Ergenekon davasındaki kumpas iddialarını araştırmak için savcı Mesut Erdinç Bayhan harekete geçti. Bayhan, davadaki 31 gizli tanığı yeniden dinleyecek. Benzer bir gelişme de Balyoz davasında yaşandı. Balyoz'da kumpas iddialarıyla ilgili soruşturmayı da savcı Gökalp Kürkçü'nün yürüttüğü öğrenildi. Balyoz davasının en önemli sanığı eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan bugün Çağlayan Adliyesi'nde savcı Kürkçü'ye ifade verdi. Öte yandan konuyla ilgili bugün bir başka gelişme daha yaşandı. 22 Temmuz'daki paralel yapı polislerine yönelik operasyonda gözaltına alındıktan sonra tutuklanıp Metris Cezaevi'ne gönderilen emniyet mensuplarının bir mektubu Zaman gazetesinde yayınlandı. Bazılarının adları Ergenekon ve Balyoz sanıklarına kumpas kurmakla suçlanmakta geçen zanlı polisler, Ergenekon ve Balyoz gibi hükümeti tehdit eden yapılanmaları çökerttiklerini, şimdi ise tam aksi yönde bir muameleyle karşı karşıya olduklarını dile getirdiler.
29.09.2014 19:27 Ergenekon davasındaki kumpas iddialarını araştırmak için savcı Mesut Erdinç Bayhan harekete geçti. Bayhan, davadaki 31 gizli tanığı yeniden dinleyecek. Vatan gazetesinden Çağdaş Ulus'un haberine göre, Ümraniye’de 2007 yılında bir gecekondunun çatı katında el bombalarının bulunmasıyla başlayan Ergenekon soruşturmasında 275 sanık yargılanmış ve 2013 Ağustos’ta mahkemeden ağır hapis cezaları çıkmıştı. Dava boyunca sanıklar ve avukatları soruşturmaya dayanak olan e-mailler, gizli tanıklar ve aramalarda bulunan belgelerle ilgili itirazlarda bulunmuş ve ‘kumpas’ iddialarını gündeme getirmişti. Sanık avukatları 31 gizli tanıktan çoğunun daha önce örgüt davalarında hüküm giymiş olan kişiler ve bazı emniyet personelinden oluştuğunu ve yanlı beyanlarda bulunduğunu öne sürmüştü. Avukatlar e-maillerin aynı kaynaktan gönderildiğini savunurken, belgelerin de sahte olduğu ve bilgisayarlara sonradan yüklendiğini söylemişti.
E-maillere inceleme
Davadaki tüm bu iddiaların İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mesut Erdinç Bayhan tarafından incelendiği ortaya çıktı. Savcı Bayhan, daha önce Ergenekon savcıları Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından ifadelerine başvuran gizli tanıkları yeniden dinleyecek. Savcı Bayhan, ihbarların hangi kaynaktan ve kimler tarafından gönderildiğini de araştıracak. Avukat Figen Kocaağalar’ın 2012’de gündeme getirdiği bazı emniyet müdürleri ve eşlerinin de olduğu bir ortamda emekli Albay Levent Göktaş’ın ofisine CD konulduğu ve tutuklanacağının konuşulduğu yönündeki iddiası da incelenecek. Soruşturmada bugüne kadar, Levent Bektaş, Mustafa Levent Göktaş, Kemal Kerinçsiz, Hasan Ataman Yıldırım ile avukat Nevzat Güleşen’in de ifadelerine başvuruldu. Davanın avukatların Hüseyin Ersöz, maillerin kaynağına ulaşıldığı takdirde askerlere yönelik komploları kurgulayanların ortaya çıkacağını söyledi.
PKK’yla çatışan savcı!
Savcı Bayhan, TSK’da görevli bazı personel ile Doğu Perinçek’in de aralarında olduğu 91 kişi hakkındaki Karargah Evleri soruşturmasında takipsizlik kararını vermişti. Bayhan, asteğmen olarak askerliğini yaptığı Siirt’te, 17 yıl önce PKK’lılarla girdiği çatışmada ağır yaralanmış, sakat kalmadığı için devletten madalya almamıştı.
BALYOZ SAVCISI DA HAREKETE GEÇTİ
Öte yandan benzer bir gelişme de Balyoz davasında yaşandı. Balyoz'da kumpas iddialarıyla ilgili soruşturmayı da savcı Gökalp Kürkçü'nün yürüttüğü öğrenildi. Balyoz davasının en önemli sanığı eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan bugün Çağlayan Adliyesi'nde savcı Kürkçü'ye ifade verdi. “Orduya Kumpas” iddialarına ilişkin soruşturmada ifade veren emekli Orgeneral Çetin Doğan “Türkiye ‘paralel yapının’ üzerine gitmedikçe hiçbir sorun çözülemez” dedi.
Çetin Doğan: Paralel yapının’ üzerine gitmedikçe hiçbir sorun çözülemez
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın "Milli orduya kumpas kuruldu" sözleri üzerine başlatılan soruşturma kapsamında Balyoz davasında 20 yıl hapse çarptırılan emekli Orgeneral Çetin Doğan savcılığa ifade verdi. İfade işleminin ardından Doğan, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Paralel yapının üzerine gidilmesi gerektiğini vurgulayan Doğan, “Evvela ifade vermeye gelmekle tereddüt etmiştim. Avukatım Hüseyin Ersöz, savcının ciddi olarak kumpası araştırdığını söylemesi üzerine geldim” dedi.
Balyoz davasının genişletilmesine ilişkin taleplerinin incelendiğini hatırlatan Doğan, “Doğrudan doğruya hangi polisler hangi belgeyi çarptırmışlar, nereden almışlar, nasıl yapmışlar bunu ortaya koyduk. Sahte Balyoz Darbe Planı’nı kurgulayanların parmak izlerini ortaya koyduk. Kurgulayanlar doğrudan doğruya bu darbe planında yer alanlardır” diye konuştu.
“KİŞİSEL DAVAMIZ ÖTESİNDE VATANA İHANET VAR”
Bunların bir kısmının görevli polis memurları olduğunu iddia eden Doğan, “Bunların hakimleri, savcıları var. Bilinen ‘paralel yapı’ var. Türkiye ‘paralel yapının’ üzerine gitmedikçe hiçbir sorun çözülemez. Biz bunu bireysel bir dava olarak değil, ulusa ve Türk adaletine yapılmış bir suikast olarak görüyoruz. Verdiğimiz belgelerin üzerine ciddiyetle gidilirse paralel yapının doğrudan doğruya çökmesine yol açacak sonuçlara varacağız. Sayın savcımız yerinde kaldığı sürece ağırlık verirse kısa zamanda sonuçlandırma imkanı olur. Bu bizim kişisel davamız ötesinde vatana ihanet var” şeklinde konuştu.
“PARALEL YAPI BELLİ MERKEZLERDEN EMİR ALAN BİR YAPI”
Sahte planlara gerçeklik kanısı uyandırmak için milli planların yabancıların eline verildiğini iddia eden Doğan, "Paralel yapıdan kastınız nedir?" şeklindeki soru üzerine ise şunları söyledi: “Devlete paralel bir yapılanma. Devletin içerisinde hiçbir siyasal sorumluluğu olmayan belli bir kesimin yetiştirilip yerleştirilmiş olması. Bu paralel yapı devlet organlarında çöreklenmiş, belli merkezlerden emir alan, onun dediklerini dinleyen, kumpaslar kuran bir yapı, paralel yapıdan anladığım bu.”
“BÜTÜN PARTİLER İŞBİRLİĞİ YAPILMASI LAZIM”
Polislerin sicil numaralarını ve isimlerini savcılığa verdiğini belirten Doğan, “Taşların yerine oturması lazım, siyasi münazaralar güdülmeden bütün partiler işbirliği yapması lazım. İktidar muhalefet el birliği ile beraber üzerine giderek Türkiye’nin üzerindeki belayı kurtarmak lazım. Ne halde olduklarını görüyoruz. Yargıtay’da bir takım daireleri görüyoruz” diye konuştu.
METRİS'TEKİ POLİSLERDEN MEKTUP
Öte yandan konuyla ilgili bugün bir başka gelişme daha yaşandı. 22 Temmuz'daki paralel yapı polislerine yönelik operasyonda gözaltına alındıktan sonra tutuklanıp Metris Cezaevi'ne gönderilen emniyet mensuplarının bir mektubu Zaman gazetesinde yayınlandı. Bazılarının adları Ergenekon ve Balyoz sanıklarına kumpas kurmakla suçlanmakta geçen zanlı polisler, Ergenekon ve Balyoz gibi hükümeti tehdit eden yapılanmaları çökerttiklerini, şimdi ise tam aksi yönde bir muameleyle karşı karşıya olduklarını dile getirdiler.
Eski İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan adına açılan Twitter hesabından paylaşılan ve 'Neden buradayız diye soranlara' satırlarıyla başlayan mektupta, polisler neden hapishane olduklarını anlattı. İşte polislerin Metris Cezaevi'nden yazdığı o mektup...
"Neden buradayız diye soranlara…
Buradaki arkadaşların çoğu “hükümeti devirmeye dönük faaliyetleri” engellemek için gecesini gündüzüne katan vatan evlatları.
Ergenekon terör yapılanmasının o dönemki hedefi “hükümeti tasfiye” etmekti; gecemizi gündüzümüze kattık.
Ne çabuk unutuldu: Danıştay saldırısı, Rahip Santaro cinayeti, Hrant dink cinayeti, Zirve katliamı.
Kiliselere yapılan baskınlar, rahip kaçırmalar, yaralamalar.
Cumhuriyet Çalışma Grubu, Ayışığı, Sarıkız, Eldiven darbe planları, Cumhuriyet Mitinglerini provokasyon çalışmaları.
Sokakları ateşe vermek isteyen Kuvayi Milliye Dernekleri, Zir Vadisi, Poyrazköy gibi topraktan fışkıran cephanelikler.
Kapatma Davası, darbe günlükleri, Başbakana suikast ihbarları ve engellenen suikastlar.
Orhan Pamuk, Ali Bayramoğlu gibi birçok yazara yapılan tehditler ve yapılan çalışmalar sonucu eylemlerin engellenmesi…
Sabahat Tuncel, Osman Baydemir’e yapılacak suikastların engellenmesi…
“Daha hatırlamadığım yapılan istihbari çalışmalarla engellenen olaylar.”
Unutmayalım ki asıl paralel yapı “komutanların selam verdiği sivil şahısları” bünyesinde bulunduran Ergenekon’du. (Durmuş Ali Özoğlu’na selam veren komutan)
Ergenekon Terör yapılanmasını ortaya çıkarmaya çalışan bu ekip şu an içeride ve bize o dönem bu tür faaliyetleri engellemeye dönük yaptığımız çalışmaları “suçlayarak” soruyorlar.
İnsan düşünmeden edemiyor. Acaba toplumun bir kesimini (muhafazakâr) boğup, yaşam hakkı tanımayan, seçilmiş hükümeti devirmek için eylemlere girişen ‘Ergenekon Ahtapotu’, kendini kuyruğundan yakalamış bu vatan evlatlarından kurtulmak için “muhafazakâr postu” mu giydi?
Devletin tüm imkânlarını sunarak, yolsuzluk çukuruna çekerek iktidarın, ellerini, ayaklarını mı bağladı?
Bu vatan evlatları milletin sigortasıydı. Ahtapot, tasfiye ederek emellerine ulaşacağını sanıyor.
Bilinmelidir ki:Biz bu yapıyı iyi tanıyoruz ve Rabbim tekrar nasip ederse “bu ülke üzerinde hangi oyun onanırsa oynansın” bozmaya kararlıyız."
(29 Eylül 2014, 19:27)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: