28 Şubat sürecinde hükümeti devirmeye teşebbüs ettikleri iddiasıyla 103 kişi hakkında açılan davaya devam edildi. Duruşmada o dönemde Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in başdanışmanlığını yapan, AK Parti İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık'ın tanık olarak ifadesi alındı. Tansu Çiller ise önceki duruşmalarda olduğu gibi bu duruşmaya da mazeret bildirerek katılmadı. Yarınki 83. duruşmada eski Jandarma Genel Komutanı Fikri Özden Boztepe'nin tanık sıfatı ile ifadesi alınacak.
19.04.2016 18:55 28 Şubat sürecinde, hükümeti devirmeye teşebbüs ettikleri iddiasıyla 103 kişi hakkında açılan davanın 82. duruşması sona erdi. Duruşmaya yarın eski Jandarma Genel Komutanı Fikri Özden Boztepe'nin tanık sıfatı ile ifadesinin alınmasıyla devam edilecek.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın bugünkü duruşmasında Çevik Bir ve Çetin Doğan başta olmak üzere çok sayıda sanık ve izleyici katıldı.
Duruşmada, o dönemde Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in başdanışmanlığını yapan, AK Parti İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık'ın tanık olarak ifadesi alındı.
Sanık ve müşteki avukatların soruların ardından mahkeme başkanı Fevzi Şingar duruşmaya yarın saat 09.30'da devam edileceğini söyledi. Dönemin ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın Perşembe öğleden sonra tanık olarak ifade vereceğini söyleyen Şingar, yarın duruşmaya eski Jandarma Genel Komutanı Fikri Özden Boztepe'nin tanık sıfatı ile ifadesinin alınması ile devam edileceğini kaydetti. Şingar ayrıca, Kara Kuvvetleri eski Komutanı ve Genelkurmay eski Başkamı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun İstanbul'dan SEGBİS yolu ile ifade vermek istediği bilgisini verdi.
ÇİLLER YİNE KATILMADI
Öte yandan tanık olarak ifade vermesi için çağrılan dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller yurt dışına çıkacağı gerekçesi ile duruşmaya katılamayacağını bildirdi. Çiller tanık olarak çağrıldığı halde şu ana kadar çok sayıdaki duruşmaya mazeret bildirerek katılmadı.
82. DURUŞMA DETAYLARI
20.04.2016 20:12 28 Şubat sürecinin darbeci paşaları geçmişte olduğu gibi yine tehdide başvurdu. Dün Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden 28 Şubat Davası'nın duruşmasına katılan sanık emekli Tuğgeneral Abdullah Kılıçarslan, müşteki tarafın bayan avukatını tehdit etti. Tanık sıfatıyla duruşmaya katılan dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’in danışmanı AK Parti İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık’ın tarihi sözleri darbeci paşaları rahatsız etti.
Tansu Çiller'in 28 Şubat sürecindeki danışmanı AK Parti İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık'ın tanık sıfatıyla ifade verdiği sırada sanıklardan ve müdafi avukatlarından sürekli müdahale geldi. Bayan müşteki avukatın uyarısından rahatsız olan Tuğgeneral Abdullah Kılıçarslan önce 'terbiyesiz' hakaretinde sonra ise el işaretiyle tehditte bulundu. Tehdidin ardından dışarı çıkmaya çalışan ve bu sırada yine müşteki avukatlara yönelik, "Haydi dışarı gel, hesaplaşalım" sözlerini sarfetti.
DARBECİ PAŞALAR GAZETECİYİ DARPETMEK İSTEDİ
5. Ağır Ceza Mahkemesi başkanının verdiği arada aralarında Çevik Bir'in de bulunduğu grupla hareket ettiği sırada bir gazetecinin Tuğgeneral Abdullah Kılıçarslan'a yanaşarak, "Mahkeme salonunda müşteki avukatlarını tehdit etmenizin nedeni nedir?" sorusu üzerine Çevik Bir'in koruması olduğu iddia edilen kişiyle birlikte Abdullah Kılıçarslan'ın soru soran gazetecinin üzerine yürüdükleri ve kamerasının elinden alınarak darpedilmek istediler.
HÜSEYİN KOCABIYIK'IN İFADELERİ
28 Şubat Davası'nda "tanık" olarak dinlenen, dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in danışmanı, AK Parti İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık, "28 Şubat" döneminde Türkiye'deki 100 liranın 86 lirasının faize gittiğini, o günkü büyük şirketlerin gelirlerinin yüzde 95'inin faizden oluştuğunu belirtti.
"KOÇ HOLDİNG KARŞI ÇIKIYORDU"
Hüseyin Kocabıyık, "Gümrük Birliği'ne karşı çıkan holdingin" hangi holding olduğu yönündeki soru üzerine, "Önemli bir meseledir, bana her soruyu sorabilirsiniz. Ben de açık yüreklilikle herhangi bir zihni kısıtlamaya gitmeden cevap verebilirim. En başta Koç Holding ve onun etrafında kümelenmiş birtakım sermaye çevreleri bunu istemiyorlardı" dedi.
"ÇEVİK BİR ÇİLLER'DEN ZAM İSTEDİ"
Kocabıyık ifadesinde, sanıklardan Genelkurmay eski 2'nci Başkanı Çevik Bir'in Çiller'i telefonla arayıp, "Askerlerin de maaşlarına zam yapın, yoksa bildiri yayımlarız" dediğini ileri sürdü. Çevik Bir bu iddiaları reddetti.
"DOĞAN MEDYASI, HÜKÜMETİ BİLİNÇLİ SIKIŞTIRIYORDU"
Kocabıyık, "hükümet yoluna devam ederken, özellikle Aydın Doğan medyasının, bilinçli olarak sıkıştırmaya başladığını" bildirdi. O günlerde herkesin, "ışıkların yanıp yapmadığına bakmak için" Genelkurmay Başkanlığı'nın önünden geçtiğine işaret eden Kocabıyık, "Böyle bir algı oluşturulmuştu. Silahlı kuvvetlerin önüne laiklik, irtica vesaire ile örülü bir projeksiyon koymuşlardı. Ama askerlerimizden o gün, bu işe bulaşanlar, bilsinler ki açık şekilde kullanıldılar" dedi.
DARBENİN BEDELİ
28 Şubat'ın Türkiye'ye verdiği ekonomik zararlarına da değinen Hüseyin Kocabıyık, "Bu darbenin 291 milyar bedeli olmuştur" dedi.
"DÜZGÜN KONUŞ HADDİNİ AŞMA!"
Kocabıyık, 28 Şubat darbesini yapanların Türk milletine iki bakımdan büyük kötülük ettiklerini dile getirerek, "Terör örgütü o günlerde yine vardı fakat o dönemlerde terör örgütü asla bir taban tutamadı, orada. Partileri vardı, oy oranı da yüzde 3 buçuğu geçemiyordu. Siyasi Kürtçülük, etnik siyaset orada taban bulamıyordu" değerlendirmesinde bulundu. Sözlerinin devamında bunun "nedenini" açıklarken, "Sayın generallerin kafaları karışabilir, sosyolojiyi falan pek sevmezler ama..." diyen Kocabıyık'a, bazı sanık ve avukatları, "Haddini aşma, düzgün konuş, şov yapma" ifadeleriyle tepki gösterdi.
"RP KAPATILINCA PKK ORAYA CUK DİYE OTURDU!"
Beyanına devam eden Kocabıyık, 28 Şubat öncesinde RP'nin Van, Ağrı, Diyarbakır, Muş gibi illerde belediye başkanları olduğunu ve siyasi Kürtçülüğün gelişemediğine dikkati çekerek, "28 Şubat RP'yi tasfiye etti, siyasi alan boşaldı, PKK o arazinin üstüne cuk diye oturdu. RP'ye hayatımda bir gün oy vermiş biri değilim, yakınlık da duymadım. RP'nin tasfiyesi, bugün önümüze bir büyük tehdit olarak çıkan siyasi Kürtçülüğün bir numaralı nedenidir" şeklinde konuştu.
ÇİLLER YİNE GELMEDİ
Öte yandan; tanık olarak ifadeye çağrılan eski Başbakan Çiller, yurt dışına çıkacağından duruşmaya katılamayacağını bildirdi.
83. DURUŞMA GÖRÜLDÜ
28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın yargılandığı davanın 83'üncü duruşması da görüldü. Duruşmada, yarın eski Başbakan Mesut Yılmaz ile 28 Şubat döneminde DYP'den istifa eden eski TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın tanık olarak dinlenmeleri bekleniyor.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın öğleden sonraki bölümünde, önce eski DYP Milletvekili Mehmet Korkmaz'ın tanık olarak beyanı alındı.
Mahkeme Başkanı Fevzi Şıngar'ın, 28 Şubat döneminde partisinden istifası için baskı veya tehdit görüp görmediğini sorduğu Korkmaz, "18 Şubat 1997'de parti içi sürtüşmeden dolayı istifa ettim. Herhangi bir kurum ya da kuruluştan baskı, cebir şiddet görmedim. İstifa kişisel kararımdı." dedi.
Korkmaz'ın beyanının ardından, dava delilleri arasında bulunan 5 numaralı CD ile ilgili bilirkişi heyeti raporu değerlendirildi.
Müdahil avukatlarından Muhammet Emin Aslan, bilirkişilerin, "genel bütünlüğünün şüpheli, içindeki iki dokümanın bütünlüklerinin bozulmuş olduğu, adli bilişim açısından güvenilir olmadığından delil niteliğinin bulunmadığı" yönünde verdikleri raporu kabul etmediklerini belirtti.
Çevik Bir'in de arasında bulunduğu bazı sanıkların avukatı Ümit Kara, kişisel bilgisayarı ve projeksiyon eşliğinde yaptığı sunumda, çeşitli programları kullanarak, mahkemenin geçen yıla ait bir celsesinin tutanağının oluşturulma tarihini değiştirdi.
Kara, CD 5'in Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki arama ve el koyma hükümlerine göre elde edilmediğini ileri sürerek, "Bize göre delil değeri taşımıyor. CD'nin manipülasyon ürünü olduğu açık. Dosyadan çıkarılmasını istiyoruz." diye konuştu.
Sanıklardan Çetin Doğan'ın avukatı Hüseyin Ersöz, "CD'nin, yüzde yüz cemaat tarafından yapıldığını" iddia etti. Ersöz, "Hukuk tarihine kara bir dönem olarak geçecek dijital terör dönemi var. İddianameyi hazırlayan savcıların, soruşturmada görev alan polislerin ne olduğu açık. Bunlar şaibeli dokümanlar." ifadelerini kullandı.
Avukatlar Kara ve Ersöz, CD 5'i İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına teslim eden ve davanın da müştekileri arasında bulunan Tamer Tatar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Sanık avukatlarından Ali Fahir Kayacan, "Kumpas davalarının hepsinin isimsiz ihbarlarla başlayıp, CD ile devam ettiklerini" kaydetti.
Sanıklardan Çetin Doğan da CD'nin bazı art niyetli kişilerce yapıldığını öne sürdü.
Doğan, duruşmalarda bazı müştekilerin o dönemde, "türbanla kimi yerlere giremedikleri" şeklinde beyanda bulunduklarını ifade ederek, "İddianamede, türbanla ilgili bir yasaklamadan bahsedilmemektedir." dedi.
"Yaşadıklarımı anlatmak istiyorum"
Müdahil avukatlarından Necip Kibar da söz aldı. Kibar, şöyle konuştu:
"Benim müvekkillerimin hiçbiri türbanlı değildir, tesettürün bir türü olan başörtülüdür. 28 Şubat süreci yaşanmış, üzerimizden balyoz geçmiştir. O dönemde kızım Zeytinburnu İmam Hatip'i terk etti. 9 yıl benim yanımda çalıştı. Şu anda liseyi dışarıdan bitiriyor. İnşallah üniversiteyi de bitirecek. Hiç kimse bize hukuk dersi vermesin."
Müdahil avukatlarından Hüsnü Tuna bilirkişilerin, CD'de sahtecilik yapıldığı yönlü iddiasını kabul etmediklerini söylerken, Muhammet Emin Özkan, bilirkişilerin huzura çağrılmasını istedi.
Müdahillerden Reşat Fidan, "Yaşadıklarımı anlatmak istiyorum" diyerek, söz aldı. O dönemde TSK'da görev yaptığını belirten Fidan, "Kara Kuvvetleri Komutanlığında, eşi başörtülü olanları sakıncalı gördüler, izlemeye aldılar. 'Eşinin başını açmayanları Silahlı Kuvvetlerden atacağız.' diye tehdit ettiler. Beni de ayırdılar. Şahsi dosyamda, disiplinli olduğum belirtiliyordu. Amirlerim, 'Bu personelin TSK'da kalması uygundur.' dedi. Ama, 1998'de ilişiğim kesildi" şeklindeki değerlendirmelerini paylaştı.
Tekrar konuşan Çetin Doğan ise "Batı Çalışma Grubu'nun görevi kapsamında başörtüsü, türban yok. Biz, siyasi İslam'a geçit vermemek için, meydana gelen olayların bilgi ve belgelerini yasal platformlarda ilgililere bildirdik. Herhangi bir makama emir verdiğimizi göstersinler, her şeyi kabul edeceğim. Görülüyor ki bu dava da bir kumpas." diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Fevzi Şıngar, "Yarın sabah Köksal Toptan'ı, öğleden sonra Mesut Yılmaz'ı dinleyeceğiz." diyerek, duruşmayı erteledi.
MESUT YILMAZ 'DARBE YOK' DEDİ, ERBAKAN'I SUÇLADI
22.04. 2016 18:45 28 Şubat 'post-modern' darbesine ilişkin 103 sanığın, 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren devirmeye iştirak' suçundan yargılandığı davanın 84'üncü duruşması 21 Nisan'da görüldü. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz 'tanık' sıfatıyla ifade verdi. Mahkeme başkanının, “Refah-Yol Hükümeti'nin düşmesinde herhangi bir baskı, tehdit var mıydı?” sorusu üzerine Yılmaz, “54'üncü Hükümet'in başkanı (Necmettin Erbakan) istifası üzerine Cumhurbaşkanı (Süleyman Demirel) hükümeti kurma görevini bana verdi. Azınlık hükümeti kurdum. Benim dönemimde herhangi bir şekilde benim üzerimde şu ya da bu yönde bir baskı sözkonusu değildi. Genel bir rahatsızlık olduğu genel bir reaksiyon olduğu herkesin malumuydu” dedi.
Ordu içerisinde kurulan yasadışı Batı Çalışma Grubu'ndan (BÇG) haberdar olup olmadığının sorulması üzerine ise Yılmaz, BÇG'nin kendi hükümetleri kurulmadan önce de kamuoyunun bilgisi dahilinde olduğunu kaydederek, dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve Çevik Bir'le yaptığı görüşmede BÇG'nin lağvedilmesini istediğini ileri sürdü. Kendisi başbakanlığa geldikten 2 ay sonra MGK'nın tavsiye kararı uyarınca BÇG'nin lağvedildiğini söyleyen Yılmaz'a müşteki avukatları tepki gösterdi. Avukatlar, Yılmaz döneminde hazırlanmış “BÇG'nin dikkatine” yazılı belgeleri gösterdi.
TOPU YÖK'E ATTI
28 Şubat'ın cuntacı generallerinden Çetin Doğan'ın, başörtüsü yasağı ile ilgili soru sorduğu Yılmaz, topu YÖK'e attı. “28 Şubat'la başörtüsü arasında hiçbir bağlantı yok. Maalesef bu konu YÖK'ün kararıyla uygulandı” diyen Yılmaz, Genelkurmay'dan ya da başka bir çevreden başörtüsü yasağıyla ilgili bir telkin olmadığını savundu.
DARBECİLERİ SAVUNDU
“Refah-Yol Hükümeti'nin görevi terk etmesi için bir yapılanmaya gidildiği, bizimle de birlikte hareket edildiği, benim bu yapılanmanın uzantısı olarak başbakanlığa getirildiğim ifade ediliyor” diyen Yılmaz, “Bu iddiaların hepsi hayal mahsulüdür. Herhangi bir telkin yapılmadı. 'Refah ile koalisyon görüşmelerini Genelkurmay engelledi' iddiası da doğru değil” dedi. Refah-Yol'u cuntanın devirmesi sonrası başbakanlık koltuğuna oturan Yılmaz, mahkemede 28 Şubat'çı komutanları aradan geçen 19 yıl sonra bile canhıraş şekilde savundu. O dönem başörtüsü yasağı konusunda generallerden farklı düşündüğünü iddia eden Yılmaz, “Sert diyaloglarımız oldu. Ama bütün bunları bir yana koyarak, hiçbir Genelkurmay Başkanı komutanımızın hükümeti devirmek için bir cunta kurma, veya siyasete yön vermek bir niyetine tanık olmadım” açıklaması yaptı.
HEDEFİ ERBAKAN OLDU
Akademisyenlerin Genelkurmay'a çağrılmasını 'anlayabileceğini' ancak hakimlere de komutanlarca brifing verilmesinin yanlış olduğunu söyleyen Yılmaz, 28 Şubat'çı paşaları hiçbir zaman anti-demokratik eğilim içinde görmediğini ileri sürdü. Darbecileri eleştirmekten imtina eden Yılmaz, merhum Başbakan Necmettin Erbakan'ı hedef alarak, onun 'kanlı mı kansız mı' sözleriyle ilgili şunları söyledi: “Bence burada yargılanması gereken işte bu anlayıştır. Ordunun rahatsızlığını ortaya koyması normaldir!”
“FETHULLAH GÜLEN'LE DE DEFALARCA GÖRÜŞTÜM”
Mahkemede mağdur müşteki avukatı Hüsnü Tuna ise 8 yıllık kesintisiz eğitim karşıtı eylemleri durdurmak için Fetullah Gülen'le görüşüp görüşmediğini sordu. Mahkeme Başkanı Fevzi Şıngar sorunun davayla ilgisi olmadığını, cevap vermeyebileceğini hatırlattı. Ancak Yılmaz, "Cevap vermesem yanlış yorumlanır" diyerek şunu söyledi: "Ben siyasetçiyim, herkesle görüşürüm. Fetullah Gülen'le de defalarca görüştüm. Hiç de etkilenmedim."
“ASIL MAĞDURLAR ONLARDIR”
Avukat Zeynep Şen Sayınlar, Mesut Yılmaz’a, “Önceki iki başbakanlığınız dönemindeki anlayışınızın aksine 28 Şubat sonrası döneminizde neden başörtülülerle şiddetli mücadele edildi? Başörtülü memur, öğretmenler neden atıldı?" sorularını yöneltti. Mesut Yılmaz şöyle tepki gösterdi:
“Başörtülü memur alınamazdı ki atılsın. Bir de eğer bir mağduriyet yarışına girersek peruk takmak zorunda kalan veya derse giremeyen öğrenciler tamam ama siz de kabul edin ki bugün iflas eden bir dava yüzünden 4-5 yıl hapis yatan insanlar var. Asıl mağdurlar onlardır.”
Mesut Yılmaz'ın ifadesi öncesinde duruşmada ifadesi alınan eski milletvekili Köksal Toptan, istifa etmesinde herhangi bir baskı olmadığını söyledi. Toptan, o dönemde yaşanan bazı olayların doğru olmadığını aktardı.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın 84. duruşmasında o dönemde Doğru Yol Partisi’nden milletvekili seçilip partisinden istifa eden Köksal Toptan’ın beyanı alındı. O tarihte parti içerisinde yönetimle anlaşmazlıklar olduğunu belirten Köksal Toptan, “Genel Başkan hakkındaki yolsuzluk iddialarından kurtulmadan hükümetin kurulmasını doğru bulmuyorduk. Biz güvenoyu vermedik. Bizim üzerimizde telkin baskı, hiç olmamıştı” dedi.
“NE ZAMAN DARBE OLACAK DİYE BEKLİYORDUK”
Toptan şöyle devam etti: “O süreci yaşadım. DYP üzerinde yoğunlaşmış bir hava vardı. Belki baskıydı bilemem ama burada sivil arkadaşlarımızın yarattığı bir hava izlenimi vardı bizde. Sonra DYP’ye geri döndüm. O döneme dair somut olarak söyleyeceğim bir şey yok.”
Toptan’ın beyanlarının ardından sanık ve müşteki avukatlarının sorularına geçildi. Müşteki avukatları Hüsnü Tuna tarafında dava kapsamında tanık olarak ifade veren dönemin İçişleri Bakanı’nın ‘Ne zaman darbe olacak diye bekliyorduk’ sözleri hatırlatıldı. Tuna, Toptan’a ‘Siz de böyle şeyler hissettiniz mi?” sorusunu yöneltti. Toptan soruya ‘hayır’ cevabını verdi.
“DEMOKRASİ İÇİN ÇOK KÖTÜ BİR GÖRÜNTÜYDÜ”
“Sincan’da tankların yürütülmesi ile ne hissettiniz?” sorusuna ise Toptan, “Türkiye’ye demokrasisi için çok kötü bir görüntüydü.” şeklinde cevap verdi. “Yargı mensuplarına verilen brifingler ile ilgili o dönemdeki hava nasıldı?” sorusuna ise Toptan, “Eşim Yargıtay’da tetkik hakimiydi. O toplantılara gitmeydi. Hoş değildi o görüntüler.” cevabını verdi.
Müşteki avukatlarında Emrullah Beytar’ın “Sivil siyasete müdahale olacağına dair bir beklenti var mıydı?” sorusuna ise Toptan, “Hayır, yoktu” şeklinde cevap verdi.
Mağdur Müşteki avukatlarından Necip Kibar da Tansu Çiller’in dinlenmesi talebinde ısrarcı olduklarını belirtirken "FETÖ ve Darbecilerin darbe kardeşliği yaptığını öne sürerek suçluların yanına suçsuzların katılarak birilerinin kurtarıldığını" söyledi. Bunun Ergenekon ve Balyoz’un yanı sıra 28 Şubat için de geçerli olduğunu belirten Kibar, "Ergenekon sanıklarının tamamı beraat ederse yaşasın faili meçhullar demek gerekecek. Balyoz’da da suçluların beraat ettirildiğini kanaatindeyim" ifadelerini kullandı.
Taleplerin alınmasından sonra Cumhuriyet savcısı görüşünü bildirdi. Davanın tüm boyutuyla ilgili görüşlerini 27 Haziran 2014 6 kasım 2014 ve sonraki duruşmalarda bildirdiğini hükme esas delillerin toplandığı yönündeki düşüncesinde değişiklik olmadığını vurguladı. Savcının görüşünden sonra mahkeme başkanı Fevzi Şıngar karar için saat 19’a kadar ara verdi.
Mahkeme aradan sonra sanık ve avukatlarının taleplerini aldı. Av. Erol aras, Ali Fahir Kayacan ve Aykanat Kaçmaz Yargıtay'ın İlker Başbuğ'la ilgili kararını hatırlatarak, 1 nolu sanığının Genelkurmay Eski Başkanı ismail Hakkı Karadayı'nın olduğu bu davada görevsizlik kararı verilip, dosyanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesini istedi. Sanık ve avukatlar 1,5 yıldır gelmeyen Çiller'in söyleyeceği bir şey olmadığını, onu bekleme gerekçesiyle davanın uzatılmaması için Çiller'in dinlenilmesi talebinden vazgeçtiklerini de bildirdi.
ARA KARAR AÇIKLANDI
Daha sonra mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Kararda Tansu Çiller'in ve İlnur Çevik'in tanık olarak dinlenmesine ilişkin çağrı çıkarılmasına, 5'nolu CD'ye ilişkin 'delil niteliği yoktur' kararının ardından CD'nin dosyadan çıkarılması talebinin esas kararla birlikte karar verileceğine hükmedildi.
Ayrıca ara kararda BÇG'den sonra kurulan Başbakanlık Takip Kurulu'nun bütün toplantı tutanaklarının Başbakanlık'tan istenmesine ve Mesut yılmaz hükümeti döneminde BÇG'nin kaldırılmasının kararlaştırıldığı MGK'nın tutanaklarının istenmesine hükmedildi. MİT ve Emniyetin 1996-97 yıllarında Genelkurmaya gönderdiği ilticaya ilişkin istihbarat bültenlerinin istenmesine Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Salim Dervişoğlu'nun tanık olarak ifadelerinin SEBGİS sistemiyle alınmasına da karar verildi.
YARGITAY'IN ERGENEKON'U BOZMA GEREKÇESİ İNCELENECEK
Yargıtay'ın Ergenekon davasını bozma gerekçesinde, İlker Başbuğ hakkında 'Anayasa Mahkemesi yetkilidir' şeklindeki kararının ise istenip ondan sonra 28 Şubat davasına bakan mevcut mahkemenin bu davaya bakmaya görevli olup olmadığı konusunda karar verilmesi gerektiğine de hükmedildi.
Bir sonraki duruşma da 18-19 Temmuz 2016 tarihlerine ertelendi.
MESUT YILMAZ: 28 ŞUBAT DAVASI ÇÖKMÜŞTÜR
Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, 28 Şubat Davası'nda "tanık" olarak ifade verdiği Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nden ayrıldıktan sonra adliye önünde bir gazetecinin, "Mahkemede Sayın Erbakan'ın 'Kanlı mı kansız mı?' sözüne atıf yaptınız" sözü üzerine, "Gerginliği yaratan nedenleri sayarken onu da zikrettim. Bana göre o önemli bir kilometre taşıdır, tepe noktasıdır. Toplumda o dönemde yaşanan huzursuzluklarda zamanın hükümetinin önemli bir payı olduğunu söyledim." diye konuştu. Bu açıklamanın iç savaş beyanı olarak algılandığını söyleyen Yılmaz, "İç savaş tehdidi olarak algılanabileceğini söyledim. Bir başbakan tarafından söylendiği için de orduda büyük bir huzursuzluk yarattığını söyledim." dedi.
"Hükümete hiçbir baskı yapılmadı"
O dönemde sivil hükümete bir müdahale olacağını hiçbir zaman düşünmediğini belirten Mesut Yılmaz, "Hükümete hiçbir baskı yapılmadı. O yazılanlar, çizilenler hepsi yalan dolandı. Ne bizim hükümet kurmamızda ne de hükümetten ayrılmamızda bize en ufak bir telkin bile gelmemiştir. Herkes dileğini söyleyebilir ama müeyyidesi olan bir baskı anlamında hiçbir şekilde telkin gelmedi" değerlendirmesinde bulundu.
"Dava, bana göre çökmüş bir davadır" ifadesini kullanan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Son kasetin sahte olduğu da ortaya çıktıktan sonra herhalde kısa zamanda sonuçlanacak. Ama Ergenekon davası gibi olacak, olan mazlum insanlara olacak, bugüne kadar eziyet çekmişler. Gerçi bu davada tutuklu yok ama bu davalara gidip gelmek bile başlı başına bir zulümdür. Böyle bir davada tanık olduğum için hicap duydum. Oradaki komutanların hepsi devlete hizmet etmiş insanlardı. Düzmece belgelerle, CD'lerle uzun zaman tutuklu kalmaları, devlet adına ayıptır."
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap
Paralel yapı-28 Şubat süreci manşetlerimiz
(19 Nisan 2016, 18:55), son güncel.: (22 Nisan 2016, 18:45)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap
28 Şubat'a Balyoz etkisi
28 Şubat davasında önceki mahkeme heyetleri ile ilgili tartışmalar
Gülen'e 28 Şubat suç duyurusu
28 Şubat davası Doğan Medya'ya uzandı
Paralel yapı-28 Şubat süreci manşetlerimiz