İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü eski Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın yüksek dozda ilaç verilerek öldüğünü öne sürdü. Adli Tıp´ın kararsızlığını açıkladığı raporu da eleştiren Atasoy, Özal´ın zehirlenmediğinin söylenemeyeceğini belirtti.
05.06.2013 11:56 Toksikoloji uzmanı eski İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın yüksek dozda ilaç verilerek öldüğünü öne sürdü. Özal´ın zehirlenmediğinin söylenemeyeceğini belirten Sevil Atasoy, raporun yazım aşamasında iki ay gibi bir süre verilmesinin yanlış olduğunu kaydetti. Atasoy, Zehirlenmediği söylenemez, çünkü aceleye getirilmiş bir çalışmadır. Feth-i kabirden itibaren her bir alanın uzmanlarıyla çalışılmamış olmasının etkilerini hissetmemek mümkün değil. dedi.
Prof. Dr. Sevil Atasoy, Doğan Kitap´tan çıkan ´Yeraltındaki Melekler Yerüstündeki Şeytanlar´ adlı kitabında Özal´ın ölümüne ilişkin çarpıcı iddialarda bulundu. Ölüme sebep olan ilacın yüksek dozda tüketilmiş olduğuna dikkat çeken Atasoy´un konuyla ilgili tespiti şöyle: Turgut Özal´ın ölümüne neden olan kimyasal maddeyi Adli Tıp Kurumu Kimya Dairesi bulmuş ve raporuna yazmış. Bu bir müstahzar ilaç... Bana göre ölüme neden olan bu ilaç. Çünkü tüm veriler bu yönde. Ancak her nedense, bulguları yorumlayanlar, bu çok basit ayrıntıyı ciddiye almamış gözüküyor. Yüksek dozda tüketmiş olması gerekir. Bunu kendisi yanlışlıkla mı aldı, yoksa ona bir anda ya da kısa aralıklarla mı verildi bilmek mümkün değil.
Türkiye´nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın şüpheli ölümü ile ilgili yürütülen soruşturma sonucunda önemli bulgulara ulaşılmış ve dava açılmıştı. Soruşturma sırasında Merhum Özal´a ölümünün üzerinden 19 yıl geçtikten sonra Adli Tıp Kurumu otopsi yapmış, ´zehir var ama zehirlenme yok´ şeklinde değerlendirmede bulunmuştu. Kamuoyunda çok tartışılan otopsi tutanaklarını inceleyen Prof. Dr. Sevil Atasoy, ´Yeraltındaki Melekler Yerüstündeki Şeytanlar´ kitabının önemli bir bölümünü bu konuya ayırdı.
´RAPORDA TARİH VE YAZIM HATALARI VARDI´
Prof. Dr. Sevil Atasoy Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın şüpheli ölümü ile ilgili Adli Tıp Kurumu´nun geçtiğimiz aylarda hazırladığı otopsi raporlarındaki çelişkileri kitabına yansıttı. Konuyla ilgili ilk kez Cihan Haber Ajansı´na konuşan Atasoy, otopsi raporunun birçok yerinde kes-yapıştır tekniği ile uzman görüşlerinin yer aldığını ve tarih ve yazım hataları olduğunu belirtti. Atasoy, Adli Tıp Kurumu´nun ´zehir var ama zehirlenme yok´ şeklindeki açıklaması, sanırım 16. yüzyılın önemli bilim adamlarından ve toksikolojinin kurucularından kabul edilen İsviçreli doktor ve kimyager Paracelsus´un ´Her şey zehirdir, mühim olan dozdur´cümlesine atıfta bulunmuşlar. Bir anlamda, insanı öldürebilecek maddeye rastladıklarını ancak bununla öldüğünü kanıtlayamadıklarını belirtiyorlar. Birçok yerde uzman görüşleri ´kes-yapıştır´ tekniği ile üst kurulun raporuna alınmıştı, tarih ve yazım hataları vardı. dedi.
´RAPOR ACELEYE GETİRİLİP VE BAŞTAN SAVMA YAZILDIĞI İNTİBAI VERİYOR´
Beş aya varan bir süre raporu ve dosya ile ilgili belgeleri değerlendiren Prof. Dr. Sevil Atasoy, raporun toksikoloji raporundan ziyade bir jeoloji raporu gibi hazırlandığını dile getirdi. Atasoy şu ifadeleri kullandı: Rapor, bir toksikoloji raporundan ziyade bir jeoloji raporunda rastlanacak oranda fazla sayıda toprak analizi içeriyordu. Kimi yerde yabancı kaynaklara atıfta bulunulmuştu. Bu çok doğal ve güzel bir şey... Ancak bir kaynak örneğin, cenazenin tabutla gömüldüğü Hristiyan mezarlıklarındaki toprak kirlilikleriyle ilgiliydi. Bizim örneğimizde bir mezarlık yok. Tabutla gömülen yok. Kesinlikle küçümsemek için söylemiyorum, ama her şey aceleye getirilmiş ve biraz baştan savma intibaını veriyordu. Gerek analizlerin planlanması, gerekse değerlendirilip raporun yazılması bir telaşı yansıtıyor ve feth-i kabirden itibaren her bir alanın uzmanlarıyla çalışılmamış olmasının etkilerini hissetmemek mümkün değil. Dolayısıyla raporu ne yazık ki tatmin edici bulduğumu söyleyemem.
´ÖZAL´IN ZEHİRLENMEDİĞİ SÖYLENEMEZ´
Rapora göre Merhum Turgut Özal´ın zehirlenmediğini söylenemeyeceğini belirten Sevil Atasoy, raporun yazım aşamasında 2 ay gibi bir süre verilmesinin yanlış olduğunu kaydetti. Atasoy, Zehirlenmediği söylenemez, çünkü aceleye getirilmiş bir çalışmadır. Bildiğiniz gibi Yaser Arafat´a eşinin ısrarı üzerine feth-i kabir yapılmıştır ve sadece radyoaktif polonyum aranması için altı ay süre istenmiştir. Turgut Özal örneğinde hangi madde ile zehirlendiğine dair bir şüphe bile yokken ´iki ay içinde rapor verilecek´ şeklinde bir taahhüde girilmiş ve bu süre içinde rapor verilmiştir. Rapor, bu telaşın bütün negatif sonuçlarını içermektedir. diye konuştu.
´ÖZAL´IN İLACI YÜKSEK DOZDA TÜKETMİŞ OLMASI GEREKİR´
Turgut Özal´ın 19 yıl aradan sonra yapılan otopsi materyalinde toksikoloji incelemesi sırasında Adli Tıp Kurumu´nun çok önemli bir ayrıntıyı gözden kaçırdığını dile getiren Sevil Atasoy, ölüme neden olan ilacın yüksek dozda tüketilmiş olduğuna dikkat çekti. Atasoy´un konuyla ilgili tespiti şöyle: Turgut Özal´ın ölümüne neden olan kimyasal maddeyi Adli Tıp Kurumu Kimya Dairesi bulmuş ve raporuna yazmış. Bu bir müstahzar ilaç... Bana göre ölüme neden olan bu ilaç. Çünkü tüm veriler bu yönde. Ancak her nedense, bulguları yorumlayanlar, bu çok basit ayrıntıyı ciddiye almamış gözüküyor. İlacın adını kitabımda açıkladım. Yüksek dozda tüketmiş olması gerekir. Bunu kendisi yanlışlıkla mı aldı, yoksa ona bir anda ya da kısa aralıklarla mı verildi bilmek mümkün değil.
´KABRİN AÇILMASI GEREKTİĞİNİ İLK SÖYLEYENLERDEN BİRİYDİM´
Prof. Dr. Sevil Atasoy, Özal´ın cenazesinin sabunlaşmasının toksikolojik analizlere çok büyük yararı olduğunu ifade etti. Atasoy, kitabı yazma nedenini şöyle anlattı: Turgut Özal´ın feth-i kabiri ve izleyen otopsi meselesi, son kitabımın içinde oldukça geniş bir bölümdür, yoksa kitabın tamamı bu konuya ayrılmış değil. Bildiğiniz gibi, kabrin açılmasının gerektiğini söyleyenlerden biriydim. Sabunlaşmayla karşılaşılması önemli bir istisnadır. Ender rastlanan ve toplumun pek bilgi sahibi olmadığı sabunlaşma mekanizması ve bu istisnanın toksikolojik analizlere sağladığı yararlar hakkında bilgi eksikliğini gidermek istedim. Son yüz yılı kapsayan geniş bir kaynakça araştırmasına dayanarak sabunlaşan cenazelerde hangi zehirlerin bulunduğunu örneklerle aktardım. Raporu, uzun yıllar kimya dairesi başkanlığı yapmış bir kimyacı gözüyle değerlendirdim ve apaçık ortada olan ve her nedense dikkat çekmemiş ve bence önem taşıyan bir takım gerçekleri sıraladım.
´TURGUT ÖZAL O SABAH ÖLMEYEBİLİRDİ´
Sevil Atasoy, cenazenin bozulmadan kalmasının kendisine bir şeyler anlatmak istediğini düşündürdüğünü belirtti, Özal o sabah ölmeyebilirdi. ifadelerini kullandı. Atasoy, Suikast sonucuna varacak olan soruşturmadır, yoksa elimizdeki Adli Tıp Kurumu raporu ile böyle bir sonuca ulaşmak mümkün değil. Öncelikle adı konması gereken Turgut Özal´ın neden öldüğüdür ve bunun cevabı henüz verilmemiştir. Şahsen tanıdığım Turgut Özal´ın, ölümünden bunca yıl sonra cenazesinin neredeyse bozulmadan kalması, bana hep bir şey anlatmak istediğini düşündürdü. Birilerinin ne anlattığını duyması yetmedi, duyulanı anlamak gerekti. Adli Tıp Kurumu´nun duyabildiklerini raporuna aktardığını, benim de bunları anladığımı sanıyorum. Anladıklarımı kendime saklamak istemedim. ´Yeraltındaki Melekler Yerüstündeki Şeytanlar´ adlı son kitabımın elli sayfayı bulan Turgut Özal´ın ölümünü irdelediğim bölümü beş ay gibi uzun bir sürede yazdım. Toplumun tartıştığı her komplo teorisini masaya yatırdım ve kendimce noktaladım. Turgut Özal o sabah ölmeyebilirdi ve kimi zaman ölüme yol açan gerçekler, başlangıçta hiç akla gelmeyecek kadar basittir. dedi. (Cihan)
ATASOY SAPTIRMA MI YAPIYOR?
Atasoy´un kafa karıştırmayı amaçlamış olabileceği de değerlendirilmeli. Bunun iki nedeni var:
İlki Özal´ın iki adet nükleer madde ile zehirlendiğine dair tanık ifadesi.. Aylar sonra yapılan otopside bu ifadeyi güçlendiren bulguların elde edildiği, ancak kamuoyuna yansıtılmadığı tartışmaları basını takip edenlerin hatırlayacağı bir ayrıntı. Yapılan incelemede Özal´ın naaşında ´zehir var, zehirlenme yok´ kararı çıkmış, ´Özal´ın zehirlendiğini kesin olarak söyleyemeyiz´ sonucu kafaları karıştırmıştı.
Diğeri ise Atasoy´un Ergenekon sanıklarına, özellikle de Özal´ın ölümü soruşturmasında adı geçen, 1. derecede şüpheli olarak savcı tarafından suçlanan ve ifadesi alınan, ancak delil yetersizliğinden henüz hakkında tutuklama kararı çıkarılmayan Hurşit Tolon´a olan yakınlığı..
Özal´ın zehirlenerek öldürüldüğüne dair ilk dava açıldı. Ancak soruşturma yeni isimler üzerinde halen sürüyor. Savcının delil topladığı isimlerin en önemlilerinden biri de Ergenekon sanığı Hurşit Tolon. Savcı onun ifadesini aldı. Sorguda Tolon´u Özal´ın öldürülmesinde yer almakla suçladı. Ancak tutuklama kararı vermeyerek serbest bıraktı. Muhtemelen yeterli delil henüz yok. Tolon´a, bir başka davada da şok suçlamalar yöneltilmişti. Tolon, Özel Harp Dairesi (ÖHD) elemanlarının 1993 yılında TSK içinde oluşturduğu TUSHAD isimli gizli yapılanmayı kurmakla suçlanıyor. Bu iddia Zirve davası iddianamesinde ilk kez geçtiğimiz yıl ileri sürüldü. Bu iddianın kaynağı da Zirve davasının gizli tanığı olan İlker Çınar. Çınar, ifadesinde Özal´ın iki adet nükleer madde ile zehirlendiğini söyleyen kişi aynı zamanda. Ergenekon çevreleri bir tanık ifadesi ile dava açılır mı, bu adam ciddiye alınır mı diye her zamanki gibi dalgalarını geçerken dalgaları söndüren şok bir gelişme yaşandı. Bu çevrelerin sesleri kesildi. TSK içinde TUSHAD diye bir birimin olmadığı mahkemeye bildiren Genelkurmay Başkanlığına şok yalanlama yine Genelkurmay bilgisayarlarından geldi. TUSHAD´ın varlığını doğrulayan belgeler, Ergenekon davası kapsamındaki internet andıcına dair mahkemenin harddisklerde yaptırdığı incelemelerde ortaya çıktı. Bu gelişme, gizli tanığın iddialarının büyük oranda güçlenmesi anlamına da geliyor. Dolayısıyla Atasoy´un bu kadar önemli bir Ergenekon sanığına olan yakınlığı böyle hassas bir davada verdiği ifadelerin güvenilirliğine şüphe düşürebilir.
Adli Tıp eski müdürü Atasoy´un Ergenekon bağlantısını detaylandıracak olursak, onun adı Ergenekon soruşturmasında geçiyor. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü´ndeki öğretim üyeleri hakkında, dönemin 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon´a diğer Ergenekon sanığı adli tıp görevlisi Doç. Dr. Ümit Sayın´la birlikte rapor sunduğu iddia ediliyor. Polis zoruyla getirildiği Silivri´de Ergenekon davasında tanık olarak ifade vermişti. Atasoy´un tanık ifadesi, sanık Hurşit Tolon´un talebi üzerine savunma tanığı olarak alınmıştı.
İfadesinde Tolon´la görüştüğünü doğrulayan Atasoy, İÜ Adli Tıp Enstitü´ndeki müdürlük görevi uzatılmayarak yerine başkasının atanmasının ardından kapıldığı kaygı üzerine, dönemin 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon´a gittiğini söylemişti.
Duruşmada mahkeme heyetinin yönelttiği sorulardan birisi de, tutuklu sanıklardan Hurşit Tolon, yapılan görüşmede kendi sorunlarınızın yanısıra Kürtçülük, irtica, enstitüde kadrolaşma ve TSK aleyhine faaliyetler konusunda konuştuğunuzu söyledi şeklindeydi.
Tolon´un iddiasını yalanlayan Atasoy ise, Ben böyle bir beyanda bulunmadım. Bu konularla ilgili zaten bilgi sahibi de değilim. Dolayısıyla benden böyle bir bilgi çıkmaz. Hiç kimsenin siyasi görüşüyle de ilgilenmem. Konuşmanın yüzde 70´i benim kişisel sorunumla ilgiliydi diye cevap vermişti.
Atasoy´la ilgili paralel bir diğer iddia da onun Ergenekon sanığı Hurşit Tolon´un talebiyle Hürriyet gazetesinde yazar olarak göreve getirildiği iddiasıydı. Taraf Gazetesi, Atasoy´un İstanbul Üniversitesi öğretim görevlileri hakkında 1. Ordu Komutanlığı´na ihbar niteliğinde mektuplar yazdığını haber yapmıştı. Atasoy, Hürriyet´te yazı yazmaya başladığında da, dönemin 1. Ordu Komutanı´nın ricalarının etkili olduğu iddia edilmişti. Dönemin 1. Ordu Komutanı Ergenekon sanığı ise Hurşit Tolon idi.
Yine operasyonlarda gözaltına alınıp tutuklanan Hurşit Tolon´da 52 sayfadan oluşan ve 1000´e yakın kişinin adının yer aldığı ´ulusalcılar´ kodlu bir liste ele geçirilmişti. Ergenekon dava dosyasında bulunan bu listede İstanbul´daki 1. Ordu Komutanlığı´na gönderdiği 47 sayfalık raporla gündeme gelen eski İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy´un adı da dikkat çekiyordu. ?Ulusalcı Liste?de eski emekli korgeneral, orgeneral, albay, akademisyen, öğretim üyesi, sanatçı, gazeteci ve siyasetçilerin yanı sıra birçok kurum ve kuruluşta çalışan kişinin de adları yer alıyor.
İşte Atasoy´un Ergenekon sanıklarına olan bu yakınlığı onun verdiği raporların tartışılmasına neden oluyor. Özal´ın iki adet nükleer madde ile zehirlendiği otopsiden aylar önce bir tanık ifadesinde belirtilmişti. İlerleyen aylarda yapılan otopside bu görüşü doğrulayan bulgular elde edildi. Atasoy ise şimdi farklı bir şeyi iddialı bir üslupla söylüyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(05 Haziran 2013, 11:56)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
SEVİL ATASOY İLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
Ergenekon´da 251. duruşma
Tolon´da çıkan 52 kişilik ´ulusalcılar´ kodlu Kontrgerilla listesi
Kontrgerillacılara için Adli Tıp çok önemli ve orduda kalmalı
Özal´ın sırrını açıklayın artık
Yarbay Savaş´ın izi sürülüyor
Özal soruşturması genişliyor
Özal´ı Meclis de araştırmalı
Flaş!!! Özal iddianamesine kabul
Özal iddianamesinde arama yap
TURGUT ÖZAL SUİKASTİ VE ŞÜPHELİ ÖLÜMÜYLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
Tanık: Özal´ı Tushad zehirledi
TUSHAD ile ilgili manşetlerimiz
Zehirlenme örtbas mı edilecek?
Özal´ın zehirlendiği iddiası ve adli tıp incelemesi manşetlerimiz
Ergenekon 1993´e uzandı: Tushad
Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı
Özal: Dertleri beni tasfiye etmek
DDK: Özal´ın mezarı açılmalı
DDK raporunun tam metni
DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini Cumhurbaşkanlığı sitesinden indirmek için tıklayın
DDK´nın Özal´ın vefatına dair raporun orjinalini sitemizden indirmek için tıklayın
DDK Özal´ın ölümüne yoğunlaştı
Özal suikastinde çember daralıyor
Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı
Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü
Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu
Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu
Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz
Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz
Özel Harp Dairesi sayfamız
Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap