Ulusal Kanal Sorumlu Müdürü Naci Eriş hakkında, Gezi Parkı odaklı olaylar sırasında yapılan yayınlar nedeniyle, 'suç işlemeye alenen tahrik' suçundan 1 yıldan 13 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. 4 aylık soruşturma sonucu hazırlanan iddianame mahkemece kabul edildi. Ulusal Kanal'ın Ergenekon Terör Örgütü bağlantısı mahkemece tespit ve tescil edilmiş, kanal yöneticileri Ergenekon örgütü adına kışkırtıcı yayın faaliyetlerinde bulunmak suçlamasıyla yargılanıp hapis cezası almışlardı.
14.11.2013 14:12 Ulusal Kanal Sorumlu Müdürü Naci Eriş hakkında, Gezi Parkı odaklı olaylar sırasında yapılan yayınlar nedeniyle, "suç işlemeye alenen tahrik" suçundan 1 yıldan 13 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
4 aylık bir soruşturma sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan ve İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, şikayetçi Kenan Beyazıt'ın Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Temmuz ayında gönderdiği dilekçesine yer verildi.
Suç duyurusu üzerine Ulusal Kanal´a darbe soruşturması başlatıldı
Dilekçede, "30 Mayıs 2013'ten itibaren devam eden 'Gezi Parkı Olayları' olarak bilinen eylemlerin toplumun huzurunu bozduğu ve asıl amacının hükümeti devirmek olduğu, eylemlerin Ulusal TV tarafından toplanma yeri, eylem saati yazılarak iletişim araçları ile koordine edildiği, halkın kin ve galeyana teşvik edildiği ve yardım çağrılarının yapıldığı" savunuldu.
Şikayetçinin dilekçesi üzerine soruşturma başlatıldığı ifade edilen iddianamede, 30 Mayıs-23 Haziran 2013 tarihleri arasında Ulusal TV isimli televizyon kanalında yayınlanan haber ve programlarda, eylem alanından çatışma ve kargaşa görüntüleri eşliğinde, eylemlerin artması ve yayılması için taraftar toplamaya yönelik kışkırtıcı nitelikte ifadelere başvurulduğu, eylemlerin farklı illere sıçramasına zemin hazırladığı düşünülen anonsların yapıldığı kaydedildi.
Demokratik toplumlarda yurttaşların haber alma, bilgilenme ihtiyaçlarına cevap verecek, kamu elitlerini kritik ederek toplum adına eleştirecek ve kamuoyunun oluşmasını sağlayacak işlevleri üstlenen medyanın, doğru, tarafsız haber verme ilkeleri çerçevesinde hareket etmesi gerektiği vurgulanan iddianamede, söz konusu kanalda, olaylar doğrulanmaksızın, abartılı, infiale sevk edici, son derece sert ve şiddet içeren bir anlatım dili kullanıldığı aktarıldı.
Yayınlarda, "Devrim yapıyoruz, hükümeti yıkıyoruz, herkes sokağa, isyan ediyoruz, halkı isyana çağırıyoruz, isyan ceza yasasında yasak olsa da o yasağı deliyoruz" türünden, kamuoyunu açıkça sokağa inmeye teşvik eden, kontrolsüz bir kitle hareketinin oluşmasına zemin hazırlayıcı ifadelerin kullanıldığı anlatılan iddianamede, şunlar belirtildi:
"(Bugün sokağa çıkılmayacaksa ne zaman çıkılacak) türünden ifade, alt yazı, yorum ve yorum aktarımlarının sıklıkla ekrana getirilerek şiddet eylemlerinin desteklendiği, özendirildiği, halkın şiddet ve isyana teşvik edildiği, suç işlemeye alenen tahrik edildiği kanaatine varılmıştır."
İddianamede, yapılan yayınlarda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile kızına karşı küçük düşürücü ifadeler kullanıldığı iddiası yönünden ise Taksim yayalaştırma projesinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce yürütülen bir proje oluşu ve hakaretin görevle ilgili olmayıp, şahsi şikayeti gerektirmesi nedeniyle suç duyurusunda bulunan Kemal Beyazıt'ın şikayet hakkının bulunmadığı bilgisi verildi.
RTÜK'ün görev kapsamında
İddianamede, yayınlardaki yardım çağrısı hakkında ise RTÜK'ün görev kapsamında olup, 8. madde gereğince idari para cezasına karar verildiğinden ve suç oluşturmadığından, bu konularda savcılıkça herhangi bir işlem yapılmadığı kaydedildi.
Şüpheli Naci Eriş'in ifadesine yer verilen iddianamede, Eriş'in "Olayları canlı olarak, hiçbir yorum katmadan kamuoyuna ulaştırdık. Zaten görüntüler incelendiğinde, hiçbir yoruma gerek kalmadı. Emniyet görevlilerinin uyguladığı şiddet, bu sırada göstericilerin yaşadıkları aktarıldı. Uluslararası camiada dahi bu olaylar, demokratik bir tepki olarak kabul gördü. Günlerce kamuoyunu meşgul eden, tüm dünya tarafından yakından izlenen olayların aynen yansıtılması dışında, halkı suç işlemeye teşvik ve tahrik niteliğinde, yasalara karşı gelinmesine yönelik hiçbir yayınında bulunmadım" şeklinde beyanda bulunduğu anlatıldı.
İddianamede, Eriş'in basın yayın yoluyla ve zincirleme şekilde "suç işlemeye alenen tahrik" suçundan 1 yıldan 13 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Eriş, önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.
ULUSAL KANAL KAMERAMANINA ÖĞRENCİ EVLERİ EYLEMİNDEN SUÇ DUYURUSU
Bu arada Ulusal Kanal'la ilgili bir başka haber de Eskişehir'den geldi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kızlı-erkekli öğrenci evleriyle ilgili yaptığı açıklamayı Eskişehir’de Türk Gençlik Birliği (TGB) üyeleri, kendilerini ihbar edip, eve gelen polisleri kamerayla kaydederek protesto etmişti. Polis, TGB İl Başkanı G.K. ve Ulusal Kanal kameramanı H.Y. hakkında, “Görevli memuru meşgul etme, görevinde alıkoyma ve gizli çekim” suç duyurusunda bulundu.
Kendilerini “evde kızlı erkekli alem yapılıyor” diye ihbar eden TGB’liler, gelen polis ekiplerini gizli çekimle kayda aldılar. Şikayetçi olunan daire kapısına “Biz Cumhuriyet’i Kızlı-Erkekli Kurduk!” yazısıyla karşılaşan polis ekipleri, öğrencileri gürültü yapmamaları konusunda uyarıp ayrıldı. TGB’liler, ihbar telefonundan, polisin binaya gelmesi, daireye çıkması, öğrencilerle diyaloğunu ise gizli kamerayla kaydettiler.
Görevli polisler, TGB İl Başkanı G.K. ve Ulusal Kanal kameramanı H.Y. hakkında, “mizansen kurgu yapıp aşağılama, meşgul etme, görevlerinden alıkoyma, gizli çekimden” suç duyurusunda bulundu. Emniyet Genel Müdürlüğü ise konuyla ilgili, “Polisin suç olmayan konulara müdahale etmesi veya anayasal hak olan mesken dokunulmazlığının ihlal edilmesi gibi bir hareketi söz konusu olamaz. Bazı çevrelerin sanki bu anlayışın tersine, polis aleyhine olumsuz bir kanaat oluşturmak için çaba içerisinde oldukları, sosyal medyada bu yönden haberler ve kurgu ürünü görüntüler yayınladıkları gözlenmektedir. Ancak bu yayınların gerçekle bağdaşmayan kurgu haberler ve görüntüler olduğunun bilinmesini isteriz. Eskişehir’de 155 polis ihbar hattını arayarak, ihbarda mizansen olarak şikayatte bulunduğu, gelen polis ekibinin eğer olursa hatalı davranışlarının gizli kamera ile tespit edilmek istendiği, ancak polis ekiplerinin nazik bir şekilde davranarak görevlerini yaptığı görülmüştür. Eskişehir polisi hukuk çerçevesinde görevini layıkıyla yapmıştır” denildi.
TGB & ULUSAL KANAL = KIŞKIRTICILIK
Türk Gençlik Birliği (TGB)´nin adı Taksim gezi olaylarında sık sık geçmekte. TGB olayların kışkırtılmasında önemli rol almıştı. Hatta o kadar ki, Rize´deki olaylara katılan TGB, Rize Jandarma İl Alay Komutanlığının telefonlarını twitter´dan duyurup, göstericilerin telefon etmesini ve jandarmayı polise karşı yardıma çağırmalarını isteyecek kadar ileri gitmişti.
Türk Gençlik Birliği (TGB), yöneticileri Ergenekon davasının en önemli sanıkları arasında yer alan ve dava sonucunda liderleri Doğu Perinçek´in ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldığı İşçi Partisi´nin gençlik örgütlenmesi olarak biliniyor. Atatürkçülüğün ardına sığınarak marjinal sol örgütlerle birlikte hareket eden TGB, hükümet aleyhindeki her türlü toplumsal olayın ardında yer almakta, tam bir kışkırtıcılık faaliyeti yürütmekte. Bu yapılanmayla ilgili en dikkat çekici bilgi, 2009 sonunda Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç´a suikast hazırlığı suçlamasıyla Arınç´ın evi civarında gözlem yaparken yakalanan ve ellerindeki adres kağıdını aceleyle ağızlarına atarak yok etmek isteyen Özel Harp Dairesi (ÖHD) subaylarının TGB ile bağlantılarının ortaya çıkması oldu.
Türk Gençlik Birliği (TGB), İkinci Ergenekon iddianamesinde Ergenekon´un yönetimindeki sivil toplum kuruluşlarından biri olarak geçiyor. TGB´nin yöneticileri Ergenekon davasında yargılanıp hapis cezası aldı. Böylece bu yapılanmanın Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısı resmen tescil edilmiş oldu. 29 Ekim 2012 ve 1 Mayıs 2013 olaylarının provoke edilmesi ile Silivri'deki Ergenekon duruşmasının basılmasında önemli rol oynayan bu yapılanma Taksim Gezi olaylarının tırmandırılmasında da etkin rol aldı. Ergenekon´un gençlik örgütlenmesi ya da Kontrgerilla Gençlik Birliği (KGB) olarak da adlandırılmaya başlanan bu yapılanma, Ergenekon´la ilgili her faaliyette kışkırtıcı olarak aktif şekilde yer alıyor.
ULUSAL KANAL BAŞKA SORUŞTURMALARDA DA ZANLI KONUMUNDA
TGB gibi Ulusal Kanal'ın Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısı da Ergenekon davasında tescillendi. Ulusal Kanal'ın Gezi olaylarında sık sık adı geçiyor. Gezi Parkı olaylarına ilişkin bir çok ilde soruşturma yürütülüyor. Bu soruşturmalarda mahkemeye sevkedilen, bir kısmı tutuklanan bir kısmı da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan sanıklara hükümeti devirmeye çalışma, darbe girişimi suçlamaları yöneltiliyor. Bu soruşturmalarda Ulusal Kanal´ın adı da geçiyor. Örneğin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın soruşturma dosyasında yer alan fezlekede çarpıcı tespitler yer alıyor. Fezlekede olaylara katılan yasadışı terör örgütleri sayıldıktan sonra, her biri farklı yapıya sahip olduğu halde bu terör örgütlerinin kitlesel hareketleri fırsat bilerek hareket ettiklerinin görüldüğü vurgulanıyor. Fezlekede ayrıca İşçi Partisi, Türk Gençlik Birliği (TGB) ve Ulusal Kanal´ın olaylara öncülük ettiği ve kara propaganda yaptığı da belirtiliyor.
YÖNETİCİLERİ ERGENEKON DAVASINDA CEZA ALDI
Diğer yandan Ulusal Kanal´ın adı Ergenekon davasında da geçti. Genel Yayın Yönetmeni Turhan Özlü ile Haber Müdürü Ufuk Akkaya gibi Ulusal Kanal´ın üst düzey yöneticileri Ergenekon davası kapsamında darbe suçlamasıyla yargılandı. Ulusal Kanal'ın Ergenekon Terör Örgütü bağlantısı mahkemece tespit ve tescil edildi. Kanal yöneticileri Ergenekon davasında örgüt adına kışkırtıcı yayın faaliyetlerinde bulunmak suçlamasıyla yargılanıp hapis cezası aldı. Davada savcılık tarafından mahkemeye sunulan esas hakkındaki mütalaanın örneğin 1094. sayfasında, diğer bazı yayın organlarıyla birlikte Ulusal Kanal´ın da Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi tutuklu sanık Doğu Perinçek tarafından darbe çalışmalarında istihdam edildiği belirtiliyordu. Ergenekon davasında karar 5 Ağustos´ta açıklandı. Ulusal Kanal yöneticisi sanıklar, haklarındaki suçlamalar sabit görülüp hapis cezası aldılar. Örneğin İP Genel Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni de olan Turan Özlü 9 yıl, Ulusal Kanal Haber Müdürü Ufuk Akkaya 8 yıl 5 ay 20 gün, Ulusal Kanal'la aynı grupta yer alan Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk 7 yıl 6 ay ve hepsinin patronu olan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ise ağırlaştırılmış müebbet ve ek olarak 34 yıl 4 ay hapis cezası aldı. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(14 Kasım 2013, 14:12)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ulusal Kanal´a darbe soruşturması
Fezlekede 10 örgüt var
TAKSİM GEZİ OLAYLARIYLA İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
Belgesel: Gezi´nin Ardındakiler
Kontrgerilla Medyası
Aydınlık ve Ulusal Kanal´a operasyonlar
Aydınlık iddianamesi kabul edildi
Aydınlık davası Ergenekon´la birleşti
Aydınlık davası duruşmaları
Ergenekon Aydınlık´ta: Yeni belgeler
Ergenekon dinliyor, Aydınlık yayınlıyor
Başbakan´ın telefon görüşmesini yayınladılar
Baskına çağıran TGB´ye baskın
TGB: Silivri´yi 5 Ağustos´ta basıcaz
TGB: Gücümüz az, asker gelsin
TGB ve Ergenekon bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz
Ergenekon iddianamelerinde Türk Gençlik Birliği (TGB)
Ergenekon: Sanıklara ceza yağdı
Flaş!!! Mütalaa: Ergenekon var
Ergenekon ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon, Balyoz ve benzer davalarda delil tartışmaları
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap