2007´de Malatya´da Zirve Yayınevi´nde biri Alman uyruklu 3 kişinin öldürülmesine ilişkin davaya 3 gündür devam ediliyor. Davada bugün 59. duruşma görülüyor. Duruşmada İmmanuel Bible House Kilisesi Önderi ve Protestan Kiliseler Birliği eski Başkanı Behnan Konutgan, tanık ve mağdur sıfatıyla ifade verdi.
06.03.2013 12:31 2007´de Malatya´da 18 Nisan 2007´de Zirve Yayınevi´nde biri Alman uyruklu 3 kişinin öldürülmesi olayına ilişkin davaya 3 gündür devam ediliyor. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davada Pazartesi 57. ve Salı 58. duruşmalar görülmüştü. Bugün başlayan 59. duruşmaya, öldürülen Alman Tilman Geske´nin eşi Suzanna Geske, sanık ve müdahil yakınları ile avukatları katıldı.
TANIK BEHNAN KONUTGAN´IN İFADESİ
Duruşmada İmmanuel Bible House Kilisesi Önderi ve Protestan Kiliseler Birliği eski Başkanı Behnan Konutgan, tanık ve mağdur sıfatıyla ifade verdi. Davanın sanık ve gizli tanığı İlker Çınar´ı 18 yıldan beri tanıdığını belirten Behnan Konutgan, İlker Çınar´ı İzmir Efes´teki 1990´lı yılların başında İncil Okulu´na tanığını ve Tarsusa dönmesinden sonra orada Kilise açmasına da karşı çıktığını söyledi. Behnan Konutgan, İlker Çınar´ın başpapaz iken Müslüman olup televizyonlarda çıkıp hıristiyan cemaati ve misyonerlerle ilgili konuşması ve ardından ise kitap yayınlamasından dolayı hıristiyan cemaati çocuklarını psikolojisini bozulduğunu anlattı.
İlker Çınar´nı yazdığı kitapların İlker Çınar tarafından kaleme alınamayacak mahiyette olduğunu, oradaki bilgilerin MİT veya Genelkurmay gibi kuruluşların arşivlerinden yararlanılmış olabileceğini iddia eden Behnan Konutgan, Zirve Cinayetleri sonrasında 2008 yılında Tarsus´da kendisi ile görüşen İlker Çınar´ın yapmış olduğu hatalardan dolayı pişmanlık duyduğunu ve yeniden Hıristiyan olmak istediğini kendisine aktardığını kaydetti.
İlker Çınar´ın 2009 sonu yada 2010 yılı başlarında İstanbul´a gelerek, kendisini ziyaret ettiğini ve ziyaret esnasından cebinden çıkarttığı flash bellekten bazı belgeler gösterdiğini anlatarak, ?Bana TUSHAD kimliğini gösterdi. Elinden gördüm. Bana 550 sayfalık hakkımda yazılan raporları gösterdi. İlker bana bu raporların Genelkurmay Başkanlığına sunulduğunu söyledi. Beni 18 ayrı duymadığım, bilmediğim örgütlerin başkanı göstermişler? dedi.
Kendisini hiç kimsenin tehdit etmediğini söyleyen Behnan Konutgan, İlker Çınar´ın kendisine ?Etrafındaki Kürtlere dikkat et? diyerek uyarıda bulunduğunu, daha sonra Gayrettepe´deki Emniyete davet edilerek, ?Hayatımın İlker Çınar tarafından kurtarıldığını söylediler? ifadelerini aktardı.
Hıristiyan cemaatine çok kişinin gelip vaftiz olduktan sonra kayıplara karıştığını da aktaran Behnan Konutgan, ?2007-2008 yıllarında C.A. adlı şahıs benimle tanıştı. Cemaate gelip gitmeye başladı. Daha sonra ´Ben Genelkurmay´da görevli yarbayım. 6 aydır içinizdeyim. Olumsuz bir şey görmedim. Bay bay´ diyerek ayrıldı. Bir daha kendisine ulaşamadım? dedi.
Mahkeme Başkanı Hayretin Kısa, Behnan Konutgan´a kendisinin dosya kapsamındaki belgeye göre, ?Radikal dini gruplara eleman temin etme ve finansa etme? iddiasıyla cep telefonun Malatya İl Jandarma Komutanlığı tarafından mahkeme kararıyla dinlemeye alındığını hatırlatınca, ?Zirve Olayından önce Malatya´ya hiç gelmedim? dedi.
İlker Çınar´ın bazı merkezlere istihbarat elemanı olarak çalıştığı iddiası ile ilgili olarak ise Behnan Konutgan, ?İlker Çınar televizyona çıktıktan sonra bir merkeze çalıştığını ve muhbir olduğu konusunda kanaat edindim? dedi.
Behnan Konutgan, ?Ben sosyalist olarak yetiştim. Oylarımızı CHP´ye verirdik. Sonra anladık ki en zararlı parti CHP´ymiş? diye konuştu.
Malatya eski il jandarma Komutanı Albay Mehmet Ülger, İlker Çınar´ın Behnan Konutgan tarafından yönlendirildiğini ileri sürerek, ?İlker Çınar benimle görüşürken, Behnan Konutgan´dan İlker Çınar´a telefon geldi. Behnan Konutgan ısrarla aradı. Behnan Konutgan, İlker Çınar´a sonuna kadar git´ dedi. Malatya ile ilgili telefon kayıtları dosyadan çıkartılmış. Ancak ben tarihi biliyorum. İlker Çınar bize sürekli bilgi getiriyordu. İlker Çınar´ın bazı çevrelerce yönlendirilebileceği şüphesiyle bu durumu o zaman bazı kurum yöneticileriyle paylaştım? ifadelerini kullandı. Bunun üzerine Behnan Konutgan, ?Ben İlker Çınar´dan bildiklerini anlatmasını istedim? dedi.
Behnan Konutgan ile İlker Çınar arasında Zirve Yayınevi olayından sonra yaklaşık 280 adet telefon görüşmesi kaydı bulunduğu, ancak Zirve olayı öncesinde çok az görüştü belirtildi.
Behnan Konutgan, ?İlker Çınar, cemaatiniz ve hakkınızda karalama ve iftiralarda bulundu. Her hangi bir yere şikayet etiniz mi?? sorusuna ?Hayır? cevabını verdi.
Behnan Konutgan, ?İlker Çınar´a olayın Jandarmanın üzerine yıkılması halinde kendisine alınacak olan tazminattan yüzde 10 pay verileceğini söylemişsiniz, doğru mu? sorusuna ise ?Böyle bir konuşmam olmadı? cevabını verdi.
Duruşma esnasında Behnan Konutgan, duruşma salonundaki tutuklu genç sanıklara dönerek, ?Onlar da bir gün İsa Mesih´i tanısınlar, tövbe edip pişman olsunlar? dedi.
Bunan üzerine sanık Ruhi Abat, ?Herkes dininden memnun? dedi. Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa ise, ?Duanızı kilisede yapın? uyarısında bulundu.
Behnan Konutgan, telefonunu dinlemeye alınması nedeniyle İl Jandarmadaki dönemin yöneticileri hakkında şikayetçi olarak davaya müdahil oldu.
Duruşma 7 Mart Perşembe gününe ertelendi. (İHA)
ÖNCEKİ İKİ DURUŞMADA NELER YAŞANDI?
PAZARTESİ GÜNÜ 57. DURUŞMADA YAŞANANLAR
Davada önceki gün, 04 Mart 2013 Pazartesi günü 57. duruşma görüldü. Duruşmaya, olayın sanıkları olan tutuklu Emre Günaydın, Salih Gürler, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker ve Cuma Özdemir ile birlikte, tutuklu sanıklar Varol Bülent Aral ile diğer tutuklu sanıklar Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil´in yanı sıra; astsubay Abdullah Atılgan, uzman çavuşlar Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adil Akçay, İnönü Üniversitesi öğretim görevlisi Ruhi Abat, Levent Ercan Gelegen, Adem Gedik ve Hüseyin Yelki, cezaevinden getirildi. Davanın tutuklu sanığı emekli Orgeneral Hurşit Tolon ise, Ergenekon davası nedeniyle Malatya´daki davaya katılmayacağını bildirerek gelmedi. Taraf avukatlarının katıldığı duruşmayı, Tilman Geske´nin eşi Suzanna Geske de izledi.
Duruşma başında sanık Emre Günaydın, görüş günü ve sağlık gerekçeleri nedeniyle izin istedi. Mahkeme Başkanı ise izin vererek, Günaydın´ı cezaevine gönderdi.
Duruşma başında Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hayrettin Kısa, TUSHAD yapılanması içerisindeki Beyaz Kuvvetler ve Siyah Kuvvetlerin Genelkurmay Başkanlığı´na müzakere yazılarak sorulduğunu ve ayrıca Özel Kuvvetler Komutanlığı´na da yazı gönderilerek, Beyaz ve Siyah Kuvvetler ile ilgili bilgi istendiğini ve istedikleri talebin yazılı olarak mahkemeye gönderileceğinin kendilerine bildirildiğini söyledi. Ses kayıtlarıyla ilgili TÜBİTAK´dan da rapor beklendiğini belirten Mahkeme Başkanı Kısa, MİT tarafından TBMM Darbe Araştırmaları Komisyonu´na gönderilen rapor ve ihbar mektuplarının Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´ne ulaştığını, MİT mensubu Mehmet Eymür´ün kendi sitesindeki Beyaz Kuvvetlerle ilgili yazısının alınarak dosyaya konulduğunu, Eymür´ün bu konuda tanık olarak 21 Mart´ta İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi´nde dinleneceğini, İnönü Üniversitesi eski rektörü ve Ergenekon davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu´nun da İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´nde tanık olarak ifadesinin alındığını belirtti.
Sanık Abdullah Atılgan ise, Benim JİTEM üyesi olduğumu sayın savcı ispatlasın, ben her şeyi kabul edeceğim. Ben komando taburlarında çalıştım diye konuştu. Atılgan, iddianame dosyalarının hazırlanırken, telefon kayıtlarının bilinçli bir şekilde kesildiğini öne sürerek, mahkemeden telefon kayıtlarının tümünün verilmesini talep etti.
MAHKEME BAŞKANI: MAHKEME JİTEM´İ İSPATLADI, TOLON´UN HALA YOK DEMESİ GARİP
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde hazırlanan bir rapor ile JİTEM yapılanmasının ortaya çıkartıldığını aktararak, Hurşit Tolon´un JİTEM´in olmadığını mahkemede söylediğini hatırlatarak, Bir orgeneralin JİTEM yoktur demesi çok garip dedi.
SANIK RUHİ ABAT´IN SAVUNMASI
Söz alan sanık Ruhi Abat, Dosyada anlaşılmadı diye bir ses kaydı var. O ses kaydı çok önemli. İlker Çınar´ın iddialarını orada çökertiyor şeklinde konuştu.
Sanık Ruhi Abat´a savunmasını yapması için söz veren Mahkeme Başkanı Kısa, Burada 1 yıl konuşursun, 1 yıl dinlerim diyerek, mahkeme olarak sanıkların savunmasını kısıtlayabilecek davranışlardan kaçındıklarını ifade etti.
Savunmasını yapmaya başlayan Malatya İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Ruhi Abat, Ben soruşturma savcısı İsmail Aksoy´un ivedi olarak soruşturmadan alınmasını istiyorum. Sayın savcı bu dosyadan anlamıyor. Misyonerliği terör olarak anlamış. Sayın savcı bilerek taraf olmuştur. Davayı çarpıtmıştır iddiasında bulundu.
Dosyadan TUSHAD ile ilgili belge istendiğini ancak, İlker Çınar bulamadı, bulamadığı için teslim edemedi şeklinde cevap verildiğini ileri süren Ruhi Abat, Sayın savcı, İlker Çınar´ın bulamadığı belgeleri bile iddianameye döktürmüştür. Klasörleri okumadan iddianameyi yazmış ifadelerini öne sürdü.
Misyonerlik konusunda araştırma yaptığını ve böyle bir araştırma yapmaktan dolayı kendisine her türlü cezanın verilebileceğini kaydeden Abat, Misyonerlik konusunda çalıştığım için idam edecekseniz, beni İnönü Meydanı´nda idam edin. Zerre kadar dönüp arkama bakmam. Ama burada bana iftira atılıyor. Sayın savcı soruşturma yapmamış. Kesinlikle buna gövdemi koyarım. 2004 yılında misyonerlikle ilgili panele katıldım. Orada herkes vardı. Suç işleseydim, neden hakkımda soruşturma açılmadı? O zaman alnımdan öpüldü. Şimdi ne değişti diye konuştu.
Sanık Ruhi Abat, bir gazetenin 1996 ile 1994 yılları arasında misyonerlikle ilgili yazı dizisi ve misyonerlik aleyhindeki haberlerinin bulunduğu çok sayıdaki fotokopilerini mahkemeye sunarak, gazetede geçen çok sayıdaki ifade ve iddiaların kendilerinin üzerine atıldığını iddia etti.
Gazetede geçen ifadelerle İlker Çınar´ın ifadelerinin aynı olduğunu söyleyen Abat, mahkemeye Bunu da mı TUSHAD yazdırdı sorusunu yöneltti.
Ruhi Abat, gazete geçen haberdeki Esrar kaçakçılığının arkasında misyonerlik var. Esrar kaçakçısı babalar da misyonerlerden şikayetçi ifadelerini okuyarak,
Ben söylemiyorum. Ben söylesem idama giderim. Bize yapılan suçlamaların tamamı burada var. Torosların dibindeki zavallı anamın evini basarak, misyonerlik belgesi aradılar dedi.
Gazetedeki Misyonerler 12 Eylül öncesinde milyarlarca liralık silahı aktararak darbeyi yaptırdılar ifadesini de okuyan Abat, Kenan Evren yargılanıyor, misyonerler neden yargılanmıyor sorusunu yöneltti.
-´Çuvalı silkelersem herkes altında kalır!´-
Sanık Ruhi Abat, şunları söyledi: Ben aptal değilim. Kimse bizi silkelemesin. Çuvalı silkelersem herkes altında kalır. Misyonerleri Malatya´da kim takip ediyordu? Neden misyonerlik hakkında televizyonlarda programlar yapanlar bu davada yok? Bu dava üzerinde oynandı, genetiği değiştirildi.
Söz konusu gazete haberleriyle İlker Çınar´ın kitabının örtüştüğünü savunan Abat, Benim kaydettiğim ses kaydını belediye hoparlöründen verin. Halk buna karar versin. İnanın ben bu davayı TRT´nin eşliğinde yapmak isterim. Ben soğan yemedim, ağzım kokmuyor. Başkasının ağız kokusunu benden aramasınlar şeklinde konuştu.
-İlginç dua ve mantık diyaloğu-
Bu arada, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hayrettin Kısa ile sanık Ruhi Abat arasında şu ilginç diyaloglar yaşandı:
Ruhi Abat: Bana iftira atanların ölümü, misyonerlerin ölümünden daha kötü olsun.
Başkan Kısa: Ruhi Abat, baştan beri dua ediyorsun.
Ruhi Abat: Ben ilahiyatçıyım. İlahiyat fakültesini Fatih Hilmioğlu dağıttı. Ben şimdi bu davada bu adamla yargılanıyorum. Doktoramı engelleyen adamla aynı terör örgütünden yargılanıyorum.
Ruhi Abat: Hukuk fakültesinde mantık okutuluyor mu efendim?
Mahkeme Başkanı: Okutulmuyor.
Ruhi Abat: Çok kötü.
Duruşma ertesigün devam edilmek üzere 5 Mart 2013 tarihinde ertelendi.
SALI GÜNÜ 58. DURUŞMADA YAŞANANLAR
Davada dün de, 05 Mart 2013 Salı günü 58. duruşma görüldü. Duruşmaya tutuklu sanıklarla avukatları ve müdahil avukatlar ile öldürülen Alman uyruklu Tilmann Echart Geske´nin eşi Susanne Geske katılırken olayı gerçekleştiren gençlerden Emre Günaydın katılmadı. Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, duruşma salonuna göz attıktan sonra tutuklu sanıklardan Varol Bülent Aral´ın bulunmadığını fark etti. Aral´ın nerde olduğunu soran Kısa´ya jandarma görevlileri ´Aral´ın diz kapağında ağrı olduğu gerekçesiyle mahkum kapısı yerine adliyenin ön kapısından içeri alınma´ talebini iletti. Talebin gazetecilere görüntü vererek şov yapmak amaçlı olduğu değerlendirildi. Aral´ın mahkum girişinden gelebileceği belirtildi. Mahkeme başladıktan kısa bir süre sonra Aral, koridordaki asansör kullanılarak yukarı çıkartıldı ve mahkeme salonuna getirildi.
Duruşmada 800 sayfalık savunmasını okumaya devam eden Abat, iddianamedeki kendisiyle ilgili azmettiricilik suçlamalarını reddetti. Maddi delilleri mantık yürüterek çürütmeye çalışan Abat, TUSHAD´ı iddianameyle duyduğunu, üyelik iddiasını reddettiğini belirtti. Misyonerlik konusunda çevre illerde (Malatya´nın dışında) araştırma yaptığım yalandır diyen Abat, bir süre sonra Malatya ve Adıyaman´ı kapsayan ve başka akademisyenlerle birlikte altında imzasının bulunduğu misyonerlik raporunu onayladı.
İddianamede, Zirve Yayınevi cinayetleri öncesi misyonerlik çalışmalarında kendisine akademik sonlandırma görevi verildiği iddia edilen Abat, çok sayıda konferansa katıldığının yalan olduğunu ancak iki panele katıldığını söyledi. Malatya Jandarma Alay Komutanı Albay Mehmet Ülger´den emir almadığını öne süren Abat, istihbarat ödeneğinden para da almadığını savundu. Misyonerlik çalışmaları için papaz iken Müslüman olan diğer sanık İlker Çınar ile görüşmenin kendi talebiyle gerçekleştiğini anlatan Abat, Mehmet Ülger´in talimatıyla bu görüşmeleri yapmadığını öne sürdü.
İddianamede Zirve Yayınevi cinayetlerinin gizlilik ilkesi çerçevesinde hareket eden bir örgüt tarafından azmettirildiğine yer verilirken sanık Ruhi Abat, iddianamede ast üst ilişkilerinden bazı gelişmelere mantık hataları bulunduğunu iddia etti.
Sanık Ruhi Abat, davanın aynı zamanda sanığı da olan sanık İlker Çınar´a yönlendirme ile ifade verildiğini ileri sürerek, bunun ise hukuk bilenler tarafından yapıldığını iddia etti. Abat, iddianamede kendisi için dinleme yaptığı şeklinde suçlama bulunduğunu belirterek, ?Benim dinleme yapmadığımı dağdaki deli ile mezardaki ölü bilir. Ama sayın savcı bilmiyor? dedi.
Kendisi hakkındaki suçlamalardan birisinin de dezenformasyon olduğunu hatırlatan sanık Abat, ?Dezenformasyon toplumsal boyutu olan bir şey. Nerede ne söylemişim. İlker Çınar ile görüştükten sonra ne bir konferansım oldu, nede bir makalem yayınlandı. Sadece bu dönemde bir kitabım yayınlandı. O kitabımın da misyonerlikle ilgisi yoktur? ifadelerini kaydetti.
?İhbar mektuplarında geçen ifadeler, İlker Çınar´ın verdiği ifadelerde yer alıyor? diyen sanık Ruhi Abat, ihbar mektubunda Glock marka silah arandığının yer aldığını, bu iddia ile Glock marka silah kullanılan Danıştay saldırısı ve Glock marka silah kullanılan Rahip Santoro cinayeti arasında bir bağ kurulmaya çalışıldığını da ileri sürdü. Abat, İlker Çınar´a Kontr Espiyonaj eğitimi verildiğini de ileri sürdü. Abat, mahkemede toplam 8 duruşma süresince sürdürdüğü yaklaşık 850 sayfalık savunmasını tamamlayarak, tahliyesini talep etti.
SANIK RUHİ ABAT´IN ÇAPRAZ SORGUSU
Duruşmaya bir süre ara veren mahkeme heyeti, daha sonra sanık Ruhi Abat´a soruları yöneltti. Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, ?Malatya Jandarma İstihbaratı size her hangi bir isim altında para ödedi mi?? sorusuna Ruhi Abat, ?Hiçbir şekilde 5 kuruş para almadım. Çünkü para alacak bir iş yapmadım? cevabını verdi. Soru üzerine İnönü Üniversitesi´nde 1993 yılından beri araştırma görevlisi olarak çalıştığını ve doktorasının ise engellendiğini savunan Abat, kendisinin İlahiyat Fakültesi´nde Hadis Kürsüsü´nde görevli olduğunu, ancak doktorasını Kelam Kürsüsü´nde sürdürdüğünü söyledi. Mahkeme Başkanı ?Hadis Kürsüsünde görev yapıyorsun, misyonerlik çalışmasını niye yapıyorsun?? sorusuna Abat, çalışmasını Kelam Kürsü´ndeki doktora çalışmasının bir parçası olduğunu ileri sürerek, ?İlahiyat Fakültesi´ndeki akademik kimliğimden dolayı yaptım? dedi.
Soru üzerine sanık Abat, ?Sevgi Erenerol´u tanımadığını? söyledi.
-Abat´ın Jandarma ile iç dışlı olması Mahkeme Başkanının dikkatini çekti-
Mahkeme Başkanı, ?Dosyada Ruhi Abat jandarma istihbaratı ile içli dışlı görünüyor. Bu kadar ilişki nedir?? sorusuna Abat, Albay Mehmet Ülger ile cezaevinde aynı koğuşta bulunması nedeniyle samimi olduğunu belirtti. Eski rektör Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu döneminde, İlahiyat Fakültesi´nin kapatılmaması için rektör ile görüşmesi için devreye girerek görüştüğünü, bunu da Hilmioğlu´nun o dönem askerleri dinlediği için yaptığını ve Mehmet Ülger´in o dönem İlahiyat Fakültesi´nin kapatılmaması için rektör Hilmioğlu ile görüştüğünü söyledi.
Mahkeme Başkanını dosya kapsamında JİTEM üyesi olmakla da suçlandığını hatırlatması üzerine sanık Ruhi Abat, kendisinin JİTEM´i normal bir vatandaşın bilebileceği kadar duyduğunu söyledi.
Mahkeme Başkanı´nın ?İlker Çınar´ı savunmada olumsuz bir şekilde anlattın. İlker Çınar ile neden uzun süre çalıştın?? sorusuna da Abat, ?Bilgi almak için çalıştım. İlker Çınar´ı çığırtkanlıklarından vazgeçiren biziz? dedi.
Malatya eski İl Jandarma Komutanı, şube müdürü ve astsubayların terörist olarak suçlandığını savunan Abat, ?Jandarma anayasal bir kuruluş. Oraya terörist yerleştirilmişse bundan devlet sorumludur. Üniversitenin güvenliğini de jandarma sağlıyordu. Eğer bunlar teröristse vay halimize? dedi.
Bu arada, duruşma esnasında söz almadan konuşan sanık Varol Bülent Aral, mahkeme başkanı tarafından salondan dışarı çıkartıldı. Ancak bir süre sonra sanık tekrar duruşma salonuna alındı.
Mahkeme heyeti, sanık Ruhi Abat´a tarafların savunması üzerine soru sorması için duruşmayı 6 Mart´a erteledi.
(06 Mart 2013, 12:31)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Zirve tanığı yeniden ifade verdi
Çınar´dan mahkemede şok iddialar
Zirve´yi başlatan papazdan şok itiraflar
Zirve derinleşiyor: Yeni deliller
Zirve davaları birleştirildi
İşte 761 sayfalık ek iddianamesi
Zirve ek iddianamesi kabul edildi
Malatya Zirve Katliamı ve Ergenekon bağlantısı manşetlerimiz
Dink ve Zirve aynı ekibin işi
Ergenekon ve Balyoz, Malatya´da ´zirve´ yapmış
Tanık: Malatya ve Dink ´Kafes´ işi
Zirve Yayınevi Katliamı ile Kafes davaları birleşebilir
JİTEM´in varlığını ispatlayan resmi belgeler
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap