Paralel yapının kumpas kurduğu şüphesi darbe sanıklarını kahraman haline getirdi. Nasıl olsa günah keçisi var: Paralelciler.. Gözümüzün içine baka baka darbe girişimlerini olmamış saymamız bekleniyor. Hatta daha da ileri gidilerek Meclis'in yargılanan sanıklara iadei itibar getirmesi isteniyor. Devirmeyi başaramadıkları Meclis'in çıkardığı kanunla tahliye oldular. İadei itibar kararı aldırarak Meclis'i bir başka açıdan devirmek istiyorlar.
23.06.2014 17:33 Son günlerde paralel yapılanma bahane edilerek Balyoz ve Ergenekon çevreleri tarafından kendilerinin masum olduğu, herşeyin paralel yapılanmanın tezgahı olduğu savunuluyor. Evet, o yapının kumpaslardan iyi anladığı ve bu işle haşır neşir olduğu, Başbakan ve AK Parti hükümetine yönelik 7 Şubat ve 17 Aralık sivil darbe süreçlerindeki somut delillerle ortaya çıkmış bulunuyor. Ancak bu durum Ergenekon ve darbe gerçeğini değiştiremez.
AYM'nin yol açtığı yeniden yargılama kararının doğru olduğunu düşünmüyoruz. Ergenekon çevrelerinde bunun adeta beraat kararı olarak yorumlandığı da gözleniyor. Meclisin iadei itibar kararı almasından ve tazminat vb. davalar açılarak onları yargılayanların yargılanmasından bahsediliyor. Toptan yeniden yargılama yerine sadece tartışma konusu olan delillerin yeniden değerlendirilmesi ile yargılamada eksik bırakılmış, örneğin komutanların tanık ifadelerinin alınması gibi hususların tekrar değerlendirilmesinin yargılamanın daha adil yapılmasını sağlayacağını düşünüyoruz.
Ancak bunlar sağlansa bile savunma taleplerinin bitmeyeceği, sürekli yeni bahanelerin hazır olduğu geçmişte görüldü. Haklı çıkıncaya kadar yeni bilirkişi ve tanık talepleri gelecektir. Ergenekon davasının son döneminde yeni tanık dinletme talepleri 800 küsüre ulaşmıştı. Mahkeme ise bu durumun davayı çıkmaza sokacağını matematiksel olarak ortaya koymuş, ret kararı vermişti. Benzer bir durum Balyoz davasında da söz konusu oldu.
AYM'nin "Balyoz davasında mahkeme hak ihlali yaptı" gerekçesine tanıklardan sadece ikisi sokuldu. Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman. Oysa tanıklığına başvurulması istenen kişilerin sayısı çok daha fazla idi. Şu halde sadece iki üst komutanın daha tanık ifadesi vermesi ile Balyoz yargılamasında tartışma bitecek midir? Sanmıyoruz. Göreceğiz.
Kaldı ki, bir mahkeme o komutanların tanıklığına ihtiyaç duymayabilir. Eldeki delillerin yeterli olduğuna kanaat getirmişse duymayabilir. Bu hukukun değişmez gereğidir. Bize göre Balyoz mahkemesi o tanıkları dinlememekle yanlış bir şey yapmış değildir. Ama "efendim ne olmuş yani dinleseydi kötü mü olurdu" diyenler, bahanelerin bunlarla bitmeyeceğini Ergenekon ve Balyoz sanıklarının savunma sürecinde yaşananları hatırlayarak görmeli. (1)
Eğer Balyoz davasında mahkemenin yaptığı yargılama yanlışsa, AYM herşeyin doğrusunu biliyorsa buyursun yargılamaları AYM yapsın o zaman. Sadece Balyoz'da değil tüm davalarda da.. Ayrıca benzer durumların söz konusu olduğu o kadar çok dava vardır ki, onların da yeniden görülmesi gerekir adalet gereği. 28 Şubat sürecinde hapse giren Salih Mirzabeyoğlu gibi bazı sanıklar adil olmadığı açık olan yargılamalarla yargılandılar ve halen içeride tutuluyorlar. Kendilerini adeta yırtıyorlar seslerini duyurabilmek için. Ama onları duyan yok. Yoksa onlar insan değil mi? Onların hakları yok mu?.. Ama işin bu kısmı hiç tartışılmıyor. Neymiş, AYM 17 üyenin oybirliği ile o kararı vermiş, dolayısıyla AYM yanlış yapmış olamazmış. Nasıl da sakat bir düşünce bu. AYM nasıl da yüceltiliyor böyle. Oysa AYM'nin hukuki değil de siyasi davrandığı, daha geçtiğimiz haftalarda tartışma konusu olmuştu twitter kararı ile.
Bir başka örnek daha hatırlatalım. Ergenekon davasında AYM üyesi Osman Paksüt'ün eşi Ferda Paksüt de sanık olarak yargılandı ve 2 yıl 6 ay hapis cezası aldı. AK Parti'nin kapatma davasına bakan Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt'ün davadan önce dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'la görüştüğü ortaya çıktı. Ne var bunda denilebilir ama var bir şey.. Şöyle ki, Paksüt'ün eşi Ferda Paksüt Hanım, dava dosyasına giren görüşmelerinde partinin kapatılacağını CHP'li bir milletvekiline daha karar kamuoyuna açıklanmadan önce söylüyordu. (2) Muhtemelen kocasından aldığı bu haberi CHP'li milletvekiline duyuruyordu.
Bu şüphe, ihtimal değil kesindi. AYM üyesi Osman Paksüt Ergenekon soruşturmasında dinlemeye takılmıştı. Osman Paksüt´ün, Ergenekon sanığı eşi Ferda Paksüt bazı Ergenekon sanıkları ile gazetecilere bilgi sızdırırken telefonu alarak konuşmaya devam ettiği belirlenmiş ve bu dinleme kayıtları AYM´ye gönderilmişti. Ancak ilginçtir AYM, yaptığı soruşturma sonunda Mahkemede görüşülmekte olan bir davayla ilgili bilgi sızdırdığı belirlense de Paksüt hakkında mahkemeden alınmış dinleme kararı olmadığı için takipsizlik kararı verdi.
DİĞER AYM ÜYESİ BİLE TEPKİ GÖSTERDİ
Ancak AYM´nin Osman Paksüt hakkında verdiği ´takipsizlik´ kararına diğer bir AYM üyesi Serruh Kaleli muhalefet şerhi koydu ve Paksüt hakkında cezai işlem uygulanmasını talep etti. Ergenekon mahkemesine ulaşan Paksüt´le ilgili karardaki şerhinde Kaleli, dinlemelerdeki iddialarla işlem yapılması gerektiğini, ancak yasal mevzuat boşluğu nedeniyle eldeki delillerin hukuka aykırı olarak tanımlanmasını eleştirdi. Kaleli, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nın elde ettiği Osman Paksüt´e ait olduğu iddia edilen bulgu, görevin kötüye kötüye kullanıldığı suçunun işlendiği konusunda şüpheye mucip bir bilgidir. Osman Paksüt´ün yaptığı telefon görüşmelerinde doğrudan görülmekte olan bir davayla ilgili bilgileri aktarıp meslek etiği ve yasal sorumluluk dışında görevini kötüye kullandığı şüphesi uyandıran eylem ifa ettiği açıktır" dedi.
Şimdi suça karışan kendi üyesi için diğer bir üyesinin dahi tepki gösterdiği şekilde böyle bir takipsizlik kararı veren Anayasa mahkemesinin adil bir yargılama yaptığı söylenebilir mi?.. Ergenekon davası sanıklarına bilgi sızdırdığı bu şekilde kesinleşen Osman Paksüt'ün hala AYM üyeliğini sürdürmesi kabul edilebilir mi?.. Muhtemelen yakın gelecekte tıpkı Balyoz davası gibi hak ihlali açısından önüne gelecek Ergenekon davasında ne yönde karar vereceğinin, bunun da kitabına uydurulacağının tahmin edilmemesi mümkün mü?
AYM'nin hukuki olmayan ama siyasi olan kararlarıyla adaletin sağlanacağına inanmıyoruz. En basitinden Osman Paksüt örneğinden hareketle bu mahkeme üzerinde şaibe söz konusudur. Bu şaibe ortadan kalkmadığı sürece alınan kararlarda illaki bir şüphe söz konusu olacaktır.
'AYM'ye itibarlı mahkeme, kararları doğru ve saygın', diğerlerine ise 'değil' gözüyle bakılacaksa o halde AYM baksın tüm davalara. İsteyen kendisini kandırmaya devam etsin ama bize göre AYM siyasi kararlar veren bir mahkemedir. 17 üyenin oybirliği de bu durumu değiştirmeyecektir.
Ayrıca AYM kararlarından daha önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Balyoz ve Ergenekon sanıklarının muhtelif başvurularında verdiği ve yargılamaları hukuka uygun bulduğu kararlarını da hatırlayalım. Bu kararları nereye koymalı şu halde?..
Belki bir çözüm, son karar merciinin AYM olmaktan çıkarılması ve AYM'den çıkan kararların halk oylamasına götürülmesi olabilir. İşte bu ya da benzer alternatifler tartışılmaya değerdir bize göre ve kamuoyunu yakından ilgilendiren bu kadar büyük davalara dair tartışmaları bir çözüme götürebilir bize göre.
Bir çok haber ve yazılarımızda Ergenekon ve Balyoz sanıklarını çeşitli açılardan savunan satırlar kaleme aldık. Hiç kimseye haksızlık yapılmaması gerektiğini belirttik. Hem paralel yapılanmaya hem de Ergenekon ve diğer darbeci yapılanmalara karşı olduğumuzu belirttik. (3)
Paralel yapıya dair ortaya çıkan şüphelerin son derece somut bulgulara ve delillere dayandığını görüyoruz. Peşpeşe açılmaya başlanan davalar bunun kanıtı. Ayrıca paralel yapının bazı açılardan Ergenekon ve diğer darbecilerden daha tehlikeli olduğuna da inanıyoruz.
Paralel yapının kumpas kurduğu şüphesi ortaya çıkan ya da başka olası şekillerde hiç bir davada hiç bir sanığın haksızlığa uğramasına kesinlikle karşıyız. Ancak paralel yapı şüphesi ortaya çıktı diye de darbecilerin aklanmasına, bu tehlikenin zaten olmadığına ya da vardıysa bile artık geçtiğine inanılmasına da karşıyız.
Ortada somut deliller olmadan ve bunları göstermeden yargılamayı yapan mahkeme heyetlerini bir çırpıda itibarsızlaştırmak, verdiği kararları da yok saymak bize göre büyük bir yanlış ve o heyetlere saygısızlıktır. Mahkeme heyetlerinin verdiği kararlarla konuşur denilmektedir. Bize göre konuşmuştur da. Verilen kararlar ayrıntılı bir gerekçeyle açıklanmıştır. Danıştay saldırısına bakan Ankara'daki ilk mahkemenin görmediği çok basit ayrıntıların peşine düştü diye ya da atmadığı temel yargılama adımlarını attı diye Ergenekon davasına bakan mahkeme yanlış mı yapmış olmaktadır? Alparslan Arslan'ın dinci bir tetikçi olduğuna inanmamız isteniyordu. Bunun aksini gösteren kanıtlar Ergenekon davası sürecinde ortaya çıktı. Bunu Ergenekon çevreleri de kabul ediyor. Danıştay saldırısının planlamasından örtülmesine kadar birbiriyle uyumlu gerçekleşen gelişmeler, “Biri emretmiş, biri planlamış, biri vurmuş, biri karartmış, biri de örtmüş..” deyişine neden oldu. Mahkeme de haklı olarak bunu gördü ve hükmünü verdi. Ne yani kameraları mahkeme heyeti mi kararttı?.. Önceki mahkeme saldırıya uğrayan diğer hakimlerin ifadesini almak gibi en temel yargılama şartını yerine getirmemişken sonraki getirmişse yanlış mı yaptı?.. Önceki mahkeme dinci kalkışma deyip davayı kısa sürede sonuçlandırmışken sonraki, tetikçi Arslan'ın dincilikle alakasının olmadığını ortaya çıkardıysa yanlış mı yaptı?.. Önceki mahkeme Arslan'ın diğer Ergenekon sanıklarıyla bağlantısı kendisine daha yargılama bitmemişken Ergenekon savcısı tarafından bir mektupla bildirilmesine rağmen hiç dikkate almadıysa, sonraki mahkeme ise bunu ortaya çıkardıysa yanlış mı yaptı?.. Yargıtay Ceza Kurulu somut gerekçelerle Danıştay davasını bozup davayı Ergenekon davasıyla birleştirdiyse yanlış mı yaptı?..
Kanaatimizce Ergenekon ve Balyoz mahkemeleri yargılamaları hakkıyla yaptı. Her ne kadar paralel yapı olgusu ortaya bazı şüpheler çıkarmış olsa da, yargılama sürecini, o süreçteki tartışmaları ve delillerin durumunu çok yakından takip ettiğimiz, sıklıkla yazılar ve haberler yayınladığımız için şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, o şüpheler esasa taalluk etmeyen şüphelerdir. Belki dünyadaki hiç bir davada olmadığı kadar şeffaf bir yargılama yapılmıştır.
Bize göre; ne o iki komutanın tanıklığı durumu değiştirecektir ne de tartışma konusu olan dijital delillerin tekrar değerlendirilmesi.. Çünkü diğer deliller o kadar çok sayıda ve netliktedir ki, diğerlerinin durumu değiştirmesi mümkün değildir.
Bugün Sabah gazetesinde "Paralel yargı Balyoz'da gerçeklerin üstünü örttü" başlığıyla bir röpörtaj yayınlandı. AYM kararıyla tahliye edilen Balyoz sanıklarından Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, "Paralel yapı orduya kumpas kurdu. 160 kişiyle darbe toplantısı mı olur? Oldu diyelim bunun yazılı belgesi tutulur mu, ses kaydı alınır mı?" diyerek Balyoz sanıklarının masum olduğunu iddia etti. (4)
Röpörtaj incelendiğinde Yavuz paşanın ne kadar abuk subuk konuştuğu daha iyi görülecektir. Şöyle diyor: "Ben 1960 darbesini, 1971 muhtırasını inceledim. Hiçbirinde belge tutulmamış. 160 kişinin birlikte yaptığı bir darbe planı olabilir mi? Darbeciler o kadar insanın önünde yapılan planın mutlaka dışarı sızacağını düşünmezler mi? Böyle bir plan yapıldı diyelim. Bunlar yazılı kayıt altına alınır mı? Ses kayıtları alınır mı?"
27 Mayıs ve 12 Mart muhtırasını incelemiş de orada böyle bir belgelere dayanan bir darbe toplantısının yapıldığına tanık olmamışmış. İyi de 12 Eylül'ü nereye koyuyor acaba ya da 28 Şubat'ı?.. Kamuoyunu aptal yerine mi koymaya çalışıyor bu paşa?
12 Eylül'ün hazırlık planı olan 'Bayrak Planı'na ne demeli? Demek ki darbenin belgesi oluyormuş.. Ayrıca bu planın Balyoz darbesine de hazırlık kaynağı olduğu Balyoz davası sürecinde ortaya çıkmadı mı?..
Paşa, Balyoz darbesini kanıtlayan ses kayıtlarının üzerinde de şüphe uyandırmaya çalışıyor. Montaj olmadığı ortaya çıkan saatlerce uzunluktaki ses kayıtları dinlendiğinde gözaltına alınacak siviller vesaire vesaire detaylar açıkça görülüyor. Bu ses kayıtlarını masum gösteren Yavuz paşa o kayıtları neresiyle dinlemiştir acaba?.. Bir darbe hiç bu şekilde toplantıda görüşülür mü diye soruyor. Onu size sormak lazım be paşa. Biz de çok safız ya, inanalım bari size..
İşte bu ve benzer delil tartışmaları defalarca yapıldı. (5) Bir kez daha yapılsın önemli değil. Ama dürüst olunsun, laf kalabalığı yaparak doğrular örtülmeye çalışılmasın.
Bize göre; hem Balyoz hem de Ergenekon davalarında mahkeme heyetleri adil bir yargılama yapmıştır. Her ne kadar bazı eksikliklerden ve hatalardan söz edilse bile bunun esası etkilemeyeceği çok açıktır. Bu tür hatalardan uzak bir yargılama olabileceğini de sanmıyoruz. Dünyadaki ve Türkiye'deki tüm yargılamalarda ufak büyük illaki eksikler hatalar olur. Hatasız kul olamayacağı gibi mahkeme de olamaz. Eğer o mahkemeler hata yaptıysa, Paksüt ve twitter örneklerinde olduğu gibi AYM de yapmıştır. Nasıl yerel mahkemelerin kararları AYM'de inceleniyorsa AYM'ninkileri de bir başkası incelesin. Bir başka mahkeme ya da AİHM örneğin.. Bakalım hatasız mı çıkacak AYM'nin kararları acaba?.. AYM'de hukukçu olmayan üyeler ile Ergenekon'a yakınlığı tescillenmiş üyelerin var olduğunu da hatırlayalım bu arada..
SEVSİNLER KAHRAMANLIĞINIZI!
Sonuç olarak; paralel yapının kumpas kurduğu şüphesi darbe sanıklarını ve AYM'yi kahraman haline getirdi! Nasıl olsa günah keçisi var: Paralelciler.. Gözümüzün içine baka baka darbe girişimlerini olmamış saymamız bekleniyor. Daha da ileri gidiliyor ve Meclis'in yargılanan sanıklara iadei itibar getirmesi isteniyor. Olur neden olmasın. Emriniz olur.. Beyfendiler devirmeyi başaramadıkları Meclis'in çıkardığı kanunla şimdi dışarıdalar. İadei itibar kararı aldırarak Meclis'i bir başka açıdan devirmek itibarını yerle bir etmek istiyorlar. Hallerine şükredeceklerine ve özgürlüğün tadını çıkarıp darbeciliğe tevbe edeceklerine kaldıkları yerden hemen faaliyete geçip ortalığı karıştırmaya başladılar. İntikam çığlıkları falan.. Gören de beraat ettiler zanneder. Referandumda hayır diyenler evetçilerin getirdiği imkanla şimdi dışarıda bol keseden ucuz kahramanlık yapıyorlar. Ama bu da normal olsa gerek.. Bunlara pahalısı değil herhalde ucuzu yakışır olsa gerek.. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(1) Kontrgerilla.com/yazilar/ergedavaengelleme.asp
(2) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=3755
(3) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5887
(4) Sabah.com.tr/Gundem/2014/06/23/paralel-yargi-balyozda-gerceklerin-ustunu-orttu
(5) Kontrgerilla.com/yazilar/delil_tartismalari.asp
(23 Haziran 2014, 17:33)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: