Ergenekon davasında 317. duruşma görülüyor. Sanıkların savcılık mütalaasına karşı son savunmalarının alınmasına devam ediliyor.
18.06.2013 18:38 Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 66´sı tutuklu, 275 sanıklı Ergenekon davasının 317. duruşması görülüyor.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´de görülen 66´sı tutuklu 275 sanıklı Ergenekon Davası´nın 317. duruşması başladı. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nin yanında bulunan büyük salonda yapılan duruşmada eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Gazeteci Tuncay Özkan ve Alparslan Arslan´ın da aralarında bulunduğu 53 tutuklu sanık hazır bulundu.
YAŞ Üyesi Orgeneral Nusret Taşdeler ve emekli Tuğgeneral Levent Ersöz´ün de aralarında bulunduğu 13 tutuklu sanık ise duruşmaya katılmadı. Öte yandan bu davadan tutuksuz, Odatv Davası´ndan tutuklu yargılanan Yalçın Küçük´ün de aralarında bulunduğu 8 tutuksuz sanık duruşmada hazır bulundu.
SANIK BARBAROS HAYRETTİN ALTINTAŞ´IN SAVUNMASI
Esas hakkındaki mütalaaya ilişkin savunmaların alındığı duruşmada savunmasını yapan tutuksuz sanık Barbaros Hayrettin Altıntaş, Hiçbir terör örgütüne üye değilim. Suçlamaları reddediyorum. Beraatimi istiyorum dedi.
SANIK BORA BALLI´NIN SAVUNMASI
Cumhuriyet gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin dava dosyasının tutuksuz sanığı Bora Ballı ise dosyaya gelen deliller çerçevesinde suçsuz olduğunun ispatlandığını ileri sürerek, Daha önce de suçsuz olduğumu söyledim. Suçsuz olsam da burada yargılanıyor olmam hayatımı olumsuz etkilemektedir. Beraatime karar verilmesini istiyorum. dedi.
SANIK YALÇIN KÜÇÜK´ÜN SAVUNMASI
Mahkeme Başkanı daha sonra tutuksuz sanık Prof. Dr. Yalçın Küçük´ü kürsüye çağırdı. 2 bavulla kürsüye çıkan Küçük, çantaların içindeki kitapları ve dosyalarını kürsüye koyarak, Huzurunuza gelmeyi hiç istemezdim. Ama veda etmem lazım dedi.
Mahkeme Başkanı Özese´nin Avukatınız burada, savunma yapmaya hazır mısınız? diye sorması üzerine Küçük, Burada huzurunuzda olmaya hazırım. Bir savunma yapmam söz konusu değildir. Esas hakkındaki mütalaayı okumadım. Cürüm arkadaşlarım ve avukatlarım eskisinden farklı bir şey olmadığını söylediler. Huzurunuzda sunuşlar yapacağım diyerek savunmasına başladı.
Yalçın Küçük, Gezi Parkı olaylarına gönderme yaparak ?Bugün Türkiye´nin her tarafından yükselen sesler, yeni bir Türkiye talebidir. Ben Türkiye Cumhuriyeti´ni savunuyorum. Bu imkanı bize siz verdiniz, bizlerin savunması kitlelere mal oldu? diye konuştu. ?Bizde suç aramayın, biz suçuz? diyen Yalçın Küçük şöyle devam etti: ?Biz geçmiş rejimin insanlarıyız. Ansiyan rejim, Farsça´da köhne anlamında... Eski düzenin insanlarını yeni düzenin hukukuyla yargılıyorsunuz. Hukuku yok aslında yanlış söyledim. Yaptıklarımız şeyler yaşadığımız rejime göre suç değildi. Bizi yeni bir düzende olduğunuz için yargılıyorsunuz. Ben ansiyan rejim kavramını ortaya attığım zaman sadık muhalifim Tuncay Özkan ´Hayır, Türkiye Cumhuriyeti´nin yıkıldığını kabul etmiyoruz´dedi. Yeni bir rejim, yeni bir düzen olduğunu bilmiyor?
Alman hukukunda ?düşman hukuku? kavramı olduğunu anlatan Küçük ?Düşman hukuku ile ansiyan (eski) rejime uygulanan hukuk aynıdır. Düşman hukukunda sanık durumunda olanın suçuna, fiiline bakılmaz. Yapılabileceklerine bakılır. Huzurunuzda bir genelkurmay başkanı varsa ne yaptığına bakılmaz. Alman düşman hukukuna göre ´Sizde darbe yapma kabiliyeti var´ denir. Cezası idamdır. Konunun esası budur? dedi.
Hakkında ?hükümete darbeye teşebbüs? suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen Prof.Dr. Yalçın küçük ?Ağırlaştırılmış müebbet hapis, insanlığa aykırıdır. Bunun yerine idamı tercih ederim? diye konuştu.
Yalçın Küçük, ailesinde zor bir karar alınacağı zaman eşi Temren Küçük ile birlikte kararı oğulları Ömer Devrim Küçük´e bıraktıklarını belirterek şunları anlattı: ?Avukatım ustat Hasan Fehmi Demir, tutuklanacağımı düşünüyordu. Oğlum ´Yapacak hiçbir şey yok gideceksin, umudu kıramazsın´ dedi. Oğlum yurtdışında büyük inşaat şirketlerinde yöneticilik yapar. Ben tutuklandığımda ´Ömer bey babanız tutuklandı, üzülmediniz mi´ demişler. ´Üzüldüm ama benim babam dışarda kalsa sevinemezdik´ diyor?. Küçük ?Beni devlet buraya tıpkı Ortaçağ´daki gibi sanık kıyafeti giydirerek buraya oturttu. Bu dava kitlelere mal oldu. Beni buraya Devrim soktu. Beni buradan devrim çıkaracaktır. Hiçbir kuşkum yoktur? diye konuştu.
Abdullah Öcalan ve PKK üzeride etkili olduğu iddialarına yanıt verirken İstanbul´daki avukatlar, basın ve ana KCK dava dosyalarını mahkemeye sunan Küçük ?KCK iddianameleri, PKK´nin röntgenidir. Biz burada yokuz, Türk ordusu yok. Abdullah Öcalan 2005-2001 yıllarında Genelkurmay´ın kontrolündeydi. 2011´den sonra MİT ve AKP´nin kontrolüne alınmıştır? diye konuştu.
Genelkurmay´ın harddisklerine ilişkini rapora değinen Küçük şunları şöyledi: ?Türk Genelkurmayı 2009 itibariyle Fethullah Gülen cemaati ve AKP arasında hiçbir ayrım görmüyor. AKP iktidarının ve Fethullah Gülen hareketinin beraber olduklarını ve Kürtlerle yapılacak anlaşmaya Türk Ordusu´nun müsaade etmeyeceklerini düşünerek Ordu´yu zayıflatma ve tasfiye etme hedefi güdüldüğünü saptıyor.?
Küçük, Genelkurmay Başkanlığı´nın 2008 ve 2009 yıllarında Cumhuriyet´in tehlikede olduğunu net bir şekilde tespit ettiğini belirterek ?Genelkurmay şüpheye yer vermeyecek şekilde askeri müdahaleyi kesinlikle reddediyor. Kimse subayları şu veya bu nedenle darbeyle suçlayamaz. Amerika desteği olduğu saptaması var. Ayrıca ekonomi iyi gittiği zaman halk tarafından desteklenen idareye de asker müdahale etmez? diye konuştu. Küçük, günümüzde ise şartların değiştiğinin altını çizerek ?Amerika bu iktidarı desteklemiyor. Paralar dışarıya gidiyor. Halk bu hükümete karşı. O dönem hangi şartlar varsa bugün yok. Çok tehlikeli bir duruma gidiyoruz? uyarısını yaptı.
Davada tanık olarak dinlenen Abdullah Öcalan´ın eski avukatlarından İrfan Dündar´ın kendisini aradığını anlatan Küçük ?Öcalan ile 4-5 yıldır görüşmediğini biliyorum. Beni aradığında ´Ergenekon ile PKK bağlantısını kurdun´ dedim. İrfan Dündar ´Yalçın Küçük´ün evine gitmedim´ dedi. Buna rağmen esas hakkındaki mütalaada benimle görüştüğü yazıyor. İşte bu siyasi dava kalıplarına uyuyor? diye konuştu.
Nazım Hikmet´in yaşamından örnekler veren Yalçın Küçük ?Ben hep duvarı arkama alırım, vurabileceğim korkusuyla. Ben hep mehter takımı gibi arkamda kimse var mı diye yan yan yürürüm. Yanımıza yaklaşanın ´ajan´ olduğunu düşünürüz. Yine de bu toprakları bu kadar seviyor, bırakmıyoruz. Kaçmıyoruz tutukluyorlar, sonra da ´kaçma şüphesi var´ diye tutukluluğuna devam kararı veriyorlar? dedi.
SANIK EROL MANİSALI´NIN SAVUNMASI
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda, uzun süredir ağır hastalığıyla mücadele eden Cumhuriyet Gazetesi yazarı Prof. Dr. Erol Manisalı, esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmasını yaptı. Manisalı savunmasına ?Burada niçin sanık olarak bulunmak zorunda olduğumu bilmiyorum. Neyi savunacağımı da bilemiyorum. İddianamede ve mütalaada yer alan iddialarla en ufak ilgim yok? sözleriyle başladı.Mütalaada hakkında ?hükümete darbeye teşebbüs iddiasıyla? ağırlaştırılmış müebbet hapis ve yakalama kararı çıkarılması istenen Manisalı ?Hayatımda hiçbir örgütün içinde ya da kenarında olmadım. Bu asılsız iddialar yüzünden son 4.5 yılda manevi ve bedeni olarak kendimi çökmüş ve çökeltilmiş hissediyorum? diye konuştu.
Telefon görüşmelerinin örgütsel irtibat olarak değerlendirildiğine dikkat çeken Prof.Manisalı ?Benim bir akademisyen olarak temaslarım, telefon görüşmelerim, aklınızın almayacağı kadar geniş boyutlardadır. Dünyanın her yerinden bana malzeme gelir. Belki bunların içinde incelense yüzlerce suç unsuru vardır. Bana gelen kitapları dergileri, konferanslarımı izleyenlere, öğrencilere dağıtırım? dedi. Bir bilim adamı olarak kitap, makale yazarak, ders vererek bilgilerini aktarmaya çalıştığını anlatan Prof.Manisalı ?İddianamede ´özel hayatla ilgili yayınlar bulundu´ diyor. Ben yayınevlerinin protokol listesindeyim. Gandi´nin hayatından Türkan Şoray´ın hayatına kadar kitap gelir bana. Kimsenin özel hayatına ilişkin özel bir çabam yoktur? diye konuştu.
Tutuksuz sanık emekli orgeneral Şener Eruygur ile 2008 mayıs ayında Harbiye Orduevi´nde herkese açık ortamda yemek yediğini anlatan Prof.Manisalı ?Eruygur Atatürkçü Düşünce Derneği´ne yeni genel başkan seçildiğinde davet etmişlerdi. Bir bilim adamı olarak ben bilgilerimi herkesle paylaşırım. Recep Tayyip Erdoğan, yeni belediye başkanı seçildiğinde Japon Büyükelçisi´ne verilen yemeğe beni de çağırmıştı. Erdoğan o zaman Refah Partiliydi. Erdoğan´a da öğütlerde bulunmuştum. İsmini vermeyeyim ´O şahıs imajınızı bozuyor´ demiştim. Yanımda Yavuz Canevi de vardı? dedi.
Prof.Manisalı şöyle devam etti: ?Ben bulunduğum her mekanda her kesime iyi niyetle bildiklerimi verebilmek için çalıştım. ´Örgütsel ilişki´, ´şununla bununla görüşme´ gibi iddialara şaşırıyorum. Ben bir bilim insanıyım. İddianame ve mütalaada benimle ilgili değerlendirme yapanlar nasıl bir şahıs olduğumu göz önünde bulundurmalıdır. Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, Süleyman Demirel. Erbakan, Çiller, Aydın Menderes beni davet edip uzmanlık alanımdan yararlandılar?
İddianamenede kendisiyle örgütsel irtibatlı olduğu iddia edilen kişileri tanımadığını söyleyen Manisalı ?İddianamede ´telefon etti, etmedi´ gibi konular inanılır gibi değil. Bu konuda savunma yapmam bile azap verici bir şey. Kendi kendime yediremiyorum. Benim ne bir örgütle ilişkim var. Herkesle iyi niyetle bilim insanı olarak çalışır elimi uzatırım? dedi.
Prof.Dr. Manisalı 1960´tan beri bütün hükümetleri ağır şekilde eleştirdiğini söyleyerek ?Sağlık durumum bu haldeyken bunları anlatmak durumunda kalmak bana ıstırap veriyor? diye konuştu. Manisalı şunları kaydetti: ?Ben bir bilim insanıyım, kitap yazarım, makale yazarım. Benim kitaplarımda makalelerimde yer alan görüşlerim kendi aralarında konuşmuş olabilirler. Bunu ben bilemem. Her düzeyde 20 bini yakın öğrenci yetiştirdim. Bu iddianamede yer alan hususlar, benim yanıma konamaz. Benden nefret eden, çaktırdıklarım dahi beni bu ididaların yanına koymaz.?
Manisalı savunmasının ardından kendisini iyi hissetmeyince sağlık ekipleri tarafından muayene edildi.
SANIK YUSUF ERİKEL VE HAKAN ARIKAN´IN SAVUNMALARI
Darbe sonrasının başbakanı olarak düşünüldüğü iddia edilen sanık Yusuf Erikel ile aynı dosyanın sanıklarından Hakan Arıkan da hakkındaki suçlamaları reddetti. Mütalaada büyük bir karartma yapıldığını öne süren Arıkan, Hakkımda suçlanmama yetecek delil döküman bulamadıkları için insani ilişkilerim dosyaya suç delili olarak konulmuştur. iddiasında bulundu.
DÜNKÜ 316. DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ergenekon Davası´nda dün de 316. duruşma görüldü. Duruşmaya eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal, Tuncay Özkan ile Alparslan Arslan´ın da aralarında bulunduğu 55 tutuklu sanık katıldı.
Gülhane Askeri Tıp Akademisi´nde (GATA) tedavi gören Yüksek Askeri Şura (YAŞ) Üyesi Orgeneral Nusret Taşdeler ve emekli Tuğgeneral Levent Ersöz´ün de aralarında yer aldığı 11 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada, Odatv davasından tutuklu yargılanan Yalçın Küçük ile tutuksuz 3 sanık da hazır bulundu.
SANIK NOYAN ÇALIKUŞU´NUN SAVUNMASI
Esas hakkındaki mütalaaya ilişkin savunmasını yapmak için kürsüye gelen tutuksuz sanık Teğmen Noyan Çalıkuşu, önce esas duruşa geçerek eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ´a selam verdi.
Daha sonra konuşan Çalıkuşu, 6 ay tutuklu yargılandıktan sonra tahliyesinin ardından Şırnak´ta göreve gittiğini belirterek, Terör örgütleriyle savaşırken terör örgütüne üye olmakla yargılanmak büyük çelişki. Benim de karşı olduğum hükümetin icraatları var. Bu illegal değildir. Mütalaaya göre, hükümet karşıtı olmak, darbe suçlusu olmak için yeterlidir dedi.
Cumhurbaşkanına suikastla suçlandığını kaydeden Çalıkuşu, Telefon konuşmalarına dayanılarak ´30 Ağustos törenlerinde liderleri tanklarla vuralım´ şeklinde 3 Nisan 2009´da haber yapıldı. Bu yaygaradır. Cumhurbaşkanına suikastla ilgili hakkımda bir sevk maddesi yoktur diye konuştu.
SANIK MEHMET ALİ ÇELEBİ´NİN SAVUNMASI
Tutuksuz yargılanan Teğmen Mehmet Ali Çelebi de savunmasına başlamadan önce Başbuğ´a aynı şekilde selam verdi.
18 Eylül 2008 de girdiği Hasdal Cezaevi´nden 33 ay sonra 20 Mayıs 2011´de tahliye olduğunu anlatan Çelebi, ?Terörle mücadele kapsamında çeşitli tarihlerde Siirt ve Bingöl´de görev aldım. Elimde kask çantam, silah arkadaşlarımla, takdir alarak, görev yerim Siirt´ten dönerken Batman Havalimanı´nda polisin elindeki arananlar listesinde adımı gördüm ve bunun utancını sahiplerine getirdim? diye konuştu.
Ergenekon´un amaçları doğrultusunda Hizbut Tahrir Örgütü´ne sızdığı iddiasına dayanak gösterilen telefon kayıtlarının ?Hizbut Tahrir Örgütü üyeliğinden sanık bir kişinin cep telefonundan sehven aktarıldığının? ortaya çıktığını anımsatan Çelebi savcılara şu soruları yöneltti:
?Telefona yüklemeyi net olarak ispatlayan mahkemenin yaptırdığı iki bilirkişi raporunu neden mütalaanıza yazmadınız? Delilleriniz kuvvetliyse Savcı Zekeriya Öz neden gözaltına alınan Hizbut Tahrir militanlarına ´Teğmenlerin aleyhinde ifade vereceksiniz´ demiştir? Ve onlardan ´Biz senin gibi Allahsız değiliz´ cevabını almıştır.?
?Sehven? yükleme olayı ilgili olarak 6 savcı dolaştıktan iki yıl sonra 2 polise ?görevi kötüye kullanmaktan? iddianame düzenlendiğini anlattı.
?Şu an Türk Subayı´nın yeni görev tanımı iddianameyle mücadele kapsamında karşınızdayım? diyen Çelebi şöyle devam etti:
?Kendime bir sanık gözüyle bakmıyorum. Aksine vatanseverlik davasının savunucusuyum. Burada kendimi değil, ülkemin değerlerini, yaşamımın özü ve anlamı olan Kemalist devrimleri savunuyorum. Ben direnen, savaşan Mustafa Kemaller´in emrindeyim. Bana omzumdaki metalleri idare edecek şahıslar değil, ruhuma dokunacak komutanlar gerekir.
Bizi yargıladığınız bu süreç, bu görkemli işkence çarkı emperyalistlerin geleceğimizle ve kaderimizle daha rahat oynayabileceği koşullar için hazırlanmıştır. Bir ihanet suçlamasını Türk subayıyla bağdaştırmak için çok komik durumlara düştünüz. Hukuku kendi cinnetlerinize göre saptırdınız, çarpıttınız, tepetaklak ettiniz.?
Başkan Hasan Hüseyin Özese, sanık Mehmet Ali Çelebi´yi savunma sınırları içerisinde kalması, suç oluşturabilecek beyanlarda bulunmaması için uyardı.
Çelebi şöyle konuştu: ?Ben buraya esas hakkındaki yanıltmacasına cevap vermeye gelmedim. Böyle bir durum beni küçültürdü. Adına soruşturma dedikleri kara mizahtaki engizisyon hukuku tekniklerini dünya çapında teşhir etmeye geldim.?
Soruşturma sırasında arkadaşlarının gözaltına alınması üzerine tanıklık etmek üzere dilekçe verdiğini anlatan Çelebi ?24 yaşında terör örgütü yöneticisi olmak... Dünyada eşi var mıdır tanık olmak isterken terör örgütü yöneticisi insan? diye konuştu.
SANIK HÜSEYİN VURAL VURAL´ıN SAVUNMASI
Duruşmada tutuksuz sanık emekli Albay Hüseyin Vural Vural da son savunmasını yaptı. Vural, örgüt üyeliği ile suçlandığını belirterek, ?Ben kendimi sanık olarak görmüyorum. Ergenekon Terör Örgütü diye bir örgütün olmadığını dünya alem öğrenmiştir. Katiyen bir darbe yanlısı olmadım. Her askeri olayda TSK zarar görmüştür? dedi.
80 yaşına girdiğini ifade eden Vural, ?Zannederim, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile salonda bulunan herkesten daha yaşlıyım. Yüce tanrının izni ile normal standart olan 70 yaşından 10 sene fazla yaşamış durumdayım. bundan sonra bunamadan, modern söylem ile alzheimer olmadan kaç sene yaşarım, bilemiyorum. Ama yüce tanrım bana bu safsatanın sonunu göstersin istiyorum.?
SANIK EMCET OLCAYTU´NUN SAVUNMASI
Eski Aydınlık Gazetesi Hukuk Danışmanı Avukat Emcet Olcaytu da son savunmasını yaptı. Olcaytu hakkında istenirse müebbet hapis cezası verilebileceğini belirterek ?Ölsem de gam yemem? dedi. Olcaytu ?Mahkeme bugüne kadar Ceza Muhakemeleri Kanunu´nda sanıklara tanınan bütün hakları yok etmiştir? diye konuştu.
Başkan Özese ise ?Bu mahkemelerin nasıl kurulduğunu, nasıl görev yaptığını biliyoruz. Kelimelerinizi seçerek kullanın? diye uyardı. Olcayto ile Özese arasındaki tartışma bir süre devam etti.
SUÇ DUYURUSU
Mahkeme, savunmaları sırasında sarf ettikleri sözler nedeniyle sanıklar Emcet Olcaytu ve Teğmen Mehmet Ali Çelebi hakkında Silivri Cumhuriyet Savcılığı´na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Duruşma 18 Haziran 2013 tarihine (bugüne) ertelendi.
(18 Haziran 2013, 18:38)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Flaş!!! Mütalaa: Ergenekon var
Ergenekon ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon, Balyoz ve benzer davalarda delil tartışmaları
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap