Yargıtay 9. Ceza Dairesi´ndeki 361 sanıklı Balyoz davasının temyiz 8. duruşması saat 9.00´da başladı. Duruşmada sanık avukatları savunmalarını yapmaya devam ediyor. 117 avukattan 34´ü önceki duruşmalarda savunmalarını tamamlamıştı.
25.07.2013 09:50 Aralarında eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın da bulunduğu tarihi Balyoz davasının 8. temyiz duruşması bu sabah 09.00´da Yargıtay 9. Ceza Dairesi´nde başladı. Duruşmaya sanık avukatları ile aileleri katıldı. CHP Milletvekili Emine Ülker Tarhan da duruşmayı izleyenler arasında yer aldı.
Önceki duruşmalarda müvekkilleri olan sanıklar adına savunma yapan 117 avukattan 34´ünün savunması tamamlandı. 12 sanığın avukatı olan Mahir Işıkay, dün yarım kalan savunmasına bugün devam ediyor. Savunmalarda süre kısıtlaması bulunmuyor. Bazı avukatların savunması 10 dakika sürerken kimisinin ise saatlerce sürebiliyor.
12 SANIĞIN AVUKATI MAHİR IŞIKAY SAVUNMASINA DEVAM EDİYOR
Duruşmada ilk olarak dün savunması yarım kalan ve Ali Rıza Sözen, Ali Demir, Erdinç Atik, Yusuf Kelleli, Hakan Sargın, Hüseyin Özçoban, Hüseyin Topuz, Kahraman Dikmen, Murat Özçelik, Aziz Yılmaz, Nail İlbey ve Tuncay Küçük gibi 12 sanığın avukatı Mahir Işıkay kürsüye geldi ve yarım kalan savunmasına devam etmeye başladı.
Maalesef hep dijital terörle uğraşıyoruz diyen avukat Işıkay, Yargıtay Başsavcısının müvekkileri hakkında istediği bozma talebine katıldığını, ancak gerekçelerine katılmadığını kaydetti.
Avukat Işıkay, müvekkili Ali Rıza Sözen´i savunurken Sözen´in o dönem Uzunköprü´de çalıştığını ve tamamen Yunanistan´a karşı dış tehditle görevli olduğunu söyledi. Işıkay, Uzmanlık alanı bu olduğu için Nehir geçiş rejimi ile ilgili bir projeden dolayı Rejim geçişi yapmakla suçlandı. Oysa bu TSK´nın bir projesidir. Mahkemeyi inandırmak için Kara Harp Akademisi kütüphanesinde bu kitabı çalıp mahkemeye sunmak zorunda kaldım dedi.
Avukatı Işıkay, Hüseyin Özçoban´ın adının Fatih Cami´ni bombalayacak isimler arasında yer aldığını basında gördüğünü anlattı. Özçoban´ın TSK´daki geleceği parlak subaylardan biri olduğunu belirten Işıkay, müvekkillerinin tamamının suç tarihinde Akademi´de öğrenci olduklarını belirtti. Çarşaf, Sakal isimli planların yapıldığından bahsedildiğini ancak bu planı hazırladığı iddia edilen müvekkillerinin plan seminerine çağrılmadığını anlatan Işıkay, müvekkillerinin adının geçtiği ´kritik görevde yer alacaklar´ listesinde yer alan bir kişinin ceza almadığını, bunun da gerekçesini anlayamadıklarını ifade etti.
-Genelkurmay Başkanı Necdet Özel´e suçlamalar-
Müvekkillerinin söz konusu raporları hazırladığına yönelik bir tane bile görevlendirme veya tebligat bulunmadığını ifade eden Işıkay, sözlerine şöyle devam etti: ?1. Ordu Komutanlığı doğrudan Akademiye görev veremez. Başsavcılık Akademideki bazı öğrencilere beraat istedi. O dönemde Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Akademi komutanıydı. Bu beraat taleplerinin ardından Özel´in bazı isimleri korumaya alındığı söylendi ama biz bu görüşe katılmıyoruz. Müvekkillerimin de Akademide olduğu sırada komutanları Özel´di. 11 müvekkilim için tanık olarak dinletmek istedim ancak mahkeme kabul etmedi. Akademideki komuta katının tamamı suçlu görünüyor. Hepsi sanık olmuş. Üst kademeden, ast kademeden tüm komutanların bu plandan haber var, öğrencilerin haberi var, keşifler yapılıyor, raporlar hazırlanıyor, ama Akademi Komutanı´nın haberi yok. TSK´da bir teamül vardır. Birlik komutanı, birliğin yaptığı şeyden sorumludur. Neden Akademi Komutanı´nın bu olaylardan haberi yok diye sormak istedik Özel´e. Astınız üstünüz keşifler yapacak raporlar hazırlayacak darbe planı yapacak sizin haberiniz olmayacak. Bu mantık dışıdır. Gelip ifade verseydi açığa çıkacaktı.?
-Eyüp Cami keşif planları-
Müvekkilinin Eyüp Cami´nin eylem planını yaptığına ilişkin raporda Caminin ibadethane girişinin 3 olarak yazıldığını ancak caminin iki kapısının olduğunu anlatan Işıkay, bir dijital verinin üst veri yolunda birinin isminin olmasının onun o kişi tarafından hazırlanacağı anlamına gelmediğini belirtti. ?Tamamı sahte olan dijital belgelerin değerlendirmesini heyetin takdirine bırakıyoruz? diyen Işıkay, görevlendirmede Nail İlbey´in ekip lider yardımcısı olarak görevli olduğunu, Hakan Sadık´ın ise ekip lideri olduğunu, Sadık´ın beraat ettiğini, müvekkili İlbey´in ceza aldığını ifade ederek ?Ekip lideri beraat ederken nasıl olurda ekip liderinin yardımcısı 16 yıla mahkum edilir? diye konuştu. Kahraman Dikmen´in suç tarihinde Ankara´da görevli olduğunu anlatan Avukat Işıkay, sanık Hüseyin Polatsoy´un görevli olarak keşifler yaptığı söylenen tarihten 2 ay önce Akademide öğrenime başladığını belirterek, ?Akademide nefes bile almaya vakit bulamadan keşif raporları düzenlemeye başlıyor. Bu ne kadar sağlıklı bir plan olabilir? Bu kadar kritik görevlerdeki kişilerin seminerde olmaması büyük bir çelişki. Plan seminerinde Çarşaf, Sakal ve Tırpan gibi kelimelerden bir tanesi geçmemiştir, bu kelimelere atıfta bulunulmamıştır? dedi.
Avukat Işıkay, ?Gerçekten delil yok. Yoku nasıl anlatırız bilemiyorum. Tüm dijitaller sahte. Bir sanığı kurtarmak için bu kadar belgeyi mücadele sonucu alıp sunduktan sonra ilgisi dışında bir dijital veride ismi yer aldı diye 16 yıl hapis cezası almasına almasını içimize sindiremiyoruz. Bir kelimeyle 16 yıl hapis verilmesi çok ağır? değerlendirmesinde bulundu.
-Gölcük belgelerini bulan güç onları oraya koymuş olabilir-
Bilirkişiye soru sormalarının engellendiğini ifade eden Işıkay, belgeleri Gölcük Donanma Komutanlığı´nda karoların altına bulan gücün belgeleri oraya koyma gücüne de sahip olabileceğini savundu. Müvekkili Aziz Yılmaz´ın caminin eyleme uygunluğuna ilişkin rapor hazırladığından bahsedildiğini ancak raporun dosyada yer almadığını, mahkemeden raporu sorduklarını ancak bulunamadığını, olmayan bir raporla mahkumiyet verildiğini belirten Avukat Işıkay, dijital terörle uğraştıklarını belirtti.
Müvekkili Erdinç Atik´in adının yer aldığı listedeki herkesin beraat ettiğini müvekkilinin ise sehven ceza almış olabileceğini İfade eden Işıkay, Müvekkilim Gökhan Murat Üsküdar, beni mahkemede azletti, mahkemeden takdir indirimi aldı. Müvekkillerim arasında tek takdir indirimi alan kişidir. Sonra beni aradı ´ağabey beni temyizde sen savun´ dedi. Aynı suçla suçlanan aynı pozisyondaki müvekkillerim takdir indimi almadı. Mahkemenin niyetini anlamanız için söylüyorum? diye konuştu.
-Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´e suçlamalar-
Işıkay, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök´ün ifade vermek izin mahkemeden karar beklemesini eleştirerek şöyle konuştu: Silah arkadaşlığı bambaşka bir şeydir. Hilmi Özkök, ´mahkeme çağırırsa gelirim´ lafını söylemeseydi, gelip mahkeme salonunu kapısında bekleseydi, ´ben ifade vermeye, tanıklık yapmaya hazırım´ deseydi. Biz kimseden şefaat dilemedik. Gerçekten bir suç varsa gelsin ortaya çıksın. Ama Özkök o cesareti gösteremedi. O yürekliliği gösterseydi, ´ben buradayım dinlenmek isteniyorsa, dinlensin´ deseydi, mahkeme buna rağmen dinlemiyorsa, bu günah ve vebal mahkemeye ait olacaktı. Özkök bu günah ve vebali hayatı boyunca çekmeyecekti. Ceza alanlar belki ömürlerini yitirecekler ama günah ve vebal ile yaşamayacaklar. Özkök o delikanlılığı gösterecekti bu vebal ile yaşamayacaktı.?
-Mahkeme Başkanından avukata uyarı-
Bu sözler üzerine Mahkeme Başkanı Ekrem Ertuğrul, somut deliller yokken kişiler hakkında aşırı, rencide edici, rahatsız edici ifadelerin kullanılmasının savunma makamına yakışmayacağını belirterek avukat Işıkay´ı uyardı ve dikkatli olmasını istedi.
Işıkay, müvekkillerinin dijital terör kurbanı olduğunu savunarak beraatlarını talep etti.
SANIK AHMET HACIOĞLU´NUN AVUKATI ZAFER İŞERİ´NİN SAVUNMASI
Avukat Mahir Işıkay´ın 2 saat süren savunmasını tamamlamasının ardından sanık Ahmet Hacıoğlu´nun avukatı Zafer İşeri savunmasına başladı.
4 SANIĞIN AVUKATI AYKANAT KAÇMAZ´IN SAVUNMASI
Avukat İşeri´nin 25 dakika süren savunmasını tamamlamasının ardından kürsüye, Canatan Turgut, Kenan Yüce, Murat Dülek ve Adem Ceylan gibi 4 sanığın avukatı olan Aykanat Kaçmaz geldi ve savunmasını yapmaya başladı.
-Avukat Kaçmaz: TSK personelinin Atatürkçülüğünü araştırıp fişlemek suç değil!-
Müvekkillerinin TSK personelinin Atatürkçü mü değil mi diye araştırılmasından suçlandığını belirten Kaçmaz, müvekkillerimin iddia edilen bilgi notlarını hazırlamadığını ancak hazırlamış olsalar dahi bunu suç olmadığını söyledi. TSK´da halen kullanılan sicil belgesi hakkında mahkemeye bilgi veren Avukat Kaçmaz şunları söyledi; Bu belgenin 1. maddesinde T.C. Anayasası´nda yer alan cumhuriyetin temel niteliklerine bağlılık her sene tüm personel için tespit edilmektedir. İkinci maddesinde de anayasanın başlangıcında belirtilen cumhuriyetin temel ilkelerine bağlılık da tespit edildi deniliyor. Sicil belgesinden anlaşıldığı üzere TSK´nın tüm personeline bu açıdan değinilmiş ve not almaktadır. Eğer müvekkillerim hakkında mahkumiyet hükmü onanırsa personelin anayasada belirtilen Atatürk İlke ve İnkılapları´na bağlılığın suç olduğunu sizler tescil etmiş olacaksınız. Oysa bu eylemi gerçekleştirmiş olsalar dahi bu bir suç değildir.
Kaçmaz, bu kararın bozulacağına inandığını belirtirken de Ama artık yerel mahkemenin bu konuları aydınlatmak için yapacağı fazla bir şey olmadığından beraat kararını sizlerin vermesini istiyorum dedi.
SANIK MUHARREM SELÇUK ÜNAL´IN AVUKATI CENK SÜLEYMAN KALEM´İN SAVUNMASI
Avukat Kaçmaz´ın 15 dakika süren savunmasını tamamlamasının ardından sanık Muharrem Selçuk Ünal´ın avukatı Cenk Süleyman Kalem savunmasını yaptı.
ÖĞLE ARASI VERİLDİ
Avukat Kalem´in yarım saat süren savunmasını tamamlamasının ardından saat 12.30´da duruşmaya 13.30´a kadar öğle arası verildi.
2 SANIĞIN AVUKATI ALİ KAMBUROĞLU´NUN SAVUNMASI
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde kürsüye ilk olarak sanıklar Emin Küçükkılıç ve Halil Kalkanlı´nın avukatı Ali Kamburoğlu geldi ve savunmasına başladı. Kamburoğlu, bu yargılama sürecinin başından beri hukuk dışı sürdürülen siyasi bir dava olduğunu öne sürerek, TSK´nın bertaraf edilmesi istenmiştir. TSK´nın siyasi arenada olması kabul edilemez ama bu demokratik kurallarla çözülmesi gereken bir sorundur dedi. Yapılanın bir sivil siyasi darbe olduğunu, bunun sadece tutukluları etkilemediğini, onların tahliyesi yönünde karar veren hâkimleri de etkilediğini anlatan Kamburoğlu, savunmasını şöyle tamamladı; Tutuklamalar rehin alma anlayışıyla yapılmıştır. Tutuklamalar, siyasi tedbir veya cezanın aracı olmamalıdır. Evrensel değerlere sahip yargıçların olduğunu görmek istiyoruz.
6 SANIĞIN AVUKATI NAİM KARAKAYA´NIN SAVUNMASI
Avukat Kamburoğlu´nun 15 dakika kadar süren savunmasının ardından kürsüye Abdullah Gavremoğlu, Deniz Cora, Meftun Hıraca, Hasan Basri Aslan, Ahmet Türkmen ve Ümit Metin gibi 6 sanığın avukatı olan Naim Karakaya geldi. Savunmasına, tek karacı müvekkili olduğunu belirttiği Hasan Basri Aslan´la başlaya Karakaya, Aslan´ın sadece iki listede adı olduğu için tutuklandığını vurguladı. Karakaya, onunla birebir aynı durumda olan bir çok ismin ifadeye dahi çağırılmadığına dikkat çekti. Karakaya, bu anlamda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı´nın tebliğnamesinde de önemli bir hata yapıldığını, onunla aynı durumda olanlar için beraat istenirken Aslan´ın hükmünün onaylanması yönünde görüş bildirildiğini söyledi. Karakaya, yerel mahkemenin kararının bozulmasını, bozmadan sonra da yargılamanın başka bir mahkemeye gönderilmesini talep etti.
3 SANIĞIN AVUKATI ABDULLAH KAYA´NIN SAVUNMASI
Avukat Naim Karakaya´nın 1,5 saat süren savunmasının ardından saat 15.45´te kürsüye Mustafa Koç, Ahmet Tuncer ve Devrim Rehber gibi 3 sanığın avukatı olan Abdullah Kaya geldi ve savunmasına başladı. Avukat Kaya, müvekkilini savunurken iki polis memurunu tuttuğu tutanağın önce iddianame sonra karar haline geldiğini söyledi. Kendi yaş gruplarının Tommiks Teksas okuyarak büyüdüğünü o yüzden bilgisayarı anlamadıklarını belirten Kaya, Bunların, mutlaka en büyük neresiyse, bilirkişilere incelettirilmesi şart. Bizler sizler karar veremeyiz. Ha tamam yerel mahkeme karar verdi ama kanaatle karar verdi dedİ.
Müvekkili Mustafa Koç´un ekip lideri gözüken kişi için Yargıtay Başsavcılığı´nın, Suç oluşmamıştır şeklinde görüş verdiğini hatırlatan Kaya, Ekip liderine bozma isteniyorsa, ekip olmadığına inanıyorsunuz demektir. O zaman ekip ne olacak? Herhalde Mustafa Koç unutuldu diye düşünüyoruz dedi.
Avukat Kaya savcılıktaki psikolojilerini anlamaları için diğer müvekkilli Devrim Rehber´le ilgili şunları anlattı: İsmi Devrim, soyadı Rehber. Başlı başına kuşku uyandırmaya yeter. Nelerden korktuğumuza bakın. Kendisi 135 kiloydu. Hapiste 50 kilo verdi. Sağlığına da iyi geldi. Sıra tahliyesinde. Bu çocuk tutuksuzdu. Duruşmalara katılmıyordu ama cezasına indirim bile yapılmadı, suçu avukatların duruşmaya girmemesi. Silivri adliye orada, hazır bekliyor. Bize dava açarsınız gidersiniz.
Kaya´nın bu sözleri mahkeme heyetini güldürdü. Kaya son olarak; Bu davanın bozulmasını ve tahliyeleri canı gönülden bekliyoruz. Blok tutuklamaların olduğu bir davada vicdan ve hukuku çok rahatlatacaksınız dedi.
18 SANIĞIN AVUKATI ALİ FAHİR KAYACAN´IN SAVUNMASI
Avukat Abdullah Kaya´nın yarım saat kadar süren savunmasının ardından kürsüye Mehmet Cem Çağlar, Korcan Pulatsü, Hüseyin Çınar, Ahmet Erdem, Bülent Günçal, İsmail Taş, Ziya Güler, Beyazıt Karataş, Turgut Atman, Nedim Güngör Kurubaş, Mustafa Erhan Pamuk, Mehmet Erkorkmaz, Mehmet Eldem, Cenk Hatunoğlu, Mustafa Haluk Baybaş, Rıdvan Ulugüler, Sefer Kurnaz ve Berna Dönmez gibi 18 sanığın avukatı olan Ali Fahir Kayacan geldi ve savunmasına başladı.
Davaların açılmasına neden olan unsurları değerlendiren Kayacan, bunda yurt dışı ve yurt içi ayağı olan güçlerin koalisyonunun etkili olduğunu savundu. Kayacan, Bu koalisyon güçlerinin menfaatleri de her zaman örtüşmüyor ama ana hedef var. Burada örtüşüyorlar. Ana hedef TSK´yı etkisizleştirmek değil etkisizleştirmenin ötesinde adeta başının ezilmesi ve sindirilmesi. Bu da topluma ´askeri vesayeti sona erdiriyoruz´ şeklinde lanse edildi dedi.
Askerin geçmişte demokrasiye doğrudan veya dolaylı müdahaleleri nedeniyle bu söylemle yapılan bu faaliyetin toplumun belli kesimlerinde destek bulduğunu ifade eden Kayacan, bunu toplum mühendisliği olarak değerlendirdiğini söyledi.
Kayacan, dava sürecinde belli bir medya gücü kullanıldığını, yargılananlar veya soruşturmaya tabi tutulanların darbeci, onların avukatları ve ailelerinin darbe destekçileri olarak yaftalandıklarını, bunun halen sürdüğünü savundu.
Hakimin, aynı zamanda hoyrat olmaması gerektiğini dile getiren Kayacan, Bu hüküm o yönleriyle ne yazık ki çok hoyrat bir hüküm. Kastım aşağılamak anlamında değil. Çok sert değerlendirmelerle verilmiş bir hüküm. Bir ameliyat yapıyor doktor, bisturiyi 5 santim açmak yeterken 15 santim açıyor veya dikişleri kaba yapıyor. Sanıklara bakış açıları ne yazık ki hiç hoş olmadı değerlendirmesinde bulundu.
Ceza yargılamasının amacının maddi gerçeğe ulaşmak olduğunu vurgulayan Kayacan, ceza hukukunda niyet okuyuculuğun yeri olmadığını kaydetti. Kayacan, geçmişte bunun birileri tarafından birilerine yapıldığını belirterek, Şimdi de birileri birilerine yapıyor. ´Sen kesin darbe yapacaktın´ demek niyet okumaktır ifadesini kullandı.
Yargıyla ilgili toplumda hatta yargının içinde bile son yıllarda olumsuz algılamalar bulunduğunu savunan Kayacan, bütün olumsuz algılamalara rağmen Yargıtayın bütün temyiz sebeplerini ciddiyetle ele alacağına inandığını dile getirdi.
Avukat Kayacan, mutlak bozma sebeplerini 3 noktada topladığını belirterek, müvekkilerinin askeri hakim olduğunu, bu nedenle askeri yargıda yargılanmaları gerektiğini savunarak, mahkemenin görevsizliği nedeniyle hükmün bozulması gerektiğini iddia etti.
İkinci mutlak bozma sebebini, mahkeme kararıyla savunma haklarının kısıtlanması olarak ifade eden Kayacan, delillerin ortaya konulması ve tartışılması bölümlerinin atlandığını, yargılama süresince kanıt toplanmadığını savundu. Kayacan, istedikleri bilirkişi incelemelerinin yaptırılmadığını, talep ettikleri tanıkların dinlenmesinin reddedildiğini ifade ederek, Mahkemede hakimler baştan beri tarafsızlıklarını yitirmiştir iddiasında bulundu.
Mutlak bozma sebeplerinden üçüncüsünün delillerin hukuka aykırı elde edilmesi olduğunu ileri süren Kayacan, Hukuka aykırı elde edilen deliler hükme esas alınamaz. Bu, bizde ve bütün dünyada böyle. Bu, zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur esasına dayanmaktadır dedi.
Dijital verilerin delil kabul edilmesiyle ilgili eleştirilerde bulunan Kayacan, İnanın yüksek mahkeme önünde bunları söylemek durumunda bırakıldığım için rahatsızlık duyuyorum. Yoksa siz bunları çok iyi biliyorsunuz. Aslında o sayın hakimlere hitap ediyorum bunları bilmezcesine hüküm yazdıkları için ifadesini kullandı.
Ceza hukukunda mahkumiyete karar verilebilmesi için fiil ile sanık arasında illiyet bağı kurulması gerektiğini bildiren Kayacan, hiçbir zaman kanaat ve takdirin tek başına hüküm vermeye yetmeyeceğini yineledi. Kayacan, Doktor ´öyle gördüm´ deyip ilaç yazabilir ama hakim ´ben öyle gördüm´ deyip karar veremez, delile dayandırması lazım görüşünü aktardı.
Müvekkillerinden, Cengiz Köylü, Beyazıt Karataş, Mehmet Eldem, Bülent Günçal, Ziya Güler´in dijital belgelerde suç isnat edilen tarihlerde il ya da yurt dışında olduklarını belgeleriyle kanıtladıklarını anlatan Kayacan, mahkemenin bunları dikkate almadığını kaydetti.
DURUŞMA 29 TEMMUZ´A ERTELENDİ
Saat 18.30´da duruşmanın 29 Temmuz Pazartesi günü devam edilmek üzere ertelenmesine karar verildi. Duruşmanın 8. gününde 117 avukattan 40´ı savunmasını tamamladı. 41´nci avukat olarak Ali Fahir Kayacan, yarım kalan savunmasına Pazartesi günü devam edecek.
(25 Temmuz 2013, 09:50)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
BM´nin balyoz raporu çöktü
Balyoz temyiz duruşmaları manşetlerimiz
Yargıtay Başsavcılığı: Balyoz onansın
Flaş!!! Balyoz davası bitti
Balyoz Planı ve davasıyla ilgili manşetlerimiz
Balyoz ve diğer davalardaki delil tartışmaları
AİHM: Tutuklama ve deliller doğru
Sanıklara bir darbe de AİHM´den
Çetin Doğan´a AİHM balyozu
Yargıtay´dan Çetin Doğan´a ret
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon, Balyoz ve bağlantılı iddianamelerde arama yap