylüyordu: Çocuklar çok gençsiniz. Hesaplaşmaya girersek ülke kaybeder, ülke karışır. Tehdit altındayım, önümüzdeki bir yılı atlatmamız lazım. Bizim bu olayı çözdüğümüzü bunu yaptıranlar biliyorlar. Tekrar girişimde bulunamazlar. Can güvenliğinizin teminatı benim. Dertleri beni tasfiye etmek. 292 vekil bunların gözlerini korkuttu. Anayasayı değiştireceğimizi düşünüyorlar. Bu işi unutun ve sakin olun. Bu bir yıl içinde bunlarla kavgaya girersek, kaybederiz. Bunları söyleyen Özal cumhurbaşkanı iken makamında hayatını kaybetti. 1993 yılında O ve ona bağlı bir çok komutan ve sivil şahıs peşpeşe hayatlarını kaybetti. (15)
Ergenekon örgütü, buzdağının üzerindeki kısım. Asıl örgüt ise işte bu örneklerde de görüldüğü gibi Özel Harp Dairesi.. Ecevit ve Özal´ı korkutan güç işte bu Daire.. (16)(17)
Biraz daha detaya girelim. 2009 sonunda Başbakan yardımcısı Bülent Arınç´a suikast iddiası üzerine başlatılan soruşturma, Özel Harp Dairesi´nde (ÖHD) 1 ay süren kozmik aramalarla derinleşti. (18) Türkiye bu gelişmelerle sarsıldı. 3 ay sonra Ankara´da esrarengiz bir kamyon ihbar üzerine durduruldu. (19) Özel Harp Dairesi´ne ait olduğu ortaya çıkan kamyon 954 adet el bombası ile doluydu. O kamyondaki el bombalarının seri no´ları kayda alındı ve kamyon serbest bırakıldı. Kriminal inceleme sonuçları sarsıcı çıktı. 954 bombadan 317 tanesinin Ergenekon soruşturmaları ile 54 adet terör olayında ele geçirilen el bombalarıyla seri ve kafile no benzerliği tespit edildi. (20) Özel Harp yetkililerinin kamyon yakalandığındaki açıklamalarına göre o bombalar yeni seri numara basımına götürülüyordu. Bunun bir anlamı, izlerin silineceği idi. Bu şok durumu, o zamanki haberlerimizde ´nereye terör lazımsa oraya bomba temin edilir´ diyerek ifade etmiş, şaşkınlığımızı belirtmiştik. 317 bomba olayı da soruşturulmadı.
O günlerde başka ilginç gelişmeler de yaşandı. Özel Harp Dairesi´nin üzerine gidilmeye neden olan Arınç´a suikast soruşturmasının ardından İzmir, Selendi, Edirne, Erzincan, Kars, Tire, Kırklareli, Trabzon, Muğla, İnegöl ve Hatay Dörtyol gibi bazı il ve ilçelerde meydana gelen karışıklıklar dikkat çekiciydi. (21) Bir örnek olarak, Edirne´de 5 DHKP-C´linin tutuklanmasının ardından gerginlik yaşandı. (22) Ergenekon´a taşeronluk yapmakla suçlanan ve Derin-Sol olarak da nitelendirilen (23) bu örgüte mensup bir grup DHKP-C´li şehre girip basın açıklaması yaptıkları sırada linç girişimiyle karşılaştı.
Geçtiğimiz günlerde Ergenekon davasına bakan mahkeme, talep üzerine Malatya Zirve Katliamını soruşturan savcılığa ilginç bir belge gönderdi. Belgede Özel Harp Dairesi´ne bağlı bazı subayların DHKP-C ile ortak eylemler yürüttüğü belirtiliyor. (24)
Edirne´deki olayda sadece Derin-Sol örgütü yer almadı. Bu örgüt mensuplarına yönelik lince katılanların arasında da bazı derin kişiler tespit edildi. Günler öncesinden alarma geçen Edirne polisinin yaptığı kimlik kontrollerinde, şehir dışından gelen bazı kişilerin askeri istihbaratçılar ve emekli askerler oldukları belirlendi. Edirne emniyeti provokasyon ihtimali üzerinde durdu. Bu endişeye Türk Ocakları da katıldı. Basında olayların arkasında Özel Harp Dairesi´ne bağlı yarı sivil ordu mensuplarının olduğu iddia edildi. Bu yarı-sivil gücün kozmik odada inceleme başlatıldığını görünce operasyonel olarak harekete geçmiş olabileceği söylendi. Siyaset bilimciler yeni provokasyonlar için uyardı. Bu uyarıları doğrularcasına 2010 boyunca yukarıda belirttiğimiz il ve ilçelerde toplumsal kışkırtma olayları meydana geldi.
Özel Harp Dairesi´nin 100 bin sivil üyesinin varlığı iddiası kurucusu Emekli Albay İsmail Tansu´ya bile abartılı gelmişti. Tansu, ?Rakamı duyunca neredeyse aklım duracak. Mütemadiyen uyduruyorlar. Türkiye´deki tüm kötü işleri bu dairenin üzerine atıyorlar. Bu daire yasal olmayan bir işi yapmaz. Daire, kendi vazifesinin dışında örgüt kurmakla görevli değil... 150 bin kişinin ise bulunduğunu sanmıyorum? diye konuşmuştu. (25) Açıkçası yüzbinli rakam bize dahi abartılı geliyordu. Ancak geçtiğimiz haftalarda Genelkurmay´ın Meclis komisyonuna gönderdiği 100 bin kişilik üye listesi doğrusu bizi de şok etmiş oldu. (26)
Bu Daire ile ilgili bu sitede çok şeyler söylendi. (27) Başbakan Ecevit ile diğer yetkililerin açıklamaları ve bu daireden korkuları bir bir aktarıldı. (28) Genelkurmay´ın gönderdiği liste işte bu iddiaların ne kadar ciddi olduğunu doğruluyor. Yine Komisyona Özel Harp mensuplarından gelen ihbar mektupları iddiaların sanılandan da ciddi ve dehşet verici olduğunu gösteriyor. (29)
Somut bulgulardan hareketle edindiğimiz kanaate göre Cumhurbaşkanı Turgut Özal makamında bu daire tarafından zehirlenerek öldürüldü. 19 yıl sonra açılan mezarından çürümeyen cesedi çıktı. Adeta otopsiyi beklemişti. Otopsi sonrası ceset hızla çürümeye başladı. Yapılan otopside vücutta 4 zehir bulundu. Bu zehirlerden radyoaktif olan iki tanesinin Özel Harp tarafından Özal´a verildiğinin, otopsiden 9 ay önceki bir tanık ifadesinde belirtildiği ortaya çıktı. Peşpeşe gelen bu şok gelişmeleri bir başka şok izledi. Otopsi sonucuna göre, ´Vücutta zehirler bulundu ama Özal´ın zehirlendiği tespit edilemedi!.´ T.C.´nin 1 no´lu şahsı Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın zehirlendiğinin örtbas edildiğini gösteren güçlü bulgular var. (30) Kamuoyunda oluşan kanaat bu. Özal´a başbakanken düzenlenen suikast soruşturması da Özel Harp tehdidiyle örtbas edilmişti. (31) Örtbasın derin devletin refleksleriyle alakalı olabileceği, devletin Ecevit ve Özal´ı da korkutan çok büyük bu örgütle yüzleşmeyi göze alamayacağı için gerçekleri örtbas etmeye göz yumacağı söyleniyor.
1990 sonunda İtalya´da patlayan Gladio skandalı gösterdi ki, tüm NATO ülkeleri bu teşkilata üye olurken gizli bir antlaşma ile muhtemel bir Sovyet işgaline karşı hazırlık amacıyla bu dairelerin kurulmasını kabul etti. Daire mensuplarına terör, kaos ve karışıklık çıkarma yöntemleri öğretildi. Gladio skandalı sonrası tüm Nato üyeleri bu dairelerin varlığını ve teröre bulaştığı iddialarını kabul etti.
Bir tek Türkiye hariç. Bu Daire´nin gizli bile olsa bir devlet anlaşmasıyla kurulmuş olması.. Daire´nin Kıbrıs savaşında Türk direniş hareketini başarıyla örgütlemiş olması.. Daire´ye üye yüzbin sivil üye ile askeri mensuplarının varlığı.. İşte bu ve belki başka olgular bu daireyi dokunulmaz kılıyor, üzerine gidilmesini ve tasfiyesini güçleştiriyor olabilir.
Başbakan´a yönelik gizli dinleme ve olası şantaj girişimlerinin arkasında Ergenekon örgütlenmesinin, daha güçlü bir olasılık olarak da onun daha üstünde yer aldığını söyleyebileceğimiz ´kontrgerilla´ denilen Özel Harp Dairesi´nin (ÖHD) bulunduğunu söyleyebiliriz. Özal´ın etrafındaki tehlikeli çemberin Başbakan´ın etrafında bulunmadığını söylemek mümkün değildir. Başbakan´a yönelik çok sayıda suikast girişimi ortaya çıkarıldı. Atabeyler mangası Özel Harpçi subayların yer aldığı ilk suikast girişimi olayı değildi. 4x4´lük suikast planı olmasına karşın dava çok ilginç şekilde örtbas edildi. Tanksavar roketiyle Başbakanın uçağının düşürülmesi planı da yine Ergenekon soruşturması kapsamında soruşturulan diğer suikast girişimlerinden birisiydi. Başbakanın koruma polislerinin son dönemde sık sık değiştirilmeye başlandığını da hatırlayalım. Her önleme karşın Başbakanın ofisine girebilen bu güçler çok sayıda gizli dinleme aygıtını yerleştirmeyi de başarabiliyor. Bunlar ortaya çıkarılabilenler.. Muhtemeldir ki henüz tespit edilemeyen başka cihaz ve tehditler de var.
Ergenekon´un halen faaliyette olduğu biliniyor. Geçtiğimiz aylarda Malatya Zirve katliamının ardında da bu örgütün bulunduğu somut delillerle iddia edildi. (32) Savcının hazırladığı iddianame kabul edilerek dava açıldı. Davayla ilgili hazırlanan 19 sanıklı ek iddianamede halen Ergenekon sanığı olarak tutuklu yargılanmakta olan Emekli Orgeneral Hurşit Tolon´un, Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği görevini yürüttüğü 1993 yılında, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekât Dairesi (TUSHAD) isimli gizli bir yapılanmayı kurduğu ve Ergenekon terör örgütünün talimatları doğrultusunda eylemler yaptığı ileri sürülüyor. Yine iddianameye göre Tushad isimli Ergenekon hücresi, Özel Harp Dairesi mensuplarından meydana gelmekte. Bu iddiaları doğrulayan çok sayıda yeni delil, dava sanığı bir binbaşının akrabası tarafından mahkemeye teslim edilen harddiskten çıktı. (33) Yine diğer bir yeni delil İstanbul´daki Ergenekon davasına bakan mahkemeden Malatya savcılığına gönderildi. (34)
Tekrar hatırlatmak gerekirse Ergenekon bağlantılı Aydınlık davasında yargılanan sanıkların, Başbakan´ın gizli görüşmelerini kaydettikleri ve bir kısmını Aydınlık gazetesinde yayınladıkları ortaya çıkmıştı. Bu yeteneğe sahip olan Ergenekon örgütünün elinde başka kayıtların da olabileceği akla geliyor. (35)
Geçtiğimiz aylarda ortaya çıkan Hasdal cezaevinde tutuklu yatan bazı generallerin ses kayıtlarında, ellerinde hükümetle ilgili dosyalar olduğunu belirttiklerini de bu noktada hatırlatalım. Bu ifadeler de şantaj şüphesini güçlendiriyor. 24 Mayıs 2012 tarihinde medyaya yansıyan ses kaydında şu ifadeler yer alıyordu: Bir iki aya kadar da ve bilgiler de gelen bilgiler de emareler de o yönde. Bir yasa tasarısı gündemde. O yasayla bizi çıkaracaklar. Bu ülke ya ekonomik krizle ya bir iç savaşla kendine gelecek. Bu iki seçenekten bir tanesi kapımızı çalacak. Ondan sonra dönüş yolu orada başlayacak. Ki başbakan hakkında da yani onların da sıkıntıları var. Onlar da bir zaman gelip o dosyaları çıkacak. Yani bir değil on değil. Onların çıktığı anda dibe vuracaklar. (36)
İşte detaylı şekildeki yukarıda aktardığımız hepsi birbiriyle örtüşen bu bulgular, akıllara bazı soruları getiriyor:
- Başbakan ne yapmaya çalışıyor? PKK terörünü ortadan kaldırmak için bir taraftan örgütle görüşmeler yapılırken diğer taraftan halen varlığını sürdürdüğünü çok sayıdaki bulgu ile ortaya koyduğumuz darbe tehlikesine karşı o kesimi yumuşatmaya mı çalışıyor?
- Daha yakın zamana kadar orduda komuta zaafı yok, gidenlerin yeri doldurulur denilirken şimdi en üst düzeyde Başbakan´ın ağzından bu zaafın dile getirilmesi şaşırtıcı değil midir?
- Elinde delil varsa bir an önce kararını ver, uzatmanın alemi yok cümlesi nasıl bir cümledir? Bu açıklamalar, yargıya açık bir baskı değil midir?
- Başbakan´ın yargıya açık baskısı ve şaşırtıcı açıklamaları kimilerinin dediği gibi bir seçim yatırımı mı? Yoksa başkanlık sistemine geçişte kamuoyu desteğini alma yatırımı mı?
- Birileri açığını ya da ayıbını yakaladığı Başbakan´a şantaj mı yapıyor? Hükümet bundan dolayı mı sürekli geri adım atıyor?
- Eski başbakanlar Bülent Ecevit ile Turgut Özal´ı korkutan gücün Başbakan Erdoğan´ı da korkuttuğu söylenebilir mi?
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(1) yirmidort.tv/politika/basbakan-sansursuz-ozelde-sorulari-yanitladi-h24215.html
(2) kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=1707 1706 1705 1699 1696
(3) dha.com.tr/bu-dalgalarda-ulke-bogulur_309610.html
(4) yirmidort.tv/politika/basbakan-sansursuz-ozelde-sorulari-yanitladi-h24215.html
(5) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5093
(6) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5021
(7) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5023
(8) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4588
(9) sabah.com.tr/Yazarlar/ilicak/2013/01/29/infaz-erteleme
(10) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4598
(11) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4667
(12) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5023
(13) yenisafak.com.tr/yazarlar/?i=20361&y=AbdullahMuradoglu
(14) cumhuriyet, 17 Kasım 1990
(15) kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=4636 3904
(16) youtube.com/watch?v=7MjQxoIlGuo
(17) youtube.com/watch?v=5xHM5xjc-Y8
(18) kontrgerilla.com/mansetara_act.asp?aranacak=bulent-arinc-suikast
(19) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=1596
(20) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=2054
(21) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=2045
(22) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=1312
(23) kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=5031 4726 4553 4391 2526 2461 2343
(24) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5099
(25) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=1317
(26) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5033
(27) kontrgerilla.com/mansetara_act.asp?aranacak=Ö.xox.HD
(28) kontrgerilla.com/OHD.asp
(29) kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=5072 5057 5055
(30) kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=5091 4996 4992 4989 4987 4973 4969 4961 4960 4930 4921 4918
(31) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=3904
(32) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4645
(33) kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=5098 5097 4985
(34) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5099
(35) kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=4667 4598
(36) kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=4596 4580 4572 4115
ÜLKETV HABER BÜLTENİ CANLI YAYIN BÖLÜM 1
(29 Ocak 2013, 17:23)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
ÜlkeTV´deyiz: Özel Harp ve Arınç
BÖLÜM 2
Flaş!!! Yeni kitabımız: Arınç suikasti
Arınç´a suikast iddiası ve kozmik arama manşetlerimiz
2007 kaos süreci Özel Harp işi
Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz
Özel Harp Dairesi sayfamız
Tedavülden kalkan 100bin Meclis´te
TBMM: 100 bin özel harpçi var
TBMM: Derin güçler aktif
TBMM: Terör Özel Harp işi
Flaş!!! Özel Harp ve Ergenekon bombaları kardeş
İşte kontrgerilla.com´un da katkı sunduğu Özel Harp Dairesi konulu TBMM raporu
Cumhurbaşkanlığı sürecinde kışkırtmalar
Başbakan´a şantaj mı yapılıyor?
Başbakan´ın telefon görüşmesini yayınladılar
Ergenekon dinliyor, Aydınlık yayınlıyor
Kontrgerilla Medyası
Ergenekon Aydınlık´ta: Yeni belgeler
Koşaner´in ses kaydı mahkemede
Ergenekon soruşturma sürecindeki ses kayıtları
Ses kayıtları, parmak izi ve ıslak imza gibi doğrulanabilir mi?
ERGENEKON´UN HENÜZ ORTAYA ÇIKARTILAMAYAN YEDEK (İDHAR) KADROLARI
Savcılar Ergenekon ´İdharı´nın peşinde
Gölcük´teki çuvallar devede kulak: Savcılar iz peşinde
Ergenekon davası gerekli mi?
Ergenekon henüz çökertilemedi
Su uyur cuntacı uyumaz: İşte ispatı
Ergenekon hala diri, Bakıcı kaçabildi
7. iddianame: Ergenekon hala faal
Ergenekon hala aktif: Planları çökünce yenisini yapıyorlar
Ses kaydı: Yeni darbe hazırlığı
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap