Ergenekon soruşturması kapsamında İşçi Partisi´nde arama yapan Ankara Emniyeti´nde görevli 10 polis için verilen beraat kararı, Yargıtay tarafından değişik gerekçeyle onandı. Yerel mahkemenin, aramanın usülsüz olduğu ancak görevli polislerin suç kastı taşımadığı şeklindeki gerekçesini değiştiren Yargıtay, aramada hiçbir usülsüzlük olmadığını belirtti. Yargıtay´ın verdiği bu onama kararı önemli.
19.02.2013 15:22 Yargıtay 4.Ceza Dairesi, Ergenekon soruşturması kapsamında İşçi Partisi´nde arama yapan Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü´nde görevli 10 polis için verilen beraat kararını değişik gerekçeyle onadı.
Yargıtay, yerel mahkemenin sanıkların eylemlerinin yasaya aykırı olduğu ancak görevi kötüye kullanma kastıyla hareket etmedikleri yönündeki gerekçisini değiştirdi. Yargıtay, İP´de yapılan arama ve el koymanın İstanbul 11.Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla olduğunu, kararda aramanın 24 saat içinde yapılmasının istendiği hatırlatıldı. Kararda, Yapılan işin kapsamı gözetildiğinde görevin gereğine ve CMK´nın 119, 120, 127 ve 134.maddelerine uygun bulunduğu, bu haliyle sanıkların üzerine atılı görevi kötüye kullanma suçunun ´görevin gereklerine aykırı davranma´ gerekçesi gerçekleşmemiştir denildi. (Lütfi Kaplan / Star)
ÇOK ÖNEMLİ DELİLLER ERGENEKON DOSYASINA GİRDİ
Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz´ün talimatı üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli 10 polis memuru, 21 Mart 2008´de, İşçi Partisi Genel Merkezinde, aynı binadaki Ulusal Kanal Ankara Bürosunda ve İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nusret Senem´in evine 04.00 gibi sabah erken bir saatte baskın yaparak akşam 19.00´a kadar arama işlemi yapmıştı. Aramalarda, bir CD içinde Yargıtay binasına giriş ve güvenli kaçış yollarını belirten ayrıntılı bir suikast krokisi ile çok önemli diğer bazı deliller ele geçirildi. Bu deliller halen görülmekte olan Ergenekon dava dosyasında bulunuyor.
Ancak aramalardan rahatsız olan İşçi Partisi, polisin usülsüz arama yaptığını ve sahte deliller topladığını iddia ederek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na suç duyurusu yaptı. Delillerin Ceza Muhakemeleri Kanunu´nda belirtilen maddelere aykırı elde edildiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunan İP´liler, bilgisayarlara şifreli oldukları gerekçesiyle yedekleme yapılmadan el konulduğu, bilgisayarlardaki verilerin yedeklerinin çıkarılmadığı, kendilerine verilmediği ve bilgisayarlara kendilerine ait olmayan bilgilerin yüklenmesinin mümkün olduğu iddiasını suç duyurusunda dile getirdi. İşçi Partisi´nin şikayetiyle Savcı Abbas Özden derhal harekete geçerek soruşturma başlattı. Bu gelişme kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Soruşturmayla Ergenekon soruşturmasının baltalanmak istendiği ileri sürüldü. Çünkü Savcı Abbas Özden´in, aynı yıl içinde Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt´ün Ergenekon kapsamında usülsüz dinlendiği şikayeti üzerine İstanbul´da yaptırdığı bir baskın Türkiye´yi sarsmıştı.
Özden´in talimatı üzerine Fatih Cumhuriyet savcısı beraberinde bir kaç bilişim uzmanı olduğu halde Aksaray´daki İstanbul Emniyeti´ne bir baskın düzenlemiş, bilgisayarlardaki Ergenekon soruşturma dosyasındaki belgeleri kopyalamaya girişmişlerdi. Baskını yapan ekip sadece kendileriyle ilgili kayıtları değil Ergenekon soruşturmasına ait tüm bilgisayar kayıtlarını da kopyalamayı sürdürürken son anda Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz devreye girmiş, bir mahkemeden aldığı karar ile kopyalama işleminin durdurulmasını ve ele geçen kayıtlardan Paksüt´le ilgili olmayanların geri alınmasını sağlamıştı.
İşte bu skandalın yaşanmasına verdiği talimatla neden olan Savcı Abbas Özden, Özel Yetkili İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nin İşçi Partisi´nin aranmasına dair yazılı emrini yerine getiren polislerin görevlerini kötüye kullandıklarını iddia etti. Özden, ?İstanbul mahkemeleri, Ankara´da arama kararı veremez, gece arama yapılması için karar verilmez, arama kararında bilgisayarlara el konulması yok? gibi tezleri de öne sürdü. Oysa bu tezlerin doğru olmadığı ilerleyen süreçte ortaya çıktı. Yargıtay´ın bu habere konu olan kararı da zaten bunu ispatlıyor.
Zaten CMK 134. madde, şifrelenen bilgisayarlara girilememesi halinde el konulacağını, şifrenin çözülmesi ve gerekli kopyanın alınması durumunda el konulan cihazların iade edileceğini belirtiyordu. O günlerde görüşlerini belirten hukukçular, soruşturmalarda el konulan bilgisayarların yedeklemelerinin, şüpheli ve vekiline verilmesi gibi bir zorunluluğun bulunmadığını, ancak ilgili kişilerin talebi olursa bu yedeklemelerin verileceğini ifade ediyorlardı.
İşçi Partisi´ndeki aramalarda çok önemli delillerin elde edildiğini belirtmiştik. Görevli polisler hakkında yerel mahkemenin mahkumiyet kararı vermesi olasılığı, Ergenekon davasında bir çok delilin sakatlanmasına da yol açabileceği için kritik bir öneme sahipti. Mahkeme, Savcı Özden´in iddialarını yerinde bulsaydı, örneğin Ergenekon davasının sanıkları avukat Serdar Öztürk ve emekli Albay Levent Göktaş´tan elde edilen deliller üzerinde de tartışmalar yaşanabilecekti. Çünkü bu sanıklar da aramaların usülsüz olduğunu iddia etmekteydiler. Serdar Öztürk´ün ofisinde yapılan aramada Kurmay Albay Dursun Çiçek imzalı İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nın fotokopisi, Levent Göktaş´ın ofisinde de kamuoyunda ´51 nolu DVD´ olarak bilinen şantaj görüntüleri gibi bazıları çok önemli olan çok sayıda delil bulundu. Bu delillerin bu sanıklara ait olduğu, aramalara katılan sanık avukatlarınca tutanaklarda belirtildi. Aramalar baştan sona videoya da kaydedildi.
Savcı Abbas Özden´in hazırladığı, 10 polis memurunun, ´mevzuata aykırı arama yaptıkları´ ileri sürülerek, ´görevi kötüye kullandıkları´ gerekçesiyle, 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarının talep edildiği iddianame, Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinde kabul edilerek dava açıldı. Dava sanıkların beraatiyle sonuçlanırken yerel mahkeme kararın gerekçesinde ilginç bir ifadeye yer verdi. Sanık polislerin aramada hukuksuzluklar yaptığını ancak suç işleme kasıtlarının bulunmadığını belirten Mahkeme, kararın gerekçesinde şu ifadeye yer verdi: Sanıkların bu eylemleri görevi kötüye kullanma kastı ile işledikleri hususunda dosyada somut bir kanıt olmadığı, sanıkların görevlerini yaptıkları düşüncesi ile bu eylemleri yaptıkları kanaatine varıldığından, manevi unsur yokluğundan, sanıkların müsnet suçlardan beraatlarına karar verildi.´ Ancak son kararı veren Yargıtay 4. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin bu gerekçesini değiştirerek arama işleminin usülsüz olmadığını belgeledi. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(19 Şubat 2013, 15:22)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
İşçi Partisi´nde arama yapan polislere beraat
İşte Kontrgerilla yargısı: Bilirkişiden mahkeme kararını gizledi
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi
Paksüt & Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın Ergenekon belgelerini ele geçirme baskını
BALYOZ VE DİĞER DAVALARDAKİ DELİL TARTIŞMALARI
ERGENEKON, BALYOZ VE BENZER DAVALARI ENGELLEME GİRİŞİMLERİ
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap