Tam
EskidenYeniye
 

Şok yapılanma: Gülen 7. katta

Gülen'in cemaat yapılanması şok bir itirafla deşifre oldu. Paralel örgütün 5. katmanına kadar yükselen ve bu yapıya 25 yıl hizmet veren Dicle Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ahmet Keleş, paralel yapının gizli yönetim piramidini anlattı. 'Fethullah Hoca'nın Arşı'nın en üstte yer aldığı 7 katlı piramidal yapıda, 7. katta sadece Gülen'in bildiği kumaş takım denilen seçkinler yer alır. Bunlar birbirini tanımayabilir de.. 6. katta Gülen'in bildiği ve takip ettiği 'hayati hizmetler' yürütülür. Bakanlar Kurulu veya Milli Güvenlik Kurulu gibi işlev görür. 5, 6 ve 7. katmanlar 'örgüt ve teşkilat' katları olup 6 ve 7'dekilerin yapıdan kopuşuna izin verilmez. 4. kat ara kat olup bağlılık ve itaatta dereceye girenlerin katıdır, hizmeti denetler. 3, 2 ve 1. katlar ise öğretmen, öğrenci ve halkın dahil edildiği katlardır. Keleş'e göre, bugünkü sorunların nedeni 5. katın abileri.. Prof. Keleş, devletin tüm kurumlarında kadrolaşmayı başaran bu yapı dışındakilerin durumu kolay kolay anlayamayacağını belirtti. Hedefe ulaşmak için Anadolu'nun en zeki çocuklarını yıllarca toplayıp bu iş için eğittiklerini söyleyen Keleş, 'Net ve açık söylüyorum. Bu hareket sadece ve sadece devleti ele geçirmek için var oldu ve çalıştı' dedi. Gülen'in dinle değil örgüt kurmakla uğraştığının altını çizen Keleş, 'O hiçbir zaman bir din adamı olmadı. Hatta din adamı olarak görülmekten de hoşlanmadı' dedi.

Önceki haber title=Sonraki haber

17.03.2014 13:43 ‘Fethullah Gülen Cemaati’nde 25 yıl görev alan Prof. Dr. Ahmet Keleş, paralel yapının piramidini STAR’a anlattı. 5’inci kata kadar çıkan Keleş, cemaatin 1, 2 ve 3’üncü katmanının halk tabakası olduğunu, öğrenciler ve öğretmenlerin oluşturduğunu söyledi.

Prof. Keleş, “4. kat ara kattır. 5, 6 ve 7. katmanlar ‘örgüt ve teşkilat’ katlarıdır. 6. katta Hocaefendi’nin bildiği ve takip ettiği ‘hayati hizmetler’ yürütülür. Bakanlar Kurulu veya Milli Güvenlik Kurulu gibi bir tabaka. Bugünkü sorunların nedeni 5. katın abileridir” dedi.

Askeri vesayetin kaldırılmasından sonra kendi vesayetini kurmaya kalkışan paralel yapının gizli yönetim piramiti deşifre oldu. Fethullah Hoca Arşı dışında 7 katmandan oluşan paralel örgütün 5’inci katmanına kadar yükselen ve karanlık yapıya 25 yıl hizmet veren Dicle Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Keleş, Fethullah Gülen Cemaati’nin bilinmeyenlerini tüm çıplaklığıyla STAR’a anlattı.

Orta Anadolu Bölgesi’nde 1976 yılında ilk hizmet evini açanlardan biri olan Prof. Keleş, örgütün yönetim şemasını açıkladı: “Piramidin temelini halk tabakası oluşturur. İkinci ve üçüncü katta öğrenciler ve öğretmenler yani hizmet mensupları yer alır. Dördüncü tabaka ara kattır. Hem alt hem de yukarıya bağlantıyı sağlar. Beşinci, altıncı ve nihayet yedinci katlar hocaefendinin de içinde olduğu ‘örgüt ve teşkilat’ katlarıdır. Bu katlar ile altta yer alan ilk üç tabakanın arasında tanımlanamayacak derecede büyük bir fark ve zıtlık vardır. Zaten bugün anlamakta zorluk çekilen de budur.”

Prof. Keleş, devletin tüm kurumlarında kadrolaşmayı başaran bu yapı dışındakilerin bu durumu kolay kolay anlayamayacağını belirtti. Hedefe ulaşmak için Anadolu’nun en zeki çocuklarını yıllarca toplayıp bu iş için eğittiklerini söyleyen Prof. Keleş “Net ve açık söylüyorum. Bu hareket sadece ve sadece devleti ele geçirmek için var oldu ve çalıştı” dedi.

Fethullah Gülen’in dinle değil örgüt kurmakla uğraştığının altını çizen Prof. Keleş “O hiçbir zaman bir din adamı olmadı. Hatta din adamı olarak görülmekten de hoşlanmadı” dedi. Oluşturulan hizmet algısı ile her türlü şantajın, kumpasın caiz hale getirildiğini anlatan Keleş, Gülen’in sürekli beddua ettiğini belirtti. Fethullah Hoca’nın kendisini gelmiş geçmiş en büyük Veli, Fatih olarak gördüğünü de kaydeden Keleş “O tüm dünyayı fetheden ilk ve son Fatih olmaya kendisini inandırmıştı” dedi.

-Cemaatle nasıl tanıştınız?

Hizmet serüvenim 1973 yılında başladı ve 1998 yılında sonlandı. Ben kavram karmaşasına uğrayıp, anlaşılamama sorunu yaşamak istemiyorum. İlk kavram “Hocaefendi”. Benim kullanımımda bir övgü ya da imalı bir tahkir söz konusu değil. Tıpkı bir özel isimmiş gibi kullanacağım. Ali, Veli vs. gibi... Diğeri “Cemaat” sözcüğü. Bu sözcük ile şu anlamı kastediyorum: Yedi katmanlı bir piramitten oluşan bir yapının, en temelini ve esasını oluşturan halk tabakasını, öğrenciler ve öğretmenler gibi birinci, ikinci ve üçüncü tabakada yer alan hizmet mensuplarını kastediyorum. Çünkü dördüncü kat ara kattır. Hem alta hem de yukarıya bağlantıyı sağlar. Beşinci, altıncı ve nihayet yedinci kat, Hocaefendi’nin kendi katı, tabir yerindeyse onun Arşı, bu katlar artık kelimenin tam anlamıyla bir “örgüt ve teşkilat” katlarıdır. Bu katlar ile altta yer alan ilk üç katın arasında tanımlanamayacak derecede büyük bir fark ve zıtlık vardır. Zaten bugün anlamakta zorluk çekilen de budur.

Alt tabaka ile üst kattakilerin niyeti aynı değil

-Hizmet hareketi denince bizler neyi anlamalıyız?

“Hizmet” dediğimde piramidin ilk üç katında yer alanların yaptıkları faaliyetleri kastediyorum. Bunlar, gerçekten Dinî, Ahlâki bir eğitim hizmeti vermektedirler. Yukarıdaki son üç kat ise bu ilk üç katın oluşturduğu toplumsal kabul ve değeri kendi “Örgütsel” hedeflerini gerçekleştirmek için kullanmaktadırlar. Yani, alttakilerin niyeti ile üsttekilerin niyeti aynı değil. Bu büyük zıtlığı kamufle eden ve görünmemesini, anlaşılmamasını sağlayan figür ise Hocaefendi’dir. İşte bu iki zıt durumu birden temsil ettiği içindir ki ciddi çelişkiler sergilemekten kurtulamıyor. “Bu ne, bu ne” diye insanı hayrette bırakan halleri, sözleri ve davranışlarının nedeni bu zıtları temsilden kaynaklanmaktadır.

Bu arada şunu da belirtmeliyim, ben aidiyet olarak hep zemin kata, halka mensup oldum ama beşinci kata kadar da yükselme imkânı buldum. Hazır bu kat meselesine girmişken bir hususu daha açıklığa kavuşturmakta yarar görüyorum. Beşinci kat, yurtiçi ve yurtdışı tüm hizmetlerin yürütüldüğü konuşulduğu ana meclisi oluştururdu. Hizmetin her meselesi burada ele alınır, müzakere edilir, karara bağlanır ve uygulama startı verilirdi. Altıncı kat ise, sadece Hocaefendinin bildiği ve takip ettiği “hayati hizmetlerin” yürütüldüğü kattı. Tabiri caiz ise Bakanlar Kurulu veya Milli Güvenlik Kurulu gibi bir kattı. Bugün karşı karşıya olduğumuz sorunların failleri ve yürütücüleri bu katın mensuplarıdır. Bunlar da beşinci katın abileridir.

Bu mukaddime ve kavramsal girişten sonra, asıl konuya geçebilirim. Ancak ben yine yüksek hoşgörülerinize sığınarak, konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağına inandığım bir arka plandan bahsetmek istiyorum.

-Nasıl oluyor da ülkemizde bu tür faaliyetler bu kadar taban ve destek buluyor?

Bence asıl görmemiz geren nokta burasıdır. Çünkü bu nokta, ülkemizin geleceğini de yakından ilgilendiriyor. Cumhuriyet’in kurucu kadrosu çok önemli bir hususu gözden kaçırdı. O da bu topraklarda yaşayan insanların bin yıldan fazla bir dini geçmişi ve Müslüman kimliğinin olması gerçeği idi. Bu kimliği birden bire yok saymak veya yok edileceğini düşünmek, tıpkı bir fabrikada seri üretim yapıyor gibi toplumu modernleştirmeye kalkışmak son derece yanlıştı. Az sayıdaki elit tabaka hariç, daha Cumhuriyetin ilk yıllarında, ülkenin büyük bir kısmında “Din elden gidiyor” algısı oluştu. Din elden gidiyorsa bu dine sahip çıkıp onun elden gitmemesini sağlayacak dini liderler mutlaka çıkacaktır. Siz böyle bir boşluk ve talep oluşturursanız bu boşluğu mutlaka birileri doldurur ve bu talebe arz eden de bulunur. Hele de bu toplumun kültürel belleğinde “Mehdi”, “Mesih”, “Müceddit” ve “Asrın İmamı” vs. gibi pek çok kurtarıcı figür varsa... Bu ünvan ile ortaya atılan herkesin oldukça büyük destek ve taraftar bulması kaçınılmazdır. Nitekim karşı karşıya olduğumuz durum tam da budur.

Bir hiç iken kutsal bir davanın neferi olduk

-Siz nasıl bir davet karşılığında cemaate katıldınız?

Benim gibi bir Anadolu köylüsü, kendisini dışlanmış hisseden önemsiz gören biri, birden bire “dini kurtarma davasına gönüllü olma” gibi bir davet alırsa, bu davete hayır deme şansı yoktur. Nitekim ben de diyemedim. İşte toplumun bir kurtarıcı beklediği yıllarda Bediüzzamanlar, Süleyman Hilmi Tunahanlar gibi dini önderler bu beklentileri karşılayıp önemli bir altyapı kurdular. Tam da Hocaefendi gibi yeteneklerin, hatiplerin değerlendireceği, istedikleri gibi ekip biçebilecekleri bir zemin... Hocaefendi bu zeminden en iyi mahsulü kaldırmaya soyundu ve bunu da fevkalade başardı. İnsanlara; “Ey insanlar, gelin, sizi ümit ettiğiniz yere götürecek kurtarıcı benim, binin benim gemime sizi Hz. Muhammed limanına taşıyacağım. Acele edin vaktimiz dardır”, diye cami kürsülerinden 1970’lerde seslenmeye başladığında benim gibi Anadolu’nun gençleri koşarak gitti ve “Emret hocam hizmetindeyiz” dedi. Önce bu tarihsel koşulu görmemiz gerekir. Yoksa durup dururken insanlar bu dini cemaatlere katılıp onların peşinden gitmiyorlar. Orada büyük bir manevi değer ve anlam buldukları gibi, kendileri de aynı anda bir anlam ve değer kazanıyorlar. Bir hiç iken, birden bire kutsal bir davanın büyük bir eri haline geliyorlar. Bu azımsanacak ve kaçırılacak bir paye değildir.

Biz de kaçırmadık...

Darbe girişimini bizzat Gülen yürütüyor

-Gülen ile nasıl tanıştınız?

Ben, Hocaefendi’yi 1970 yılında tanıyıp, ardından birkaç yıl yaz kamplarına katılıp Orta Anadolu’da, 1976 yılında ilk hizmet evini açan kişiyim. 1998 yılında ise 28 Şubat süreciyle başlayan gelişmeler ile daha önceden dolmaya başlayan bardağımın taşması sonucu hizmetteki beraberliğime son verdim. Benim gibi bu yapıya içerden bakamayan, bakmaktan da öte bizzat o yapıyla bütünleşmeyen hiç kimse onu tanımlayamaz ve tam olarak anlayamaz. Bugün ülkemizde yaşanan kafa karışıklığı da bundan kaynaklanıyor. Bu yapı, sosyolojik kurallar ve kalıplar ile anlaşılmayı fazlasıyla aşan bir derinliğe, gizliliğe ve örgütlenme ağına sahiptir. İlginçtir, hizmetten kopuşumda büyük payı olan en önemli olay Hocaefendi’nin 28 Şubat’ta rahmetli Erbakan aleyhine yürüttüğü politika olmuştu. Bugün ki konuşmam da Başbakanımızın hükümetten düşürülmesine yönelik Hocaefendi’nin bizzat yürüttüğünde hiç kuşkum olmayan darbe girişimidir.

Kendini dünyayı fetheden ilk ve son fatih sanıyor

-Hareketin amacı tam nedir?

Hocaefendi, kendisinin Üstad Bediüzzaman’dan sonraki görevli olduğunu, aynı zamanda kıyamete kadar kendisinden sonra da kimlerin görevli olacağını bildiğini, gözünü yumsa bunları bir bir sayacağını sıklıkla söylerdi. Hatta askerliği sırasında bir ara kendisine “Gayb” perdesinin açılıp kıyamete kadar nelerin olacağının gösterildiğini, bugüne kadar o gün gördüklerinden farklı bir gelişmeye şahit olmadığını da söylerdi. Kısaca “GÖREVLİ” olduğuna hem kendi hem de biz inanıyorduk. Ancak ona yakınlaştıkça fark ettim ki, Hocaefendi sadece görevli olduğuna değil, aynı zamanda gelmiş geçmiş en büyük Veli, en büyük Fatih ve en büyük Devlet Adamı olacağına da inanıyordu. Tüm planını ve stratejisini de ona göre kuruyordu. O tüm dünyayı fetheden ilk ve son FATİH olmaya kendisini inandırmıştı.

-Cemaat ne zaman dünyaya açıldı?

80 ihtilalından sonra hizmet sadece öğrenci evi ve yurt açmayı bırakıp, resmi dershaneler ve okullar açmaya da başlayınca Hocaefendi bize; “Görüyor musunuz, Allah şer sandığımız şeyle bize nasıl farklı alanlarda hizmet imkânı açtı” derdi. Nihayet 90’lı yılların başında Rusya dağılınca rahmetli Özal’ın da büyük teşvikiyle Orta Asya’ya gidildi ve orada okullar açıldı. Hocaefendi dünyayı fethetmeye doğru önündeki engellerin bir bir kalktığını, açılan okullar sayesinde Rusya’yı fethettiği gibi bir gün Amerika’yı da fethedeceğini söylüyordu. Tabii kendisi Amerika’ya gidince konuşmalardan bu sözleri çıkarılıp sansür edildi. İlk Amerika’ya gittiği sıralarda cemaatin ilahiyatçı ağabeyleri, hadislerde geçen Kisra’nın “Beyaz Evi” olarak zikredilen İran sarayının Müslümanlar tarafından kıyametten önce mutlaka fethedileceğine dair haberleri Hocaefendi’nin “Beyaz Sarayı” fethetmesine bir işaret olarak yorumladılar. Cemaat artık Fetullah Hoca’yı, Amerika’dan tüm dünyayı fethetmeye giden Müslüman lider olarak algılıyordu.

-Bu bir hayal ve ütopya mıydı?

Bu bir hayal falan değildi. Bu inanılan ve uğrunda hiçbir fedakârlıktan kaçınılmayan bir idealdi. Tüm hizmet tam da bu hedefe uygun olarak dizayn ediliyordu. Akıl almaz bir organizasyon vardı. Devletin bile tutamayacağı istatistikler tutuluyordu. Her yılın hizmet planı stratejik olarak planlanıyor, insan gücü, finansman desteği, siyasi destek vs. her şey inceden inceye planlanıyordu. Bu hareket eşi benzeri görülmemiş bir örgütlenme disiplinine ve düzenine sahiptir. Hedefe ulaşmak için tüm Anadolu’nun en zeki çocuklarını yıllarca toplayıp bu iş için eğittik. Bu hareket başka birşey için değil sadece ve sadece devleti ele geçirmek için varoldu ve çalıştı. Öyle hassas bir şekilde çalışıldı ki mesela, bu yıl kaç öğrenci evi açılacak, kaç yurt, kaç dershane, kaç okul ve diğer tüm hizmet alanları tek tek belirleniyordu. Ardından da öğrenciler hizmette duyulan ihtiyaç alanlarına göre üniversitelerde bölümlere yönlendiriliyordu. Ne kadar hukukçuya, öğretmene, doktora vs. ihtiyaç var ona göre başarılı öğrenciler üniversitelere yerleştiriliyordu. İşte bu sistemli çalışma doğru sonuçlar veriyor ve hizmet inanılmaz şekilde büyüyordu. Yurt genelinde ilgilenilen öğrencilere Hocaefendi’ye bağlılık derecesinin ölçüldüğü puanlar verilirdi ve buna biz “beşlik sistem” diyorduk. Hocaefendi hocalıkla, din adamlığıyla değil örgüt kurmak ve planlamakla uğraşırdı. O hiçbir zaman bir din adamı olmadı. Hatta din adamı olarak görülmekten de hoşlanmadı.

Dine değil Hocaefendi’nin kaprislerine hizmet etmişiz

-Taban bunu nasıl görüyor?

Cemaat tabanında başından beri bir devlet düşmanlığı, ülkeyi yönetenlerin İslam düşmanı olduğuna ilişkin oluşturulmuş bir ön yargı ve ön kabul olduğu için, bu devleti ele geçirmek, onun içinde örgütlenmek kötü bir şey değil tam aksine harika bir şeydi. Biz din iman adına bir şeyler yaptığımızı sanıyorduk. Meğer yaptığımız şey, Hocaefendi’nin hırsına ve kaprislerine hizmet ve tam tersine İslam’ı ve Müslümanları dünya tarihinden silmek isteyen ne kadar şer güç varsa onların planlarına hizmet edip ondan bir parça haline geliyormuşuz.

Toplanan himmetlerin yüzde 15’i hoca’nın kasasına teslim edilir

-Para kaynağını nasıl açıklarsınız?

Bu beslenmiş ve güçlendirilmiş inanç nedeniyledir ki Hocaefendi cemaate; “Bize bir gazete lazım” deyince gerekli finans anında sağlanıyordu. Samanyolu televizyonunun açılması için yurt genelinden özel kampanya ile yardım toplamıştık. Sadece benim görev yaptığım bölgeden 80 kilo altın sadece hanım kardeşlerimizin ziynet eşyalarından toplanmıştı. Nakit paralar hariç... Gerisini siz düşünün...

Her vilayette kazalar da dâhil “Himmet” denilen yardım toplantıları olurdu. İnsanlar yıllık taahhütlerde bulunurlardı ve bu taahhütlerini bir yıl boyu öderlerdi. Memurlar için maaşlarının asgari yüzde 10’u istenirdi. Esnaflar zekatları da dâhil olmak üzere kazançlarının büyük bir kısmını verirlerdi. Tüm ülkede toplanan bu yardımların yüzde 15’i örtülü ödenek olarak nakde çevrilip Hocaefendi’nin özel kasasına teslim edilirdi. İşte Hocaefendi hediye ettiği altın saatleri, değerli tespihleri vs. hep bu paradan harcar. Tabii Amerika’daki seçim yardımlarını da... Miktarını sadece Hocaefendi bilir. İnsanlar bindikleri mütevazı arabalarını satıp himmet borçlarını ödediler. Oturdukları gecekondularının tapularını bağışladılar... Dünya tarihi böyle bir fedakârlığa, Asr-ı Saadet hariç başka hiçbir devirde şahit olmamıştır.

-Peki, bu nasıl mümkün oldu?

Hepimizin büyük katkıları ve tabii başta da Hocaefendi’nin vaaz ve nasihatleri sayesinde oldu. Böylece cemaatte öyle bir “Hizmet” algısı oluşturuldu ki, bu bir iman idi. Cemaat için artık “Hizmet” dendi mi akan sular duruyordu. Hizmet için ver dendi mi veriyorsunuz. Öl dendi mi ölüyorsunuz. Öyle güce sahip olmuştu ki, önüne Hizmet eklediğiniz her şey anında caiz hale geliyordu. “Hizmet” de ne istersen yap! Evet, işte bugün bu inanılmaz ve akıl almaz şeyler böyle oluyor. Amirin değil ağabeyinden emir alacaksın, hizmet budur dendi mi artık Cumhurbaşkanı da söylese o dinlenilemez. Hizmet de telefon dinle, Hizmet de kameraya çek. Hizmet de mahrem alana gir. Hizmet de başını aç. Hizmet de yalan söyle. Hizmet de rüşvet al. Hizmet de şantaj yap. Hizmet de... Ne yaparsan yap... İşte devletin içinde kılcal damarlara kadar böyle girilebildi. İşte devlet böyle “Klonlandı.” Bu hareketi kim engelleyebilir, kim bu hareketin önüne geçebilir ki?! Allah bu millete ve ülkeye merhamet etti de hareket ülkenin en güçlü siyasi iktidarına ve Başbakanına hamle yaptı. Bu girişim Başbakanımıza ve AK Parti hükümetine değil de başka bir iktidara karşı yapılmış olsa idi ülke kayıtsız şartsız Hocaefendi’nin örgütü tarafından yönetiliyor olurdu. Hoca da Gölbaşı’ndaki Beyaz Saray’ına oturuyor olurdu.

28 Şubat’ta ‘Hükümet düşecek herkes görevini yapsın' emri verdi

-Sizin için kopuş ne zaman başladı?

Rahmetli Erbakan, dişiyle tırnağıyla var ettiği Milli Görüş hareketi artık yavaş yavaş yerel yönetimler başta olmak üzere siyasi başarılara imza atmaya başlamıştı.

Refah-Yol koalisyon hükümeti kuruldu. Müslümanların başarısından iç ve dış güçler rahatsızdı. Düğmeye basılmıştı ve Erbakan düşürülecekti. Tüm aktörler seçilmişti. Tabii baş aktör de her zaman olduğu gibi bizimkiydi... Komplolar devrede, medya devrede, asker devredeydi. Çağın çilekeş ve yılmaz adamına tezgah üstüne tezgah kuruluyordu. Karar verilmişti. Erbakan bitirilecekti. Erbakan’ı üstün başarısı nedeniyle zaten kendisine rakip gören ve yarış pistinden bir an önce diskalifiye edilmesini isteyen Hocaefendi için bundan daha iyi bir fırsat olamazdı. Beşinci kat meclis toplantısındayız. Erbakan hoca hakkında atıp tuttu. “Bu adamlar mı İslam’ı temsil edecek” diye hafife alıp aşağılıyordu. Hatta bir ara öyle galeyana geldi ki; “Eğer İslam’ı bunlar temsil edecek ise yerin dibine batsın o İslam” diyordu. Kararını verdi. “Hükümet düşecek herkes görevini yapsın” dedi. Gazete ve televizyon hükümet aleyhine çalışacak. Belde imamları da başta askeri erkân olmak üzere devlet adamlarını ziyaret edecek ve bizim bu Milli Görüşçüler’le alakamızın olmadığı, bizim onlardan farklı Müslüman olduğumuz anlatılacak, Refah Partisi’nin ilgası için bize ne görev verilirse yapmaya hazır olduğumuz söyleyecekti. Bunu yerine getirmeyen tek kişiyim. Bu da benim sonumu getirecekti. Yine aynı yerde toplantıdayız. Hükümet direniyor. Elinde Zaman gazetesiyle geldi ve “Bir hükümeti düşüremeyen bu gazete yerin dibine batsın çıkarmayın daha iyi” dedi. Bu arada şunu hatırlamadan geçemem. Hani gündeme bomba gibi düşen “Beddua” var ya, Hocanın bedduası yeni değil, ilk defa yapıyorum demesine da bakmayın, zira ekseriya beddua eder. Ben Bandırma’da Ramazan himmeti toplantısında konuşuyorum. Gecenin geç vaktinde İstanbul esnafından ileri gelenler de gelmişlerdi onlarla sohbet ediyoruz. İçlerinden biri dedi ki, “hocam size bir müjdem var. Dün gece teheccüt vaktinde hacet namazı kıldık. Hocaefendi Erbakan’a öyle bir beddua etti ki, yerler gözyaşından ıslandı. Duadan sonra hocaefendi elini yüzüne sürerken dedi ki, hadi size müjde bir haftaya kalmaz Erbakan’a Fatiha okuruz.” Bunu bana müjde diye söylüyordu. Rahmetli Erbakan’ın ne kadar yaşadığı malum, bu son bedduayı dinleyince bazı arkadaşları arayıp dedim ki; “Sayın Başbakanımıza müjde verin inşallah ömrü çok uzun olacak, çünkü Fetullah Hocanın ölmesi için beddua ettiklerini Allah ona inat çok uzun yaşatıyor.”

Fethullah hoca kavgayı bitirmez

-Bundan sonra ne olur?

Hiç tereddüt etmeden söylüyorum, Hoca bu kavgayı sonlandırmaz. Yurtiçinde ve dışında Başbakan’ı bitirinceye kadar durmayacaktır. Fakat burada şunu da belirtmeliyim ki, bu kavga Hoca ile Başbakan arasında süren bir kavga değildir. Bu Türkiye’nin geleceği ve Ortadoğu’nun nasıl şekilleneceğine dair uluslararası bir projenin kavgasıdır. Bu kavganın hiç kuşkusuz birinci tarafını Başbakanımız oluşturuyor. Dünya da bu lideri içeriden biriyle vurmak istiyor. Buna ise her zaman gönüllü olacak hazır kıta bekleyen bir aktör de var... Bu aktör bir taraftan kendi hesapları için buna hazır, diğer taraftan da ondan bu görevi isteyenlere karşı borçlu olduğundan hazır...

-AK Parti’nin kurulmasına nasıl baktı?

Hizmet yıllarında beraber olduğumuz çok değerli bir ağabeyimizin oğlu Amerika’da hem şirket işlerini yürütüyor hem de hizmetlerle ilgileniyordu. Tam AK Parti’nin kurulma günleriydi. O delikanlı anlattı. Şöyle dedi: “Hocaefendiyi ziyarete gitmiştik. Orda kendisine Tayyip Erdoğan’ın parti kuracağını sordular, nasıl değerlendiriyorsunuz, dediler. Tebessüm ederek şöyle dedi: “Ben söylemeyim Kuran söylesin, deyip kalktı Kuran’ı eline alıp rastgele açtı, (buna “Kuran ile Tefeül” denir), oradan bir ayet okudu, ayet güya “onlar hayal peşinde koşuyorlar” diyordu. Ardından da şöyle söyledi: Bunlar devlet yönetmeyi ne zannediyorlar. Devlet yönetmek belediye başkanlığına benzemez.”

Daha parti kurulmadan bile o partiyi ve kurucusunu, hem de Kuran ayetiyle idama mahkum eden bir zatın bu harekete karşı nerede durduğu gayet açık ve nettir. Bu nedenle referandum da dâhil Hoca hiçbir zaman AK Parti’yi desteklememiştir. Oy vermek desteklemek değil çünkü... O askeri vesayeti devirmek için destekledi ve bu desteğin, gönülsüz desteğin bedelini de şimdi nasıl ödetiyor görüyorsunuz...

İŞTE BİZZAT PROF. DR. KELEŞ'İN EL YAZISIYLA O PİRAMİT YÖNETİM ŞEMASI





GÜLEN'İN GEÇMİŞTE KRİTİK ÇIKIŞLARI

ÖZAL'I SEMT İMAMI BİLE YAPMAM

Rahmetli Turgut Özal’ın siyasi başarısından da fevkalade rahatsızlık duymuştu. Hatta bir sohbette kendi annesinin de Özal için böyle söylediğini aktarmış ve şöyle demişti: “Aklı anamın aklı kadar olanlar Özal’ı kurtarıcı sanıyor. Bizim hizmette olsaydı Özal’a semt imamlığı verir miydim bilmiyorum” dedi.

ERBAKAN'A GİTSİN BEDDUASI

Necmettin Erbakan’ı üstün başarısı nedeniyle zaten kendisine rakip gören ve yarış pistinden bir an önce diskalifiye edilmesini isteyen Hocaefendi atıp tuttu. Hatta “Eğer İslam’ı bunlar temsil edecek ise yerin dibine batsın o İslam” diyordu. “Hükümet düşecek herkes görevini yapsın” dedi. Biri anlattı: “Hocaefendi Erbakan’a öyle bir beddua etti ki, yerler gözyaşından ıslandı. Duadan sonra hocaefendi elini yüzüne sürerken dedi ki, hadi size müjde bir haftaya kalmaz Erbakan’a Fatiha okuruz.”

BEDDUA VE ÖVGÜ

Demirel için ne kadar beddualar ettiğimizi hatırlamıyorum bile... Ama bu açılım sürecinde Gazeteciler ve Yazarlar Birliği’nin düzenlediği ödül töreninde Süleyman Demirel’e hitaben; “Söz sultanının yanında söz söylenmez...” diyordu. Bir gece öncesinde söyledikleri ise ağza alınacak gibi değildi. Peki, bu nasıl oluyordu?

TCK 163. Madde kalkmasın diye Özal’a rica etti

-Nasıl bir karaktere sahiptir?

Egosantrik bir karaktere sahip olan Hocaefendi, daha çocukken kendisinin büyük bir insan olacağına inanmış ve kendini hep öyle görmüştür. Bu düşüncesinden olmalıdır ki değer gören herkesi kıskanır ve ondan rahatsızlık duyardı. Bu nedenle, etrafındaki insanların, gözleri başarılı insanlara kaymasın diye sürekli onları küçümserdi. Örneğin, rahmetli Necip Fazıl için hep şöyle derdi; “bizim Abdullah Aymaz hoca ondan çok iyi yazar” derdi. Ama ne zaman ki Necip Fazıl üstat vefat etti, aynen şöyle diyordu: “İslam dünyası Sultan-ı Şuarasını kaybetti. Yeri dolmaz bir şair, hatip ve edipti.” Çünkü artık ölmüştü ve Hocaefendi için rakip olmaktan çıkmıştı. Rahmetli Özal ile ilgili bir bilgiyi daha sizinle paylaşmalıyım. Rahmetli, Müslümanların başının belası 163. Maddeyi kaldırmıştı. 163. Maddeyi kaldırmaması için Özal’a ne kadar ricacı olduğunu anlatamam. Hocaefendi’ye göre 163. Madde kalkarsa her sokak başında bir şeriat partisi kurulacaktı...

İLAHİYATÇI PROF. AHMET KELEŞ’İN CEMAAT YILLARI

Hizmet rotadan sapınca ayrıldım

1973’de bir yaz günü Fetullah Hoca’nın vaaz kasetini dinleyip, aynı yaz İzmir’e giderek kendisiyle tanıştım. İlk tanışmaya da beni, Eski İzmir Otogarı yanındaki camide görevli olan hizmetin en ünlü hocalarından Mehmet Ali Şengül hocam götürmüştü. Her yaz düzenlenen öğrenci yetiştirme kamplarına katıldım: Buca, Edremit kampları başta olmak üzere... Daha Ankara’da ilk hizmet evlerinin açılmaya başladığı yıldı. Meşhur Necati Bey Caddesi’nde açılan ilk hizmet evinde, hizmetin duayenlerinden ve hala da hizmetin kurmay ekibinden olan Naci Tosun’un ile irtibata geçerek Kırıkkale’de ilk öğrenci evini açıp hizmeti başlattım.

Elinden tuttuğumuz isimler

Arkasından çok kıymetli bir hizmet dostum ve arkadaşım olan (M. İ. B.) İle birlikte Yozgat ve civarında, kazalar dâhil evler ve yurtlar açtık. Sayın Ekrem Dumanlı Yozgat’ta ilk elinden tuttuğumuz gençlerdendi. Hizmete kazanılmasında bir ağabeyi olarak çok emeğim vardır ve bunu hiç unutmadığından eminim. Orta Anadolu’nun hemen her yerine gece gündüz koşarken, 1980 İhtilalı oldu. Hocaefendi’nin arandığı yıllar başladı. İhtilal bütün hesaplarımızı bozdu. 1983 de hem Kayseri’deki hizmetlerle ilgilenmem hem de bu arada bir fakülte okuyup askere gitmemem için Kayseri İlahiyat Fakültesi’ne girdim. 1983-1993 yılları arasında tam on yıl Kayseri ve çevresinde hizmette bulundum. Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan ile birlikte çalıştık. Kayseri ve civarında o kadar meşhur olmuştum ki, Kayseri’nin en büyük camii Sanayi Camii’nde vaaz ediyordum ve cemaat saatler öncesinden camiyi dolduruyordu. Kayseri’de hizmetler çok gelişince hizmetin az geliştiği yerlerden olan Balıkesir vilayetine tayinim çıktı. 1993 yılında orada göreve başladım. Bölge imamı olarak çalıştım. Hizmetten kopuş sürecim de burada başladı... Açılım süreçleri, siyasete girmeler ve 28 şubat... 1998 yılında Hocaefendi Amerika’ya gitmeden... Kendisine yapılan yanlışları ve hizmetin rotasından saptığını söyleyerek hizmet yolculuğuma son verdim. Yoksa hamdolsun biz her an Allah yolunun hizmetkârlarıyız...

Rektörlüğe aday oldum

Cemaatten ayrılınca bana Balıkesir’i acilen terk etmem söylendi. Gidecek yerim yoktu. Hiçbir sosyal güvencem vs. yoktu. Sadece Kayseri’de yaptığım doktoram vardı. Bana seni Diyarbakır’a aldıralım, başka hiçbir yere giremezsin, dediler. Gerçekten de giremedim. En son 1998 Eylül’ünde Diyarbakır’da İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalında Yardımcı Doçent olarak göreve başladım. 2004’te doçent, 2009’da da profesör oldum. 2012 yılında bir garip olarak gittiğim Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi Rektörü adayı oldum. (Star)

(17 Mart 2014, 13:43)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

PARALEL YAPI KONULU HABER GRUPLARINDAN KISA BİR BÖLÜM: (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)  
Paralel Yapıya yönelik hemen hemen tüm operasyonlar ve açılan davalar
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
Paralel yapı ve diğer kurum kuruluşlarla bağlantıları
Başbakan Erdoğan'ın paralel yapıyla ilgili açıklamaları
Paralel yapı-Abdullah Gül
Paralel yapı-Taksim Gezi Parkı olayları bağlantısı
Paralel yapı-Çeşitli davalardaki kumpaslar
Paralel yapı-Ergenekon
Paralel yapı-Behçet Oktay intiharı
Paralel yapı-Hablemitoğlu cinayeti
Paralel yapı-Üzeyir Garih cinayeti
Paralel yapı-Cevzet Soysal cinayeti
Paralel yapı-Gaffar Okkan cinayeti
Paralel yapı-Paris cinayetleri
Paralel yapı-Haydar Meriç cinayeti
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimine açılan davalar'
Paralel yapı-Fenerbahçe/Şike soruşturması
Paralel yapı-Ses kayıtları
Paralel yapı-Hanefi Avcı'nın cemaat iddiaları
Paralel yapı-Sabri Uzun'un cemaat iddiaları
Paralel yapı-28 Şubat süreci
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
Paralel yapı-Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti
Paralel yapı-1990 Uğur Mumcu vd. Laiklik suikastleri soruşturmasında kumpas
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
Paralel yapı-15 Temmuz askeri darbe girişimindeki rollerini saptırma gayretleri
Paralel yapı-Yargılandıkları davalarda Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabul etmeyen sanıklar
Paralel yapıya karşı devlet kurumlarının attığı adımlar
Paralel yapı-Deşifreyi ve soruşturmaları engelleme çabaları
Paralel yapı-Kamikaze tahliye girişimleri
Paralel yapı-Teslim olmayıp saklanan ya da yurtdışına firar eden şüpheliler
Paralel yapıya dair hukuki deliller
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-Suç duyuruları
Paralel yapı-Abdullah Harun
Paralel yapı-Dış ülke bağlantıları
Paralel yapı-Vatana ihanet
Paralel yapı-Misyonerlik/Dinlerarası Diyalog Bağlantıları
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri
Paralel yapı-Fetullah Gülen'in bedduaları
Paralel yapı-Örgüt mensuplarının intiharları
Paralel yapı konulu kitaplar
Paralel yapı konulu filmler
Paralel yapı bahanesiyle kontrgerilla yapılanmalarının gözden kaçırılma çabaları ... (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=5894    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
66.025.556