Yargıtay 9. Ceza Dairesi´ndeki 361 sanıklı Balyoz davasının temyiz 10. duruşması saat 9.00´da başladı. Duruşmada sanık avukatları savunmalarını yapmaya devam ediyor. 117 avukattan 54´ü önceki duruşmalarda savunmalarını tamamlamıştı. 55´inci olarak, sanık Abdullah Cüneyt Küsmez´in avukatı Tamer Öner, bugünkü duruşmada savunma yapmak için ilk olarak kürsüye gelen isim oldu
31.07.2013 10:00 Aralarında eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın da bulunduğu tarihi Balyoz davasının 11. temyiz duruşması bu sabah 09.00´da Yargıtay 9. Ceza Dairesi´nde başladı. Duruşmaya sanık avukatları ile aileleri katıldı.
Önceki duruşmalarda müvekkilleri olan sanıklar adına savunma yapan 117 avukattan 54´ünün savunması tamamlanmıştı. Savunmalarda süre kısıtlaması bulunmuyor. Bazı avukatların savunması 5 dakika sürerken kimisinin ise saatlerce sürebiliyor.
SANIK ABDULLAH CÜNEYT KÜSMEZ´İN AVUKATI TAMER ÖNER´İN SAVUNMASI
Duruşmada ilk olarak, sanık Abdullah Cüneyt Küsmez´in avukatı Tamer Öner kürsüye geldi ve savunmasını yapmaya başladı. Avukat Öner, müvekkilinin suçlandığı dijital verileri slayt ile heyete göstererek, Küsmez´in adının veya imzasının söz konusu verilerde yer almadığını anlattı. Dijital verilerin hukuka uygun delil olmadan hükme esas alındığını ifade eden Öner, müvekkilinin suçlandığı CD´nin TÜBİTAK tarafından bile incelenmediğini kaydetti.
Avukat Öner, ?Müvekkilin, 17 Ağustos 2011 tarihinde tutuklandı. Üzülerek belirtmek isterim ki tutuklanma tarihinden sonra Şırnak ilinde terörle mücadelede ciddi miktarda şehit ve yaralı verilmiş yine 35 vatandaşımız terörist zannedilerek öldürüldüğü Şırnak Uludere olayı da bu tutuklama sonrasında olmuştur.? dedi.
Avukat Öner, müvekkili Abdullah Cüneyt Küsmez´in Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyeliğine seçildiğini, bu görevinin sona ermesinin ardından Genel Kurmay Başkanı tarafından ismen Şırnak İl Komutanlığı´na atandığını anlatıp şunları söyledi: ?Bu görevinin 40. gününde Cudi Dağı´ndaki bir operasyon sırasında çatışmanın ortasına ifadesine başvurulmak üzere Beşiktaş´ta bulunan Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na ifadesine başvurulmak üzere çağırıldığı mesajını alır. Davete icabet ederek Şırnak´tan İstanbul´a gelen müvekkil kendisinden o kadar emindir ki dönüş biletini bile almıştır. Bir an önce görevine dönerek terörle mücadele eden birliğini, komutasını bırakmak istememektedir. Müvekkilinin adının geçtiği dijital verinin Aralık 2010´da Gölcük´te bulunma tarihinden 8 ay sonra tutuklanmasıyla delillerin karartılmasının mümkün olmadığını, yine 8 ay içerisinde kaçmayan ve Şırnak´tan İstanbul´a kendiliğinden gelen müvekkilin kaçma şüphesinin olmayacağını, ayrıca bu tutuklamanın terörle mücadeleye zarar verdiğini, birliğinin başsız bırakıldığını tüm aşamalarda ifade ederek tahliye taleplerinde bulunsak da ne yargı yapan mahkemeyi ne de itiraz mahkemesini inandırabildik.?
-Genelkurmay Başkanı Özel´in tanık olarak dinlenmemesi-
Resmi belgelerde ispat edilen çelişkilerin güncellenme kurgusu ile kapatılmaya çalışıldığını savunan Öner, iddia edilen suçu işleyip işlemediklerini en iyi bilen kişinin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel olduğunu anlatarak, Özel´in tanık olarak dinlenmemesinin kararın bozma nedenlerinden birisi olduğunu savundu. Müvekkili Abdullah Cüneyt Küsmez´in suçu işlediği iddia edilen tarihte Kara Harp Akademisi´nde öğrenci subay olduğunu burada emrinde görev yapacak bir er dahi bulunmadığını belirten Avukat Öner savunmasında şu ifadeleri kullandı: ?Müvekkilim o dönemde Kara Harp Akademisi Komutanı olan şu anki Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel´in emri altında 24 saat boyunca eğitimini sürdürmüştür. Onun bilgisi olmaksızın her hangi bir faaliyetin yapılması mümkün değil. Dolayısıyla öğrenci olan müvekkil Küsmez ve diğer öğrenci subayların iddia edilen suça faaliyetlerde bulunup bulunmadığı en iyi bilecek kişi Sayın Necdet Özel´dir. Sayın Özel; ihtiyaç duyulması halinde tanıklık yapacağını belirtmiş. O halde Kara Harp Akademisi´ndeki öğrencilerden birinci derecede sorumlu olan Orgeneral Necdet Özel´in sanık olarak dinlenmesi gerekirken dinlenmemiş olması mahkeme kararının bozulmasını gerektiren nedenlerden bir tanesidir.
Müvekkili Küsmez´in Şırnak İl Jandarma Komutanlığı´nda görev yaptığını belirten Öner, Küsmez tutuklandıktan sonra Şırnak´ın terörden büyük zarar gördüğünü savundu. Küsmez, Uludere´de 35 kişinin öldüğü olayın da müvekkili tutuklandıktan sonra meydana geldiğini anlattı. Öner, ?Yargılama ve tutuklama sadece müvekkili değil, eşi, çocuğu annesi ve babasını etkilemiştir. Annesi Nermin Hanım 70 yaşına rağmen son 2 yılını duruşmaları izleyerek geçirmiştir. Mahkumiyet kararının bozulmasını talep ediyoruz? dedi.
SANIK TÜLAY DELİBAŞ´IN AVUKATI LEVENT ÖZÇELİK´İN SAVUNMASI
Avukat Öner´in yarım saat süren savunmasını tamamlamasının ardından kürsüye sanık Tülay Delibaş´ın avukatı Levent Özçelik geldi ve savunmasına başladı. Avukat Özçelik, müvekkilinin Deniz Hakim Albay olduğunu ifade ederek, müvekkilinin 2002 yılında ikinci çocuğuna hamile kaldığını, riskli bir hamilelik süreci geçirdiğini, sezaryen ile doğum yaptığını ve suç tarihi olan 30 Eylül 2002-13 Haziran 2003 yılına kadar görevinden uzak kaldığını anlattı. ?Görev yerinden uzakta, yeni doğmuş ve 6 yaşında kızı ile olan bir annenin aynı tarihlerde mevzuat çalışmalara katılarak bu suçu işlediği gerekçesiyle cezalandırılması hukuka aykırıdır? diyen Özçelik, söz konusu tarihlerdeki raporlarını ve ücretsiz izin belgesini mahkemeye sunduklarını anlattı. Mahkemenin, Genelkurmay Başkanlığı´ndan raporların ve izin belgelerinin teyidini istediğini ve söz konusu raporların, izin belgelerinin gönderdiğini ve kendisine taşınabilir bir bilgisayar verilmediğine ilişkin yazı bulunduğunu ifade etti.
Özçelik, müvekkilinin Mecliste kanunlaştırılmış bir yasa taslağı çalışmalarına katılmakla suçlandığını ifade ederek, söz konusu yasanın mevzuat çalışmalarının 3-5 Nisan 2003 tarihinde yapıldığını belirtti. Dosyada yer alan iddialarla her gün birinin suçlu duruma düşürülebileceğini belirten Özçelik, ?Müvekkilim Deniz Hakim Albay Tülay. 1990 yılında Ankara Hukuk Fakültesi´nin 2. olarak Deniz Kuvvetleri´nin sınavını 1. olarak kazandı. 5 yıl raportörlük yapmış, adalet için çırpınan bir hakimdir. Bugün yüksek mahkemenizin adaletine sığınmaktadır. Suçlandığı düzenleme Meclis´te yasalaşmıştır. Dünyaya getirdiği canıyla meşgul olan bir insanın görevi kötüye kullanmakla suçlanması kabul edilemez? dedi.
Özçelik´in savunmasının tamamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı Ekrem Ertuğrul, ?Kendinizi o kadar savunmaya kaptırdınız, o kadar doğal yaptınız ki bana bile ara sıra komutanım diye hitap ettiniz? dedi. Askeri hakimlik yaptığını belirten Özçelik, ?Size de komutanım diye hitap ettim dil alışkanlığı ama sizler yüksek yargıçlar olarak bu mertebeyi çoktan hak ediyorsunuz? dedi. Avukat Özçelik, yılların alışkanlığı olduğunu belirtip hoşgörün diyerek savunmasını tamamladı.
19 SANIĞIN AVUKATI HALUK PEKŞEN´İN SAVUNMASI
Avukat Özçelik´in yarım saat süren savunmasının ardından kürsüye Süleyman Namık Kurşuncu, Necdet Tunç Sözen, Kubilay Baloğlu, Mustafa İlhan, Yalçın Ergül, Rasim Arslan, Namık Sevinç, Namık Sevinç, Şenol Büyükçakır, Ayhan Gümüş, Yusuf Volkan Yücel, Atilla Özler, Çetin Can, Osman Başıbüyük, Hüseyin Dilaver, Beyazıt Karataş, Nurettin Işık, Gürkan Yıldız ve Tevfik Özkılıç gibi 19 sanığın avukatı olan Haluk Pekşen geldi ve savunmasına başladı.
Avukat Pekşen, genel bir değerlendirme yaparak, yaptıkları savunmada yargılama süresince cevaplanmayan soru bırakmadıklarını söyledi ve ?Biz adaleti arıyoruz o da sizin elinizde. Acaba adaleti elde edebilecek miyiz?? dedi. Somut örneklerle darbe planının mantığa aykırı olduğunu anlatan Pekşen, ?bu sahte senaryoların hepsi hepsi tek tek değerlendirildiğinde çelişkiler olduğu apaçık ortadadır? dedi.
Pekşen, bunun ardından şu hikayeyi anlattı: ?Bilge o ülkenin çimentosudur. Herkesin inandığı, önünde eğildiği, saygı duyduğu kişidir. Bir gün birisi ben bilgeyi aldatacağım der. Nasıl diye sorarlar. Avucumun içine bir kelebek alıp bu kelebek yaşıyor mu ölümü diye soracağım. Yaşıyor derse avucumu sıkıp kelebeği öldüreceğim, ölü derse bırakıp uçuracağım. Böylece onun bilge olmadığını göstereceğim. Bilgenin yanına girer, söylediğini yapar. Sorularını sorar. Bilge tek cevap verir. O sizin elinizde der. Bu hikayedeki gibi biz adalet arıyoruz ve o sizin elinizde?
-Yargıtay Başsavcılığı tebliğnamesinde Genelkurmay Başkanı Özel iddiası-
Avukat Pekşen, müvekkillerine sürekli Türkiye´de adaletin topal olabileceğini ancak kör olmadığını söylediğini aktararak, Başsavcılığın tebliğnamesinin ardından bu inancını yeniden sorguladığını belirtti. Pekşen, ?Tebliğnamenin yarısı isimlerden oluşuyor. Tebliğnamede tek cümle Hava Kuvvetleri´ni göremedik, haksızlık etmeyelim Deniz Kuvvetleri de yok. Başsavcılığının tebliğnamede Hava Kuvvetleri´ne yer vermemesi hayatın olağan akışına uygun değildir. Haklarında beraat istenen 67 kişiden 45 tanesinin ortak bir paydası var. Hepsi Kara Harp Akademisi´nde Necdet Özel´in öğrencileridir. Bizde ´hamili kart yakinimdir´ diye bir deyim vardır. Acaba bu tebliğnamede hamili kart yakinimdir durumu var mı bilmiyoruz? dedi.
Bu sözler üzerine Daire Başkan Ertuğrul, tebliğnamenin bağlayıcılığının olmadığını, bir görüşü yansıttığını belirterek, ?Tebliğname bağlayıcılığı olmayan bir görüş. Biz burada yerel mahkemenin kurduğu hükme yönelik değerlendirme yapacağız. Sizlerin ithamlarına yönelik Başsavcılığın cevap verme durumu yok. Hükme yönelik görüşü ortaya koyan, çok da icaplı olmayan veya başsavcılığı töhmet altına sokan, bu kadar detaylandırmanın yakışık olmadığını düşünüyorum? dedi. Ertuğrul´un sözleri üzerine Pekşen, sözlerinin kamuoyunun algısı olduğunu savundu. Ertuğrul ise savunmaların notlarını aldıklarını ve bunları değerlendireceklerini anlattı.
Pekşen, Anayasa Mahkemesi´nin Yargıtay 6. Hukuk Dairesi eski Başkanı Hasan Erdoğan ile ilgili kararında yasa dışı delilleri yok sayarak beraat kararı verdiğini anımsatarak, ?Bu Turuva atını bu topraklardan söküp atacak sizlersiniz. Bu atı söküp atacak olan bilgi ve merci sizlersiniz. Bu heyet hepinize bayram olsun diyecek bir karar verecektir buna inanıyorum? dedi.
Balyoz Planı´nda Büyük Ortadoğu Projesinden söz edildiğini anlatan Pekşen, Projeyi araştırdım, ilk kez 2004 yılında ABD Başkanı tarafından gündeme getirilmiş. Müvekkillerimiz bunu önceden bilebilmişler dedi.
Pekşen, 24 Temmuz 2007 yılına kadar Parlamento´da CHP dışında muhalefet partisi olmadığını belirterek, planda sürekli muhalefet partilerinden söz edilmesinin de çelişkili olduğunu belirtti. Planda yaklaşık 3 bin kişinin isminin geçtiğini ifade eden Pekşen, Sözde gizli belgeleri Türkiye´de neredeyse duymayan kalmamış. Hepimizin bildiği bir şey var, iki kişinin bildiği sır değildir ama 3 bin kişinin bildiği şeyden sır diye bahsediliyor diye konuştu.
Pekşen, planın darbe planı olamayacak kadar dar kapsamlı olduğunu savunarak, sözlerine şöyle devam etti: Bu nasıl darbe planı ki içinde İDO, AVM´ler, Tüpraş ve Atatürk Havalimanı´nın bir kısmı var, başka bir şey yok. Planda hükümet yok. Darbelerin en önemli lokomotif ayağı TRT yok. TBMM yok, Cumhurbaşkanlığı yok, Bakanlar Kurulu´nun akıbeti yok, Hazine yok, bankalar yok, Basın-Yayın Enformasyon yok. İDO´ya el koyacak... Buna darbe ciddiyeti verip de yargılamamız bile bende hukukçu şaşkınlığı oluşturdu. İkinci Ordu nerede, Ege Ordusu nerede? Dünyanın ilk varoşta yapılan darbe planı, İstanbul´da yaptık Ankara´ya geliyoruz. Hukukçu kimliğimizle, hukukçu saygınlığımızla tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor.
-Hem mahkemeye hem de Yargıtay başsavcılığına tepki-
Planda yazdığının aksine Ege Denizi´nde hazırlık hareketleri ve icra hareketi niteliği taşıyacak bir uygulama olmadığını belirten Avukat Pekşen, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül´ün girişimleriyle Ege´de güven artırıcı çalışmalar yapıldığını ve uçuşların fiili olarak azaltıldığını söyledi. Mahkeme kararının gerekçesinde ´Bütün bu gerçekler değerlendirildiğinde´ ifadesi kullanılarak genel bir değerlendirme kullanıldığını kaydeden Pekşen, ?Bu senaryoları tek tek değerlendirdiğinizde çöktüğü için genel bir gerekçeye yaslanılıyor. Çok üzücü olarak bunu aynen tebliğnamede de gördük. Somut gerçeklere indiğimizde çelişiyor, çatışıyor, izahta güçlük çekiliyor ve bunların hiçbirisine ilişkin deliller toplanmıyor. Biz savunma olarak başka bir şey yapamayız, yardım ederiz ancak. Görevimiz dışında delil toplayıp getiriyoruz. Mahkeme toplamadı çünkü. Toplasaydı belki de son derece rahat bir yargılama geçirecektik? değerlendirmesinde bulundu.
Pekşen, Ege hava sahasının tüm dünya tarafından izlendiğini belirterek, 1996 ve 2006 yılında 2 Türk jetinin Yunanlılar tarafından düşürüldüğünü, Yunanlıların iki olayda da Türk pilotunu suçladığını ancak her türlü teknik görüntüyle Yunanlıların bunu kasıtlı yaptığının ortaya çıktığını anımsattı. Belgeleri hazırlayan kişinin havacılıkla alakasının olmadığının görüldüğünü ifade eden Pekşen, AVM´lerle ilgili bölümün de çok özensiz olduğunu söyledi. Yalçın Ergün´ün bütün meslektaşlarından 5 sene önce general olduğunu, 95 tane üstün hizmet madalyası aldığını, emsallerinde olmayacak şekilde uluslararası toplantılara davet edilen bir asker olduğunu ifade eden Avukat Pekşen, ?Bu kişi yazıyor, ´gidin Bursa, Çanakkale, Yalova´daki büyük alışveriş merkezlerinin mevkisi, kapasitesi, ürün miktarını bildirin´ diyor. 2008 tarihinden önce bu bahsedilen illerde alışveriş merkezi yok. Bu titrdeki bir general nasıl böyle bir emir verir diye konuştu.
Emir listesinde ismi geçenlerden sadece üçünün sanık olduğunu belirten Pekşen, emir verilen kişilerin başka bir komutanlığın subaylarının başka bir birimde yer almasının listedeki en büyük çelişkilerden olduğunu söyledi. Pekşen, ?Hava Harp ifadesini görünce şaşırmışlar, Hava Harp Okulu Yeşilköy´de, emri veren Yalçın Ergün orada, Hava Harp Akademisi Levent´te, emir yazılan kişiler Levent´te. Nasıl olur da başka bir birimin subaylarına emir verebilir diye konuştu.
Bu davadaki komploların TSK´yı dizayn çalışması olduğunu belirten Pekşen, sözde planlardan örnekler vererek, ?bu planlar TSK´nın ağırlığı ve vakarıyla uyuşmuyor. Bunu bir askerin yazması mümkün değil. Yazanı ertesi gün tedaviye gönderirler? dedi.
Sözde planların Ege´de bir takım eylemler düzenleyeceğinin anlatıldığını hatırlatan, bu tür eylemlerin her yerden izleme olduğu için mümkün olmadığını, her şeyin an ve an tespit edilebildiğini belirten Pekşen, kendisini üzen bir notu şöyle anlattı: ?Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt tanık olarak çağırıldı. Kendisine 2006´da Ege´de yaşanan uçak kazası hatırlayıp hatırlamadığını soruldu. 2003´te bir olay için tanıklığa çağırılan Büyükanıt, o kazayı hatırlamadığını söyledi. Bu senaryolarda en can alıcı motifin Türk Yıldızları olduğunu kaydeden Pekşen; ?Ama tek bir yıldızlı Türk subayı yargılanmıyor, tanık yapılmamış, bilgisine başvurulmamıştır.? dedi.
Avukat Pekşen´in planları detaylı bir şekilde anlatması üzerine mahkeme başkanı, ?anlattıklarınız çok güzel, çok zevkli, bilgilendirici. Sıkıldığımızı düşünmeyin ancak süreyi iyi kullanmanızı istiyorum. Çünkü bunlar daha önce de net, somut şekilde vurgulandı. Heyetimiz hepsini algıladı. Hatta izleyiciler ve basın da algıladı. Sadece dosyada değil savunmada da adalet gerekiyor. Bu anlamda söylüyorum? uyarısında bulundu.
ÖĞLE ARASI
Saat 12.00´de duruşmaya 13.30´a kadar öğle arası verildi. Avukat Haluk Pekşen, savunmasına öğleden sonra devam edecek.
Avukatı Haluk Pekşen savunmasına öğleden sonraki oturumda kaldığı yerden devam etti. Dijital verilerin hazırlanmasında özensizliğin bulunduğuna dikkat çeken Pekşen, Devletin resmi belgeleri dahi birbiri ile örtüşmemekte, iddiayı tamamen çürütmektedir? dedi. Müvekkili Kubilay Baloğlu´nun F-16 pilotu olduğunu belirten Pekşen, ?Hayatını denizlere vermiş insanlar bu dava kapsamında tutukluyken planda denizlere ilişkin tek iddia olan İDO´ya el konulmasında F-16 pilotu neden görevlendiriliyor anlamakta güçlük çekiyoruz. Müvekkilim F-16 pilotu hayatı boyunca masa başı görevi yapmamış F-16´ların güvenli uçuşunu denetleyen bir insanken neden İDO´ya el koyuyor. Bir değil iki görevi var hem Balıkesir´de görevli hem İDO´ya el koyacak hem de filosu ile Çorlu´ya uçacak. Dijital verilerde bir insana 3 farklı çıktıyla 3 farklı görev veriliyor? dedi. Baloğlu´nun hazırladığı iddia edilen dijital verilerin kayıt edildiği tarihlerde Baloğlu´nun Varşova´da NATO toplantısında olduğunu anlatan Pekşen, heyete müvekkilinin yurtdışında olduğuna ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü´nün Atatürk Hava Limanı kayıtlarını sundu.
Müvekkili Mustafa İlhan´ın da suç tarihinde yurtdışında olduğunun anlatan Avukat Pekşen, müvekkili Atilla Özler´in ise dijital verilerde Cumhur Asparuk´u emniyet altına almakla görevli olduğunun belirtildiğini ifade ederek, ?Müvekkilim ile Asparuk ilkokuldan beri arkadaştır. Müvekkilim görevdeyken eşini doğuma Asparuk götürmüştür. Bu kadar yakın arkadaşını elimine etmekle suçlanıyor, bu mümkün olabilir mi?? diye sordu.
Müvekkili Süleyman Namık Kurşuncu´nun ise darbe yapıldığı zaman tutuklanacakların konulacağı Fenerbahçe Stadı´ndan F-16 ile geçerek emniyete almakla suçlandığını belirten Pekşen, ?Efendim bir F-16 ile bir stadın üzerinden geçmek 1 saniye bile sürmez, nasıl emniyete alacak? Bu ordunun helikopter varken neden F-16 uçağı emniyet alıyor anlayamıyoruz? dedi. Müvekkilinin hayatında hiçbir faturasını atmamış bir insan olduğunu anlatan Pekşen,dijital verilerin oluşturulduğu tarihte Bursa´da bankada işlem yaptığına ilişkin dekontu heyete gösterdi.
Sanık Yusuf Volkan Yücel´in görevinin uzun menzilli füzeler olduğunu ifade eden Pekşen, ?Dijital verilerde Yücel´e verilen yetki Kuzey Kore devlet başkanında yoktur. Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanı´na el koyacak. Üstelik kendisi yüzbaşı olmasına rağmen binbaşı Baloğlu´na emirler ve talimatlar verecek? değerlendirmesinde bulundu.
Müvekkili Rasim Arslan´ın ise darbe döneminde Ankara´daki garnizonda öncelikli olarak askeri birliklerin yiyecek ve ihtiyaçları gidermek için yazı hazırladığının iddia edildiğini anlatan Pekşen, ?Bu talimatı veren bir tümgeneral kovulur efendim. Ankara´da TSK´nın 11 tane lojistik merkezi varken bunları beğenmeyecek ve yeni bir lojistik merkez oluşturacak. Bu hayatın olağan akışına uygun değil? ifadelerini kullandı.
Müvekkili Ayhan Gümüş´ün ise dijital verilere göre kendi kendine emir ve talimat verdiğini ifade eden Avukat Pekşen, ?Gümüş bu emri Lojistik Daire Başkanı olarak, plan subayı olan kendisine veriyor. Bunu nasıl değerlendirelim efendim kendi kendine emir ve talimat veriyor. Bunu nasıl belge olarak kabul edelim? diye sordu.
Sanık Tevfik Özkılıç´ın ise Kara Kuvvetleri Komutanlığı´na bağlı Okullar Daire Başkanı olduğunu söyleyen Pekşen, ?Hakkında hiçbir dijital veri yok. Seminere gözlemci olarak katılıyor. Seminere katılan 15 gözlemciden tek mahkûmiyet alan bir komutandır. Kendisi, yerel mahkeme başkanının hakkında beraat etmesini istediği tek kişidir ancak oy çokluğu ile mahkûm olmuştur değerlendirmesinde bulundu.
Davanın Türk hukuk tarihine geçeceğini çok önemli bir dava olduğunu belirten Pekşen, 9. Ceza Dairesi´nin vereceği kararla bir içtihat oluşturulacağını söyledi. Pekşen, ?Bu dava için sizin oluşturacağını içtihat dünyanın birçok yerinde feyz alınacaktır. Çok daha yetkin bir karar alacağınızı düşünüyorum. Karanlığa konuşmaktan artık yorulduk, bu konuda elimizde bir içtihat olsun istiyoruz. Suçun maddi unsurunda hazırlık hareketlerinin ne zaman bittiği icra hareketlerinin ne zaman başladığı önemli bir sorudur. Ortada plandan başka bir şey yok? değerlendirmesinde bulundu. Pekşen, ?Balyoz Darbe Planın görüşülmesi suça teşebbüsün icra hareketlerini asla oluşturmaz. Suçun icra hareketlerinin gerçekleşmediği sabittir. Planın seminerde tartışılması hükümetin düşürülmesine yönelik yakın hareketi oluşturmamaktadır? dedi.
21 SANIĞIN AVUKATI KEMAL YENER SARAÇOĞLU´NUN SAVUNMASI
Avukat Haluk Pekşen´in toplam dört saati bulan savunmasını tamamlamasının ardından kürsüye saat 15.27´de, Bülent Kocababuc, Levent Görgeç, Ali İhsan Çuhadaroğlu, Rafet Oktar, Nihat Altunbulak, Mehmet Örgen, Ayhan Üstbaş, Alpay Çakarca, İbrahim Özdem Koçar, Hakan Mehmet Köktürk, Bülent Akalın, Nadir Hakan Eraydın, Derya Günergin, Murat Ünlü, Recep Yıldız, Alpar Karaahmet, Cafer Uyar, Turgut Ketken, Turgay Yamaç, Osman Kayalar ve Atilla Özler gibi 21 sanığın avukatı Kemal Yener Saraçoğlu geldi ve savunmasına başladı. Dijital kayıtların içeriğini hiç şekilde kabul etmediklerini belirten Saraçoğlu, Dijital kayıtların komplo amaçlı üretildiği ve bir kısım TSK personelinin tasfiyesinin amaçlandığı açıktır. Tek illiyet bağı da dijital kayıtlarda isimlerinin geçmesidir dedi. Sübuta yeterli delil olmadan karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını ifade eden Saraçoğlu, müvekkillerinin hiç birinin Plan Semineri´ne katılmadığını ifade etti. Bazı müvekkillerinin verilerin kaydedilmesinde veya hazırlanmasında isminin bulunmadığını, sadece görevlendirme listesinde yer aldığını anlatan Saraçoğlu, başsavcılığın hazırladığı tebliğnamede bazı müvekkilleri için beraat talep edildiğini anımsatarak, Beraat istenen müvekkillerimle, beraat istenmeyen müvekkillerim arasında bir fark göremedik değerlendirmesinde bulundu. Saraçoğlu, müvekkili Recep Yıldız´a kanser teşhisi konulduğuna ilişkin bir raporu heyete sundu. Saraçoğlu, Biz darbelere karşıyız, kesinlikle alet olmayız, kabul de etmeyiz. TSK İç Hizmetler Kanunu´nun 35. maddesini buna savunma için bir argüman olarak kullanmadık değerlendirmesinde bulundu.
DURUŞMA SONA ERDİ
Avukat Saraçoğlu´nun 2,5 saat süren savunmasını tamamlamasının ardından saat 18:00´de duruşma yarın sabah 09.00´a ertelendi.
(31 Temmuz 2013, 10:00)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Balyoz temyiz duruşmaları manşetlerimiz
Yargıtay Başsavcılığı: Balyoz onansın
Flaş!!! Balyoz davası bitti
Balyoz Planı ve davasıyla ilgili manşetlerimiz
Balyoz ve diğer davalardaki delil tartışmaları
BM´nin balyoz raporu çöktü
AİHM: Tutuklama ve deliller doğru
Sanıklara bir darbe de AİHM´den
Çetin Doğan´a AİHM balyozu
Yargıtay´dan Çetin Doğan´a ret
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon, Balyoz ve bağlantılı iddianamelerde arama yap