Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Başbakan´a suikast iddialarıyla gündeme gelen Özel Harp Dairesi mensubu subayların kurduğu Atabeyler Çetesi davasıyla ilgili tebliğnamesinde, sanıklar hakkında ´izinsiz patlayıcı madde bulundurma ve nakletme´ suçundan verilen hapis cezasının bozulmasını istedi. Ancak Başsavcılığın bu talebinin ilk anda sanıkların lehine görünse bile gerekçeye dikkatle bakıldığında sanıkların aleyhinde olduğu anlaşılıyor. Diğer taraftan Atabeyler ve Danıştay olayları ile dava süreçlerinde bir çok benzerlik ve bağlantının bulunduğu da görülüyor.
28.08.2013 16:02 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Atabeyler Grubu davasında, sanıklar Murat Eren, Erkut Taş, Yunis Akkaya ve Yasin Yaman hakkında izinsiz patlayıcı madde bulundurma ve nakletme suçundan verilen hapis cezasının bozulmasını istedi.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Atabeyler Grubu davasında, sanıkların Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçu için anlaşmak suretiyle TCK´nın 316. maddesine muhalefet etmek suçunun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraatına karar vermiş, izinsiz patlayıcı madde bulundurmak ve nakletmek suçundan ise sanıkları mahkum etmişti.
Mahkemenin gerekçeli kararında, ´sanıklar hakkında silahlı örgüt kurmak´ suçu kapsamında kamu davası bulunmadığı belirtilerek, ´bu suçlamanın ayrı bir dava ile takip edilebilmesi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazıldığı´ bildirilmişti.
Sanık avukatları, sanıkların izinsiz patlayıcı madde bulundurmak ve nakletmek suçundan mahkumiyetlerine yönelik temyiz itirazında bulundu. Sanıklar hakkındaki diğer hükümler ise temyiz edilmeksizin kesinleşti. Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz incelemesinin kapsamı, sanıkların izinsiz patlayıcı madde bulundurmak ve nakletme suçundan mahkumiyetlerine dair hükümlerle kısıtlı kaldı.
Başsavcılığın tebliğnamesinde, yerel mahkemenin bu suçla ilgili kararının bozulması istendi. Tebliğnamede, yerel mahkemece yapılan değerlendirmede, sanıkların sabit görülen izinsiz patlayıcı madde bulundurmak ve nakletme eylemlerinin amaç ve saikleri konusunda bir kanaate varılmadığı, sanıkların bu patlayıcı maddeleri temin ve muhafaza sırasında, görevli oldukları Türk Silahlı Kuvvetlerinin hiyerarşisinden çıkarak oluşturdukları illegal yapı konusunda da herhangi değerlendirmede bulunulmadığı belirtildi.
Sanıklar hakkında izinsiz patlayıcı madde bulundurmak ve nakletme suçundan kurulan hükümlerle ilgili temyiz itirazlarının yerinde görülmediği ifade edilen tebliğnamede, şu görüşlere yer verildi:
Ancak sanıkların bu eylemleri, önceden kurulmuş bir silahlı terör örgütü ya da kendilerinin kurdukları ve yönettikleri bir silahlı terör örgütü faaliyeti kapsamında işleyip işlemediklerinin açıklığa kavuşturulması suçun vasıf ve niteliğinin tayini açısından zorunluluk arz etmektedir. Bu itibarla mahkemece dosyadaki deliller ve iddia makamının mütalaasına dayanılarak sanıklar hakkında ´silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek, üye olmak ve örgüte yardım etmek´ iddiaları yönünden gereğinin takdiri için Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan bildirimin sonucunun beklenmesi, bu suçlardan sanıklar hakkında dava açıldığı takdirde, sanıkların sabit görülen ve temyize konu ´izinsiz patlayıcı madde bulundurmak ve nakletme´ suçunun vasıf ve niteliğinin buna göre değerlendirilmesi, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdir edilmesi gerekir.
Ceza Muhakemesi Kanunu´na göre, bir suçun başka suçun unsurunu ya da temel delilini teşkil etmesi, bir suç hakkında verilecek kararın diğer suç hakkındaki davayı etkilemesi halinde, bu suçların görüldüğü davalar arasında bağlantı olduğunun kabul edildiği vurgulanan tebliğnamede, bu suçlara ilişkin davaların birlikte görülmesinin, suçların sübutu, nitelik ve vasıflarını doğru tayin açısından gerekli olduğu kaydedildi.
Bu nedenlerle sanık avukatlarının suçun sübutuna ilişkin ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi istenen tebliğnamede, şunlar kaydedildi: Mahkemece yapılan suç duyurusu üzerine soruşturmaya konu edilen sanıklar hakkındaki ´silahlı terör örgütü´ iddiaları netleşmeden ve sanıkların amaç ve saikleri konusunda herhangi bir gerekçe ortaya konulmadan, vahamet arz eden nitelik ve sayıdaki patlayıcı madde ve silah bulunduran sanıklar hakkında eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle basit nitelikli ´izinsiz patlayıcı madde bulundurma ve nakletme´ suçundan mahkumiyetlerine hükmedilmesi kanuna aykırı görülmektedir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesinin bağlayıcı niteliği bulunmuyor. Davayla ilgili son kararı, Yargıtay 9. Ceza Dairesi verecek. (AA)
OLAY ÇOK VAHİM, ANCAK KAPATILMAK İSTENİYOR
Başsavcılığın, tebliğnamesinde sanıklar hakkında ´izinsiz patlayıcı madde bulundurma ve nakletme´ suçundan verilen hapis cezasının bozulmasını istemesi ilk anda sanıkların lehine görünüyor. Ancak gerekçeye dikkatle bakıldığında talebin sanıkların aleyhinde olduğu anlaşılıyor.
Atabeyler davası, ortaya çıkan somut delillere ve kamuoyundaki tepkilere rağmen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nde adeta örtbas edilmişti. Bu ilk yargılama safhası yönüyle Danıştay saldırısı davasına benzeyen süreç, Yargıtay´ın çete bağlantısına dikkat çekmesi ve bunu ortaya koyacak yeni bir yargılamaya destek vermesiyle, ikinci yargılama safhası olan Yargıtay yönünden de yine Danıştay davasına benzeyecek gibi görünüyor.
-Savcı sanıkları savundu-
Yargılama sürecinde örtbas izlenimi doğuran gelişmeler yaşanmıştı. Sanıklar, evlerinde bulunan vahim patlayıcıları ve law roketatarı PKK´ya karşı kullanacaklarını iddia etmiş, savcı da sanıkların bu iddiasını doğru kabul etmek gerektiğini savunmuştu. Yani kamu adına görev yapan savcı, sanıkları suçlamak yerine adeta avukat gibi onları savunmuş, beraatlerini istemişti.
-İki kritik davada aynı isimler-
Bir davada sorulması gereken soruları soracak, şüphelerin üzerine gidecek en kritik isimler savcılardır. Bu görevlerini yapmadıkları taktirde o dava büyük olasılıkla kapanacaktır. Atabeyler davasında savcı olarak görev yapan isim ilginç bir kişi. Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci.. Davada duruşmaya ilk giren ve hazırladığı esas hakkında mütalaada sanıkların beraatini isteyen esas Savcı Demirci´nin Başbakan Erdoğan´a ağza alınmayacak küfürlerini içeren bir ses kaydı internette yayınlanmıştı. O ses kaydının montaj olmadığı teknik incelemelerle kanıtlandı ve açılan davaya Başbakan Erdoğan da müdahil oldu.
Savcı Salim Demirci, ses kaydında Diyarbakır´ı nasıl mum edeceğini anlatıyordu uzun uzun. Başbakan ve bürokratına karşı ağır hakaretlerin yer aldığı ses kaydında Demirci, Emniyet güçleri Diyarbakır´da valilik binasını dahi koruyamıyor. Az bile vallahi. Şimdi polis de insan evladı da, şöyle beş on tane gitse abi. Sadece sapan kullanabiliyormuş, bizim DHKP-C´li çocuklar gibi ha... Diyarbakır´a Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Hasan Şatır tayin edilse, üç ayda Diyarbakır´ı mum gibi yapar. diyordu.
Savcı Demirci´nin adını andığı Hasan Şatır, Danıştay davasına bakan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nde başlangıçta üye hakim olarak yer alırken Başkan Orhan Karadeniz´in dava sonrasında ayrılmasıyla heyete başkanlık etmeye başladı. Atabeyler davası da Şatır´ın başkanlığındaki mahkeme heyeti tarafından görüldü. İki davadaki hakim gibi savcı da aynı isimdi: Salim Demirci.
-Savcı Danıştay davasının genişletilmesine de karşı çıktı-
Savcı Demirci´nin bir diğer dikkat çeken tavrı Danıştay davasında oldu. Cumhuriyet gazetesine peşpeşe üç kez düzenlenen el bombalı saldırı ve ardından Danıştay´a yönelik saldırının Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davası sürecinde, Cumhuriyet Gazetesi avukatları, Ergenekon soruşturma sürecinde ortaya çıkan deliller üzerine harekete geçmişti. Mahkemeye başvuran avukatlar somut delilleri sıraladı ve Davanın konumu itibarıyla çok daha büyük bir oluşum tarafından organize edilmesi ihtimaliyle soruşturma genişletilsin dedi. Ancak duruşma savcısı Salim Demirci, dava dosyası kapsamında tüm delillerin toplandığını ve soruşturmanın genişletilmesi taleplerinin, davanın esasına etki etmeyeceğini savunarak, avukatların taleplerinin reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme de savcının talebi yönünde karar verdi.
Görüldüğü gibi savcı Salim Demirci´nin hem Danıştay hem de Atabeyler davasındaki tavrı özünde aynı. Şüphelerin üzerine gidilmiyor. Soruşturma derinleştirilmiyor. Dava bir an önce görülüp konu kapatılsın isteniyor.
-Daha iddianame hazırlanırken örgüt gözardı edilmiş-
Atabeyler davasında örtbas yapılıyor endişesine yol açan gelişmelerin ilkinin aslında daha iddianame aşamasında iken yine savcılarca yapıldığı ise, ancak dava sonuçlandığında ortaya çıkmıştı. Mahkeme, sanıklar hakkında verdiği kararın gerekçesinde, sanıklar hakkında tanzim olunan iddianamede örgüt suçunun tanımının yapılmadığını, bu nedenle sanıklara örgüt suçundan ceza verilmediğini belirtmişti. Yani, başlangıçta yapılması gereken derin soruşturma ve incelemeler yapılmadı. Aceleyle düzenlenen iddianame ile sanıklar adeta en hafif cezalarla kurtarılmaya çalışıldı. Olayın en vahim yönü olan ´örgütlü şekilde Başbakan´a suikast hazırlığı yapıldığı´ iddiasının aydınlatılması gayreti ise gösterilmedi. Bu noktada savcının Başbakana hakeretlerini içeren ses kaydı ister istemez akıllara geliyor.
-Yeni bir soruşturma yürütülüyor-
Atabeyler davasında baştan beri örtbas gayreti yaşandığına dair şüpheler kamuoyunda sık sık gündeme geldi, tepkiler yükseldi. Tartışmalar hiç kesilmedi. İkinci bir Şemdinli davası skandalı yaşanacağı dile getirildi. Belki bu tepkilerin, belki buna ek olarak, Ergenekon soruşturmasıyla başlayan ve hızla genişleyerek çok sayıda davaya dönüşen sürecin etkisiyle Mahkeme, Atabeyler davasının karar duruşmasında sanıkları hafif cezalarla cezalandırırken kritik bir karar da aldı. Olaydaki örgüt olasılığının araştırılması için suç duyurusu yaptı. Buna istinaden yeni bir soruşturma başlatıldı ve halen devam ediyor.
ÖRTBAS NEDENİ BU MU: ÖRGÜT MEĞER NERELERE TIRMANMIŞ!
Danıştay saldırısı, Atabeyler davasına benzer şekilde aynı mahkemede, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nde kapatılmıştı. Ergenekon savcısının gönderdiği çok sayıdaki deliller mahkemece dikkate alınmadı. Ancak Yargıtay, davanın derinlemesine araştırılması için Ergenekon davasıyla birleştirilmesine karar verdi. Benzer bir gelişmenin Atabeyler davasında yaşanabileceği görülüyor. Benzer bir gelişme Dink davasında yaşanıyor. Olay örgüt yönü açısından tekrar soruşturuluyor. Benzer bir başka gelişme Malatya Zirve davasında yaşanıyor. Katliam davası, örgüt ve Ergenekon´la bağlantısı yönüyle derinlemesine soruşturuldu ve davaya dönüştü. Bu gelişme, Ergenekon soruşturmasını başlatan Savcı Zekeriya Öz´ün devreye girmesiyle geldi. Şok deliller ortaya çıktı. Katliam, Genelkurmay bünyesinde kurulan Tushad isimli Ergenekon hücresine dayandı. Genelkurmay hücrenin varlığını yalanladı. Ancak çok geçmeden hücrenin varlığını doğrulayan şok bir belge Genelkurmay´ın mahkemeye gönderdiği bilgisayarlarından çıktı. Görüldüğü gibi bir örgüt varmış ve meğer nereye kadar tırmanıyormuş!..
Belki de bunun için, yani işin oraya tırmanması ihtimaline binaen davalar örtbas edilmeye çalışılıyor. Atabeyler olayının kapatılma gayretinin nedeni de bu açıdan anlaşılabilir. Olayın Özel Harp Dairesi´ne kadar tırmanmasından korkulduğu söylenebilir. Suikast hazırlığının Özel Harp´te emir-komuta zincirinde yapıldığı iddiası dile getirilebilir. Nasıl olur diyenler, ıslak imzalı ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ ile ´İnternet Andıcı´ belgelerine baksın. Nasıl olur diyenler, Ergenekon sanığı Özel Harp binbaşısı Fikret Emek´te el geçirilen Ankara´da bir üst geçidin bombalanmasıyla ilgili Özel Harp görev kartına baksın. Nasıl olur diyenler, Bülent Arınç´a suikast iddiası üzerine başlatılan soruşturmanın Özel Harp Dairesi´nin (ÖHD) Ankara´daki merkezine uzanan ve 1 ay süren kozmik aramalara baksın. Bu soruşturmada 3´ü tutuklanmak istenen 8 subayın şüpheli konumda olduğuna baksın. Bu kozmik aramalardan 3 ay sonra Ankara´da ihbar üzerine durdurulan Özel Harp´e ait bir kamyondaki 958 el bombasına baksın. Bu bombalardan 733´ü Ergenekon soruşturmalarında sanıklardan ele geçirilen bombalarla aynı seridendi. Bu şok ayrıntı Ergenekon davasında savcılık mütalaasına girecek kadar önem taşımaktaydı. Yine bu bombaların 300´den fazlası değişik zamanlarda polis kayıtlarına girmiş 59 terör olayıyla da seri ve kafile numarası yönünden bağlantılı çıktı. Nasıl olur diyenler, bu şok olayı daha da önemli kılan bir başka ayrıntıya daha, o bombaların üzerlerindeki seri numalaralarının silinmek amacıyla nakledilmekte olduğuna baksın. Daha bir çoğu sayılabilecek bu örnekler, örgüt yönü araştırıldığında davaların nerelere kadar tırmanabileceğini gösteriyor. Yine bu ihtimale binaen de soruşturma ve davaların neden fazla derinleştirilmeden bazı savcı ve hakimlerce kapatılmaya çalışıldığı şüphesi de anlaşılır hale gelmekte.
KORKUNÇ ŞÜPHE
Ancak kamuoyunun zihninde yer alan ve burada dile getirilmesi gereken çok çarpıcı bir şüphe daha var: Örtbas gayreti örgütsel olabilir mi?..
Bırakın delillere ulaşmak için gayret etmeyi, Ergenekon savcısının 9 adet somut delili göndermesi olayında olduğu gibi ayaklarına kadar gelen delilleri bile dikkate almayan ve Danıştay davasını kapatan savcı ve hakimler söz konusu. Biri emir vermiş, biri planlamış, biri tetiği çekmiş, biri kameraları karartmış, biri de mahkemede örtmüş! dediğimizde bu söz bizim uydurmamız mı olmakta, yoksa bazılarına acı gelen bir gerçek mi?..
Kameraların saldırı gününde bozuk olduğu bilinmesine karşın mahkeme olayın üzerine düşmedi. Saldırıya uğrayan hakimlerin ifadesinin alınması ve saldırganla yüzleştirilmesi en temel yargılama aşamalarından biri iken bu yapılmadı. O ifadeler saldırı olayı ancak Ergenekon davasına geçtiğinde alınabildi. Ve ifadeler çarpıcı bir ayrıntıyı ortaya çıkardı. Saldırgan tekbir getirmemişti. Oysa olay yerinde olmayan Danıştay üyesi Tansel Çölaşan, saldırganın tekbir getirerek kurşun yağdırdığını saldırıdan hemen sonra basına flaş açıklama olarak heyecanla duyurdu. Olay dinci kesime mal edildi. İslama ve müslümanlara hakaretler edildi. Hükümet üyeleri cenaze töreninde pet şişe yağmuruna tutuldu. Can güvenliği tehlikesi ortaya çıktı. Tansel Çölaşan acaba o yalanı örgütsel bir direktifle mi söylemişti?.. Kamera karartma olayında adı geçen Oyak Güvenlik genel müdürü Orhan Çoban´ın dinlemeye takılan telefon görüşmesindeki ´devleti korumak ayıp değil, günah değil´ sözü, tetikçi Alparslan Arslan´ın ardındaki asıl kişileri karartma olayıyla bağlantılı mı?.. Sorular çoğaltılabilir. Ortaya çıkan bulgular, kemalistlerin kemalistleri kemalizmi koruyabilmek için kurban ettiğini gösteriyor. Kanlı bıçaklarını ise müslümanların kapısının önüne bıraktılar. Birileri de örgütsel talimatla ya da değil, acaba aynı amaç uğruna davaları örtbas mı ediyor?..
Sadece Danıştay saldırısı değil, 2006 ve 2007 içinde çok sayıda başka olay da yaşandı. Hepsi birbiriyle örtüşen bu olayların, Necdet Sezer´in yerine Abdullah Gül´ün cumhurbaşkanlığına seçildiği 1,5 yıllık süreçte yaşandığı görülebilir. Anlaşılıyor ki o süreçte bir kontrgerilla harekatı yürütüldü. O dönem meydana gelen ilk bir kaç gelişmeden sonra devamının geleceğini hissederek bir bir sıraladığımız, sitemizin 1 nolu haberi olarak canlı yayında takip ettiğimiz ve göstermeye çalıştığımız bu operasyonun varlığı yıllar sonra doğrulandı. 2006 yılında Özel Harp mensuplarından MİT´e, oradan da 2012 sonunda TBMM Darbeleri Araştırma komisyonuna gönderilen 6 adet ihbar mektubu bizim tespitlerimizle örtüştü. Bir kaos planının yürütüldüğünü ortaya koydu. Özel Harp Dairesi´nce emir-komuta zincirinde yürütüldüğü anlaşılan bu operasyonun varlığı, örgüt yönü incelendiğinde davaların nerelere kadar tırmanabileceğini, bu ihtimalin de kimleri korkutmuş ve örtbas gayretine sokmuş olabileceğini gösteriyor.
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(28 Ağustos 2013, 16:02)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Başsavcı: Atabeyler bozulsun
Başsavcı: Atabeyler bozulsun
Atabeyler´e soruşturma başlatıldı
Atabeyler´de yeni dava hazırlığı
Atabeyler´de skandal beraat
Erdoğan´a suikast davası kapatılıyor
Atabeyler davası kapatılıyor: Savcı sanıkları savundu
Yılmazer: Atabeyler olayı dört dörtlük suikast girişimiydi
Atabeyler´in sarı zarfını veren kişi tespit edildi
Atabeyler olayı ve Ergenekon´la bağlantısına dair manşetlerimiz
Atabeyler Çetesi ile ilgili manşetlerimiz
Atabeyler Çetesi ile ilgili geniş bilgi içeren dosyamız
Cumhurbaşkanlığı sürecinde kışkırtmalar
Flaş!!! Özel Harp ve Ergenekon bombaları kardeş
Bomba kamyonuna 2. soruşturma
Özel Harp bombaları mütalaada
Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz
Özel Harp Dairesi sayfamız