ABD´nin Ankara Büyükelçiliği´ne yönelik canlı bombalı saldırıyı gerçekleştiren Ecevit Şanlı´yı hakkındaki kırmızı bülten kararına rağmen Türkiye´ye iade etmeyen Almanya´nın Türk interpolünün gönderdiği dosyalardan yaklaşık 250´sine ret kararı verdiği belirlendi. Hizbullah, El Kaide gibi örgütlerle bağlantılı isimleri hemen iade eden Almanya´nın ret kararı verdiği dosyaların tamamının PKK, Ergenekon ile DHKP-C ve MLKP gibi Marksist Leninist örgüt davaları olduğu öğrenildi. Bu durum aslında hiç şaşırtıcı değil. Nazi kadroları ile bakış açısının ikinci dünya savaşı ile tasfiye olmadığı, bu güçlerin modern Alman devletinin en üst kademelerine ve devlet politikalarına kadar egemen olduğu çok sayıda somut bulgu ve delille kolayca anlaşılabilir.
09.02.2013 11:01 Ankara´yı ziyaret eden Almanya İçişleri Bakanı´na, Almanya tarafından iade talepleri reddedilen 250 PKK ve DHKP-C´liyle ilgili ayrıntılı dosya verildi. Dosyada, İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan 250 kişinin fotoğraflarıyla birlikte kaldıkları adresler de yer aldı.
HEM İADE ETMİYOR HEM DE İADE EDECEKLERE ENGEL OLUYOR
Star gazetesinden Zafer Kütük´ün haberine göre, ABD´nin Ankara Büyükelçiliği´ne yönelik canlı bombalı saldırıyı gerçekleştiren Ecevit Şanlı´yı hakkındaki kırmızı bülten kararına rağmen Türkiye´ye iade etmeyen Almanya´nın Türk interpolünün gönderdiği dosyalardan yaklaşık 250´sine red kararı verdiği belirlendi. Hizbullah, El Kaide gibi örgütlerle bağlantılı isimleri iade eden Almanya´nın red kararı verdiği dosyaların tamamının PKK, Ergenekon ile DHKP-C ve MLKP gibi Marksist Leninist örgüt davaları öğrenildi.
Barındırdığı terör örgütü militanlarını Türkiye´ye iade etmeyen Almanya´nın, başka ülkelerde yakalanan örgüt üyelerini de iade edilmekten kurtardığı ortaya çıktı. Almanya´nın, geçtiğimiz Mayıs Moldova Havalimanı´nda yakalanan DHKP-C merkez komite üyelerinden Necmi Suna´nın da iadesini engellediği ortaya çıktı. Suna´nın mülteci sıfatıyla Almanya´da başvuru dosyasının bulunduğunu ileri süren yetkililerin Türkiye´ye iadesi yerine serbest bırakılmasını sağladıkları öğrenildi. Eski Astsubay Necmi Suna´nın, DHKP-C ile Ergenekon arasındaki bağlantı olduğu ileri sürülüyordu. 1989 yılında Dursun Karataş´ın cezaevinden kaçmasını organize eden Suna hakkında Ergenekon gizli tanığı İsmet ?O dönemde Jandarma A Tipi Özel Kuvvetler´de görev yapan Necmi Suna aracılığıyla örgütün eylem için ihtiyaç duyduğu patlayıcı ve silahları tedarik ediyordum? demişti.
Alman Bakan´a liste verildi
Hafta başında Ankara´yı ziyaret eden Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich´e, ülkesinin iade etmediği PKK ve DHKP-C üyeleriyle ilgili bir dosya verildi. Dosyada, hakkında interpol kararı bulunan yaklaşık 250 kişinin fotoğraflarıyla birlikte adres bilgilerine kadar yer verildiği öğrenildi. Dosyada PKK ve DHKP-C´nin kültür merkezi, dayanışma derneği adı altında gösterdikleri faaliyetler anlatılırken, örgütlere destek sağlayan derneklerin kapatılması istendi. (1)
MÜSLÜMAN İSE DEĞİL İADE, OPERASYON BİLE YAPILIR!
Çin´in terörist ilan ettiği Uygur Türkleri ve Emperyalist ülkelerin Afganistan, Pakistan, Çeçenistan, Bangladeş, Filistin, Irak, Lübnan ve Somali gibi ülkelerde işgale karşı direniş gösteren Müslümanlar hakkında yaptıkları başvuruları hemen dikkate alan, hatta fiilen operasyon yapacak kadar ileri giden Interpol, Ergenekon, PKK, DHPK-C ve benzer terör örgütleri hakkındaki iade kararlarını ise yerine getirmiyor. Konu hakkında değerlendirmelerde bulunan Emekli Askeri Hakim Faik Tarımcıoğlu çarpıcı açıklamalar yapmıştı: ?Derin bir koruma ile karşı karşıyayız. Interpol, olaya siyasi yaklaşarak Ergenekonculara koruma zırhı oluyor. Ergenekon´un gizli istihbaratlar ile ilişkisi de gündemde... Bir başka zırh da derin istihbarat örgütleri tarafından giydiriliyor. Interpol´de bundan etkileniyor. Derin korumanın yanı sıra çifte standart var. Emperyalizmin yönettiği bir kurumdan söz ediyoruz. Kendilerinin tehdit olarak kabul ettiklerine her türlü operasyonu yaparlar ama bir Müslüman ülkenin çıkarı söz konusu olduğu zaman dosyaları sümen altı yaparlar. İstediklerini ´terörist´ ilan eder, en azılı örgütleri ise ´aklarlar.´ İşlerine geldiği gibi çalışırlar. Aslında Batı´nın Türkiye´ye karşı verdiği bir başka mücadele ile karşı karşıyayız. Batı, Ergenekon dosyasının derinleşmesini dolaylı yollarla engelliyor. Batı Türkiye´nin tam anlamıyla demokratikleşmesinden de korkuyor.? (2)
ALMANYA NAZİLİKTEN UZAKLAŞTI MI?
Daha önceki haber ve yazılarımızda Ergenekon davasının 4 firari sanığı hakkında Interpol´ün bir türlü harekete geçmediğini ayrıntılı şekilde ve delilleriyle göstermiştik. (3) Günümüzde Almanya´nın bir demokrasi devleti olduğu sanılır. Dünyanın gelmiş geçmiş en kanlı savaşı olan İkinci Dünya savaşını Almanya başlatmıştır. Bu savaşta milyonlarca insanın ölümünden de bu devlet sorumludur. İnsanlar kitleler halinde fırınlarda yakılmış, üzerlerinde korkunç deneyler yapılmıştır. İkinci Dünya savaşından galip çıkan ABD, Almanların derin kadrolarından kendi derin kadrolarını kurmakta istifade etmiştir. Hatta ´Kontrgerilla´ denilen ve bu sitenin de inceleme konusu olan derin terör teşkilatlarının ilk uygulayıcılarının Naziler olduğu, Amerikalıların bu yöntemleri onlardan hareketle daha da geliştirdiği bilinir. Almanya, ABD ile birlikte İsrail´in de en büyük destekçisidir.
Nazi Almanyası da denilen ve dünyayı vahşete boğan bu devletin İkinci Dünya savaşının bitimi ve Nazilerin lideri Hitler´in ölümüyle sona erdiği, ardından modern Almanya´nın doğduğu savunulmaktadır. Olanlardan sorumlu tutulan nazi kadrolarının tasfiyesiyle güya Almanya aklanmıştır. Gerçekten de öyle midir?..
Bunun öyle olmadığı, nazi kadroları ile nazi bakış açısının hala çok yaygın olduğu, bu güçlerin modern(!) Alman devletinin en üst kademelerine ve devlet politikalarına kadar egemen olduğu çok sayıda somut bulgu ve delille kolayca anlaşılabilir. Yakın dönemde Türklere karşı gerçekleşen dönerci cinayetleri ve bu cinayetlerin soruşturmalarında yaşanan gelişmeler buna son örneklerden biridir. Bir diğeri ise Alman istihbarat teşkilatının Ergenekon davasının firari sanığı Bedrettin Dalan´a sahte pasaport vermesidir. Demokrasi ülkesi denilen Almanya devleti, Türkiye´deki bir terör davasının aranan sanığına sahte pasaport verecek kadar ileri gidebilmiştir.
Aşağıda sadece bir kısmını sıraladığımız delil ve bulgulardan da görüleceği gibi Nazi derin güçleri Almanya´da son derece etkindir. Bu görüşü bizzat Alman araştırmacılar dahi savunmakta ve delillendirmektedirler. Bu deliller karşısında Alman politikacıların aksi yöndeki açıklamaları ise durumu kurtarma manevralarından başka bir anlam ifade etmemektedir. Aşağıdaki bulgular, Ergenekon ve diğer bazı terör örgütleri ile sanıklarının Almanya´da ve bu devletin ağırlıkta olduğu Interpol teşkilatında kollandığı iddialarını güçlendirmektedir. (4)
DELİLLERE GÖRE ALMANYA BİR TERÖR DEVLETİ
-Almanya´nın ve etkisindeki Interpol´ün sanıkları iade etmemesi-
İlk delil olarak, bu haberin başında da yer aldığı gibi INTERPOL isimli Uluslararası Polis Teşkilatı´nın Türkiye´nin defalarca müracaatına rağmen çeşitli bahaneler üreterek bazı terör örgütü üyelerini vermeye yanaşmaması gösterilebilir. Ergenekon ve benzer davalara bakan mahkemelerin, örgütü, bulunan cephaneleri ve sanıkların örgütsel konumları ile eylemlerini belgelerle birlikte Interpol´e ayrıntılı şekilde resmi yazıyla izah etmesine rağmen durum değişmedi. (5)
-Bedrettin Dalan´a sahte pasaport-
Bir diğer delil, Almanya´nın Ergenekon terör örgütü davasının en önemli sanıklarından firari Bedrettin Dalan´a başka bir isimle sahte pasaport vermesidir. Geçtiğimiz aylarda resmi olarak iletilen Türkiye´nin Dalan için iade talebi de reddedildi. Alman gizli servisinin, Ergenekon´un firari sanığı Bedrettin Dalan´a verdiği Sinan Akkuş isimli şahıs adına düzenlenen sahte pasaportun doğum tarihi hanesinde 17 Aralık 1950 tarihi yazarken, doğum yeri ise Erzincan olarak görülüyordu. Alman istihbaratının kendisine verdiği bu sahte pasaportla Beyaz Rusya ve Ukrayna gibi ülkelere gidip gelen Dalan, havaalanlarında hiçbir zorlukla karşılaşmıyor. Güvenlik kontrollerinde pasaportundaki bütün bilgiler teyitlenen Dalan, şüphe çekmeden uçağa binebiliyor. Almanya´nın Ergenekon´un en önemli sanıklarından birisini sahte pasaportla korumaya alması, ortaya çıktığında şok etkisi yaptı. (6)
-Ergenekon´un Almanya bağlantıları ve Alman vakıfları-
Diğer bir delil, Ergenekon soruşturmasının başladığı 2007 yılından bugüne kadar geçen 5 yıllık süreçte örgütün Almanya´da da bağlantılarının olduğunu gösteren bulguların ortaya çıkması oldu. Almanya´nın çeşitli ülkelerin ekonomi ve siyasetine nüfuz etmede kullandığı Alman vakıflarının Ergenekon davasında halen sanık konumundaki çok sayıda kişiye ve Ergenekon örgütüyle bağlantılı derneklere çeşitli miktarlarda maddi yardım gönderdiği belgelerle kanıtlandı. Ergenekon davasına bakan mahkeme bu bilgilerin peşine düştü. Alman vakıflarının Türkiye´deki derin faaliyetleri geçtiğimiz aylarda bizzat Başbakan Erdoğan tarafından gündeme getirildi. (7)
Alman vakıflarının, Türk tarihçi ve yazar Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu´nun öldürülmesinin de arkasında olduğuna dair güçlü ve çarpıcı bulgular ortaya çıkmıştır. Ergenekon davasında tanıklar tarafından mahkemede verilen ifadelerde de dile getirilen bu görüşe göre, 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde uğradığı suikast sonucu tarihinde hayatını kaybeden Hablemitoğlu´nu, çok sayıdaki üyesinin Alman vakıflarından maddi destek aldığı belgelenen Ergenekon örgütü öldürmüştür. Suç islami kesime yıkılarak hem kendilerini kamufle etmişler hem de laik kesimi kışkırtmışlardır. Hablemitoğlu´nun ölmeden önceki son araştırması, Alman vakıflarının Türkiye´deki faaliyetleri üzerineydi. Hablemitoğlu, üzerinde çalıştığı Alman vakıfları dosyasında ulaştığı yeni ve çok önemli bilgileri 8 gün sonra, 26 Aralık 2002´de Ankara 1. Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi´nde görülmeye başlanacak 15 sanıklı ´Alman Vakıfları´ davasında açıklayacaktı. Araştırmalarıyla, Alman vakıflarının Türkiye´de yasal olmayan çalışmalar yaptığı, etnik ve mezhepsel ayrılıkları körüklediği ve altın madeni karşıtlarını örgütlediği yönünde çok önemli bilgilere ulaştığı ileri sürülen Ankara Üniversitesi öğretim görevlisi Doç.Dr. Necmi Hablemitoğlu, bu iddialarının ele alınacağı davaya bir hafta kala evinin önünde uğradığı silahlı saldırıyla öldürüldü. (8)
Alman vakıflarının benzer faaliyetleri Mısır´da da ortaya çıkarıldı. Mısır´ın başkenti Kahire´de 2011 yılı sonunda, aralarında Alman vakıflarının da bulunduğu 17 yabancı sivil toplum kuruluşuna baskın yapıldı, doküman ve bilgisayarlara el konularak faaliyetleri yasaklandı. Mısırlı yetkililer, vakıfların yurt dışından sağlanan illegal kaynaklarla ülke aleyhine siyasi faaliyetlerde bulunduklarını öne sürdü. Bu ve bazı diğer benzer suçlamalarla Alman vakfı Konrad Adenauer ve diğer yabancı sivil toplum kuruluşlarındaki 43 kişi 2012 Ocak ayında yargılanmaya başladı. (9)
-Türklere yönelik dönerci cinayetleri-
Almanya´nın naziliğe ve teröre yakınlığına bir diğer bulgu, Türklere karşı Almanya´da yakın dönemde işlenen vahşi cinayetler gösterilebilir. Önceleri kundaklamalar şeklinde gerçekleşen peşpeşe ev yakmalarda, çok sayıda Tük aile yanarak can verdi. Bu olayların arkasında Türk işçilerin ülkeyi terketmeye zorlama politikası olduğu, devletin gizlice bu olayları desteklediği iddia edildi. Yahudilerin kamplara sürülüp katledilmesi çok da uzun zaman önce olmamıştı aslında. Kundaklamaların arkasından ´Dönerci Cinayetleri´ olarak adlandırılan Türklere yönelik seri cinayetler geldi. Bu cinayetlerin sokak serserisi şeklindeki neo nazilerce işlenen adi polisiye vakalar olmadığı, arkasında Alman derin devletinin bulunduğu kesinleşti. Dönerci cinayetlerinde yürütülen soruşturmanın hala tamamlanmamış olması ve soruşturmayla ilgili hemen her gün yeni bir skandal bilginin ortaya çıkması, demokrasi ülkesi denilen Almanya´nın hiç de öyle olmadığını, perde gerisinde Nazi Almanyası´nı anımsatan karanlık işlerin döndüğünü ispatlıyor. (10)
-Alman-Türk kontrgerillaları arasında işbirliği-
Çarpıcı bir diğer delil olarak, bazı Alman araştırmacıların ileri sürdüğü görüşler gösterilebilir. Alman derin devleti üzerine yazdığı kitaplarla tanınan yazar Jürgen Elsässer, Almanya ve Türkiye´de ´uyuyan gladyo/kontrgerilla hücreleri´ bulunduğunu ve Türklere yönelik cinayetlerde bu hücrelerin parmağı olduğunu savunuyor. Neo Nazi katillerin daha büyük örgütleri saklamak için kılıf olarak kullanıldığını söyleyen Elsässer şunu da ekliyor: ´Hatta hiç Nazi bile olmayabilirler.´
Yine aynı Alman araştırmacılara göre, kontrgerilla diye bildiğimiz ve İkinci dünya savaşı sonrasında ABD öncülüğünde tüm Nato ülkelerinde kurulan gizli yarı resmi terör örgütlerinden en güçlüleri Türkiye ve Almanya´da bulunuyor. Almanya´da kontrgerilla teşkilatı bulunduğuna ve bu örgüte dair benzer şok bilgiler 1990 yılı sonundaki Gladio skandalı ertesinde de ortaya çıkmıştı. Hatırlanacağı gibi, 1990 yılı sonunda İtalya´da patlayan Gladio skandalı tüm Nato ülkelerine sıçradı. Türkiye hariç tüm üyeler örgütün varlığını kabul etti, ya tasfiye ettiklerini ya da yasal sınırlara çektiklerini açıkladılar.
Ancak aynı Alman araştırmacılar bunun doğru olmadığını, Almanya ve Türkiye´deki örgütlerin hala aktif olduğunu çeşitli bulgulara dayanarak ileri sürüyorlar. Elsasser sözlerine şöyle devam ediyor: Gladio, Amerikan kontrolünden çıkmak üzere olan ülkeleri ve devletleri istikrarsızlaştırmayı amaçlar. 1970 ve 80´lerde İtalya´daki sahte bayrak operasyonlarıyla Gladio, sağ ve sol terör örgütlerini bir kılıf olarak kullandı. (Kızıl Tugaylar/Brigate Rosse) Türkiye ve Almanya kendi yollarını bulmayı amaçladılar. Gladio´nun bir çok uyuyan hücresi var. Bence Almanya ve Türkiye´de de mevcutlar. Alman ve Türk gizli servislerindeki Amerikan hücrelerini araştırmalı. Gladio ulusal değildir. Angloamerikan aracıdır. (11)
Elsasser´in sözleri Türkiye´de adı son günlerde sık sık gündeme gelen ve Derin-Sol olarak da nitelendirilen DHKP-C´yi hatırlatıyor. Bu örgütün derinliğine dair daha önce haberleştirdiğimiz ilginç delil ve bulgular (12) Elsasser´in dile getirdiği iddiaları güçlendirmekte. İtalya´daki Kızıl Tugaylar´ın Türk versiyonu DHKP-C´dir. Bu örgütler, İtalyan ve Türk kontrgerilla örgütleri tarafından o ülkelerdeki terörü azdırmakta taşeron olarak kullanılmış ya da kullanılmaktadırlar. Bu bakış açısıyla, DHKP-C, PKK ve diğer örgüt mensuplarının Almanya tarafından Türkiye´ye niçin iade edilmediği de anlaşılır hale gelmektedir.
-Mason Locası Gladio skandalı patlayınca Türk masonları uyardı-
Alman ve Türk kontrgerilla teşkilatlarının hala diri ve işbirliği içinde olduğu iddiasını doğrulayan bir belge, Ergenekon sanıklarından birinde ele geçirildi. Ergenekon davasının 1 no´lu sanığı eski Jandarma Komutanı Org. Şener Eruygur´dan ele geçirilen ve ikinci davanın 36. klasöründe yer alan belge Convent´te (Otel) alınan kararlar başlığını taşıyor. Avusturya´daki mason toplantısında alınan ve kamuoyuna içeriği deklare edilmeyen belgenin girişinde, İtalya´daki P2 skandalından sonra 31. ve 33. maddelerde işaret edildiği gibi Yunanistan´daki kardeşlerin açıklamaları krize neden oldu. Buna benzer olayların Türkiye´de de meydana gelebilmesi mümkündür. Kardeşlerimize gerekli tedbirleri derhal almalarını tavsiye ederiz. deniliyor. Türkiye´deki masonların daha güçlü ve tedbirli olabilmesi için neler yapılması gerektiği konusunda tartışan localar, gerektiğinde masonik yapı aleyhtarlarıyla, Yahudi aleyhtarlarının tespit edilerek imha edilmesini bile kararlaştırmış. Gladio skandalı üzerine yapılan toplantıyla ilgili bu belge ve onun Ergenekon davasının en önemli sanığı olarak 1 no´da yargılanan Eruygur´da ele geçirilmesi, Ergenekon´un uluslararası bağlantıları olduğunu net şekilde ispatlamaktadır. (13)
Abdullah Harun / kontrgerilla.com
(1) haber.stargazete.com/politika/almanya-250-teroristin-iadesini-reddetti/haber-726094
(2) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4694
(3) kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=5022 4694
(4) kontrgerilla.com/mansetara_act.asp?aranacak=erge-deutsch
(5) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4694
(6) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4014
(7) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4694
(7) kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=4271%20721
(8) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4972
(9) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4337
(10) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=3914
(10) yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=15.11.2011&y=IbrahimKaragul
(11) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=3914
(12) kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=5031 4726 4553 4391 2526 2461 2343
(13) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=1224
(09 Şubat 2013, 11:01)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Firarlarda özel bir durum mu var?
Sanıklara Ergenepol koruması
Interpol´e sunulan Ergenekon raporu
Almanya´dan Dalan´a sahte pasaport
Almanya Dalan´ı iade etmiyor
Almanya Bakıcı´yı da vermiyor
Ergenekon´un Almanya örgütlenmesi konulu manşetlerimiz
Naziler, Alman Ergenekonu´nun kılıfı
Alman vakıfları Ergenekon davasında
Aydınlık´tan Kozinoğlu´na ilginç sansür
Ergenekon´un Almanya örgütlenmesi konulu manşetlerimiz
Ergenekon´un finans kaynakları manşetlerimiz
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap