İptal edilen 10 Temmuz 2010'daki Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) sorularının sızdırılmasına ilişkin, 230 kişi hakkında 'Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olmak, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede ssahtecilik' suçlarından açılan davaya sanık savunmalarının alınmasıyla devam edildi. Öte yandan devam eden soruşturmada davayı etkileyecek önemli bir delil ele geçirildi. 1350 şüphelinin, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının haberleştiği ByLock programını kullandığı belirlendi.
30.10.2016 07:50 İptal edilen 10 Temmuz 2010'daki Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) sorularının sızdırılmasına ilişkin, 230 kişi hakkında 'Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olmak, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik' suçlarından açılan ilk davaya devam edildi.
24.10.2016 TARİHLİ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya bazı sanıklar ve avukatları ile şikayetçi kurumların avukatları katıldı.
SANIK BAKİ SAÇI'NIN SAVUNMASI
Davanın en önemli sanığı olarak değerlendirilen ve KPSS davasının açılmasına yol açan Baki Saçı, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yaptı.
"Önceki ifadelerini tekrarladığını" bildiren Saçı, mahkeme heyetinin soruları üzerine, bilgisayarından alınan imajlarda, sınav sorularının bulunduğunu kabul etti ve şunları söyledi:
"Daha önce ifade ettiğim gibi soruları, ortaokul ve liseden sınıf arkadaşım Berat Koşucu, 'hediye göndereceğim' diyerek yollamıştı. O an, 'soruların çıkıp çıkmayacağını bilmiyorum. Açsam, belki deneme olur ama sınavda çıkarsa kul hakkıdır' diye düşündüm. Bu sorulara hiçbir şekilde bakmadım. Berat soruları nereden temin etmiş, tam bilmiyorum. Çalıştığı kurumlardan olabilir. Bunu daha önce savcıya da ifade ettim. Berat bu olaydan bir hafta sonra memlekete gelmişti. Bana, 'sorulara baktın mı, kullandın mı' dedi. 'Kullanmadım' dedim. Nereden temin ettiğini sormadım. Tasvip etmediğim bir şey olduğu için konuyu kapatmak istedim."
Saçı, iptal edilenden bir önce girdiği sınavda atanmayı 0.1 puanla kaçırdığını anlatarak, "6 yıldır davanın açılmasını ve karara çıkmasını hep bekledim. Sanki soruları ben çalmış, dağıtmış, onlarla menfaat elde etmişim gibi gazetelerde boy boy resmim, boy boy ifadelerim çıktı. Berat keşke firarda olmasaydı da açıklasaydı" diye konuştu.
Mahkeme heyetinin sorusu üzerine, Isparta'da soruları gören bir kişinin durumu Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk'a ulaştırdığını, onun da basına ismini verdiğini aktaran Saçı, "Ona ismimi kimin, niye verdiğini bilmiyoruz" dedi.
"2008'de bu yapıdan ayrıldım"
Başka soru üzerine Saçı, çiftçi çocuğu olduğunu, 2008'e kadar FETÖ evlerinde kaldığını, 2008'de bu yapıdan ayrıldığını kaydederek, şunları söyledi:
"2008'de yurtta çalışmam için teklifte bulundular, ben öğretmen olmak istediğimi söyledim. İlkokuldayken veli toplantısında öğretmen benim çamurlu ayakkabılarla sınıfa girdiğimi, koyun kokusu getirdiğimi falan söylüyor, ailem bundan rencide oluyor. Bir kuzuyu sevmek, çamurlu yolda yürümek, çiftçi çocuğu olmak bizim suçumuz değil. O yüzden ben, 'köy çocuklarının ışığı olacağım' dedim, sınıf öğretmeni oldum. 'Özel okulda çalışır mısın' dediler, istemedim. Çünkü özel okulda parası olanlar okur. 'Bir yıl vefa göster. Bizim evimizde kaldın' dediler. Ben de 'madem vefa istiyorsunuz, bir yıl çalışırım ama çiftçi babama yazın yardıma giderim' dedim. Yurda çalışmaya gittiğimde 'sen yazın anneni babanı tercih ettin, biz seni burada istemiyoruz, başka yere göndereceğiz' dediler. Ben de annemin, babamın en önemli varlıklarım olduğunu söyledim, 2008'de ayrıldım, bir daha da irtibata geçmedim. Berat Koşucu da örgütten değil, sınıf arkadaşlığından tanıyorum."
"Dönemin savcısı bunu hep savsakladı"
Saçı'nın avukatı Mustafa Derin de duruşmada herkesin "pirüpak" gibi göründüğünü ancak bir "organizasyon" olduğunu ifade etti. Adil bir yargılama için 2010'dan beri uğraştıklarını kaydeden Derin, şöyle devam etti:
"2010'da savcıya 'Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneğine gidilsin' dedik. Fakat o dönemin savcısı bunu hep savsakladı, hep erteledi. Bizim dosyayla ilgilenmemizi, delil almamızı, tavır almamızı engelledi.
'ÖSYM'ye operasyon yapılsın' diye dilekçe verdik. 'Bu sınav kitapçıklarının üzerinde işlem olmalı, işlemsiz kitapçıklar mevcut olabilir' dedik. 3 bin 227 kitapçıkta hiçbir işaret yoktu. Süper zeka olan arkadaşlar, matematik, genel kültür sorularını işlemsiz yapmıştı. Bu kitapçıklar dosyaya alındıktan sonra, maalesef, teker teker, yıllar geçtikte yok edildi. Sayısı en son 280'e düştü. Dedik ki 'bu iş müvekkile yıkılmak isteniyor. Bu bir organizasyon işi'. Bu örgütün soru çaldığını, hırsızlık yaptığını, organizasyon içinde olduğunu belirttik. Hem müvekkilim hem ben bunun ceremesini de çektik. 3 gün Fuat Avni şahsımı yazdı. Madem herkes ayrı, hiçbir kimse birbirini tanımıyor, o zaman Fuat Avni bizi niye yazdı? O dönemki gazeteler bunu niye yazdı? Müvekkilime sorular gelmiş. Ama sadece Baki Saçı'ya gelmiş değil ki, bir organizasyonla yıllarca yayılmış. 6 yıldır bu dosyanın peşindeyiz. Deliller karartılmaya, dosya bizden gizlenmeye çalışıldı. İnşallah adalet ortaya çıkar. Burada bir organizasyon olduğu kanaatindeyiz. Müvekkilim, adalete yardımcı olduğundan gerekli maddelerden yararlanmasını talep ediyoruz."
-Soruşturma Baki Saçı ile başladı-
Toplam 230 sanığın yargılandığı davanın iddianamesinde, soruşturmanın 10 Temmuz 2010 tarihli KPSS Eğitim Bilimleri, Genel Kültür ve Genel Yetenek alanlarında gerçekleştirilen 3 sınav öncesinde soruların Fetullah Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Ankara Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneğinde görevli ofis elemanı Berat Koşucu tarafından Yalvaç'ta kuyumculuk yapan Süleyman Mustafa İnanıcı aracılığıyla, yine o dönem Yalvaç'ta ikamet eden sanık Baki Saçı'ya e-postayla gönderildiğine dair deliller üzerine başlatıldığı anlatılıyor.
Sanıklar "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme ile zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından yargılanıyor.
Ankara'da soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı Şadan Sakınan, HSKY tarafından geçen Ağustos'ta meslekten ihraç edilmişti.
SANIK YUSUF RODOPLU'NUN SAVUNMASI
İddianamede, örgütün ÖSYM'den çıkardığı soruları 81 ildeki cemaat dershanelerine dağıtmakla suçlanan ve "Eğitim imamı" olduğu öne sürülen sanık Yusuf Rodoplu, emekli öğretmen olduğunu belirterek, "1978'de öğretmenliğe başladım, 10 yıl önce bıraktım. 8 sene enerji ve madencilik şirketinde çalıştım. KPSS için içeri alınınca, iş yerinden çıkışımız verildi. Benim KPSS ile alakam yok, bu sınava girmedim. 5-6 kişiyle telefon görüşmem nedeniyle suçlanıyorum" diye konuştu.
Kendisi aleyhine ifade veren polis memuruyla yüzleşmek istediğini bildiren Rodoplu, "Emniyet görevlisi olmasına rağmen, böyle bir şeyi biliyorsa, 5 sene niye beklemiş? Bu arkadaş iftira atıyor" iddiasında bulundu.
Sanıklardan Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği'nin o dönemki genel sekreteri olan ve firari durumda bulunan Mehmet Hanefi Sözen'i tanımadığını ifade eden Rodoplu, "Sözen'in 3-4 telefonu var deniliyor. Hangi telefondan, hangi gün beni aramış? Cevaplı arama mı, cevapsız arama mı? Ne konuşmuşuz? Yalan bir kafir sözüdür. Bu arkadaşı tanımıyorum. Ben bu arkadaşla yaptığım konuşmaların muhtevasını istiyorum" dedi.
Sanıklardan, o dönemde Fatih Üniversitesi'nde çalışan Abidin Pişgin ile irtibatı sorulan Rodoplu, şirkette çalışırken bir işçinin parmağının koptuğunu, tedavinin ardından diğer işçilerin de hastaneden indirimli yararlanabilmesi konusunda Pişgin ile görüştüğünü anlattı.
SANIK MUSTAFA YILMAZ'IN SAVUNMASI
Sanıklardan Mustafa Yılmaz, Abant İzzet Baysal Üniversitesi matematik öğretmenliği mezunu olduğunu ifade etti. Eğitim hayatında başarılı olduğunu anlatan Yılmaz, 2011'de aldığı KPSS puanıyla 2012'de öğretmen olarak atandığını, KPSS'nin dışında ALES'te de başarılı olduğunu, soruların sızdırılması nedeniyle iptal edilen sınavda 90 küsur, yerine yapılan sınavda 70 puan aldığını kaydetti.
Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: "Mart 2010'da, eşim 2 aylık hamileyken düşük yaşadık. İptal edilen sınav İstanbul'daydı. Eşim de o sırada yine 2 aylık hamileydi. O haldeyken biz, hiç bilmediğimiz, İstanbul'a hareket ettik. Eşimle benim okulumuzun aynı yerde olmayışı, kafamın sürekli eşimde oluşu, sınavın iptal edilip, belli zaman sonra tekrarlanması motivasyonumuzu bozmuştur. O haliyle bırakıp, sınava girmek psikolojimi bozdu. Düşük yapmamın sebebi, tamamen 'Eşimde ikinci düşük olur mu' düşüncesiydi. 100 üzerinden 70 puanın, bu kadar kötü hadiseden sonra başarı olduğunu düşünüyorum."
Yılmaz, eğitim hayatı boyunca on binlerce matematik sorusu çözdüğünü ve bu nedenle soruların bir kısmını kolayca yaptığını bildirdi.
SANIK MEHMET CAN YILDIZHAN'IN SAVUNMASI
Sanık Mehmet Can Yıldızhan da matematik öğretmeni olduğunu vurgulayarak, tekrar edilen sınavın yapıldığı gün rahatsızlandığı için sınavdan erken çıktığını, matematik öğretmeni olduğundan bazı soruları şıklardan yapmış olabileceğini ifade etti.
"Örgütle alakam söz konusu değil" diyen Yıldızhan, şüpheli kimselerle telefon görüşmesi yaptığına ilişkin HTS delili bulunmadığına dikkati çekti.
SANIK HACER KEKİL'İN SAVUNMASI
Sanık Hacer Kekil ise Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Edebiyat Bölümü mezunu olduğunu, öğretmenlikten ihraç edildiğini, geçtiğimiz günlerde de eşinin tutuklandığını anlattı.
Kekil, 2009'da KPSS'den 60 küsur not aldığını, 2010'da KPSS'de 80 puan aldığını ancak atanmasına yetmediğini anlattı. Sonraki yıl 90 puanın üzerine çıkarak, MEB'e öğretmen olarak atandığını kaydeden Kekil, kopya suçlamasının "ağır geldiğini" belirtti.
Kekil, eşinin 120 soruda 117 net yaptığının belirtilmesi üzerine, "Netlerini hatırlamıyorum. Ama o da 2011'de atandı." dedi.
SANIK ÜNZÜLE DEMİRKAN'IN SAVUNMASI
Sanık Ünzüle Demirkan, Gazi Üniversitesi biyoloji öğretmenliğini 3 buçuk yılda bitirdiğini, iptal edilen sınavla değil, 2011 KPSS'de aldığı puanla atandığını ifade etti.
İptal edilen sınava hazırlandığını anlatan Demirkan, "Eşim Bitlis'te öğretmendi. Sabah 07.00'de gidip akşam geliyordu. Kimseyi de tanımadığım için sürekli sınava çalıştım." diye konuştu.
O dönemde hamile olduğunu ve sınav öncesinde strese girdiğini ifade eden Demirkan, sınavdan önceki günlerde sezaryenle çocuğunu aldırdığını bildirdi.
Demirkan, "2010'da 87 puan aldım. Tekrarlanan sınavda Tatvan'daydık, çocuğuma odaklandım. 31 Ekim'de uçakla Ankara'ya geldim. Arkadaşım beni karşıladı. Zaten çok stresli, çok üzgündüm. Hatta bebeğim uyumadı. Ertesi gün 06.00 civarında kalktım, ondan da 77 puan aldım" diye konuştu.
Demirkan, eşinin 10 gün önce tutuklandığını kaydetti.
SANIK YASEMİN YILMAZ'IN SAVUNMASI
Sanık Yasemin Yılmaz da Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Matematik Bölümü'nden mezun olduğunu aktararak, savunmasını şöyle yaptı:
"Hiçbir örgüte üyeliğim söz konusu değil. Hukuka aykırı hiçbir eylemim olmadı. Sanıkları daha önce tanımadım. Emniyette, matematik sorularının tamamını nasıl yaptığım soruldu. Bu tür soruları çözmek üzere, eğitim aldım. İfademde sorulan para transferleri bankalar aracılığıyla yapıldı. Gizlilik içermemektedir. Bunların biri, daha önce çalıştığım kurumun, bana yaptığı fazla ödemeyle ilgilidir. Tekrarlanan sınava çocuğumun rahatsızlığı nedeniyle girmedim. İstanbul'daki sınava gidemedim. Bu suçlamalar nedeniyle, zor günler yaşıyorum. Şu anda ailemin yanına taşındım. 3 çocuğum var. Hepimiz bu durumdan etkilendik. Beraatıma karar verilmesini talep ediyorum."
SANIK GÜLER ALPAY'IN SAVUNMASI
Sanık Güler Alpay ise 19 Mayıs Üniversitesi Tarih Öğretmenliği Bölümü mezunu olduğunu, eğitim hayatının başarılı geçtiğini ifade etti.
KPSS'ye ilk kez 2010'da girdiğini bildiren Alpay, sınav kitapçığı üzerinde işlemleri yapmış olması gerektiğini bildirdi.
Tekrarlanan sınava katılamadığını anlatan Alpay, "Biletimizi almıştık ancak o gece kızım rahatsızlandı. Eşim de ben de İstanbul'da girecektik. İkimiz aynı anda çocuğu bırakamayacağı için eşim İstanbul'a gitti, ben sınava giremedim." dedi.
SANIK HÜSEYİN ALPAY'IN SAVUNMASI
Sanık Hüseyin Alpay da Uludağ Üniversitesi Edebiyat Bölümü mezunu olduğunu vurgulayarak, "Başkasının bize kul hakkını anlatmasına gerek yok. 2008 ve 2009'da fazla çalışamadığım için yüksek puan alamadım. 2010'da 89 puan aldım. 2011'de aldığım puanla, ertesi yıl öğretmen olarak atandım. Kopya çekmedim, soru da almadım. İsnat edilen suçların hiçbirini kabul etmiyorum. Kanunsuz eylemim yok. Hakkımla, çalışarak kazandım." diye konuştu.
SANIK ABİDİN PİŞGİN'İN SAVUNMASI
Sanık Abidin Pişgin ise daha önce Fatih Üniversitesi'nde halkla ilişkilerden sorumlu yönetici olduğunu, daha sonra üniversitenin Turgut Özal Üniversitesi'ne geçtiğini anlattı.
Ülkedeki gelişmeler üzerine üniversiteden ayrılmaya karar verdiğini ve 2015 sonu itibarıyla bunu gerçekleştirdiğini ifade eden Pişgin, "Ardahan Üniversitesi'ne geçtim. Son olaylardan sonra işsiz kaldım. Sorulan bütün görüşmelerim, Fatih Üniversitesi Hastanesi'ndeki işimle ilgilidir. O günlerde ortalama 100 telefon görüşmesi yapıyordum." dedi.
Sanıklardan Şerif Ali Tekalan ile o dönemde üniversitenin rektörü olması nedeniyle görüştüğünü belirten Pişgin, Cemil Koca'yı Samanyolu Kolejleri Genel Müdürü olduğu için tanıdığını vurgulayarak, "Kendisinin, ailesinin, öğrencilerin ve çalışanların sağlıkla ilgili konularda talepleri oluyordu, onunla ilgili görüşmüş olabiliriz. Haziran 2010'da Türkçe Olimpiyatları vardı. Samanyolu Koleji de bunun destekçisiydi. Olimpiyatlardaki öğrencilerin sağlık sorunları için de görüşmüş olabiliriz." ifadesini kullandı.
Pişgin, diğer sanıklar Muharrem Öztürk, Yusuf Rodoplu ve Süleyman Savat'ı da hastaneden sağlık hizmeti almaları dolayısıyla tanıdığını açıklayarak, şöyle devam etti:
"Sanıklarla ilişkim sağlıkla alakalıdır ve hizmet verilmesiyle ilgilidir. KPSS sorularının gayri meşru, gayri hukuki şekilde alınıp dağıtılması konusunda hiçbir ilgim yok. İmam hatip mezunu insanların bu yapıyla fikirsel anlamda örtüşmesi mümkün değil. Ben bu yapının yurtlarında, evlerinde kalmadım, dershanesinde, kolejinde okumadım. Sadece yasayla kurulmuş bir üniversitenin hastanesinde mesleğimle ilgili çalışmışım. Bu çalışma dolayısıyla örgüt üyesi ve yöneticisi olarak iddia ediliyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum."
SANIK FATMA TAŞKIRAN'IN SAVUNMASI
Sanıklardan Fatma Taşkıran savunmasında, üniversiteden mezun olduktan sonra dershanede öğretmen olarak çalışmaya başladığını söyledi. 2010 KPSS'ye iyi bir hazırlık döneminden sonra girdiğini aktaran Taşkıran, "Ben artık dershanelerde çalışmak istemiyordum. O yüzden varımı yoğumu bu sınav için harcadım. Sınavdan sonra da çalıştığım dershaneden ayrıldım." dedi.
İddianamedeki 2 soruyu çözümleme yapmadan işaretlediği iddialarının doğru olmadığını savunan Taşkıran, soru kitapçığının incelendiğinde gerçeğin anlaşılacağı iddiasında bulundu.
SANIK AYHAN KELEBEK'İN SAVUNMASI
Sanık Ayhan Kelebek de 2010'da yapılan KPSS'ye girmediğini belirterek, HTS kayıtlarından ötürü dosya kapsamında olduğunu savundu. Kelebek, "Milli Eğitim Vakfında çalışıyordum. HTS kayıtlarımın sebebi budur. Çalıştığım süre boyunca çok farklı kişilerle görüşmüşümdür." diyerek kopya iddialarıyla bir ilgisinin olmadığını ileri sürdü.
SANIK RAMAZAN SEYMAN'IN SAVUNMASI
Sanık Ramazan Seyman ise savunmasına, KPSS'ye art arda iki yıl girdiğini ve ilk sınavdan 91, ikinci sınavdan 94 puan aldığını söyleyerek başladı. Atamasının 2011'deki aldığı puanla yapıldığını belirten Seyman, kopya iddialarını reddedip, "2010'daki sınava benimle birlikte giren kardeşim 64 puan aldı. Soruları almış olsam kardeşime vermemem hayatın olağan akışına aykırıdır. Soruları önceden almadım, sınav esnasında da kopya çekmedim." ifadelerini kullandı.
SANIK MUAMMER KURT'UN SAVUNMASI
Sanıklardan fizik öğretmeni olan Muammer Kurt da 2010 KPSS'den 92, 2011 KPSS'den 96 puan aldığını aktararak, ilk sınavda kopya çeken birinin ertesi yıl bu puanı alamayacağını ileri sürdü. Kurt, Milli Eğitim Bakanlığına atanmadan önce çalıştığı 3 dershanenin halen eğitim hayatına devam ettiğini belirterek, ne FETÖ ile ne de kopya çekilmesiyle bir ilişkisinin bulunduğunu savundu.
SANIK HASAN OSMANOĞLU'NUN SAVUNMASI
Sanık Hasan Osmanoğlu ise bilirkişi mağduru olduğu iddiasında bulundu. 2009 ve 2012 yılları arasındaki sınavlara girdiğini ve puanını düzenli olarak artırdığını kaydeden Osmanoğlu, atamasının 2012 KPSS ile yapıldığını söyledi. Osmanoğlu, "2010'da kopya ile bu puanı almış olsam, 2011'de daha yüksek puanı nasıl alabilirim." diyerek suçsuz olduğunu ileri sürdü.
SANIK MUHARREM ÖZTÜRK'ÜN SAVUNMASI
Sanıklardan Muharrem Öztürk de kendisi hakkında "FETÖ'nün Gümüşhane imamı" iddiaları bulunduğunu dile getirerek, "Ben inşaat mühendisiyim. Ne imamlığı? Adı geçen örgütle, hiçbir alakam yoktur." diyerek, beraatını talep etti.
SANIK SİNAN METİN'İN SAVUNMASI
Sanık Sinan Metin ise kopya çekilmesiyle bir ilişkisinin olmadığını kaydetti. Metin, tekrarlanan sınavda doğru sayılarının birbirine yakın olduğunu söyleyerek, "Bazı sorularda karalama yapmadan işaretleme yaptığım iddiaları gerçeği yansıtmıyor. Soru kitapçığı incelenirse iddianamede benimle ilgili kısmın doğru olmadığı anlaşılacaktır." dedi.
SANIK NİHAT ERMİŞ'İN SAVUNMASI
Sanıklardan Nihat Ermiş de FETÖ'nün iddianamede, "Devlet içerisinde kadrolaşma amacı güden bir örgüt" olarak tanımlandığını hatırlattı. Kendisinin bu örgütle bağı olmadığını savunan ve kopya iddialarını reddeden Ermiş, "1999 yılında edebiyat öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Benim mezun olduğum dönemde KPSS yoktu. Şayet bu örgütün mensubu olsam, mezun olduğum dönemde devlet memuru olurdum" savunmasını yaptı.
Duruşma ertesi güne ertelendi.
25.10.2016 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya bazı sanıklar ve avukatları ile şikayetçi kurumların avukatları katıldı.
SANIK ZERRİN NUR İZGÜBARLAR'IN SAVUNMASI
Sanık Zerrin Nur İzgübarlar, savunmasında 16 yıldır çeşitli kurumlarda öğretmenlik yaptığını söyledi. İzgübarlar, iddianamede kendisi hakkında sadece 2009 ve 2010 sınavları karşılaştırılarak bir sonuç çıkarıldığını iddia ederek, "2009 ile 2012 yılları arasındaki sınav sonuçlarım incelenirse, aldığım puanların birbirine yakın olduğu anlaşılacaktır." dedi.
İzgübarlar, tekrar edilen sınava girmeme nedeninin bir dershaneyle anlaşma yapması olduğunu savundu.
SANIK DERVİŞ PİLAVLI'NIN SAVUNMASI
Sanık Derviş Pilavlı da bilirkişi raporu lehine olmasına rağmen dosya kapsamında yargılandığını öne sürdü.
Suçlamaları reddeden Pilavlı, "2009 ve 2010 yıllarında KPSS'ye girdim. Her iki sınavdan da iyi puanlar aldım. 2010'da tekrar sınavı için Ankara'ya gitmem gerekiyordu. Biz İstanbul'da oturuyorduk. Vertigo hastası eşimi bırakıp Ankara'ya gelmedim." ifadelerini kullandı.
SANIK ABDÜLKADİR DEMİR'İN SAVUNMASI
Sanık Abdülkadir Demir de 1999'da Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü'nden mezun olduğunu aktardı.
Demir, çeşitli şehirlerde ve farklı dershanelerde çalıştığını, çalıştığı kurumların FETÖ ile bağlantısının olmadığını söyledi. Kopya iddialarını reddeden Demir, "2011 KPSS puanı ile Sivas Şarkışla'ya atandım. Kopya çekmek gibi bir durum olsa İstanbul, Ankara ya da İzmir gibi şehirlere atanmaya çalışırdım." dedi.
SANIK YALÇIN ŞİMŞİR'İN SAVUNMASI
Sanık Yalçın Şimşir de matematik öğretmeni olduğunu ve mezun olduğu dönemde alanındaki atamaların kısıtlı olduğunu anlattı.
Matematik bölümünden alımların artması üzerine 2009'dan itibaren 3 yıl boyunca KPSS'ye girdiğini belirten Şimşir, 2011 puanıyla atamasının yapıldığını söyledi. Kopya iddialarını reddeden Şimşir, iddianamede kendisiyle irtibatlandırılan 13 kişinin çalıştığı kurumdan arkadaşları olduğunu söyleyerek, beraatini talep etti.
SANIK ONUR DİNCEL'İN SAVUNMASI
Sınıf öğretmeni olan sanık Onur Dincel ise iddianamede kendisi hakkında somut delil bulunmadığı savundu. Dincel, diğer şüphelilerle HTS ve baz kaydının da olmadığını kaydederek, "10 Temmuz'daki sınavda 95, tekrar edilen sınavda 92 puan aldım. Bu düşüşte anormal bir durum yok. Suçlamaları reddediyorum, beraatımı istiyorum." şeklinde konuştu.
SANIK CELİL KESKİN'İN SAVUNMASI
Sanık Celil Keskin de önceki yıllarda düşük puan almasından ötürü yargılandığını savunarak, kopya iddialarıyla alakasının olmadığını söyledi. 2010 KPSS'de 90 puan aldığını belirten Keskin, "Tekrar edilen sınava girmeme başka ilde olduğu için çalıştığım kurumdan izin verilmedi. İşimi kaybetmemek için ben de sınava gitmedim. Kopya çeksem 2011'deki sınavdan 87 puan alamazdım." diye konuştu.
DİĞER SANIKLARIN SAVUNMASI
Sanıklar İlhami Gültekin, Yunus Üresin, Derya Yazıcı, Turgut Keçeli, Abdullah Kocagil ve Yunus Mutluer de savunmalarında kopya iddiaları ve FETÖ üyeliği iddialarını reddetti.
SANIK AYŞEN ALBAYRAK'IN SAVUNMASI
Sanık Ayşen Albayrak, savunmasında, hamile olduğunu ve tekrar edilen 2010 KPSS'den hemen önce bebeğini kaybettiğini, aynı dönemde kayınpederinin vefat etmesi nedeniyle iyi hazırlanamadığı bu sınavdan düşük puan aldığını söyledi.
Albayrak, "Sınav isteğimizin dışında İstanbul'da gerçekleşti. Ben Anadolu, eşim Avrupa yakasında sınava girdik. Soğuk bir gündü, en arka sırada oturuyordum ve önüm boştu. Psikolojik baskı oluştu. Bu şartlarda sınava girdim ve hiç çalışmadığım halde 72 net yaptım. 2010'da atanmadım, 2012'de girdiğim sınavla 2014'te atandım. Hiçbir terör örgütüne üye değilim. Sadece vatanını, milletini seven ve bu uğurda öğrenci yetiştiren bir insanım." dedi.
Ayşen Albayrak, HTS kayıtlarında görüştüğü belirlenen kişilerle iş dolayısıyla konuştuğunu belirtti. MASAK raporunu reddettiğini söyleyen Albayrak, kimseye para vermediğini, kimseden de para almadığını iddia etti.
SANIK TUNCAY ALBAYRAK'IN SAVUNMASI
Ayşen Albayrak'ın eşi sanık Tuncay Albayrak da üzerine atılı suçu reddetti ve "Sınav sonuçları değerlendirildiğinde salt doğrular ele alınmış. Sıralamaya bakılmalı. Aynı başarıyı elde ettiğim görülecektir. Matematik öğretmeniyim. Matematik netlerimin full olması kadar normal bir durum yok. Yenilenen sınavdan önce babamı ve bebeğimi kaybettim. Bu olaylardan sonra sınavın bizim için çok da önemi kalmadı. Sonraki yıllarda girdiğim sınavlarda aynı başarıyı elde ettim." diye konuştu.
SANIK FİKRET AYSEL'İN SAVUNMASI
Sanık Fikret Aysel ise suçlamaları kabul etmediğini, 2010'daki sınavda, 2009 yılında girdiği sınavda yaptığından 23 fazla net yaptığını belirtti. Aysel, tekrar edilen sınava girmemesinde ise YÖK'ün formasyon ile ilgili düzenlemesinin etkili olduğunu savundu.
SANIK AGAH EMRE KÜŞADOĞLU'NUN SAVUNMASI
Sanıklardan Agah Emre Küşadoğlu, 2009'da Tokat'a Milli Eğitim Bakanlığına bağlı sözleşmeli öğretmen olarak atandığını, 2010'da tekrar sınava girdiğini ve yine başarılı olduğunu belirtti.
Küşadoğlu, "2010'da tekrar edilen sınava ameliyatım nedeniyle giremedim. Ameliyatıma ilişkin belgeler hastane ve bakanlığın ilgili birimlerinde var. HTS kayıtlarındaki görüşmelerim hayatın olağan akışına uygun, eş dost ve arkadaşlarımla yaptığım görüşmeler." ifadelerini kullandı.
SANIK HÜSEYİN YILMAZ'IN SAVUNMASI
Sanık Hüseyin Yılmaz ise HTS kayıtları nedeniyle yargılandığını iddia etti.
KPSS'deki usulsüzlükle bir ilgisinin olmadığını öne süren Yılmaz, "HTS kayıtlarımdaki Cemil Kocalar'ı sadece ismen tanıyorum. Samanyolu Kolejinde çalışıyordu. Ama kesinlikle bir ilişkimiz yoktur. HTS kayıtlarındaki kişiler ise iş yeri ortaklığı nedeniyle tanıdığım insanlardır." şeklinde konuştu.
SANIK HANİFE KOÇ'UN SAVUNMASI
Sanıklardan Hanife Koç, terör örgütü üyeliği iddialarını kabul etmediğini beyan etti. Koç, "Bugüne kadar sosyal medya da dahil ülkem aleyhine hiçbir yorumum olmamıştır." dedi.
Hakkındaki kopya iddialarının gerçeği yansıtmadığını kaydeden Hanife Koç, "Kopya çekmek gibi bir amacım olsa, tekrar edilen sınava hiç girmezdim. Sınav yerim İstanbul'a alınmasına rağmen sınava girdim." diyerek savunma yaptı.
Sanıklar Fikret Öztürk, Cihan Toktay, Yahya Koç, Hüseyin Doğan ve Mustafa Bayram Coşkun da bugünkü celsede savunmalarını yaptı.
Duruşma ertesi güne ertelendi.
26.10.2016 TARİHLİ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde 3 gündür art arda görülen dava tamamlandı. Bazı sanıklar ve avukatları ile şikayetçi kurumların avukatlarının katıldığı duruşmada, sanık savunmalarının alınmasına devam edildi. Sanıkların ByLock kullanıp kullanmadıklarının emniyetten sorulmasına karar verildi.
SANIK ASIM KARTAL'IN SAVUNMASI
Sanıklardan Asım Kartal, geçmiş sınavlarda eğitim bilimleri sınavından 100 neti geçen kişilerin sayısını vererek, "Bu insanları şanslı, bizi şanssız kılan nedir acaba?" ifadesini kullandı.
TRT'ye savcılığın iddia ettiği gibi KPSS ile değil, Gazi Üniversitesince yapılan yazılı sınav ve mülakatla girdiğini belirten Kartal, "Ben girdiğim yıllarda söz konusu örgüt TRT'de altın yıllarını yaşıyordu. Ben eksi ikinci katta bir odada, yayının uyduya gönderildiği, 'sürgün' tabir edilen bir bölümde lise mezunlarıyla çalıştım. Eğer bu örgütten olsaydım, o imkanları kullanarak nerelerde, ne işler yapacağım ortada." diye konuştu.
15 TEMMUZ DARBESİ SONRASI TSK'DAN ATILAN YÜZBAŞI ÇETİN: ASIM KARTAL ABİMDİ
Mahkeme Başkanı Hüsamettin Otçu, Kartal'a, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından tutuklanan ve TSK'den ihraç edilen yüzbaşı Cemil Çetin'in ifadesinde geçen "Ankara'da Asım Kartal benim abimdi" şeklindeki açıklamayı sordu.
Kartal, "Cemil Çetin isminde birini tanımıyorum. Hakim, savcı, öğretmen birçok insana ders verdim. Bu insanlardan biriyse ve beni de abi yaptıysa bunu bilmiyorum. 2010-2015 arasında çok sayıda meslek grubundan kişilere özel ders verdim." dedi.
SANIK ERSAN YALÇINKAYA'NIN SAVUNMASI
Sanık Ersan Yalçınkaya, 2003'te Gazi Üniversitesi Fizik Öğretmenliği Bölümünden mezun olduktan sonra çeşitli dershanelerde çalıştığını bildirdi. Kopya iddialarını reddeden Yalçınkaya, örgüt üyeliği suçlaması hakkında "Hiçbir örgüte üyeliğim ya da sempatim yok. Bir süre FETÖ'ye ait dershanelerde çalıştım diye, örgüt üyesi olarak kabul edildim." şeklinde savunma yaptı.
SANIK KADİR TUFAN'IN SAVUNMASI
Sanıklardan Kadir Tufan ise eski ÖSYM Genel Sekreteri Mehmet Altunay ile HTS kaydı olduğu için sanık olduğunu iddia etti. "KPSS sorularını alıp dağıtan kişi" olduğu suçlamasını kabul etmeyen Tufan, iddianamede Altunay ile yüz saniyelik bir konuşmasının olduğunun belirtildiğine dikkati çekti. Tufan, "Yüz saniyelik konuşmada soruları almam zaten mümkün değil. Başka bir şekilde de irtibatımız olmadı." şeklindeki görüşünü dile getirdi.
SANIK AHMET DEMİRCİ'NİN SAVUNMASI
Başka bir dosya kapsamında tutuklu bulunan sanık Ahmet Demirci de uzun yıllar çeşitli dershanelerde öğretmenlik yaptığını anlattı. Aldığı puanı çalışarak elde ettiğini öne süren Demirci, kopya ve örgüt üyeliği iddialarının gerçek dışı olduğunu savundu.
SANIK SACİT ULUÇAY'IN SAVUNMASI
Sacit Uluçay ise öğrenciyken 2008'de kendini denemek için girdiği KPSS'de hiç çalışmadan 60 sorudan 53'üne doğru cevap verdiğini, iptal edilen 2010 KPSS'de de 60 sorudan 58'ini yanıtladığını, daha sonra girdiği 2013'teki sınavda da 60 sorudan 54'ünü doğru yaptığını kaydetti. Doğru sayısında çok fazla bir fark olmadığını ifade eden Uluçay, bunun da "2010'da soruları aldığı" iddiasını çürüttüğünü söyledi.
Uluçay, 2010'da tekrar edilen sınavdan önce prematüre bebeğinin olduğunu, bu nedenle iyi hazırlanmadan girdiği sınavda bile soruların yüzde 70'ine doğru cevap verip 90'ın üzerinde puan alarak atandığını belirtti.
SANIK KEMAL SEVİNÇLER'İN SAVUNMASI
Sanık Kemal Sevinçler de 2010 KPSS ile memur olarak İçişleri Bakanlığına atandığını, önce Dernekler Dairesinde ardından da bakanlığın talebiyle Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığına geçtiğini söyledi. Memuriyetten önce yaklaşık 15 dershanede çalıştığını bildiren Sevinçler, bunlardan hiçbirinin FETÖ ile bağının olmadığını iddia etti.
Suçlamaları kabul etmediğini söyleyen Sevinçler, 2010'da tekrar edilen sınavda 88 aldığını dile getirerek, "88 de büyük başarı. Çalışıp bu puanı alamayan var. İlk sınavda aldığım puanla arada 7 puan fark var. Biz robot değiliz. Bana bu 7 puan soruluyor." şeklinde konuştu.
DİĞER SANIKLARIN SAVUNMALARI
Sanıklar Berna Erciyas, Nebahat Sare Delici, Ahmet Yazıcı Muhammet Avcı, Alparslan Aydemir ve Ramazan Özbakır'ın savunmasının ardından mahkeme heyeti ara kararları açıkladı.
ARA KARARLAR: 1 TUTUKLAMA.. BYLOCK ARAŞTIRMASI YAPILACAK
Mahkeme heyeti, sanıkların, FETÖ üyelerinin haberleştikleri ByLock programını kullanıp kullanmadıklarının emniyetten sorulması ve "kuvvetli suç şüphesi" nedeniyle sanıklardan Asım Kartal'ın tutuklanmasına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Davada geçmişte tutuksuz yargılanan eski Emniyet Amiri Öner Güven ile polis Harun Kocaman da mahkeme tarafından çıkarılan yakalama kararlarının ardından tutuklanmışlardı.
İDDİANAME
Davada 230 sanık "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme ile zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından yargılanıyor.
İddianamede, soruşturmanın 10 Temmuz 2010 tarihli KPSS Eğitim Bilimleri, Genel Kültür ve Genel Yetenek alanlarında gerçekleştirilen 3 sınav öncesinde, soruların Fetullah Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Ankara Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneğinde görevli ofis elemanı Berat Koşucu tarafından Yalvaç'ta kuyumculuk yapan Süleyman Mustafa İnanıcı aracılığıyla, yine o dönem Yalvaç'ta ikamet eden sanık Baki Saçı'ya e-maille gönderildiğine dair deliller üzerine başlatıldığı belirtiliyor.
Buradan hareketle sınavlarda usulsüzlük yapıldığı ve soruların sınav öncesinde aralarında irtibat bulunan bazı kişilerce elde edildiği ve paylaşıldığının anlaşıldığı aktarılan iddianamede, şunlar kaydediliyor:
"Devam eden soruşturmada olayın sadece yerel ölçüde kalmadığı, soruların bu şahıslar haricinde sınava giren birçok adaya da örgütlü şekilde ulaştırıldığı, şüpheli konumundaki kişilerin birlikte hareket ettikleri, bu birlik ve beraberliğin tesadüflerden ibaret olmadığı ve birçok ortak noktalarının olduğu, dosya kapsamında bulunan şüpheli ve müşteki ifadeleri, dijital veri incelemeleri, bilirkişi raporları ve dosya kapsamındaki diğer delillerle tespit edilmiştir. Elde edilen tüm delillerin değerlendirilmesinde eylemlerin hiyerarşik ve örgütlü biçimde gerçekleştiği anlaşılmıştır."
Sanıklar arasında "cemaat bağı" olduğu, soruların sınavdan günler önce genellikle bu bağa uygun dağıtıldığına işaret edilen iddianamede, profilleri, iş yerleri, aralarındaki mali ve sosyal irtibatları incelendiğinde, soruşturma konusu eylemleri gerçekleştirenlerin, FETÖ/PDY içinde yer aldıkları savunuluyor.
FETÖ DELİLLERİ ARTIYOR: 1350 ŞÜPHELİ BYLOCK KULLANICISI ÇIKTI!
Öte yandan bir taraftan dava görülürken diğer taraftan halen devam eden soruşturmada yeni deliller de ortaya çıkıyor. Davayı etkileyecek bir delil Bylock incelemesiyle elde edildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 10 Temmuz 2010'daki KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin soruşturmasında bin 350 şüphelinin, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının haberleştiği ByLock programını kullandığı belirlendi.
KPSS'de usulsüzlük iddiaları üzerine, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman'ın başlattığı soruşturma kapsamında 4 iddianame hazırlandı ve 384 sanık hakkında dava açıldı. Davalar, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından yeni boyut kazanmaya başladı.
Darbe girişiminin ardından gözaltına alınan bazı şüphelilerden 2010'da yapılan KPSS sorularının nasıl sızdırıldığına ilişkin itiraflar gelmesiyle 13 bin 51 şüphelinin durumu mercek altına alındı.
Yürütülen soruşturmalarda, FETÖ mensuplarının haberleşmek için kullandıkları ByLock uygulamasını, KPSS soruşturması şüphelilerinin de kullandığı ortaya çıktı.
Soruşturma kapsamında bin 350 şüphelinin, FETÖ'nün şifreli yazışma uygulaması ByLock programını kullandığı belirlendi.
Dosyada adı geçen şüpheli 488 kadının eşlerinin asker olduğu ve bunlardan 111'inin 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında tutuklandıkları da tespit edildi.
-Adil Öksüz'ün bacanağı KPSS şüphelisi-
Bu arada, FETÖ'nün darbe girişimine yönelik soruşturmada Akıncı Üssü'nde gözaltına alındıktan sonra salıverilen, girişimin kilit ismi firari Adil Öksüz'ün bacanağı Ökkeş Tetik'in, KPSS dosyasının şüphelileri arasında olduğu ortaya çıktı.
Darbe girişimine katılan helikopter pilotu Binbaşı Sadullah Abra'nın eşi ve kız kardeşi ile KPSS soruşturma Savcısı Erkman'ı tehdit ettiği iddiasıyla yargılanan Nuri Öztürk'ün kız kardeşinin KPSS dosyasında şüpheli oldukları öğrenildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen askerler arasında bulunan, üzerinde Erdoğan'a ve hükümete yönelik beddua çıkan Deniz Yüzbaşı Haldun Gülmez'in eşi Kübra Gülmez de 2010 soruşturmasının şüphelileri arasında yer alıyor.
İzmir'deki askeri casusluk soruşturması kapsamında, hakkında yakalama kararı çıkarılan Binbaşı Recep Zafer'in eşi Zeynep Afra Zafer de 2010 KPSS sorularının sızdırılması davasındaki şüpheliler arasında bulunuyor.
-Sınav iptal edilmişti-
Kamuya yerleşmek isteyen yaklaşık 800 bin adayın katıldığı 2010 KPSS'de soruların sızdırıldığı iddialarının ortaya atılması üzerine, ÖSYM Yürütme Kurulu, 17 Eylül 2010'da toplanarak, "Eğitim Bilimleri" testinin iptaline karar vermişti.
"Eğitim Bilimleri" testinin yanı sıra sınavın "Genel Yetenek ve Genel Kültür" bölümündeki soru ve cevapların da iptali istemiyle açılan davada, 19 Temmuz 2016'da 2010 KPSS'nin "Genel Yetenek ve Genel Kültür" kısımları da oy birliğiyle iptal edilmişti.
-4 dava açıldı-
Soruların sızdırılmasına ilişkin, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman'ın yürüttüğü soruşturma kapsamında, bugüne kadar 384 sanığın yargılandığı 4 dava açıldı.
Savcı Erkman, sınav sorularını önceden elde ettiğine dair kuvvetli suç şüphesi oluşan, aralarında kamuya yerleştirilenlerin de bulunduğu 13 bin 51 şüphelinin listesini de Devlet Personel Başkanlığına gönderdi.
Bu kişilerin, Aile ve Sosyal Politikalar, Bilim, Sanayi ve Teknoloji, Gençlik ve Spor, Milli Eğitim, Sağlık ve Maliye Bakanlıkları ile TBMM, TRT ve MİT'in de aralarında bulunduğu kurum ve kuruluşlara yerleştirildiği tespit edildi.
Yaklaşık 800 bin kişinin girdiği sınavda, usulsüzlük yaptıkları belirlenen 13 bin 51 kişinin durumu Devlet Personel Başkanlığınca ele alınacak.
-Atamaları iptal edilecek-
FETÖ'nün darbe girişiminin ardından olağanüstü hal kapsamda hazırlanan ve 17 Ağustos 2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, 2010 KPSS ile ilgili iddialara ilişkin düzenlemelere de yer verildi. Bu KHK ile 10-11 Temmuz 2010'da yapılan KPSS genel yetenek ve genel kültür test sonuçlarına göre veya bu sonuçlar esas alınarak atanan personelin atama işlemlerinin geçerliliği devam edecek ancak bu sınav sorularını veya cevaplarını hukuka aykırı şekilde sınav öncesinde veya sırasında elde ettiği tespit edilen kişilerin atamaları iptal edilecek.
Aynı sınava giren ve soruşturma sonucunda hakkıyla devlet memuriyetine girdiği tespit edilenlerin görevleri ise devam edecek.
-"Devlet için büyük tehlike"-
Cumhuriyet Savcısı Erkman'ın, Aralık 2015'te açtığı davaya ilişkin iddianamede, sanıklar arasında "cemaat bağı" olduğu, soruların sınavdan önce genellikle bu bağa uygun dağıtıldığına işaret edilerek, profilleri, iş yerleri, aralarındaki mali ve sosyal irtibatları incelendiğinde, sanıkların FETÖ/PDY içinde yer aldıkları kaydedildi.
Fetullah Gülen'in, örgüt mensuplarına yurt dışından medya üzerinden talimat verdiği ifade edilen iddianamede, Gülen'in, devlete sızmayı esas alan bir konuşması hatırlatılarak, "Gülen'in, geçmiş yıllardaki konuşma kayıtlarında, devletin yasama, yürütme ve yargı erklerinin ele geçirilmesine ilişkin talimatlar verildiği, örgütün gerçek amacına ulaşmak maksadıyla ve örgüte bağlı kadroları kamu kurumlarına yerleştirmek suretiyle devleti ele geçirmeyi hedeflediği görülmektedir." ifadeleri yer aldı.
"FETÖ/PDY Örgütü"nün, ÖSYM ve kurumların yaptığı tüm sınav sorularını önceden elde ettiğine dair deliller bulunduğu, bu faaliyetlerin cumhuriyet ve topluma yönelik bir eylem olduğu" belirtilen iddianamede, şunlar kaydedilmişti:
"Aralarında mali-himmet, sosyal, iş yeri, HTS vesaire bağı olan, emir komuta zinciri altında çalışan örgütün kamu görevine atanmada sınav sorularını elde etmek suretiyle diğer kesimlere nazaran öncelik kazanması, kendi mensuplarını, sınav sorularını dağıtıp sınav kazandırarak devlet kurumlarına yerleştirmesi ve memur olanların da himmet adı altında örgüte finansal destek sağlaması rejim için büyük tehlike oluşturan, anayasal ilkelerimize, kamu görevine atanmada eşitlik ve liyakat ilkelerine aykırı, toplum değerlerini, barışını, huzurunu, devlete olan güveni zedeleyen, kul hakkına giren, aileleriyle, yakınlarıyla beraber milyonlarca insanı derinden üzen bir durumdur."
Paralel yapı-KPSS ve diğer sınav yolsuzlukları
(30 Ekim 2016, 07:50)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: