Geçen yıl TCK´da yapılan değişiklikle gizlice ses kaydı almaya hapis cezası verilmesine karşın, bir davada önce savcılık, ardından da mahkeme ilk kez bir suçu kanıtlayan gizli ses kayıtlarını delil olarak kabul etti. Karar emsal teşkil edecek. Ses kayıtlarının internette peşpeşe yayınlanması üzerine hükümet 2012 Haziran ayında yasa değişikliği yaparak ses kayıtlarının alınmasına ve yayınlanmasına hapis cezası getirmişti. Ses kayıtlarının haberleştirilmesinin yasaklanması kamuoyundan tepki görmüştü. Çünkü yayınlanan ses kayıtlarında suç teşkil eden darbe girişimlerine ait konuşmalar yer alıyordu.
19.10.2013 19:43 Türk Ceza Kanunu´nun 133. maddesinin birinci fıkrasında geçtiğimiz yıl yapılan değişiklikten bu yana gizli ses kaydı, bir savcılık ve mahkeme tarafından ilk kez delil olarak kabul edildi. Mahkeme de, iddianameyi kabul ederek iddianamenin dayandığı delili kabul etti. Söz konusu değişiklikten sonra hapis cezası gerektiren gizli ses kaydı, böylelikle sonraki davalara emsal teşkil edecek şekilde delil statüsünde değerlendirilmiş oldu. İlginç karar, İstanbul Barosu´na kayıtlı avukat M.S.K.´nin, iddiaya göre müvekkili olmadığı halde bir şahsın vekâletini üstlenmeye çalışması ve bu şahsın yakınından savcıya vermek üzere rüşvet istemesi üzerine açılan davada verildi.
´RÜŞVET İSTEDİ´ İDDİASI
Edinilen bilgiye göre olay şöyle gelişti: İsrail Alkan adlı vatandaş, bir gün telefonda kendisini avukat M.S.K., olarak tanıtan kişi tarafından arandı. M.S.K., telefonda adli bir olay sebebiyle bir süre önce tutuklanan amcasının oğlu Şerafettin Alkan´ın dosyasını incelediğini, onu tahliye ettirebileceğini söyledi. Fakat tahliye için 50 bin TL gerektiğini, bunun 10 bin TL´sini kendisinin alacağını, 40 bin TL´sini ise savcıya vereceğini söyledi. Bir gün sonra Alkan´ın yanına kadar gelen M.S.K., teklifini 40 bin TL´ye indirdi.
KONUŞMAYI KAYDA ALDI
Avukata dosyaya nasıl ulaştığını ve neden kendilerinden izin almadığını soran İsrail Alkan, durumdan şüphelendi ve avukatla olan konuşmalarını kaydetti. Sonra da ses kayıtlarıyla savcılığa gidip suç duyurusunda bulundu. M.S.K. iddiaları reddetti ancak soruşturmayı yürüten savcı Yaşar Peçen izinsiz yapılan ses kaydını delil olarak kabul edip dava açtı. Savcı Peçen hazırladığı iddianamede izinsiz ses kaydının konusu itibariyle suç içerdiğini, bu sebeple ´delil´ kabul ettiğini belirtti. İddianamede, Kaydın konusu suç teşkil ettiğinden izinsiz kayda alsa dahi delil kıymeti vardır denildi. Avukat M.S.K. ağır ceza mahkemesinde kamu görevlileri ile ilişkisi olduğundan bahisle bir işin gördürüleceği vaadiyle dolandırıcılık suçu kapsamında 2 yıldan 7 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. SABAH´ın telefonla ulaştığı avukat M.S.K. ise konu hakkında konuşmak istemedi.
2012 TARİHLİ YASAYLA NE DEĞİŞTİ?
Temmuz 2012´de yapılan yasa değişikliğiyle iki kişi arasındaki telefon görüşmelerinin gizlice kayda alınmasına verilen 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasının sınırı 2 yıldan 5 yıla kadar hapis olarak belirlenmişti. Türk Ceza Kanunu´nun 133. maddesinin birinci fıkrasında şu ifadeler yer alıyor: (1) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, (Değişik ibare: 02/07/2012- 6352 S.K./80.md.) iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Sabah)
SES KAYITLARI YASAKLANMIŞTI
Ses kayıtlarının internette peşpeşe yayınlanması üzerine hükümet 2012 Haziran ayında yasa değişikliği yaparak seslerin gizlice kaydedilmesine ve bu kayıtların alıntı olarak bile olsa yayınlanmasına hapis cezası getirmişti. Ses kayıtlarının haberleştirilmesinin bu şekilde yasaklanması kamuoyundan büyük tepki gördü. Çünkü yayınlanan ses kayıtlarında suç teşkil eden darbe girişimlerine ait konuşmalar yer alıyordu. Suç içeren bir çok karanlık girişim bu haberler sayesinde açığa çıkarıldı. O ses kayıtları, kamuoyuna yönelik tehditlerin deşifre edilmesinde çok önemli rol oynadılar.
İşte yapılan o yasa değişikliği, ses kayıtlarını ayrımcı bir bakış açısıyla delil olmaktan çıkarma noktasına getirmiş oldu. Oysa temel olarak, gizli yollarla elde edilen diğer delillerden farkı yoktu. Örneğin ıslak imzalı komplo planının Genelkurmay karargahından gizlice çıkarılarak savcılara gönderilmesinde olduğu gibi.. Ya da bir bavul Balyoz darbe planı belgesinin ve ses kaydının savcılığa teslim edilmesinde olduğu gibi.. Ya da gönderici ismi belirtilmeyen gizli mektuplarla suçu kanıtlayan bilgilerin verilmesinde olduğu gibi.. Gizlice kaydedilmiş ses kayıtları da bunlar gibi suçu ihbar eden yollardan birisi. Suçun kanıtlanması için belgesel öneme sahip. Ve belki başka delillerin olmadığı durumlarda suçu kanıtlamada eşsiz bir öneme sahip.
Islak imza ve parmak izi olayında olduğu gibi ses kayıtlarının isnat edilen kişiye ait olup olmadığı laboratuvarlarda kesinlik derecesinde belirlenebiliyor. Bu nedenle mahkemelerde delil olarak kabul edilmekteler. İlginçtir, Haziran 2012´de yasa değişikliği ile gizli kayıtlara yasak getirildi ama kısa süre sonra Aralık 2012´de Ergenekon davasında 17 kişiye ait 19 adet gizli ses kaydı mahkemece delil olarak dikkate alındı. Olması gereken de zaten buydu. Bir suçu kanıtladığı taktirde ses kayıtlarının delil değeri yok sayılmamalıdır.
Delilleri delil olmaktan çıkaracak çarpık yollara girilmesi, hukukta tam bir kaos meydana getirecektir. Davalar çökecektir. Çünkü kanıtların hepsi birbirine bir zincirin halkaları gibi bağlıdır. Delil bütünlüğü söz konusudur. Bir delil temelden reddedilir ve şüphe ortaya konulursa bu şüphe bütün deliller için de geçerli olacaktır.
Islak imzaların makinalarla atılmış olabileceği, parmak izlerinin farklı yollarla ve gelişen dijital teknolojiyle olay yerine bırakılmış olabileceği, ya da son olarak Balyoz temyizinde gündeme geldiği gibi dijital delillerin kolayca bozulma ihtimalinden dolayı güvenilir olmayacağı, ya da Odatv davasında gündeme geldiği gibi suç içeren belgelerin uzaktan virüslerle yüklenmiş olabileceği, ya da Ergenekon davası sanığı Avukat Serdar Öztürk´ün savunmasında, ıslak imzalı belge ve diğer kritik suç içeren belgelerin ofisine yoldan geçen sabıkalı birisi tarafından konulmuş olabileceği ve o kişiyi tespit etmenin polisin görevi olduğu, o kişinin bulunmaması durumunda ise kendisine yönelik komplonun ispatlanmış olacağını demesinde olduğu gibi insan aklıyla alay eden itirazlar ileri sürülebilir. Elde edilen delillerin delil olarak kabul edilmemesi talepleri ileri sürülebilir. Bu taleplerin kabul edilmesi ise hukukta tam bir kaos demektir. Bu itirazların ne Türkiye´de, ne AİHM´de ne de başka bir hukuk merciinde kabul edilmesi mümkün değildir. Aksi bir kabul tüm dünya davalarının çökmesi anlamına gelecektir. Eğer bu yol açık bırakılırsa, Bu ıslak imza makinayla atılmıştır. Kabul etmiyorum. Ayrıca atanı da bulun. Bulmak devletin görevidir. Adımı lekeleyenleri bulun. Yoksa devlet suçludur. Tazminat da istiyorum. gibi abuk subuk durumlar ortaya çıkabilir.
Dünyada hiç bir ülkede yaşanmayan böyle tartışmalar malesef Ergenekon, Balyoz ve Odatv gibi davalar sürecinde ülkemizde yaşandı. Bunun bir çok örneği var. Sitemizin Canlı yayınlar > Delil tartışmaları bölümünde bazılarını görebilirsiniz.
Ses kayıtlarının haberleştirilmesi geçtiğimiz yıl tuhaf bir girişimle yasaklandı. Bunun temel bir yanlışlık olduğu bu haber konusu olayda olduğu gibi mahkemenin gizli kaydedilmiş ses kaydını delil olarak kabul etmesinden anlaşılıyor. Ses kayıtlarına yönelik yasal değişikliğe rağmen Ergenekon davasında mahkemenin 19 adet ses kaydını delil olarak kabul etmesi yasa değişikliğindeki yanlışlığı gösteren bir başka örnek. Başkasına yönelik bir suçu gizlice işleyenleri deşifre eden her delilin değerli olduğu açık. Özel hayatın gizliliği elbette tartışılmaz. Bunu ihlal edenler cezalandırılsın. Bu cezalandırmanın haklılığı tartışılamaz. Ancak bunun sınırı ne olmalıdır. Başkasına yönelik bir suç söz konusu ise bu özel hayat olarak mı kabul edilmelidir. Bir suçu gizlice kayda alanlar ile onu haber yapanlar özel hayata dair herhangi bir ayrıma tabi tutulmadan hapisle cezalandırılmaya mı çalışılmalıdır? (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
DİĞER ÖRNEK YARGITAY'DAN: GİZLİ KAYIT DELİL OLDU
Gizli ses kayıtlarının delil olabileceğine dair diğer bir karar Yargıtay'dan çıkmıştı. Habertürk'ün 27 Ocak 2013 tarihli haberine göre; Yargıtay, haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçuna ilişkin emsal bir karara imza attı. 12. Ceza Dairesi, ev telefonundan yapılan ve mahkemeye delil olarak sunulan gizli ses kaydı ile ilgili “haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçu işlenmemiştir” hükmüne vardı.
Karara ilişkin süreç bir vatandaşın ev telefonunda komşusunun hakaret içerikli ifadelerini kaydederek mahkemeye delil olarak sunması ile başladı. Mahkeme kaydı delil olarak kabul ederken davalı, kaydın mahkeme izni olmadan kaydedildiğini belirterek suç duyurusunda bulundu. “Haberleşmenin gizliliğinin ihlali” suçunun işlendiğini iddia eden vatandaş beraat kararı üzerine temyize gitti ancak Yargıtay 12. Ceza Dairesi de “kaydın suç işleme kastı olmadan yapıldığını ” belirterek kararı onadı.
Yasanın ilgili 132. Maddesi ’nin 3. fıkrası; “Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır” diyor.
(19 Ekim 2013, 19:43)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Balyoz ve diğer davalardaki delil tartışmaları
Flaş!!! Yargıtay Balyoz´u onadı
Yargıtay´dan Balyoz gibi gerekçe
Flaş!!! Balyoz davası bitti
Flaş!!! İşte Balyoz gerekçesi
Yargıtay Başsavcılığı: Balyoz onansın
BM´nin balyoz raporu çöktü
Çetin Doğan´a AİHM balyozu
AİHM: Tutuklama ve deliller doğru
Sanıklara bir darbe de AİHM´den
AİHM: Tutuklama ve deliller doğru
AİHM: Ergenekon, terör örgütü
Gelin-damat çürük, deliller balyoz gibi
Sağlam deliller, çürük gelin-damadı sarstı
Gelin-Damat:Doğan,demokrasi kahramanı
Gelin damattan etik dışı hareketler
Gelin-Damat´tan manipülasyon
Gelin-damat çürük çıktı: İşte kozmik CD´ler
Gelin-damat Gölcük belgelerine ne diyecek?
İmza makinesi, buzdolap, CD ve bellek
Askeri savcıların ses kaydı Balyoz delili
Askeri savcıların ses kaydı Balyoz delili
İşte ´Balyoz, darbe´ diyen rapor
O bilirkişi Balyoz´da tanık olsun
Askeri ´bilmezkişiler´ itinayla seçilir
Askeri bilmezkişilere gerekçe şoku
´Yakalanırsak Harp Oyunu deriz´
Balyoz ortaya çıkarsa B planı: Şifre
Balyoz ve Gölcük´ü sulandırma çabası
Kontrgerilla medyası da Gölcük için ´yerim dar´ diyor
Gölcük´e belge gizleyenleri okurlarından gizleyenler
Islak imzanın gerçekliği ve imza makinesi tartışmalarını içeren manşetlerimiz
Kafası karışanlar, kafa karıştıranlar
ŞOK ses kaydı: Koşaner´den itiraflar
Profesör: Kayıt Tolon´un, ispat ederim
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap