Taksim´de dün eylemcileri kışkırtmaya çalışan en aktif provokatörlerden biri deşifre oldu. Ergenekon bağlantılı Devrimci Karargah Terör Örgütü üyesi.. Belinde silah, elinde telsizle polise molotof atarken görülen kişinin sivil polis olduğu göstericiler tarafından iddia edilmiş, kalabalıklar polise karşı daha da kışkırtılmak istenmişti. Oysa onun Ergenekon örgütüne taşeronluk yaptığı ileri sürülen Devrimci Karargah terör örgütü mensubu Ulaş Bayraktaroğlu olduğu ve halen Devrimci Karargah davasında 30 yıl hapis istemiyle yargılandığı ortaya çıktı. Geçmişte tartışma konusu olan Devrimci Karargah, OdaTV ve Doğan grubu bağlantısı, Gezi olayları nedeniyle bir kez daha gündeme geldi.
12.06.2013 10:27 Polis dün Taksim´e girdi. Gezi Parkı içindeki eylemcilere dokunulmayacağı anons edildi. Sadece marjinal gruplara müdahale edildi. Atatürk anıtıyla AKM binasına asılan afiş ve flamalar kaldırıldı. İlginç bir gelişme olarak, Gezi Parkı içindeki eylemciler polise destek verirken, parkın dışındaki marjinal grupların ise polise direndiği ve gün boyu çatışmaların yaşandığı görüldü.
Taksim´de dün eylemcileri kışkırtmaya çalışan provokatörler sahne aldı. Belinde silah, elinde telsizle molotof bombası atan ve maytaplı saldırıya katılan bir kişi de kameralara yansıdı.
İlk olarak bu kişinin sivil polis olduğu Hürriyet gazetesi ile bazı gazeteciler tarafından iddia edildi. Bu haber sosyal medyada yayıldı. Resmi yayınlanan kişinin silahlı olduğu belirtilerek kalabalıklar polise karşı kışkırtılmaya çalışıldı. İçişleri Bakanı Muammer Güler iddiaları sert şekilde yalanladı. Böyle yalanlarla ortamın daha da kızıştırılmak istendiğini belirtti. Bu kişinin kimliği ise kısa sürede tespit edildi. Polisle çatışan göstericilere sıkılan tazyikli su bu kişinin yüzündeki gaz maskesini yere düşürdü. Şahsın yüzü ortaya çıktı.
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, eylemcinin fotoğrafını Twitter hesabından paylaştı. Mutlu, ?İşte polis diye söylenen ve elinde molotof bombası bulunan Devrimci Karargah üyesi eylemcinin fotoğrafları.? ifadelerini kullandı.
Şahsın Ulaş Bayraktaroğlu isimli bir kişi olduğu ve Taksim´deki Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) binasına düzenlenen baskında yakalandığı açıklandı. Yakalanma anına ait görüntüler televizyonlarda yayınlandı.
-Devrimci Karargah davasında yargılanıyor-
Ulaş Bayraktaroğlu, biri polis iki kişinin hayatını kaybettiği Bostancı çatışmaları ile AK Parti´ye bombalı saldırıyla gündeme gelen Devrimci Karargah terör örgütü (DKÖ) davasında yargılanıyor.
Bayraktaroğlu, hakkında ?terör örgütü yöneticisi olmak?, ?sahte kimlik ve pasaport kullanmak?, ?kişisel bilgileri izinsizce ele geçirmek? suçlarından 30 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Bayraktaroğlu´nun evinde yapılan aramalarda çok sayıda örgütsel doküman ele geçirilmişti.
-Adı OdaTV davasında da geçiyor-
Ulaş Bayraktaroğlu´nun adı yine Ergenekon bağlantılı OdaTV davasında geçiyor. Davanın ek klasörlerinde, tutuklu sanıklardan OdaTV çalışanı Barış Terkoğlu´nun Devrimci Karargah örgütü ile irtibatlı olduğunun belirtildiği bir rapor yer alıyor. Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından 27 Haziran 2011 tarihinde hazırlanan Emniyet raporunda, Bostancı´daki eylemde öldürülen örgüt yöneticisi Orhan Yılmazkaya´nın ölüm yıldönümü anmasına katılan Ulaş Bayraktaroğlu´nun telefon rehberinde Terkoğlu´nun numarasının kayıtlı olduğu belirtiliyor. Raporda, Devrimci Karargah örgütüne yönelik 21 Eylül 2010´da gerçekleştirilen operasyonda yakalanan Ulaş Bayraktaroğlu´nun telefon rehberinde Terkoğlu´nun telefon numarasının ?isimsiz? olarak kayıtlı olduğunun tespit edildiğinin altı çiziliyor.
DOĞAN MEDYASININ ÖRGÜTSEL BAĞLANTILARI MI VAR?
Hatırlanacağı gibi, Devrimci Karargah davasında yargılanan isimlerden biri de Doğan medya grubuna bağlı Vatan gazetesinin internet site yayın yönetmeni Aylin Duruoğlu idi. Duruoğlu´nun Bostancı´daki çatışmada öldürülen örgüt lideri Orhan Yılmazkaya ile üniversiteden sınıf arkadaşı olduğu, öldürülmeden 1 ay kadar önce de Yılmazkaya ile görüştüğü ortaya çıktı.
İşte o günlerde ortaya çıkan Devrimci Karargah - OdaTV - Doğan medyası bağlantısı, Gezi olayları nedeniyle bir kez daha gündeme gelmiş bulunuyor.
Hürriyet´in Ulaş Bayraktaroğlu isimli göstericiyi, polislere molotof attığı ve onlarla çatıştığı halde belinde silahı olan kışkırtıcı bir sivil polis diye kamuoyuna yansıtması Doğan medyasının Gezi olaylarını inanılmaz bir kışkırtıcılıkla vermesine son örnek olarak gösterilebilir. Diğer örnekler, son iki haftanın Gezi haberlerinde açıkça görülebilir.
Devrimci Karargah davasının bir diğer sanığı eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı.. Avcı gibi bir polis müdürünün nasıl olup da Devrimci Karargah davasında sanık olduğunu çeşitli haberlerle deşifre etmiştik. Avcı´nın devrimciler arasında işi ne? başlıklı haberimiz bunun son örneği idi.
Avcı´nın ortaya çıkan derin ilişkileri sadece Ergenekon ve Devrimci Karargah gibi terör örgütleri ile sınırlı değil.. Çok derin bir kişi olduğunu ortaya serdiğimiz Avcı´nın Doğan medyasındaki ?derin ilişkileri? de daha önce gündeme gelmişti.
Ulaş Bayraktaroğlu olayında olduğu gibi Hürriyet ve diğer Doğan medya grubu organlarının Taksim Gezi olaylarındaki kışkırtıcı ve yalan habercilik politikasının örgütsel bir talimat sonucu gerçekleşip gerçekleşmediği acaba bir gün kovuşturma konusu olabilecek midir?.. Bu şüphenin üzerine gidilebilecek midir?..
MERKEZ Mİ ÖRGÜTSEL Mİ?
İki haftadır süren Gezi olaylarının Doğan medyasının nasıl yer aldığına bakıldığında inanılmaz ölçüde taraflı, yalan ve kışkırtma dolu bir yayıncılık yapıldığı görülecektir. Merkez medya olduğu iddia edilen bu grubun yayın organlarının merkez değil aksine adeta bir terör örgütünün yayın organı gibi haberler yaptığı, sağduyu ve itidale davet etme yerine hükümete ve bir iç savaşa kışkırtma politikası izlediği açıkça görülecektir. TV muhabirlerinin olayları yalan ve kışkırtıcı bir üslupla yansıtması basın tarihine kara birer örnek olarak geçecektir.
SIRASI MI ŞİMDİ 28 ŞUBAT İDDİANAMESİNİN?
-28 Şubat haberleri mecburen verildi-
Bu yayın grubunun geçtiğimiz günlerde iddianamesi kabul edilerek açılan 28 Şubat davasına yaklaşımları ise tam tersi yönde oldu. 28 Şubat iddianamesinin Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce kabulünden hoşnutsuzluk haber başlıklarına yansıdı. CNNTürk´ün Mecburen kabul başlığı dikkat çekiciydi. Haberler asgari boyutlarda ve adeta mecburen verildi.
İddianamenin ayrıntıları ortaya çıktıkça medyada haber olmaya başladı. 28 Şubat sürecinde dönemin hükümeti ve seçmenleri üzerinde baskı kurmaya benzetilen Taksim Gezi olayları ile zamansal olarak çakışan 28 Şubat iddianamesinin kabulü bu grupta rahatsızlığa neden oldu. Bu kesimlerin 28 Şubat´ın konuşulmasından ve Gezi olaylarıyla benzerlikler kurulmasından hoşnutsuz olduğu görüldü. İddianamenin kabulünün Gezi olaylarını arka plana atmak için kasıtlı olarak gündeme getirildiğini ifade edenler oldu. Oysa iddianame olaylardan daha önce mahkemeye sunulmuştu.
RADİKAL BU İŞİN NERESİNDE?
Doğan medyası deyince akla önceki gün duruşması yapılan Erzincan Ergenekon davasıyla bağlantılı çok çarpıcı bir başka örnek daha geliyor. Bilindiği gibi Erzincan eski Başsavcısı İlhan Cihaner, Albay Dursun Çiçek imzalı ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nı pilot bölge seçilen Erzincan bölgesinde uygulamaya geçirmekle suçlanıyor. Özel yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında şok gelişmeler yaşandı. Başsavcı Cihaner makamında gözaltına alınıp tutuklandı. Soruşturmada kritik ifade veren gizli tanıklar CHP´li milletvekillerinin devreye girmesiyle para ve baskı karşılığında ifade değiştirmeye zorlandılar. Bu durum kamera ve ses kayıtlarıyla belgelendi. İki eski CHP´li milletvekili Ergenekon örgütüne yardım suçlamasıyla önceki gün 3. duruşmaya çıktılar. Ancak gözden kaçan çok ilginç bir başka ayrıntı daha var. İfadelerini değiştirmek için tanıkları ikna operasyonuna sadece o iki CHP´li değil, onları CHP´lilerle görüştürmek için devreye giren Radikal gazetesinden bir muhabir de katılmıştı. Bu muhabirin gizli tanıklarla görüşmesi fotoğraflarla ortaya çıktı.
Yine Radikal gazetesinin Erzincan Ergenekon soruşturması sürecindeki yayınlarına bakıldığında nasıl taraflı bir yayın yaptığı da açıkça görülecektir. Ortaya çıkan cephaneler ve diğer deliller dikkate alınmadı. ´Keneyle suikast, çaycıyla darbe´, ´Çaycıya 86 TL´lik borcunu ödemedi, kuyumcudan aldığı borcun bir kısmını geç ödedi´ haberleriyle karalama kampanyası yürütüldü. Radikal, bu kampanyanın merkezinde yer aldı.
Tanığı ikna operasyonuna muhabiri ile fiilen katılan Radikal´in yayın politikası da bir arada düşünüldüğünde işin içinde bir örgütsel bağlantı olup olmadığı şüphesi ortaya çıkıyor. CHP´li milletvekilleri için soruşturma açılırken bu muhabir ve gazete için hala açılmamış olması acaba basının tepkisini çekmemek için midir?.. Odatv soruşturmasında iki gazetecinin gözaltına alınıp tutuklanmasının bazı çevrelerde yol açtığı tepkiden mi çekinilmektedir?.
UZLAŞANI GEZİ´YE ÇIKARTIRLAR
BAŞBAKAN´IN HATALARI
Bu tepkilerden bunalan hükümet büyük bir hata yaparak Ergenekon soruşturmasını başlatan efsane Savcı Zekeriya Öz´ü görevden aldırdı. Ancak ayağına kurşun sıkmış da oldu. Başbakan Erdoğan, Zekeriya Öz´e şahsi zırhlı mercedesini vermişti. Öz´e ve bu soruşturmaya ne kadar önem verdiğini bu şekilde göstermişken şimdi onu görevden aldırması, basında yeniçerilere kelle sunma olarak değerlendirildi. Elinde 6 adet soruşturma dosyası varken, Malatya Zirve katliamına yönelik şok gözaltıları yaparken görevden alınan, ortalığı adeta hallaç pamuğu gibi atan o savcı bugün hala görevde olsaydı Ergenekon ve gizli yapılanmalara yönelik soruşturmaların seyrinin çok daha farklı olacağı konusunda şüphe duyulmuyor.
UZLAŞMA UZLAŞTIKÇA SIRA SANA GELECEK
Taksim Gezi olayları, sık sık vurgulamaya ve dikkat çekmeye çalıştığımız bir gerçeği umulur ki Başbakan Erdoğan´a açıkça göstermiştir. Derin güçler hala çok etkin. Ergenekon ve bağlantılı soruşturmalarda ortaya çıkarılanlar örgütün çok ufak bir kısmı. Ergenekon´un medya koluna hemen hiç dokunulmadı. Böyle bir kolun varlığı OdaTV, Ulusal Kanal TV ve Aydınlık gazetesine yönelik operasyonlarda ele geçen örgütsel belgelerle ortaya çıktı. Bu böyle iken son 1-1,5 yıldır aksi yönde çarpık gelişmeler yaşandı. Savcı Öz görevden alındı. Darbe girişimlerini haber veren ses kayıtlarının haberleştirilmesi hapis cezası getirilerek yasaklandı. Hasta ziyaretleri yapıldı. ´Genelkurmay Başkanı nasıl terörist olabilir´ denildi. ´Mahkemeler nasıl yargılamayı uzatır. Delilin varsa ver hükmü, bitsin. Uzatmanın alemi ne´ gibi açıklamalarla yargıya baskı yapıldı. Bunların yanlışlığını ve bu derin güçlerle bir uzlaşma olamayacağını Başbakan Erdoğan son günlerde görmüş olmalı. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(12 Haziran 2013, 10:27)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
TAKSİM GEZİ OLAYLARIYLA İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
Devrimci Karargah Örgütü manşetlerimiz
Avcı´nın devrimciler içinde işi ne?
Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap