Adalet Bakanlığı ve AK Parti Genel Merkezine düzenlenen el bombalı ve law roketatarlı iki saldırının Ergenekon işi olabileceğine dair şüphemiz bizzat Başbakan tarafından doğrulandı. Başbakan saldırının Ergenekon bağlantılı olduğunu açıkça dile getirdi. Bugün yaptığımız bir haberde saldırının DHKP-C ve Ergenekon bağlantısını çeşitli bulgular ışığında dile getirmiştik.
20.03.2013 20:58 Dün gece Ankara´da Adalet Bakanlığı binası ile AK Parti Genel Merkezi´ne eş zamanlı olarak iki saldırı düzenlenmiş, el bombaları ve law roketatarları kullanılmıştı. Ergenekon davasında önceki gün verilen savcılık mütalaasından bir gün sonra gerçekleşen saldırıların mütalaaya tepki olabileceğini dile getirmiştik. Bu şüpheyi somut bazı bulgulara dayandırmıştık. Şüphemiz bizzat Başbakan Erdoğan´ın az önce yaptığı açıklama ile doğrulandı.
Ankara´da meydana gelen saldırılarda can kaybının olmamasının sevindirici olduğunu belirten Başbakan Tayyip Erdoğan, ´Bu saldırılar demokrasiye yapılmıştır. Bunun yanında olayın bir başka boyutu da, bunun Ergenekon´la olan bağlantısıdır.´ dedi. Geçmişte de buna benzer olayların meydana geldiğine dikkat çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü ´Türkiye ne zaman sağlıklı bir sürece girmişse, sağlıklı bir dönemi yakalamışsa böyle bir dönem içerisinde bu tür zaman zaman işte derin devlet gibi zaman zaman işte Ergenekon tipi bu tür bağlantılar ortaya çıkmış ve bu bağlantılar çerçevesi içerisinde de buna benzer eylemler hep olmuştur.´ Başbakan Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi ve Adalet Bakanlığına yapılan saldırıları gerçekleştirilenlerin eşkallerinin belirlendiğini ve bu kişilerin en kısa zamanda yakalanacağını da sözlerine ekledi.
Bu açıklamadan saatler önce kısa bir açıklama yapan Başbakan, saldırılarla ilgili olarak ciddi bilgi ve tespitlerin elde edildiğini belirtmişti. İsim vermeyen Başbakan kısa süre içinde açıklama yapacağını dile getirmekle yetinmişti.
MÜTALAANIN ARDINDAN GELEN SALDIRILAR İNTİKAM AMAÇLI
Bugün içerisinde yaptığımız Saldırılar mütalaanın intikamı mı? başlıklı haberimizde, hükümete yönelik bu eş zamanlı iki saldırının Ergenekon mütalaasına karşı misilleme olduğu şüphesini dile getirmiştik. El bombaları ve law silahları gibi profesyonel silahlara dikkat çeken uzmanlar, saldırıların intikam amaçlı olduğunu, arkasında Ergenekon ya da onun taşeronu DHKP-C olabileceğine işaret ediyorlar demiş, dayandığımız delil ve bulguları sıralamıştık.
Başbakan´ın kısa süre içinde açıklayacağını söylediği saldırganlarla ilgili elde edilen somut bilgiler merak ediliyor. diyerek bitirdiğimiz haberimize ek olarak söylenebilecek bilgiler şunlar olabilir:
1990 sonunda İtalya´da yürütülen bir polis soruşturması sonunda Gladio adı verilen bir yarı resmi terör örgütüne ulaşılmıştı. Tıpkı bizdeki Ergenekon gibi. İtalya´da patlayan skandal tüm Nato üyeleri gibi Türkiye´ye de sıçradı. Haftalarca süren tartışmalar yaşandı. Türkiye´nin o haftalarda 1 nolu gündemi bu konu oldu. Tartışmalar gündemden çıkıncaya kadar birileri hop oturup hop kalktı, soğuk terler döktü. Birkaç aylık aralarla ardı ardına gelen 4 laiklik suikasti serisi de uzun süre kesildi.
Kontrgerilla´nın varlığı Türkiye´de ilk kez Kurmay Albay Talat Turhan tarafından dile getirildi. 70´li yıllarda sanık olarak yargılandığı ´Bomba´ davasında harika bir savunma yapan Albay Turhan, kontrgerillayı resmi belgelerle ortaya serdi. Albay Turhan 1990 sonundaki Gladio tartışmalarına da katıldı. Türkiye´deki faili meçhul terör olaylarının ardındaki 1 numaralı şüphelinin Özel Harp Dairesi olduğunu somut delil ve bulgulara dayanarak açıkladı. Albay Turhan, denetim mekanizmaları kurulmadığı ve yargısal olarak kovuşturulmadığı sürece bu şüphenin devam edeceğini de söyledi.
Ne garip, şu an 2013´teyiz ve aynı şüphe 40 yıldır mevcut. Bu gidişle torunlarımız da bu karanlık terör örgütünü konuşmaya devam mı edecek? Diğer Nato üyesi Avrupa ülkeleri 1990 yılındaki tartışmalarda bu gizli örgütün kendi ülkelerindeki varlığını ve terörle bağlantısını kabul etti. Ya tasfiye ettiler ya da demokratik denetim altına aldılar. Bir tek Türkiye hariç. Tartışmaya dahi yanaşmadı Genelkurmay yetkilileri. Hep yalanlama yoluna gittiler.
TSK´nın bir birimi düşünün ki, gizli Nato antlaşması ile ABD tarafından kuruluyor. CIA tarafından ilk eğitimlerini alıyor. Meclisler, hükümetler ve başbakanlar dahi varlığından habersiz. ABD yardım heyeti ile Ankara´da aynı binada kalıyor. Mensuplarına terör ve kaos çıkarma yöntemlerini öğretiyor. Sivil uzantı denilen mensuplarının sayısı abartısız yüzbin civarında. Bizim dahi inanmakta güçlük çektiğimiz ve abartılı olabilir diye hep ihtiyatla yaklaştığımız bu rakam geçtiğimiz aylarda Genelkurmay´ın Meclis komisyonuna gönderdiği liste ile doğrulandı. Biz de şok olduk. İşte böyle bir devlet dairesi var ve yoğun terör olayları yaşanıyor. Failler meçhul kalıyor. İşte bu nedenle hep Özel Harp Dairesi 1 nolu şüpheli idi. Bir süre Ergenekon gündemde olmuşsa da son zamanlarda asıl merkezin Özel Harp olduğu belgeleriyle ortaya çıkıyor.
Bu Daire ile ilgili Albay Talat Turhan´ın dile getirdiği belgeler tek tük idi. Son birkaç ay içinde ise çok fazla belge ortaya çıktı. Özellikle bir tanesi çok çarpıcı. Bizzat Genelkurmay´ın mahkemeye gönderdiği harddisklerden çıktı. TSK içindeki TUSHAD isimli Ergenekon hücre yapılanmasının varlığını gösteren resmi TSK belgelerinin ıslak imzalı taranmış fotoğrafları. Yani inkarı imkansız. Bu belge diğer belge ve bilgileri de doğrulayan temel nitelikte.
Bir başka belge Ergenekon davasına bakan mahkeme tarafından Zirve davasına bakan mahkemeye gönderildi. Bu belgede Özel Harp bölge birliklerinin DHKP-C ile ortak eylemler yürüttüğü belirtiliyor.
Yani Ergenekon demek Özel Harp demek.
Saldırılar mütalaanın intikamı mı? başlıklı haberimizde ayrıntılarıyla aktardığımız Ergenekon soruşturmasından bir yıl kadar sonra 2008 içinde peşpeşe gelen 4 terör olayının Ergenekon soruşturmasına karşı misilleme amaçlı olduğu anlaşılıyordu. Beşinci olarak buna ekleyebileceğimiz ilginç bir gelişme ise o günlerde PKK´nın öncelikli hedefinin polis olduğunu açıklaması olmuştu. PKK ile çatışmaya giren askerler olduğu halde PKK´nın asıl hedef olarak polisi seçmesinin tek bir anlamı vardı: Ergenekon soruşturmasına misilleme.
Başbakan Ecevit Özel Harp Dairesi´nden hep korktu. Bunu kendisi de açıkça belirtti. Üzerine gidildiği taktirde ülke çapında tehlikeli tertiplere girebileceği korkusu taşıdığını, bu nedenle de demokratik denetim altına alınmasından vazgeçtiğini dile getirdi.
Başbakan Ecevit gibi Başbakan Özal da bu daireden korktu. Kendisine yönelik suikast girişiminin soruşturulmasından savcının bu Daire´nin izine ulaşması, o noktada Daire yöneticisi generallerin savcıyı açıkça tehdit etmesi, kızının da kaçırılması üzerine vazgeçtiği ortaya çıktı.
2009 sonunda Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç´ı izleyen bazı şahısların gözaltına alınmasıyla başlayan, bu kişilerin Özel Harp mensubu subaylar çıkmasıyla Özel Harp Dairesi´nde 1 ay süren kozmik aramalara uzanan soruşturmadan kısa süre sonra ilginç gelişmeler yaşandı. Kozmik aramalardan kısa süre sonra başlayan ve 2010 yılına yayılan; İzmir, Selendi, Edirne, Erzincan, Kars, Tire, Kırklareli, Trabzon, Muğla, Bursa İnegöl ve Hatay Dörtyol gibi bazı il ve ilçelerde Türk-Kürt çatışması çıkarma amaçlı yoğun kitlesel kışkırtma olayları gözlendi. Bu olaylardan bazılarında emekli subaylar ve MHP yetkililerin rol aldığı ortaya çıktı. Kürt kahvelerini yakalım dedikleri ses kayıtları ile ortaya çıktı. Hatay Dörtyol´daki saldırıda polisleri katleden ve iddiaya göre PKK´lı olduğu ileri sürülen saldırganlar her nasılsa yolda arabasını gaspettikleri MHP´li yöneticiyi sağ bıraktılar. İşte kozmik aramalardan kısa süre sonra başlayıp 2010 yılına yayılan bu kitlesel kışkırtma olayları, Özel Harp´in sivil uzantısının harekete geçtiği yorumlarına neden oldu. Eski Başbakan Ecevit´in teşkilatın üzerine gidemediğine ve gittiği taktirde ülke çapında tertiplerin yaşanabileceğine dair korkusunun asılsız olmadığı da bu olaylarla görüldü.
Benzer bir misilleme operasyonu Ankara´da yaşandı. Mütalaaya karşı adeta bir karşı mütalaa verildi. Başbakan Erdoğan eline gelen bilgilere göre açıkça bunu dile getiriyor. Saldırganların DHKP-C´li çıkmasının bir önemi yok. Bugünkü haberimizde de belirttiğimiz gibi çok sayıdaki delil ve bulgu, bu örgütün Derin-Sol olduğunu, Ergenekon´a taşeron eylem yaptığını, Özel Harp ile birlikte ortak operasyonlar yürüttüğünü gösteriyor.
Aslında açık söylemek gerekirse sivil uzantılar veya idhar kadrolar ne zaman harekete geçecek diye hep bekliyoruz. Çünkü şu ana kadar yeterince misillemede bulundukları da söylenemez. Ya kendi insanlarının iç düşman gösterilmesini hazmedemeyen görevliler verilen emirleri yerine getirmiyor. Yani ıslah oldular. Ya da uygun zamanın gelmesini bekliyorlar. Çünkü bir taraftan bakıyorsunuz şok belgeler var. Ergenekon ve onun da üstündeki Özel Harp Dairesi gibi bir devlet Dairesinin terör çıkarma yeteneği olduğuna dair. Diğer taraftan bakıyorsunuz Genelkurmay´ın Meclis komisyonuna da doğruladığı gibi daire mensubu yüzbin sivil görevli var. Yine bakıyorsunuz Sauna çetesinden Atabeyler çetesine, Ergenekon´dakilerden Arınç soruşturmasındakilere, Özal soruşturmasındakilerden Dink ve Malatya Zirve davasındakilere, hepsini burada sayamayacağımız kadar daha pek çok örnekte görülebilecek olaydakilere kadar karşımıza hep Özel Harp mensubu kişiler çıkıyor. Bir taraftan bakıyorsunuz Ergenekon örgütü de ikinci planda kalmaya başladı. Son aylarda ortaya çıkan şok belgeler üzerine mahkemeler Özel Harp´in üzerine gitmeye başladı. Önümüzdeki aylarda Arınç soruşturmasının tamamlanıp iddianamesinin yazılacağı haberleri geldi. İddianamede şok belge ve bilgilerin yer aldığı, Türkiye´deki terör olaylarının ardındaki asıl odağın Özel Harp Dairesi olduğuna dair savcının şok suçlamalarda bulunacağı belirtiliyor. Haber doğruysa bu belgeler gündemi daha da ısıtacak.
İşte tüm bunlardan sonra giderek köşeye sıkışan Ergenekon ve onun da üzerindeki derin daire mensuplarının rahat durması beklenemez.
Bazı okuyucularımız Bu TSK Dairesinin bazı mensupları yanlış yaptıysa bu dairenin ne suçu var? Tasfiye etmek yanlış olmaz mı? diyorlar. Bu nedenle şunları da belirtmeden geçemeyiz. Maksat bağcıyı dövmek değil üzüm yemektir. Daire demokratik denetim altına alındıktan sonra problem kalmaz. Bu daire savunma enstrümanlarından biri olarak mevcudiyetini devam ettirebilir. Yabancı ülkelerde bazı meclis komisyonları istihbarat örgütlerini denetlemekte. İstendikten sonra kritik savunma sırlarının açığa çıkmayacağı makul bir denetim mekanizması kurulabilir. İlgililer kafa kafaya verip bir yol bulabilir.
Bizim tespitlerimize göre bu dairenin sadece bazı mensupları teröre bulaşmamıştır. Bu Daire bir devlet dairesi ve biz o dairenin bazı görevlilerinden bahsetmiyoruz. Emir komuta zinciri içerisinde resmi yazışmalarla görev alıp yerine getiren, görev olarak da teröre karışıp kışkırtan, yetkililerini ve halkını iç düşman görüp öldüren, camilerini bombalamak için askeri timler ve planlar oluşturan, asıl varlık nedeni iç savaş olan bir daireden bahsediyoruz.
Ergenekon´un çok az bir kısmının ortaya çıkarılabildiği, idhar denilen yedek kadroların varlıklarını halen koruduğu iddianamelerde belirtiliyordu. Ergenekon savcıları bu yedek kadroların izini hala sürüyor. Sadece iki örnek olarak, TSK içindeki Ergenekon yapılanması olan Karargah Evleri soruşturması hala sürüyor. Aynı şekilde Erzincan´daki Ergenekon yapılanmasına yönelik soruşturma da halen sürüyor.
Ergenekon davasında örgütün çökertildiği söylenemez. Buna karşın yine Ak Parti içinden birileri kalkıp da darbe davalarının bitmesini beklemeden çıkarılacak yasalarla Ergenekon gibi davaların düşürülmesini, sanıkların af edilmesini, böylece de toplumsal uzlaşmanın sağlanmasını önerebiliyor. Bunun ne kadar gerçeklerden kopuk olduğu, dün Başbakan´ın genel merkezdeki odasına ateşlenen kendisini öldürme amaçlı law roketi ve Başbakan´ın bugünkü açıklamasıyla da açığa çıkmış olmadı mı? Ne demiş atalarımız: Su uyur, Ergenekon uyumaz!..
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
ERDOĞAN: SALDIRIYI DHKP-C ÜSTLENDİ AMA ARDINDA ERGENEKON OLABİLİR
21.03.2013 11:05 Erdoğan, saldırıları DHKP-C´nin üstlendiğini ama arkasında Ergenekon´un bulunabileceğini açıkladı. Olayın anatomisinin Ergenekon´a çok benzediğini belirten Erdoğan, geçmişte de buna benzer eylemler olduğunu hatırlattı. Türkiye ne zaman sağlıklı bir sürecin içerisine girmişse bu tür girişimlerle karşılaştığına dikkat çeken Erdoğan, “Zaman zaman derin devlet, zaman zaman Ergenekon tipi bu tür bağlantılar ortaya çıkmış ve bu bağlantılar çerçevesinde buna benzer eylemler olmuştur. Şu andaki eylem de bunun bir benzeridir.” dedi. Başbakan, Ergenekon davasında savcının mütalaasını vermiş olmasının hatırlatılması üzerine, “Ergenekon sadece bu son olay değil. Mazisi var. O maziden aldığınız zaman nasıl Susurluk türü şeyler yaşadıysak, ona benzer olaylar hep olmuştur. Bu da ona benzer olaylardan bir tanesidir.” değerlendirmesini yaptı. (Zaman)
ADALET BAKANLIĞINA SALDIRI ANLAMLI!
21.03.2013 12:37 Emre Aköz (Sabah): AK Parti Genel Merkezi´ne ve Adalet Bakanlığı´na yapılan saldırıların ardında kim var? İlk akla gelen soru: PKK içinden bir grup mu, yoksa DHKP-C mi? Emniyet güçleri bunu yapanların izini muhakkak bulacaktır. Biz olaya akıl yürütmeyle baktığımızda... PKK içinden bir grubun yapması pek mümkün gözükmüyor. Onlar şimdilik bekle-gör aşamasında. Herkes Ankara-İmralı ekseninde neler olup bittiğini anlamaya çalışıyor.
Bu arada Hükümet çok akıllıca bir iş yaparak... Barış sürecine çelme takabilecek olan DHKP-C´nin üstüne gitti. Hücre evleri basıldı. Çok sayıda tutuklama gerçekleştirildi. Biliyoruz: DHKP-C, vesayet rejiminin karanlık tarafıyla ilişkideydi. Ona vurmak, kafa çıkarmaya çalışan vesayetçilere vurmakla aynı şey... Ayrıca, Sabancı Cinayeti sonrasında gördüğümüz gibi, Avrupa´daki kimi istihbarat örgütleriyle de bağlantısı vardı örgütün. Hâlâ da var. Hükümet böyle yapınca... DHKP-C de yıkılmadım, ayaktayım mesajını vermek üzere saldırdı işte.
Özetle: Bu saldırı barış süreciyle doğrudan ilişkili değil. Hatta şöyle bir spekülasyon yapabilirim: Asıl bakılması gereken yer Ergenekon Davası! Yoksa Adalet Bakanlığı´na neden saldırsınlar? Not: Ben bu yazıyı gazeteye gönderdikten sonra DHKP-C olayı üstlendi. Başbakan Erdoğan da, Ergenekon bağlantısının altını çizdi. Hayat, teoriyle doğrulandı diyebilir miyiz? (Emre Aköz / Sabah)
SALDIRIDA ERGENEKON İZİ
22.03.2013 17:03 AK Parti´ye lav silahlı saldırıyı Muharrem Karataş, Adalet Bakanlığı´na saldırıyı ise Hasan Biber yaptı. Karataş´a, Murat Korkut yardım etti. Saldırı emrini ise Ergenekon´la irtibatlı Tekin verdi.
İŞTE AK PARTİ VE ADALET BAKANLIĞI´NA SALDIRAN DHKP-C´LİLER
İKİ gün önce AK Parti Genel Merkezi´nde Başbakan Tayyip Erdoğan´ın makam odasının bulunduğu 8´inci kata Lav silahı, Adalet Bakanlığı´na ise parça tesirli el bombasıyla eşzamanlı saldırı düzenlenmişti. Ankara Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Şahin´in yürüttüğü soruşturma kapsamında, kamera görüntülerini inceleyen polis, saldırganların kimlerini belirledi. Adalet Bakanlığı´na el bombalı saldırıyı yapanın DHKP-C´linin Hasan Biber, AK Parti´ye lav slahıyla saldıranan ise DHKP-C´li Muharrem Karataş´ın yaptığı tespit edildi. Muharrem Karataş´a ise Murat Korkut´un yardım ettiği belirlendi. Savcılık, saldırı emrinin nereden geldiğini tespit etmeye çalışırken, emrin DHKP-C yöneticisi Hüseyin Fevzi Tekin´den geldiği iddialarını araştırıyor.
Suriye´den gelip vurdu
Hasan Biber´in Suriye´den gelerek saldırı düzenlediği öne sürülürken, Biber´in Suriye´de bulunan örgüt liderinden talimatları alarak saldırıyı gerçekleştirmiş olabileceği iddiaları da araştırılıyor. DHKP-C örgütünün halen yöneticiliğini yaptığı iddia edilen Hüseyin Fevzi Tekin´in, Ergenekon yapılanmasında yönetici düzeyinde irtibatlı olduğu iddia edilmişti. İstihbarat raporlarında örgütün halen gayri resmi lideri konumunda olan Hüseyin Fevzi Tekin´in Ergenekon yapılanmasında da üst düzey yönetici olduğuna işaret edilmişti.
Veli Küçük´le irtibatı var
Ergenekon davasında ´örgüt yöneticisi´ olmaktan ağır müebbet hapsi istenen emekli Tuğgeneral Veli Küçük´le irtibatlı olduğu iddia edilen Tekin´in 2004 yılında DHKP-C´ye yönelik düzenlenen operasyon öncesinde yurt dışına kaçtığı belirtildi.
HASAN BİBER
ESKİ Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan´a suikast yapacak militan. Suriye´de bulunduğu bildirilen şahıs, eylem yapacak militanlar ve özellikle polisin ´eylem yapabilecekler´ listesine aldığı kişiler genellikle evinde kalırdı. Örgüt adına diğer sendika ve siyasi partilerle iletişimi bu şahıs kurardı.
MUHARREM KARATAŞ
GÖREVİ örgüte eleman kazandırmak. 2005´te 4 yıl hapis cezası alınca Yunanistan´a kaçtı. Burada örgüt üyesi Melek Serin´le evlendi. Serin, intihar edince Karataş´ın da eşinin ölümünün ardından psikolojik sorunlar yaşadığı öğrenildi. Örgütte sansasyonel eylem yapabilecek militanlar arasında bulunuyordu.
MURAT KORKUT
Muharrem Karataş´a saldırıda yardımcı olan Murat Korkut´un en son babasıyla İstanbul´da bir eylemde görüştüğü öğrenildi. 2002 yılında örgüt üyeliğinden tutuklanan Korkut serbest kaldıktan sonra ailesiyle görüşmedi. Oğlunu örgütten kurtarmak isteyen baba Niyazi Korkut ise oğlunun izini eylemlerde aradı. (Mustafa Türk / Star)
(20 Mart 2013), son güncel.: (22 Mart 2013)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Saldırılar mütalaanın intikamı mı?
Flaş!!! Mütalaa: Ergenekon var
Savcı: Ergenekon, kontrgerilladır
İşte kanıtlarıyla Ergenekon´un ardındaki asıl beyin: Özel Harp Dairesi ya da kontrgerilla
Ergenekon 1993´e uzandı: Tushad
Ergenekon ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon, Balyoz ve benzer davalarda delil tartışmaları
Ergenekon sürecinde ele geçenler ile sağda solda terkedilmiş bulunan silah ve mühimmatlar
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
Flaş!!! Özel Harp ve Ergenekon bombaları kardeş
Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz
Özel Harp Dairesi sayfamız
TBMM: Terör Özel Harp işi