FORUM - SORU MESAJI
Bulunduğunuz bölüm: TARTIŞMA FORUMU > Kontrgerilla var mı? >
2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru kontrgerilla
Bölümü Açan: Abdullah Harun, aharun@gmx.net
Tarih : 29 Eylül 2006, Cuma 03:44
Başlık : 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru kontrgerilla Açıklama : mustalican45@hotmail.com'un 9/28/2006 9:43:50 PM tarihli mesajı:
aslında yazacak çok şeyim var ama... gecenin bu vaktinda aklıma gelenleri yazayım..Şimdilik tek merak ettiğim sizce Hiram ABAS'ı Kim ve neden öldürdü?
9/28/2006 9:43:50 PM
Öncelikle site ziyaretiniz için teşekkür ederiz. Amatörce birşeyler yapmaya çalışıyoruz. Gizli bilgilere ulaşmamız (yani ajanlık vs.) mümkün değil. Gazete vb.deki bilgileri takip etmeye, aralarındaki görebildiğimiz ve olduğunu sandığımız irtibatları yakalamaya çalışıyoruz.
Hiram Abas cinayeti de bize göre MİT'in Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından sivilleştirilmesi (ki asker hakimiyetindedir) ve başına Müsteşar olarak Abas'ın getirilmek istenmesini sabote eden Kontrgerilla diyebileceğimiz gizli devletin işidir. Aynı güç Turgut Özal suikastini Kontrgerillanın Afyon Dazkırı şebekesine mensup Kartal Demirağ'a gerçekleştirtmeye çalışanlardır. Başarılı olamayınca Özal'ı zehirlediler. Yine aynı güç MİT'e alternatif olarak Özal tarafından kurulmasına başlanıp Tansu Çiller tarafından devam ettirilen Abdullah Çatlı ve Mehmet Ağar gibi şahısların da yeraldığı Susurluk ekibinin çekirdeğini teşkil ettiği KGB (Kamu Güvenliği Birimi) adlı istihbarat örgütünü de önce Perinçek'in Aydınlık gazetesinde MİT raporu olarak lanse eden ve bir ay sonra Görevimiz Tehlike filmlerini bile gölgede bırakacak bir mükemmelikte Susurluk kazasıyla tam olarak çökerten güçtür. Yine aynı güç bize göre Güneydoğu'da dönen olayları ve silah kaçakçılığı vb. konularda itiraflara başlayan JİTEM Jandarma İstihbarat elemanı Binbaşı Cem Ersever ve ekibini yine görevimiz tehlike filmlerine benzer profesyonellikte öldürenlerdir.
Bu gücün en korktuğu şey halka yayılmış bir demokrasidir. Birbiri ardına gelişen Romanya Gürcistan ve Kırgızistan'daki demokratik halk ayaklanmaları bunları gittikçe köşeye sıkıştırmaktadır. Gelişen medya iletişimi, dünyanın küçülmesi, Avrupa Birliği ile yakınlaşma ve demokratikleşme çabaları, Güneydoğu meselesinde PKK etkisinin gittikçe kırılması, gösterilere para ile getirilen neredeyse tamamı küçük çocuklar dışında halkın katılmaması, Şemdinli olayı ile gizli devletin (ve bize göre parmağı var şimdiki Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın, mahkemece sorgulanmalıydı ama korktular ve olayı daha fazla büyütemediler) provokasyonunun ortaya çıkarılması vs.vs. gibi gelişmeler Kontrgerilla'nın hareket alanını gittikçe daraltmaktadır. Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler öncesi adeta panik havasıyla peşpeşe demeçler vererek halkın oy vererek seçtiği hükümete gözdağı vermeye ve korkutmaya çabalamaktadırlar. Sitemizin ana sayfasında da peşpeşe sıraladığımız gibi cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki provokasyonlar gittikçe artmaktadır. Cumhurbaşkanı-Genelkurmay ve KK komutanı-Üniversite rektörleri üçlüsü atak üstüne atağa geçmişlerdir.
Yine inandığımız başka birşey, 12 eylül benzeri bir darbeyi gerçekleştirmeleri mümkün değil, çünkü gelişen avrupa birliği sürecinde gelinen noktada demokrasinin geri döndürülemeyeceğini onlar da biliyor. Onların yapmak istediği, 28 şubat benzeri post modern darbe denilen demokrasiyi tamamen rafa kaldırmadan balans ayarı yapmaktır. Toplumu tekrar bati çalışma grubu gibi toplum mühendisleriyle istedikleri yöne sürüklemek istemekte, zamanında yaptıkları gibi halkı zorla halk evlerinde dans etmeye zorlayarak çağdaş hale getirmek ve benzeri çabalarla amaçlarına ulaşmaktır. Hükümet, avrupa birliği rüzgarını tıpkı 3 kasım seçimlerinden hemen sonra olduğu gibi arkasına alarak direnmelidir. Daha fazla demokrasi, daha fazla sivil insiyatif, halkın daha fazla katılımı, sivil toplum gösterileri sağlanmalıdır. Püf noktası burasıdır. Hükümet ve sivil toplum bunu başarmalı. Birileri silahlarına güvenerek macera düşünebilir. Tıpkı 2001 krizinde olduğu gibi çocukça hareketlerle halkın kafasına anayasa kitapçığı fırlatabilir. Ekonomi çökmüş umurlarında mı, nasıl olsa demirel örneğinde olduğu gibi ailece yolsuzluklarla ceplerini şişirmeyi becermekte, toplumun çektiği sıkıntılardan uzak kalmaktadırlar....
Yazacak şey çok ama şu an aklımıza gelenler bunlar. Emailinize cevap olarak bunları yazdık. Düzeltme yapmadan gönderiyoruz ve anlayışla karşılayacağınızı düşünerek bu cevabı siteye de yerleştimek istiyoruz. Ülkemiz için ümitliyiz.
Sizlere iyi günler dileriz.
Abdullah Harun
Bu
bölüme mesaj yolla-
CEVAP MESAJLARI
Abdullah Harun,
2 Mayıs 2007, Çarşamba 11:27
Anayasa Mahkemesi şaşırtmadı. KONTRGERİLLA örgütü tüm gücüyle cumhurbaşkanlığı sürecine müdahale ediyor!
Anayasa mahkemesi birilerinin emirlerini açıkça yerine getirdi.
1) Sezer, 25 Nisan'da hükümete karşı denge unsuru olmalarını istemişti.
2) Genelkurmay 27 Nisan'da verdiği muhtırayla nasıl hareket etmeleri gerektiğini hatırlatmıştı.
3) Son olarak da Baykal 30 Nisan'da ne olur ne olmaz diyerek akp'nin oylamasını reddetmezlerse çatışma çıkacağını kendilerine hatırlatmıştı.
Bu sitenin konusu kontrgerilla. Yeni hedefi İslam. Yıllardır bu sitede ve başka yerlerde projektör tutularak sergilenmekte olan bu çok gizli örgütlenme, tıpkı bir ahtapot gibi artık tüm kollarıyla açığa çıkmaktadır. Bir kolu Şemdinli'de ve Atabey'lerde ortaya çıktığı gibi silahlı gücü kontrol ediyor. Bu güç kah Şemdinli'de ortaya çıkıyor, kah Santora-Dink-Malatya cinayetlerini işlettiriyor. Diğer bir kolu chp'yi-akredite basını-üniversiteleri-dernekleri-sivil toplum kuruluşlarını vs. temsil ediyor. Diğer bir kolu yargıyı temsil ediyor. Sezer'in atadığı üyeler fire vermeden 9'a 2 çoğunlukla inanılmaz bir şekilde geçmişteki tüm cumhurbaşkanlığı seçimlerini de şaibe altında bırakarak 367 şartını kabul ediyor ve sistemi halkın seçtiği akp.yle inatlaşma uğruna tıkıyor. Zaten umurlarında mı, adam bir kitap fırlatıyor çocuk gibi, ekonomi çöküyor. 23 nisan'da cumhurbaşkanı sezer.in yerine geçen temsili öğrenci çocuk dahi bunu yapamaz. Diğer kolu Kontrgerilla tartışmasını Türkiye'de ilk defa başlatan Kurmay Albay Talat Turhan'ın da belirttiği gibi Cumhurbaşkanı temsil ediyor. Onun görevi kontrgerilla harekatını koordine etmek. Buna engel olmaya çalışan Özal'ın 1 Şubat 1993 yılındaki Uğur Mumcu cinayeti üzerine sözleri manidar. Onu suikastle, olmayınca da zehirleyerek ortadan kaldırmaktan çekinmiyorlar. Cumhurbaşkanlığı sürecinde ortamı geren provokasyonları adeta canlı yayınla bir bir buraya aktarmaya çalıştık, çalışıyoruz. Provokasyonlar peşpeşe ve gittikçe daha bir kaba şekilde gelişiyor, halkı, meclisi, kurumları tehdit ederek pervasızlaşıyor. Bir kırılma noktasına gidiyor Türkiye. Bir çatışma ortamına sürükleniyor. Bu sitede yıllardır dile getirilen kontrgerilla stratejilerinden birisi gerilim stratejisidir. Ortam terör olaylarıyla, ekonomik sabotajlarla, politik istikrasızlıklarla, diğer suç dalgalarıyla sarsılarak, gerilerek, toplum zaman içinde huzur ister hale getirilir. Darbe olgunlaştırılır. Sonunda da asker darbe yapar. Bunları yapanlar Atatürk'ün, Atatürkçülüğün arkasına sığınıyorlar. Atatürkçülük bu mu? Harbiyeli.net'teki emekli askerlerin yazısını okumanızı tavsiye ederiz. Gerçek Atatürkçüler de bu durumdan rahatsız. 27 nisan muhtırasını emekliliği yaklaşan bir generalin aceleyle organize ettiğinden bahsediyor bunlar. Bir rejim bu tür entrikalarla, provokasyonlarla, kontrgerilla yöntemleriyle nereye kadar gidebilir? Hadi iletişim gelişmese, nesiller tecrübelerini sonrakilere aktaramasa belki. Ama aksine iletişim gittikçe gelişiyor. Tartışmak, fikirleri aktarmak yasaklanamıyor, isteseler de yapamaz hale geliyorlar. Kendi menfaatlerini düşünen bir azınlık için bu durum, sürdürülebilir olduğu sürece kabul edilebilir belki. Ama gerçek bir devlet sürekli böyle bir gerilimle yaşayabilir mi? Şunu tartışamazsın şunu konuşamazsın şunu giyemezsin şunu teklif edemezsin. Bizim çizdiğimiz sınırlar içinde kalmak zorundasın.
Bu rejim, Talat Turhan'ın da belirttiği gibi bir Kontrgerilla Cumhuriyeti'dir, baskıcı bir rejimdir. Özgürlükler yoktur. Göstermelik jestlerle göz boyamak bu gerçeği değiştirmiyor. Tıpkı Irak Baas partisi olayında olduğu gibi bir azınlık orada baas, bizde chp olarak askeriyede-yargıda-partide-üniversitelerde-add gibi stk.larda-sendikalarda-vs. örgütlenmişler. Kontrgerillayı bunlar yönetiyor. Sen emekli yargıtay başsavcısı, üzerine düşeni yap, 367 olayını gündeme getir, sen başsavcı Şemdinli'de yakalanan elemanlarımızı mahkumiyetten kurtar, tekrar gördüreceğimiz mahkemeyi de sakın Van'da yaptırma. Sen eleman, bombanı gelecek defa daha dikkatli koy, bizi böyle cürmü meşhut halinde yakalatıp rezil etme. Sen hsyk, savcıyı derhal görevden at. Sen anayasa mahkemesi, seni kimin seçtiğini ve uyarılarımızı unutma, halkın vicdanını boşver.....
Bu bölüme mesaj yolla
|